TÜİK'in, ya da Hazine, TCMB, Maliye gibi kurumların açıkladığı rakamlar hakkında elde somut bir bilgi olmadan sadece sezilere dayanarak güvenilirlik sorgulaması yapmak, gölge düşürmeye çalışmak tehlikeli bir durum. Uzun vadede böyle bir durumun sonuçlarının altından ne sayın Akat'ın ne de sayın Cansen'in kalkabilmesi mümkün değil, bunun hesabını da veremezler. Ama kendi hatalarını kurumların üstüne yıkmaya çalışmaları üzücü bir durum.
Nedir GSYH Deflatörü ve fiyat endeksleri arasındaki fark. Bu konu geniş akademik bilgi gerektiren bir konu değil. Hemen hemen bütün "introduction to macroeconomics" kitaplarının ilk chapterlarında işlenen bir konudur. GSYH deflatörü nominal GSYH'nın reel GSYH'ya oranıdır. Yani aradaki fiyat gelişmelerini ifade eder. TÜFE ya da ÜFE gibi fiyat endeksleri de fiyatların genel seviyesini gözlemek için kullanılır. Dolayısıyla deflatörle endekslerin birbirine yakın seyretmesi beklenir.
Ancak tanım gereği aralarında farklılıklar vardır. Kısa bir özet geçelim:
1. GSYH deflatörü ekonomideki bütün mal ve hizmetleri kapsar. TÜFE/ÜFE ise sadece belirli bir sepet içindeki mal ve hizmetleri kapsar. Ek olarak tüketiciler tarafından satın alınmayan, örneğin sadece devlet ya da şirketler tarafından satın alınan mal ve hizmetlerdeki fiyat değişiklikleri TÜFE'yi ilgilendirmez. Ülke içerisinde üretilen uçaksavarın fiyat artışı ya da düşüşü tüketiciyi ilgilendirmez, ama GSYH deflatöründe yer alır.
2. GSYH deflatörü sadece içeride üretilen mal ve hizmetleri kapsar. İthal mallardaki fiyat değişimleri yer almaz. Ama TÜFE'de yer alır.
3. TÜFE ve ÜFE'de sepet içindeki mal ve hizmet katsayıları sabittir, GSYH deflatöründe ise GSYH'nın kompozisyonuna göre değişir. (Laspeyres vs Paasche)
Bu konu anlatılırken, Mankiw'in makroekonomi kitabında (Part I-Ch.2) tam Ege Cansen'lik bir bölüm var. Başlığını aktarayım merak edenler bulur okur nasıl olsa: "Case study: Does the CPI Overstate Inflation?"
Açıklanan GSMH rakamları konusunda bir de abartılan revizyon meselesi var. Deniz Gökçe o konuda oldukça doyurucu bir yazı yazdı. Benzer açıklamalar dün CNBC-E'ye çıkan TÜİK başkanı tarafından da yapıldı. Doğrusu adam dün "Bu kadar kayıt dışı olan bir ekonomide yatın kalkın data açıkladığımıza dua edin" dese bile haklıydı aslında.
Bitirirken olumlu şeyler söyleyerek bitirelim. Mızrağı çuvala sokmak yolunda inat eden yazarlarımız bu sene daha yaratıcılar. Geçen sene "hormonlu büyüme" (esas hormonlu büyüme 90'lardaydı), "cari açıkla büyüdük" (ithalat GSMH üzerinde negatif etki yapar) gibi şeyler yumurtlamışlardı. Bu sene tüketim odaklı büyüme, revizyon, GDP deflatörü gibi ekonomi teorisinde daha yer bulabilir argümanlar geliştiriyorlar. Öğreniyoruz işte toplum olarak fena mı? Zamanında nasıl stagflasyon, enflasyon, devalüasyon gibi kavramları yaşayarak öğrendiysek bunları da öğreneceğiz. İnşallah sıra technology, paradigm shift, perfect competition gibi konulara da gelecek. Tabi EC 101'den çakmazsak!
(*) Ahmet Çakar usulu sataşmaya örnek: "Sana şöyle böyle demiyorum ama öyle diyenler var."
3 Yorum Var.:
Great site, I am bookmarking it!Keep it up!
With the best regards!
David
Hello!I enjoyed looking around Your website, colors,
layouts are great, keep up a good work!With the best regards!
Jimmy
Ilginc diger bir konu;
TC de ilk TIPsler
Enflasyon beklentileri TC de nasil ölcülüyor diye kendi kendime sorarken,
gecenlerde Hazine nin 19. Subat ta ilk enflasyonindexli Devlettahvilini ihrac edecegini ögrendim.
ABD de enflasyon beklentisi bildiginiz gibi 10 yillik Treasury getirisi (4,76%) EKSI 10 yillik enflasyona endexli Tahvilleri (TIPS) getirisi (2,40%) arasindaki farktan (4,76-2,40=2,36%) ölcülüyor.
Degil mi?
Yorum Gönder