1. Küresel ısınmacılar adından da anlaşılacağı üzere dünyanın ısındığını iddia ediyorlar.
2. Küresel ısınmaya havaya yayılan karbodioksit gazının yarattığı sera etkisinin neden olduğunu iddia ediyorlar.
3. Karbondioksit gazının atmosterde artmasının nedeninin ise sanayi devrimi neticesinde insanların daha fazla fosil yakıt tüketmesi, ormanların yok edilmesi ve kentleşmenin artması olduğunu iddia ediyorlar.
4. Küresel ısınmanın ise insanların karbondioksit kullanımının azaltılması ve trilyonlarca dolar harcanması neticesinde durdurulacağını iddia ediyorlar.
Birincisi dünyanın ısındığını söyleyebilmek için belli bir başlangıç noktasını referans almak lazım. Mesela 1998 yılından 2006 yılına kadar dünya soğumuştur. 2007-2009 arasında da soğumuştur. Kafanıza göre iki tane nokta seçerseniz istediğiniz sonucu çıkarabilirsiniz. Küresel ısınmacılar 1900 yılından 2000 yılına kadar dünya sıcaklığının 0.74 derece civarında yükseldiğini hesaplıyorlar. 100 yılda dünya 0.74 derece ısınmış. Peki bu 4,540,000,000 yaşında olan dünya için çok kısa bir süre değil mi? Mesela 100 yıllık verilere değil de 3000 yıllik veya 420,000 yıllık verilere bakarsak dünyanın gerçekten ısınıp ısınmadığına daha doğru karar veremez miyiz? (Yandaki 130 yillik grafige bakarsaniz dunyanin sicakliginin 1880-1970 arasinda gecen 90 yilda asagi yukari sabit kaldigini da gorursunuz, insanlar bu donemde veya bundan onceki donemde hic mi karbon uretmiyordu yahu?)
Yan tarafa dünyanın 3000 yıllık ve asagiya 420,000 yıllık sıcaklığının grafiğini koyuyorum (bkz. Küresel ısınma karikatürleri). Göreceksiniz ki bahsedilen 0,74 derecelik ısınma devede kulak kalıyor. Bundan 2500 sene önce dünya kısa bir sürede kendi kendine 3 derecenin üzerinde ısınmış, sonra da soğumuş. 2500 sene önce sanayi devrimi de yoktu, benzin içen BMC kamyomları da. 420,000 yıllık grafiğe bakarsanız dünyanın periyodik olarak ısınıp sonrasında soğudunu görürsünüz. Demek ki sadece 30-40 yıllık verilere bakarak dünyanın ısındığını söyleyemeyiz, dünyanın genel trendi soğumadır ve bizleri bekleyen asıl tehlike küresel soğuma ve bunun neticesinde buzul çağıdır.
Ikinci olarak kullandıkları iddia ise küresel ısınmaya karbondioksit gazının yarattığı sera etkisinin neden olduğudur. Yukariya havadaki karbondioksit miktarı ile dünyanın sıcaklığının grafiğini koyuyorum. Benim grafikten gördüğüm sıcaklık ve karbondioksit miktarı arasında ciddi bir korrelasyon olduğudur ve karbondioksit miktarının ise sıcaklıktaki düşüşlerden sonra düştüğünü, sıcaklıktaki yükselişlerden sonra ise yükseldiğidir. Çoğumuz biliyoruz ki korrelasyon nedensellik değildir. Bir ara Trabzonspor’un ligdeki performansı ile Türk ekonomisinin performansı arasında da önemli bir korrelasyon vardı ama bu Trabzonspor’un iyi performans göstermesi Türk ekonomisinin daha hızlı büyümesini sağlar anlamına gelmiyordu. Bu tür nedensellik sorularına cevap vermek için kullanılan bir yöntem var: Granger causality ya da Granger nedenselliği dediğimiz bu yöntemin sahibinin Nobel ödülü aldığını hatırlatarak bu konuda yapılmış çalışmaların sonuçlarına baktık. Şu verdiğim linkteki çalışmaya bakarsanız küresel sıcaklık ile karbodioksit miktarı arasındaki Granger nedenselliği çalışmalarının sonuçsuz kaldığı belirtiliyor. Yani şimdiye kadar sıcaklık ve karbondiaksit bir arada hareket ediyor ama bunlar arasında bir nedensellik bağlantısı kurulamamış daha.
Benim bu konudaki görüşüm şu: grafikten havadaki karbodioksit miktarının tarihsel seviyesinin %30 yukarısına çıktığını görüyoruz. Bunun sebebi muhtemelen de insanların faaliyetleridir. Ancak karbondioksit miktarının %30 artması dünyanın sıcaklığını da %30 arttırır gibi bir sonuç çıkarabilmemizi sağlayacak bir bilimsel ispat ortada yoktur. Kaldı ki küresel sıcaklığı sera etkisinin yarattığı söyleniyor. Sera etkisini yaratan asıl faktör ise karbondioksit değil, su buharı. Sera etkisinin %70’i su buharından, %15’i karbondioksitten kaynaklanıyor. İş bununla da bitmiyor ama. Karbondioksiti sadece ve sadece insanlar da üretmiyor. Dünyada üretilen karbondioksitin sadece %2’si insanlar tarafından üretiliyormuş, çoğunluğu okyanuslar tarafından çevreye salınıyormuş. Eee, su buharını okyauslar üretiyor, karbondioksiti okyanuslar üretiyor, biz niye ürettiğimiz cüz-i miktardaki karbondioksiti %10-20 azaltmak için kastırıyoruz?
Meselenin özüne gelelim. Çevreciler havadaki karbondioksit miktarının dünyanın ısınmasına ne kadar katkı yaptığını kanıtlayamadığı sürece bu konuda maliyeti trilyonlarca doları geçecek projelere girmek ekonomik olarak mantıklı değil. Yarın birgün trilyonlar gittikten sonra “ya kusura bakmayın, havaların ısınmasına karbondioksit değil, x sebep oluyormuş; karbondioksit miktarının arttığı 1940-1975 döneminde dünya sıcaklığının düşmesinden bunu anlamamız lazımdı ama atlamışız işte” derlerse ne yapacaksınız? Unutmayın ki dünyadaki en zeki insanlar ağaçları kucaklayan iklimbilimciler değil, finansta çalışan 100 trilyon dolara yaklaşan miktarlara yön veren dahilerdir. Onların da küresel finansal krizde nasıl çuvalladıklarını hepimiz görmedik mi? Korkarım ki iklimbilimciler de benzer bir sona doğru bizleri götürüyor. Neticede onların kaybedeceği bir şey yok, aynı bizi küresel krize götüren finansçılar gibi sonuç ne olursa olsun, kendileri kazançlı çıkacak, faturayı yine gariban vatandaş ödeyecektir.
Kaldı ki Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin gelişmiş ülkelerin sanayileşmesi sonucu 200 yılda kirlettikleri atmosferi temizleme bedelini ödemesini talep etmek de bayağı bir yüzsüzlük olmuyor mu? Çevreyi Amerika ve Avrupa kurtarsın, biz işimize bakalım. Havadaki 1 milyon parça içerisindeki 10 parça karbodioksiti ortadan kaldıracağız diye Türkiye’nin senede $40-50 milyar doları çevreye saçma lüksü yoktur. Çevreciler önce biraz matematik ve ekonomi öğrensinler, ondan sonra gelsinler konuşalım.
Küresel ısınma nedir konusundaki yazılarımıza devam edeceğiz.
2 Yorum Var.:
Şüphesiz, her akıllı insan gibi küresel ısınmanın kocaman bir yalan olduğunu fark etmişsiniz.
Konuya eklemek istediğim bir şey var ki, eskiden beri severek ve sayarak izlediğim National Geographic (Türkçe, Digiturk'te) kanalında küresel ısınmayı anlatan, destek veren bir belgesel izledim.
Hata etmişler affola diye düşünürken, domuz gribinin tehlikelerini mübaaaaalağalı bir şekilde anlatan bir belgesellerini daha gördüm ve o an benim için National Geographic bitmiştir, bir daha da izlemem dedim. Digiturk'ü de kapattırdım.
Yeri gelmişken, domuz gribinin ekonomik boyutlarına değinen en azından bir yazı yazmanızı tavsiye ediyorum. Gerçi hiç arama yapmadım ama rastlamadım da? Yorumu onayladıktan sonra bir aratacağım. Ama eğer yazdıysanız küresel ısınmadan oraya bir link koyuverin, mantıklı olur.
Yorum Gönder