Türk'ün şikayeti biter mi?

Büyüme rakamları açıklandı. Daha henüz gazetelere düşmedi, bakalım neler yumurtlayacaklar. Ancak, eğer bu yazıyı yurtdışından falan okuyorsanız çok şey kaçırıyorsunuz.

Altuğ Karamenderes'i şahsen tanımam, ne üzerine uzman olduğunu da bilmiyorum. Ama bugün cnbc-e kanalında büyüme rakamlarına sıcağı sıcağına öyle bir yorum patlattı ki "Ancak bu kadar olur" dedim. Efendim, neymiş: "Global konjonktürde bu kadar hızlı büyümek tehlikeliymiş." Pes!

"Hormonlu büyüme"den sonra şimdi de "tehlikeli büyüme"... Buyurun buradan yakın.

Önce "büyüme yavaşladı, yüksek faiz-düşük kur tehlikeli, resesyon kapıda" diyorlardı. Sonra "büyüyoruz ama 'bubble' var, sanayi üretimine dayanmayan büyüme sağlıklı değildir" dediler. GSMH rakamları şamar gibi yüzlerine çarptı. Apıştılar!

2005 yılında sanayi üretimi yüzde 6.5, naber?

Her gelişmeye olumsuz yönünden bakmayı sevenlere bir tavsiyem olacak: Açıklanan rakamları -1 ile çarpın. Göreceksiniz, inanılmaz negatif rakamlar elde edeceksiniz. Read More!

Ikinci El Araba Piyasasi

Hurriyet'in haberine gore ikinci el araba piyasasina bahar gelmis. Bursa Oto-Koop baskani Rasim Hazar soyle demis:

“Kış aylarında 230 galerinin bulunduğu Oto-Koop'a gelen ziyaretçi sayısı 50'yi bulmuyordu. Çoğu da alıcı değildi. Özellikle mart ayı ile birlikte ziyaretçi sayısında da satışlarda da hareketlilik başladı. Günde 200-300 ziyaretçi geliyor. Pazar günü de çalışıyoruz. Fiyatlar, durgunluk yüzünden elimizde biriken otomobilleri sattığımız için hala cazip. Ancak, stoklarımız bitince tekrar piyasadan otomobil almaya başlayacağız ve müşterilerimiz şu anki fiyatları bulamayacaklar. İkinci el otomobil almanın tam zamanı. Nisan ayında fiyatlar artabilir.”

Haberin altindaki tabloda da 2001 model Dogan icin fiyatin 11-12 milyar YTL araliginda oldugu belirtiliyor. Birincisi, o kadar param olsa gider borsaya yatiririm, arabayi seneye faizler dustugunde taksitle alirim. Ikincisi bu fiyat 5 yasindaki araba icin cok, almisken temizinden sifir araba alirim. Ucuncusu, ikinci el araba fiyatlari Turkiye'de reel olarak bir daha zor artar, nominal olarak da artislar enflasyonun altinda kalir. Yani ikinci el otomobil almanin zamani degil. Demirel'in herkese bir ev bir araba vaadini Erdogan gerceklestirecek gibime geliyor ama daha en az bir 5 sene ister. O zaman da "villa isteruk, mercedes isteruk" diye sikayet ederiz!!! Read More!

Buyume Orani

Simdi art niyetli bir yazar olsaydim "buyume oranlari artiyor ama istihdama yansimiyor, kime ne faydasi var" seklinde bir yazi yazardim. Neyse ki art niyetli degilim. Buyume artmis diyecegim ama artmamis ki patlamis. GSYH 2005 senesinde %7.4 artmis, bu Hindistan ve Cin temposunda buyumeye devam ettigimizi gosteriyor. GSYH 361 milyar dolar (480 milyar YTL civarinda) rakamiyla kisi basina ilk kez $5000'in da uzerine de cikmis bulunuyoruz.

Insaat sektoru %21.5 buyuyerek lokomotif olmus. Biz de basindan beri hep bunu soyluyoruz, faizlerin dustugu bir ortamda baska birsey beklemek yanlis olur zaten. O yuzden kati maliye politikasini destekliyoruz. Ekonomik buyumeyi desteklemenin yolu devletin kesenin agzini acmasi degil, mevcut paradigmanin aksine kapamasidir. Yine de bizim politikacilarimiz bunu goremiyorlar. Onlari da suclamamak lazim, "babalarindan" boyle gormusler. Turkiye tarihinde ne zaman 16 ceyrek ust uste boyle buyumus, hem de bu kadar yuksek oranlarda? Hic kendilerine sormuyorlar mi bu nasil gerceklesiyor diye? Ama bunlar iclerinden "harcamalari kistik %7.5 buyuyoruz, harcamalari bir arttirsak en az %15 buyuruz" cinsinden deli sacmasi fikirleri geciriyorlardir.

Allahtan IMF'nin sozunu hala dinliyorlar, arada bir yaramazlik yapsalarda. Read More!

Uretkenlik Nedir

Serhan Cevik 2005'in son ceyreginde uretkenlik artisinin yillik %8.5 oraninda arttigini belirtmis. Bu yazimizda da uretkenlik nedir sorusuna egilecegiz. Turkiye'deki istihdamin tatminkar bir sekilde artmamasini bundan daha iyi ne aciklar bilemiyorum. Genel olarak sirketler ayni sayida isciyi calistirarak talebi karsilayabiliyorlar. Bunu nasil beceriyorlar? Turk lirasi son yillarda deger kazandigi icin disaridan ithal edilen sermaye mallari goreceli olarak ucuzladi. Neticede bir makina almak 10 tane isciyi ise almaktan daha karli hale geldi.

Istihdami arttirmamiz icin en saglikli yol vergilerin dusurulmesi olacaktir. Istihdami azaltmanin en guvenilir yolu ise sendikalara kayitli isci sayisini arttirip is guvenligi ile ilgili yasalar gecirmek olacaktir. Hurriyet demogoji yaparak bir haber vermis (haber kelime anlami itibari ile notr bir kelimedir, ama bu "sozde tarafsiz gazetecileri" durdurmaya yetmiyor tabii ki). Haberin basligi "Ozel Sektorde Reel Ucretlerde Azalis Suruyor". Haberin ilk paragrafinda ise basligi "dogrular" sekilde reel ucretlerin kamuda %3, ozel sektorde %1.3 arttigi belirtiliyor. Allahtan korkun ya, bu gazetenin editoru kim? Acilarin cocugu Kucuk Emrah mi? Bu kadari da fazla. Yazinin devamini okudugun zaman reel ucretlerin bir arttigini soyluyor, bir azaldigini. Yaziyi iyice corbaya cevirmisler.

TUIK'in sayfasina gittim de gercegi ogrendim. Ozel sektordeki kisilerin ucretleri reel olarak artis gostermis ama bunun sebebi daha fazla saat calismalari olmus. Saat basina %0.1 daha az para almislar ama adamlarin cebine daha fazla para girmis. Kamu iscileri ise tam kebap; adamlar hem daha fazla para kazanmislar hem de daha az calismislar. Bosuna Tupras'in iscileri eylem yapmiyor. Ozel sektor bunlari daha fazla (verimli diye de okuyabilirsiniz) calistiracak ve saatlik ucretleri yerinde sayacak (saatlik ucretler yerinde sayacak ama toplam ucret artacak). Ben de yatirimci sendikasi acacagim, hisseler deger kaybettigi zaman Anayasa mahkemesine dava acip "kazanilmis haklarimiz gasp ediliyor" diyecegim, o yuzden borsanin dusmesi yasaklansin!!!! Read More!

Sosyal Guvenlik Sistemi

Once bu konuda ne dusundugumu belirteyim: Titan Saadet Zinciri.

Nasil isliyor bu sistem? Gencken calisip para kazanirken sizden para toplaniyor yaslilara veriliyor, yaslandiginizda o zamanin genclerinden toplanan paralar size veriliyor. Bu sistemi tasarlayanlarin akli hic mi calismamis. Bu tur "Ponzi scheme" denilen tasarimlar gunu geldiginde birilerinin elinde patlayacaktir. Ilk orneklerini Avrupa'da gorecegiz. Oradan baslayalim.

Bu sistem sisteme katki yapan genclerin sayisi fazla yaslilarin sayisi az ise iyi isler. Problem zamanla insanlarin giderek daha az cocuk yapmasi ve sisteme giren genc sayisinin azalmasi. Bu problemin ilk gorulmeye baslandigi yer Avrupa. Dunyanin en sosyalist bolgesi olan Avrupa azalan dogurganlik orani ve artan "sosyal" programlari nedeniyle calisanlarini giderek artan oranlarda vergilendirmek durumunda kalmistir. Dogu Avrupa, Ukrayna, ve Turkiye'nin (genc nufus) bu birlige katilmasi bu problemi bir sure icin erteleyecektir. Ama adamlar irkci veya asiri milliyetci olduklari icin toplumlari gocmenleri bir turlu iclerine sindiremiyorlar. Bakalim bu planlari tutacak mi?

Amerika'nin sistemi hala fazla vermekte. Sosyal guvenlik vergisi $90,000'a kadar olan maasinizin %15.2'sine esit, yani vergileri cok fazla degil. Yine de onumuzdeki yillarda 2. Dunya savasindan sonra dogan nesil (baby boomers) emekli olmaya baslayacak ve sistem acik vermeye baslayacak. Ustune ustluk saglik sigortasi sisteminde de kesenin agzini acmaya basladilar ve buradan da bir darbe yiyip Avrupa'nin ilerledigi yuksek vergiler dusuk buyume yolunda emin adimlarla yurumeye baslayacak.

Turkiye. Gozunu sevdigim Turkiyesi bambaska bir ulke. Kanuna uyanlara salak muamelesinin yapildigi ulkemizde dogurganlik oranlari dusuyor, bu 25 sene sonrasi icin problem. Ama su an cok buyuk bir genc populasyonu isgucune katilmak uzere. Aaa, nedense bir turlu bu rakamlara yansimiyor. Niye? Suluman Demirel sagolsun bir cok calisani 40'li yaslarinda emekli yapti (bence plani erken emekli olanlari 50 yasinda gaz odalarina gondermek ve sosyal guvenlik sistemini kurtarmakti ama iktidarda o kadar kalamadi). Artan emeklilerin maaslarini odemek icin sosyal guvenlik vergileri arttirildi. Artan sosyal gucenlik vergilerinden dolayi bizim uyanik isadamlarimiz iscileri "sigortasiz" kayitdisi calistirma denilen uygulamayi icat ettiler. Sistem icerisinde calisan insanlarin emeklilere orani giderek dusmeye ve sistem devasa aciklar vermeye basladi. Bu butce aciklarini arttirip faizlerin daha da yukselmesine neden oldu. Yukselen faizler varlik fiyatlarinin dusmesine ve yatirimlarin azalmasina, dolayisiyla issizligin artmasina neden oldu. Butce aciklari giderek artmaya devam etti ve nihayetinde 2001 yilinda Ecevit'in elinde patladi. Ecevit'in sonunu hazirlayan Sezer'in firlattigi anayasa degil, Demirel'in sapkasinin altindaki kel kafasidir. Burada "kel"i degil kafayi negatif anlamda kullaniyorum.

Cozum nedir? Cozum ordakini alip suraya koymak degildir. Tum kurumlari bir araya toplayacaklarmis, toplasaniz n'olacak toplamasaniz n'olacak. Cozmez bu olayi. Yukaridaki zincir reaksiyonu kirmadan bu is olmaz. Listeleyelim:

1. Emekliligi ozendirmemek lazim. Emekli maaslarinin asgari ucret seviyesine dusurulmesi gerekir ve her calisan icin ayni olmalidir, super emeklilik diye birsey olmamalidir. Isteyen kendisine ozel emeklilik hesabi acabilmelidir.
2. Kayitdisinda calisanin kayit icerisine cekilmesi icin atil durumdaki devlet memurlarina (devlet memurlarinin %60'i) denetimcilik egitimi verildikten sonra hem vergi denetimi hem de kayitlar incelenerek kayitdisinda calisanlarin burunlarinda emdikleri sut getirilmelidir.
3. Emeklilik yasi yukseltilmeli, daha once emekli olanlara islerine tekrar donme hakki taninmalidir (emekli maaslari dusuk oldugu icin calismanin cazibesi artacaktir).
4. Sistem fazla vermeye basladikca fazla miktari kadar sosyal guvenlik vergileri dusurulmelidir. Bu hem iscilik maliyetlerini dusurecek hem de istihdami arttiracak, dolayisiyla vergileri giderek daha da dusurecektir.

Reform diye buna denir. Oyle yapmaciktan birseyler yapmayla reform olmaz. Emekli maaslarini azaltmayi gozunuze kestiremiyorsaniz 4-5 sene zam yapmazsiniz, sonrasinda da enflasyon oranini gecmeyecek sekilde zam yaparsiniz olur biter. Insanlar artik kendi problemlerini kendileri cozmelidir, gencken har vurup harman savuranlar yaslandiklarinda da uc kurus paraya gecinmeye razi olmalidirlar. Bunlarin problemini cozmek devletin isi degildir. Uc bes tane sorumsuzu kurtaracagiz diye verimsizligi, issizligi, tembelligi arttiran sosyalist politikalarin pesinden gitmemeliyiz. Read More!

Piyasa'da Ne Oluyor?

Iki haftadir ne olacak su Merkez Bankasinin hali seklinde geyiklerle yatirimcilari korkutmaya calisiyorlar. Hikaye. Merkez Bankasi onemli bir kurulus, ama kritik kurulus degil. Turkiye'nin son 4 yildaki ekonomik basarisinda Merkez Bankasinin biraz payi var, disaridan gelen sicak paranin payi biraz daha fazla, ama asil buyuk pay IMF ve hukumet partilerinin (Dervis de bu grubun icerisinde). Turkiye'yi cukurdan cikaran uygulanan kati mali disiplindir.

Daha once hukumetin solcu bir hukumet oldugunu, icerisinde populist bir cok parca bulundurdugunu belirtmistim. Emeklilere yapilan zamlar, memura yapilan zamlar, vs. vs. Ben sosyal guvenlik reformundan da cok bir sey cikacagini beklemiyorum, cunku emeklilere dogrudan ciddi bir sekilde zarar verecek bir adimi atacak politik kararliliga sahip olduklarini dusunmuyorum. Zaten o yuzden de yillardir ayaklarini suruyorlar sosyal guvenlik reformu konusunda. Bu konuya bir sonraki yazida deginecegim. Neyse efendim, Turkiye'nin onundeki en buyuk tehlike ayagini yorganina gore uzatmamasidir. Tavukculara, kartzedelere, tekstilcilere "kolayliklar" saglandigi zaman bunun diger tum sektorleri de ayaga kaldirip "biz de isteruk" diyeceklerini belirtmistim, gorunen koy kilavuz istemez. Simdi bu giderek artan isteklere nasil karsi koyacaklar onu merak ediyorum.

Hukumetin mali disiplin konusundaki politikasinin degisip degismedigini tam kestiremiyorum. O yuzden de su an icin yeni para yatirmiyorum borsaya. Eger AKP'nin mali disiplin politikasinda bir degisiklik oldu ise, o zaman en cok zarar gorecek olan populist politikalarin desteklemeye calistigi garibanlar olacaktir. Vatandas nedense dusen enflasyonun ve faizlerin kendilerine olan faydasini tam kavrayamamis durumda. Gecmisin musrif politikalarinin simdiki issizligi dogurdugunun farkinda bile degiller.

Yatirimcilar icin ne soyleyebiliriz? Eger borsada cok paraniz yoksa girebileceginiz ucuz hisseler var: TSKB, DOAS, KONYA. Ama borsada paraniz var ise su noktada ben daha fazla pozisyon acmiyorum.

Bu konu ile diger alakali bir yazi ise Borsa Nasıl Oynanır? En Sağlam Tüyolar baslikli yazimizdir. Read More!

Gokce'nin Cevabi

Bu yazdığınız saçma bir şey. ben orada yazılan örneği beğendim. Bunu başka fikirlerle karıştırıp yazıma aldım. Aldığım koca bir yazıdan bir paragraftır. Karşınızda bir ekonometrici var. Üstelik de stocastik process konusunda gelir dağılımı ve markov chain tezi ile doktora almış biri. Yıllardır istatistik,ekonometri, ve OR dersi veren bir kişli. O yazıdaki tek orijinal fikir dağılıma Gates'in girmesidir. Bunun dışındakiler benim yirmi yaşından beri bildiğim şeyler. Örnek iyi bir örnekti. Bunun neresi plagiarizm. Arjantin konusunda da nereden bilgi alacağım?her gün Arjantine mi gideceğim? Reuters, yabancı dergiler,aktaran gazeteler gazeteler değil mi ?Her aldığım örnek için gazetede kaynak mı vereceğim ? Bu akademik bir konu değil ki, kimse de orijinal bir katkım demiyor. Siz Arjantin yazısı için nereden bilgi alırsınız? her satır için alındığı yeri mi yazacağız? Lütfen saçmalamayı bırakın! Tanınan kişilere hücum ederek ne kazanacağınızı düşünüyorsunuz ki ? Ben günde 30 kadar yayını tarıyorum. Bunların önemli kısmından alıntılar yapıyorum. Bunda da bir günah görmüyorum. Saçmalamayı lkütfen ,lütfen bırakın ! Deniz gökçe Read More!

Plagiarism

Nedir Turkcesi? Akademik hirsizlik? Deniz Gokce'nin yazdiklarini genellikle begenirim ama adam arada sirada baskalarinin yazdiklarini kendi yazisiymis gibi kosesinde yayinliyor. Turkiye'de bu pek bilinmiyor/uygulanmiyor ama akademik hirsizlik batida bir yazarin yazarlik hayatini bitirir, tum kredibilitesini kaybeder. Bir sey soyledigi zaman insanlar “acaba bu kendi fikrimi yoksa yine bir yerden mi arakladi?” diye sorarlar.
Deniz Gokce bunu ilk kez yapan biri de degil, daha once defalarca gordum, bir keresinde kendisini email ile uyardim. Yine de yapmaya devam ediyor. Ne demek istedigimi simdi aciklayacagim. Financial Times gazetesinde 24 Mart 2006 Cuma gunu BENOIT MANDELBROT ve NASSIM TALEB imzasini tasiyan “A focus on the exceptions that prove the rule” baslikli bir yazi yayinlandi. Bu yazida su paragraf geciyor:
“There are specific measurements where the bell curve approach works very well, such as weight, height, calories consumed, death by heart attacks or performance of a gambler at a casino. An individual that is a few million miles tall is not biologically possible, but an exception of equivalent scale cannot be ruled out with a different sort of variable, as we will see next.
Wild randomness
What is wild randomness? Simply put, it is an environment in which a single observation or a particular number can impact the total in a disproportionate way. The bell curve has "thin tails" in the sense that large events are considered possible but far too rare to be consequential. But many fundamental quantities follow distributions that have "fat tails" - namely, a higher probability of extreme values that can have a significant impact on the total.
One can safely disregard the odds of running into someone several miles tall, or someone who weighs several million kilogrammes, but similar excessive observations can never be ruled out in other areas of life.
Having already considered the weight of 1,000 people assembled for the previous experiment, let us instead consider wealth. Add to the crowd of 1,000 the wealthiest person to be found on the planet - Bill Gates, the founder of Microsoft. Assuming that his net worth is close to Dollars 80bn, how much would he represent of the total wealth? 99.9 per cent? Indeed, all the others would represent no more than the variation of his personal portfolio over the past few seconds. For someone's weight to represent such a share, he would need to weigh 30m kg. “


”Halbuki belirsizlik ilginç bir durumdur. Belirsizlik ortamında insanların geçmişte üretilmiş paradigmalardan faydalandığı biliniyor. Mesela riskin ölçülmesinde Gauss modeli normal dağılım yaklaşımı kullanılır. Tabiattan gelen birçok şey normal dağılıma tabidir. Mesela insanların boyları, kiloları gibi. Ama insan yapısı birçok şey de normal dağılıma tabi değildir. Mesela bin kişilik bir insan grubunun boylarının dağılımı normal dağılım sergileyebilir. Ama bin insanın gelirlerinin dağılımına baktığınız zaman sorunlar ortaya çıkabilir. Diyelim ki bin tane normal vatandaşın gelir dağılımı normal dağılım olabilir. Ancak eğer bu insanlardan bir tanesi Bill Gates ise (ki bu olasılığı çok düşük bir olay), insanların gelir dağılımına baktığın zaman, bir tek Gates diğer 999 tanesinin gelirinden çok çok fazla gelir ile dağılımı normalden çok farklı hale getirir, “şişman etekli” yapar.

İnsan yapısı dağılımlarda dağılım normalden uzaklaşır ve uzak olasılığı düşük olgular önem kazanır. Bu nedenle de normal dağılıma dayalı risk hesapları hep şaşar. Bu nedenle risk hesaplarken normal dağılımı pek kullanmamak gerekli.”

Ingilizce bilenler Gokce'nin yazisinin kaynaginin FT oldugunu kolaylikla cozebilirler. Bu aslinda o kadar da kotu degil. Ben daha once Arjintin ile ilgili yazdigi bir yaziyi okumus, "vay be cok kulturlu bir adam, Guney Amerika'yi da takip ediyor" demistim. Bir gun sonra yazdigi yaziyi Economist dergisinde kelimesi kelimesine gordum. Utanmadan kelimesi kelimesine cevirmisti. Bir daha boyle birseyle karsilasirsam usenmeyip o kurulusu arayip ihbar edecegim, ayip yahu! Read More!

Ev Sahipligi Orani

Turkiye'de insanlar sikayet etmeyi cok seviyorlar, durumlarini oldugundan daha kotu gosterip cikar elde etmeye calisiyorlar. Bunu hemen her alanda gormek mumkun, bir ornek verecegim. Once bir tahminde bulunun: Turkiye'deki 17 milyon hanenin yuzde kaci ev sahibidir? Ipucu olarak dunyada en kolay ev sahibi olunan ulke olan Amerika'daki orani verecegim: %69. Hani kira oder gibi ev sahibi olacaksiniz deniliyor ya, Amerika'da oyle, birkac pahali sehir disinda cogu yerde basinizi sokacak bir ev almaniz cok kolay. Turkiye'deki orani tahmin ettiniz mi?

Milletin sizlanmasina, yuksek kiralardan yakinmasina bakarsaniz%40-50 gibi bir rakam tahmin etmissinizdir. Ekonomist (ekonomi nedir?) blogunda yazan Selcuk arkadasimiz bir kac degisik kaynaktan ev sahipligi orani tahminlerini vermis: Hurriyet %39, SPK Baskani %60, Capital Dergisi %60. Dogru rakami acikliyorum: %72 . Bu tur istatistiklere ihtiyac duydugunuz zaman bakmaniz gereken yer Turkiye Istatistik Kurumunun websitesidir. TUIK kentlerde oturanlarin %64'unun ve kirsal kesimde oturanlarin %86'sinin ev sahibi oldugunu soyluyor (Kaynak: 11. sayfa) Bu rakamlar 2003 yilina ait, genelde ev sahipligi orani zamanla artar, o yuzden su anki ortalama rakam %73 seviyesindedir dersek yanlis olmaz. Read More!

Lobiciden Sok Sozler

Lobici Rifat Hisarciklioglu bir konusma yapmis, ben bu blogu kapatayim siz onu dinleyin. Bu akli basinda konusma ile ilgili haberi tnn.net de bulabilirsiniz:

"Türkiye'nin tarihte ilk kez sıfır bütçe açığına doğru gittiğini kaydeden Hisarcıklıoğlu, bu durumun tam olarak deklare edilmediğini, ama sıfır bütçe açığına doğru gidişin teşvik edilmesi gerektiğini söyledi. Hisarcıklıoğlu, "Emir almaktan hoşlanmıyorsak, (Kemikli duruş sergilenmiyor) diye sitem ediyorsak bütçe açığı verdirmemeliyiz" diye konuştu.

...Sanayiciye çıkarılan elektrik faturası içindeki TRT payına da değinen Hisarcıklıoğlu, yüzde 2'lik bu payın sanayiciye yıllık yükünün yaklaşık 200 milyon dolar olduğunu söyledi. Hisarcıklıoğlu, "TRT'yi finanse etmek benim işim değil" dedi.

İstihdam üzerindeki vergi yükünün yüksek olması nedeniyle artık gazetelere verilen iş ilanlarında "SSK+yemek+servis+yatak" gibi ifadelerin kullanıldığını, yani kanuni mecburiyet olmasına rağmen işçiyi SSK'lı yapmanın "bonus" olduğunu söyledi."


Konusmasinin devaminda kur, ekonomi politikasi ve burokrasi konularina da deginiyor, devamini okumanizi tavsiye ederim.

Bizim burada soylediklerimizi adam bir konusma da ozetlemis, her zamanki cizgisi mi boyleydi yoksa bir seferlik yanlislikla mi boyle bir konusma yapti bilmiyorum. Yalniz bu pozitif notu buraya ekliyor ve gelecekte de daha dikkatli bir sekilde Rifat Hisarciklioglu'nu takip edecegimi belirtmeliyim. Read More!

Konut Kredisi Destegi

Aksam'in haberine gore iktidar ve muhalefet partileri konut kredisi faizlerinin 100 bin YTL'ye kadar olan kredilerde kisinin vergi matrahindan dusebilmesi konusunda uzlasmaya varmislar. Bunun niye gerceklestigini aciklayayim once. Basit. Bankacilik sektoru ekonomiden anlamayan politikacilara gaz vermis, Amerika'da bile boyle yapiyorlar demis, bizim sol egilimli politikacilar da gaza gelip hep beraber evet demisler. Dogrudur, Amerika da zamaninda boyle bir yanlis yapmistir ve konut kredisi sektoru suan 7 trilyon dolar civarinda bir buyukluge sahip oldugu icin sistemi bir turlu reform edemiyor. 2005'in sonlarinda ekonomi danismanlari bir rapor yayinlayarak konut kredilerine verilen bu tesvikin kaldirilmasini onerdiler ama bunun olmasi mumkun degil.

Politikacilarin bir seferlik yaptiklari kiyaklara soyleyecek cok sozum yok, zararlidir ama yine de bir sefere mahsustur. Sosyal guvenlik, saglik hizmetleri gibi uzun vadeli yukumluluklerin altina girdikleri zaman ise ulkeye 1 sene degil 100 sene zarar veriyorlar. Konut kredisine getirilmeye calisilan bu "kolaylik" da giderek artan oranlarda piyasasi buyudukce canimizi cok yakacak. Kaldirmaya calisacagiz kaldiramayacagiz.

Bundan sonra ne olacak soyleyeyim. Birincisi benim bekledigimden cok daha fazla insan ev almak icin hucum edecek, sebebi odeyecekleri net faiz oraninin odedikleri marjinal vergi orani miktarinda dusecek olmasi. Bu, bugun %15'ler civarinda olan konut faizlerinin bir anda net %11-12'e dusecegini gosteriyor. Evi olan kardesine, cocuguna "satip" yeni ev alma yoluna gidecektir. Konut kredileri piyasasi doping almis Turk atletleri gibi altin madalyaya kosacaktir. Gayrimenkul fiyatlari yukselisini surdurecek, cimento sirketleri bayram edecektir. Hazine vergi gelirlerinde cok yuksek dususler olacagini ongorerek baska alanlardaki vergileri arttirarak acigi kapatmaya calisacak, IMF cileden cikacaktir. Bizim butce fazlasi tahminleri de bu arada gume gidecektir. Gozunu sevdigim Unakitan bakalim bunlara "dur" diyebilecek mi?

Turk piyasalari cok ilginc. Bu kadar derinden etkileri olacak bir gelismeye tepki bile vermiyor. Analiz yapmasini bilmiyorlar demek ki. Destegi vardi, direnci kiramadi, Brezilya dustu seklinde yaklasimlarla alim-satim yapiyorlar. Allahtan oylede biz de 10000 kilometre mesafeden, haberleri gazetelerden takip ederek, yine de gec kalmadan alim-satim yapabiliyoruz.

Bu analizden yola cikarak iki turlu strateji uygulayabiliriz: ya muhafazakar davranip cimento sirketlerinin agirligini arttiracagiz, ya da konut kredisi piyasasinda guclu konumda bulunan bankalarin agirligini arttiracagiz. Bu haftasonu uzerinde biraz dusunelim. Read More!

Avrupa'nin Zenginleri

Financial Times Avrupa'da zengin biriyle karsilasmanin olasiliklarini su sekilde siralamis:

Richer than 1 million: 1 in 62.5 (62.5'de bir olasilik)
Richer than 2 million: 1 in 250
Richer than 4 million: 1 in 1,000
Richer than 8 million: 1 in 4,000
Richer than 16 million: 1 in 16,000
Richer than 32 million: 1 in 64,000

Abone oldugum icin makalenin direkt baglantisini veremiyorum. Yani sokakta rastgele konustugunuz birinin milyoner olma olasiligi %1.6. Bu insanlar cok calismaktan mi yoksa Afrika'nin Hindistan'in zenginliklerini calmaktan mi boyle zengin olmustur? Cevap her ikisi birden gibime geliyor. Read More!

CNN Turk Podcast

CNN Turk yayinlarinin podcast'ini websitesine koymaya baslamis. Boylece gecmis programlari istedigimiz zaman hem izleyebilecegiz hem de dinleyebilecegiz. Dinleyebilmeniz icin iPod'inizin olmasina gerek yok tabii ki. Read More!

Konut Fiyatlari II

Referans gazetesinin gayrimenkul fiyatlariyla ilgili haberi:
Yabancı gayrimenkul yatırımcıları, getirisi en yüksek şehir olarak değerlendirdikleri İstanbul'da yatırım için yer arıyor. Urban Land Institute (ULI) Avrupa-Kentsel Dönüşüm ve Sürdürülebilirlik Merkezi Genel Müdürü Andrea Carpenter, temel bilgi eksikliği nedeniyle risk sıralamasında 19'unculukta yer almasına rağmen yabancı yatırımcıların İstanbul'da yer aradıklarını söyledi.
Ararlar tabii, bir tane Istanbul var, Turkiye'nin kalbi. 60 metrekare apartman dairelerinin Manhattan'da 1 milyon dolara satildigini bilen yabancilarin gun gelecek Istanbul'daki gayrimenkul fiyatlarinin da benzer seviyelere yaklasacagini beklemelerini dusunmek yanlis olmaz herhalde. Turkiye'de insanlar varlik fiyatlarina bakarken hala teknik analiz kullaniyor. "Fiyatlar cok yukseldi ama" seklinde yaklasim gosteriyorlar. Fiyatlarin ne kadar yukseldigi onemli degil, fiyatlarin ucuz olup olmamasi onemlidir. Ben Turkiye'de yasiyor olsaydim hic durmaz ev alirdim. Uzakta oldugum icin kiraciyla vs. ugrasmayi goze alamadigim icin gecen yaz ev almadim, ama bu olasiligi da ciddi bir sekilde dusunmustum. Turkiye'de ev fiyatlarina gore kiralar cok dusuk, ikincisi basiniza kiraciyi bir kere sardinizmi bir daha ne zaman kurtulacaginiz hic belli olmaz. Hukumet cikar ev kiralari artisini sinirlar, kiraci haklarini arttirir, vs. riskli yatirim anlayacaginiz. Ama kendim oturacak olsaydim kesin ev elirdim, simdi de alirim (eger Turkiye'ye donecek olsaydim tabii ki). Read More!

Konut Fiyatlari

Deniz Gokce sacmalamis, oysa normalde duzgun yazilar yazar. Ne demis:

" Ülkemizde bir gayrimenkul salgını yaşanmakta, kiralar ve konut fiyatları uçmuş vaziyette. 2003 yılından 2004 yılına gayrimenkule ödenen para miktarı yüzde 90 civarında artmış, 2004 yılından 2005 yılına göre de yüzde 36 civarında. Adet olarak da 2003-2004 arasında yüzde 34, 2004-2005 arasında yüzde 12 artış olmuş. Merkez Bankası konut ve kiradaki artışların enflasyonist etkisini gündeme getirirken kimseye dinletememişti. Şimdi ise enflasyon tehlikesi nedeni olarak gösteriliyor."Ustu kapali bir sekilde gayrimenkul fiyatlarinda balon var diyorsa yaniliyor. Ne dedigini tam olarak anlamak zor bu yazisinda ama artan fiyatlara ve gitgide buyuyen konut ebatlarina serzeniste bulunuyor. Once sunu belirtelim, bir ekonomist olarak gayrimenkul fiyatlarinin yukselecegini cok onceden gormesi gerekirdi. Bunun onun icin bir surpriz olmasina anlam veremedim. Senelerdir ulkenin normallesme yolunda onemli adimlar katettigini savunup duruyor. Ee birader, normallesme reel faizlerin de asagi yonlu hareketini beraberinde getirir, reel faizlerin dusuk oldugu ortamlarda ise varlik fiyatlari (gayrimenkul, bono, hisse senedi) tavan yapar.

Insanlarin gitgide daha buyuk ve luks konutlarda oturmak istemesinden daha normal ne olabilir, bu konudaki serzenisi de anlamis degilim. Gitgide zenginlesiyoruz, tabii ki daha buyuk konutlarda yasayip daha buyuk arabalara binecegiz. (Hepimiz ayni anda ayni oranda zenginlesmiyoruz, aramizda yoksullasanlar da var, bunlarin hepsinin farkindayim. Ben ortalamalardan yola cikarak yorum yapiyorum).

Insanlarin sasirmasi gereken bundan 4 sene once konut fiyatlarinin neden bu kadar dusuk oldugu olmalidir. Konut fiyatlari da artiyor ve giderek normallesiyor. Istanbul'daki kiralardan sikayet edenler de Istanbul'da yasamak zorunda degil, ozellikle Istanbul'da calisarak ekstra para kazanamiyorlarsa baska sehirlerde yasamalari daha rasyonel bir karar. Insanlar boyle yapmadigi icin Istanbul'da kiralar yuksek. Daha bir sene once Mersin gibi hem ucuz hem de deniz kenarinda olan bir sehirde gayet havadar, genis bir apartman dairesi 35-40 bin YTL'ye satin alinabiliyordu. Halam aldi, oradan biliyorum. Bunun neresi pahali yahu. Read More!

Vergi Affı ve Vergi Barışı

Hazir aflardan bahsetmeye basladik, siradaki bir diger af da vergi affi veya vergi barisidir. Türk ekonomisinin en büyük problemlerinden biri vergi affı ve vergi barışı adı altında gerçekleştirilen ve vergi mükelleflerinin ahlakını bozan, gelecekte vergi vermekten kaçınmasını teşvik eden çarpık uygulamalardır. Vergi barisi cok onemli bir konu tabii, isverenlerimizin cogu da cok zor durumdalar. En azindan odedikleri vergilere bakarak bunu soyleyebiliriz. Hurriyet'in haberi:

"Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı'nın gelir vergisi mükellefleri nezdinde yaptığı araştırma, her 10 sektörden 6'sında, patronların asgari ücretle çalıştırdıkları işçilerin dahi altında vergi ödediklerini ortaya koydu. Dericiler, asgari ücretlinin 3'de biri, un fabrikatörleri ve kürkçüler 5'de ikisi, mensucat sanayicileri ise yarısı kadar vergi ödüyor. "

Yazik adamlara yahu, gecekonducularin en azindan asgari ucreti neyi var, bu adamlarin cogu zarar ediyor, ayni zamanda gerizekalilar cunku yillarca zarar eden sirketlerini kapatmayi bir turlu akil edemiyorlar. Yani hem parasizlar hem de zihinsel engelliler. Devletimiz kredi karti magdurlarini affederek beyinsizlerin, dara dusenlerin yaninda oldugunu herkese gostermistir. Simdi sira isverenlerimizdedir.

Not: Bu yazida hangi edebi sanat kullanilmistir? Ipucu: bir seyin tersini soyleyerek alaya alma sanati, ingilizce-turkcesi ironi. Dogru cevap verenlerin vergilerinde %50'ye varan indirimler uygulanacak, ona ragmen magdur duruma duser odeyemezseniz son defaya mahsus olmak uzere vergi barışı uygulamasına gidip vergi affı kanununu meclisten geçirip affedecegiz. Read More!

Gecekondu Yikimi

Derbent'te Hurriyet'e gore yikim savasi yasanmis. Kacak yapi huvviyetindeki bir bina belediye tarafindan yikilmaya calisirken gostericilerle polis arasinda catisma cikmis. Benim bu konuda ne dusundugum acik. Kanunlarin harfiyen uygulanmasindan yana olan bir kisi olarak hazine arazisi uzerine kurulmus tum kacak binalarin yikilmasini destekliyorum. Af cikarmanin insanlari gelecekte de ayni sucu islemeye tesvik ettigi yonundeki goruslerimi daha once belirtmistim. O yuzden kararli bir sekilde suc isleyenlerin uzerine gitmek gelecekte bu suclarin islenmesini engellemenin en etkili yolu diye dusunuyorum.

Ancak aci olan ulkemizde bircok kisinin gecekonduculari, hirsizlari, katilleri, sapiklari desteklemeleri. Af denen kavrami her one suren yukarida belirttigim gruptaki insanlari destekliyor demektir. Simdiye kadar bize 100 yil yetecek kadar af cikardik, kanuna uymayan varsa eski aflardan ornek verip bunlarin sadece "bir defaya mahsus" veya "son af" oldugunu o yuzden bu konuda yeni bir af getiremeyecegimizi belirtmeliyiz. Sonrada isledigi sucun cezasini vermeliyiz.

Ama burasi Turkiye. O yuzden size tavsiyem soyle denize karsi guzel bir mekanda kendinize bir gecekondu dikmeniz, evin etrafini genisce cevirip duvar ormeniz, evinize yakin bolgelerdeki arazileri de gazeteye ilan verip cok ucuz fiyata satmaniz. Niye? Ne kadar kalabalik olursaniz o kadar guclu olursunuz. Birincisi oy potansiyelinizden dolayi politikacilar bulasmayacaklardir. Ikincisi kalabalik oldugunuz icin polis bulasmayacaktir. Ucuncusu, kalabalik oldugunuz icin belediye yol, su, elektrik, kanalizasyon gibi hizmetleri er gec getirmek durumunda kalacaktir. Ciddiyim, saka yapmiyorum. Eger ben asgari ucretle gecinen koyden kente gocmus biri olsam direkt bu formulu uygulardim. Zaten kaybedecek birseyim yok, en azindan isin sonunda 20-30 sene sonra 5-6 tane daire (yillar sonra af cikip tapuyu aldiktan sonra muteahhite verip yaptirilacak) sahibi olma ihtimaliniz var. Alinteriyle calisip para biriktiren, kanunlara uyan vatandasin ruyasinda bile goremeyecegi guzellikte hem de.

Hatta bu konuda uygulanabilir diger bir strateji ise orgutlu davranip once 1000 kisiyi ayarlayip ondan sonra yer secimi yapip kollektif bir sekilde de kendi mahallenizi olusturabilirsiniz. Dusunsenize ordu gibi. Bu strateji asiretler icin daha uygun bir strateji.

Goruyor musunuz insan bir beyin firtinasi yapmaya baslayinca nasil ardi arkasi geliyor!!! Read More!

Arap Kumarbazlar

It is illegal to gamble in really Muslim countries. Casinos are not allowed and i am sure you will be dearly punished if you gamble in Gulf countries such as Saudi Arabia, Kuwait, UAE, etc. Yet, it is perfectly acceptable if you "invest" in stock market. Many people say Turkish stock market is like a casino; i think they have no idea about what is going on in Arab countries.

Here is a story. Saudi Stock Market lost 27.9 % since February 25th. That is less than 4 weeks. Kuwait stock market lost 16.6% since February 7th. Dubai Stock Market is down 57% from its all-time high and 40% year-to-date. I would call that high stakes gambling.

Turkey is cheap both in absolute and relative terms. There are several Turkish companies with significant growth prospects and low price multiples. That's why i am still optimistic about the Turkish Stock Market and we are only down less than 10% from our peak. Read More!

Mutlulugun Sirlari


Haberin kaynagi burasi. Mutluluk uzerine yapilan bilimsel calismalarda su sonuclar bulunmus:

1. Ed Diener, University of Illinois: Islerine bagli olan insanlar daha mutlu oluyormus. Bunun icin arastirma yapmaya ne gerek vardi, bana sorsaydiniz soylerdim.

2. Paul Taylor, Cary Funk, ve Peyton Craighill, Pew Research Institute: Senede $100,000'den fazla kazananlar, dindarlar ve cumhuriyetciler (Turkiye'deki karsiligi ortanin sagi partiler) digerlerine gore daha mutluymus. Cok para kazanmakla cumhuriyetci olmak arasinda dogru oranti var Amerika'da. Nedeni ise cok para kazananlar daha yuksek oranlarda vergi veriyorlar ve cumhuriyetci parti vergileri dusurmeyi amaclayan bir parti. O yuzden bence bu arastirmanin sonucu dindar olanlar ve cok para kazananlar daha mutludur seklinde degistirilse daha yerinde olur.

3. David Blanchflower, Dartmouth: Bekarsaniz, evli birisiyle ayni mutluluk seviyesine erismek icin $100,000 daha fazla para kazaniyor olmaniz gerekiyor. Bu arastirmanin sonucunu tabii ki Amerika'daki gelir duzeyiyle birlikte degerlendimemiz gerekiyor. O yuzden evli olmanin getirdigi mutluluk Turkiye kosullarinda senede 15000 YTL'ye esit gibi bir sonuc cikiyor. Bir de bekarlik sultanliktir derler, yalanmis megersem.

4. Edward Mcauley, University of Illinois: Fiziksel olarak aktif olan yaslilar daha mutlu oluyormus. tabii, adamlar enazindan gezip dolasabiliyor, ele gune muhtac olmadan yasayabiliyor. Bunlarin da huzurevinde hemsirelerin yardimiyla ancak tuvalete giden yaslilardan daha mutlu olmasinda sasilacak bir durum yok.

Goruldugu uzere mutlulugun sirri isini sevmek, esini sevmek, cok para kazanmak ve saglikli olmakmis. Iyi ki o kadar parayi harcayip bu sonuclari bulmuslar, yoksa hic bilmeyecektik mutlulugun sirrini. Read More!

Ciftci Borclari

Koylu milletin efendisi midir bilemem ama borclari odemeye gelince oyle davraniyor. Tnn.net'in Anadolu Ajansini kaynak gostererek verdigi haber sunlari soyluyor. 2002 yilinda ciftcinin yillardir biriken borclarina (borclarini odemedikleri icin "magdur" olmuslar) bir af (kolaylik) getirilmis. 2002'de baslayan yeniden yapilandirma calismalari 2006'nin Ocak ayinda sona ermis ve devlet ciftcinin 1 milyar YTL'lik borcunu silmis. Birincisi buna yeniden yapilandirma denmez, dupeduz borc silme denir. Ikincisi, bunlar bir ise yaramaz hatta insanlari gelecekte de ayni sekilde (borc odemeyerek) devam etmeye tesvik eder. Bunlari cok soyledik. Bakalim bu af nasil bir sonuc dogurmus.

"Çiftçinin faizden kaynaklanan borçlarının bir bölümü silindikten sonra geriye kalan kısmına 36 ay taksit imkanı sağlandı. Taksitlendirmenin ardından bazı çiftçiler borçlarını düzenli öderken, bazıları belli bir dönemden sonra ödemeyi bıraktı ya da yeniden yapılandırma uygulamasından hiç yararlanmadı."

Örneğin Konya, Karaman Niğde ve Aksaray'da borclarin sadece %74'u tahsil edilebilmekteymis. Ote yandan Ankara'da yüzde 90, Kütahya'da yüzde 92, Kayseri'de de yüzde 90 düzeyinde tahsilat oranı varmis (sanki bu oranlar cok yuksek, %95'in alti bankalar acisindan kabul edilemez bir oran) . Yazi su paragrafla sonlandirilmis:

"Ocak ayından bu yana icraya verilen çiftçilerin tamamına yakınının traktörüne ve tarlasına el konulduğunu bildiren yetkililer, "Öyle ya da böyle 30 milyon YTL tahsil edilecek. Ödeyen çiftçinin hakkı gözetilmeli. Bazı çiftçiler sorumluluğunu bilip borcunu ödüyor diğerleri de devlet af çıkarır düşüncesiyle ödemiyor. İcra ile karşılaşınca da tepki gösteriyorlar" diye konuştular."

Yetkililer bu kez olayi anlamis gorunuyor, bakalim devlet ne zaman anlayacak. Read More!

Ekonomi Gazeteciligi Dersi

Gazetelerin ekonomi bolumlerinde haber yazan gazetecilerin biraz olsun ekonomiden ve matematikten anlamalari lazim. Yazdiklarinin anlamini bilmeleri acisindan cok onemli bu. Bugun Hurriyet'te "2005'te Gayrimenkule 33 milyar YTL harcadik" baslikli bir yazi gordum. Kabaca satin alinan emlak'a 2005 yilinda 33 milyar YTL harcandigini soyluyor. Burada haber olmasi gereken konu kac tane yeni emlak alindigidir. Ben degeri 33 bin YTL olan bir emlagi kardesime satarsam, ve hemen akabinde kardesim ayni emlagi bana ayni fiyata satarsa ve biz bir yil icerisinde bu islemi 500,000 kere tekrar edersek yil sonunda Turkiye'de ben ve kardesim emlaga toplam 33 milyar YTL para harcamis oluruz. Bu 33 milyar YTL rakami ne anlama geliyor. Hic bir anlama gelmiyor tabii ki. Haber degeri de yok o yuzden. Sadece milleti yaniltmaya yonelik bir haber.

Eger bu konuda bir haber yapmak istiyorsaniz yapmaniz gereken "yeni" insaa edilmis, daha once kimsenin satin almadigi emlaga ne kadar para harcadigimizi hesaplamalisiniz. Yoksa emlak piyasasi hareketlenmistir, bir cok kisi al-sat yapiyordur, o yuzden emlaga odenen para yukari gidiyordur. Teorik olarak emlaga odenen para artarken emlak piyasasinin kuculmesi bile mumkun. Read More!

Kemal Unakitan

Niye Kemal Unakitan bir numarali bakan diyoruz. Herhalde ince sesinin, kel basinin, tartismali karakterinin hatirina degil. Adam gorevini cok iyi yapiyor o yuzden. Maliyenin basina bekci lazim, talancilara karsi. O bekcinin adi da Unakitan. Hurriyet'in haberi:

"Memura ek zam tasarısı için Meclis’e karargah kuran Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, milletvekilleri ile bürokratların zam taleplerine geçit vermedi. AKP’lileri bile karşısına alma pahasına savaşıp, "surda gedik açtırmayan" Unakıtan’ın savunması için, kulislerde, "Kemal Abi’den top geçer adam geçmez" yorumları yapıldı. " Read More!

Gazi Ercel: Insider Trading

Biz kolay kolay adam olmayiz, niye? Insider trading, yetkili birinin kamunun sahip olmadigi bir bilgiyi kullanarak fayda elde etmesine verilen addir (bkz. definition of insider trading). Mesela A sirketinin genel muduru sirketin cok buyuk zarar ettigini biliyor ve bu bilgi yatirimcilara aciklanmadan gidip borsada hisseleri satip kar ediyorsa buna insider trading denir. Baska bir ornek vereyim, mesela Gazi Ercel adinda bir Merkez Bankasi baskanimiz olsun. Bu sahis cok buyuk bir devaluasyondan once TL cinsiden paralarini Amerikan dolarina cevirerek $35000 kar elde etmis olsun. Daha sonra bu isledigi halt ortaya cikmis olsun ve mahkemede de suclulugu kanitlanmis olsun. Dikkat edin, insider trading mahkemede kanitlanmasi o kadar kolay bir suc degil. Mesela Martha Stewart'in (Amerika'nin Ayse Ozgun'u) yaptigi insider trading'i kanitlayamadilar ama kadini yalan soyledigi icin 6 ay hapse koydular.

Neyse efendim, Gazi Ercel'in isledigi suc da mahkemede kanitlanmis olsun. Bu zat-i muhtereme ne tur bir ceza verirdiniz. Amerika'da mesela 5 milyon dolara kadar para cezasi ve 10 yila kadar hapis cezasi veriliyor. Niye boyle birsey yapiliyor. Piyasalarda guveni olusturmak icin.

Acikliyorum. Gazi Ercel'e tam tamina 1536 YTL para cezasi verilmis. Haberi Aksam'da. Bravo yani. Adam salak, niye soyle 300-500 milyon dolar cevirmedin ki, alacagin ceza topu topu $1000 dolar. Bir daha gazete (Vatan) koselerinde yazi yazip para kazanmak zorunda kalmazdin.

What is Insider Trading Anomaly
Recent Academic Studies on Insider Trading
Insider Trading in Netherlands
Insider Trading Returns
Definition of Insider Trading
Is Insider Trading Legal?
How Insiders Use Private Information and Don’t Get Caught?
SEC Regulation on Insider Trading: Section 10b Read More!

Boykot

Zaman zaman ulkemizde de politik protestoda bulunmak amaciyla hedef ulkenin urunlerini boykot kampanyasi baslatilir. Mesela Apo krizi zamaninda Italyan urunlerine karsi boyle bir boykot baslatilmisti. NBER'da Larry Chavis ve Phillip Leslie (NBER Working Paper No. 11981) tarafindan yazilmis bir makale Amerika'da tuketicilerin 2003 yilinda Fransiz saraplarina uyguladiklari boykutu inceliyor. Amac bu boykotun etkilerini olcmek. Oncelikle Fransiz sarabina yakin bir cok sarap oldugu icin, bu tur boykotun tuketici acisindan uygulamasinin cok kolay oldugunu belirtiyorlar (arap petrolune karsi boyle bir boykot cok etkili sonuclar dogurmaz mesela). Sonuclar su sekilde.

Boykot basladigi tarihten tam 9 hafta sonra zirveye ulasiyor ve Fransiz saraplarinin tuketimi tam %26 oraninda azaliyor. Boykot basladiktan 6 ay sonra tuketim ilk bastaki degerinin %95'i miktarina kadar yukseliyor ve 8. ay icinde boykotun etkisi tamamen sifirlaniyor. Ilk 6 ayda ortalama tuketim azalmasi %13. Demek ki Amerikan tuketicisinin sinirleri 8 ay sonra yatisiyor ve tuketicilerin kabaca %13'u boykota katiliyor.

Ilginc bir calisma, bence kus gribi sonrasi tavuk tuketimine de isik tutabilecek bir calisma. Hatirlarsaniz tavuk tuketimi bir ara %90 oraninda azalmisti ama simdi tuketim tekrar eski seviyelerine dogru geliyor. Read More!

Populizm

Ben yazacaktim ama Deniz Gokce yazmis. Gazetelerde "zor durumda" olan sektorlerin devletten taleplerinden gecilmiyor. Yok turizmciler, yok ciftciler, cok aricilar, yok taksiciler, bir ben yokum.

Gokce'ye katilmadigim 1.5 nokta var. Birincisi, tavukculara yapilan yardimlari yerinde buldugunu soylemis, Ben bu konuda sistem icerisinde tavukculara problemlerini cozmelerini saglayacak (devlet destegi olmayan) bir cozum onerisinde daha once bulunmustum. Problemlerden cikis noktalari mevcuttur, arayan bulur. O yuzden tavukculara yapilan indirimleri %100 tasvip etmiyorum. Tekstilcilere yapilan KDV indirimleri de goruldugu uzere 400 milyonluk bir net gelir kaybina yolaciyor. O yuzden onu da desteklemiyorum. Anlayacaginiz devletin yaptigi hic bir yardimi desteklemiyorum. Daha zamani degil. Yapilmasi gereken butce fazlasi verdigimiz zaman istihdamin uzerindeki vergilerin azaltilmasi olmalidir. Her seyin bir sirasi var.

Dikkat edin, son iki aydir faiz disi giderlerde onemli artislar var. Ancak gelirlerdeki artis bunu dengeliyor ve yilin ilk iki ayindaki butce acigi sadece 500 milyon dolar civarinda. Keske harcamalar arttirilmasaydi da butce fazlasi verseydik. Read More!

Sicak Para

Iki turlu gorus var Turkiye'nin yakin zamandaki performansini aciklamaya calisan. Birincisi, genellikle medyadaki silahsorler tarafindan dile getirilen sicak para etkisi. Uluslararasi piyasalarda faizler dusuk oldugu icin risk kavramini kaybetmis (gozunu para hirsi burumus de diyebilirsiniz) yabanci yatirimcilar daha yuksek faiz veren Brezilya, Turkiye, Hindistan gibi ulkelere oluk oluk para akitmislardir. O yuzden son zamanlarda bir nevi ekonomik ferahlama icerisindeyiz. Ancak, onumuzdeki bir yil icerisinde faizler yukselecegi icin (Japonya, Avrupa, kismen US) bu sicak para da Turkiye'yi terkedecek ve biz bir (kriz demeyelim) duraklamanin icerisine suruklenecegiz.

Ikinci gorus ise, bu benim gorusum ayrica, ekonomideki duzelmenin nedeni uygulanan kati maliye politikasi ve yapilan yapisal iyilestirmelerdir. Uygulama mukemmel degildir, basari kismen Dervis'e kismen IMF'ye ve kismen de AKP hukumetine aittir. Daha yapilacak cok sey de vardir, ancak su an icin dogru yoldayiz ve bu cizgide devam ettigimiz surece kacacak sicak paranin bize cok fazla negatif etkisi olmaz. Ulkedeki faizler yine de dusmeye devam eder, bankalar kredi musluklarini acip lokomotif sektorler olan otomotiv ve gayrimenkul tuketimini koruklerler diyoruz. Boyle dusundugumuz icin de portfoyumuze banka, otomotiv pazarlama, cimento, gayrimenkul, ve petrol rafinericilerini aldik. Bu sirketler hakkinda aldigim bir tuyo falan yoktur, karliliklarina ve sektordeki konumlarina bakarak secimi yaptim. Onumuzdeki 2-3 sene icerisinde de bu secimimden pismanlik duyacagimi zannetmiyorum.

Isin ozeti budur. Siz istediginiz aciklamaya inanabilirsiniz, her iki gorusu de savunan degerli akademisyenler var. Kimin dogru oldugunu zaman gosterecek. Read More!

Serhan Cevik

Adam tam benim kafama gore yaziyor, kompleksiz, ne gorduyse caliyor. Bugunku yazisinda Turkiye'nin dunyada yukselen faiz ortamindan diger ortadogu ekonomilerine gore daha kazasiz bir sekilde cikacagini belirtmis. Misir, 2000 yilinda GSYH'nin %74.5 seviyesinde olan kamu borcunu 5 yil icerisinde %110 seviyesine cikarmis. Yani adamlar ucuz parayi bulunca baslamislar parti yapmaya, borsa sismis. Turkiye ise %90.5 seviyesinde olan kamu borc oranini gecen yilin soonunda %56.5'e indirerek beklenmeyen finansal soklara karsi en iyi sigortayi yapmis diyor. Dogru diyor.

Ben hala dolar faizlerin cok daha fazla yukselecegi konusunda emin degilim, Amerikan 10 yillik hazine faizleri %5'in uzerine cikmaz diye dusunuyorum. (Simdiki seviyelerinin 0.25 puan uzerine yani.) Salih Neftcinin bir kac gun once Manhattan'daki satilik ilanlarindaki artistan yola cikarak "gayrimenkul balonu" patlayabilir (patlayacak diyemiyor) aciklamasina karsilik ben de su aciklamayi yapiyorum. Birincisi Amerika'daki gayrimenkul fiyatlari hala artiyor, ikincisi Amerika'daki gayrimenkul fiyatlari dusse bile bu Turkiye'deki gayrimenkul fiyatlari dusecek anlamina gelmez. Gayrimenkul piyasasiyla ilgili tahmin yapmak istiyorsaniz Manhattan piyasasina degil, Turkiye'deki konut kredisi faiz oranlarina bakacaksiniz. Benim gordugum bu faiz oranlarinin dususte oldugu ve dusmeye de devam edecegi. O yuzden Turkiye'deki gayrimenkul talebi de artacaktir, fiyatlar da artacaktir. Adamin soylediginin tam tersini iddia ediyorum, gelecek sene bu tahminlerin karsilastirmasini tek tek yapacagiz.

Ekonomi teorisi diye bir sey var, adamlar bunu hice sayarak yorum yapiyorlar, hem de doktora sahibi olmalarina ragmen. Iste size yukarida iki yorumcudan ornek verdim, biri iyi biri daha az iyi. Gelecekte ikisinin de yaptigi tahminlerin sonuclarina bakarak karar verin. Read More!

Baskent Arenasi

Dun tesadufen internetten Baskent Arenasi isimli programa rastgeldim, SKYTurk televizyonu yayinliyor. Katilimcilarin isimlerini tam cozemedim, internetten baktim bulamadim. Yine de yorumlayacagim. Iki grup katilimci vardi programa, muhalefet ve iktidar partisi temsilcileri. Muhalefet’in yaptigi argumanlari duyunca once ekonomiden anlamadiklarini dusundum ancak programin sunucusu birazdan bahsedecegim sacma yorumlari yapan kisiye “siz de ekonomi profesorusunuz” diye hitap ettigi zaman cinlerim tepeme cikti. Bir insan cahilse anlarim, bilmeden konusuyor derim. Kabahattir ama cok buyuk kabahat degil. Ama bilerek gercekleri carpitiyorsa, milletin gozunun icine baka baka yalan soyluyorsa durum baska.

Bu arkadas oncelikle hazinenin borc oranindaki dususu kurdaki dususe bagliyor, eger TL “gercek” degerine gelirse borc orani yukselir diyor. Sonra da onemli olan borcun miktaridir, ve bu borc surdurulemez miktardadir diye ekliyor. Buraya kadar olan kisminda cok bir sey yok, kendi fikridir diyebilirsiniz. Ancak, bu soylediklerinin hemen akabinde “biz iktidarda olsaydik bir kere %6’lik faiz disi fazla oranini en azindan %3’e indirirdik. Borclari odemeyelim demiyoruz, ekonomiyi canlandirmak icin devletin harcamalarini arttirirdik” diyor. E Allah’in gerizekalisi, madem borc cok yuksek, surdurulemez boyutta, odememek gibi bir niyetinde yok, faiz disi fazlayi niye dusurmeyi oneriyorsun. Iki gun sonra bu programi izleyen vatandas cikip da “valla ekonomi buyuyor diyorlar ama biz goremiyok, su faiz disi fazlayi dusurseler de ekonomiyi canlandirsalar” derse sasmamak lazim.
AKP temsilcisi ise akli basinda bir sekilde su cevabi verdi. Dedi ki ekonomilerin performansinda genelde 4 kritere bakilir: buyume, enflasyon, faiz, ve issizlik orani. Biz sabit kalan issizlik orani disindaki tum alanlarda basariliyiz dedi ki dogru soyledi. Ben onun yerinde olsam Medyum Memis’in seneler oncesinde bir TV programinda kendisine escinsel diyen bayan falciya elinin tersiyle gecirdigi gibi gecirir politik hayatima noktayi orada koymus olurdum.Politikaci olmak zor zanaat, celik gibi sinirlere sahip olmak gerekiyor, o da bende yok.

Ekonominin durumuyla ilgili analizi Morgan Stanley'den Serhan Cevik yapmis. Rakamlara bakmis, yorumlamis. Demis ki borclarin ortalama vadesi 28 aya uzatildi, doviz cinsinden borclarin orani ise %39'a dusuruldu. O yuzden hem faizlerdeki hem de doviz kurundaki ani yukselmelere karsi daha guvenilir bir noktadayiz simdi diyor. Yakinda butce fazla vermeye basladiginda ise toplam borc miktarimiz da inmeye baslayacak diyor. Vatandasimiz ingilizce bilmiyor ki okusun. Bilenler bilmeyenlere anlatsin bari. Read More!

Value Investing

Value Investing in Middle East Markets. This piece is from FT's Wealth Section (3/14/2006):

"Sharif Atta, an analyst with Emerging Markets Management's Middle East fund, says: "Being a focused, value-based investor works well in those markets, which are very inefficient. For example, stocks in that region trade at an average P/E ratio of 25-26, with (projected) earnings growth for 2006 of 24 per cent. Our fund, in contrast, has stocks trading at an average P/E of 12, with the same earnings growth."
Harvey Sawikin, of New York's Firebird funds, says James Passin, his partner, tripled his money in Solidere, a Lebanese real estate company. "Now, it is our view that that market is dangerously overvalued." There certainly has been a detectable increase in Beirut's Blom index, from 639.35 in March of 2005 to 1,694.44 early this month. The actual high in the Blom was at the end of January, when it reached 1,934.21.
Even so, a Lebanese cement company, Ciman Blanc, trades at a P/E of about 11 and a price to book of 1.61 - considerably cheaper than cement companies such as Lafarge or Cemex and with a higher earnings growth. This would, apparently, illustrate Mr Atta's point about the values for selective investors"
I could say the same thing about Turkish markets. The stock market is not overvalued and it is possible to find real values. My most recent acquisitions are KONYA and DOAS, and both companies have P/E ratios less than 10. I expect the growth rate of these companies to be around 7-10%. Read More!

Aclik Grevi

Turkler genelde "cok tepkisiziz, hic tepki vermiyoruz, orgutlenmemiz lazim" seklinde geyik yaparlar. Cok yanlis bir tespit, Amerika'da bile bu kadar lobicilik faaliyetiyle karsilasmadim. Basbakan her gun bir sektor temsilcileriyle ugrasmak durumunda, 150 bin tane oda baskani var, sacma sapan aciklamalariyla gazete koselerinde. Garibanist kose yazarlari caliskanin, zekinin alinteriyle kazandigini tembele, uyanik gecinenlere verdirtmek icin surekli kulis yapmaktalar. Tepkisiz olan birileri varsa o da emeginin karsiligini vergi olarak odeyenlerimiz.

Hurriyet'in spor bolumunde abzurd bir haber gordum. Real Madrid kalitesinde futbol oynayan Nusaybin Demirsporlu futbolcular aclik grevine baslamislar. Sebep: "Ne yerel yonetimin, ne belediyenin, ne de isadamlarinin takima destegi olmamis". Benim bildigim belediyenin isi, su getirmek, cevre duzenlemesi yapmak, copleri halletmek, vs. Bu gorevlerin arasinda kasabanin dandik futbol takimini desteklemek diye bir sorumluluk oldugunu zannetmiyorum. Ayni sey isadamlari icin de gecerli, adam karina bakar. Demek ki takima sponsor olmanin getirisi maliyeti karsilamiyor. Nusaybinliler de bir zahmet Mardinspor'u tutsun veya Diyarbakirspor'u tutsun, boylece bu takimlar da gelirlerini biraz daha arttirirlar ve daha rekabetci bir konuma yukselebilirler. Elindeki us kurusluk kaynagi da bese ona bolersen kimseye bir faydasi olmaz.

Haa, ben kaymakan olsaydim ne yapardim. Hic bir sey yapmazdim, bana ne? Isteyen istedigini yesin veya yemesin. Read More!

Zincir Reaksiyon

Ilk haberimiz Hurriyet'ten, tupgaza indirim yerine zam basligini tasiyor:

"TÜPRAŞ’ın tüpgazda yaptığı indirim halka yansıtılmadı. Hükümet ÖTV'yi yüzde 20 artırdı, tüpgazın fiyatı yüzde 4.2 artarak 1673.28 YTL’den 1742.75 YTL’ye yükseldi. "

Ikinci haberimiz ise Aksam'dan, dert anlatma sirasi turizm sektorunde basliginda:

" Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, beyaz et ve tekstil sektörünün ardından turizm sektörüne kulak vermeye hazırlanıyor. Başbakan Erdoğan'ın başkanlığında yarın yapılacak turizm zirvesinde, sektör temsilcileri sorunlarını aktaracak."
Bayram degil seyran degil bu zam artisi nereden cikti. Tekstilde KDV'yi dusurursen acisini baska yerden cikartman gerekiyor. Vergileri arttirmazsan bu sefer faizler artacak ve hazine o yolla bedel odeyecek. Gordugunuz uzere hic bir karar digerlerinden bagimsiz degil, verdiginiz bir taviz domino etkisi yaratarak size geri donuyor, hem de dalgalar halinde.

Ikinci haber ise direkt "Yok mi, yoooook mi, ellere var da bize yok mi" sendromu. IMF de soyledi, biz de soyledik, daha fazla bir sey soylemeye gerek yok. Read More!

KDV Indirimi

Referans Gazetesinden Erdal Saglam IMF'nin KDV indirimi konusundaki goruslerini aktarmis:

"Bu önlemin kayıtdışılığı azaltmaya yardımcı olacağı hiç o kadar da açık değil. Bu önlem, KDV yapısında yarattığı ilave çarpıklıklar nedeniyle, istismara yönelik yeni kanallar dahi açabilir. Nihayetinde, kayıtdışı firmaları vergi ve sosyal güvenlik primlerini ödemeye başlamaya ikna edecek tek etkili yol, kanunlara riayet edilmesini sağlamanın Gelir İdaresi tarafından inandırıcı bir şekilde güçlendirilmesiyle olur. IMF, vergi yükümlülüklerine uyulmasında iyileşme sağlamak için neler yapılabileceği konusunda geniş kapsamlı teknik tavsiyelerde bulunmuştur. Ve biz yetkililerin bu alandaki reformların uygulanmasını hızlandırmalarını tavsiye ederiz."

IMF demis ki "kayitdisini azaltmak istiyorsaniz oyle indirekt yollara basvurmayin, gidin adam gibi denetimlerinizi yapin, enformasyon teknolojisini kullanip usulsuzluk yapanlari bulun" diyor. Bu oyle sanildigi kadar zor bir olay degil. Devlet kendisi yapamiyorsa ihale etsin, bu ise talip olacak bir cok firma olacaktir ve devletten cok daha verimli calisirlar. Ben bu isi yapmak isterim mesela, belirli bir hedefin uzerinde topladigim vergilerin kucuk bir yuzdesi karsiliginda. Read More!

Suc Listesi

Ekonomide islerin iyi gitmesi icin ekonomiyi yoneten politikacilarin sapkadan tavsan cikartmasina gerek olmadigini cok soyledim. Serbest piyasa ekonomisi yaklasiminin ozu budur zaten, devletin yapmasi gereken tek sey insanlarin kurallara uymasini saglamaktir. Devleti kucuk tutmali, butce acigi vermemeli, ve giderleri karsilayacak kadar gelir elde etmelisiniz.

Ama koltugu eline geciren kendini "dunyayi kurtaran adam" olarak goruyor, herkesin derdine derman olmaya calisiyor. Bunun en onemli neticesi ise isleri daha da kotuye goturmek oluyor. Zamaninda (1991) Mesut Yilmaz isci ve memurlara zam yaparken bir "problemi" cozdugunu dusunuyordu, Demirel 40 yasindaki "yaslilarimiza" emeklilik verdigi zaman "mezerda emeklilik" problemine "cozum" bulmus oluyordu. Listeye kendini dahi zanneden diger gerizekalilari da ekleyebiliriz ama ana nokta herkesin bizi Cunhuriyet tarihinin en buyuk borc batagina ve resesyonuna sokan politikalari "iyi niyetle" isleri daha iyiye goturmek adina yaptigini soyleyebiliriz. Problem de burada iste.

Bir kac gun once tekstil sektorune getirilen indirimlerden bahsettik. Arkadaslar rakamlar verdiler (Deniz Gokce'yi kaynak gosterip), bu isten "karli" cikacagiz diye. IMF'nin aciklamasindan anliyoruz ki boyle bir durum soz konusu degil. Deniz Gokce hukumetin son zamanlardaki suc listesini cikarmis. Ben de katiliyorum ve giderek artan bir kaygiyla izliyorum:

"Bu işler, yani bizi geçmişte felakete götüren klasik yaklaşımlar, garibanizm, popülizm ve kör milliyetçilik, yabancıların gayrimenkul alımlarına reaksiyon ile başladı, özelleştirmelerde yabancı düşmanlığı ile devam etti, organize perakendeyi rahatsız etmekle ilerledi, kredi kartları konusunda düzenlemelerle devam etti. KDV değişikliği konusunda IMF ile çatışmayı göz önüne almak, IMF ve Dünya Bankası ile zıtlaşarak üçüncü gözden geçirmeyi erteleme pahasına sosyal güvenlik reformunu geciktirmek, SSK prim affı üretmek, ve sosyal güvenlik reformu içeriğini esnetmek gibi olgularla iyice su yüzüne çıktı. Ama en son Merkez Bankası atama süreci ile de iyice şaşırdık."

Bunlar son bir yil icerisinde islenmis suclar. Daha once Ocak ayinda faiz disi giderlerin %50 oraninda arttigini da belirtmistik, bunu da listeye eklemeliyiz. Simdilik daha fazla bir sey soylemeyecegim. Read More!

Konut Kredisi

BDDK, ‘Bankacılık Sektörü Konut Kredileri Raporu’nu açıkladı. Konut kredilerinin bireysel kredilere, toplam kredilere, toplam aktiflere ve GSYİH’ye oranının halihazırda diğer ülkelere göre oldukça düşük olduğu ve tek başına Türk bankacılık sektörünün mali bünyesine zarar verebilecek durumda olmadığı açıklandı.

BDDK olaya tabii ki riskler acisindan bakiyor. Ben ise potansiyel acisindan bakiyorum. Gazetelerde haberler cikiyor 14 milyar YTL'lik konut kredisi miktariyla rekor kirdik seklinde. Konut kredisinde 14 milyar nedir ki? Bu Galatasaray-Fenerbahce macina 1400 kisinin gelmesi gibi bir sey. Siz stad doldugu zaman gorun. Insanlar sadece ev almakla kalmayacaklar, evi olanlar ipotek ettirip dusuk faizden borclanip bunu sermaye yapacak. Haliyle "mortgagezedeler" diye bir kavram da cikacak ama yine de buyume tavana vuracak. Read More!

eDevlet

Hep memurlarin, devletin verdigi hizmetlerden sikayet edilir. Biraz da katettigimiz yoldan bahsedelim. Daha bir kac sene oncesine kadar konsolosluga isiniz dustugu zaman internetten ne tur belgeler gerekiyormus diye aramaniz gerekirdi. 3-5 tane degisik websitesinde 3-5 tane birbirinden farkli "gereken" evrak listesi bulurdunuz. Sonra acaba bunlarin hangisi dogru diye konsoloslugu aramaya kalkarsaniz otomatik telefon sistemi icerisinde 15 dakika dolastiktan sonra bir Allah'in kuluyla konusamadan kapatirdiniz. Eger cok israrciysaniz, tekrar tekrar arayip nihayetinde birisine ulasabilirdiniz. O kisi de "bir dakika sizi ilgili arkadasa aktariyorum" diyerek sizi tekrar sistem icerisine sokardi. Ben sadece 1 kez "ilgili" arkadasla konusmayi basarabilmistim simdiye kadar. Haaa, bu islemleri de 14:00 ve 16:00 saatleri arasinda yapabilirdiniz sadece, zaman da dardi yani.

Benim buldugum cozum ise istenen belgelerin hepsini toparlamak olmustu.

Bugun yine isim dustu, ve hangi cesaretle bilmiyorum yine aradim konsoloslugu, hem de sabahin 10:30'unda. Otomatik mesaj bana yeni bir Cagri Merkezi kuruldugunu (telefon numarasi 888 566 7656) ve orayi aramam gerektigini soyledi. Hemen aradim ve tak karsimda bir insan, cok yardimci oldu, istedigim bilgiye 2 dakikada ulastim. Bravo!!!

Bence bu is icin gerektiginden cok para harciyorlar. Ya cagri merkezini Turkiye'ye kursunlar, telefon gorusmelerini internet uzerinden yapsinlar, ya da su an Chicago'da pilot olarak uygulanmakta olan "instant messaging" sistemini yaysinlar. Maliyeti dusurebilirler. Yine de bravo!!! Sikayet etmesini bildigimiz gibi alkislamasini da bilmeliyiz. Read More!

Amerikan Economy

Two pieces of news from WSJ about the US economy:

"The U.S. trade deficit hit another record in January amid increasing political jitters in Congress over rising imports from China and America's increasing reliance on foreign capital. The deficit came in at $68.51 billion, expanding 5.3% beyond the December shortfall, the Commerce Department reported. Exports of goods and services rose 2.5% to a record $114.47 billion, largely on strong shipments of aircraft and other manufactured goods. Economists predict the trend will continue well into the year as demand increases in Japan and Europe. But imports rose a faster 3.5%, to a record $182.88 billion, reflecting an increase in imports of autos and various petroleum products, though the cost of overall crude-oil imports declined"

The second one is:

" U.S. households' total net worth rose 2.3% to $52.11 trillion as consumers took on slightly less debt in the period, the Federal Reserve reported in its quarterly "flow of funds" data. Net worth measures household assets minus liabilities. Yesterday's report shows that "consumers are in quite good shape," said Bob Mellman, an economist at J.P. Morgan Chase & Co. But he expects the growth of Americans' net worth -- and consumer spending -- to slacken in coming months as the housing market slows."

Nothing is perfect, there are tons of people (literally, Americans, on the average, are heavier than Turks) who complain about the trade and current account deficits. Yet, the overall measure of America's well-being, total net worth, keeps increasing. You know what they say about these economists: economists have successfully predicted 9 out of the last 5 recessions.

They are not different in Turkey. Read More!

Neftci Bolum IV

Yine yazmis baba. Piyasalardaki yukselisin bu kez sonu gelmis olabilir diye. Kendisini nasil da saglama aliyor. Piyasalardaki her geri cekilmeden sonra yatirimcilari korkutan, "aha bak gordun mu, riski aldin cezani buldun" seklinde yazilar yazar kendileri. Teskere krizinde yapti, gecen sene Fransa secimlerinden sonra yapti. Simdi biraz daha temkinli davraniyor. Yine de sunu acikca soyluyor:

"Bu sefer elbette durum biraz daha farklı. Eurobond fiyatları tek kelimeyle anlamsız seviyelerde. Borsa da öyle. Büyük oyuncular bu sefer strateji değiştirebilir ve açık gitme karan alabilir. Bekleyip göreceğiz."Oncelikle eurobond fiyatlariyla ilgili tespitine katildigini belirtmeliyim. Daha 2 gun once 30 senelik eurobondlarin yield'i (yani getirisi) %7'nin altinda idi. Riski sifir kabul edilen Amerikan bonolarinin sadece 2.5 puan uzerinde. Yatirimcilar bu konuda atesle oynuyorlar.

Borsa oyle degil ama. Dun hesapladik, gayet saglam sirketlerin borsadaki beklenen getirileri %20'nin uzerinde. Tum sirketler boyle degil tabii, aralarinda spekulatif olanlar da var, ama cogunluk ekonomideki buyume beklentileriyle orantili fiyatlarda. Dusuk potansiyele sahip Amerikan sirketlerinin ortalama fiyat-kazanc orani 16 civarinda; senede %10 buyuyen Konya Cimentonun fiyat kazanc orani sadece 9. Bunun neresi pahali. Turk Bankaciliginin lideri, gecen sene %30 buyumus Akbank'in fiyat kazanc orani 16. Daha bankalar konut kredisi vermeye, adam gibi dusuk faizlerden tuketici kredisi vermeye baslamadi bile. Iki sene sonra geriye bakip da "Ulan Akbank'i 11.5 YTL'den niye almadik, cok korkuttular herhalde ondan" diyeceksiniz. Turkiye'de normallesme daha yeni basliyor, faizler daha da dusecek, tuketim artacak, bunlara paralel borsadaki sirketlerin degerleri de artacaktir. Bir iki sene sonra (is isten gectikten sonra) herseyi siz de acikca goreceksiniz. Size de hak veriyorum, alismissiniz 30 senedir islerin yolunda gitmemesine, hep son anda bir cuval incirin berbat olmasina, simdi de guvenemiyorsunuz. Belki de bu yuzden borsa hala ucuz.

Aha buraya yaziyorum!! Read More!

Borsada Hangi Hisseyi Almaliyim: DOAS

Duruldu mu bizim borsa bilmiyorum ama benim icin fiyatlar gayet uygun oldugu icin kenarda beklettigim son liralarimla 85 adet DOAS hissesi aldim. Niye DOAS’i sectigimi dun aciklamistim. Bundan sonra oturup bekleyecegim Borsa’da yatirim yapmak istiyorsaniz iki sey onemlidir. Birincisi, yakin zamanda ihtiyaciniz olmayan parayi (yani uzun vadeli tasarruflarinizi) kullanmalisiniz. Boylece ters bir zamanda ellerinizdeki hisseleri satmak durumunda kalmazsiniz. Ayrica son cikan vergi kanunundan sonra vergiden muaf olmak icin aldiginiz hisseleri en az 1 sene elinizde tutmus olmaniz gerekiyor. O yuzden geri kalanlarimiz uzerindeki vergi yukunu biraz hafifletmek istemiyorsaniz, uzun vadeli yatirim dusunmelisiniz. Oyle “abi bu sefer borsaya uzun vadeli girecegim, en az 3-5 ay tutacagim kagitlari” diyenlerin kastettigi uzun vadeden bahsetmiyorum.
Ikincisi, belirli bir stratejiye gore yatirim yapmaniz gerekiyor. Yani bir alis disiplininiz bir de satis disiplininiz olmali. Sagdan soldan duydugunuz haberlerle spekulatif yatirim yapmanizi tavsiye etmem. Hisseleri alirken ayni zamanda ne zaman ve hangi kosullar altinda satacaginiza da karar vermeniz gerekiyor. Son bir iki gunde oldugu gibi “borsa tepetaklak asagiya gidiyor, butun destekler kirildi, trend asagiya yoneldi, herkes satiyor” diyerekten satmaya kalkismayin. Unutmayin, teknik analiz, falcilar, medyumlar vb. insanlari eglendirir ama yatirim yaparken bu kisilere kulak asmayin.
Read More!

KDV Indirimi: Tekstil

Tekstil sektorunde KDV oranlari %10'a indirildi. Kimi kaynaklara gore hazine bu indirimden basa bas cikacak kimi kaynaklara gore de gelirlerini $1.5 milyar arttiracakmis. Nasil arttiracagini Liberal Hareket sitesinden Aziz Haktan gayet guzel bir bicimde acikliyor.

Bu konu ile ilgili diger onemli bir yazi ise Serhan Cevik'ten. Turkiye'nin makroekonomik normallesmeden sonra uzerine gitmesi gereken diger onemli konunun mikroekonomik iyilestirmeler oldugunu soyluyor. Yani Turkiye'de girisimcinin is yapmasinin kolaylastirilmasinin ve vergi sisteminde iyilestirmelerde bulunmasinin gerektiginden bahsediyor. Read More!

Ucuz Hisseler

Ben hisselerin pahali olup olmadigini su sekilde karar veriyorum. Oncelikle her sirketin gecmis 12 aydaki kar oranlarina bakiyorum ve hisse basina kar rakamini hesapliyorum. Buradaki amac sirketin surekli olarak ne kadar kar yapacagini hesaplamak, bunun icinde ilk bakilmasi gereken kaynak son 12 aylik performansi. Ancak, bazi sirketlerin son 12 aylik rakamlarinin icerisine 1 sefere mahsus rakamlar girebilir veya cikabilir. Mesela Akcansa'nin bu seneki kari bir miktar siradisi gelir iceriyordu. Ya da Sekerbank bu sene kredi kayiplari karsiliklarini ayirirken cok muhafazakar davrandigi icin kari dusuk gorunuyor. Asagida benim portfoyumde bulunan hisselerden bir kismi icin 2005 yilina ait hisse basina dusen kar miktarlarini hesapladim.


KarHisseKar/Hisse
AKBNK143818000.80
AKCNS113166.4760.68
DOAS1111111.00
KONYA454.8739.23
SKBNK371250.30
TSKB1002000.50
TUPRS660250.4192.64

Dikkat edilmesi gereken ikinci nokta ise bu sirketlerin karlarinin onumuzdeki yillarda ne kadar buyuyeceginin veya ne kadar kuculeceginin tespit edilmesidir. Mesela petrol fiyatlarindaki degisiklikler Tupras'in gelirlerini ciddi bicimde etkileyecektir, ancak bunun yaninda Turkiye'deki arac sayisindaki artisi ve ihracatta meydana gelecek artislari da goz onunde bulundurmak gerek. Isin uzmanlik gerektiren kismi da burasi iste. Gelecegi tahmin etmek kolay is degildir, o yuzden piyasalar bu kadar oynak (volatile) zaten. Gelecekle ilgili beklentiler bir gunden digerine degistigi zaman hisse fiyatlarinda bunun yansimasini hemen gorebiliyoruz. Piyasada olusan beklentiler genelde diger tahmin yontemlerine gore (i.e. zaman serisi analizi, oyun teorisi, vb.) gelecegi tahmin etmede daha basarilidir.

Buyume oranlarini da tahmin ettikten sonra is hisselerin goreceli fiyatlarini analize geliyor. Bugun satin aldigim KONYA'ya bakalim. Hisse basina 9.23 YTL kar aciklamislar, onumuzdeki yillarda da reel olarak her sene %5 buyuyeceklerini varsayarsak piyasanin bu sirketten bekledigi senelik net reel getiri orani r=buyume orani + kazanc/fiyat= 0.05 + 9.23/82= 0.05+0.113= %16.3. Bunun uzerine bir de beklenen enflasyon oranini eklersek nominal getiriyi elde etmis oluruz. Demek ki bugun itibariyle eger beklentilerimiz dogru ise Konya Cimentonun yaklasik %22 senelik getirisi olacaktir.

Portfoyde fiyat/kazanc orani 10'un altinda olan ve buyume potansiyeli iceren her sirket bence ucuzdur. DOAS, KONYA, TSKB, ve TUPRAS bu noktada korkmadan portfoyume ekleyebilecegim sirketler arasindadir. Daha buyuk F/K oranina sahip diger sirketler teorik olarak daha buyuk buyume beklentilerini icermektedirler. Bu grup icerisinde AKBNK, AKCNS, SKBNK yer almaktadir.

Sirketlerin ucuz ya da pahali olduklarini belirlemenin tabii ki baska yontemleri de vardir. Bunlara da baska bir zaman deginiriz. Read More!

Hisse Alim Satim

Borsa'daki dusus bugun de surdu. Diger piyasalarda da dusus devam ediyor ama nedense Turkiye piyasasindaki dusus daha bir kanli oluyor. Bu sirketlerin temel analizinin yapilmamasindan kaynaklaniyor diye dusunuyorum. Bu dususun sonu ne zaman gelir bilmiyorum ama umarim daha devam eder, hatta teknik analiz yapan kimilerinin dedigi gibi 30000 seviyesine gelir. Piyasalarda herkes dogru analiz yapabiliyor olsaydi zaten bize kar yapma firsati dogmazdi.

Bugun elimdeki 150 AKCNS hissesinden 50 tanesini 9.40 YTL'den sattim. Yerine 10 adet KONYA hissesini 81 YTL'den aldim. Cimento sektorune yonelik olumlu bakis acimi degistirmis degilim. Insaat sektoru buyuk bir buyumenin icerisinde ve onumuzdeki 2 yil -faiz oranlarinda bir surpriz olmaz ise- bu boyle devam edecektir. Bu durumda hem ISGYO’nun hem de AKCNS ve KONYA’nin hisse fiyatlari artacaktir. Ayrica konut kredisinde lider konumda bulunan AKBNK da hisse fiyatinda artis gorecektir. Portfoy’deki AKCNS’nin bir miktarini KONYA ile degistirmemin sebebi KONYA’nin goreceli olarak daha ucuz olmasidir.

Portfoyde oynamayi cok sevmiyorum, birinci nedeni Turkiye'deki islem masraflarinin yuksek olmasi (komisyon + alis-satis tutarlari arasindaki fark). Ufak miktarlarda alim satim yaptigim icin "market impact" dedigimiz (hisse fiyatinin hacim dusuklugunden dolayi islem sirasinda negatif yonde hareket etmesi diye tanimlayabiliriz) maliyeti odemek durumunda kalmiyorum. Buyuk yatirimcilar bu yuzden Turkiye'ye yatirim yapmaya ancak fiyatlar cazip oldugu zaman geliyorlar (cikarken odemek zorunda kalacaklari %10'luk maliyeti goz onune aliyorlar anlayacaginiz). Neyse, AKCNS'yi satmamin diger bir nedeni ise vergi odemeyecegim icindi.

Yarin ne olur bilemiyorum. Sadece uzaktan izliyorum.

Bugun icin bu sabah AK Yatirim su sekilde tahminde bulunmus: "Endeksin güne tepki alımlarıyla başlamasını bekliyoruz. Ancak global piyasalardaki gelişmeler önümüzdeki günlerde bizim piyasalarımızdaki volatiliteyi de artırabilir. 43.000 seviyesi kritik bir destek, ve bugün için bu desteğin aşağı yönlü kırılacağını tahmin etmiyoruz." Goruldugu uzere teknik analiz de hikaye. Read More!

Borsadaki Dusus

Bugun IMKB'deki %4.6 oranindaki dususun sebebi nedir diye dusunuyorsaniz yardimci olayim. Bugun Amerika'da islem goren emerging market piyasalarina yatirim yapan fonlarin fiyatlari su sekilde gelisti:

Turkish Investment Fund Inc. (TKF): -7.74%Morgan Stanley India Investment Fund, Inc. (IIF) : -6.67%iShares MSCI South Korea Index (EWY): -3.88%

Brezilya'daki dusus de %2.5 civarinda idi. Bu arada Arap ulkelerindeki borsalarda da dusus gozlenmekte. Demek ki yatirimcilar gelismekte olan piyasalardaki partinin yavas yavas bitmeye basladigini dusunmeye baslamis. Uzun vadede aldigim kagitlarin getirisinin hala beklentilerim dogrultusunda oldugunu dusunmeme ragmen, yine de kisa vadede elimdeki hisselerin bir kismini satmalimiyim diye de dusunmuyor degilim. Bakalim yarin ne olacak. Read More!