Tam Super Olacak

2007 yilinda asagida siraladiklarimiz gerceklesirse tam super olacak!!

1. 35 milyar dolar cari fazla verirsek tam super olacak.

2. Enflasyon duserken fiyatlar cikmasa tam super olacak.

3. Issizlik sifira dusse, herkes devlet memuru olsa tam super olacak.

4. Faizler sifira dusse tam super olacak.

5. Dolar 2.5 YTL'ye ciksa tam super olacak.

6. Borsa her gun yukselse, hic dusmese tam super olacak.

7. Herseyi Turkiye'de uretip hic ithalat yapmasak tam super olacak.

8. Halk arasindan birisi Cumhurbaskani secilse tam super olacak.

VOB nedir?     Taksi Şöförü   A Tipi Yatırım Fonu Nedir?   Olasılık nedir?   Dışsallık Nedir

9. Herkes milletvekili olsa, kirmizi pasaportla ortada dolassa tam super olacak.

10. Avrupa Birligine bu sene girsek tam super olacak.

11. Maas artislari enflasyonun uzerinde otomatik olarak artsa tam super olacak

12. Herkes 35 yasinda, hayatinin baharinda emekli olsa tam super olacak.

13. Gayrimenkul balonu patlasa tam super olacak.

14. Devlet borclarini sifirlasa tam super olacak.

15. Asgari ucret Turk-Is'in yoksulluk siniri olan 2000 YTL'nin uzerine cikarilsa tam super olacak.

16. Kiralar bedava olsa tam super olacak.

17. Guneydogu Anadolu'da Arabistan'daki kadar petrol bulunsa tam super olacak.

18. Herkese piyangodan buyuk ikramiye ciksa tam super olacak.

19. Bor, osminyum gibi madenleri isleyip zengin olsak, insanlar su yerine osminyum icse tam super olacak.

20. Tum dinciler laik olsa (herkes bizim gibi olsa) tam super olacak.

21. Trafik canavari trafik kazasinda hayatini kaybetse tam super olacak.

22. Kapkac olaylari bitse ve hapisteki herkes icin de af cikarilsa tam super olacak.

23. Zenginlerin tum servetlerini alip yoksullara dagitsak tam super olacak.

24. Herkes esit para kazansa, gelir dagilimi sabit olsa tam super olacak.

25. Ozel universiteler de bedava olsa tam super olacak.

26. Turizmcilere tesvik verilse, oteller her sene bir ay bedava olsa tam super olacak.

27. Findik'in kilosu 25 YTL olsa tam super olacak.

28. Ciftci elinde kalan mahsulu devlete istedigi fiyattan satabilse tam super olacak.

29. Dere yataklari tasmasa tam super olacak.

30. Deprem olmasa, kacak yapilar yikilmasa tam super olacak.

31. Devlet bedava elektrik, su ve dogalgazi hizmeti saglasa tam super olacak.

33. Herkes OSS'yi kazansa tam super olacak.

34. Fenerbahce UEFA kupasini alsa tam super olacak.

Anladin sen onu!!!

Borsa Yorumları
Altın Yorumları
Borsa nedir?
Borsa nasıl oynanır
Hisse Yorumları
Ekonomi nedir
Fraktallar
Fraktal nedir?
Çernobil Faciası Read More!

Fikirlerin de piyasasi var. Orada bazen degerleniyor, bazen de dibi boyluyorlar.

Tüccar satin alirken kazanirmis. Yaptigi isin püf noktasi, degerlenme potansiyeli olan bir mali bugünden 'ucuza' almak. Oldukça basit gözüküyor. Yapacaginiz tek sey, yarin degerlenecek olan mallarin hangileri oldugunu saptamak. Fakat bu 'saptama' eylemi göründügünden çok, ama çok daha zor olabilir. Basarili bir tüccar öncelikle çogunluktan 'farkli' düsünebilmeli. Çünkü bir malin ucuz olabilmesi için bugün pesinden kosanlarin sayisi fazla olmayacaktir. Herseye ragmen, hayalgücünü kullanarak mallarina sahip çikma cesaretini gösterebilmeli.

Fikirlerin de piyasasi var. Yazdigimiz yazilarla bu piyasada sizlere 'fikirlerimizi' satiyoruz. Fikirler dönem dönem deger kazaniyor, bir bakiyorsunuz dibi boyluyor. Benim genel bir prensibim var: Size hiç bir zaman DEGERLI, bir baska degisle SIRADAN fikirleri satmaya kalkmayacagim. Benim çikinimda gelecekte DEGERLENECEGINI tahmin ettigim mallar var. Hiç siradan fikrim yok mu ? Elbette var. Benim görüslerimin %99'u baskalarinin da paylastigi seyler. Fakat onlari sizlerle aktarmak zamaninizi bosuna harcamaktan baska bir sey olmaz. Örnek olarak assagidaki tezleri ele alalim:

'Cari açik kirilganlik yaratiyor', 'Yüksek faiz sermaye çeker' veya 'TL nin deger kaybetmesi enfasyon yaratir' gibi..

Diyelimki bu tezler 'dogru' olsun. Siz bunlari birde benim kalemimden okudugunuzda ne kazanmis olacaksiniz ? Hiç birsey. Çünkü benden önce milyonlarcasi bu fikirleri savunmus, mallar simdiden 'asiri' degerlenmis durumda. Sizin görüslerinizi size tekrar satmamin faydasi olmaz. Benim yazilarim her zaman ama her zaman aykirilik içerecektir. Size saygim bunu gerektirir.

Tutumluluk Nedir    Nükleer Enerjinin Zararları    Nükleer Kirlilik    Nükleer Nedir    Fraktallar

Bir 'hastaligim' daha var. Sayisi fazla olmayan tezlerimi uzun dönemlerde izlemek. Ister istemez bana rakip duranlarin 'yazilarini' üzerinden bes on sene geçmesine bakmadan tekrar çikarip afise edebiliyorum. Kimse bana kizmasin. Benim tek sansim bu. Çünkü eger çogunluk tersine inaniyorsa 'günes balçikla sivanmaz' teziniz bile kisa vadede oyunbozanlik olarak olarak algilanacaktir.

Açikca ifade etmem gerkirse olgulara, sayilara, grafiklere de kisa vadede itibar etmem. Pozitif oldugu varsayilan bilimlerde bile gözlemcinin konumundan bagimsiz olarak veri toplamak diye bir sey yoktur (Bknz. Atomun Içinde, kuvantumdan kuarka atom biz ve bilgimiz - Ramazan Karakale). Olgulardan bahsederken 'mutlak' seylerden bahsediyor gibiyiz. Bizim görüslerimizin yansimalari da olabilecegi hiç aklimiza gelmez.

Gelecek yil, Mahfi Egilmez'in 24 Aralik 2006 tarihli 'Yüksek Kur, Düsük Faiz' yazisini bu persfektiften bakarak elestirecegim. Mahfi bey kisisel yaklasmadigimi anlayabilecek kalitede bir insandir. Yazisinda çokca paylasilan oldukça degerli fikirleri toplayip özetini çikarmis. Ben aslinda onu degil cogunlugu, baska bir ifadeyle 'siradan fikirleri' sahiplenenleri elestiriyorum. Kimse kizmasin. Bu ülkede genel geçer fikirleri savunmanin da bedeli olacaktir.

Daha sonraki bir dönemde, çok önemli gördügüm 'Hitit Ekonomisi' kitabindan yapacagim alintilara dayanarak bir kaç yaziyi kaleme almak istiyorum. Benim 'önemli' kelimesinden neyi ifade etmeye çalistigimi artik anladiniz. Asla popüler olani degil, yarin degeri anlasilacak olana dikkatinizi toplamak istiyorum. Lütfen bana güvenin ve simdiden Karakale ve Egilmez'in kitaplarindan birer tane edinin.

mutlu yillar, iyi bayramlar.
ahmet çavusoglu Read More!

Sene Sonu Degerlendirmesi

2006 yilini finansal piyasalar acisindan geride biraktik. Bundan yaklasik 1 sene once yaptigimiz tahminler nasil gerceklesmis tek tek bakacagiz bu yazida. O yuzden biraz uzun olacak.

Analizlere gecmeden once bundan sonra yan tarafta bulunan tahminlerimi ve portfoyumdeki kagitlarin listesini kaldiracagimi soylemek istiyorum. Bunun sebebi borsaya ilgi duyan okuyucularin bizim siteden cok daha fazla hizmet sunan diger finansal siteleri ziyaret etmesidir. Maalesef biz de hergun "borsa cikti, 38300'de destek 39500'de kostek var. Destek kirilirsa borsa daha asagi dusebilir, yok direnci gecerse daha da yukari gidebilir" seklinde gerizekali yorumlar yazacak sabir yok. Biz borsaya uzun vadeli bakiyoruz, cogu zaman ancak haftada bir hisselere ne olmus diye bakabiliyorum mesela. O yuzden borsa odakli bir site olma iddiamizdan vazgectigimizi belirtelim. Bu durumda enerjimizi okuyucularimizin daha cok ilgi gosterdigi ekonomi yorumlarina harcamaya karar verdik.

Sadede gelelim. En son 5 Aralik tarihinde performans degerlendirmesi yapmisiz. O zamanki getirimiz %34.5 imis, IMKB ise %18 getiriye sahipmis. Bu yil sonu itibariyle bizim getirimiz %37.2'e yukselmis, IMKB'nin getirisi ise %22.2 olmus. Demek ki yaklasik 15 ayda IMKB endeksinin %15 uzerinde bir getiri elde etmisiz. Mayistaki krize kadar portfoyumuzun %100'unu borsada tutuyorduk ancak en son durumda portfoyumuzun yaklasik %70'i borsada. Yani daha dusuk riske ragmen borsanin uzerinde getiri saglamaya devam etmisiz.

Doviz Tahmini

Doviz tahmini ile ilgili yazimizi 23 Ocak 2006 tarihinde yazmisiz. Demisiz ki doviz tahmini yapmak her babyigidin harci degildir, dogru cikma olasiligi %50'dir. Buna ragmen sene sonunda 1 Euro= 1.27 Amerikan Dolari, 1 Amerikan Dolari = 1.35 YTL olacak demisiz. Mayis ayinda kriz ciktiktan sonra bir kac tane okuyucumuz bizi "tahminleriniz dogru cikacak gibi gorunmuyor" diyerek taciz etmislerdi. Biz de tahminleri sene sonu itibariyle verdik, sabrederseniz sene sonunda tahminlere ne olmus gorecegiz seklinde cevap verdik. Sene sonu geldi, sans perisi yuzumuzu kara cikartmadi. Amerikan dolari bizim tahmin ettigimiz gibi euro ve Turk lirasi karsisinda (reel olarak) deger kaybetti. Sene sonu itibariyle 1 Euro=1.32 USD, ve 1 USD =1.42 YTL gerceklesti, demek ki gerceklesmeler nokta tahminimizin %4 uzerinde gerceklesmis. Doviz tahminlerinde onemli olan yonu bilmektir zaten. Merkez Bankasi sagolsun faizleri hayvan gibi arttirarak dolarin 1.77 YTL'den donmesini ve sene sonunu bizim tahmin araligimiz icerisinde tamamlamasini saglamistir.

Borsa

Borsa yorumumuzu 29 Aralik 2005 tarihinde yapmisiz ve onumuzdeki 2-3 sene icerisinde dusecek faizlerin de etkisiyle borsanin yonunun artida olmasini bekledigimizi belirtmisiz. Maalesef doviz tahminimizin dogru cikmasina neden olan Merkez Bankasi bu sene icin borsa tahminimizin yanlis cikmasina neden oldu. Biz de salak degiliz zaten faizler %13'den %20'lere cikinca borsadaki paralarimizin %30'unu tahvile kaydirdik. Neticede portfoyumuz bir sene oncesine gore hala artidadir, IMKB endeksi yerinde saymis olmasina ragmen.

Borsa vs. Faiz

5 Ocak 2006 tarihinde bu yorumda bulunmusuz. Uzun vadeli yatirim yapacaksaniz adresiniz borsadir demisiz. Ancak kisa vadeli (bir kac yil) yatirim yapacaksaniz biz karismayiz cunku her zaman terste yakalanma olasiliginiz vardir diye de uyarmisiz. Nitekim borsa yerinde saydi ve faizler de yukseldi. Neticede bu sene kisa vadeli faize yatirim yapanlar kazandi. Kisa vadede bu tahminimiz de faizlerin yukselmesinden dolayi yanlis cikti. Ancak tahminimiz uzun vadeye yonelik oldugu icin bir degerlendirme yapmak icin henuz cok erken.

Altin

Yine 5 Ocak 2006 tarihinde altin fiyatlari $500 civarindayken su yorumda bulunmusuz. Demisiz ki dolarin dusmesini ve Hindistan'in buyumesini goz onune alirsak onumuzdeki 1 sene icerisinde altinin dusme olasiligi yoktur, %15-20 araliginda da bir getiri elde edebilirsiniz. Tam 12'den vurmusuz. Altin bu yili $639'dan kapatti, son bir yil icerisinde %25'in uzerinde bir getiri sagladi. 2006 yilinda altin alanlar en yuksek getiriye sahip oldu.

Faiz

Bir tahmin ancak bu kadar yanlis cikabilir. Biz kati maliye politikasinin faizlerde dususe neden olacagini dusunuyorduk. Neticede bu sene butce fazla verecek, en azindan denk butceye yaklasacak bir performans gosterdi. Bu reel olarak kamu borclarinin azaldigi anlamina geliyor. Maalesef borclarin azalmasi bekledigimiz etkiyi gosteremedi. Faizlerin artmasi demek, tuketimin artis hizinda yavaslama ve finansal varlik fiyatlarinda dusus anlamina gelir. O yuzden ekonomik buyume hizinda dusus gozlemlememiz ve borsanin 45 binlerden dusmesi kimseyi sasirtmamali.

Petrol

Petrol fiyatlari bir ara $80'a yaklasmis olsada son bir yilda fiyatlarda bir artis goremedik. Biz uzun vadede ozellikle Cin ekonomisinin daha da buyumesiyle talep kaynakli petrol fiyatlarinda artis bekledigimizi belirtmistik. Bu konuda karar vermek icin henuz cok erken. Yine de yanildigimiz tahminlerden bir tanesi de budur diyebiliriz.

Otomotiv Piyasasi

Biz 14 Ocak tarihinde otomotiv piyasasinin yukselecegi yonunde tahminler yapmistik. Bu yuzden de 5.90 YTL'den DOAS hissesi almistik. Mayis ayindaki krize kadar gelismeler beklentilerimiz dogrultusunda gerceklesti. Hatta elimizdeki DOAS hisselerinin bir kismini 11 YTL'den de sattik. Ancak krizden sonra DOAS haliyle dustu, otomotiv piyasasi da darbe yedi. Sene sonu itibariyle bu tahminimiz de yanlis cikmasina ragmen, bu tahmini baz alarak yaptigimiz yatirimlardan iyi para kazandik.

Gayrimenkul

Ulkemizdeki gayrimenkul fiyatlarinin ucuz olmadigini ama pahali da olmadigini, gayrimenkul fiyatlarinin yukari gitme olasiliginin asagi gitme olasiligindan fazla oldugunu 23 Ocak tarihinde soyledim. Elimizde bakabilecegimiz objektif bir endeks yok ki gayrimenkul fiyatlarina ne olmus diye bakabilelim. Ancak bneim Turkiye'de konustugum kisiler gayrimenkul fiyatlarinin bu yil yaklasik %20 civarinda yukari gittigini belirtiyorlar. Bu konuda yaptigim tahmini dogru kabul ediyorum, ve hala da ortada bir gayrimenkul balonu olmadigini iddia ediyorum.

Devalüasyon Nedir    Verimlilik Nedir    Altın Yorumları    Hedge Fon Nedir    Resesyon Nedir    Nükleer Santraller

Bank of America

25 Ocak tarihinde Bank of America icin "BAC'nin bugunku fiyati $44.44 ve fiyat kazanc orani sadece 10.7. Ayrica hersene $2.20 kar payi dagitiyor. Bence iyi bir fiyat ve senelik %15 nominal getiriyi rahatca yakalar gibime geliyor" demisiz. Ne olmus? BAC 2006 senesini $53.39'dan kapatmis. Ayrica $2.12'da kar payi dagitmis. Bizim sozumuzu dinleyip bu hisseyi alan arkadaslar 11 ay icerisinde dolar bazinda %25'in uzerinde bir getiri elde etmislerdir. Turnayi bu tahminde de gozunden vurmusuz.

Cin

Bank of America kagidini onermemizin bir sebebi Cin'e dolayli da olsa yatirim yapmak istememizdendi. Aslini sorarsaniz Cin'e hala nasil guzel yatirim yapabiliriz kavrayabilmis degiliz. Vaktimizin darligindan arastirmiyoruz. Ancak 2006 senesinde Cin'in de yukari gidecegi yonunde tahmin yapmistik, ve gerceklesmeler de bu yonde.

Hindistan

2006 senesinde uzun vadeli yatirim yapmak istiyorsaniz Hindistan'i tercih etmenizi, bunu da Amerika'dan IBN kodlu ICICI Bank hisselerini alarak yapabileceginizi belirtmistik. Bu oneriyi yaptigimiz zamanlarda IBN $30 idi, ve Mayis Ayindaki kriz zamanlarinda $22'a kadar dustu. Cok iyi alim firsatiymis. IBN 2006 senesini $41.74'den kapatti. Subat ayinda alin dedigimiz zaman alanlar %40 getiri elde ettiler, Subattaki fiyati pahali bulup daha sonra dustugunde alanlar ise daha fazla. Hindistan borsasi da Subat ayinda 10000 civarindaydi, seneyi 13800'den kapatmislar. Demek ki Hindistan pahali degilmis.

Futbol

Dogru durust topa vurmasini, calim atmasini bilmem ama nedense futbol ile alakali tahminlerim dogru cikiyor. Ilk tahminim Galatasaray'in sampiyon olmasi. 12'den vurmusum. Daha sonra daha grup maclari oynanirken, Fransa'nin galibiyeti bile yokken, kimse Fransizlara yaslandilar, vs. diyerek sans vermez iken Fransa sampiyon olacak dedim. 11'den vurdum. En isabetli tahmini ise 14 Eylul tarihinde yazdigim yazida yapmisim. Galatasaray grubunda sonuncu olur, Besiktas ve Trabzon UEFA kupasindan erken elenir, Fenerbahce de kotunun iyisi oldugundan ligde sampiyon olur demisim. Fenerbahce > Galatasaray > Besiktas > Trabzon seklinde yorum yapmisim, ve ilk devrenin sonunda bu tahminim aynen gerceklesmis.

Ekonomik Buyume

21 Mayis tarihinde piyasalarda kan govdeyi gotururken Asaf Savas Akat ekonominin "Sert inis" yapacagini tahmin ettiginde ben de "Ben bugun Savas Akad'in yaptiginin tam tersi bir tahminde bulunacagim ve ekonominin en kotu ihtimalle yumusak inise gececegini (%4 buyume), normalde de %6-7 civarinda bir ekonomik buyumenin gerceklesecegini soyluyorum. Eger ekonomik buyume %4'un altinda gerceklesirse Savas Akad'in yaptigi "sertimsi inis" tahminin dogru ciktigini kabul edecegim. Amerika'da sertimsi inis dediginiz zaman bu en fazla %2 buyumedir ama olsun, ben Akad'in kotu tahminciligine guveniyorum ve tersinin gerceklesecegine inaniyorum" demisim. Henuz 2006 yilinin tamamina iliskin buyume rakamlari belli olmadi ama gorunen koy kilavuz istemez ekonomik buyume %4'un uzerinde gerceklesecek. O yuzden ben Asaf Savas Akat'in yanildigini ve benim de hakli ciktigimi simdiden soyluyorum.

Okurlarimiza neden diger ekonomistlere nazaran iyimser tahminlerde bulundugumu aciklayayim. Bir aciklamayi hakediyorlar. Son yuzyila bakarsaniz ekonomiler cogu zaman buyur, arada sirada kisa donemli olarak krizlere girilir ama buyume devam eder. Genel egilim bu. Ekonomik buyumenin arkasinda iki tane neden var. Birincisi tiptaki ilerlemeler neticesinde nufusun her sene artmasi, ikincisi ve en onemlisi ise teknolojik ilerleme. Anlayacaginiz ekonomik buyume Fenerbahce'nin Turkiye'deki performansi gibi bir sey. Arada sirada bir iki tane gol yese de her zaman daha fazlasini atiyor. Simdi ben "eger hic bir sey bilmiyorsan ve sadece bunu biliyorsam" bir sonraki golu kimin atacagini tahmin etmemi beklersiniz? Fenerbahce'nin mi yoksa rakip takimin mi? Bildiniz, 10 puan.

Ancak ben ayrica bir suru olumlu gelisme de goruyorum. Haa, defansta aciklar vermiyor muyuz, veriyoruz ama bu bizim once gol yiyecegimiz anlamina gelmez. Bu senede defansta aciklar verdik, rakip cok tehlikeli geldi ama golu atan yine biz olduk. Asaf Savas Akat iste bu yuzden 2005 senesinde oldugu gibi 2006 senesinde de yanildi. Haa, 2007 veya 2008 senesinde yaptigi karamsar tahminler dogru cikabilir mi, cikabilir. Biz zaten hic gol yemeyecegiz demiyoruz ki. Bizim dedigimiz ne zaman gol yiyecegimizi ne zaman gol atacagimizi tahmin etmeye calismayin, kendinizi cumle aleme rezil etmeyin. Uzun vadede "buyuk sayilar kanununa" dayanarak yedigimizden daha fazla golu atacagimizi biliyoruz zaten, o yuzden kendinizi kisa vadeli tahminlerle kasmayin derim. Haa, kumar oynamayi seviyorsaniz o zaman bunu finansal piyasalarda degil bizim yaptigimiz gibi futbol uzerine bahis oynayarak yapin. Kazanma sansiniz daha fazla, topa vurmasini bilmeseniz bile!!

2007 yilinin hepimiz icin hayirli olmasini diliyorum. Tahminlerimle ilgili sorulariniz veya yorumlariniz varsa onlara da cevap vermeye hazirim.

Not: Bu arada hic biriniz Ekonomi Turk dogum gununu ne hatirladiniz ne de kutladiniz, hepinizi esefle kiniyorum. Bugun Ekonomi Turk 1 yasina basmistir, iyi ki dogdun Ekonomi Turk.

Ekonomix Read More!

Avrupali Emeklilere Kapilari Acalim

Bundan bir yil once blogumuza yazdigimiz ilk yazilardan bir tanesi "Girisimciler Neler Yapabilir" basligini tasiyordu. Yazida Turkiye'nin Avrupali emekliler icin iklim, fiyat, ve yakinlik acisindan cok cazip firsatlar sundugunu, bu yuzden de yaslanan Avrupalilarin Florida misali Turkiye'ye gocmelerine imkan saglayacak politikalarin gelistirilmesini ve bunlara yonelik urunlerin uretilmesini onermistik. Yukaridaki linkten yaziya ulasip detaylari okuyabilirsiniz.

Vatan Gazetesinden Star Gazetesine gecen Salih Neftci de son gunlerde bu konuya deginiyor. Bu konuda iki yazi yazmis. (1, 2) Demek ki hocanin bizim siteden haberi yok. Neyse, ben de Star'a gecisini yeni farkettim zaten. Salih Neftci'nin piyasa yorumlarini cok tutmayiz, ancak bu tur dunyadaki trendlere donuk yazilarini severiz.

Bütçe Nedir    iktisat Nedir    Borsa Yorumları    Regülasyon Nedir    Türkiyede Ödenen Vergiler, Vergi Türleri

Goruyorsunuz, bos yazilar yazmiyoruz, cogu kose yazarindan daha iyi yazilar yaziyoruz, ozellikle yazi basina benden daha fazla zaman ayiran diger arkadaslar. O yuzden bize ne zaman "gel bizim gazetenin kosesinde yaz" diye teklif gelecek merak ediyorum. Read More!

Yalcin Dogan

Benim okudugum kose yazari sayisi fazla degil, o yuzden olan biten herseyi goremiyorum. Adini birakmayan bir okuyucumuz Yalcin Dogan'in da gercekleri carpittigini belirtiyor. Okuyucumuzun yazisini asagiya aktariyorum, akabinde ben de bir kac yorum yapacagim:

Ben de dünkü (27.12.2006) Hürriyet'te bir gerçekleri çarpıtma örneği görmüştüm. Aşağıdaki satırlar Yalçın Doğan'ın yazısından:

"TÜRKİYE İstatistik Kurumu (TÜİK) elindeki rakamları siyasete alet ediyor. Ekonomik (ekonomi nedir?) verileri siyasetin hizmetine sunuyor.TÜİK 2005 yılı gelir dağılımını açıklıyor. Halkı gelir guruplarına göre, beşe ayırıyor, en üst yüzde yirmi, en alt yüzde yirmi, diye sıralıyor ( bkz. yüzde hesabı nasıl yapılır). En fakir yüzde yirmi nüfus ile en zengin yüzde yirmi nüfus arasındaki gelir farkını 7.3 kat olarak ilan ediyor. Bu eskiye göre bir düzelme. Gelir dağılımında belli bir iyileşme.Oysa, nüfus yüzde yirmilik dilimler yerine, yüzde beşlik dilimlere ayrıldığında, gerçek çok daha farklı.En alttaki 3.4 milyon kişi, toplam gelirden sadece iki milyar YTL'lik pay alıyor. Buna karşılık, en zengin 3.7 milyon kişi, toplam gelirin 47 milyar YTL'sini elde ediyor.En zengin ile en yoksul arasındaki gelir farkı, TÜİK'in açıkladığı gibi, 7.3 kat değil, tam 23.5 kat.Uçurum derinleşiyor. Her türlü sosyal huzursuzluk ve şiddet bu uçurumdan besleniyor."

Benim bildiğim gelir dağılımı araştırmalarının sonuçları eskiden beri yüzde 20'lik gruplar bazında kamuoyuna açıklanır. Yani bu yıl rakamlar iyi görünsün diye bu şekilde açıklama yapılmış değil. Ayrıca yüzde 10'luk ve yüzde 5'lik dilimler bazındaki veriler de TÜİK'in haber bülteninde yer alıyor. Fakat esas bomba bunlar değil şu: Yalçın Doğan, yüzde 5'lik dilimler bazındaki en yüksek ile en düşük dilimler arasındaki farkı sadece 2005 yılı verilerine göre vermiş ve buna dayanarak uçurum derinleşiyor demiş. Böyle bir yorum yapmak için önceki yıllara ait verilere de bakmak gerekmez mi? O bakmamış ama biz bakıyoruz ve ne görüyoruz. Bu fark 1994 yılında 44.2, 2002 yılında 35.2, 2003 yılında 26.6, 2004 yılında 24.6 kat iken 2005 yılında 23.5 kata inmiş. Yani burada da geçmişe göre bir iyileşme var. Yani rakamları siyasete alet eden TÜİK değil bizzat Yalçın Doğan'ın kendisi. Bence bu yazdıklarımı ilk sayfaya taşıyın da herkes durumu görsün.

Bence uzerinde odaklanmamiz gereken onemli istatistik gelir dagilimi degil. Birisi bana gelir dagilimi duzelmis dedigi zaman bu iyi mi kotu mu bilemiyorum. Neden? Insanlar yoksullasirken de zenginlesirken de gelir dagilimi duzelebilir, bozuladabilir. Peki benim icin hangi istatistik onemli?

Bütçe Nedir    iktisat Nedir    Borsa Yorumları    Regülasyon Nedir    Türkiyede Ödenen Vergiler, Vergi Türleri

Benim icin onemli olan istatistik gelirin reel eksendeki dagilimidir. TUIK'in yayinladigi aclik ve yoksulluk istatistikleri bize bu resimden bir kesit sunuyor mesela. Bu rakamlar her sene kendi enflasyonlari kadar ayarlaniyor ayrica. O yuzden sabit bir sepetin icerisindeki urunleri satin alabilen ve alamayan insanlarin sayisini her sene takip edebiliyoruz. O yuzden benim tercih ettigim istatistik bu.

Bu arada dolar bazinda yayinlanan istatistikleri dogru bulmuyoruz, zira reel doviz kurundaki artis ve azalislar resmi bulaniklastiriyor. Turk lirasi son yillarda deger kazandigi icin gunde 1 dolarin uzerinde harcama yapabilen Turklerin sayisinda ciddi artis oldu, ancak bu artisin ne kadarinin TL'nin deger kazanmasindan dolayi oldugunu bilmedigimiz icin resmi net goremiyoruz. O yuzden 2 sene sonra TL deger kaybettiginde bana gelip de bakin $1'in altinda para kazanan insanlarda artis var, demek ki yoksullastik demeyin. Read More!

Gelir dağılımı ve yoksulluk

Bu yazimizda gelir dağılımı ve yoksulluk konularindan bahsedecegiz.

Radikal gazetesinden Mahfi Egilmez'in "Gelir dağılımı ve yoksulluk" baslikli bir yazisi yayinlandi. Bu konuda yazilmis onceki yazilardan farkli olarak Turkiye'nin bir de dunyadaki konumuna da baktigi icin okumaya deger. Dunya Bankasinin veri setini kullanarak Turkiye'yi Yunanistan, Rusya, Brezilya, Hindistan ve Cin ile kiyaslamis.
Dünya Bankası'nın 2004 yılı verilerine göre yaptığı yoksulluk araştırmasında Türkiye'de bu oran yüzde 25 olarak gösterilmişti ( bkz. yüzde hesabı nasıl yapılır). Bu araştırmada yer alan ülkeler arasında örneğin Yunanistan'da yoksulluk oranı sıfır, Rusya'da yüzde 8, Brezilya'da yüzde 22, Çin'de yüzde Hindistan'da yüzde 47 ve Çin'de yüzde 81 idi. Bu karşılaştırmaya bakarak durumu değerlendirdiğimizde Türkiye'nin bir önceki yıla göre durumunu biraz düzeltmiş olduğunu görüyoruz. Bunu asla küçümsememek gerekir. Buna karşılık Yunanistan ve Rusya'ya baktığımızda da durumumuzun pek parlak olmadığını ve daha yapmamız gereken çok şey olduğunu görüyoruz.
Rakamlarda bir iki hatayi duzeltmek istedim.

Dunya Bankasi her sene World Development Indicators isminde zengin bir veri seti yayinlar. Yoksulluk ile ilgili veriler iki kisimda toplanir. Her ulkenin kendi ulusal yoksulluk sinirina gore hazirladigi veriler ve uluslararasi kriterlere gore hesaplanan yoksulluk verileri. Ikinci veri seti uluslararasi karsilastirmaya imkan verir.

Swap Nedir    Deflasyon Nedir    Bono Nedir?    Reeskont Nedir    Ekonomi Nedir    Enflasyon Nedir

Ikinci veri setine gore (bakiniz Data by Country) gunluk 2 dolarin altinda geliri olan nufusun orani:

Rusya_____%7.5
Turkiye____%10.3
Romanya___%14.0
Arjantin____%14.3
Bulgaristan__%16.2
Brazilya____%22.4
Meksika____%26.3
Cin________%46.7
Hindistan___%79.9

Yunanistan ile ilgili bir veri yok (veri setinde bosluk olarak gecmesi veri olmadigini gosteriyor, sifir oldugunu degil). Turkiye icin %25 olarak verilen yoksulluk orani, ulusal yoksulluk sinirina gore, uluslararasi degil. Mesela Rusya icin ulusal rakam %30.9.

Yunanistan ile ilgili su veriyi buldum (kaynak):

En zengin %20'in milli gelirden aldigi pay___%40.3
En yoksul %20'in milli gelirden aldigi pay___%7.5
Turkiye icin bu rakamlar:
En zengin %20'in milli gelirden aldigi pay___%44.4
En yoksul %20'in milli gelirden aldigi pay___%6.1

Konuyla ilgili diger yazilar icin bakiniz:
Seyfettin Gürsel , Vatan, 28.12.2006
Deniz Gökçe, Aksam, 28.12.2006 ve 27.12.2006
Gungor Uras, Milliyet 28.12.2006
Hursit Gunes, Milliyet 28.12.2006
Abdurrahman Yildirim, Sabah 27.12.2006 Read More!

Yüzde Hesabı Nasıl Yapılır?

Ilkokul seviyesinde matematik bilen okuyucularimiza yonelik yüzde hesaplama konusunda ilk yazimizi yaziyoruz, belki baskalari da yüzde hesabı nasıl yapılır ogrenir ve bu dersten faydalanir diye de umuyoruz. Once bir denklemle baslayalim, C sayisi A ve B olmak uzere iki kisimdan olussun, soyle ki A+B=C olsun. (Ornek 5+15=20). Sorumuz basit: A sayisi C'nin yuzde kacidir, B sayisi C'nin yuzde kacidir?

Cevap: Yüzdeleri su sekilde hesapliyoruz:
A'nin yuzdesi= (100*A)/C = (100*5)/20 = %25

Ayni yontemi kullanarak B'nin C'nin %75'i oldugunu kendiniz hesaplayabilirsiniz.

Simdi baska bir ornek yapalim ve konuyu iyice pekistirelim. Diyelim ki Asgari ucret 683 YTL olsun. Bunun 280 YTL'si vergi, 403 YTL'si ise net ucret olsun. 10 puanlik uzman sorumuz su: Asgari ucretin yuzde kaci vergidir? (Ipucu: C=Asgari ucret, A=vergi)

Cevap: Cevabi vermeden once Ankara Serbest Muhasebeci Mali Musavirler Odasi Baskani Ali Metin Polat'in bu soruya cevabini okurlarimiza aktarilim. Hurriyet Gazetesinin haberine gore Ali Metin Polat "Asgari ucretin yuzde 70'i vergidir" demis.

Swap Nedir    Deflasyon Nedir    Bono Nedir?    Reeskont Nedir    Ekonomi Nedir    Enflasyon Nedir

Benim aklima ilk gelen sey su oldu. Ali Metin Polat oyle rastgele bir odanin baskani degil, MUHASEBECILERIN baskani, yani dort islem konusunda uzman kisilerin baskani. O yuzden boyle basit bir hata yapmasi mumkun degil. Bence olay su sekilde gerceklesmis olabilir. Ali Bey mesgul oldugu icin basin toplantisina sirketinde ise baslayan yeni cayciyi gondermis. O arkadas da egriyi dogrudan ayiramadigi icin boyle bir yanlis yapmis. Allahtan 680 YTL'lik asgari ucretin 340 lirasi vergiye gitmiyor, yoksa bu cayci (baska bir meslek de olabilir, ustunuze alinmayin lutfen, hatta cogu cayci bu hatayi yapmaz) asgari ucretin %100'u (yani tamami) vergiye gidiyor diye daha bariz bir hata yapar, ulkede ayaklanma neyin cikarirdi alimallah!!

Sorunun dogru cevabini verelim= (280*100)/683= %41

Umarim yüzde nasil hesaplanir hepimiz ogrenmis olduk, yine de pekistirmek icin ev odevi verelim. Turkiye'nin yuzde kaci insanlarin gozunun icine baka baka gercekleri carpitir? Mevkii sahibi olanlarla olmayanlar arasinda bu oran nasil farklilik gosterir?

Istediginiz sorudan cevap vermeye baslayabilirsiniz.

Not: Buna benzer öğretici yazılara anasayfamizdan ulasabilirsiniz. Read More!

Yoksulluk

Bu aralar yoksulluk, yoksullara yapılan yardımlar ile ilgili yazılar, yorumlar revaçta. Aslında ilk başta Ekonomix bir yazısını “kahrolsun Robin Hood” diye tamamlayarak riskli bir alanda ezber bozmayı denedi. Yapılan yorumlara bakılırsa az gürültü de koparmış sayılmaz. Daha sonra tartışma “fırsat eşitliği” kavramı çerçevesinde piyasa sisteminin ödül-ceza mekanizmasına kadar geldi. Yeni okurlarımız arşivimize bir göz atarak daha önce burada neler söylenmiş, öğrenebilirler.

Ben yine basitleştirilmiş bir masal ile konuya bir kıyısından gireceğim. Önce bir ekonomi (ekonomi nedir?) düşünelim. İnsanlar burada balık tutarak geçimlerini sağlıyor olsun. Bu ekonomide eğer herkesin elinde ortalama olarak aynı imkanlar varsa, balık tutma işine en fazla vakit ayıranın, kazandığı birikim, ustalık, tecrübenin de katkısı ile daha az çalışan insanlara göre daha fazla balık tutacağını, dolayısı ile daha zengin olacağını kestirmek zor değil. Bu ekonomide sağlıklı işleyen bir ödül ceza sisteminden bahsedebiliriz.

Bir de geçim kaynağının define avcılığı olduğu başka bir ekonomi düşünelim. Burada da tecrübenin, çok çalışmanın, ustalığın kısmi etkisinden bahsedebiliriz. Ama burada zenginlik, daha çok toprak kazma ile değil, daha çok şans ile belirlenecektir. Siz herkesten fazla çalışıyor olabilirsiniz, ama şansınız yaver gitmezse, bu çalışmanızın karşılığını (ödülünü) hiç bir zaman alamayabilirsiniz de. Buna karşılık “şanslı” kişi, hayatında tek bir kez toprak kazıp, bulduğu define ile hayatının geri kalan kısmını hiç çalışmadan “zengin” bir kişi olarak geçirebilir.

Iflas Nedir  Borsa Nedir  Hisse Senedi Nedir  Risk Nedir  Libor Nedir  Ikame Etkisi Nedir

İkinci ekonomideki bir yoksulun “talihsiz” olduğunu, makus kaderini yenemediğini, şansının yaver gitmediğini iddia edebiliriz. Ancak ilk ekonomide yoksul kalmış bir kişinin “şanssız” olduğunu aynı tutarlılıkla iddia edebilmek zordur. Daha az çalıştığı için yoksul kalmış bir kişi ikinci ekonomide çok çalıştığı halde define bulamadığı için yoksul kalmış kişi ile karşılaştırılamaz. Aksine bu kişi ya yeterince çalışmıyor (dolayısıyla yeterince kazanamıyor), ya da kazandığından fazla harcıyor, ayağını yorganına göre uzatmıyordur. Burada isteyerek, bilerek yapılan bir tercih söz konusudur. Her insan da sonuçlarına razı olmak kaydıyla tercihlerinde özgürdür.

Türkiye özelinde yoksulluk temelinde yapılan tartışmalar, Türk ekonomisini yukarıdaki iki örnekten hangisine yakın gördüğünüzle yakından alakalı. Ekonomiyi algılamanız da sizin kendi dünya görüşünüz çerçevesinde şekillenecektir. Sorduğumuz soru: Türk ekonomisini yukarıdaki iki tip ekonomiden hangisine yakın buluyorsunuz? Define avcılarının hakim olduğu, sadece “şanslı” kişilerin “yırttığı” bir ortam mıdır, yoksa herkesin karşısındaki bir takım seçenekler, fırsatlar arasından tercih yapabildiği bir ekonomi midir? Burada benim fikrim herkesin karşısında (eşit-aynı olmasa da) belirli seçenekler, fırsatlar olduğu, buna dayalı olarak da herkesin özgürce bir takım tercihlerde bulunduğunu düşünüyorum. Yani balık tutulan ekonomiye daha yakın görüyorum. Tamam, yüzde yüz örtüşme söz konusu değil, ama define avcılığının da bir hayli uzağında. (Siz tam tersi düşünebilirsiniz)

Örneğin, bugün Türkiye’de çalışabilir durumdaki (15 yaş üstü) yaklaşık 50 milyon kişiden sadece yarısı çalışmak istiyor. Kabaca 25 milyon kişi şu ya da bu nedenle çalışmak istemiyor. Dikkat edin, iş bulamıyor demedim. Bu kişiler, çalışmak isteseler ama iş bulamasalar “işsiz” sayılacaklar. Sanıldığının aksine asıl sorun, “işsizlik” sorunu da değil. Bu yirmi beş milyon kişinin arasında ancak çok az bir kısmı iş bulmaktan umudunu kesmiş olduğu için iş aramıyor. Daha önce bu konuyu yazmıştık. Çeşitli bahanelerle çalışmak istememek, şu ya da bu şekilde başkalarının üzerinden geçinmek gibi bir tercihte bulunan yaklaşık yirmi beş milyon insan var. Nüfusunun yarısının çalışmadan başkalarının sırtından geçinmeye karar verdiği bir toplumda yoksulluk tartışması yapmayı mantıklı buluyor musunuz?

Başka bir soru daha sorayım: Asgari ücret düzeyinde gelir sahibi olup 3-5 çocuk yapan, üstüne üstlük de İstanbul’da yaşamakta ısrar eden, sonuçta da devletten yardım bekleyen kişilerin “talihsiz” olduklarını mı düşünüyorsunuz? Yoksa yanlış tercih yaptıklarını mı? Bu ailenin beşinci çocuğu olarak doğmuş bir kişiyi doğuştan şanssız olarak görebilirsiniz, o ayrı. Bu kendi tercihi değildir. Ancak şefkat gösterip bu aileyi yardımlara boğarsanız, en büyük adaletsizliği yapmış, herkesi bu şekilde davranmaya teşvik etmiş olursunuz. Şayet bu anne-baba yaptığı yanlış tercihin cezasını çekmezse, altıncıyı da yaparlar, yedinciyi de.

Gelelim beşinci çocuk olarak doğan şanssız kişiye. Ne kadar zor, kısıtlı şartlar altında doğmuş, büyümüş olursa olsun, bugün Türkiye’de yetişkin düzeye gelmiş her insanın karşısında sınırsız seçenek olduğunu, bu kişilerin de yoksulluğu yahut zenginliği, kendi tercihleri ile belirlediğini düşünüyorum. Yanlış anlaşılmasın, sıkıntısını yok sayıp, bir eli yağda bir eli balda demiyorum. Ama kim hayatta hiç bir zorlukla karşılaşmamıştır ki? Doğa (Tanrı da diyebilirsiniz) insanın karşısına zorluklar çıkardığı kadar fırsatlar da sunmaktadır. Gelecekteki hayatınız, Tanrının ya da doğanın iradesine değil, yoksul bir ailenin beşinci çocuğu olarak da doğsanız, sizin kendi tercihlerinize bağlıdır. Doğuştan 5-0 mağlup başlayabilirsiniz hayata. Ama 5-5 yapmak, hatta 6-5 öne geçmek sizin kendi elinizde.

Yazı uzadı, sadede gelelim. Eğer insanlar isteyerek yoksulluğu tercih ediyorlarsa bunda yoksulluğu tercih etmeyenlerin bir suçu yoktur. Yani fakirliğin nedeni bazı insanların fazla çalışması, yani fazla kazanarak, yahut zeki davranarak, zengin olması değildir. Tam aksine, fakirliğin nedeni fakirlerdir. Fakirlik ve yoksulluk da bir kader değil, tercih meselesidir.
Sizin fikriniz, bunun tam tersi olabilir. Türk ekonomisinin tam anlamı ile define avcılığı ile örtüştürebilir, yoksul kişileri kurban, talihsiz, şanssız görebilirsiniz. Bu durumda ekonomiyi, define avcılığından kurtarıp, nasıl daha adil bir rekabet ortamına dönüştüreceğimiz sorusuna cevap aramanız gerekiyor. Yoksulluğu teşvik edici politikalarla yoksulluğa çözüm bulamazsınız. Read More!

2006 Yilinin "EN" Gazete Manseti

2007 bütçesi Meclis'ten geçti.
Bütçenin yükünü vatandaş sırtlayacak!

Iflas Nedir  Borsa Nedir  Hisse Senedi Nedir  Risk Nedir  Libor Nedir  Ikame Etkisi Nedir Read More!

Asgari Ucret Ne Kadar?

Isveren'in Odedigi Rakam: 683 YTL
Calisanin Eline Gecen : 403 YTL

Halkimizin %95'inden fazlasinin asgari ucretin 403 YTL oldugunu dusundugunu soyleyebilirim. Halkimiz bilincsiz. Asgari ucret 683 YTL'dir. Tekrar soyleyelim, asgari ucret 683 YTL'dir. Nasil anlamadiniz mi? Bir daha soyleyelim, asgari ucret 683 YTL'dir. Yine anlamadiniz degil mi, aciklayalim.

Iflas Nedir  Borsa Nedir  Hisse Senedi Nedir  Risk Nedir  Libor Nedir  Ikame Etkisi Nedir

Asgari ucretle calisan vatandaslarimiz her ay 280 YTL'lik bir rakami emeklilik ve saglik haklari elde etmek, polis, asker, egitim, yargi, askeri harcamalarini vs. finanse etmek icin kullaniyor. Ayrica bu 280 YTL'nin bir kismi da findikcilara, tavukculara, ve cesitli zedelere harcaniyor. O yuzden kimse cikip da asgari ucret 403 YTL'dir demesin bana. Asgari ucret 683 YTL'dir. Asgari ucretin 683 YTL oldugunu bilmediginiz icin elinize sadece 403 YTL geciyor, devletin paranizi harvurup harman savurmasina goz yumuyorsunuz ve daha cok para harcamayi vaadeden politikacilara oy veriyorsunuz, kayitdisiyla mucadeleye kostek oluyorsunuz, emeklilik yasinin yukseltilmesine karsi cikiyorsunuz.

Asgari ucret 683 YTL'dir. Bunu ogrenemediginiz muddetce elinize gecen para asgari ucretteki artistan daha az olmaya devam edecektir. Read More!

Asimetrik Enformasyon Nedir?

Asimetrik enformasyon veya asimetrik bilgi adindan da anlasilacagi uzere birinin bildigini baskasinin bilmemesi durumuna verilen addir. Mesela kullanilmis araba alacaksiniz, arabanin durumunu en iyi saticisi bilir, kazaya karismismi soguk havalarda araba tekliyormu, vs. vs. Veyahut bir dilenci sizden para istedigi zaman gercekten paraya ihtiyac duyup duymadigini dilenci daha iyi bilir.

Asitmetrik bilgi problemi hemen hemen her alanda karsimiza cikar. Benim uzerinde duracagim asimetrik bilgi problemi devlet yardimlariyla alakali. Devletin vergileri arttirip elde edilen hasilat ile yoksullara yonelik hizmetler sunmasi bir cok kisi tarafindan ulvi bir vazife olarak gorulur. Diyelim ki herkesten 25 YTL toplanmasina (cep telefonu sabit hat vergisi mesela) ve bunun yoksullara harcanmasina karar verildi. Kac kisi devletin kendisinden aldigi 25 YTL'yi kendisinden daha etkin bir sekilde harcayacagini dusunur? Siz boyle dusunuyorsaniz yazinin bundan sonraki kismini tamamen atlayin ve yazinin sonundaki size ozel yazilmis paragrafi okuyunuz.

Iflas Nedir  Borsa Nedir  Hisse Senedi Nedir  Risk Nedir  Libor Nedir  Ikame Etkisi Nedir

Demek ki biz kendi paramizi en iyi sekilde nasil degerlendirecegimizi daha iyi biliyoruz. Gercekten yardima ihtiyaci olan birisini biliyoruzdur, gidip parayi onlara veririz. Peki devlet ne yapar? Devlet kimin yardima muhtac kimin muhtac olmadigini bilmez, asimetrik enformasyon probleminin en ciddi vakalarindan bir tanesidir bu. O yuzden antibiyotik gibi, kurunun yaninda yas da yanar felsefesiyle, toplumun belirli kesimleri hedeflenerek yardim politikalari olusturulur. Mesela bedava egitim, yoksullar kadar zenginler de bu egitimlerden yararlanir. Mesela "yesil kart" uygulamasinin istismar edilerek bir cok hali vakti yerinde kisinin bu hizmetten faydalanmasi. Mesela emeklilere yapilan zamlar ve verilen erken emeklilik haklari, yoksullar kadar zenginler de bu artislardan yararlanir.

Bazi kisiler vergilerin kademeli olarak arttirilmasiyla cok kazanandan cok daha yuksek oranlarda vergi alinmasini, boylece zenginden yoksula yapilan transferlerin daha verimli olmasini savunur. Mesela 1950'lerde Amerika'daki marjinal vergi oranlari %90'a yukseltilmisti. Amerika'nin eski baskani Ronald Reagen o zamanlari "biz senede 4 film cekerdik, cunku 4 filmden kazandiginiz para gelirlerinizi vergilerin %90'a ulastigi noktaya tasirdi, ondan sonra calismanin fazla anlami olmadigi icin tatile cikardik" seklinde anlatiyor. Siz ne yapardiniz, calismaya devam mi ederdiniz?

Turkiye'de de 1984 oncesi donemde en cok kazanandan alinan vergi orani %75 seviyesinde idi. Bravo yani, insanlari calismamaya ve kayitdisina cikmaya bundan daha iyi nasil tesvik ederdiniz diye dusunuyorum ve aklima vergilerin %100'e cikarilmasindan baska bir sey gelmiyor. Merak ettim ve 1983 yilinin vergi rekortmenleri kimmis diye gittim Ekonomi Tarihi bloguna baktim, 29 Nisan 1983 tarihine giderseniz sunu gorursunuz:

"İşadamı Şarık Tara 216 milyon 841 bin 895 lira ile birinci sırada. Onu Erdoğan Demirören 215 milyon 741 bin 009 lira ile izliyor. M. Ali Yılmaz da 210 milyon 936 bin 183 lira ile üçüncü sırada. Bu yıl Sümbül Y. Akarsu adındaki genelev işletmecisi 41 milyon 444 bin 384 liralık gelir vergisi ödeyerek dikkati çekti."

Sumbul Akarsu dikkat cekmismis!!! Matild Manukyan'in vergi oranlarini belirleyen politikacilarla dalga gecer gibi ust uste vergi rekortmeni oldugu zamanlari ne cabuk unutuyoruz (Yahudilerin vergi rekortmeni olmasi ne ilginc, demek ki muslumanlardan daha az vergi kaciriyor adamlar, Sarik Tara da yahudi bu arada). Asil para babalarinin Vehbi Koc ve Sakip Sabanci oldugunu herkes biliyordu, demek ki marjinal vergileri arttirmakla her zenginden vergi alinamiyormus. Bu arada Matild Manukyan'i da bilesik faizden faydalanmanin en guzel orneklerinden bir tanesini sergiledigi icin tebrik ediyoruz. Genelevden kazandigi parayi gayrimenkul'e yatirmis kadin.

Yazima burada son veriyorum, asagidaki paragraf devletin kendi parasini kendisinden daha iyi harcayacagini dusunen okurlar icin yazilmistir.

Ekonomi Turk olarak biz de bir cesit devlet sayiliriz, neticede kazandigimiz paralari kimsesiz cocuklarin egitiminde kullanarak onlara en azindan gelecek icin bir sans vermek istiyoruz. Sizden ihtiyac sahiplerine vermek uzere ayirdiginiz parayi Ekonomi Turk'un direktifleri cercevesinde degerlendirmenizi talep ediyoruz (yasal olarak bagis toplayabilir miyiz bilemedigimiz icin simdilik parayi %21 nominal getiriye sahip hazine bonolarinda degerlendirmenizi istiyoruz, miktar buyudugu vakit o parayi degerlendirmenin bir yolunu buluruz. O zamana kadar aylik olarak, biriken para miktarini bana email ile bildirirseniz mutesekkur olurum). Tesekkurler, Ekonomix. Read More!

Devletin harcamalari ebeveynlerin gayretlerinin yerini tutamaz.

Devletin sosyal harcamalarini, 'sosyal olmayanlardan' nasil ayirt edebiliriz ? Bir harcamanin sosyal olabilmesi için ekonomik (ekonomi nedir?) kaygilara dayanmamasi, harcamalarin geri dönüp dönmeyecegine bakilmamasi gerekir degil mi ? 'Çiktilari maksimize etme' kaygisiyla hareket edildiginde, esitlik sizin öncelikli hedefiniz olmayacaktir. Ayni sekilde esitlik politikalarini öne çikardiginiz ölçüde büyümeden vazgeçmeniz gerekmekte. Buradaki çikmazi görebiliyor musunuz ? Üretkenlikten aldiginiz vergilerin oranlarini artirip geri dönmeyecek alanlara dagittiginiz ölçüde ülkenin toplam milli hasilasini düsürüyorsunuz. Lütfen su denklemi hiç bir zaman unutmayalim; ''sosyal harcama=geri dönmeyen harcama'' demektir. Devleti ''yeniden dagitim'' mekanizmasi olarak gördügünüz ölçüde, dagitilanlarin orani büyüse bile mutlak olarak küçülecektir. Bu ''Esitlik'' ideolojisinin siyaseten neden kolay kolay savunulamadigini göstermez mi ? Vatandaslarimiza sorun: 'esitligi tesis etmek için zenginlerin gelirlerinin %50'sine el koyacagiz ama sizden de %5 gidecek'. ''Yasasin esitleniyoruz'' diye hoplayip ziplayan çikar mi dersiniz ?

Sosyal yaralarimiz çok fazlaysa, 'sosyal devlet' olmak için yeterinde gayret sarfetmedigimiz sonucuna otomatik olarak atlayamayiz. Tam tersine. Bütçemiz içinden 'egitime ve sosyal güvenlige' ayrilan pay Avrupa'nin anli sanli sosyal devletlerinden daha düsük degildir. Köylülerimize para pompalayalim derken her bir sehirliden oransal olarak çok daha fazlasini kesiyoruz (yogun kayitdisilik ortaminda vergi tahsilatindaki adaletsizligi de göz önüne alin). Avrupa'da %5'i besleyenler %95'ken, biz %35'imimizi %65'le ayakta tutmaya çalisiyoruz. Memurlarimizin, emeklilerimizin gelirleri kisi basina düsen GSMH ile karsilastirildiginda düsük sayilmaz. Buna ragmen köylümüz, emeklimiz, memurumuzun durumu Avrupa'li türdesleriyle karsilastirilamayacak oranda kötü. Egitim durumu içler acisi. Niye ? YETERINCE SOSYAL OLMADIGIMIZDAN DEGIL, MATEMATIK ILE ARAMIZ IYI OLMADIGINDAN.

Iflas Nedir  Borsa Nedir  Hisse Senedi Nedir  Risk Nedir  Libor Nedir  Ikame Etkisi Nedir

Geçenlerde bir sosyalist arkadasimiz, Dünya Bankasinin alt gelirlilerin egitilmesi için devletlerin daha çok kaynak ayirmalarini öneren raporunu hatirlatti (Bu elbette orta kesimin fazladan vergilendirilmesi anlamina gelir). Transfer harcamalarinin belki de en az zararlisi egitime gidenler. Bütçesine bakarsaniz Türkiye Cumhuriyeti'nin bu konuda laf degil icraat yaptigini görürsünüz. Ancak yalnizca devletin egitim harcamalarini artirarak mucize sonuçlar elde edebilecegimizi düsünüyorsak çok yaniliyoruz.

Almanya'da genç Türk'ler arasindaki issizlerin orani %30'mus. Egitilmeye niyeti olanlar için daha fazla egitim verme imkanina sahip baska bir ülke var midir ? Alman'larin engelleyici olduklarini düsünmeyin. Aksine bizden farkli olarak hayli kalabalik olan Alman orta sinifinin 'egitilselerde üstümüze kalmasalar' psikolojisinde olduklarina emin olun. Artik görmeliyiz: Devlet ne kadar tesvik edici olursa olsun ebeveynlerin gayretlerinin yerine tutamaz. Ne maddi ne de manevi olarak.

Üstelik bu politikayi abartirsaniz sistem sorumsuz ebeveynleri sorumlululara karsi çok fazla kayirir hale gelir. Nüfusumuz ''enflasyonist'' oranlarda artiyor. Sonra kalkip issizlik orani niye düsmüyor diye hayiflanip duruyoruz. Erdogan yogun gündemi arasinda çok degil yalnizca ''bir dakikaligina düsünme molasi'' vermis olsaydi insanlari çok çocuk yapmaya tesvik etmenin Türkiye Cumhuriyet'ini bir felakete götürdügünü anlayabilecekti. Bu kosullarda sorumlu ebeveynlerin gelirlerinden hangi oranlarda kesinti yapip digerlerine transfer ettiginizde esitligi tesis edeceksiniz ? Üstelik çocuk sahibi olanlarin çogu gayet iyi bilir ki, çocuk yetistirme isinin manevi yani maddi yanindan daha önemlidir. Çocuk, maddi olarak hiç bir sey almasa bile en azindan anne ve babalari tarafindan 'önemsenmek', 'sevilmek' ister. Aslinda onlar için harcadiginiz para onlara verdiginiz degerin göstergelerinden yalnizca biridir. Devlet bu açigi nasil kapatacak ?

ahmet çavusoglu Read More!

Havuz Problemi

Gelir dagilimi konusundaki bugunku ucuncu yazimizi yaziyoruz, digerlerini okumadiysaniz once onlari okumaniz tavsiye ederim, hemen bu yazinin altindalar.

Turk insaninin kafasi bazi seylere basarken, bunlarla tamamen paralel olan baska seylere basmiyor. Havuz problemlerine yazin surekli icinde oldugumuz icin kafamiz basar mesela, ote yandan matematiksel olarak ayni olmasina ragmen isci problemlerine kafamiz basmaz. Herhalde calismayi sevmedigimizden olsa gerek.

Hisse Yorumları  Marjinal Nedir  Fiyat Kazanç Oranı Nedir?  Fraktal Nedir  Borsa Nasıl Oynanır

Bazi kisiler iscilerin, memurlarin ve emeklilerin reel ucretleri artmiyor hatta azaliyor, nasil oluyor da yoksullarin gelirlerden aldigi pay artabilir, olsa olsa TUIK rakamlari carpitiyordur diyorlar. Reel ucretlerin gercekten de son 15 yilda azaldigini soylersem, siz bu kisilerin bu sikayetlerinde hakli oldugunu dusunur musunuz?

Baska bir soru sorayim: A * B = C olsun. Eger A azaliyor ise ve C artiyor ise bu nasil mumkun olabilir? (Ipucu: A= isci, memur ve emeklilerin aldiklari kisi basi reel ucret; C= Isci, memur ve emeklilerin aldiklari toplam ucret; B= isci, memur ve emeklilerin sayisi)

Sorunun cevabi basit, reel ucretler dusmesine ragmen bu ucretleri alanlarin sayisinda cok onemli artislar olmustur. Tabii ki bu teorik bir cevap, pratikte boyle olup olmadigini nereden bilecegiz? Basbakanliga bagli Devlet Personel Teskilati diye bir kurulus varmis, devlet memurlarinin hesabini kitabini tutuyorlarmis. Su sayfaya giderseniz devlet memuru sayisinin 1980 yilinda 1.17 milyon, 1991 yilinda 1.60 milyon, 2006 yilinda ise 2.16 milyon oldugunu gorursunuz. Demek ki 25 yilda 1 milyon devlet memurunu ise almisiz, neredeyse devlet memuru sayisini ikiye katlamisiz, ayni zaman zarfinda nufusumuz %40 civarinda arttigina gore, kisi basina dusen devlet memuru sayisinda onemli artislar gerceklestirmisiz demektir.

Emekli sayisina bakalim. Emekli Sandiginin istatistiklerine bakarsaniz 1980'lerde her sene ortalama 50000 kisi emekli olurken, Suleyman Demirel'in icraatlari neticesinde 1990'li yillarda ortalama emekli olanlarin sayisi 90000 civarina cikmis, Son 6 yilda ise her sene 110000 kisi emekli olmaya baslamistir. Yani emekli olanlarin sayisi da ikiye katlanirken, ortalama hayat beklentisinin de uzamasiyla emeklilerin aldigi toplam ucret iki kattan fazla artmistir.

Bagkur'un sayfasina gidip birinci tabloya tiklarsaniz bagkur emeklilerinin sayisinin 1990 yilindaki 580 bin rakamindan 2005 yilindaki 1.4 milyon rakamina yukseldigini gorursunuz. Demek ki bagkur emeklilerinin sayisi da 2.5 kat artmis. Gorunen o ki gelir dagilimini duzelten unsurlarin basinda emekli sayisindaki artis geliyor. Demek ki Suleyman Demirel gelir dagiliminin duzelmesinde en az simdiki hukumet kadar buyuk bir paya sahip. Bu iyi mi kotu mu siz karar verin, neticede emeklilerin ucretlerini sizler odediginiz vergilerle veriyorsunuz.

Yazdiklarimizi anlamismisiniz diye hemen bir sinav yapalim, tek soru 100 puan:
Bir isci bir isi 6 saatte, diger bir isci ise 3 saatte bitiriyorsa, ikisi birlikte kac saatte bitirir?
a) Soruya cevap verebilmek icin hangi iscinin sigortali, hangisinin kacak calistigi bilgisine ihtiyac vardir.
b) Rakamlarda bir pislik var, ikinci iscinin bu isi tek basina 3 saatte bitirmesine hayatta imkan yoktur.
c) Iscilerin kamuda mu yoksa ozel sektorde mi calistigini bilmedigimiz icin cevap veremeyiz. Bu arada sizin tanidiginiz coktur, bize de devlet kapisinda bir is ayarlayiverin gozunuzun yagini yiyim.
d) Sendika o gun grev yapiyorsa o is hayatta bitmez. Grev bitene kadar iscilerden bir tanesi zaten emekli olacagindan isimiz Allah'a kalmistir demektir.
e) Cari acik, cari acik, cari acik, ne ekonomik (ekonomi nedir?) buyume hizi azaldi mi? Resesyon, resesyon, resesyon, resesyon.... Read More!

Yoksulluk azalmadı gelir dağılımı orta sınıf lehine düzeldi

Türkiye'de gelir dağılımında kısmi bir düzelme yaşandı. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) 2005 yılı gelir dağılımı araştırmasına göre en yoksul yüzde 20'lik dilim ile en zengin yüzde 20'lik dilim arasındaki fark, 7.7 kattan 7.3'e düştü. Bu düşüş ise yoksulluğun azalmasından değil, orta üst kesimlerdeki gelir artışından kaynaklandı. Araştırmaya göre, en zengin yüzde 5'lik dilimden üst orta dilime doğru 2.5 puanlık bir kayma söz konusu. Bu da yoksulluğun azalmadığını ancak gelirden orta kesimin aldığı payın artması ile gelir adaletsizliğinde bir düzelmenin yaşandığını gösteriyor.

TÜİK'in dün açıkladığı 2005 yılı Hanehalkı Bütçe Araştırmasından elde edilen, “2005 Gelir Dağılımı” sonuçlarına göre, gelir dağılımındaki eşitsizlik durumunu ortaya koyan ölçütlerden “gini katsayısı” 2004 yılında 0,40 iken, 2005 yılında düşüş göstererek 0,38 olarak gerçekleşti. Gini katsayısının sıfıra yaklaşması, gelir dağılımındaki iyileşmeye işaret ediyor. Ancak bu iyileşme, Türkiye'de yoksulluğun azaldığı anlamına gelmiyor.

Hisse Yorumları  Marjinal Nedir  Fiyat Kazanç Oranı Nedir?  Fraktal Nedir  Borsa Nasıl Oynanır

Yüzde 5, yüzde 10 ve yüzde 20'lik gelir dilimlerine göre sınıflandırılan TÜİK verilerinde, en yoksul ve en zengini temsil eden uçlardaki değişim de oldukça dikkat çekici. Yüzde 20'lik ayrıma göre, en alt yüzde 20'yi temsil eden grubun gelirinde yüzde 6,0'dan yüzde 6,1'e çıkarken, yüzde 5'lik dilimler incelendiğinde, en alt grubun geliri yüzde 0,85'ten yüzde 0,78'e düştü. Dolayısıyla Türkiye'deki yoksullukta bir düzelme olmadığı gibi, daha kötüye gidiş söz konusu.
Referans Gazetesi, 26.12.2006
Yukaridaki haberin ozetini yapalim:
1. En zengin ile en yoksul arasindaki gelir farki azalmis, gini katsayisinin degeri dusmustur.
2. Ancak bu yoksullugun azaldigi anlamina gelmemektedir. Cunku, en yoksul %5'in, milli gelirden aldigi pay gerilesmistir.
3. Dolayısıyla Türkiye'deki yoksullukta bir düzelme olmadığı gibi, daha kötüye gidiş söz konusudur.
Size 1 dakika sure. Yukaridaki mantik (!) zincirindeki yanlisi bulun.
...
Peki, bir de ip ucu vereyim. Diyelim ki, 2007 yilinda, niye simdiye kadar yasanmadigini bir kesim insanimizin merak ettigi, bir kriz yasandi. Turk ekonomisi (ekonomi nedir?) olaganustu kuculdu. En yoksul %5'in geliri %10 azaldi. Diger kesimlerin geliri ise %20 azaldi. Boylece en yoksul %5'in milli gelirden aldigi pay %0.78'den (atiyorum) %2'ye cikti.
Turkiye'deki yoksulluk azaldi mi?
...
Sayilari goruyoruz, okuyoruz, ama anlama kabiliyetinden yoksunuz. Yoksullugun azalip azalmadigi, milli gelirden alinan pay ile olculmez. Eger insanlarin geliri artiyorsa, gelir dagilimi ne sekilde gelisirse gelissin, gelir artmistir. Eger yoksul kesimin geliri artiyorsa, diger insanlarin gelirindeki degisim ne olursa olsun, yoksulluk azaliyordur, insanlar zenginlesiyordur.
Eger benim gelirim %10 artmissa, Sabanci'nin geliri %20 artmis ise, ben fakirlesmis mi oldum?
Eger benim gelirim %10 azalmis, Sabanci'nin geliri %20 azalmis ise ben zenginlestim mi?
Yoksullugu, gelir dagiliminin degismesi azaltmaz. Yoksullugu, yoksul kesimin gelirinin artmasi azaltir.
Bir de olaya grafiksel olarak bakalim.
Asagida 2004 yilinda %5'lik dilimler itibari ile hane basina reel gelirin nasil arttigini goruyorsunuz. En yoksul %5'in geliri %7.4 artmis, en zengin %5'in geliri ise %0.3 azalmis. Demek ki neymis: en yoksul kesimin gelirinde %7.4 artis olmus, boylece yoksulluk azalmis.



Ikinci grafikte ise son iki senedeki, yani 2003-2004 arasi, kumulatif reel artis var. En yoksul %5'in geliri %40.5 artmis. En zengin %5'in gelirindeki reel artis ise -%1.7.


Eger kafanizda belli bir model (sablon) yaratmis ve etrafinizda olan biten herseyi bu modele (sablona) gore algiliyorsaniz, mesele yok devam edin. Sayilara, istatistiklere ihtiyaciniz yok bunun icin. Read More!

Gelir Dagilimi Duzeliyor!

2005 yilina ait gelir dagilimi rakamlari TUIK tarafindan aciklandi. Bizim daha once burada defalarca vurguladigimiz gibi Turkiye'deki gelir dagilimi giderek duzeliyor. Burada "duzeliyor" kelimesini esitleniyor anlaminda kullandim yanlis anlasilma olmasin. Bana sorarsaniz gelir dagiliminin esitlenmesi genelde kotudur, iyi degildir. Bir Bill Gates cikaramadigimiz anlamina gelir, veya devletin yuksek vergiler ve zenginden yoksula transferleri neticesinde bu durumun gerceklestigini ifade eder. Mesela 30 yildir neredeyse senede %10 hizla buyuyen Cin'in gelir dagilimi bize gore cok bozuktur, her gecen yil da daha da bozulmaktadir. Iyi midir bu, kotu mudur, kendinize sorun.

Benim dusuncelerimi bir tarafa birakip, genel kaninin ne olduguna bakarsak ekonomi (ekonomi nedir?) yazarlarinin cogunlugunun gelir dagilimindaki esitlenmeyi "duzelme" olarak kabul ettiklerini soyleyebiliriz. TUIK 2005 yilinda da gelir dagiliminda esitlenme oldugunu aciklandiginda ise Hurriyet Gazetesi ekonomi servisinin ne tur bir baslik atmasini beklersiniz diye bir soru yonelteyim o zaman. Evet bildiniz, Hurriyet "Zengin Yolsulun 13 Kati Kazaniyor" diye baslik atmis. Sanirsiniz ki her sey kotuye gidiyor, eskiden zenginler daha az kazanirdi, simdi iyice kene gibi kanimizi emmeye baslamislar!! Allah sizi davul etsin, basiniza 13 kat buyuk tas dussun. Dogrulari carpittiginiz icin Allah sizi yoksul etsin! Daha ne diyeyim ben size, bilemiyorum.

Hisse Yorumları  Marjinal Nedir  Fiyat Kazanç Oranı Nedir?  Fraktal Nedir  Borsa Nasıl Oynanır

Biliyorum tembelsiniz, eski gelir dagilimi rakamlarini arayip bulmaya useniyorsunuz. Ben size vereyim:

_______________ 1994___ 2002___ 2003___ 2004____2005
Ilk %20___________ 4.9____ 5.3_____ 6.0____ 6.0_____6.1
Ikinci %20 _________8.6____ 9.8____ 10.3____ 10.7____11.1
Ucuncu %20_______ 12.6____ 14_____ 14.5___ 15.2_____15.8
Dorduncu %20______ 19_____20.8___ 20.9____ 21.9____21.4
Besinci %20 _______54.9 ____50.1____ 48.3___ 46.2____44.4
Gini Coefficient_____ 0.49____ 0.44___ 0.42____ 0.40___0.38

Gordugunuz uzere en yoksul %60'lik kesimin gelirlerden aldigi pay artmis. Ustune ustluk 2005 yilinda gelirlerde de %7'nin uzerinde artis var. Yani 2005 yilinda yoksul vatandaslarimizin eline gecen toplam para 2004 senesine gore nominal olarak %18, reel olarak %10'un uzerinde artis gostermis.

Gelir dagiliminin bozuklugunu gosteren Gini katsayisi ise dususunu 2005'de de surdurmus ve 0.38'e gerilemis. Bu hizda devam edersek 10 yil icinde dunyada gelir dagilimi en esit ulke biz olacagiz. Solcularin yapamadigini Erdogan yapiyor, kimse de bunun farkinda degil. Adami lanetleyecekseniz bence bunun icin lanetlemeniz lazim ama burasi Turkiye, biz insanlari yaptiklari yanlis seylerden dolayi degil, dogru seylerden dolayi elestiririz. Read More!

Cari Acigin Finansi

Gungor Uras diyor ki:

"Cari işlemler (döviz açığı) bu yıl 33 milyar doları aşacak. Bu açığı kapatmak için dışarıdan borçlanmaya mecburuz. Özel sektör borçlanmasa devlet borçlanacak. Özel sektörün ödediği faizi devlet ödeyecek. Özel sektörün üstlendiği kur riskini (devalüasyon riskini) devlet üstlenecek." Gungor Uras, Milliyet, 25.12.2006
Diger bir degisle, ithalatcinin dis kredi ile finans edip (ticari kredi) yurt icinde sattigi otomobil ithalatinin parasini devlet mi disardan borclanip odeyecekti? Veya bankalarin disaridan borclanip iceride tuketiciye verdigi konut kredisini devlet mi borclanip verecekti? Ya da bir firmanin yatirim icin aldigi dis krediyi devlet mi dis borclanma ile saglayip firmaya verecekti? Kacinci yuzyilda yasiyoruz yahu?

Bir ulke, once cari acigi yaratip sonra onu nasil finans ederim diye dusunmez. Once finans kaynagi bulunur, sonra acik olusur. Mesela X isminde bir firma disaridan borclanir (veya bankadan kredi alir, banka ise krediyi disaridan bulur), ondan sonra gider mal veya hizmet ithal eder. Boylece finansmani onceden yapilmis bir ticaret acigi meydana gelir. Eger X firmasi disaridan borclanamaz ise (veya ona kredi verecek banka disaridan borclanamaz ise) o zaman mal/hizmet alimi gerceklesmez, acik macik da olmaz.

Sindirella Hikayesi  Tahvil Nedir  Gönüllü Çevreci Kuruluşlar  Çernobil Faciası  Türev Konu Anlatımı

Hani "cari acik, finans edildigi muddetce sorun degildir" lafina kizariz, ama aslinda bu dogru bir laftir. Her cari acik finans edilmistir, finans edilmezse zaten cari acik da olusmaz.

Yazinin tamamini okursaniz aslinda Gungor Uras'in soyledigi bir cok dogru seyler de var. Peki o zaman neden boyle acayip laflar eklemis yaziya? Dogrusunu bilmedigini zannetmiyorum. Herhalde halk anlamaz dogrusunu diye boyle yapiyor. Bence yanlis yapiyor. Read More!

Rekabetçi Sanayi Sanayi Performansı Endeksi

Hasan Ersel'in Referans gazetesinde, Turk sanayisinin rekabet gucu hakkinda ilginc veriler sunan bir yazisi yayinlandi. Tavsiye ederim.

Sindirella Hikayesi  Tahvil Nedir  Gönüllü Çevreci Kuruluşlar  Çernobil Faciası  Türev Konu Anlatımı

Yazidan aldigim, Turkiye'nin ihrac ettigi mallarin teknolojik birikimini gosteren ve diger bir kac ulke ile kiyaslayan bir tablo:

Read More!

Bilesik Faiz Nedir: Hesaplama Formülü

Bir yatirimcinin bilmesi gereken tek bir sey varsa o da bilesik faizdir. Bilesik faiz daha onceki tasarruflarinizdan elde ettiginiz faizden faiz kazanmaya verilen addir. Bilesik faiz ulkemizin kamu borcunun zivanadan cikmasina neden olmus, neticede 2001 krizi karsimiza cikmistir. Tabii ki burada sucu bilesik faizin uzerine atmak gibi bir niyetimiz yok. Bilesik faizi kendi cikarimiza kullanmayi beceremeyip elimize yuzumuze bulastiriyorsak suc bizdedir, bilesik faizde degil.

Bilesik faiz nedir, hesaplaması nasıl yapılır basit bir ornekle anlatalim. Diyelim ki, 20 yasinizdan itibaren her sene 1000 YTL biriktirmeye basladiniz ve bu parayi reel getirisi senelik %10 olan bir alana yatirim yapmaya basladiniz. Ilk sene biriktirdiginiz 1000 YTL 21 yasina geldiginiz zaman 1100 YTL olacaktir. Bu parayla birlikte yine geride kalan senede biriktireceginiz 1000 YTL'i yine senelik getirisi %10 olan alanda degerlendirmeye devam edeceksiniz. Ikinci senenin sonunda ilk sene biriktirdiğiniz 1000 TL 1210 TL, ikinci sene biriktirdiğiniz 1000 lira ise 1100 lira olacaktır, toplamda 2310 liraya ulaşacaksınız. Üçüncü senin sonunda ilk sene biriktirdiğiniz 1000 TL 1331 liraya ulaşacaktır. Bileşik faiz hesabı ile ilk sene biriktirdiğiniz paradan elde ettiğiniz faiz ilk sene 100 lira iken, ikinci sene 110, üçüncü sene 121, şeklinde artarak devam ediyor. Bileşik faizin sırrı da burada. Bileşik faiz hesaplama formülü ise şu şekilde ifade edilir: Anapara * (1+ faiz oranı)^yıl sayısı. Bu formülde %10’luk faiz için kullanacağınız rakam 0.1’dir; ^ “üs” demektir, 30 yıl sonunda elinize geçecek toplam parayı bulmak için yıl sayısına 30 değerini girmeniz gerekiyor. Eğer basit faiz uyguluyor olsaydık 1000 TL her sene 100 TL faiz kazanacak, 30 sene sonunda paramız 4000 lira olacaktı; bileşik faiz hesaplama formülünü kullanırsak 30 sene sonunda paramızın 17450 lira olacağını hesaplayabiliriz.

Sindirella Hikayesi  Tahvil Nedir  Gönüllü Çevreci Kuruluşlar  Çernobil Faciası  Türev Konu Anlatımı

Her sene 1000 YTL biriktirmek cok zor bir olay degil. 50 yasiniza geldiginiz zaman, toplam birikimleriniz (biriktirdiginiz nominal para sadece 30000 YTL bu tarihe kadar) bilesik faizle katlanarak yaklasik 181000 YTL civarinda bir rakama ulasmis olacaktir. 55 yasina geldiginiz zaman, nominal biriktirdiginiz rakam 35000 YTL olmasina ragmen, yatirimlariniz 298000 YTL'ye ulacaktir. 60 yasinda emekli oldugunuz zaman ise hesabinizda 487000 YTL birikmis olacaktir. Bes yil icerisinde elinizdeki para neredeyse 200000 YTL artiyor. Hic akliniza gelir miydi senelik 1000 YTL tasarruflariniz size bir yilda 40000 YTL kazandirsin?

Gunde 2 lira 67 kurus biriktirerek ve daha onemlisi bilesik faiz yardimiyla 20 yasinizda bir kenara koydugunuz 1000 YTL, senelik %10 getiriyle 40 sene sonra 45259 YTL'ye donusuyor. O yuzden erken para biriktirmek, gec para biriktirmekten cok daha onemli. Ayrica kazandigimiz faiz gelirlerini harcamayip yeniden yatirim yapmak cok daha onemli. Bilesik faizin sirri da burada.

Bu arada bir paket sigaranin fiyati kac lira Turkiye'de? Read More!

Bizler insanimsi degil gercekten insaniz.

Hatirlarsaniz Tayland'da yakin tarihlerde askeri bir darbe olmustu. Yolsuzluklara karistigi öne sürülen seçilmisler iktidarinin zor kullanilarak devrilmesi elestirilmedi, hatta gizli veya açiktan alkislandi. Bakin Ertugrul Özkök o tarihte neler söylemisti:

'' Önümüzdeki 10 yıl içinde, dünya demokrasiyi ciddi biçimde tartısacak.
Tartısma su basit soruyla baslayacak:
Demokrasi en iyi yönetim biçimi midir ?
Hatta "kötülerin en iyisi" olduğu yolundaki varsayım bile tartisilacak. ''

Ertugrul bey yukardaki 'derin analizini' yalnizca Tayland gibi uzakdogu ülkeleri için yapmiyordu elbette. Tayland'in bizim için de güzel bir örnek olusturabilecegini ima ediyordu (Yazisinin tamami için bknz. 27 Eylül 2006 Hürriyet).

Sindirella Hikayesi  Tahvil Nedir  Gönüllü Çevreci Kuruluşlar  Çernobil Faciası  Türev Konu Anlatımı

Eger seçilmislerin iktidari bogazina kadar yolsuzluluga battiysa bir sonraki seçimde halk yenisini seçmez mi ? Hayir, sorun bu degil. Sorun, kendilerine seçme sansi verildiginde halkin 'yanlis' yapabilmesi. Özkök gibi düsünenlere göre on yil içinde dünyadaki ülkeler iki türlü rejime dogru 'evrilecek'. Birincisi; üzerinde homo sapiens'lerin yasadigi, serbest piyasa ekonomisinin (ekonomi nedir?) kurallarinin geçerli oldugu ve vatandaslarina seçme sansi veren demokratik ülkeler. Ikincisi; 'cagdas uygarlik seviyesine' ulasamayacagi tecrübeyle sabit olmus üzerinde neandartel'lerin cirit attigi ikinci sinif ülkeler. Bu ülkelerde halka seçme sansi vermek isi rayindan çikarir. Çünkü söz konusu ülkelerin halklari 'dogruyu' bulabilecek akil ve bilgiye hiç bir zaman sahip olamazlar. Özkök demokrasi için 'kötünün iyisi' oldugu görüsüne bile karsi çikarken muhtemelen bizim de içinde bulundugumuz ülkeleri ihmal etmiyordu. Geçmis 'tecrübelerimize' övgüyle atifta bulunmasi baska nasil açiklanir ?

Menkul Kıymetler Nedir?  Faşizm nedir?  Özel Üniversiteler  Devlet Üniversiteleri  Türk Bilim Adamı

Neandartel'lerin yasadigi bu güzide ülkeden bizi heyecanlandiran ikinci bir 'icraat' haberi daha geldi: Sermaye hareketleri sinirlandiriyorlar ! Görebildigim kadariyla ülkemizde bu ''önlem'' de olumlu karsilandi, bizim için örnek teskil edebilecegi görüsü savunuldu. Öyle degil mi ? Sonuçta sicak para da tipki vatandaslar gibi 'yalnis' seçimler yapip isleri kontrolden çikarabiliyor. Onlara, bunlara, kimseye güven olmaz; en iyisi devletin mümkün olan her degiskeni sabitlemesi. Tam bize göre. Kendi yerimizin nerede oldugunu biliyoruz.

Kapitalizm, demokrasiye ihtiyaç duymadan uzun süre yasamini sürdürebilir mi ? Özkök'e göre pekala olabilir. Bakin Çin, Rusya gibi ülkeler ne kadar da basarili. Niye onlara benzemeyelim ? Is halka falan birakilirsa kur rejimimiz gibi 'dalgalanip' duracagiz. Halbuki bizler insan irkinin basa çikabildigi degisikliklere adapte olamiyoruz. En iyisi her bir tarafimizi sabitlemek için devlete güvenmek.

Özkök gibi ben de dünyanin ikiye bölünecegini düsünüyorum. Ancak bir farkla. Insanimsilar için düsünülen sinirlandirilmis 'demokrasi ve piyasa' sistemi bir noktada sabit kalmayip fasizme, kominizme veya dinci despotik rejimlerde solugu alacak. Bunlari kendimize örnek almaya kaktigimizda sonumuz farkli olmayacak. Benim görüsüm bizim insanimsi degil gerçekten insan oldugumuz seklinde. Bakalim zaman kimi hakli gösterecek.

ahmet çavusoglu Read More!

Adverse Selection Nedir?

Adverse selection veya ters secim nedir? Ekonomiye ilgi duyan okuyucularimiza yonelik bir yazi yazmak istedim. Ekonomi sadece cari acik, faiz, doviz gibi konulardan ibaret degil. Gunluk hayatta karsiniza cikan bir cok seyi aciklamak icin ekonomi kullanabilirsiniz. Tabii bunu yapabilmeniz icin daha once kullanmadiginiz bazi terimleri de ogrenmeniz lazim. Iste bunlardan bir tanesi de adverse selection dedigimiz, Turkceye "ters secim" olarak cevrilen, ekonomide hedeflenen gruplarin tam aksi gruplarin belli bir secimi yapmasini anlatmak icin kullanilan terimdir. Bu tanimin cok acik olmadiginin ben de farkindayim, o yuzden ornek vererek anlatayim.

Mesela, banka olarak kredi veriyorsunuz. Hedeflediginiz kitle borcunu geri odeyecek olan kisilerdir, uckagitcilara kredi vermek istemezsiniz. Kredi faizini yukselttikce kredi almak isteyen kisiler arasinda uckagitcilarin orani giderek artacaktir. Neden boyle olduguna siz cevap verin. (Bu konuya daha once kredi riski nedir baslikli yazimizda deginmistik)

Yatırım Fonları Nedir?   Altın Fonu Nedir  Komünist Nedir  Komünizm nedir?  Kapitalizm Kapitalist nedir

Ikinci ornek sigorta sirketleridir. Sigorta sirketlerinin amaci riski dusuk kisileri sigorta etmektir. Maalesef riski yuksek kisiler sigortaya daha fazla talep gosterirler. Sigorta primleri artarsa riski yuksek kisiler hala sigorta yaptirmak isteyecektir, ote yandan riski dusuk kisiler sigortadan kacacaktir.

Ucuncu ornek beni en cok rahatsiz eden ornek. Ilk iki ornekteki adverse selection (ters secim) durumunu ortadan kaldirmak icin elimizde bir cok arac gerec var. Bu ucuncu ornekte durum daha zor. Neden pedofiller (cocuklari cinsel yonden ilgi duyanlar) cocuk doktoru, anaokulu ogretmeni veya ilkokul ogretmeni, dondurma saticisi gibi meslekleri seciyorlar? Evet bildiniz, ters secim durumuna baska bir ornek de bu. Cocuklarimizi emanet ettigimiz kisiler arasinda onlara en cok zarari verebilecek bir cok kisi olacaktir. O yuzden bu kisiler konusunda gozumuzu kulagimizi her zaman acik tutmaliyiz. Ben sahsen bu tur kisilerden hizmet alirken bayanlari tercih ediyorum. Bu bir cesit ayrimcilik ama yapabilecegim fazla bir sey yok. Read More!

Emeklilik ve Anayasa Mahkemesi

Bu yalniz Turkiye'ye mahsus bir problem degil. Anayasa mahkemesi Amerika'da bile secilmis insanlarin yaptigi kanun degisikliklerinin anayasaya uygun olup olmadigina karar veriyor. Ancak bazen bizim Anayasa Mahkemesinin yaptigi gibi durumdan vazife cikarip kendi kendine kanun yapma yoluna gidebiliyorlar. Esitlik Anayasa Mahkemesinin kullandigi en muglak ifadelerden bir tanesidir mesela. Insanlar esitse niye herkes esit vergi vermiyor?

Neyse, sistem boyle, sorunlara da sistem icerisinde cozum bulmak gerekli. Biz burada geri alanda kendi aramizda top cevirmeyecegiz, biz burada hukumete dort pasta gole gidecek bir strateji sunacagiz. Cok basit:

1. Turkiye Cumhuriyeti vatandasi olan herkesin yasi ne olursa olsun 1 Ocak 2007 tarihinden itibaren emekli edilmesi yonunde kanun hazirlanacak. 1 Ocak 2007 tarihinden once emekli olmus vatandaslara ise turuncu renkli bir kart dagitilacaktir. Mevcut calisanlara simdiye kadar calistiklari her yil icin bir beyaz kart dagitilacaktir. SSK ise ozerklestirilecektir.

Yatırım Fonları Nedir?   Altın Fonu Nedir  Komünist Nedir  Komünizm nedir?  Kapitalizm Kapitalist nedir

2. Herkes emekli oldugu icin kimseden artik SSK kesintisi yapilmayacak, neticede emeklilere odeyecek para olmayacaktir. Hazine SSK'nin aciklarini kapatmayacagini soyleyecek, ve SSK iflas edecektir.

3. Devlet tum calisanlardan aylik 200 YTL gibi enflasyona endeksli turuncu kart fonu kesintisi yapacak, ve bu kesintilerle ellerinde turuncu kart olan vatandaslara enflasyona endeksli olarak artacak 500 YTL'lik turuncu kart odemeleri yapilacaktir.

4. Mevcut calisanlara 65 yasina ulasmalari ve en az 25 beyaz karta sahip olmalari halinde turuncu kart verilecektir.

Dikkat ederseniz yukaridaki turuncu ve beyaz kart sistemi kadin erkek arasinda bir ayrimcilik yapmiyor. Tum turuncu kart sahiplerine ayni odeme yapiliyor, tum beyaz kart sahiplerinden de ayni kesintiler yapiliyor. Gorulecegi uzere emeklilik sistemi gelecek yil itibariyle ortadan kalkacak, hukumet ise Anadolu Kaplani turuncu-beyaz kart sistemi cercevesinde istedigini yapabilecektir. Hukumetin illaki benim onerdigim sistemi harfi harfine yerine getirmesine de gerek yok, istedigi sekilde yapabilir. Anayasa mahkemesi de "ulan yaktiniz bizim emekliligi" diyerek kahrindan catlar herhalde!! Read More!

Ornek Haber

Bundan bir kac gun once Hurriyet gazetesini hatali! bir haberinden oturu elestirmistik. Bugun hatalarini fazlasiyla telafi edecek bir habere imza atarak tum dunyaya haber nasil yapilir bir kez daha gosterdiler.

"960 bin kişi evlenip işsizler ordusu’na girdi" baslikli haberin bundan daha iyi bir zamanlamasi olamazdi. Eylul ayinda istihdam Amerika'da bile ender gorulen bir oranda, 500 bin kisinin uzerinde artis gostermis. Saymasini bilmeyenler icin soyleyelim, bu bizim milli takimin Brezilya'ya 5 gol atmasi gibi bir sey, yani oyle her gun gerceklesecek bir sey degil. Butun bunlara ragmen Hurriyet boyle acaip bir baslik atma basarisini gostermis. Bravo yani.

Tutumluluk Nedir    Nükleer Enerjinin Zararları    Nükleer Kirlilik    Nükleer Nedir    Fraktallar

Normalde tarimda istihdam azalmaya devam etmis, tarim disi sektorlerde istihdam 660 bin kisi artmis seklinde genel egilim analizine girerdim ama agzimin tadini kacirdilar bir kere. Ben size daha enteresan bir haber vereyim, 3 milyon kisi emekli olup issizler ordusuna girmis. Turkiye'deki toplam issiz sayisi 2.3 milyon olduguna gore Hurriyet yazarlari bir taraflarindan istatistik uyduruyor gibime geliyor. Allahtan bizim doktoramiz var, dort islem yapmasini biliyoruz, dogruyu egriden ayirabiliyoruz. Peki ya yuksek egitim almamis, ekonomiden (ekonomi nedir?) anlamayan vatandaslarimiz ne yapsin? Adamlarin kafasi corba gibi oluyordur.

Allah kolaylik versin ne diyelim. Read More!

Kayip Dagcilar ve Kurtarma Ekibi

Bundan 10 gun once Oregon eyaletinde 3 tane dagci kar firtinasi gelecegini bile bile tirmanisa cikiyor ve neticede kayboluyorlar. Bu gerizekalilari bulmak icin de gecenlerde orduyu harekata gecirdiler, onlarca helikopter, yuzlerci kisiden olusan kurtarma ekibi kullanarak arama calismalari yogun bir sekilde devam ediyor. Bu haber de son 1 haftadir ana haber bultenlerinin en cok verdigi haberlerin basinda geliyor. Adamlara yazik mi? Bu arada kurtarma calismalarina su ana kadar $2.5 milyon harcandigini da belirteyim.

Bu haberin bizimle ne ilgisi var diye dusunuyorsaniz soyleyeyim, bizim devlet de surekli kurtarici rolune soyunarak veya soyundurularak kimi zaman dere yatagina kacak ev yapmis selzedeleri, vergi kacirmak ve yuksek getiri elde etmek icin offshore'a para cikarmis uyaniklari, piyasa ekonomisinden (ekonomi nedir?) anlamayan findikcilari cuval dolusu para harcayarak kurtarmisti. Yani mesele dagci veya selzede meselesi degil. Mesele, bilerek risk alanlari devletin kurtarip kurtarmamasidir.

Cogu hayalperest devleti toplumdan bagimsiz bir varlik (belki de Allah) olarak gorur. Devlet istese tum sorunlari cozebilir diye dusunurler. Devlete "baba" diye hitap ederler. Oysa gercek boyle degildir. Devlet paralari agactan toplamaz, yoktan var edemez. Paranin kaynagi dolayli ve direkt vergileri odeyen vatandaslardir, vergi sistemi hicbir zaman adil olamayacagi icin kimi vatandaslar devletten aldiklarindan az, kimi vatandaslar ise devletten aldiklarindan cok vergi oder. Devletin verdigi hizmetleri arttirmanin yolu birilerinden ya bugun daha fazla vergi almaktir, ya da borc alinarak yuku gelecek nesillerin uzerine yikmaktir. Yani her seyin bir bedeli vardir, hic bir sey bedava degildir. Bizim halkimizin anlayamadigi sey budur. Yillar sonra borclar birikip tonla faiz odenmek zorunda kalindigi zaman ise saskinliklarini gizleyemezler cunku devlet denen kavrami anlayamamislardir.

Tutumluluk Nedir    Nükleer Enerjinin Zararları    Nükleer Kirlilik    Nükleer Nedir    Fraktallar

Umarim siz devletin verdigi her bir hizmetin karsiliginin er ya da gec odenmek zorunda kalinacagini anlamissinizdir. Bunu kavradiktan sonra dagda bilerek riske giren dagcilari veya turlu turlu zedeleri devlet kurtarmali mi sorusunun cevabini vermek cok kolay.

Cevap hayir. Kurtarmasin. Bize mi sordular daga cikarken? Bu adamlari kurtarmak icin vatandaslardan (bunlarin arasinda cocugunu doktora goturemeyen cok yoksul insanlar da var) vergi adi altinda para toplanmasi ve bu sekilde israf edilmesi ne dogrudur, ne de adildir.

Peki bir dahaki sefere ne yapabiliriz, insanin yuregi uc kisiyi dag basinda olume terketmeye elvermiyor diyorsaniz soyleyelim. Cevap sigorta. Bu tur kaybolma tehlikesi iceren riskli faaliyetlerde bulunan kisiler daha onceden kisi basina $100-$200 civarinda bir sigorta ucreti oder ve yanlarina yerlerini gosteren GPS sinyallerinden alirlarsa hem bunlari bulmasi kolay olur, hem de maliyetini baskalari ustlenmemis olur. Unutmayin, piyasa mekanizmasi icerisinde bir cok seyin cozumu vardir. Her seyin icerisine devleti sokmaya gerek yoktur. Read More!

Stagflasyon Nedir ve Bazı kavramlar

Orhan Karaca, kendi blogunda Emre Alkin'in bir yazısından yola çıkarak "yahu bu kriz ne demekti?" diye sormuş. Fırsat bu fırsat bilip bilmeden kullanılan bu kavramların kısaca üzerinden geçelim:

Resesyon: en az iki çeyrek üst üste negatif büyüme (yanılmıyorsam tarım sektörü şu an resesyonda)

Depresyon(buhran): Resesyonun uzun süreni (en klasik örnek: 1929 buhranı)

Kriz: Ekonomik büyümenin aniden ve keskin bir şekilde negatife düşmesi

Enflasyon: Fiyatların şişmesi (Kesin bir kural olmamakla beraber ideal seviyesi yüzde 2 civarıdır. yüzde 4-10 arası enflasyon, yüksek olarak değerlendirilir. yüzde 2'nin altındaki enflasyon da deflasyona eğilimlidir. Ama bunlar kesin kural değil, detaydır)

Hiper enflasyon: Enflasyonun kontrolden çıkması (bazıları fiyatların aylık bazda 50% artışını hiper enflasyon diye tanımlar, ancak üzerinde anlaşılmış kesin bir tanım yoktur)

Kronik enflasyon:
Enflasyonun kalıcı bir şekilde yüksek (yüzde 10'un üzerinde) seyretmesi ancak hiperenflasyona da dönüşmemesi. (bazen dönüştüğü de olur). En önemli nedeni ekonomideki aktörlerin ürettiğinden daha fazla gelir kapma savaşıdır. Bu konuyu eski yazılarımızda işlemiştik. En önemli etkisi, gelir dağılımını sürekli olarak bozmasıdır.

Dezenflasyon: Fiyatların artış hızının azalması

Deflasyon: fiyatların düşmesi

Stagflasyon: enflasyon ve resesyonun aynı anda yaşanması

Bütçe açığı: Kamunun harcamalarının gelirlerinden fazla olması. Sebebi iktidar sahiplerinin müsrifliği ve rüşvetçiliğidir.

Dış ticaret açığı: Mal ithalatının ihracatından fazla olması.

Cari açık: Toplam mal ve hizmet ithalatının ihracat ve yatırım gelirlerinden fazla olması. (Yatırım geliri negatif de olabilir). Ya da ülke içindeki yatırımların tasarruflardan fazla olması.

Cari fazla: ekonomik aktörlerin kendi ülkesine değil de başka ülkelere yatırım yapmayı tercih etmesi.(Fiziki olması şart değil, döviz rezervi biriktirmek de o dövizi basma hakkı olan ülkeye yatırım yapmak demektir)

İkiz açık: Bütçe açığı ve cari açığın aynı anda olması.

Dış borç: Devletin, özel şirketlerin ve bireylerin dışarıya olan toplam borcu.

İç borç: Devletin kendi vatandaşlarına olan borcu.

Kamu borç stoku: Devletin dışarıya olan borcu ile içeriye olan borcunun toplamı

Devalüasyon Nedir    Verimlilik Nedir    Altın Yorumları    Hedge Fon Nedir    Resesyon Nedir    Nükleer Santraller

Şimdilik yeter sanırım. Read More!

Ayrimcilik Nedir?

Bir okuyucumuz akademisyenlere uygulanan yas siniri konusunda bize bir sikayet mektubu yazmis, biz de bir kac yorum yazalim dedik:

"Blogunuzu uzun zamandir takip ediyorum. İse almalardaki ayrimciliklarlailgili duyarli olacaginizi dusunerek size dertlerimi aciyorum.sorun su ben1980 dogumluyum, yani 27 yasimdan gun aldim. Buyuk sehirde bir universitenin iktisat bolumunden 2. likle mezun oldum.Kendimi bir akademisyen adayi olarakyetistirdim.Bunun icin gerekli her turlu altyapiyi beseri iliskiler,ingilizce yeterliligi( KPDS,TOEFL, UDS) herseyi fazlasiyla yaptim.Notortalamam 3,50 nin ustunde (en az limit 2,60) .Bir iktisat (Iktisat nedir) yuksek lisansprogramina (reputable bir universitede) basladim.Akademisyenlik icinbasvurdugumda 27 yasindan gün aldigim icin basvurum kabul edilmedi.Her turlu temel kosulu saglayip 27 yasinda oldugum icin sinava giremedim. 27yasini gecince beynimiz bilime uygun olmuyor mu, amortismana mi ugruyoz,sebep ne anlamis degilim?"

Devalüasyon Nedir    Verimlilik Nedir    Altın Yorumları    Hedge Fon Nedir    Resesyon Nedir    Nükleer Santraller

Anayasanin esitlik ilkesine aykiri bir durum var ise bu konuda vardir diye dusunuyorum. Sadece akademisyenler icin gecerli degil bu durum, cinsiyet, yas, askerlik, medeni hal ise almalarda kriter olarak kullanilmamalidir. Adamlar metres arar gibi is ilani veriyorlar Turkiye'de: "Sekreter araniyor, 25 yasindan gun almamis, citir citir, guzel, dis gorunusune onem veren, bayan sekreter araniyor". Niye, erkek sekreter olamaz mi? Teknik olarak soyleyelim, eger bu durum anayasanin esitlik ilkesine aykiri degil ise, hic bir sey anayasaya aykiri degildir. Garip ulkeyiz vallahi, acik acik ayrimcilik yapiliyor, herkes cifte standartlara sahip, cogu kimse etik davranmaz, birisi de cikip bunu yuzumuze soyledigi zaman adami yerden yere vururuz.

Daha dusunce ozgurlugune musamaha gosterilmeyen bir ulkede esitlikten bahsederek biz de aslinda abesle istigal ediyoruz ya neyse. Read More!

Medyada Hatali Haber

Hurriyet'te gecmis aliskanliklariyla celisen bir haber gordum, haberin basligi "Yeni Kurulan Sirket Sayisi Artti" seklinde atilmis. Gazeteci arkadas kafasini bir yere carpmis herhalde, boyle baslik mi olur yahu. Turk gazeteciliginin "negatif noktalar one cikarilmali" ilkesine aykiri hareket edilmis.

Bizim bildigimiz Hurriyet bu habere "Kapanan Sirket Sayisinda Artis Var" basligini atardi. Neticede kapanan sirket sayisi 608'den 651'e cikmis, yani tam tamina 43 sirketlik bir artis var. Ote yandan yeni acilan sirket sayisi 3165'den 3974'e cikmis, yani artis yuzdesi sadece %26. Bir yanda 43 sirket kapanmis, ote yanda acilan sirket sayisi sadece %26 artmis. Burada onemli haber, vatandasi islerin kotu gittigine ikna edecek haber nedir? Tabii ki 43 sayisinin 26'dan buyuk olmasidir. Turkiye'de isler kotuye gitmektedir. Yapilmasi gereken faizlerin dusurulup, kurlarin yukseltilmesidir. Hukumet de bir an once erken secim icin karar almali ve istifa etmelidir. Yoksa eski generaller "Erke Donergeci" kod adiyla gundeme getirdikleri, halkin enerjisini sonsuz politik enerjiye ceviriyoruz diyerek kuracaklari politik partiyle onlari zaten koltuklarindan edecektir.

Bütçe Nedir    iktisat Nedir    Borsa Yorumları    Regülasyon Nedir    Türkiyede Ödenen Vergiler, Vergi Türleri

Bu konu uzerine Referans gazetesi bundan bir kac ay once Turk gazetecilik ilkeleriyle uyumlu bir haber yapmisti ve biz o konudaki goruslerimizi bir yazida aciklamistik. Referans gazetesinden ornek alsinlar, haber nasil yapilirmis ogrensinler. Read More!