Geleceğe yönelik isabetli tahmin yaparken olayları tarafsız biçimde değerlendirebilmek önemlidir. Karamsarlık veya iyimserlik tahminlerimizi gerçeklerden sapmasına yol açar, sonuç olarak da kararlarımızda veya yatırım tercihlerimizde yanlış tercihler yaprız. Önümüze bir tercih konulduğunda kaybetmekten kaçınırken nasıl irrasyonel davrandığımızı kaybetmekten kaçınmak isimli yazıda anlatmıştık. Benzer bir hatayı da planlanmış olayların nasıl gerçekleşeceği ile ilgili tahmin yürütürken yapıyoruz.
İnsanlar doğaları itibari ile gerçekçiden çok iyimser tahmin yapmaya daha yatkın. Örneğin, bir iş yaparken biteceği süreyi daha kısa, ya da bir işe girerken getirisini daha fazla tahmin etme eğilimimiz var. Ya da borç alırken ödemeleri hep zamanında ödeyeceğimizi tahmin ediyoruz. Öğrenciler ise benzer şekilde girdiği sınavların sonuçlarını olduğundan daha yüksek tahmin etme eğilimine sahip.
Doğamızdan kaynaklanan bu eğilim tüm insanları etkiliyor, aşağıda değişik seneler için analistlerin S&P 500 şirketlerine ait hisselerin kazanç tahminleri var:
Grafiği ben şuradan aldım, ancak araştırma McKinsey’e ait ve buradan ulaşılabiliyor. Grafikte analistlerin zaman içinde değişen tahminlerinin(yeşil çizgiler), gerçek kazançlardan(mavi noktalar) çoğunlukla daha yukarıda olduğu görülüyor. Süre uzadıkça tahminlerin olduğundan daha yüksek olma ihtimali de artıyor.
İnsanların iyimser olma eğilimini bankalar da biliyor ve bunları kredi verirken kullanıyorlar. Borç alırken ödemeleri geciktirme ihtimalimizi gerçekte olduğundan çok daha düşük bir olasılık olarak düşünüyoruz. Fakat bankalar gerçek olasılığı ellerindeki enformasyondan yola çıkarak bildikleri için, geç ödemelere ceza amaçlı çok yüksek faizler koyarak bu eğilimi avantaja dönüştürüyorlar.
İyimser olmak, geleceğe yönelik tahminlerde olumsuz sonuçlar doğurmasına rağmen insanın zihinsel sağlığı ve motivasyon açısından gerekli. Tahmin yaparken aşırı iyimserlikten etkilenmeyen kişiler sadece depresyonda olanlarmış!
0 Yorum Var.:
Yorum Gönder