Kamil Koç – Metro, Şehirler Arası Otobüs Biletleri Fiyatları

Kamil Koç şirketi Ocak ayında nereye giderseniz gidin her araçta 4-5 tane koltuğun bilet fiyatlarını 10 TL olarak belirlemiş. Metro Turizm ise Istanbul-Ankara arasını 30 TL’den 23 TL’ye, Istanbul-Bursa arasındaki biletlerin fiyatlarını ise 10 TL’ye düşürmüş. Ulaştırma Bakanlığı da rekabet nedeniyle düşen şehirler arası otobüs bilet fiyatlarının haksız rekabet yarattığını belirterek olaya müdahale etmiş.

Öncelikle kime haksızlık yapıldığını bir belirleyelim. Ulaştırma bakanlığı rekabet nedeniyle maliyetinin altında ücretlere yolcu taşımak zorunda kalan şirketlerin haksızlığa uğradığını düşünüyor. Bize sorarsanız bu işten zararlı çıkan bir diğer grup da uçak şirketleridir. Rekabetten kim karlı çıkmaktadır peki? Birincisi rekabeti başlatarak piyasanın sallanmasını sağlayan şirket zayıf rakipler elendikten sonra karlı çıkacaktır. Ikincisi ise tüketiciler rekabet süresince üç kuruşluk ücretlere seyahat edecekleri için karlı çıkacaklardır. Peki rekabet bittiği zaman tüketiciler karlı mı çıkacak yoksa zararlı mı? Ulaştırma bakanlığı tüketicilerin zararlı çıkacağını düşünüyor olmalı ki rekabete izin vermiyor. Biz ne düşündüğümüzü söyleyelim.

Ekonomide bu konuyla ilgilenen bilim dalına mikro iktisat denir. Piyasalarda rekabet olup olmamasına bakarak piyasaların tekel, oligopoli, ve rekabetçi piyasalar şeklinde kategorilere ayırır. Ekonomi teorisi rekabetçi piyasalara devlet müdahalesinin toplamda toplum için yararlı bir sonuç doğurmayacağını çok uzun zamandır ispatlamıştı. Bir piyasaya alternatif ürünler varsa, ve piyasaya giriş çıkışta bir engel yoksa biz bu piyasalara rekabetçi piyasalar diyoruz. Şehirler arası otobüs taşımacılığı bildiğimiz kadarıyla hiç bir şirketin tekeli altında değil; isteyen herhangi bir şirket istediği şehirler arasında taşımacılık yapmaya başlayabilir. Piyasada 80 bin değişik otobüs firmasının olması da bu durumu doğruluyor. Ayrıca otobüs taşımacılığına alternatif olarak da tren veya uçak taşımacılığı da var ama hiç oralara girmeye bile gerek yok. Yani bu piyasalanın rekabetçi olduğu gayet açık. Bu demektir ki, devletin müdahalesi durumu tüketicilerin lehine iyileştirmeyecek, bazı otobüs firmalarının işine gelirken bazılarını ise üzecek.

Tüketicilerin neden zarar görmeyeceğini açıklayalım. Piyasada fiyat rekabetinin olması kapasite fazlalığına işaret ediyor. Yani piyasada olmaması gereken fazladan bir kaç şirket kalabalık yapıyor ve diğer firmaların yolcularının bir kısmını çalarak yolcu başına maliyetlerinin yükselmesine neden oluyor. Bu durumda da bu şirketler fiyatlarını yükseltmek durumunda kalıyorlar. Ancak bu o kadar kolay değil çünkü bu sefer de havayolu şirketleriyle rekabet etmeleri mümkün olmuyor. O yüzden de bu şirketler maliyetlerini düşürmek için zayıf şirketleri piyasanın dışına iterek onların yolcularını alıp maliyetlerini düşürüp karlılıklarını normal seviyelere çekmeye çalışıyorlar. Diyelim ki tek bir şirket bütün firmaları rekabet neticesinde piyasanın dışına itmeyi başardı. Bu şirket taşımacılık yaparken piyasadaki fiyatları tekel gibi belirleyebilir mi? Cevap hayır. Çünkü bu piyasaya yeniden girmek o kadar zor değil, ne otobüs kıtlığı var, ne de otobüs şoförü kıtlığı. (Hey, Moğolistan’da erkek kıtlığı varmış ama!!) Piyasadaki fiyatlar yeni şirketler için gerçekten cazip seviyelerdeyse yeni şirketler piyasaya girerek tekrar fiyatları aşağıya çekecektir.

Ulaştırma bakanlığı ise müdahale ederek zayıf şirketlerin elenmesinin önünü kapamış oluyor. Belki de istihdamı arttırıyoruz diye seviniyorlardır. Maliyeti ise tüketicilerin sırtına biniyor, bu maliyeti ödemek istemeyen bir kısım yolcu da diğer ulaşım araçlarına yöneliyor. Bir ekonomist olarak şunu kendimden emin olarak söyleyebilirim ki ülkeler zayıf şirketleri koruyarak, rekabeti azaltarak, tüketicileri ezerek çok daha yavaş hızlarda büyümelerini garanti altına alırlar. Yoksulluktan daha geç kurtulmak istiyorsak vergileri arttırıp bu paralarla devlet memurlarının istihdamını arttıralım, rekabeti azaltalım, piyasalara müdahale ederek fiyatları çarpıtalım.

Devlet müdahalesinin işleri iyileştirdiği durumlar yok değildir ama bunların sayısı gerçekten çok azdır. Rekabeti piyasalarda devlet müdahalesi kesin olarak söylüyorum, zararlıdır. Tekel veya oligopol piyasalarda devlet müdahalesi kanser hastalarının aldığı kemoterapi ilaçları gibidir; kanseri yenmenize yardımcı olabilir ama bir sürü yan etkisi vardır, aldığınıza alacağınıza pişman olursunuz; bir çok durumda da kanseri yenemezsiniz ve ölürsünüz, ilaçlar yüzünden çektiğiniz acı da yanınıza kar kalır. Türkiye’de ise en ufak bir problemde herkesin refleksi devlet müdahalesidir. Gelişmiş ülkeleri yakalamak istiyorsak bu hastalığı tedavi etmemiz lazım, devleti küçültmemiz, harcamaları kısmamız, vergileri azaltmamız lazım. Bu da başka zamanın konusu.

Ama yazı uzun gelip paragrafları atladıysanız ana fikrini söyleyeyim. Ulaştırma Bakanlığı otobüs piyasalarına müdahale ederek yanlış yapmıştır, devlet tüketicileri bir kez daha zarara uğratmıştır. Bir sürü tüketici ise piyasada çok fazla şirket olmasının, otobüs başına düşen yolcu sayısının maliyetleri yükselttiğinin ve kendilerine zarar verdiğinin farkında değildir. Türkiye burası, kimse tüketicileri ekonomiden anlamakla suçlayamaz.

24 Yorum Var.:

Kadir dedi ki...

Burada devletin düşündüğü bence vergi kaybından başka bir unsur değil. Devlet şirketlerin kesmiş olduğu yolcu biletlerindeki tutarlar 1 TL'ye indiği vakit 40 TL'den 1 TL'ye düşmesiyle o sektördeki vergi gelirleri yok olacaktır. Ayrıca firmalar bu seneyi zarar yazacak, belki bir sene daha dayanan olursa onu da zarar yazacak ve kurumlar vergisini ödemeyecek, zaten tutarlar düşük olduğu için kdv bile çıkmayacak ya da çok az çıkacak.
Bunun devlete etkisi sadece ilgili bulunduğumuz yıl ile de kalmayacak. Bu sene ve ertesi sene zarar yazıp rekabetten karlı çıkan firmalar bu zararlarını gelecekteki 5 yıl içinde karlarından mahsup edecekler.

Devlet halkın cebini düşünmüyor, düşünse olaya bu şekilde yaklaşmazdı. Sadece kendi gelirini düşünüyor.

Bu uygulama anadolu illerinde küçük firmaların neredeyse hepsinde olmuştur. Misal bir aksaray'lı olarak Aksaray'da bulunan yeşil aksaray ve lider aksaray turizm firmaları Aksaray konya arası 15 TL iken 5 TL gibi, normal ücretin çok altında bir tutar alıyordu. Bu sadece konya için değil Aksaray'dan Ankara, İstanbul ve Kayseri gibi otobüsün gittiği her yerde. Daha sonra maliyeden firmalara bir uyarı geldi. Bu şekilde yolcu taşıyamazsınız. Amcalarda 15 TL'den bilet kestiler 5 tl para aldılar.

Devletin halkını düşünmediğini sadece maliye'de değil çekiç, keser ve balyozlarda da görüyoruz.

Değil mi Özkan? :=)

T'Pol dedi ki...

Ulaştırma Bakanlığı! Hah!

Santiago dedi ki...

Yorumunuzda haklısınız Sayın Editor sonuna kadar devletin bu tarz müdahalelerine karşıyımdır yalnız bu 2 firma özelinde karşılaştıklarım ve bildiklerim uzerinden sunları soyleyecegim..
M Firmasının sermayesi bu sermayenin kimler tarafından konuldugu herzaman tartışma konusu olmuştur (Hayır yeşil değil siyah sermaye ;)
Bu Firma için şöyle söylenedurur Her şehirde o şehrin 2. veya 3. otobus firmasını satın alır ve fiyatları bu denilen şekilde aşağıya çeker bunu promosyon için yapmaz uzun zaman digerlerini iflas ettirip kendi o şehirde tek kalıncaya kadar buna devam eder..Sonra fiyatlar bir anda en oncekindende yuksek olur sonucta tek kalmıstır ve digerleri eger arkalarında bir BABA yoksa o sehirde yeni bir firma kurup rekabet etmeye çekinirler...
Hizmet kaliteside o kadar duser ki neredeyse muavinleri yolcu dovmeye bile curet edebilirler (başıma geldide ordan biliyorum hayır dayak yemedim ama uzerime yurudu).
Şikayet sitesi şikayetvar.com bu firmayla ilgili şikayetlerle dolup tasar.Her şikayete basmakalıp cut-copy-paste yanıtlar verilerek gecistirilir...
Tamam devlet karısmamalı sonuna kadar katılıyorum ama bu tarz firmaların bunları yapmaları da engellenmelidir...Yoksa otobus firması sektorunde serbest piyasanın Fatiha okunacak bir ruhu bile kalmaz...

çağatay dedi ki...

taban fiyat uygulamasını, iktisadi gerçeklerden çok ülkemiz şartlarında değerlendirmek daha doğru sanırım. Yazıdaki görüşler teorik olarak doğru olmakla birlikte santiagonun belirttiği üzere bize has birtakım unsurlar teoriyi çürütüyor. Örneğin hemen otobüsler alıp şirket kurup rantı yüksek bir hatta girişimciliğe soyunmanız, ilk olarak mafyaya toslayacaktır. Sadece şehirler arası ulaşım değil şehiriçi dahil kara ulaşımında illegal yapılanmaları dikkate almak zorundasınız.O yüzden taban fiyat uygulamasında ülke şartlarını gözardı edip sağlıklı bir iktisadi analiz yapmamız pek mümkün görünmüyor. Yeraltı ekonomisinin önemli kalemlerinden biri de kara ulaştırması faaliyetleridir.

Editor dedi ki...

Cagatay,

Otobus ulastirmaciligi sektorunde mafya oldugunu ve piyasaya girmeye calisan yeni sirketlerin mafyaya toslayacagini belirtmissin. Madem mafya var, neden adamlar fiyatlari kirarak rekabet etmeye calisiyorlar da "mafyavari" davranislarla rakiplerini piyasadan cikarmaya calismiyorlar?

Turkiye'de neredeyse herkes komplo ve mafya teorilerine inanir. Bir an icin bu inanisin gercek oldugunu varsayayim ve ona gore cevap vereyim.

Diyelim ki mafya var ve bu mafya mevcut sirketlerin rekabet etmesine izin veriyor ama yeni sirketler girmeye calisinca otobuslerin tekerlerini kursunlayip yeni sirketlerin girmesine izin vermiyor olsun. Devletin piyasada mafyanin elini kolunu sallayarak otobus sirketi islettigi bir ortamda belirledigi fiyatlara hangi "mafya" uyar yahu? Adam 30 liraya satiyorum diye fis keser (o da keserse), 10 liraya satar bileti. Devlet piyasaya mudahale ederek problemi bir gram bile cozmezken, problem olmayan baska iki sehir arasindaki legal rekabeti engelleyerek tuketicilere zarar verecektir.

Not: Dedigim gibi piyasalara giris serbest degilse bu ekonomi teorisini curutmez, benim analizimi bir miktar curutur. Ancak bu durumda dahi piyasalara mudahale etmemek devletin mudahale etmesinden daha iyi sonuclar ortaya cikarir.

Unknown dedi ki...

santiago m firmasi icin dogru demis;bilen bilir o firmayi,zaten googleden haberlere bakanlarda polis haberlerinde sikca gorurler o firmayi.turkiyede lasimda mafya var ama eskisi gibi kursunlamak kolay degil.

Adsız dedi ki...

Şehirler arası otobüs işletmeleri diyince aklıma Besim Tibuk geldi. Bloga da tesadüfen rastladım. Her zaman ki gibi hayatında 2 koyun gütmemiş bir ekonomist.

Her şeyi serbest bırakınca her şey mükemmel olacak. Şimdi kış mevsimindeyiz. Yolcu sayısı az. Otobüsler boş. Yani 1 liraya dahi yolcu götürse fark etmez. Ama yaz mevsimi de gelecek. Yolcu sayısı artacak. Bakalım o otobüs firmaları piyasanın serbest olmasını hatırlayacaklar mı?

erol dedi ki...

Halkın lehine gelişen hareketlerin önüne setler çekilmesine vergiler konulmasına alışmıştık ama serbest piyasada bile lehimize gelişen bu durumun engellenmesi inanılmaz.Ayrıca özelleştirme bize yıllar önce anlatılırken yaratılacak gelirden değil halkın üzerine yük olan kurumlar ve memurlardan kurtulacağımız söyleniyordu.Gelinen durumda memur sayısı arttırılıyor. vergiler arttırılıyor,gelir getiren kurumlar satılıyor.Yeni düzenle tanım mı değişti?

TWOHAF dedi ki...

BOLU'DA UNİVERSİTE OKUDUGUM YILLARDA İÇİME UGTE EDEN BİR OLAYDAN BAGSETMEK İSTİYORUM...
BUYUK DEPREMDEN SONRAKİ YIL BOLUYU KAZANMISTIM. BUYUK BİR KORKUYLA GİTMİSTİK O ZAMAN O ŞEHİRE UZUN LAFIN KISASI, NİSAN AYINDA SAAT GECE 12 GİBİ 4,7 ŞİDDETİNDE ARKÇI BİR DEPREM OLDU İNSANLAR BİR KORKUYLA KENDİLERİNİ DISARI ATTILAR GORMELİSİNİZ O ZAMANLAR OTOBUSLERIN GECTİĞİ GUZERGAHTA YOL UZERİNDEN GECERDİK ZATEN TEK FİRMA HAKİMDİ BOLUYA (ÖZBOLU) GERCİ HALADA OYLE... OGUNE KADAR BİLETLER 10 TL İDİ AMA O AKSAM 15 TL CIKTI O FİRMA YAPTI BUNU... DAHA SONRAKİ YILLARDA METRO TURIZM BOLUYA GELDİ... AMA BARINAMADI YAZANESİ KURSUNLANDI ADAMLARI DOVULDU VE SONUNDA NE OLDU DERSİNİZ METRO TURIZM GUZERGAHLARINA DA BAKABİLİRSİNİZ BU FİRMA İLE BİRLESMEK ZORUNDA KALDI BOLU GUZERGAGI İÇİN... BU DURUM REKABET KURULUNUN MUDAHALE ETMESİ GEREKEN BİR OLAY DEGİLMİ? BU ŞEHİR EŞKIYALARI HALEN BU ŞEKİLDE EŞKİYALIP YAPMALARINA NEDEN İZİN VERİLİYOR? METRO TURİZM ANKARA 23 TL BOLU 25 TL ...

Editor dedi ki...

Sayin Twohaf,

Cok guzel bir noktaya deginmissiniz. Bahsettiginiz mafya davranislari serbest piyasalarin bir eksikligi degil, adalet ve icisleri bakanliginin bir eksikligidir. Soylediklerinizin dogru oldugunu ele alirsak Bolu'da serbest rekabet olmadigi aciktir. Ulastirma bakanliginin "taban fiyat" belirlemesi bu problemi cozmeyecektir. Problem mafyanin faaliyet gostermesine goz yuman polis teskilati, kanuni duzenlemeleri yapip mafyalasmanin onune gecmeyen adalet bakanliginin zaafiyetidir. Buna rekabet kurumunun yapabilecegi bir sey yoktur.

Turkiye'de yapilan hatalardan bir taneside bir tarafta karsilasilan problemlere baska bir tarafta uygulamaya konulan sozde cozumlerle mudahale edilmesidir. Kayitdisi ekonomiyi onleyemezler, direkt vergi toplamayi gozleri kesmez, giderler ya butce acigi verip hayvan gibi borclanirlar, ya para basar enflasyon yaratirlar, ya da dolayli vergilere yuklenirler. Problemi kaynagi ne ise orada cozmek gerekir. Beceremiyorsaniz gidersiniz, cozecek adam yerinize gelir.

Bir ulkede adalet yoksa, guvenlik yoksa serbest piyasalardan soz edemezsiniz. Adalet ve guvenlik yoksa zaten devletin koydugu kurallara uyan da yoktur. O yuzden insanlarin konulan kurallara uymamasi probleminin cozumu de "daha fazla kural koymak" degildir. Biz de ulastirma bakanliginin duzenlemelerini bu yuzden elestiriyoruz.

Bana ulastirma bakanliginin getirdigi duzenlemelerin ne tur bir iyilestirme saglayacagini aciklayabilecek bir adam var midir?

çağatay dedi ki...

sn. editör güzel sormuş cevabı ise şu.
bir şehirdeki X yerel firması istanbula 10 TL ye yolcu taşıyor.sonra meşhur M firması geliyor rekabete giriyor aynı hatta belli rakibi yerel firma pes edene kadar veya onunla birleşmeyi kabul edene kadar bedava yolcu taşıyor.rakip pes edince hatta tek kalıyor ve bileti 10 TL nin üzerinde kendi vicdanında belirleyeceği fiyattan satıyor. bu şekilde diğer yerel girişimcilerin de önünü keserek tekelleşiyor.bir müddet sonra bakıyorsunuz ulusal pazarın hatırı sayılır bir yüzdesini ele geçirmiş ve diğer yerel markalarla da kedi fare gibi oynamaya başlamış.istediği hatta giriyor-çıkıyor küçükleri yok ediyor veya yalandan birleşip satın alıyor bu arada illegal olarak da namı büyüyor.
tabi tüm bunlar ülke şartlarında gerçekleşiyor.taban fiyat uygulaması olmasaydı ne olurdu? muhtemelen sonuç değişmezdi ancak küçüklerin dirençleri biraz daha artar belki bazı hatlarda kırılma noktaları oluşur ve aynı büyüklükte firmaların rekabeti halka yansırdı.
meşhur M firmasının pozisyonu yukarıdaki örnekle bire bir örtüşüyor.
bir de türkiyede mafya desteği almadan değil otobüs hattına girmek istanbulda seyyar araba ile meyve bile satamazsınız.
konunun vehametini anlatmak için geçen hafta çöp bidonunun yanında yaralı bulunan küçük çocuğun dramını hatırlatmak isterim.haberin devamını okuyanlar çocuğa işkenceyi, aynı yerde zorla çalıştırılan yaşıtı çocukların ''burası bizim bölgemiz diye'' yaptıklarını göreceklerdir. orman kanunlarının altı yaşındaki çocuklardan başladığı bir ülkede, piyasa kuralları hakkında sağlıklı analiz yapılamayacağına dair bu örneklerin yeterince açık olduğunu düşünüyorum.

Editor dedi ki...

Cagatay,

Mafyanin oldugu yerde ulastirma bakanliginin "taban fiyati" uygulamasinin nasil gerceklesecegi konusunu biraz acabilirseniz sevinirim. Ben eger mafya varsa taban fiyat zorunlulugu da kanunlara uyan firmalara zarar verir, kanunlara uymayanlar zaten taban fiyat uygulamasina da uymayacaktir diyorum. Yanlis miyim?

Bahsettiginiz 10 TL'ye yolcu tasiyan X yerel firmasi da "mafya" olmali o zaman. Yani bir cesit mafya mafyayla rekabet gibi bir duzen mi isliyor otobus piyasasinda? Ben coban olmadigim ve iki koyun gutmedigim icin bu islerden anlamiyorum, biraz acarsaniz iyi olur. Buyuk mafya kucuk mafyadan daha mi kotu,nedir su isin asli?

Diger bir okuyucuya dedigim gibi sizin sikayet ettiginiz o zaman "serbest piyasa" degil, mafya yuzunden "serbest piyasanin olmamasi". Yanlis mi anliyorum? Ulastirma bakanliginin piyasaya mudahale etmesine ise bu yuzden sicak bakiyorsunuz, yani kotunun iyisi durumu olarak. Iyi de buradaki asil problem mafyanin faaliyet gostermesine izin veren ve dolayisiyla serbest piyasaya izin vermeyen adalet ve icisleri bakanligi degil midir? Ulastirma bakanligi neden adalet bakanligindan kaynaklanan bir problemi otobus fiyatlarina mudahale ederek cozmeye calisiyor ki, hem de cozemeyecegi bariz bir sekilde ortada iken?

çağatay dedi ki...

sn. editör;
üstteki yorumunuzun son paragrafı düşündüklerimin tercümesi.Tabi ki serbest piyasadan şikayet mantıksızlık ancak serbest piyasayı da sınırsızlık olarak algılamamak gerekli.çünkü serbest piyasanın sınırlarını sozsuzluk olarak çizerseniz o zaman sistemin işleyişindeki illegal yapılanmaları da bu sınırsızlığa dahil etmiş olursunuz ki o zaman örneğimizdeki mafya yapılanmasından serbest piyasa adına şikayet etmememiz gerekirdi.neticede girişimci bir yolunu bulmuş mafyayı arkasına almış süreç sonunda da tekelleşmiş.Madem serbest piyasa adına her türlü gayret mübah diğerleri de bunu başarabilselerdi diye düşünebiliriz.Tabi ki mevzunun sosyolojik etik vesaire başka boyutları olsa da serbest piyasa bu değil.Çünkü bu noktada devletin sistemin iktisaden işlemesi için regülatör görevini üstlenerek altyapıyı hazırlaması gerekli.bunlar da sizin bahsettiğiniz adalet-içişleri bakanlıklarının sorumluluklarını yerine getirmesi ile alakalı.tartışmamız gereken ise bu düzenleyici sorumluluğun hangi noktada piyasaya müdahale olarak algılanması gerektiği.bildiğiniz üzere devlet hantal olunca bir tarafın eksiğini diğer taraf ile ikame etmek en kolayı.Bir nev'i ilgili birimler ulaştırma sektöründe asayişi temin edemeyince işin kolayı seçilerek diğer bakanlık taban fiyat uygulamasını getirmiş.Olayın özeti bu.rekabet güzel ancak yine de sınırsız rekabette direndiğimizde sonuçları haksız rekabet olarak önümüze çıkacaktır.

Editor dedi ki...

Cagatay Bey,

Serbest piyasa demek herkesin her istedigini yapmasi demek degildir. Nedense Turkiye'de insanlar serbest piyasanin ne oldugunu anlamis degiller. Orman kanunlari ile serbest piyasa karistiriliyor. Oyle olsaydi Afrika dunyanin en serbest piyasasi olurdu, oysa adamlar yoksulluktan kiriliyorlar.

Serbest piyasa nedir konusunda detayli bi ryazi yazmak sart oldu, o zamana kadar siz blogda yazilmis eski yazilari bir karistirin.

Ikinci nokta ise hala ulastirma bakanliginin mudahalesinin problemi azaltacagini iddia ediyor olmaniz. Turkiye'deki diger bir yanlis anlasilan konu da budur. Devlet mudahalesi cogu durumda daha kotu sonuclar dogurur: Fiyat kontrolleri, giris ve cikisin sinirlandirilmasi, vs. vs.

Siz en iyisi bana devletin koydugu taban fiyatin problemi nasil azaltacagini madde madde gerizekali, hic bir bilgisi olmayan birisine anlatir gibi anlatin. Baska turlu anlasamayacagiz. Ben hala devletin taban fiyat koyarak kurallara gercekten uyan sirketlere zarar verecegini, kurallara uymayan sirketlerin ise karli cikacagini soyluyorum. Siz ise tersini soyluyorsunuz anladigim kadariyla.

milleplateaux dedi ki...

Ekonomi konusundaki en buyuk hurafe bu: Serbest piyasa = vahsi bati/orman kanunu hurafesi.

çağatay dedi ki...

Sn editör;
Sonn yorumunuzu okudum şaşırdım döndüm en başından yazıyı ve yorumları okudum daha bir şaşırdım şöyle ki;
1-''Serbest piyasa demek herkesin her istedigini yapmasi demek degildir''
demişsiniz.
''Tabi ki serbest piyasadan şikayet mantıksızlık ancak serbest piyasayı da sınırsızlık olarak algılamamak gerekli''
demişim.
ikisi arasında fark görebiliyor musunuz.
ben göremiyorum.
iki söylem birbiri ile örtüşüyor.

2-''Siz en iyisi bana devletin koydugu taban fiyatin problemi nasil azaltacagini madde madde gerizekali, hic bir bilgisi olmayan birisine anlatir gibi anlatin'' demişsiniz.

''taban fiyat uygulaması olmasaydı ne olurdu? muhtemelen sonuç değişmezdi ancak küçüklerin dirençleri biraz daha artar belki bazı hatlarda kırılma noktaları oluşur ve aynı büyüklükte firmaların rekabeti halka yansırdı'' demişim

bu söylemin yeterli olması gerekir.

3-''Ben hala devletin taban fiyat koyarak kurallara gercekten uyan sirketlere zarar verecegini, kurallara uymayan sirketlerin ise karli cikacagini soyluyorum. Siz ise tersini soyluyorsunuz anladigim kadariyla'' demişsiniz.

Şöyle izah edeyim.
siz kumarda hile yapanı engellemek için kurupiyenin ortamı kontrol etmesinden dürüst oynayanın zararlı, hilebazın ise karlı çıkacağını söylüyorsunuz.Bu tespit bana pek tutarlı gelmiyor.

Editor dedi ki...

Cagatay,

Devlet taban fiyat koydugu zaman senin "mafya" dedigin adamlar bu taban fiyata uyacaklar mi zannediyorsun? Adamlar 30 TL'lik fis keserler (keserlerse tabii), 10 TL para alirlar. Mafya olmayan adamlar da 30 TL'den biletleri satmaya calisacaklar ama satamayinca ya daha cabuk iflas edecekler ya da onlar da "taban fiyati" bosverip 10 TL'den satmaya devam edecektir.

Ben senden gerizekali birisine adim adim, tane tane senin mantigini aciklamani istedim ama hala aciklamadin. Kucuklerin direci nasil artacak ben hala anlamadim. Sen herkesin taban fiyata uyacagi varsayimini mi yapiyorsun? O zaman devlet kimse mafyacilik yapmasin diye de kanun gecirsin, herkes devletin sozunu dinlesin, butun problem cozulur!!

çağatay dedi ki...

Sn. Editör;
1-Son yorumunun ilk paragrafı türkiye şartlarında otobüs ile fazlaca yolculuk yapmadığını ve bu piyasaya yabancı olduğunun ipuçlarını veriyor.
2-konuyu bu kadar uzatmamda ve savunduğum tezlerde diretmemde, görevim icabı şırnaktan tutun da edirneye kadar muhtelif zamanlarda ve değişik periyotlarda toplam 20 sene boyunca ortalama haftanın 2 gecesini otobüs yolculuğunda geçirmemden kaynaklanan tecrübeler ile piyasayı iyi tanımamın etkisi yoktur desem yalan olur.
3-Asıl mevzuya dönersek örneğimizdeki M firması muadili firmalardan yola çıktığımızda, iyi kar getiren hatlarda her ne kadar illegal yapılanmaları arkasına alıp piyasaya hakim olmaya çalışan firmalar olsa da bunların rakip küçük yerel firmalara üstünlük sağlamaları onların bilet satış-servis-hizmet gibi devlet veya müşteriye karşı olan sorumluluklarında kurallara uymadıkları anlamına gelmiyor.Yani sizin dediğiniz gibi belli bir taban fiyat konmuşsa tabi ki buna uyuyorlar veya müşteriyle alakalı herhangi bir problemleri de yok. onların problemleri kendilerine rakip olabilecek daha küçük yerel girişimciler ve mafya türü uygulamalarını da onlara karşı kullanıyorlar. Örneğin bahsettiğimiz M firmasının hakimiyetinde olan bir hatta, girişimcilik adına yerel bir firmanın faaliyet göstermesi için anadoludaki bir şehirde terminalde büro dahi açmaya kalkması sizin ilk yorumunuzda bahsettiğiniz mafyavari davranışlara muhatap olacaktır.Asıl sorun da bu camiada bu tür olayların münferit değil de geleneksel olarak yaşanmasıdır.
4-Eğer adalet ve içişleri bakanlığı olması gerektiği gibi görevlerini yapabiliyor olsalardı veya bir adım ötesi biz kuralların uygulanabildiği (hangi sistemle isimlendirirseniz isismlendirin)medeni bir ülke olabilseydik ve devlet de taban fiyat uygulamasında bulunmasaydı tabi ki herşey serbest piyasa tanımına uyardı. Yani küçükler kendi aralarında rekabet eder daha az kar'a razı gelen fiyat kırar bu da halka yansırdı. Ancak mafya ile piyasaya hakim olan bazı büyüklere karşı yerellerin rekabet etmasi mümkün olmayacağından bir süre sonra piyasadan çekilmek veya tekelin yerel temsilcisi olmaktan başka seçeneği kalmayacaktır. Tekelleşmenin sonuçlarını sanırım yazmama gerek yok.Oysa taban fiyat uygulaması ile yerellerin bir müddet daha büyüklere direnmesi söz konusu.Ancak yine de bu bir çözüm değil ve uzun vadede kaçınılmaz son belli.
5-Sakın yanlış anlaşılmasın serbest piyasa tabi ki tüketicinin yararına ancak belli şartlar sağlandığında.Örneğin bu altyapı perakende sektöründe mevcut ve dışarıdan herhangi bir müdahaleye gerek yok.Ancak her sektörün kendine has gerçekleri var ve bunları göz ardı ederek körü körüne bir takım doktrinleri taviz vermeden savunduğumuzda yanılgı payımız çok yüksek.

Editor dedi ki...

Cagatay,

Amacim tartismayi uzatmak. Seninle tartisirken belki baskalari da ogrenir diye umut ediyorum. Ya da tartisma tekme tokat kavgaya doner ve blogun reytingleri 10 katina cikar diye de ufak bir umudum da yok degil :)

Once su serbest piyasa hakkinda soyledigin cumleye bir bakalim: "serbest piyasa tabi ki tüketicinin yararına ancak belli şartlar sağlandığında."

Turkiye'de serbest piyasanin anlasilmadiginin gostergesi bu cumlen. Sen serbest piyasa ile "serbest birakilan piyasa"nin ayni seyler oldugunu dusunuyorsun. Sonra da "serbest birakilan piyasanin" belli sartlar saglandiginda tuketicini yararina olacagini soyluyorsun. Ekonomide gercekten "serbest piyasa" diye ayri, baslibasina bir kavram vardir. Bir piyasanin "serbest piyasa" olabilemesi icin belli sartlar saglanmalidir. Eger bir piyasa "serbest piyasa" sartlarini sagliyorsa tuketiciler icin en ideal (optimal) piyasa odur. Tekrar soyleyeyim: kendi haline birakilmis piyasalar "serbest piyasa" denmez, dense dense saldim cayira mevlam kayira piyasasi, ya da vahsi bati piyasasi denir.

Simdi Taban fiyat uygulamasi ile ilgili tartismamiza geri donelim. Diyelim ki "mafya" tarafindan isletilen otobus sirketleri gercekten de senin dedigin gibi devletin koydugu taban fiyatina uyuyor olsun. Bu ufak rakiplerinin daha uzun sureli dayanmasini saglar mi sorusuna cevap arayalim.

Mafya tarafindan isletilen buyuk otobus sirketlerinin amaci kucuk sirketleri piyasadan silmek olduguna gore ve fiyatlari da taban fiyat zorunlulugundan dolayi istedikleri kadar dusuremeyeceklerini varsayarsak bu sirketler nasil bir altrnatif strateji uygularlar?

Cevap: Tuketiciler kararlarini verirken sadece fiyata bakmazlar, Fiyat/Kalite oranina bakarlar. Fiyatlari dusuremeyen rekabetci sirketler kucuk rakiplerini ezmek icin "kaliteyi" arttirarak fiyat dusurmeye esdeger bir durum yaratabilirler. Otobuslerde bayat kek vermek yerine mola tesislerinde bedava sicak yemek verebilirler. Otobuse internet baglantisi koyup, isteyen yolculara kafa ve omuz masaji yapacak masozleri otobuslerinde calistirirlar (atiyorum bunlari uzerinde dusunmedim ama sen cok seyahat ettigin icin benden cok daha iyi bilirsin yolcularin ne tur hizmetlere deger verdigini). Ne demek istedigimi anlatabiliyor muyum? Devletin piyasalar mudahale etmesi (regulasyonlar) o kadar kolay bir konu degil, ben de doktora yaparken uzerinde calistigim konulardan bir tanesi bu idi, tabii haftada iki gun 20 yil boyunca otobus yolculugu yapmanin yerini tutmaz ama idare ediver.

çağatay dedi ki...

Sn. Editör;
Cevap kısmındaki söyleminiz doğru. Benim aradığım cevap ise taban fiyat uygulaması olmasaydı ve büyükler piyasayı ele geçirip tekelleşseydi yine aynı hizmet kalitesini gözetirlermiydi.
cevap hayırsa düşündüklerimin doğru olması lazım.

Editor dedi ki...

Cagatay,

Hem soyleidkleriniz dogru diyorsun hem de uzerine "taban fiyat uygulaması olmasaydı ve büyükler piyasayı ele geçirip tekelleşseydi" diye bir ifade kullaniyorsun.

Ben ne diyorum? Taban fiyat uygulamasi tekellesmenin onune gecemez, yavaslatamaz bile. Sirketler taban fiyatlari takmazlar, ucuk bir varsayim yapip taktiklarini varsaysak bile bu kez de kaliteyi arttirarak "taban fiyat" uygulamasini delerler.

Yazinin konusu taban fiyat uygulamasini gereksiz ve zararli oldugu idi. Bu konuda anlastik mi simdi?

çağatay dedi ki...

Sn. Editör;
1-Son sorumun cevabını alamadım.
2-"serbest piyasa tabi ki tüketicinin yararına ancak belli şartlar sağlandığında." diyorum.

''Turkiye'de serbest piyasanin anlasilmadiginin gostergesi bu cumlen. Sen serbest piyasa ile "serbest birakilan piyasa"nin ayni seyler oldugunu dusunuyorsun'' diyorsun.

senin kurduğun cümlede bir çelişki yok mu?

ben söylemimde serbest piyasayı belli şartlara bağlıyorum yani iddia ettiğin gibi serbest bırakılan piyasa ile aynı kefeye koymuyorum.
önce bunda bir anlaşalım.
örneğimizdeki realitede ise serbest piyasa yok serbest bırakılan piyasa var ve devlet de burada regülatör işlevini görüyor. yanlışlık bunun neresinde.

Editor dedi ki...

Ben de diyorum ki serbest piyasayi "belli sartlara baglamaniza" gerek yok. Serbest piyasa dediginiz zaman sartlarini ekonomiden anlayan herkes bilir zaten. O sartlar yoksa ortada serbest piyasa da yoktur.

Sizin dediginiz "talep egrisi belli sartlar altinda talebi gosterir" gibisinden gereksiz bir ifade olmus. Talep egrisinin ozellikleri ve ne sartlar altinda nasil davranacagi bilinir, talep egrisinden her bahsettiginizde bu sartlara atif yapmaniza gerek yoktur. Ayni sekilde serbest piyasalar da oyle. O yuzden ekstradan "belli sartlar altinda" diye bir ifade kullanmaniza gerek yok. Konusurken kavram kullanmamizin nedeni her seferinde aciklama yapmamaktir. Siz her seferinde serbest piyasa belli sartlar altinda tuketiciye faydalidir deyince serbest piyasa kavramini bilmediginizi dusundum. Yanildiysam kusura bakmayin.

Diger konuya gecelim. Otobus piyasasinda devlet regulator gorevi gormuyor, daha dogrusu goremiyor. Benim anlattigim da bu. Devlet kucuk sirketleri koruyamiyor uyguladigi "taban fiyat" kuraliyla. Bunun aciklamasinda anlayamadiginiz yer neresidir?

Piyasanin serbest olmamasi devletin yaptigi mudahalenin isleri daha iyiye goturecegi anlamina gelmez.

Once su devletin mudahalesi konusunu halledelim, tekel konusuna daha sonra gelecegiz (aklimda, tartismaktan kactigimi zannetmeyin ama su regulasyon mevzusunu yarim birakmayalim).

çağatay dedi ki...

Hocam teorik bilginize saygım var ancak somut her olayın da kendi gerçekleri var ve belli kalıplar ile açıklamaya çalışmak bazen yanıltıcı olabilir.örneğimize ait tartıştığımız her durum için müdahaleci veya müdahalesiz,tekel veya çok firmalı birçok otobüs hattında halihazırda işleyen belli sistemler var ve bunların içinden de hangisi tüketicinin menfaatine en iyi realitede yaşayanlar biliyor.Ben tartışmanın birçok kişiye faydalı olduğu inancındayım ancak bundan ötesi fazlaca sistem ayrıntılarında boğulacağından pek yararlı olacağı düşüncesinde değilim.
Tartışmaktan kaçtığımı düşünmeyin ancak TS ile saat 00.04 ve yarın için 4 günlük yolculuğa çıkacağımdan ve her türlü radyasyon yayan aletten uzak kalmaya çalışacağımdan mevzuyu sonlandırmayı düşünüyorum.
Mühim olan birimizin haklı çıkması değil okuyucuların beyinlerinde yeni dehlizlerin oluşumunu sağlamaktı.
Umarım başarılı olmuştur.