Kalite Nedir? Özgün Bir Tanım

Kalite nedir sorusuna cevap arıyorsanız muhtemelen ya işletme ya da mühendislik alanında çalışıyorsunuzdur. Kalitenin dar tanımı spesifikasyonlara uyan ürün ya da hizmet üretmektir. Kalitenin klasik geniş tanımı ise müşterinin istediği ürünleri ilk seferde doğru yapmaktır. Ben bu sefer özgün bir tanım yapacağım: Kalite başarı demektir.

Tüketicilere sorarsanız kalite çok ve üstün fonksiyonlara sahip olmaktır diyecektir. Oysa bu tanımda eksik olan işin maliyetidir. Bir çok ürünün fonksiyonunu arttırıp maliyeti yüksek nitelikler ekleyebiliriz ama bu neticede müşteriler bu ürünü alacaktır anlamına gelmez.

Son günlerde “efendim blogun kalitesi çok düştü” şeklinde şikayetler geliyor. Bir kaç hafta önce bir anket yapmıştım ve okurların çoğu blogun yeni formatını beğendiğini ifade etmişti, eskiyi arayan bir kesim de yok değildi. Peki Ekonomi Türk blogunun kalitesi nasıl ölçülür onu bir anlatayım. Birinci önceliğimiz blogda yazı yazan yazarların bu işten zevk almalarını sağlamaktır. Neticede blog yazarları bu işi gönüllü yapıyorlar, onlar yazmazsa blog da olmaz. Ikinci önceliğimiz blogun gelecekte ortaya çıkabilecek çeşitli maliyetlerini finanse edecek bir gelir elde etmesini sağlamaktır. Biz futbol taraftarı gibi değiliz, cebimizden para çıkmadan zevk almak istiyoruz.Son amacımız da isabetli yorum yapmak ve ekonomiden anlamayanlara yol göstermektir. Bu amaçlarımızı ölçmek için de şu istatistiklere bakıyoruz:

Liderlik Nedir?   Küresel ısınma Nedir  Komünist Nedir  Komünizm nedir?  Kapitalizm Kapitalist nedir

a. Blogda günde ortalama yayınlanan yazı sayısı: bu rakam ne kadar yüksekse yazarlar da o kadar zevk alıyor varsayımını yapıyoruz.
b. Blogumuzu ziyaret eden ortalama kişi sayısı: Bu rakam ne kadar yüksekse blogumuz da o kadar çok reklam geliri elde edecektir.
c. Ücretli blogumuza üye olanların sayısı: Bu istatistik iki açıdan önemli, birincisi üye sayısı ile blogun gelirlerini direkt etkiliyor, ikincisi üye sayısı blogdaki yazıların isabeti ve faydası ile paralel hareket ediyor. Neticede insanlar faydalanmadıkları bir site için ceplerinden kredi kartlarını çıkarıp bir sürü çemberden geçtikten sonra ödeme yapmazlar.
d. Blogumuza direkt gelen okuyucuların sayısı: Bu rakam da blogdaki yazıların isabetini ve sağladığı faydayı ölçen bir istatistik. Blogdaki yazıların kalitesinden de şikayet eden bu gruptaki kişiler.

Aslına bakarsanız blogda yazılan “kaliteli” yazıların sayısı sabit kalmadıysa bir miktar artmıştır. Problem reklam niteliği taşıyan yazıların, ve bu yazıların içerisine konan ve insanları üye olmaya teşvik eden ifadelerin kabak tadı vermeye başlamış olması. Neticede bu yazıları okuyanlar da bir bedel ödüyorlar: kendi zamanları. Eskiden belki haftada 2-3 tane yazılırken şimdi günde 2-3 tane yazı yazılıyor. Benzer faydayı elde etmek için eskiden harcadığınız zamanın 7 katını harcamak zorunda kalıyorsunuz. Ortada bir de asimetrik bilgi problemi (bkz. enformasyon nedir) var. Yazının başlığına bakarak içerisinde yazılanların istediğiniz yazılar olup olmadığını belirleyemiyorsunuz (evet kasıtlı olarak böyle yapıyorum). Neticede marjinal bir kaç okuyucunun da siteyi takip etmeyi bırakması kaçınılmazdı.

Kalite nedir diye soruyoruz. Bizim için kalite yukarıda sıraladığımız dört istatistiğin artmasıdır. Yukarıya koyduğum grafiğe bakarsanız okuyucu sayımızdaki gelişmeyi görürsünüz. Grafikte göremiyorsunuz ama blogumuzun müdavimleri de reklam gelirleri de yeni blogumuza üye olanların sayısı da artıyor. Yani bizim kıstaslarımıza göre blogumuzun kalitesi her geçen gün artıyor.

3 Yorum Var.:

serdar dedi ki...

aslına bakarsanız kelimelere ve sayılara istediginizi söyletebilme yetenegi hatta buna biraz da karsısındakini asagılar bakıs acısını da eklersek- ki bu ekonomix de de vardı- kendinizi herzamanki gibi haklı cıkarmanız normaldir.
Kendi adıma sürekli takip ve hemen hemen her yazısını okudugum bir blogdan mailime gelen mailleri okumayıp ve hatta aboneliği kaldırma istedigine yaklasmıs biriyim.Belki kendi adınıza profesyonel bir iş yapıyorsunuz ve hatta ücretli sisteme geciş de ticari olarak sizi girişimci de yapar ama bence artık cok bos yazılar var.Şunu da eklemeliyim ara sıra bazı yazıları okuyorum bunlar da da genel de editör yazarlıgında cıkmıs yazılar oluyorlar baska yazarlar yazmıyor demi daha.üzücü halbuki bu blog furyası ilk basladıgında bende bilmeden eklemiştim kendimi ve sürekli takip ediyordum ama simdi geldigi noktada herhalde sistemin olgunluk devrinin sonunda ve çöküşünün baslangıcında oldugundan bunlar oluyor.Belki düzelir diye ben rss bağlantısını kaldırmayacagım.bir seylerin degişmesi dilegiyle..

Editor dedi ki...

Serdar Bey,

"Belki duzelir diye..." demissiniz. Detayli olarak bana anlatabilir misiniz bu blogdan beklentilerinizi. Insanlar sikayet ediyorlar ama neyden sikayet ettiklerine, kafalarindaki ideal blogun nasil oldugunu detaylariyla anlatmiyorlar. Ben de burada varsayim yaparak sizlerin ne dusundugunu kestirmeye calisiyorum.

Bir kisim okuyucu blogu sirf borsalarin ve piyasalarin gidisatini tahmin edebilmek icin takip ediyor. Bunu anladik ve buna gore bir hizmet sunuyoruz.

Borsalara ilgi duymayan diger insanlar blogu neden takip ediyorlar o kismini tam anlamis degilim. Bu konuda yardimci olursaniz sevinirim. Nelerin degismesi gerektigini lutfen samimiyetle cekinmeden anlatin.

Emin Tolga Akgoz dedi ki...

Benim birkaç önerim olacak.

Öncellikle birkaç seneden beri devam eden birşeyi ne türlü değiştirirseniz değiştirin memnun olmayanlar olmaması çok normal.

Örneğin Facebook arayüzünü sık sık değiştiriyor. İnsanlar da şikayet ediyor hatta bunun için grup bile kuruyorlar. Ama Facebook bunları planlı ve belli bir hedefe göre yaptığı için, başarılı olmaya, yani kullanıcı ve sayfa gösterim saysını arttırmaya devam ediyor.

Yalnız blog'un şu anki halinde şöyle bir şey var. Birbiriyle ilgili olsa bile bir blog için çok fazla değişik konudan çok farklı seviyelerde bahsediliyor. Türkiye ekonomisinin büyümesiyle ilgili yazıyı merakla okuyan birisinin aynı ilgiyle "faşizm nedir?", "açık artırma nedir?" veya "spam nedir?" başlıklı yazıları okumasını beklemek biraz zor. (Yazıların kalitesi ne olursa olsun.)

Ancak öte yandan SEO stratejisi de başarıyla işliyor ve konular sınırlı tutulursa da blogun gelir getirmeyeceği açık bir şekilde son birkaç sene içinde tecrübe edilmiş bir mesele.

Bence SEO stratejisinden tamamen vazgeçilmeden daha spesifik ilgili alanları olan kullancılar memnun edilebilecek bir çözüm bulunabilir.

Şöyle:

1 - Farklı kategoriler için farklı rss feedler olacak. Örneğin bir RSS feed tüm yazılar için olabilir. Başka bir rss ise sadece Türkiye Ekonomisi ile ilgili olabilir. Başka bir feed ise sadece tanımlar için olabilir.

2-Ekonomiturk web sayfasını da buna göre(1) şekillendirelebilir. Sayfa açıldığında tüm yazıların gözükmesi yerine sadece ilk paragrafları gösterilse ve "read more" ile diğer sayfalara geçilse, tüm yazıları takip etmeyen birisinin ilgisini çekebilcek postlar bile arada kaynamaz.

3- Ana sayfada direk en son post'u göstermek yerine Editor tarafından seçilmiş bir post daha büyük olarak gösterilebilir.

Yukarıda yazdığım maddeleri uygulayan bir blogun linki aşağıda:

http://flowingdata.com/

Bunun dışında paralı blog'da ne olup ne bittiği de preview olarak gösterilse daha ilgi çekici olabilir. Örneğin o blog'dan postların ilk paragraflarını kullanıcılar kenarda bir yerde görebilseler iyi olabilir diye düşünüyorum.

Tabii bu söylediklerim bildiğim kadarıyla blogspot ile yapılamaz. Ama aklıma geldiği için söyleyim dedim.

Neyse, tüm bunlar Türkiye'de dedikodu ve futbol ağırlıklı bir konu işlemeyip, sanal veya gerçek medyada popüler olmayı hatta daha da ileri gidip para kazanmayı amaçlamanın zorlukları olsa gerek.