Dingil Nedir, Ne Demek, Kime Dingil Denir?

Dingil nedir, kime dingil denir aciklayalim. Piyasadaki gelismelerden haberi olmadan, aciklanan rakamlarin arkasindaki gercekleri bilmeden yalan yanlis yorum yapanlara dingil denir.

Nükleer Kirlilik  Gönüllü Çevreci Kuruluşlar  Olasılık Soruları ve Çözümleri  Marksizm Nedir  Spam Nedir

Simdi dingil kelimesiyle alakasi olmayan baska bir konuya deginecegim. Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, büyüme rakamlarını şöyle değerlendirmis:

"Piyasadaki tüm beklentiler büyümenin çift haneli olacağı yönündeydi ve az önce gelen rakamlar beklentilerin biraz da üzerinde çıktı. Bu şu anlama geliyor: 2009 son çeyrekte yüzde 6 büyümüştük ve ekonominin pozitife geçtiğini görmüştük. Şimdi de yüzde 11.7 büyüme ile yeniden büyüme trendine girdik."

Bakanin soylediklerinin gerceklerle alakasi dahi yok. Dokuz ay once buyuyen ekonominin rakamlari simdi aciklanmis, adam bana 9 ay once olan hikayeyi anlatiyor. Ekonomi Turk kitabinda da degindigimiz gibi dokuz ay once Guven Sak isimli ekonomist depresyon laflari ediyordu. Bugun aciklanan rakamlar Guven Sak'a mesaj gonderiyor ama Turkiye'de kim 9 ay once ne soylemis kac kisinin umurunda?

Nükleer Enerjinin Zararları  Bono Nedir?  Fareli Köyün Kavalcısı  Arge Nedir?  Kalite Nedir  Açık Arttırma Nedir  Pesimist Nedir?

Simdiki ekonomik duruma donecek olursak ekonomimiz 2010'un ilk ceyreginde yerinde saymistir, guduk hizlarla buyuyen Amerikan veya butce krizleri icerisinde bogulan Avrupa ekonomilerinden dahi daha yavas bir hizla buyumektedir. Ilk ceyrekte Turkiye %0,1 hiziyla buyurken, Avrupa %0,2 Amerika ise %0,7 gibi bir hizla buyuyordu yahu. Simdi ortalikta dolanip "buyumede rekor kiriyoruz", "rekoru kil payi kacirdik", "yeni bir buyume surecinin icerisine girdik" gibi palavralar savurup millete yalan soylemeyin.

Buyume rakamlari bir parca daha kotu gelmis olsaydi ekonomimiz tekrardan kuculmeye baslamis demekti. Adam olun da istatistikleri dogru durust anlamayi ve analiz etmeyi ogrenin, ekonomiyi ona gore yonetin. Benim 6 ay once soylediklerimi simdi soyluyorlar, her seyi 6 ay geriden takip ediyorlar. Read More!

Muhtaç Olduğun Karamsarlık Damarlarındaki Asil Kanda Mevcuttur

Atatürk asil kanımızda kudret bulunduğunu söylemiş ama benim gözlemlerim damarlarımızdaki kanda kudretten ziyade karamsarlık dolaştığını gösteriyor. Bakınız 2010 yılının ilk çeyreği için açıklanacak büyüme rakamları için bir anket düzenledim. Blogda da daha önce defalarca büyüme rakamlarının çok yüksek çıkacağını en azından çift haneli olacağını söyledim. Ankete katılanların yüzde 40’ı (67 kişinin 27’si) büyüme rakamının %10’dan daha düşük açıklanacağını belirtmiş. Hangi akıl mantıkla böyle bir şıkkı seçmişler anlayamadım doğrusu.

Reeskont Nedir  Bütçe Nedir  Aritmetik Ortalama Nedir   Hisse Senedi Nedir   Bilanço Nedir   Akreditif Nedir

Bakın rakamlar daha açıklanmadı ama buradan Ahmet Çakar gibi bir iddiada bulunayım. Eğer 2010’un ilk çeyreğinde büyüme rakamları %10’un altında açıklansın, ben de Taksim Meydanında mayo giyip eşek gibi anıracağım. Ahmet Çakar gibi sözümde durmamazlık da yapmayacağım ama. Bunun karşılığında da ankette bu şıkkı işaretleyenlerden bir tanesinin de aynı sözü vermesini istiyorum ama. Sözüne güvenilir birisi çıksın, iddiaya girelim.

Tahvil Nedir    Broker Nedir    Portföy Nedir  Tutumluluk Nedir  Varlık Barışı Nedir  Evrim Teorisi Nedir  Reyting Nedir

Ankete katılanların %18’i de %10-12 aralığında olur demiş. Yani anketimize cevap veren her 5 kişiden 3’ü benim yanılacağımı ve haksız çıkacağım yönünde görüş belirtmiş. Hani rakamları derleyip toparladınız ve nihayetinde böyle bir sonuç buldunuz desem tamam. Ama bu ülkede rakamları adam gibi analiz eden 3-5 tane ekonomist var sadece, 39 kişinin birden benim haksız çıkacağımı söylemesi direkt karamsarlık kokuyor. Kaldı ki benim en son yazımda belirttiğim %13’lük büyüme tahmini de muhafazakar bir tahmindir. Neyse açıklasınlar bakalım şu büyüme rakamlarını da görelim bakalım. Taksim Meydanında bikiniyle anırmasına iddiaya girecek olan varsa buyursunlar, ismi Ahmet Çakar olanlarla iddiaya girmiyorum ama baştan söyleyeyim. Read More!

Taksicilerden Yakıt Tasarrufu önerileri

Hurriyet taksicilerden yakıt tasarrufu önerileri baslikli bir haber yapmis ve taksiciler derneginin taksicilere verdigi yakit tasarruf onerilerini siralamis. Biz detaylarina girmeyecegiz ama taksicilere cok buyuk miktarda yakit tasarrufu saglayacak baska bir oneride bulunacagiz:

Arge Nedir?  Kalite Nedir  Açık Arttırma Nedir  Pesimist Nedir?

Turistleri A noktasindan B noktasina gotururken yolu yarim saat uzatip musterileri dolastirmazsaniz acaip yakit tasarrufu saglarsiniz.

Hayret, nedense taksiciler derneginin aklina bu oneri gelmemis!!!

Nükleer Kirlilik  Gönüllü Çevreci Kuruluşlar  Olasılık Soruları ve Çözümleri  Marksizm Nedir  Spam Nedir    Nükleer Enerjinin Zararları  Bono Nedir?  Fareli Köyün Kavalcısı  Read More!

haziran ve temmuz ayi odemeleri

Cepte 1,5 TL madeni para bulunmakta maasi ise Persembe gunu alacagim. Her turlu odemeyi kredi karti ile yapinca harcamalarin ucu kaciyor. Haziran ayi kredi karti odenmesi gereken meblag 967 TL. Bunun icinde gecen aydan odenmeyen 157TL bulunmakta. Gecen ay yapilan harcamalar, sehir disina dugun ve ceyrek altin olarak 180 TL, annem ve teyzem beni ziyarete geldi bana maliyeti otobus bileti ve bir yemek olarak 170 TL (mudilerimiz icin canimiz feda:)) son olarak 250 TL kadar aylik taksit odemesi bulunmakta.
Yaz aylarinda dugun sezonu benim butceyi dagitiyor, yurdum dugunlerinde en kotu ihtimalle ceyrek altin alinmasi gerekiyor, gitmezsen ayri bir dert.
Temmuz ayinda biri Istanbul`da biri Ankara`da olmak uzere 2 adet dugun var, gecen ay ise baska bir dugune utanarak da olsa arkadasima maddi durumumdan dolayi dugune gelemeyecegimi ilettim.

Nükleer Kirlilik  Gönüllü Çevreci Kuruluşlar  Olasılık Soruları ve Çözümleri  Marksizm Nedir  Spam Nedir 

Dugunlere bir care bulmak lazim, ayrica beni acaip sinirlendiren bir adet varmis dugunlerde, dugunde kimin ne taktigina bakilir incelenir ardindan onlar senin dugunune gelince bana bunu takmisti bende aynisini takayim durumu varmis, bana kalirsa mide bulandirici bir adet..
persembe gunu muhtemelen 1700 TL gibi bir maas gelir ayrica gecmis aylarda maasim daha iyi iken bir arkadasima verdigim 1200 TL geri alacagim.
2900 TL geliri ne yapacagima gelince: 550 TL kira, 500 TL gun parasi, 950 TL kredi karti, 150TL arkadastan alinan borcun iadesi, 230 TL ogrenciyken yenilen paranin geri odemesi.
Agustos ayinda durumum daha da kotu olacagindan dolayi 230 TL olan geri odemeleri bu ay 2 tane daha yapip Eylul ayina kadar bu odemeyi dusunmek istemiyorum( bu borc devletten tarafindan yapilandirildi, eger bir odeme gecikirse anlasma iptal olup, icra takibine giriyor ve sanirim sildikleri 1000 TL civari faizi talep ediyorlar).

Sonuc olarak yine bana 1 ay boyunca 100-150 TL kadar bir nakit kalacak artik nasil harcayacagima pasa gonlum karar verir.
Son olarak hafta sonu onceden en az 150 TL harcama yapardim, simdi ozellikle arkadaslarimla dahi olsa sadece cay ya da soguk bir sey iciyorum, ancak bazen uzaktan bir arkadasiniz geldiginde ucunu kacirabiliyorsunuz bu hafta sonu oldugu gibi, nasil gittigini bilemedigim 150 TL oldu yine. En azindan dikkat etmeye baslamak bile benim icin iyi bir adim.
Onumu gormekte oldukca zorlaniyorum, sadece onumdeki 2 ayin olduca zor oldugunu ve isten ayrilirken arada bir zaman olusmamasi cok onemli.
Hafta sonlari evde oturup kitap okumakta aslinda disarida gezmenin ve para harcamanin tutumlu bir ikamesi, kitap okumayi aliskanlik haline getirmeye calisiyorum yoksa evde birsey yapmadan oturunca afakanlarla mac yapiyosun.
Bu hafta yapilan harcamalar hafta sonu kalem kalem guncellenecektir.. Read More!

Hala işe yarayan eşyaları ne yapmalı?

REKLAM:Ekonomi Turk 2 bloguna üye olun.

Amerikalı'lar ekseriyetle müstakil evlerde oturduklarından ve de tüketim ekonomisinin kölesi olduklarından, zaman zaman artık kullanmadıkları eşyaları "yard sale" denen temelde eşyalara fiyat etiketleri takıp, bahçede sergileyerek sattıkları bir yöntem icat etmişler. Ya da bu eşyaları bizim Deniz Feneri benzeri (yapı itibariyle, eylem itibariyle değil elbet) Goodwill vs. türü yerlere bağışlıyor veyahut eski eşya satan dükkanlara satıyorlar. Bu işten ciddi gelir elde eden olduğu gibi, eşyaları ayır, tasnif et, etiketle, bütün gün bahçede gelen gidene satış yap türü sıkıntılı bir iş yaparken daha değerli bir vakti kaybedenler de oluyor.

Benim evden bahçe satışı yapacak kadar eşya asla çıkmaz ama zaman zaman benim de elden çıkartmak istediğim şeyler oluyor. Bunlar giysi, ayakkabı, çanta, yorgan, yastık tipi şeylerse üşenmeyip, Sevgi Mağazası'na götürüp bırakıyorum.

Bilgisayarımı yenilediğimden beri evde kullanamadığım bir yazıcım vardı. Hem işe yaramıyor ve yer işgal ediyordu, hem de atmaya kıyamıyordum. Win 7'yi bırakın Vista için bile sürücüsü olmadığından XP dışında bir işletim sistemi ile çalışmıyordu kendisi. Hala içinde mürekkep olan bir siyah beyaz kartuşu da vardı. (Kurumasın diye kartuşu bantlıyorum aklınızda olsun. Bunu da bloglardan birinden öğrenmiştim.) Yazıcıyı ne yapsam diye kara kara düşünürken, aklıma bir fikir geldi. Hemen bir kağıda yazıcı ile ilgili bilgileri yazdım ve bu kağıtla birlikte yazıcıyı kapımın önündeki kalorifere bıraktım. Hiç olmazsa işe yaratabilecek birisi alsın dedim. Bu tür yazıcılar çok ucuz ama yine de masraf masraftır. Finansal Bağımsızlığın önemini vurgulayan, çevre kirliliğine karşı biri olarak seçtiğim bu yöntem işe yaradı. Birkaç saat sonra baktığımda yazıcı gitmişti.

Pekiyi yeni bir yazıcı alacak mıyım? Şimdilik hayır. Gerçekten ihtiyaç duyduğumu düşündüğüm ana kadar yeni bir yazıcı alma niyetim yok. Şimdilik muhakkak bastırmam gereken belgeleri bir memory stick'e kopyalayıp, kırtasiyecilerde bastırıyorum. Bu tür bir hizmet verdiklerinden doğrusu haberim yoktu. Okul çağında çocuğu olan bir arkadaşımdan öğrendim. Çok hoşuma gitti. Şimdilik bu hizmet işimi rahat rahat görüyor.

Kitapları da bu şekilde elden çıkartmak mümkün. Eski iş yerlerimden birinde çalışırken tutmak istemediğim kitapları toplayıp, fotokopi makinesinin yanındaki bir masaya koymuş, üstüne de "İsteyen istediği kitabı alabilir" yazmıştım. Siz elden çıkartmak istediklerinizi ne yapıyorsunuz?

İlginç bazı başlıklar:

Tutumluluk Nedir?

Bilinçli Tüketici Nedir, Kime Denir?

Tutumluluk ve araba almak Read More!

Değişen Çalışma Koşulları

REKLAM:Ekonomi Turk 2 bloguna üye olun.

1988'in Ekim ayında bir yeni mezun olarak ilk işime başladım. Masaların 5'er 5'er tren gibi dizili olduğu açık ofis ortamında 10 kişilik bir ekiple çalışıyordum. İki ay kadar çömezlik yaptıktan sonra bana da kendi sorumluluk alanımı tanımladılar. O zamanlar tabii ki her masada bilgisayar falan yoktu. Yazıları önce müsvedde yapıyorduk, sonra da bir sekreter havuzuna gönderiyorduk. Teleks'i hatırlayan kaç kişi var bilmem ama Telex öncelikli Fax ise daha pahalı olduğundan ikincil iletişim kanalımızdı. Odada ayrı bir masada depodaki stokları görebilmek için ortak kullandığımız bir VAX Terminali vardı. Eminim okuyucular arasında bunu da hatırlayan pek çıkmaz. Sabah servisle işe gider akşam 17:30 oldu mu yine servisle eve dönerdik. Mesaiye kalmak çok nadir yapılan bir şeydi ve mutlaka Bölüm Müdürü'nün onayı gerekirdi çünkü fazla mesai ücreti ödenirdi. Şimdi düşünüyorum da o zamanlar ne kadar az iş çıkarabiliyormuşuz.

Bugünse yaygın Internet, Wi-Fi,mobil telefonlar, taşınabilir bilgisayarlar derken, hem daha fazla iş çıkartıyoruz, hem de her zaman erişilebilir durumdayız. Starbucks'ta sadece mola verip kahve içmiyor, toplantılar yapıp, e-posta gönderiyoruz. Video konferans yoluyla hem zaman hem seyahat masraflarından tasarruf edebiliyoruz. İşveren cep telefonu ve şirket hattı veriyorsa, telefonunuzun 24 saat açık olmasını istiyor. Tatile giderken laptop götürmeniz, ya da PDA'ler üzerinden iş takibi yapmanız bekleniyor. Bundan 20 kusur yıl evvel günde 5-10 konu halledebiliyorken, bugün günde en az 100 e-posta okuyup, bunların hiç olmazsa yarısına yanıt veriyor, asgari bir toplantıya katılıyor, eskiye oranla çok daha fazla materyal okumak durumunda kalıyoruz. Her zaman daha kazançlı işler bulmak istiyoruz çünkü sahip olmak istediğimiz ve gereksinim zannettiğimiz "şey"ler çok fazla.

Doğal olarak artık daha stresli çalışıyoruz. Yetiştirilmesi gereken o kadar çok iş var ki... Üstelik iş dışı yaşam da artık daha hızlı ve talepkar. Seçeneklerin artması, alışverişi bile daha kompleks bir hale getirdi. Çoluk çocuğun faaliyetleri, talepleri vs. derken yaşam hızla uçup gidiyor. Eskiden sadece yaramaz ya da uslu çocuklar vardı. Şimdi terapistlere götürülen hiperaktif, ADD'li vs. diye damgalanıp, ilaç içirilen çocuklar var. Özel yaşamlar da daha karmaşık hale geldi.

Oysa teknoloji hızla gelişirken, biyolojimiz pek de değişmedi, bir gün de yine 24 saatten ibaret. Merak ediyorum bu gidişin sonu ne olacak?

Bazı insanlar yavaşlamayı, daha basit hayatlar yaşamayı seçerek düzene aykırı bir duruş ortaya koyuyorlar ama bu hareket henüz oldukça yeni. Bu yıl üniversiteyi bitirip, iş hayatına başlayabilecek olan genç mezunların hayatı acaba 20 sene sonra nasıl olacak merak ediyorum. Read More!

2010’da En Hesaplı Tatil Yerleri

2010’da en hesaplı tatil yerleri nerelerdir diye merak ediyorum. Ne zamandır Akdeniz’de bir tatil yapmadım, beş yıldızlı olmasa da en azından dört yıldızlı, 30 yaşın üzerindeki kesime hitap eden, servisi Amerika standartlarında (müşteriye saygılı), yemekleri lezzetli bir tatil köyü veya otel arıyorum. Türkiye’de bu kriterlere uyan bildiğiniz yerler varsa yorumlar kısmına bırakın.

Manipülasyon Nedir   Küresel ısınma Karikatürleri  Türk Bilim Adamı  Liderlik Nedir?    Türkiyede Ödenen Vergiler, Vergi Türleri  Enformasyon Nedir    Slogan Nedir    Nükleer Santraller  Devlet Nedir

Ayrıca ilgilenen okuyucularımız bana bu sene veya geçen sene yaşadıkları tatil izlenimlerini anlatan yazılar gönderirlerse burada yayınlarım. Temmuz geliyor, Türkiye’de insanlar tatile gidiyordur şimdi. Bütün yıl çok çalıştılar ya! Read More!

Twitter Nasıl Para Kazanıyor?

Twitter, tüm dünya’da ve özellikle 2010 yılında Türkiye’de de popüler olmuş bir internet servisi. Daha önce Abdullah Gül’ün Twitter hesabı açtığından bahsetmiştik. Twitter’ın şu an itibariyle 100 milyona yakın kullanıcısı var ve her gün yaklaşık olarak 300.000 yeni kullanıcı kazanıyor. Yatırımcılar şu ana kadar Twitter’a toplam 160 milyon dolar değerinde yatırım yapmış durumda. Bu yazıda kısa sürede çok hızlı gelişim gösteren Twitter’in nasıl para kazanmayı planladığından ve İnternet’in gelişimini nasıl etkilediğinden biraz bahsedeceğim.


Öncellikle bilmeyenler için Twitter’in ne olduğunu kısaca açıklayalım. Twitter, kullanıcıların 140 karakterlik mesajlar yazdığı ve bu mesajların takipçiler tarafından okunduğu bir iletişim platformu. Bu hizmete micro-blogging de deniyor. Zaten Twitter’ın kurucularından olan Evan Williams, aynı zamanda Ekonomi Turk’ün de kullandığı Blogger’ın kurucusu.


Nükleer Nedir Yatırım Fonları Taksi Şöförü Borsa Tüyoları Borsa Nedir Zaman Nedir Pi Sayısı Nedir Enflasyon Nedir


Twitter’i sanatçılar, medya organları ve politikacılar kamuoyuna ulaşmak için kullanıyorlar. Twitter’i gerçekten özel yapan ise gelişmelerin değişik kaynaklardan gerçek zamanlı olarak takip edilebilmesine imkan vermesi ve herkesin interaktif olarak bilgi akışına katkı sağlayabilmesi. Bu bakımdan gündemin sadece konuşulduğu veya takip edildiği değil, aynı zamanda yaratılabilidiği bir ortam. Örneğin, dün gece yayınlanan Aşk- Memnu’nun son bölümü Twitter’da geçici olarak tüm dünyadaki en popüler konulardan birisi olmuş.


Twitter’in sağladığı servisler aracılığıyla değişen gündemi başka uygulamar da takip edebiliyor ve yeni uygulamalar geliştirebiliyorlar. Bu uygulamalar arasında en ilginç olanlardan biri de hisse senetleri ile ilgili gelişmeleri takip etmeye yarayan Stocktwits. HP’den iki araştırmacı ise Twitter’i filmlerin gişe performansını tahmin etmek için kullanmış ve %97.3 oranında başarılı olmuş.


Manipülasyon Nedir Küresel ısınma Karikatürleri Türk Bilim Adamı Liderlik Nedir? Türkiyede Ödenen Vergiler, Vergi Türleri Enformasyon Nedir Slogan Nedir Nükleer Santraller Devlet Nedir


Twitter’in ve benzer servislerin gerçek zamanlı olarak değişen gündemi, enformasyona erişimde yeni bir boyut sağlamış durumda. MIT’in yayınladığı Technology Review dergisine göre 2010 yılının gelişen en önemli 10 teknolojisinden biri olan gerçek zamanlı arama, aradığımız kelimelerle ilgili anlık gündeme ulaşmamızı sağlayan bir teknoloji. Bu teknolojiyi kullanarak bir yer ismi aradığımızda o yere dair anlık gelişmelerle ilgili enformasyona ulaşma imkanımız olacak.


Bir hacker tarafından ulaşılan ve internete dağıtılan projeksiyonlarına göre ise Twitter yönetimi 2013 yılında 1 milyar kullanıcıya ve yıllık 1.5 milyar dolar gelir elde etmeyi hedefliyormuş. Amacı da “gezegenin nabzı” olmakmış. Büyüme hızı ve kullanım alanları bakımdan bu ölçeğe ulaşma ihtimali bulunmasına karşın Twitter’in kullanıcı potansiyelini nasıl paraya dönüştüreceği henüz çözülmüş bir problem değil.


Şu an itibariyle Twitter’in sadece iki temel gelir kaynağı var. İlki, Microsoft ve Google’ın gerçek zamanlı arama yababilmek için Twitter'dan satın aldığı enformasyona karşılık yaptığı ödemeler. İkincisi ise Twitter'in kendi arama motoruna entegre etmiş olduğu reklamlar. Bu gelir kaynakları Twitter’in hedefleri göz önüne alındığında şimdilik çok mütevazi kalıyor.


Komünizm nedir Eğitim Nedir Dejavu Nedir Bilgi Nedir Wifi Nedir Inovasyon örnekleri Olasılık nedir


Bu nedenle Twitter yakın gelecekte kullanıcılarının profillerini inceleyerek onlara özel reklamlar göstermeye başlayacak. Gelir sağlamayı planladığı başka bir alan ise kullanıcılar ile ilgili verileri pazarlama araştırmaları yapan firmalara satmak.


Twitter’in şu an içinde bulunduğu durum, bedava web hizmetlerini karlı hale getirmenin ne kadar popüler olurlarsa olsun pek kolay olmadığını gösteriyor. Youtube da benzer şekilde çok popüler olmasına rağmen uzun süredir zarar ediyor. Google, bu sene Youtube’un ilk kez kar etmesini beklediğine dair açıklama yapmıştı. Kullanıcıların video yüklemediği, profesyönel yapımların reklamlarla beraber yayınlandığı bir video sitesi olan Hulu ise şimdiden karlı bir girişime dönüşmüş durumda.


İçeriği kullanıcıların ürettiği ve kullanıcıların para ödemeden kullandığı internet hizmetlerin nasıl karlı hale getirilebiliceği henüz çok açık değil. Bu tip hizmetler klasik medya'yı zarara sokmalarına ve onları tehdit etmelerine rağmen kendileri de çok karlı hale geçebilmiş değiller. Fakat bu problemlerini çözmeleri durumunda bu tip siteler kısa sürede dev şirketlere dönüşebilirler. Google’ın başarısının sırrı da arama teknolojisi geliştirmekten çok, dijital reklam satışlarında yaptığı inovasyonlar ve arama motoru geliştirmeyi çok karlı bir hizmete dönüştürmeyi başarmaktı.


Ekonom Türk'ü Twitter'da şu hesaptan takip edebilirsiniz: http://twitter.com/ekonomiturk


REKLAM:Ekonomi Turk 2 bloguna üye olun. Read More!

Sahibinden Satılık Kuzguncuk’ta Daire

New York Times’da Koç Holding’e danışmanlık yapan Stephen Kimmel isimli gavurun Kuzguncuk’ta aldığı dört katlı 360 metrekare bahçeli ev hakkında güzel bir yazı gördüm. Sahibinden satılık Kuzguncuk’ta daire şu sıralar ne kadar ediyor pek bir fikrim yok ama yazıyı okuyunca boğazda tekne ile karşıya geçmeyi ne kadar özlediğimi hatırladım. Türk insanlarının standart sapması çok yüksek, Türkiye’nin de standart sapması çok yüksek. Hem en iyiyi hem de en kötüyü içerisinde barındırıyor, kötüsünden kaçayım deseniz çoğu zaman mümkün değil. Yazıda en çok hoşuma giden kısım ise şurası:

Nükleer Nedir    Yatırım Fonları    Taksi Şöförü   Borsa Tüyoları  Borsa Nedir  Zaman Nedir  Pi Sayısı Nedir    Enflasyon Nedir

“The week that I moved into this house, the neighbors across the street brought me baklava and flowers and came over and introduced themselves.” Others told him “this is where you should buy your fruit and you can trust this butcher but not that one.”
Read More!

harcama listesi - borsa macerasi

REKLAM:Ekonomi Turk 2 bloguna üye olun.

ilk once gelen sorulardan baslayalim.
Fulya`da oturuyorum ve ev arkadasim var.Kiramiz 950 TL ve diger masraflar aylik 150 TL`yi gecmiyor. Yani 550 TL aylik kira ve diger giderlerim mevcut. Bu rakami dusurmem olanaksiz, isime cok yakin yuruyerek ise gitmek Istanbul`da bulunmaz bir nimet, uzak bir yere gitmem kirami dusurmez, arti zaman ve para kaybettirir.
Bu hafta yillik izinimden kullandim, is aramak icin ancak cok verimli gecirdigimi soyleyemem, denizcilik piyasasinda CV yardimi ile is bulmak hemen hemen imkansizdir, profesyonellesmemis bir is dali, armatorler finans konusunda kendileri soz sahibidir,bu yuzden finansman ile ugrasacak ayri bir eleman istihdam etmezler, bu yuzden profesyonel 5 -10 denizcilik sirketine veya bir bankaya girmem gerekir.

simdiki isime gelecek olursak patronumuz kendi kafasina gore yaz ayi icin toplam bir ay ucretsiz izin verdi, bunun bir haftasi Temmuz, iki haftasi Agustos ve son bir haftasi da Eylul ayinda kullanilacak. Bunun yasal olmadigi biliyorum, normalde Cumartesi calisma yokken, gecen sene Cumartesi calisma zorunlulugu getiren sevgili patronum simdi Cumartesi calismayi kaldirdi ancak calisiyormus gibi hesaplayarak bunu maastan dusurmeye basladi ayrica 2 haftada bir Cuma gunleri izin. Anlayacaginiz maasimi kesmek icin her turlu yolu deniyor.
Kesinlikle ayrilmayi dusunuyorum ancak kavgasiz gurultusuz tazminatimi nasil alirim bunu tam olarak kestiremiyorum, maasimizi SSK`ya asgari ucretten yatirsa da bankaya her ay ilgili ayi belirterek bankaya dolar uzerinden maasimi yatiriyor. (orn, 1500 Dolar Subat maasi), burdan kendisini kesinlikle dava edebilirim diye dusunuyorum.
son olarak harcama detaylarini yarin ekstremin son gunu oldugundan Cumartesi gunu yayinlayacagim.
Ek olarak, ekonomide hurafeler ve gercekler kitabini aldim, okudum ve bir is adamina hediye ettim, ayrica kitabi AKP MKYK uyesi cok yakin oldugum bir ablama hediye edecegim, Inan Dogan`dan bir jest bekliyorum:) bir bakarsiniz kitap basbakanin eline gecer, bazi bakanlarin ve ust duzey AKP yonetiminin eline gececegine eminim, birbirlerine begendikleri kitaplari tavsiye ettiklerini biliyorum.....
son olarak cumartesi borsada nasil para kaybedilir ile ilgili size gercek yasanmis tuyolar verecegim. Read More!

Arena Bilgisayar Hisse Senedine Yatırım Yapılır mı?

Bundan 2,5 ay önce Arena Bilgisayar hisse senedine yatırım yapılır mı sorusunu Arena Bilgisayar Hisse, Yorum, Teknik Analiz ve Grafik başlıklı bir yazıda ele almış ve detaylı bir analiz yapmıştık. Aynı yazıda her zaman olduğu gibi Ekonomi Türk 2 blogunun reklamını yapıp sizleri yeni blogumuza üye olmaya teşvik etmiştik. Neden? Çünkü üye olanlar benim Arena Bilgisayar hakkındaki son kararımı öğrenmiş olacaklardı. Buraya yazdığım yazıda şirket hakkında detayları vermiş olsam da şirketin yatırım yapılır nitelikte olup olmadığını söylememiştim.

Amacımız tabii ki kimseye yatırım danışmanlığı yapmak değildir. Sadece okuyucularımıza benim yatırım kararlarımı nasıl aldığım konusunda ufak bir pencere açıp hangi kağıtları alıp sattığımı görmelerini sağlamaktır. Bu hizmet için de sizlerden 2,5 ay önce 6 aylık üyelik için $12 talep ediyordum, bu ayın başından itibaren de 6 aylık üyelik için $49 talep etmeye başladım. Yeni blogumuza o tarihte üye olanlar şu yazımı okuma ayrıcalığına kavuşmuşlardı:

“Keske daha once haberim olsaydi ama 2.56 TL'den ufak bir miktar ARENA hissesi aldim. Ekonomi Turk'teki yazimi okursaniz hissenin F/K oraninin 5-7 arasinda degistigini gorebilirsiniz. Eger negatif veya pozitif bir degisiklik olmazsa bu uzun vadede ortalama %14-20 arasinda bir reel getiriye isaret ediyor.

Kucuk sirketlere yatirim yapmanin ise bir suru riski var, siralasam blogda yer kalmaz. O yuzden benim davranislarima bakarak bu hisseyi almayin, uyariyorum, diger hisseleri de almayin. Ne yapiyorsaniz kendiniz karar verip yapin, benden etkilenmeyin. Benim yazilarim daha once de belirttigim gibi sadece eglendirmek amacli yaziliyor.

Uyarimizi yaptiktan sonra hisse hakkindaki beklentilerime geceyim. Cok uzun sure hissede bir hareketlenme olmayabilecegini bekliyorum. Hedef fiyatim... (devamı Ekonomi Türk 2’de)”

Arena Bilgisayar hisselerini 2,56 TL’den aldıktan sonra hisseler 0,17 TL kar payı dağıttılar ve benim gerçek maliyetim de hisse başına 2,39 TL’ye gerilemiş oldu. Ben hisseleri aldıktan kısa bir süre sonra fiyatı %10-15 kadar da geriledi ama neticede bugün aynı hisseler 3,30 TL’den işlem görüyorlar. Sonuc itibariyle 2,5 ayda Arena Bilgisayar hisselerinden elde ettiğim kar (eğer hala satmadıysam) %38 olmuş. Aynı süre zarfında ise IMKB endeksi artmayı bırakın geriledi.

Tutumlulukla ilgili Atasözleri  Türev Konu Anlatımı  EFT Nedir    Ekonomi Nedir  Hisse Yorumları  Bilinçli Tüketici   VOB nedir?  IMF Nedir

Arena Bilgisayar bundan sonra ne yapar diye merak ediyorsanız bir yatırım danışmanına danışmanızı tavsiye ederim, bana sormayın, ben yatırım danışmanı olmadığım için bu işlerden anlamam. Yazılarım sadece eğlendirmek için yazılmaktadır, siz eğlendiniz mi bilmiyorum ama ben çok eğleniyorum... Read More!

Nintendo Wii nedir, En ucuz Wii nereden alınır?

Nintendo Wii nedir? Wii satın alırken dikkat edilmesi gereken hususlar nelerdir? En ucuz Wii nederen satın alınmalıdır? Şeklindeki sorularınıza bu yazımla cevap vermeye başlayalım.

1 .Nintendo Wii nedir? Nintendo Wii, bir oyun konsoludur. Hali hazırdaki klasik oyun konsollarından en önemli farkı ise oyunlardaki hareketlerin aynısını yapmaya sizi teşvik etmesi, tembellik yapmak yerine eğlenirken ter atmanızı sağlamasıdır. Bana sorarsanız sorumlu bir anne-baba çocuğuna PSP veya Playstation almamalı, Wii almalı. (XBOX hakkında zerre bir fikrim yok) (Benim PS3’üm ve PSP’im var ama ben kendim ettim kendim buldum, babamın suçu yok)

2. Wii satın alırken dikkat edilmesi gereken hususlar nelerdir? Wii’yi neden istediğinize karar verin. Çocuğunuz biraz eğlensin diye mi alıyorsunuz? Siz de oynayacak mısınız? Tek kişi mi oynayacak 2 kişi mi? (ek nunchuk ve remote control gerekiyor mu?) Wii Fit’e (fit olmanızı sağlayan bir ek pakett gibi düşünün) ihtiyacınız var mı? Wii Sports Resort alacak mıyım? Bunun için size biraz bilgi vereyim:

Wii Remote (wiimote) bildiğiniz uzaktan kumandadır. Veya oyun koludur diyebiliriz. En az bir tane olması gerekli, zaten standart wii paketinden çıkıyor.

Nunchuk Wiimote’a takılıyor, iki elinizi kullanmanız gereken oyunlarda kullanılıyor.

Wii Motion Smart yeni bir şey, remote control’ün kıçına takılıyor, hareketleri daha iyi algılamaya yarıyormuş. Bazı oyunlar bu olmadan çalışmıyor.

Wii Fit Yukarıda bahsettiğim gibi fit olmanızı sağlayan bir ek paket. Baskülümsü bir aletle geliyor, üzerine çıkınca sizi öçüp biçiyor, yoga filan yaptırıyor, kilo alınca kızıyor.

Wii’nin hali hazırda siyah ve beyaz modellerinin olduğunu ve scart girişinden TV’ye takılabildiğini de ekleyelim.

3. En ucuz Wii nereden alınır? İhtiyacınıza göre net fiyatlarla yazayım:

a) “Oğlan tutturdu al da al diye, iki gün oynayıp atacak biliyorum, durumum da yok” veya “ya bi alalım bakalım, ileride yavaş yavaş tamamlarız eksiklerini” diyenler, Mediamarkt’tan 499 TL’ye beyaz – normal wii alabilirler. İçinden sadece 5 oyunluk wii sports ve bir kol, bir nunchuk çıkıyor.

b) “İki çocuk var birbirleriyle oynasınlar” diyenler, “Lost bitti, ne yapacağımızı şaşırdık, neredeyse düzenli seks yapacağız” diyen çiftler, “Ev arkadaşımın kafasına kafasına vurmak istiyorum, ama bunu wii ile yapmak istiyorum” diyenler, yine MediaMarkt’tan 699 TL’ye siyah Wii alabilirler. İçinden iki kol, iki nunchuk, iki motion smart, bir de wii sports resort çıkıyor. Karşılıklı oynar durursunuz.

c) “Kocamın gözü dışarıya kayıyor, benim de kalçam, göbeğim durmadan büyüyor bu ikisine de bir çözüm bulun, kocam oyun oynasın, ben de azıcık spor yapayım, yoga yapayım, steps yapayım da bikiniye filan sığayım” diyenler, D&R’dan Wii Fit D&R paketini 699 liraya alabilirler. İçinden wii sports resort, 1 kol, 1 nunchuk, wii fit plus oyunu ve wii fit board (baskülümsü alet) çıkıyor.

d) Vatan Bilgisayar’da Wii Fit Plus, baskülümsüsüyle birlikte 220 lira. Hani lazım olursa.

Bu seçeneklerden uygun olanını seçersiniz. Kol, motion plus, nunchuk, ek oyunlar (super mario’yu bir de burada deneyin derim) filan da ister orijinal, ister internetten alabilirsiniz.

Ek: e) “Pahalı malı muhtemelen de teşhir ürününü bana kakalasınlar istiyorum, sorun çıkarsa da saçlarım dükülsün, hayattan soğuyayım istiyorum, almaya çalışırken de bir dövmedikleri kalsın, iki soru sorarsam terslesinler, çok iyi bildiğim halde beni kandırmaya çalışsınlar, örneğin motion plus’ı ikinci kol olarak kullanabileceğim yalanını söylesinler, o kullanılmaz öyle diyince ikinci bir kere daha terslesinler” diyorsanız, Teknosa’dan satın alabilirsiniz.



REKLAM:Ekonomi Turk 2 bloguna üye olun. Read More!

Kira geliri üzerinden ödenen vergiler

Aslında çok basit: eğer bir geliriniz varsa, vergi ödersiniz. Bunun ne kadar olacağına devlet karar verir. Oranlı mı olacak, oranı ne olacak, yoksa önceden belirli bir bedel mi olacak, buna da devlet karar verir. Bir de canı isterse tüketimden, tasarruftan, servetten, de vergi toplar. (Eli kolu bağlı biz kümesteki tavuklar da gider paşa paşa öderiz bunu)

Bazen, devlet bazı gelirleri de vergiden muaf kılar. Bazen de var olmayan gelirlerden "bana ne, olsaydı" diyip vergi keser.

Uzunca kira gelirlerinden ödenecek vergilere girmeyeceğim. Maliye Bakanlığı Türkiye'de eşine az rastlanır bir şey yapmış ve vatandaş kullansın diye bir manuel hazırlamış, oradan bakabilirsiniz.

Bu "bana ne, olsaydı gelirin" durumuna bir örnek var: Diyelim ki bir eviniz var, evinizi kiraya vermek istemiyorsunuz.Ancak boş durmasını da istemiyorsunuz. Bu durumda, bedelsiz olarak birisinin kullanımına verebilirsiniz evinizi. Eğer verdiğiniz kişi anne-babanız, kardeşiniz veya çocuğunuz ise "emsal gelir üzerinden gelir vergisi" ödemiyorsunuz. Bunların dışındaki herkes için ise (dayı-teyze arkadaş vs - ve tabi ki kaynana da buna dahil :> ) emlak bedelinin yüzde beşi kadar geliriniz varmış gibi gelir vergisi ödüyorsunuz. (Gelir idaresi başkanlığına göre kira geliri emlak bedelinin yüzde beşiymiş- yani 20 yıllık amortisman kabul ediyormuş) Bu konu Anayasa Mahkemesine intikal etmişti, AYM bunun anayasaya uygun olduğuna karar vermiş. Muhtemelen öbür türlü karar verseydi bedelsiz kiraya verdiğini iddia ederek hiç kimse kira geliri ödememeye başlardı.

Kira gelirlerini beyan etmede götürü gider, gerçek gider gibi detaylar da var ama onlara henüz değinmeyi düşünmüyorum. Vakti de geçti zaten, belki seneye.

REKLAM:Ekonomi Turk 2 bloguna üye olun. Read More!

2010 İlk Çeyrek Büyüme Oranı Ne Olacak?

Hatırlarsanız bundan neredeyse 6 ay önce develer tellal pireler berber iken, hala birçok ekonomist eksi büyüme rakamlarını dillerinden düşürmezken ben 2010 yılının ilk çeyreğinde ekonomimizin en kötü ihtimalle %10 büyüyeceği tahmininde bulunmuştum. 2010 yılının tamamı için de yine tüm ekonomistlerden daha yüksek olan bir rakam olan %6 rakamını söylemiştim.

2009 son çeyrek rakamları açıklandığı zaman ise diğer ekonomistler benim onlardan 3 ay önce yaptığım tahminleri biraz altına yükselttiler tahminlerini, ben de 2010’un ilk çeyreği için tahminimi %13’e 2010 yılının tamamı için ise %8’e yükselttim. Bu tahminler yine o vakit yapılan tahminler içerisinde en yüksek tahminlere karşılık geliyordu. Her babayiğit böyle tahmin yapamaz. Böyle tahmin yapabilmek için ya gerçekten cahil olmanız, ya Roubini gibi “tutmaz ama bir de tutarsa malı götürürüz” diye kumar oynamanız, ya da gerçekten analiz yapıp analizlerin kimsenin beklemediği sonuçlara işaret ettiğini herkesten önce görmeniz gerekir. Ben analiz yaptım ve baz etkisinden dolayı 2010 yılının büyüme rakamlarının herkesin beklediğinden daha yüksek geleceğini gördüm. Türkiye’de de benden başka analiz yapabilen sadece bir kaç kişi olduğu için bu sonuçlar ekonomistlerin beklentileriyle oldukça büyük bir tezat oluşturuyor. Ama sene başında dediğim gibi yaptığım tahminlerin herkesinkinden daha isabetli çıkacağına adım gibi inanıyorum.

Komünizm nedir  Eğitim Nedir  Dejavu Nedir  Bilgi Nedir  Wifi Nedir  Inovasyon örnekleri  Olasılık nedir

En son tahminlerimi 3 ay önce yapmıştım ve o zamandan beri tahminlerimi güncellemiyorum. Ekonomi Türk 2 bloguna üye olanlar güncellenmiş tahminlerime ulaşabilirler ama bu saatten sonra güncellemeye de pek gerek olduğunu düşünmüyorum, senenin çoğu geçti neredeyse. Maçın ortasında skor 3-0 iken tahmin yapmak gibi olur güncelleme yaparsak.

Kendine güvenen okuyucularımıza bir teklif yapmak istiyorum. Yan tarafa da koyduğum ankete cevap verme cesaret ve bilgisine sahip okuyuculara şu önerim var. Eğer büyüme rakamını doğru tahmin edebilirlerse kendilerine Ekonomi Türk 2 bloguna 6 ay ücretsiz üyelik vereceğim. Ancak yanlış tahmin ederlerse bu seferde kendilerinden 1 aylığına Ekonomi Türk 2 bloguna ücretini ödeyerek üye olmalarını bekliyorum. TÜİK’in açıkladığı rakamları baz alacağız ve daha sonraki çeyrekte gelecek düzeltmeler dikkate alınmayacaktır. Bakalım kendine güvenen kaç kişi çıkacak. (Bu arada tahmininizi turkekonomi gmail.com adresine email atarak bildirmeniz gerekiyor, ayrıca yorumlar kısmına da yorum bırakın ki diğer okuyucularımız da bir fikir edinebilsinler)

Ben tahminimi açıklamıyorum ama ne olduğu aşağı yukarı belli zaten.

A. %10'un altinda
B. %10 - %11,99
C. %12 - %13,99
D. %14 - %15,99
E. %16 ve uzeri Read More!

Merinos Halı Tahvil Halka Arzı

Merinos Halı tahvil halka arzı gerçekleştirmek üzere adımlar atmış ve 2 yıl vadeli 50 milyon TL nominal tutarlı değişken faize (bkz. libor nedir) sahip kağıtları 21-22 Haziran tarihlerinde toplanacak talep sonrasında satacakmış. Türkiye’de şirketler genellikle tahvil ihracına gitmezdi ama özellikle faiz oranlarının %9’un altına inmesiyle ve enflasyonun da %9 civarında seyretmesiyle deliye dönen yatırımcıların bu tahvile ilgi gösterebileceği bekleniyor.

Bu tahvillerin vereceği faiz miktarı henüz belli değil ama muhtemelen %12 civarında gerçekleşecektir. Merinos Halı 2010’un ilk çeyreğinde 90 milyon TL satış yaptığını, %24 kar marjına sahip olduğunu ve 22 milyon TL de kar ettiğini belirtiyor. Bir yandan “vay be, finansal olarak çok güçlü ve karlı bir şirketmiş” izlenimi veriyor ama diğer yandan da “madem finansal olarak o kadar güçlüsün, sadece bir çeyrekte 22 milyon kazanıyorsun, yıllık neredeyse 90 milyon TL eder bu, neden karını kullanmıyorsun da borçlanma yoluna gidiyorsun” şeklinde de sorular insanın aklına gelmiyor değil.

Borsadan korkan ama devletin verdiği %8,7’lik faizi de az bulan yatırımcı Merinos Halı’nın tahvillerden almalı mıdır yoksa almamalı mıdır? Bu sorunun cevabını öğrenmek için Ekonomi Türk 2 bloguna üye olmanız gerekiyor. Üye olmayıp kendi kendinize karar vermek istiyorsanız ve bazı sorularınız var ise merinostahvil@isyatirim.com.tr adresindeki arkadaşlara sorabilirsiniz.

Merinos Halı Tahvil Halka Arzı:
Altın Yorumları   
UNESCO Nedir   
Sosyalizm Nedir 
Forex Nedir   
iktisat Nedir 
Devlet Üniversiteleri Read More!

ABD Çin Para Birimi Savaşı

Çin reveülasyona neden karşı çıkıyor, ABD niye bukadar diretiyor?

ABD dış ticaret hacminde Çin’in payı %14, en büyük pay %16.5 ile Kanada’da. Yani ticari anlamda ABD Kanada ile Çin’den daha fazla içli dışlı. Ancak ticaret dengesinde işler biraz karışık. ABD’nin 2009 itibariyle dış ticaret açığı 500 milyar düzeyinde. Bunun 227 milyar USD’lik kısmı Çin ile olan ilişkilerden kaynaklanıyor. Yani Çin tek başına ABD dış ticaret açığının %45’ini oluşturuyor. Son dönemde hepinizin bildiği gibi ABD’den Çin’e Yuanı revelue etmesi şeklinde ciddi bir baskı var. Ee dış ticaret verileri bu şekilde olan bir ülke ticaret açığını azaltmak için böyle bir istekte bulunması kadar doğal bir şey olamaz.

Çin’deki işçilik maliyetlerindeki ucuzluk kalite yönünden olmasa da fiyat yönünden Çin’e inanılmaz bir rekabet avantajı sağlıyor. Diğer hiç bir ülke Çin ile fiyat konusunda rekabet edemiyor. ABD Çin hariç diğer ülkelerin hepsiyle dış ticaretini bir dengede götürüyor. Örneğin Almanya, Japonya gibi ülkeler de dış ticaret fazlası veren ülkelerdir ancak ABD ticaret açığındaki payları %10’un altındadır (Japonya %9, Almanya %5).

Çin’in yürüttüğü sabit kur politikası nedeniyle ABD ile Çin arasında dönem dönem bu tip tartışmalar yaşanabilmektedir. Özellikle son dönemde USD’deki değer artışı nedeniyle bu tartısmalar daha da alevlenmiş durumda. Yani bundan 6 ay önce USD değersizken ABD’den böyle bir talep gelmiyordu ama son dönemde hem USD’de hem de emtialardaki değer artışları ABD’yi zor durumda bıraktı. ABD kendi açısından bu isteginde haklı gözüküyor aslında.

Gelelim isin Çin kısmına; Çin neden parasını revelue etmeye karşı çıkıyor? Öncelikle şunu belirtelim Çin Dünyanın en büyük ihracatçısı. Hal böyle olunca da parayı revelue etmek Çin’in işine gelmiyor. Çin’in parasını USD’ye karşı revelue etmesi Çin’in enflasyonun görece olarak ABD’ye göre daha düşük kalacağına işaret eder. Ayrıca Çin’deki üreticilerin gelirlerinin nominal olarak düşmesine neden olur. Peki nominal olarak düşen gelirler reel anlamda da düşer mi? Çin hükümetine göre evet, bana göre hayır. Paradaki revelüasyon Çin'deki üreticilerin alım gücünü olumlu etkileyeceğinden reel anlamda bir düşüşe sebep olacağını düşünmüyorum.

Biz reel geliri bulurken nominal ile enflasyon arasındaki ilişkiye bakarız. O zaman basit bir matematik denklemiyle buradan şu sonucu çıkartabiliriz; eğer enflasyondaki düşüş nominal gelirlerdeki düşüşten daha fazla olursa Çin’deki üretici reel anlamda bir gelir artışı elde eder tersi olursa reel olarak da gelirlerde azalma olur. Bunu net olarak ölçebilmek bizdeki verilerle pek mümkün değil. Revelüasyonun oranı, ABD tüketici ve Çin’deki üreticilerin davranışları vs. gibi bir çok paremetreye aynı anda bakmak gerekli. Çin’in en büyük endişesi revelüasyonun büyümeye olumsuz yönde etki yapacağını düşünmesi. Çin’deki bazı yetkililer revelüasyonun ülkeyi iflasa sürükleyeceğini bile söylemekteler.

Revelüasyon sonrası ABD’nin arzusu ise dış ticaret açığını bir miktar düşürebilmek. Ancak burada bazı soru işaretleri karşımıza çıkıyor. ABD gibi tüketimi çok seven toplumlarda acaba bu gibi politikalar enflasyonu körükler mi?

Evet USD’nin Çin Yuan’ına karşı develue olması ithal fiyatları yukarı çekeceğinden ithalatta bir azalma yaratması beklenir. Ancak bu durum ABD’deki fiyatlarda artışa neden olmaz mı? Yani önümüzdeki dönemde ABD’de yeni bir enflasyon tehditi oluşabilir mi? Hemen kendi fikrimi söyleyim ben bu ihtimali zayıf görüyorum. Evet ithal fiyatlardaki artış bir miktar enflasyon yaratacaktır ama bunun tehdit boyutlarına ulaşmasını beklemiyorum.

ABD ile Çin arasında yaşanan para savaşının kısa bir makro özeti yukarıdaki gibidir. Peki olaya piyasalar açısından açıklamak gerekirse. Biliyorsunuz piyasalar bu tip durumları abartmayı çok sever ve sürü psikolojisi içerisinde hareket eder. Şimdi piyasada oluşacak belklentileri özetlersek; Çin’in revelüasyonu ABD’de enflasyonda artış beklentilerini güçlendireceğinden ABD tahvillerine olan talep azalır (hatta satış baskýsý bile oluşturabilir olayın boyutuna göre), Çin’de ise enflasyonda düşüş beklentisi nedeniyle tahvillere alım gelir. Nominal gelirlerde düşüş yaþanacağı beklentisiyle de (piyasa genelde reel getirideki deðiþimi dikkate almaz) borsalara satış getirir. Zaten Çin borsasi bu revelüasyon tartışmalarının başladığı günden bugüne yaklaşık %25 değer kaybetmiþtir (Borsalar beklentiyi alır gerçeði satar). Eðer Çin’deki üreticiler nominal getirideki düşüşe ragmen reel bir büyüme (satın alma gücünde bir artış) yaþarsa da piyasalar aaa çok satmışız hadi geri alalım der analistler de buna düzeltme hareketi olarak açıklar.


REKLAM: Ekonomi Turk 2 bloguna üye olun. Read More!

Terörle Mücadele Nasıl Yapılmalıdır? Çözüm Nedir?

Terörizm ve terör haberleri yine gündemimizin en büyük maddesi olmayı başardı. Terörle mücadele konusunu 25 yıldır konuşur dururuz, hatta terörle mücadele kanunu bile çıkarmışızdır ama bir türlü bu soruna bir çözüm bulamadık. Şimdiye kadar yapılan uygulamaların temel eksikliği neydi ve geçmişte uygulanmamış ama terör sorununa çözüm olabilecek en parlak fikriniz nedir? Yorumları açıyorum, anonim olarak dahi yorum bırakabilirsiniz: Terörle mücadele nasıl yapılmalıdır, çözüm nedir?

Diger konulardaki bazi yazilarimiz:
Kapitalizm Kapitalist nedir 
Faşizm nedir? 
Fraktal Nedir 
Kırmızı Başlıklı Kızın Hikayesi 
Çernobil Faciası 
Altın Oran Nedir Read More!

Regaip Kandili ve Kandil Mesajları

Regaip Kandili (Regâib Kandili) Hicri takvimin Receb ayının ilk Cuma gecesine denk gelen kandil gecesidir. Doğrudan Kuran kaynaklı olmayan ve Vikipedia’ya göre Hz. Muhammed’in bu kandilde iki rekat namaz kıldığına dair rivayetler de varmış. Kandilin zamanlaması bana çok ilginç geldi doğrusu, aynı Amerikalıların yaptığı gibi kandili Cuma gününe denk getirmişler, yani her sene farklı bir takvim gününde kutlanıyor. Mesela Amerika’da işçi bayramı Rum’i takvimin Eylül ayının ilk pazartesisi kutlanır.

Regaip kandili mesajları vermeyi düşünmüyoruz bu yazıda, zaten bir kaç gün de geç yazdık. Bu yazıyla alakasız şu yazıları okumayabilirsiniz:

Borsa Nasıl Oynanır 
inovasyon nedir   
Borsa Yorumları   
Petrol Fiyatları   
Standart Sapma Read More!

Aöf Sınav Sonuçları

Aöf sınav sonuçları ne oldu diye merak ediyorsaniz bu konuda ziyaret etmeniz gereken en öncelikli sitenin Anadolu üniversitesinin sitesi olduğunu belirteyim. Verdiğim sitede Açık Öğretim Fakültesi sınav sonuçları, okul kayıtları, harç bilgileri, ders notları vb. bilgilere ulaşabilirsiniz. Ayrıca Sınav Giriş belgesini de buradan alabilir ve gerektiğinde adres değişikliklerini de buradan yaptırabilirsiniz.

Aöf Sınav Sonuçları ile ilgisi olmayan asagidaki yazilari okumayiniz:
Demokrasi Nedir  
Küresel ısınma Nedir 
Özel Üniversiteler   
Bilgisayar Nedir   
Teknoloji Nedir Read More!

istatistik nedir,örnekler

Yazimizda istatistik nedir sorusuna cevap verip ornekler vererek aciklamaya calisacagiz.
Zamaninda ingiliz basbakani benjamin israel « yalanlar,kahrolasi yalanlar ve istatistik » deyip istatistigin yalanlari dogru gibi sunmasi seklinde kullanilmasindan yakinmis olsada , Frederick moler daha gercekci bir sekilde « hernekadar istatistiklerle yalan soylemek kolay olsada ,istatiksiz yalan soylemek cok daha kolaydir »diyerek bu soylemin yanlisiligina dikkat cekmisdir.

Her gun tv,gazetelerde abuk sapuk hastaliklar uzerine, kuresel isinma v.s uzerine istatistikler duyuyoruz. Gunumuzde istatistigin gunluk hayatimizda girmedigi yer kalmadi,modern TIP istatistik uzerine kurulu;tesadufi kontrol gruplari uzerine yapilan deneyler,arastirmalar devrimsel bir yontem oldu.hukumetler butun kararlarinda istatistigi kullaniyor.Butun ekonomi ve finansal kararlarda istatik kullaniliyor.ciftcilikden tutun,meteorolijiye kadar hayatimizda her alanda kullaniliyor. Bu yuzden istatistik nedire cevap vermeye calisacagiz ve kisaca bazi ilgili islemlerden bahsedecegiz,ayrintiya girmeyecegiz(istatistigin ozellikle olalisik teorisinin nasil yaniltici kullanilabilecegini ise olasilik nedir ve olasilik sorulari ve cozumleri yazilarimizda gorebilirsiniz !).
istatistik nedir ?Bazisi istatistigi veriden anlam cikarma sureci olarak,bazisida eldeki verilerle belirsizlik,kesin olmayan,bilinmeyen yada gelecek hakkinda tahminde bulunma islemi olarak tanimlayabilirler.,Daha formel bir tanimlar ise ;
istatistik, geçmiş ve şimdiki durumla ilgili toplanmış verileri bazı tekniklerle analiz ederek gelecek hakkında karar vermemizi kolaylaştıran bir bilim dalıdır.Istatistik belirli olay ve olaylara iliskin derlenmis sayisal bilgilerdir1(A.Fuat Yuzer).

istatistik belirli bir olayın gözlemlenmesi sonucu, onun büyüklüğü, kıymeti, dağılımı, vb. özellikleri hakkında elde edilen rakamlardır.

Gunumuzde istatistik belli bir amac icin gozlemlenen olaylardan elde edilen sayisal verilerin, islenip,bilimsel olarak incelenmesinde yararlanilan yontemler bilimidir. Bugun istatistik verilerin toplanmasi analiz edilmesi sunulmasi ve yorumlanmasi islemidir.

İstatistiksel yöntemler, toplanmış verilerin özetlenmesi veya açıklanması amacıyla kullanılır. Bu tür bir yaklaşım betimsel istatistik adını alır. Buna ek olarak verilerdeki örtüşmelerin (kalıplar), gözlemlerdeki rassallığı ve belirsizliği göze alacak şekilde, üzerinde çalışılan anakütle veya süreç hakkında sonuç çıkarma amacıyla modellenmesi, çıkarımsal istatistik(yorumsal) adını alır2. Hem betimsel istatistik hem de tahminsel istatistik, uygulamalı istatistiğin parçaları olarak sayılabilir. Matematiksel istatistik adı verilen disiplin ise konunun teorik matematiksel altyapısını inceleyen disiplindir.
Betimsel istatistikle cikarimsal istatistik arasindaki farki soyle aciklayabiliriz.Ornegin farkli bir civciv yeminin civcivler uzerine etkisi uzerine arastirma yapan bir veteriner 50 ornekden olusan civcive verdigi bu ozel yemin kazandirgi kilo ile normal siradan,stantard yemle beslenmis civcivlerin kilosunu sunmasi,gostermesi betimsel istatistige ornekdir.Cikarimsal istatistik ise sonuclara bakarak ,bu civciv yeminin butun civcivleri daha hizli buyutecegini onermesidir. Burada genelleme yapilir.Bu genellemelerinde ne kadar guvenli,dogru oldugu hata olasiligiyla alakalidir.Bu genellemelerin dogrulugu en cok ornegin nekadar ana kutleyi yansitiyor olmasiyla ilgilidir.ornek gercekden ana kutle-populasyonu iyi temsil ediyormu ?

Ornegin
populasyon-anakutleyi temsil etmesiyle ilgili bir ornegi soyle verebiliriz;2.dunya savasi sirasinda R.A.F(birlesik krallik hava kuvvetleri) bomba ucaklarinda bulunan makineli tufekcilere sorulan « en cok nerden,hangi yonden saldirildigi »sorusuna verilen cevaplar « yukardan ve arkadan » olmusdur.Bu ornek populasyonu nekadar temsil ediyor olabilir ?Burada dogru bir genelleme yapmak kolaymi ?degil,cunku arastirmaci sadece saldirilardan kurtulan ,geri donen ucaklardakilerle mulakat yapabilme olanagina sahipti.Belkide asagidan yapilan saldirilarin sIklIgIda aynen yukardan ve arkadanla ayniydi ama bunu ogrenme olanagi yokdu.Boyle bir durumda guvenli bir ornekleme elde etmek zor.Aslinda bunun ismi ornekleme paradoksudur.Cunku ana kutleyi-populasyonu bilmeden nasil ornegin-orneklemenin yaniltici,guvenli olmadigini bilebiliriz ?Bunun tam bir cozumu yok.o yuzden kesin genellemelerden kacinilinir.Bu sorunu halletmek icin kullanilan yontemlerden biri anakutle-populasyondan random-rastgele ornek secimidir.Populasyonda her bir birey-birim esit secilme sansina sahip olmali.Ama tabiki buda kolay degildir ;ornegin insanlarin hangi partiye oy verecegine dair bir politik anket yaparken ,bazi insanlar kolayca ankete katilirken bazi insanlar politik goruslerini aciklamak istemeyebilirler.Yani bu durumda orneginiz bias(bir tarafa dair egilimli,onyargili) olabilir
Ornekleme ile anakutle parametreleri hakkinda yorumlama yapabiliriz,buna istatiksel tahminleme denir.Nokta ve aralik tahminlemesi olarak 2 sekilde incelenebilinir.
Ornekleme ile anakutle parametrelerine iliskin yaptigimiz tahminleri istatiksel hipotez testleri ile sinariz.hipotez testleri cikarimsal istatistigin en onemli parcasidir.Hipotez testi ile Anakutleden alinan orneklemenin urettigi istatiksel deger ile anakutle parametresi hakkindaki yorumlarin test edilmesir.Orneklemenin istatistik degeri ile onceden belirlenmis parametri degeri arasindaki farklilik test edilir.Bu farklilik istatiksel olarak anlamli ise ve hipotezimiz ornegin H :0 ise sifir hipotezi reddedilir. Hipotez testi isleminde karar verebilmek icin ornekleme bilgilerinin olasilik a dayanarak genellestirilmesi gerekir.O zamanda arastirma konusu olan parametre degeri hakkinda bize yardimci olan istatistigin ornekleme dagilimini bilmemiz gerekir. Olasilik ve ornekleme dagilimlari bu yuzden onemli konulardandir.
Ana kutle-kitle(population) nedir ;Gozleme konu olan olaydaki butun birimlerin-bireylerin tumune verilen addir..
Ornekleme ise ; Genelleme yapilmak istenen bir ana kutleden belirli tekniklerle sinirli sayida birimin cekilmesi ve bu ornekleme uzerinde yapilan istatiksel hesaplarla ana kutle hakkinda genellemelerde bulunulmasi islemidir.


istatistik nedir sorusuna cevap vermeye calisip istatistigin kisaca ne oldugunu aciklamaya calisdik.Matematiksel istatistik,dolayisiyla olasilik,regresyon,varyans analizi gibi ayrintili bilgi gerektiren konulara girmedik.
diger iliskili yazilar ise
ekonometri nedir?
olasilik nedir?
Olasılık soruları ve çözümleri
olum istatistikleri
Normal Dağılım ve Standart Sapma


REKLAM:Ekonomi Turk 2 bloguna üye olun.
Read More!

Konut almak mı kiralamak mı? Fiyatlar hangi yöne gidecek...

Konut fiyatlarıyla ilgili her gün bir sürü spekülasyon yapılıyor. Konut sahibi ve sektörün ileri gelenleri hızlı büyüme ile birlikte konut fiyatlarýnda yukarý yönlü sert hareketlerin yaşanacağını, ev almak isteyenler ise arz fazlası nedeniyle fiyatların düşeceğini iddia ediyorlar. Peki kim haklı?

Bu soruya analitik bir cevap verebilmek için sektörle ilgili arz / talep verilerine ihtiyacımız olacak. Türkiye’de bu tip veriler önceleri sağlıklı bir biçimde yayınlanmıyordu. Son dönemde TUİK ve sektörde faaliyet gösteren bazı özel kuruluşlar çeşitli veriler yayınlamaya başladılar. Bu veriler çok eskiye gitmese de başka çare olmaması sebebiyle Bizde bu verilerden yola çıkarak konut sektörünün geleceğine ve fiyatlardaki değişim beklentilerine üfürük yoluyla değil analitik bir biçimde ışık tutmaya çalışacağız.

Öncelikle konutu kim ne için talep eder sorusunda bakmamız gerekiyor. Konut alımı iki sebepten ortaya çıkar; biri ihtiyaçtan diğeri yatırım için. Yatırım için alınan da amaç bellidir; iyi bir kira geliri elde etmek ve evin gelecekteki değerinin şimdikinden fazla olmasını beklemek. İhtiyaç ise 2 Şekilde ortaya çıkıyor. İlki kiradan kurtulmak isteyen hane halkı kira yerine uygun bir kredi ya da elindeki nakiti ile ev almak istemesi. Diğer bir ihtiyaç türü de oturduğu evi beğenmeyen, küçük bulan ya da daha iyi bir konuta geçmeyi isteyenlerin oluşturduðu konut değişim talebi. Buradaki değişim talebine göç ya da tayin nedeniyle ortaya çıkan zorunlu durumlar da dahil edilmelidir.

Kiracıların ev talebini tahmin edebilmek için Türkiye’deki kiracı oranını bilmemiz gerekir. Daha öncede belirttiğimiz gibi konut verileri konusunda ciddi bir data sıkıntımız var. Bunun için öncelikle TUİK’in 2000 yılında yayınladığı bir hane halkı veri setine ulaşabildik. 2000 yılındaki verilere göre Türkiye’deki ev sahibi oranı %68.3 müş. Biraz daha araştırıldığında yine TUİK’in yayınlamış olduğu bir raporda ev sahibi oranı %72 olarak belirtilmiş (Raporun yayım yılı 2003). Son dönemde çeşitli özel kuruluşların yapmış oldukları raporlarda ev sahipliği oranının %74’e ulaştığı belirtiliyor. Biz analizimizde yine de resmi olarak kabul edebileceğimiz 2003 yılı TUİK verilerini kullanalım. Buna göre geriye kalan %28’lik kısım ya kiracı ya lojmanlarda oturuyor ya da evsiz. Sonuçta bu %28’lik kısmı (1. İhtiyaç Sahipleri) öncelikli ve acil ev ihtiyacı olanlar olarak kabul edebiliriz.

Konut sahipliği oranı ABD ve Avrupa ile kıyasladığinda şaşırtıcı bir sonucu ortaya çıkarıyor. Yemeyip içmeyip vakti zamanında ev almışız. ABD ve Avrupa’da konut sahipliği oranı sırasıyla %65 ve %50. Yani ev sahipliği konusunda Avrupa ve ABD’nin çok ilersindeyiz. Türkiye’de yaklaşık 17 milyon hane olduğu belirtiliyor. O zman 4.8 milyon hane potansiyel ev talebi olan kesim konumunda. İlk bakışta iyi sayılabilecek bir rakam, sektörü hareketlendirebilir. Fakat işimiz daha bitmedi. 2008 yılında GYODER’in yapmış olduğu çalıþmaya göre bu grubun sadece %20’lik kısmını ev alabilecek gelire sahip olduğu belirtilmiş. Yani kalan %80 orta ve alt gelir grubuna dahil olduğu için ev almak hayallerinin ötesine geçmiyor. O zaman bizim potansiyel ev talebi yaklaşık 950 bin düzeyine geriliyor. Bu kesim uygun bir fırsat bulursa ev alabilir yani. Peki bu potansiyelin ne kadarı satın alma davranışına dönüşür. Bunun için net bir rakam vermek zor ama fikir sahibi olabilmek için tüketici güvenindeki gelişmelere ve bankaların konut kredisindeki artışa bakmak gerekir. Son dönemde her iki veri de büyüme içerisinde.

Gelelim ikinci gruba yani yaşadığı evi o ya da bu sebeple değiştirme gereksinimi duyanlar. Önce neden böyle bir ihtiyaç duyar insan ona bakmak gerekir. İnsanlar evini çok sebepten değiştirmek isteyebilir bunların en başında deprem korkusu nedeniyle daha sağlam ve güvenilir olduğu düşünülen, deprem yönetmeliğine göre yapılmış yeni binalara kaçış isteği. Yine evini küçük olduğu için ya da ulaşım sorunları nedeniyle değiştirmek isteyen bir grup var. Ayrıca göç ya da tayin gibi nedenlerle zorunlu değişikliğe gitmek zorunda olan küçük bir grup bile var.

2005 yılındaki emlak balonunu hatırlayalım. Hızla artan emlak fiyatlarının en büyük sebebi ertelenmiş talepti. Özellikle 1999 yılında yaşadığımız iki büyük deprem insanların konut beklentilerinin değişmesine ve kentsel dönüşümün hızlanmasna neden olmuştu. 2001 yılındaki kriz nedeniyle konut taleplerini erteleyen vatandaşlar ekonomideki büyüme ile daha önce erteledikleri taleplerini devreye almış konuta hücum etişlerdi.

Şimdi yine yeni bir krizden çıktık ve krizin yaraları yeni yeni sarılmaya çalışılıyor. Burada önemli olan krizin boyutu değil krizin varlığıdır. Kriz dönemlerinde tüketici güveni hızla düşer. İnsanlar işlerini kaybetme korkusuyla tasarruflarında artışa giderler. (Faizlerdeki düşüşe rağmen 2009 yılında mevduatlardaki artışı bu şekilde açıklayabilirsiniz) .Evet artık ekonomide büyümeye yönelik sinyaller geliyor, tüketici güveni hızla düştüğü seviyelerden toparlandı. Ancak daha önceki tüketici davranışları da bize gösteriyor ki böyle dönemlerde tüketicinin önceliği konut alımı değildir. Konuttaki ertelenmiş talep gecikmeli olarak yanısmaktadır. 2001 krizinin yaraları sarıldıktan 4-5 yıl sonra emlak sektöründe tam anlamıyla bir canlanma oluştu.

Buradan yola çıkarsak 2008 krizi ile birlikte ertelenen konut talebinin ortaya çıkması için en azından 2012 yılını beklememiz gerekir. Ekonomik büyümenin istihdam rakamları üzerindeki etkisi görülmeden konutta beklenen canlanmanın olması zordur. Siz için krizde işini kaybetmiş daha sonra yeni yeni iş bulmuş birinin hemen ev almasını ya da konut değiştirmesini.

Gelelim yatırım amaçı konut talebine. Gayrimenkule yatırım yapmak isteyenler tıpkı hisse senetlerinde olduğu gibi iki tür getiri elde etmek isterler. Birincisi kira geliri (hisse senetlerindeki temettüyle eş değer) ikincisi ise aldıkları fiyattan daha fazlasına satma istekleri. Konutun fiyatında artış gerçekleşmesi durumunda, kira fiyatlarında da otomatik olarak artış olması beklenir. Yatırım amaçlı konut alıcılarının baktığı en önemli veri konutun amortisman süresidir.

Konuttan bir yılda elde edilecek kira gelirinin kaç yılda konut fiyatını amorti ettiğini gösteren süreye konutun amortisman süresi denir. Yani diyelimki sizin oturduğunuz evin kirası aylık 1000TL bu yıllık 12 bin TL'lik gelir demek.Eğer evin satış fiyatı 150 bin TL ise (150/12) konutun amortisman süresi 12.5 yıl oldur. Bu oran bölgelere göre binanın yaşı ve konumuna göre farklılık gösterebilir. ABD ve Avrupada ortalama konut amortismanı yeni evlerde 15-16 yıl, ikinci el ve daha yaşlı binalarda 13-14 yıldır.

Bizim ülkemizde ise durum biraz farklı. Abartmayı her alan da çok sevdiğimizden bizde volatilite her zaman fazladır. Kiriz öncesine Avrupa ve ABD oranlarına yakın olan konut amortisman süresi krizle birlikte ilginç bir hale büründü. Mevcut durumda Türkiye'deki yaşça büyük konutlardaki amortsiman süresi 16-17 yıl iken, yeni binalarda ortalama 18-19 yıl olabilmektedir Daha da ilginç sonuçlar var “Hürriyet Emlak”ta yer alan bir analiz 3. köprü beklentisi nedeniyle Sarıyer ve Beykozda konut amortisman oranın 26 yıla kadar çıktığını ortaya koymaktadır. Bu arada bu rakamlar brüt kira üzerinden hesaplanan rakamlardır. Son dönemde çıkan yasa ile artan kira geliri vergileri net kira gelirlerinde ciddi düşüşlere sebep olacaktır. Net oranlara göre hesaplandığında ev fiyatlarının değişmeyeceğini varsayarsak konut amortisman süresi daha da uzayacaktır.

Öncelikle sektördeki hızlı büyüme üreticilerin iştahını fazlasıyla kabarttı. Aşırı arz artışı nedeniyle boş ev oranında ciddi bir artıþ yaşandı. Yatırım için alanlar kiracı bulmakta zorlandıklarından yüksek aidat giderlerinden kurtulabilmek için evlerini değerlerinden daha düşüğe kira vermeye razı oldular. Ayrıca Tokinin düşük maliyetle ürettiği ever de kiralardaki düşüşü destekledi. Bu durum çevredeki diğer konutların da kira fiyatlarını aşağıya çekmesine neden oldu.

Diğer taraftan konut satış fiyatları başta konut kredi faizlerindeki düşüş nedeniyle çok fazla azalmadı. İşte konut kira fiyatları ile konut satış fiyatları arasında açılan bu makas konut amortisman süresinin hızla artmasına neden oldu.

Geçmiş dönem verileri incelendiðinde bu sürdürülebilir bir durum değil. Ekonomistlerin tabiriyle burada bir arbitraj ortaya çıkmaktadır. Konut kiralama ile konut satın alma arasında ciddi bir arbitraj fırsatı vardır. Buna göre ya kiraların artması gerekmektedir ya da ev fiyatlarının düşmesi.

Sonuç olarak; rasyonel bir konut alıcısı için bizim tavsiyemiz; bölge ve bina durumuna göre konut amortismanı 14-17 yıl arasındaki konutları tercih etmesidir. Bunun haricindeki konutları almak yerine kirada kalmak daha akıllıca bir çözüm olarak karşımıza çıkmaktadır.

REKLAM:Ekonomi Turk 2 bloguna üye olun. Read More!

Yılmaz Özdil Reloaded

Yılmaz Özdil, 3 yıl önce yazdğı yazıya iki satır ekleyip bir de vatandaşa keriz demiş, yayınlamış. Bizim benzerini yapmamıza gerek var mı bilmiyorum: ekonomix'in konuyla ilgili yazısına link vermek yeterli sanırım.

Yazı Ekonomitürk Kitabında da mevcut. Satın alacak paranız yoksa buradan okuyabilir veya ODTÜ'deki kütüphanelerden temin edebilirsiniz.

REKLAM:Ekonomi Turk 2 bloguna üye olun. Read More!

Milliyet.com.tr veya fotoğrafları için tıklayınız gazeteciliği

İki konuda sitenin yeni yöneticisi çok eleştiri almıştı: Deniz Baykal videoları gibi tık almayı sağlayıcı blog entry'leri ve durmadan kitabının tanıtımını yapması. tanım içeren bir çok blog entry'si veya oldukça kaliteli yazıları için ne yazık ki çok az teşekkür aldığını biliyorum.

Hiç bir şeyin bedelsiz olduğu unutulmamalı. Wikipedia gibi sitelerin bile belli maliyetleri var. İki şekilde ayakta duruyorlar: donation'lar, (hibe veya yardımlar) ve yazanların bedavaya hasrettikleri zamanlar. Ben de Türkçe vikipedi'yi geliştirmek için bir kaç tane makalesini yazdım. Ne için? belki bir Türk bu konuda doğru içeriğe ulaşır da bir işe yarar diye. Wikipedia bedava ya, yazan eden de merak edip de kurcalamazsan belirsiz, (aslında ulaşmak çok kolay) millet tüm interneti hayrat sanıyor. Haydi Hürriyet'i filan geçtim, hafiften elit gibi görünen milliyet gazetesinin internet sitesi tamamen kendini kaybetmiş durumda. Takip ettiğim bir iki yazar var, onları okumak için giriyorum, gözüme bir iki haber takılıyor, haydi onlara da bakıyorum derken (asla "bu da oldu", "amerika şokta", "çin devlet başkanına şok", "bu canilik değil mi" kim bu aldatan güzel" gibi haberlere tıklamasam da) (ki bir çoğu yalan oluyor. Geçen gün birisi boşanmadı diye intihar etti diyordu, girdim, 40 yıl öncesinin hikayesiymiş) bilaistisna kendimi çıplak kadın fotoğraflarına bakarken buluyorum. Eski çalıştığım işyerindeki bir program seks içerikli sitelere girmemize engeldi ve milliyet.com.tr'nin ana sayfasının yarısı bloklanırdı.

Peki neden milliyet bunu yapıyor? Çünkü "çok tıklanan" sitenin reklam geliri artıyor. zaman içinde tabi ki reklamverenler çok tıklananın değil nitelikli tıklananın daha iyi iş yaptığını anlayacaklardır tabi ki. TV'de A grubunun izlediği bir programın arasındaki reklamın saniyesi ile D grubunun izlediği bir programınki aynı değil. Belki nette de öyledir ama belli ki "çok tık iyidir" mantığı an itibariyle hakim.

Eh, Milliyet de diyor ki "birader madem Hasan Cemal'i gazeteme 50 kuruş vereden okumak istiyorsun, o zaman ben de seni allem eder kallem eder sitede tutar tıklattıkça tıklatırım."

Ekonomitürk de diyor ki "en kaliteli yazılarıma, tüyolarıma, reklam-free şekilde ekonomitürk2.blogspot.com'dan ulaşabilirsin. olmadı, yukarıya link koydum, oradan sadece kaliteli yazılara ulaş. ama en azından ben de siteye yeni ziyaretçi çekmek için böyle entry'ler gireceğim"

WSJ, NYT gibi gazetelerin internet sitelerine bakıyorum, ara ki resim bul. bizde maazallah, ara ki giyinik kadın bul. Hiç olmazsa henüz ona girişmedik. Yoksa girişsek miydik?

Bu arada her yerde öpüşüyorlarmış: (açmayın dedeler) Read More!

Dünya Kupasını Düzenlemek Ne Kadar Para Kazandırıyor?

2010 Dünya Kupası Güney Afrika’da başladı. Maçları izlerken aklıma cevabını sizin de merak edebileceğini düşündüğüm bir soru takıldı ve biraz araştırma yaptım: Dünya Kupası, düzenleyen ülkelerin ekonomilerine ne kadar katkı yapıyor?


Sorunun cevabı düzenleyen ülkenin ihtiyaç duyduğu altyapı harcamasına göre değişiyor olsa da, bu tip organizasyonların çoğunlukla beklenenin altında katkı yapıyor. Aday ülkeler gelirler ve giderler konusunda çoğunlukla iyimser tahminler yapıyorlar. Gelirler ve ziyaretçi sayıları genellikle beklenenden düşük, giderler ve özellikle altyapı harcamaları ise beklenenden yüksek oluyor.


Böyle bir organizasyon için yapılan altyapı harcamalarının uzun vadede geri dönebileceği düşünülebilir, fakat çoğu zaman yapılan stadlar sadece bir kereliğe mahsus olmak üzere bu organizasyonlar için tam kapasite kullanılabiliyor. İstanbul’da düzenlenemeyen Olimpiyatlar için yapılan stadın durumu hepimizin çok iyi bildiği bir örnek.


2007 yılında Güney Afrika kupa için 2.5 milyar dolar hacanacağı tahmininde bulunmuş. Bugün itibariyle harcanan rakam ise 5 milyar dolar. Özellikle yapılması planlanan stadların maliyetleri tahmin edilenden çok daha yüksek çıkmış – yaklaşık 10 kat! Dünya Kupasını izlemeye gelecek olanların sayısını 483.000 olarak tahmin eden Güney Afrika, daha sonra bu rakamı 373.000 olarak revize etmiş.[1]


Dünya Kupası’nı düzenleyen ülkenin turnuva boyunca direk kazanç sağladığı temel gelir kaynağı ise 750 milyon dolar civarında olması beklenen bilet satışları. Bu nedenle turnuvanın oynandığı stadların büyüklüğü ve doluluk oranı turnuva gelirlerini direk etkiliyor.Fakat gelecekte kullanılmayacak çok büyük stadların yapılması da akıllıca değil. Bu tip altyapı yatırımlarından uzun vadede karlı çıkabilmek için futbolun normal şartlarda da Almanya ve İngiltere’de olduğu gibi dolu tribünlerle oynanması gerekli.


Bilet satışlarının dışında turnuvayı düzenleyen ülkenin diğer gelir kaynakları ise FIFA’nın turnuva düzenleyen ülkeye ödediği bir miktar para, turnuvayı izlemeye gelenlerin yaptığı harcamalar ve Dünya Kupası ile ilgili satılan ürünler. 2006 yılında Almanya’da yapılan Dünya Kupası’nda yerel işletmeler ekstra 300 milyon dolarlık satış yaparken, tüm dünyada kupayla ilgili 2 milyar dolarlık satış yapılmış. Bu rakamların Güney Afrika 2010 için ise 600 milyon ve 2.5 milyar dolar olması tahmin ediliyormuş. Turnuvanın TV yayın gelirleri ise FIFA alıyor.[2]


Tüm bu ekonomik aktivitelerin Güney Afrika’nın 2010 yılındaki ekonomik büyümesine katkısının ise ekstra yüzde 0.3 ve 0.5 arasında olması tahmin ediliyor.[3]


Dolaylı tanıtımın, özellikle uzun vadedeki katkısını hesaplamak ise oldukça zor. Ayrıca her turnuva seyircilerin aklında aynı şekilde yer etmiyor. Reklamın iyisi kötüsü olur mu tartışılır ama bu turnuvaya dair insanların aklında yasaklanması tartışılan vuvuzela kalacak.


Özetle bu tip prestijli organizasyonları düzenlemek ve karlı çıkmak göründüğü kadar kolay değil. Gelişmekte olan ülkeler için ise oldukça büyük bir yük. Hatta bu nedenle FIFA, Afrika’daki 2010 Dünya Kupası’nın hazırlanmasında sorun çıkma ihtimaline karşı önlem olarak kupayı ABD’de yapmak için yedek bir plan bile yapmış.


2012 Avrupa Şampiyonasını düzenleyecek olan Polonya ve Ukrayna’da yaşanan aksaklıklar ise bizim 2016 adaylığımızı olumsuz olarak etkilemişti. UEFA’nın, ekonomisi yeterince büyük olmayan bir ülke bu riskin altından kalmayabilir endişesi taşıdığı çeşitli kaynaklarda yazılmıştı.


Benzer bir durum da Olimpiyatlar için geçerli. Yunanistan’ın 2004 Atina Olimpiyatları için tahmin edilen bütçenin iki katı – yaklaşık 11 milyar dolar- harcama yapmak zorunda kalmış.[4]


2016 Avrupa Şampiyonasını kazanmayan Türkiye ise 2020 Olimpiyatları için 5.kez aday olacakmış. Türkiye’nin AB’ye girme macerasına dönen İstanbul’un Olimpiyat düzenleme hayali gerçekleşirse umarım Atina’nın durumuna düşmeyiz diyorum ama büyük bir ihtimalle kesin düşeriz.

Read More!