Özel Üniversiteler

Bu yazımızda özel üniversiteler, faydaları ve zararları konularini mercek altına alacağız. Bu serinin bir önceki yazısında devlet üniversiteleri ve parasiz sanilan egitim neden verimsizlik yaratır sorusuna cevap aramıştık. Türkiye’deki saplantılardan bir tanesi de para kazanan insanların hırsız ve erdemsiz kişiler olduğunun düşünülmesidir. Bunda gerçekten çalıp çırpan,vergi kaçıran, politikacılarla al gülüm ver gülüm yapan işini bilen adamların payı büyük. Başkalarının haksız kazancına içerleyen vatandaşlarımız da girişimcilik, özel şirketler, ve özel üniversiteler kuşkuyla yaklasilan konulardir.

Birincisi hırsızlık ve dolandırıcılık olması devletin ekonomideki payının büyük olmasının, kanunları da hakkıyla uygulamadığının, adli sistemin ise caydırıcılıktan uzak sonuçlar ürettiğinin işaretidir, serbest piyasaların işlemediğinin değil. O yüzden de bu tür suistimallerin önüne geçmenin yolu özel şirketleri ve müteşebbüsleri baskı altına almak, kapanma noktasına gelecek kadar yasalarla düzenlemek değil, devleti küçültüp asli görevi olan kanunların yapılması ve uygulanması görevlerini başarıyla yürütmesini sağlayacak reformları yapmaktır. Bu karmaşık bir konu, daha sonra detaylıca değiniriz.

Özel üniversitelere dönecek olursak, bu kuruluşlar devletin vatandaşına söz verdiği (ne zaman ve kimin böyle bir söz verdiğini bilmiyorum) eğitim hizmetini yerine getirmesini sağlamasına yardımcı olurlar. Özel üniversiteler olmasaydı ya devletin onların sağladığı kapasiteyi yaratması, yani onların yerine yeni üniversiteler açması gerekirdi, ya da bu yatırımları hangi nedenlerle olursa olsun yerine getirmeyip üniversiteye gidecek bir çok kişinin gidememesine neden olurdu. Iki durumu da analiz edelim.

Ikinci durumda, yani devletin özel ünivesitelerin sağladığı ek kapasiteyi sağlamadığını varsayalım. Bunun neticesinde her yıl ünivesiteye gidebilecek onbinlerce öğrenci açıkta kalacaktır. Maddi durumu iyi olanlar yurtdışında eğitim alma yolunu veya bir sene daha bekleyip “özel öğretmenler” yardımıyla sınava tekrar hazırlanma yolunu seçecektir. Yani parası olan adam yine bir yolunu bulup içeri girmeyi başarırken, marjinal yoksul öğrenciler açıkta kalacaklardır. Neticede özel üniversitelerin varlığında çoğu içeride harcanacak paraların bir kısmı yurtdışında harcanacak ve yoksul öğrenciler dışarıda kalan grup olacaktır.

Aslına bakarsanız ikinci durum teorik olarak mümkün gibi görünse de Türkiye’de üniversiteye girmeyi bekleyen milyonlarca insanı göz önüne aldığımızda devletin niyetinin bu kişileri dışarıda bırakmak değil, imkanlar elverdiğince kalitesi düşük olsa da üniversite eğitimi sağlamaya çalıştığı görülmektedir. YÖK’ün vakıf üniversiteleri hakkında hazırladığı 2007 yılına ait raporda Türkiye’deki kapasite yetersizliğinden dolayı Türkiye’nin dışarıya en fazla öğrenci gönderen 8. ülke olduğu vurgulanmaktadır. Nüfusu Türkiye’nin neredeyse 20 katı olan Hindistan 2001 yılında Türkiye’den sadece 17 bin fazla öğrenciyi yurtdışında eğitime göndermiş. Diğer milyarlık ülke Çin ise listenin en tepesinde yer alıyor ve yurtdışına 124 bin öğrenci göndermiş (Türkiye’den 44 bin kişi yurtdışında eğitim görüyormuş). Her ne kadar dünyadaki diğer ülkelere kıyasla yüksek bir oranda öğrenciyi yurtdışına gönderiyor olsak da açıkta bekleyen öğrencilerin çok ufak bir yüzdesinin dışarıya gidebildiği açıktır.

Özel üniversiteler hakkındaki yazımıza devam edeceğiz.

20 Yorum Var.:

Cuneyt Kazokoglu dedi ki...

Türkiye'de olay kapasite yetersizliginden ziyade alternatifsizlik kanaatimce. Yani benim bulundugum ülke dahil pek cok Türkiye disindaki ülkede lise dengi bir egitimden sonra üniversitenin ciddi ve elle tutulur bir alternatifi var. Türkiye'de ise bu alternatif -en azindan benim gözlemleyebildigim kadariyla- yok gibi bir sey. Benim tanidigim ne kadar adam varsa lise seviyesinde sona yaklasan, herkes üniversite pesinde. Bir kisi bile cikip da "ben üniversiteye gitmeyecegim, su su su nedenden ötürü su alternatifin daha hayirli/kârli oldugunu düsünüyorum" demiyor. Bu alternatifsizligi de devlet ha bire üniversite acarak kapamaya calisiyor. Acilan üniversitelerin kalitesi vs. bu arada ön planda olan hedefler degiller. Lise egitiminin 4 yillik bir devami olarak maksat herkesin bir diplomasi olsun.

Bunda kafaca bir sartlanmislik da rol oynuyor. Benim tanidigim bir sürü insan var, üniversite okumayip hayata atilsa daha basarili olacagini düsündügüm. Ama hayir, gerek kendileri, gerekse aileleri (bu da cok önemli bir faktör Türkiye'de) illâ üniversite takintisindalar.

Bütün bunlara bir de Türkiye'de üniversitede verilen egitimin kalitesini ve pek cok kisinin "bir diploma olsun da ne olursa olsun" düsüncesiyle aslinda ilgi alanindan vs. ne kadar uzak seyler okudugunu düsünün.

Bu konuda YÖK raporunun haricinde OECD'nin hazirladigi "Education at a Glance" raporlari var. Bu konuda bence cok enteresan bilgiler iceriyor. 2009 sayisi surada:

http://www.oecd.org/dataoecd/41/25/43636332.pdf

Üniversite bir kenara mesela 122. sayfadaki "employment rates by gender and education" grafigi cok carpici. Türkiye'deki OECD capinda rekor seviyede olan inanilmaz kadin-erkek ucurumunu göstermesi acisindan (124. sayfada da gözüküyor) bence cok etkileyici bir grafik. Görülen o ki mesela Türkiye'de kadinlar icin bir sekilde üniversiteye kapagi atmak en önemli hayat kurtaran etken.


Bundan bagimsiz olarak "kapasite" kelimesinin "Nükleer kirlilik" yazisina bagli olmasinin özel bir nedeni var mi?

Editor dedi ki...

Nukleer kirlilik yazisinin icerisinde kapasite kelimesi geciyor o yuzden baglanti verdim. Egitim kapasitesi olmasa da enerji kapasitesi...

Guzel yorum.

merlin dedi ki...

Ozel universitelerin artilari ve eksileri raporda gayet iyi bir sekilde aciklanmis. bunun uzerine herhangi bir yorumda bulunmak bence gereksiz. konuya sadece hangi acidan baktiginizla alakali. Sonuc ve degerlendirme kismina bakildiginda varilan sonuclarin hepsinin ozel universitelerin eksi yonleri uzerinde durmasi ve toplam kaliteye olan katma degerlerinin uzerinde durulmamasi bazilarinca tarafli bir rapor oldugu izlenimi uyandirirken bazilarinda da ben vakif universitelerinin zararli oldugunu soylemistim demelerine neden olabilir.

ama raporda belirtilen kesin bir sey vardir o da su anki turkiye de vakif universitelerin uygulamasi istenilen seviyenin cok altindadir.

Adsız dedi ki...

Bu ülkede kontrgerilla tarafından kullanılmış zamanında kendi ağa babası sanan ve ayrıca general,paşa cocuklarını bedavaya bile okutan bedrettin dalan var, 7tepe universitesi böyle bir saçma sapan ülkede yaşıyoruz, kardeşim üniversite devlet tarafından her ilde yapılması bence mecburdur ve bu universiteler 50 yıl ilersi düşünülerek yapılmalıdır, şunu diyim size: Her ildeki üniversiteler bölüm,fakülte alternatifinden tutun hepsi tam olsun kapasite yeterli olsun Kİ bunun araştırması çok rahat yapılır o şehre göre, ve tüm üniversitelerin seviyeleri uçurumda olmasın örnek ODTÜ çok iyi üniversite tmm o güzel ama misal bir EGE üniversitesi ile bir harran veya karabük üniversitesi aynı seviyede olsun kalitesi ve öğrenci nerde ikamet ediyosa ilk olarak o ildeki uniyi tercih edebilsin, ben örnegin antalyada yaşıyorum bilgisayar bölümü okumak istiyorum misal oranın puanı şöle olsun, antalyada ikamet eden liseyi antalyada okuyup bitirenin universiteye giriş puanı 100 ise başka biri kocaelindeki adam 150 puan olsun, amaç ÖSS yi minumum önem düzeyine indirerek sağlıklı ve stressiz bir nesil yetiştirmek.

otherside dedi ki...

burada özel üniversite kavramını detaylı irdelemek lazım. Türkiye'de var olan üniversitelerin kaç tanesi önümüzdeki 10-20-50 yılın tahminlerini değerlendirerek bölüm açıyor. Kaç tanesi araştırma geliştirme adına yatırım yapıyor? Özel üniversite kavramı mevcut yapıda sadece insanların çok tercih ettiği görece daha az yatırım gerektiren işletme-iktisat-bilgisayar mühendisliği bölümlerini açmaktan başka bir şey yapmıyorlar. Sürekli aynı bölümlere yüklenen bu doğrultuda hoca gereksinimlerini futbolcu transferi şeklinde karşılayan okulların varlığı eğitim sistemine sadece zarar verecektir.

Üniversite kurmak buralara bölüm açmak, ihtisaslaşmış kurumlar haline getirmek bir iş hanını kiralayıp tabela asmak olmamalıdır.

Eğer eleştirdiğimiz bir YÖK, TUİK, TUBİTAK v.b. kurumlarımız varsa devlet arz-talep dengesine göre üniversite açmak yerine ülke ihtiyacına uygun kurumlar oluşmasını sağlamalıdır.

Unknown dedi ki...

Üniversite konusu ülkemizde yanlış anlaşılan konuların başında geliyor. Benden önce yorum yapan arkadaş her ilde üniversite olsun demiş. Bence eğer öyle bir durum olsaydı - iyi ki yok- tam bir verimsizlik abidesi olurdu. Zaten şu andaki üniversiteler tam bir rezalet, bu sayı daha da artarsa eğitimin kalitesi iyice düşerdi.
Üniversite ne demek? Adı üstünde aslında, "evrenkent" demek. Birçok yerden öğrencilerin gelip kaynaştığı yer. Eğitimin lokal olarak değil de daha çok kişiye ulaşması bakımından büyük kampüslerde yapılması. Her şehirde üniversite, böyle bir imkan sunamaz maalesef. Ben şahsen Türkiye'nin 3. büyük şehrinde oturuyorum ama şehirde kampüs üniversitesi olarak iki üniversite var. Onlar da zaten dağ başında. Kampüs mü kampüs yani. Diğerleri de sokak arasında apartman gibi...
Bu dediklerim nitelik yönünden, nicelik yani öğretim kalitesine ise hiç değinmiyorum. Mevcut sistemde kaliteli akademisyen yetiştirmek çok zor.
1994-1995 yıllarında da ülkemizde yeni üniversiteler açılmaya başlanmıştı ve o zaman ki YÖK bence çok doğru bir karar vererek yetişmeleri amacıyla yurt dışına bir çok doktora öğrencisi yolladı. Zaten şu an o yeni açılan üniversitelerde hoca olanlar (yurt dışına yollananlar) ülkenin bilim seviyesini yükseltiyor. Ancak "sonraki hükümetin YÖK'ü" bu uygulamayı durdurdu. Sözüm ona bütçede eğitime giden payı azaltarak bütçe açığını azaltmak için. Türkiye'de uzun dönemli düşünülmediğinin bir kanıtı.
Şu an da ülkede yeni üniversiteler açılıyor ancak buralarda ders verecek hoca var mı derseniz bence hiç yok. İzmir'de yeni açılan bir üniversite eğitime başlamadan önce aldığı araştırma görevlilerinin çoğunu yurt dışına eğitime yolladı. O derece yani.
Özel okullarda da verim sıfır. Dersler o kadar kötü işleniyor ve öğrenci kalitesi o kadar düşük ki dışarıdan bakınca bir ticarethane gibi aslında.
Ama mevcut sistemi düzeltmenin tek yolu da özel üniversiteler bence ancak etkin devlet denetimi şartıyla. Bu okullarda verilen eğitimin finansmanı için de uzun vadeli devlet kredisi düşünülebilir.

Unknown dedi ki...

olayın bence de kapasite ile alakası yok. Türkiye ve KKTC'deki üniversitelerin çoğu hemen hemen her bölümde geçen sene kontenjanlarını dolduramadılar bile. Koç Üniversitesi'nin bile açık kontenjanı kaldı.

Editor dedi ki...

Bu sene universite sinavina 1.5 milyondan fazla kisi basvurmus. Universitelerin kapasitesi 600 bin ise sence ortada nasil bir kapasite problemi yok?

Somon dedi ki...

Ortada bir kapasite problemi yok cunku bize her sene 1.5 milyon universite ogrencisi gerekmiyor. O kadar "general" ile ordu yonetilmez. Ben bir universite mezunuyum ama universiteye gittigim icin bazen pismanlik duyuyorum.

Aile baskisindan soz etmisti yorum yapanlardan biri, belki Turkiye'deki toplumsal durumu gozardi eden bir yorum olarak gorebilirsiniz ama universite sinavina girecek yasa gelmis birisinin kendi kararlarini alabilme yetisine sahip olmasi gerektigine inaniyorum. Eger alamiyor ve ailesi istiyor diye, universite tercihlerini yonlendiriyorsa o kisinin zaten universite/lise diplomasiyla, ne ulke ekonomisine ne de kendisine cok bir hayri dokunacagini zannetmiyorum.

Somon dedi ki...

Ek olarak,

117dahte'nin yaptigi yorum cok dogru. Alternatifsizlik en buyuk sorun olarak karsimizda duruyor. Degisik meslek gruplari icin kaliteli egitim veren okullar olmali. Bunlarin ozel ya da devlet okullari olmasi baska bir tartisma konusu, fakat olmali.

Soyle aciklayabilirim, Turkiye'de yasadigim zamanlarda gazetelerin is ilanlari sayfalarina bakardim, bazi mesleklerin her daim talep ediliyor olmasi dikkatimi cekerdi. Bunlar; CNC operatoru, metal iscileri, marangoz vb. siralanabilir. Uzun suredir pek bakmadim ama hala orada olduklarindan eminim. Biraz daha isin zanaat kisimlarina egilen "meslek okullari" acilabilir diye dusunuyorum. Ha bunu da su sekilde desteklersiniz, devletin burada yapacagi sertifikalari belirli bir gecis doneminden sonra isverenlere zorunlu kilmaktir. Boylece hem istihdam yaratilmis olur hem de halihazirda calisan isgucunun egitim seviyesi arttirilmis olur. Okullarda yaratilacak sinerji ve bilgi birikiminden bahsetmiyorum bile.

Tabi bunun onundeki en buyuk engel de, bunu yapabilecek bir siyasi iktidar ve/veya bu alanlara yatirim yapacak cesaret ve ongoruye sahip ozel girisimci eksikligi olarak gozume carpiyor. Boyle bir uygulamanin "at gozluklu" isverenlerin hosuna gitmeyecegi cok acik zira "sertifikali calisan" onlarin gozunde "daha kaliteli isci" degil "fazla masraf" ne yazik ki halen.

ahmet_diril_ dedi ki...

"sertifikalı çalışan"ın kazandırdığı tek şey sertifika ise adam neden umursasın ki. Tabi sadece mali yüktür o ona. Eğitimli işçinin işverenin cebini de dolduracağına ikna etmek lazım. Bazı sektörel kuruluşlar (genelde vakıflar) kendi sektörlerine yönelik eğitimleri destekliyorlar. Mesela plastikçiler vakfı, plastik üretim/tasarım vs üzerinde eğitim veren lise açılmasını destekledi. İşveren olaya karlılık açısından bakıyor yani. İşin ucunda para görürse eğitime de sertifikaya da para döker.

Bizde 4 yıllık okuyamamak, hadi onu bırak 2 yıllık okuyamamak çok büyük eksiklik gibi hissediliyor. 4 yıllık okulların %90'ının kazandırdığı tek avantaj askerde kısa dönem/yedek subay olma avantajı. Çoğu işsiz üretiyor başka birşey değil.
Bunu çözmek için adam gibi plan yapmak lazım. Gereken eğitim verildiğinde hangi sektörde istihdam yaratılabilir onlara bakmak lazım. Örneğin benim aklıma gelen hasta bakım/hastane destek personelleri gitgide önem kazanıyor. Özellikle gelişmiş ülkelerde nüfus yaşlanıyor, para da bu yaşlı nüfusta. Hasta olanların çoğu da genelde yaşlılar. E dolayısıyla bu ciddi bir istihdam olur mu olur..
Ben ülke olarak mesela Çin tarzı büyümeyi hedeflemeyi doğru bulmuyorum. Ayda 50$'la yaşayan adamlarla üretimde nasıl rekabet edebilirsin. Mecburen bu adamların dahil olamadıkları piyasalara girmek lazım.
Bence Türkiye için en güzel potansiyellerden birisi Turizm, diğeri kaliteli tarım ve hayvancılık. Şu ülkede adam gibi iç huzur sağlansa, bir de Turizm tesisleri adam edilip, personel eğitilse Turizm gelirleri katlanır yahu. Hele yeterince kaliteyi yakalayıp Avrupa'nın restoran garsonlarını değil de restoran sahiplerini çekmeyi başarabilsek.

Unknown dedi ki...

ortada kapasite sorunu varsa, her özel üniversitede hemen hemen her meslek dalında boş kontenjan vardı geçen sene ÖSS sonucu. 195 sorudan 40 tane yapan ve istediği özel üniversiteye girebiliyordu. e gireydi ya madem kapasite sorunu var.

Editor dedi ki...

@Ezel,

Devlet liselerinden geldiklerinden giremiyor olmasinlar sakin :)

Unknown dedi ki...

gülme işareti koymuşsunuz ama bence ortada komik bir durum yok, aksine oldukça trajik bir durum var.

hayır; 40 soruyu geçen bir sürü insan tercih yapmadı sevgili ekonomiturk, devlet lisesinde kötü eğitim aldıklarından değil,çünkü barajı geçmişlerdi, özel üniversiteye gitmek istemediklerinden o kontenjanları boş bıraktılar.

e neden gitmek istemediklerini de sen düşün artık.

demek ki neymiş? özel üniversitelerde kontenjan sorunu morunu yokmuş. öncesinde biraz araştırıp yazarsınız bundan sonra bir zahmet

Blog Sahibi dedi ki...

Ezel,

Birak bu sosyalist ayaklarini yahu. Hala TCDD hakkinda yazacagin yaziyi bekliyorum, komunite olarak bir seyler yapalim, herkesin yararlanacagi bir seyler sunalim, uretelim, ozgurleselim dedik, sana guvendik, hala bizim TCDD yazisini salliyorsun. Adam bosuna el elin esegini turku cigirarak ararmis demiyor.

Yorumunda da hala verisiz, sirf polemik yorum yapiyorsun. Bir suru insan 40 tane soru yapmasina ragmen tercih yapmamismis.. Kac kisi? Veri var mi? Niye tercih yapmamislar? Anket mi yaptin? Adamlar salak mi ozel universiteye bir suru para bayilsinlar, bedava devlet universitesi dururken dersaneden bozma ozel universiteye 20 bin dolar para mi verilir?

Devlet universitelerinin masraflarini ogrencilerine odetmeye basla bakalim, kapasite sorununun nerede oldugunu gorursun.

Unknown dedi ki...

al sana konuyla ilgili kaynağından bir yazı. çok mu zordu osym'nin web sitesine girip ilgili pdf dosyasını bulmak anlamadım ki:

http://siyasetkahvesi.com/sayfa.php?ole=yazi&yzid=649

bir de madem insanlar özel üniversitelere para veremedikleri için gitmiyorlar, devlet üniversitelerini de paralı yapalım bari, üniversiteye talep iyice düşsün. hatta böylece birçok üniversiteyi de kapatırız. üniversiteler olmasaydı yükseköğretim ne güzel idare edilirdi değil mi ama?

bir de konuyla alakasız not: TCDD konusunda yazı yazmak istemememle bu konunun ne alakası var anlamadım. Ben şimdi TCDD ile ilgili kimseye hiçbir katkıda bulunmayacak bir yazıyı yazmaktan vazgeçtim diye(ki ortada verilmiş bir söz de yok) özel üniversiteler hakkında söylediklerim yanlış mı oluyor? ilahi ekonomitürk...

Blog Sahibi dedi ki...

Ezel,

Senin haberinin olmadigi konulardan bir tanesi de liselerin 4 yila uzatilmis olmasi. 2009 yilinda universite sinavina basvuranlarin sayisinin azalmasinin en onemli sebeplerinden bir tanesi bu.

Ikincisi, sizin anlamakta gucluk cektiginiz temel kavram talep egrisinin asagi yonlu oldugudur. Sumerbank'in urettigi basma veya pazeni bedavaya dagitsaydin, ona olan talep Armani elbiseye olan talepten daha fazla olacaktir. Bu "Sumerbank basmasinin" Armaninin kumaslarindan daha iyi oldugunu gostermez. Bu ornekten sonra da anlamadiysan daha diyecegim bir sey yok, yorum yazarak vaktimi harcama.

TCDD yazisi yazmamanin anlamini da aciklayayim, madem anlama guclugu cekiyorsun. TCDD yazisinin sana bir faydasi yok, topluma var. Herkes kendi cikari icin daha fazla emek ve gayret sarfeder. Baskalari icin is yapmaya geldiginde sallamaz, aynen senin sallamadigin gibi. Komunizm ve sosyalizmin basarisizliga ugramasinin sebeplerinden bir tanesi de budur. Ama tabii sen bunu anlamis biri olsaydin, hala 50 sene oncesinin tartismalarini yapmaz, iflas etmis dusuncelere yatirim yapmazdin.

Bu arada devlet universiteleri hakkinda yazilan yazilari da okumadan yorum yapmissin. Devlet universitesine gidenlerin cebinden bugun bir sey cikmayacak, yapilan oneri onlarin egitim almasini engellemeyecek. Sadece mezun olup ise girdikten sonra maasinin ufak bir yuzdesini aldigi egitimin bedeli olarak uzun vadede geri odeyecek diyoruz. Cok mu zor altina yorum yazdigin yazilari adam gibi okumak, anlamadim ki?

Unknown dedi ki...

merak etme ekonomitürk, biz de senin yaşadığın ülkede senin gibi ekonomi doktorası yapmaktayız, talep eğrisi arz eğrisi nedir çok şükür biliriz.

ama şunu da biliriz ki, özel üniversiteler hali hazırda devlet üniversitelerine göre kat be kat fazla maaş ödemektedirler öğretim görevlilerine. haliyle daha iyi öğretim görevlileri, ceteris paribus, devlette kalmayı değil özele geçmeyi istemektedirler. haliyle akademik kadroları daha iyi olan özel üniversitelerde eğitim kalitesinin daha yüksek olmasını, yani armani marka kıyafetler üretmelerini bekleriz değil mi? ne tuhaf ki durum böyle değildir.

yani anlayacağın ne boğaziçi üniversitesi sümerbank, ne de kadir has üniversitesi armanidir dostum.

devlet üniversiteleri için önerin de kimsenin ağzından düşürmediği klasik öneri. öğrenci kredisi.bu aralar sabancılardan güler bunu çok sık dile getirir oldu.hali hazırda KYK'nın üç kuruşluk kredilerinin bile %50'si geri dönebilir birçok işsiz üniversite mezununa(artık bunun istatistiğini de zahmet edip sen bul) haciz gelirken çok merak ediyorum, kim yüzbin doları bulan bir krediyi ödeyecek? o parayı kim kazanacak?

TCDD notuna da gelince.kardeşim ben mecburmuyum senin gibi insanları etiketleyen, kendisi burda 300 sene önce ortaya atılmış görüşlerden(kapitaliszm, ahlak, A. Smith vs.) bahsederken beni 50 sene öncede kalmakla suçlayan third tier bir okulda doktora almış birinin sitesi ya da kitabı için yazı yazmaya.hali hazırda SiyasetKahvesi.com'da hiçbir karşılık beklemeden, özgürce ve dilediğim konuda yazıyorum.Topluma bir katkım varsa bu şekilde zaten vardır.

Blog Sahibi dedi ki...

Sevgili Ezel,

Ozel universiteler devlet universitelerinden kat kat fazla maas veriyor diyorsun. Dogrudur. Devlet universitelerindeki hocalar ozel universitelere gecmeye calisiyorlar diyorsun. Dogrudur.
Simdi bir adim daha ileri git ve ozel universitelerin devlet universitelerindeki iyi hocalari mi yoksa kotu hocalari mi transfer edecegini tahmin et. Tahmin edemiyorsan ben soyleyeyim. Burada iki durum ortaya cikacaktir. Birincisi devlet universitelerindeki hocalar kalitelerini kanitlamak ve ozel universitelere gecip daha yuksek paralar almak icin daha cok calisacak, emek harcayacaklardir. Boylece devlet universitelerinin kalitesi ozel universiteler sayesinde artacaktir. Buna ozel universitelerin yarattigi pozitif dissallik diyoruz.

Ikincisi, devlet universitelerindeki en iyi hocalar ozel universitelere transfer olacaklardir. Ayni Anadolu takimlarindan dort buyuklere transfer olan oyuncular gibi. Simdi bu durumda sen kalkip Anadolu takimlari dort buyuklerden daha iyidir dersen herkes sana guler. Ayni sekilde devlet universiteleri ozel universitelerden daha iyi dersen, yine herkes sana guler. Su an icinde bulundugun durum budur.

Devlet Universiteleri cok iyi oldugundan olsa gerek Harvard'daki hocalar bizim universitelere gelmek icin can atiyor ama biz istemiyoruz, hehehehehe.

Simdi siradan universitelere gidip ortada kalan ogrencileri bana ornek verme. Bizim de elestirdigimiz bu zaten. Koru korune sirf bir diploma olsun diye okula gidip, bir yetenek kazanmadan mezun olan bu kisilerin acikta kalmasi dogaldir. Bizim de elestirdigimiz budur zaten ama sen anlamiyorsun. Bu insanlar bedelini diger vergi veren vatandaslarin sirtina yukleyerek, Allah'in daginda lise seviyesinde egitim veremeyen devlet universitelerine gidip yuzmilyonlarca dolari sokaga dokuyorlar. Universiteli issiz dedigin adamlarin silme hepsi devlet universitesinden mezun olmustur, hala bize devlet universiteleri iyidir diye martaval okuyursun.

TCDD konusuna gelelim. En iyi konuyu en sona sakladim. Ben buradan TCDD konusunda yazi yazmak isteyen gonullu var mi diye sordum, sen kendin "ben yazarim Cuma'ya" diye gonullu olmadin mi? Sanki ben kendisine gitmisim de "Ezel ne olur bana yazi yaz" diye rica etmisim gibi cevap vermissin utanmadan. Bir de bana blogda yazar olmak icin gecen sene yaptigin basvuru var, hani benim seni nazikce geri cevirdigim. Senin Siyaset Kahvesindeki elle tutulur yani cok az olan yazilarini gordukten sonra seni bloga almam dogru olmazdi. Nitekim simdiki tartismada da yazdiklarin ve soylediklerinin arkasinda hep bir art niyet seziyorum.

TCDD konusunda daha sonra "Cuma'ya okumam gereken sinavlar var, gelecek hafta yazsam olur mu" diye de sormadin mi? Arsivlerimde var emaillerin. Istersen blogda yayinlayayim. Problem sozunu tutmaman mi yoksa bizim Yuce Ezel'in tenezzul edemeyecegi kadar dandik bir blog olmamiz mi? (Cevap verme, soru sormuyorum, kibarca mesaj veriyorum)

Bundan sonra da bloga gelme kardesim. Git Siyaset Kahvesinde guzel guzel yazilarini yaz. Soyleyecek sozun varsa oradan agri soyle, burada yayinlayacagin mesajlarini silecegimi simdiden bildireyim.

Demir Downloaders dedi ki...

neden bir buçuk milyon öğrenci üniversite öğrencisi olsun ki? kaliteden bahsediyorsak, biraz da öğrencinin kalibresine bakmak lazım. farklılık gerekir. herkes üniversite öğrencisi olsaydı o zaman bir insanın diğer insandan farkı ne olurdu? sırf etiket için mi üniversite okunur?