Inan Dogan: Kriz Yorumlari

Malumunuz oldugu uzere ben bir suredir finansal piyasalardaki gelismeler uzerine pek bir gorus yazmiyorum. Yine de sizleri yorumsuz birakmamak istedim ve Inan Dogan'in Taraf Gazetesinde yayinlanan yazisini buraya tasidim. Yorumsuz yayinliyorum:

Amerikan piyasaları ciddi dalgalanmalara sahne oluyor. Kulislerde faturası 700 milyar doları bulacak bir kurtarma operasyonundan bahsediliyor. Çoğu kişi “geçtiğimiz yıldan bu yana bu kaçıncı kurtarma operasyonu?” diyerek olaya şüpheyle yaklaşırken iyimserler bile tedbiri elden bırakmıyor. Başbakan ise “krizi asgari etkiyle aşarız, hatta fırsata bile dönüştürebiliriz” diyerek topluma güven aşılamaya çalışıyor.

KRİZİN TOHUMLARI 2000’DE ATILDI

Problem şu ki, Türkiye’de ve dünyada Amerikan piyasalarında neler olup bittiğini doğru anlayabilen insan sayısı çok az. O yüzden de dünyanın her tarafında sinirler gergin ve gelişmeleri fırsata çevirebilenlerin sayısı bırakın Türkiye’yi, dünyada 5-10 şirketi geçmez. Önce Amerika’da olanları açıklayalım, zaten ondan sonra da bu krize karşılık nasıl bir strateji izlenmesi gerektiği ortaya çıkacaktır.

Amerika’da bugün gözlemlediğimiz krizin tohumları 2000 senesinde hisse senedi balonunun patladığı zamanlar atılmaya başlandı. O zamanlar hisse senedi balonunun etkilerini azaltmak ve ekonomiyi ciddi bir resesyondan korumak için faiz oranları Alan Greenspan tarafından 1950’lerden bu yana en düşük seviyesine çekilmişti. Düşük faizler 2004 senesine kadar devam etti ve 2004’ün ortasında Greenspan faizleri yavaş yavaş arttırmaya başladı. Ancak konut piyasaları üzerinde etkiye sahip olan 10 ve 30 yıllık faiz oranları 2006’nın ortalarına kadar göreceli olarak düşük seyretti. Yani neredeyse 6 yıllık bir süre boyunca Amerika’da konut yatırımcıları çok düşük faizlerle borçlanma imkânına sahip oldular. Önceleri geçici olarak algılanan bu durum 2003’den sonra kalıcı olarak algılanmaya başlandı ve neticesinde de bugünlerde sönmeye devam eden konut balonu oluşmuş oldu.

KONUT FİYATLARINDAKİ ARTIŞ KRİZİ TETİKLEDİ

Ocak 2000 tarihinden Temmuz 2006’ya kadar geçen süre içerisinde Amerika’da ortalama konut fiyatları yüzde 106 artış gösterdi. Yani 2000 yılının başında ortalama 110 bin dolar olan bir evin fiyatı 6,5 yıl içerisinde 227 bin dolara yükseldi. Türkiye’de insanlar bu tür fiyat artışlarına alışıktırlar ama Amerika’da ev fiyatları senede yüzde 3-4 civarında artar, o yüzden yukarıda bahsettiğim cinsten artışlar gerçekten anormal artışlardır.

Bundan daha anormal olan ise son iki senedir konut fiyatlarının yüzde 20’ye yakın bir düşüş göstermesi ve yukarıda örneğini verdiğimiz ortalama konutun değerinin 227 bin dolardan 185 bin dolara gerilemiş olmasıdır.

Ortalama konut fiyatlarının 2000 yılına göre hala çok yüksek olması ortada bir problem olmadığı anlamına gelmiyor. Nedeni ise şu. Konut fiyatları yükseldikçe konut sahipleri evlerinin değerindeki artışı ipotek göstererek neredeyse evlerinin yüzde 97’sine kadar miktarlarda konut kredisi aldılar. Amerika’daki konutların değeri 2006 yılında 15 trilyon dolar civarına kadar yükselmişti. Bankalar verdikleri konut kredilerinden doğan haklarını yatırım bankalarına satıp riskleri üstlerinden atıyor, yatırım bankaları ise satın aldıkları konut kredisi alacaklarını binlerce parçaya bölüp yeni finansal enstrümanlar yaratıp bunu yatırımcılara satıyorlardı. En azından kamuoyuna bunu söylüyorlardı.

Konut fiyatlarında ciddi düşüşler meydana geldikçe özellikle konut spekülatörleri borçlarını ödememeyi tercih ettiler çünkü borçlu oldukları miktar evlerinin değerinden daha fazla idi.

Bu durumda bu konut kredilerinden türetilmiş enstrümanların değeri de gerilemeye başladı. Problem karışık gibi görünse de aslında oldukça basit.

Neticede 2006 yılında toplam değeri 15 trilyon dolar olan konutların değerinde bugüne kadar 3 trilyon dolarlık düşüş gerçekleşti. Bu düşüşün yarısından çoğu (yaklaşık 2 trilyon dolar) konut kredisi kullanmayan ya da düşük miktarlarda borçları olan kişilerin sırtına bindi. Ancak şunu unutmamak lazım ki bu kişiler hala 2000 yılına kıyasla yüzde 50’den fazla karlı bir pozisyondalar ve bu durum önemli bir problem teşkil etmemekte. Problemli kısım yaklaşık 1 trilyon doları bulan, yatırımcıların ellerinde tuttukları enstrümanlarda meydana gelen kayıplar.

TOPLAM ZARAR 600 DEĞİL 1 TRİLYON DOLAR

Sonradan öğrendik ki bu yatırımcıların çoğunluğu Citigroup, UBS, Merrill Lynch, Lehman Brothers, Bear Stearns, Wamu gibi ya batan ya da çok büyük miktarlar kaybeden bankalar ile bu kâğıtları sigortalayan Freddie ve Fannie adı verilen kurumlar ve AIG sigorta şirketi imiş.

Bu şirketlerin bugüne kadar açıkladıkları toplam zarar miktarı 600 milyar dolara yaklaşıyor. Oysa biz bu zararların şimdilerde 1 trilyon dolar civarında olduğunu biliyoruz. Piyasalardaki güvensizliğin nedeni de bu.

Bazı problemli şirketler ellerindeki kâğıtların değerini olduğundan çok gösteriyor, bu yüzden de kimse kimseye güvenilmiyor. Hükümetin üzerinde çalıştığı 700 milyarlık dolarlık kurtarma operasyonunun amacı şimdi 1 trilyon dolar olan ve önümüzdeki 1 yıl içerisinde 1,3 trilyon dolara yükselmesi beklenen zararları bankaların hesabından alıp hazinenin üzerine devretmek. Böylece finansal sistem kurtulurken kayıplar sade vatandaşın sırtına binecek.

Kısaca şunu söyleyebiliriz ki bu kurtarma operasyonu problemi çözecektir, zararlar beklenenden biraz daha yüksek çıksa bile hükümet ilerideki günlerde kurtarma fonunun büyüklüğünü 300 milyar dolar daha arttırmaktan çekinmeyecektir. Anlayacağınız bu kriz depresyona ve dünya çapında bir felakete yol açmayacak. O yüzden de Türkiye bu krizden başbakanın dediği gibi en az zararla çıkacaktır. Bu krizin ortaya çıkaracağı fırsatlara gelelim.

Aslında ‘atı alan Üsküdar’ı geçeli’ bir kaç gün oluyor. Krizin ortaya çıkardığı ilk fırsat Bear Stearns’ün yok pahasına satılması idi. Daha sonra ise Lehman Brothers’ın Amerika, Avrupa ve Asya operasyonlarının tanesi 250 milyon dolara satılması çok çok büyük bir fırsat idi. Bu, Garanti Bankası’nın piyasa değerinin yüzde 2’si gibi çok ufak bir rakam ve bu parayı öderken şirketin borçlarını ve konut kredisi kaynaklı risklerini de üstünüze almak zorunda kalmıyorsunuz. Bundan iyisi Şam’da kayısı.

KURTARMA DAHA BÜYÜK KRİZLERİ ÖNLEYECEKTİR

Daha sonra ise Wamu gibi büyük bir bankanın varlıkları 1,9 milyar dolara satıldı. Bu bankanın elindeki mevduatların toplamı neredeyse 200 milyar dolar. Türkiye’de hangi bankanın elinde bu kadar mevduat var? 1.9 milyar dolar ödeyerek Wamu’ya sahip olmak mümkündü, hem de üzerinize konut kredisi kaynaklı risk almadan. Bundan sonra bunlar gibi ballı kaymaklı fırsatlar ortaya kolay kolay çıkmayacaktır. Geçti Bor’un pazarı...

Büyük yatırımcılar fırsatları kaçırdılar. Küçük yatırımcılar ne yapabilir? Bu soruya cevap verebilmemiz için Amerika’daki finansal krizin ve kurtarma paketinin dünya ekonomisi üzerindeki etkilerini detaylı bir şekilde irdelememiz gerekiyor. Bunu başka bir yazıya bırakıyoruz ancak şu kadarını söyleyebiliriz ki dünya ekonomisi korkulandan çok daha yüksek hızlarda büyüyecektir. Read More!

Bayram

Blog'un kucugu olarak tum buyuklerimin ve takipcilerimizin bayramlarini kutluyorum. Olum sessizligini de bozmus olayim boylece. Hatamiz olduysa affola. Ister ramazan bayrami deyin, ister seker bayrami; herkese mutlu bayramlar...
Read More!

TÜRK İŞİ HABER KANALI


Konu güncel olduğu için hemen yazmak istedim. Büyük tartışmada Dengir Fırat’ın hayali ihracat yaptığı ve bunun formülünün de gümrükte çift fatura yöntemi olduğu irdelendi. 26.09.2008 akşamı da CNN Türk kanalı, güya haber kanalı olacak uzman adı altında temsili bir şahısı ana habere çıkararak zeka özürlü sorular ile çift fatura yöntemini tanıttı.

Bu yanlış bilgilendirme dış ticaretle alakalı dezenformasyona güncel bir örnek teşkil etti.
-Sunucu soruyor;
-Sınır gümrüğünde yakalanmıyor mu?
-Uzman cevaplıyor;
-Muhafaza memuru dikkat ederse belki,
-Sunucu soruyor;
-Ne işe yarıyor?
-Uzman cevaplıyor;
-Teşvikle alakalı.

Oysa çift fatura olayı teknik bir konu olup iki ülkede farklı fatura kullanılmasına dayalı, ithalatta ve ihracatta farklı boyutları olan, özellikle çok uluslu şirketlerin kendi aralarındaki ticarette transfer fiyatlandırması yöntemi ile vergi avantajı olan ülkelere kar transferi yöntemlerine hizmet eden bir argüman. Bir diğer yanlış bilgi de konunun özünde gümrük muhafaza memuru ile alakasının olmaması. Bu da hep karıştırılan bir konu. Çünkü gümrüklerde iki teşkilat var. İşlemleri yapan, imzayı atan ve eşyayı muayene eden gümrük memurları ile öncelikle asayişi sağlamakla görevli kolluk kuvveti vazifesi gören gümrük muhafaza memurları.

Benim böyle önemli bir konuda acemice yapılan bu haberden çıkardığım, Aydın DOĞAN’a görsel medyada da etrafı toparlayacak Ertuğrul ÖZKÖK türevi bir çantacının acilen gerekli olduğu, hatta bir adım ötesinde diğer ticari işletmelerinde de aynı işlevde bir güven adamına ihtiyacı olduğu. Çünkü Petrol Ofisinde de Jan NAHUM’un okkalı bir maliyeti olmuştu.

En iyisi ÖZKÖK’ü klonlasın.

Read More!

FORTIS

Geçenlerde Ekonomix, "sizce Fortis ne olur?" diye sormustu. Bugunku Hurriyet gazetesinde bu konuda su haber var.

Benim elimde de az miktarda FORTIS var, beklemeye devam edeceğim.

Geçen hafta fiyatının uygun olduğunu düşündüğüm hisse senetlerinden (hisse senedi nedir?) bir miktar aldım ama FORTIS'i gozden cikardigim icin almadım. AVIVA, ALKIM, THY, GARANTI ve Zorlu Enerji hisselerini daha önceki ortalama maliyetlerimin çok altından alma imkanım oldu. Yine de uzun vadeli yatırım oldugunu düşününce mevcut hisse senedi portföyümü zayıf buluyorum. Portföyümde Akbank, Aviva, Alkim, Garanti, Selçuk Ecza Deposu, Eczacıbaşı İlaç, THY, Zorlu Enerji senetlerim var. Ama, bir türlü uzun vadede yatırım yapacak başka hisse senedine karar kılamıyorum. Tüpraş ve Halkbank almak istiyorum ama şu anki fiyatlarının doğru fiyatlar olduğundan emin değilim. Uzun vadeli HS yatırımı yapan varsa, görüşlerini paylaşırlarsa sevinirim. Read More!

TOKİ 'nin etkileri

TOKİ'ye bir de bizzat onunla işi olan birisinin gözüyle, benim gözümle bakın dedim.

Öncelikle, büyük şehirlerdeki TOKİ evleri daha satıldıkları anda değerleri artıyor. Özellikle de bazı devlet memurlarına filan yapılan özel konutların. Mesela bir arkadaşım bu konutlarda kurayı kazandığı hafta TOKİ'ye 18,000 YTL ödeyip 34,000 YTL'ye sattı. Düşük bütçeliler için yapılan konutlarda bile parası olanlar olmayan 3-4 akrabalarını kuraya sokuyorlar. Kazanana beş on kuruş verip evi kendi üzerlerine alıyor, sonra da yine satıyorlar. bir iki başarısız proje hariç (örnek: ankara temelli evleri) bütün projelerde bu böyle. Dünya bankası kredisi ve hazine veya belediye arazileri kullanılarak yapılan konutlar ederlerinin altında bir fiyata satılıyorlar. bir de olayın özel sektöre tanınmayan ruhsat vb kolaylıklar kısmı var. Yine de TOKİ'nin başarılı olduğunu ve AKP'ye çok oy kazandırdığını unutmamak lazım. Lakin deniz de bitti. Şehir içindeki hazine arazileri ve orta ve küçük boyutlu kentlerin yeni konut ihtiyacı çok azaldı. Burada o hazine arazilerinin oportunity cost'larından bahsetmek lazım. o arsalar yine bu şekilde imarlandırılıp arazi olarak satılsalardı dahi iyi para ederlerdi. Bir de Erdoğan bir şeyi unutuyor sanırım, yüzbinlerce ev yaptı ve bu kadar insanı TOKİ'ye ve onun arkasında Dünya Bankası'na borçlandırdı. Bu borçlar 9 ila 30 yıl vadeli, ve YTL cinsinden sabit ödemeli değil. Memur maaş artış oranında artıyor. Bunun iki sonucu var:

1. Yüzbinlerce ailenin tüketimi yıllarca baskılanacak. Büyümeye yapılan 4 yıllık ön gazın sonunda yıllar sürecek bir baskılanma bizi bekliyor.
2. Memur maaşlarının artırılmamasını isteyen veya düşük oranda artırılırsa bundan memnuniyet duyacak bir grup oluştu. Sanırım TOKİ'nin dışsal bir faydası bu.

Sonuçta TOKİ'de bir yavaşlama başladı ve sürüyor. Ünlü ve çalışkan başkanına da patronu yeni bir iş vermek üzere. Türkiye'deki konut arzının özellikle büyük şehirlerdeki yetersizliği de ortada. Bankalar kredilendirdikleri eve ipotek yapmayı yeterli görüyorlar mesela hala. kişiye özel faiz uygulamıyorlar. Bu da onların hem ödemede aksaklık beklemediklerini hem de ipotekledikleri evi hemen satabileceklerine inandıklarını gösteriyor. çok ve garantili aylık gelirim olmasına rağmen bana faiz indirimi uygulamadılar mesela. Muhtemel bir krizde işsizlik oranları artar da ödemeler aksar, bir de kıt olan ikincil piyasalar dalgalanırsa ne olur bilemiyorum.

Kişisel not: Son bir yılda bir TOKİ evi aldım ve ödüyorum bir de mortgage ile ev satın aldım, onu da ödüyorum. Türkiye'deki konut sektörüne mikro açıdan bakmak için beni takip edin, beni takip etmek için de bana oy verin diyorum.
Read More!

GARİP KUŞUN YUVASI

Bizde AKP iktidarı ile başlayan ve TOKİ ile desteklenen konut hamlesinde şu ana kadar başarılı sonuçlar alındığı tartışılmaz. Ayrıca planlama olarak da bu proje başarılı idi. Çünkü sadece dar gelirliye yönelik konut üretilmedi.Kar sağlayacak lüks konut ve iş yeri üretimi de sağlanarak buradan elde edilen gelir ile TOKİ’nin finansal yapısı da güçlendirildi. Bu arada kullanılıp dönmeyen konut kredilerinin oranı artış gösterse de, şimdilik tehlikeli boyuta ulaşmadı ki bankalar hala kredi verme telaşındalar.

Bizde uygulanan finansal sistem de oldukça basit olduğundan sabit gelirlilerin fazla kafasını karıştırmadan aile bütçesinden ayırabildikleri tasarruflar ile ev sahibi olmalarının önü açıldı. Konut hamlesinin çıkış noktası, dar gelirli halkı kiradan kurtarmaya yönelik sosyal bir politika olarak düşünüldüğünden bu projede belediye imkanları ve hazine arazileri de kullanılarak maliyetler düşürüldü. Bunun yanında birçok pratik uygulama hayata geçirilerek dinamiklik sağlandı. Örneğin yoksul kesime yönelik bazı projelerde ilk 12 ya da 18 ay ödemesiz alternatifler sunuldu. Bu sayede konutlar bitene kadar vatandaşın hem taksit hem de kira ödeme sıkıntısı ortadan kaldırıldı. Konutlar da planlanan sürelerde teslim edilerek kira öder gibi ev sahibi olmaları desteklendi. Tüm bunlara ek olarak bazı kentlerde belediyelerin bünyesinde inşaat şirketleri kurularak belediye imkanlarının kullanılmasının hukuki zemini hazırlandı ve bu şekilde maliyetler düşürülerek lüks konut formatına uygun alt yapı-çevre düzenlemeleri olan uydu kentler yaratıldı. Bunların dışında anadoluda bazı projelerin kalite açısından standartları tutturamaması tek eleştirilecek nokta oldu. Ancak genel fotoğrafa bakacak olursak şimdilik amaca ulaşılmış gözüküyor.

Abd’de konut sektöründen kaynaklanan kriz ise bizdeki konut hamlesinden farklı apayrı bir olay. Oradaki konut üretiminin büyük bir finansal krize dönüşmesinin temeli çok basit bir sebebe dayanıyor. O da Niyet.

Niyet, halkın ucuz konut sahibi olması şeklinde tecelli etmeyince böyle finansal istismarlara da müdahale edilmiyor. Amerikanın hukuk sistemi para cambazlarının şişirdiği bu finans balonunu devletin ne dereceye kadar seyretmesine cevaz verir bilemiyorum ama liberal kayıtsızlıktan doğan bu krizin, sanal para trafiği devrini sona erdireceği kesin.

Abd’deki konut arzında bitmiş ve satılmamış evlerin pazarlanması asıl amaç iken, bizde sıfırdan konut üretimi inşaat ve bağlı yan sektörlerin de ekonomiye pozitif katkı yapmalarını sağladı.

Neticede bizde nokta atışlar ile hedefler vurulmaya çalışılırken, okyanusun ötesinde aynı sektörde amaç-araç ve niyet farklı olunca geçmiş zamanda bizdeki banker faciasına benzer uzun yıllar unutulmayacak, literatüre girecek bir çuvallama olayı mevzubahis oldu.

Read More!

Sarkozy

Sarkozy ne demiş?

Ben yazının en çok şu kısmına güldüm:

Sarkozy's comments earned him a lukewarm reaction from the members of the business community who had paid $1,500 to $75,000 each to see Sarkozy receive a "humanitarian award" at a black-tie gala event and eat a light meal.



Ceza yöntemi de giyotin olsun bari. Hani Fransız ya, insani ve modern o bakımdan... Read More!

Kontra Atak

Junior'dan vole bekleyenlere kontra atak :)

Erdogan Toki sayesinde krizden etkilenmedik demis. Baris Bey de bizden elestiri bekliyor. Basbakanin sozleri tam olarak soyle:

"Türk ekonomisi bugün devasa küresel krizlerle baş edecek bir yapıya kavuşmuştur. İşte Amerika’da bir mortgage olayı ama biz de bir TOKİ bizim burada adeta sigortamız olmuş ve olumsuz bir etkilenme Türkiye’de görülmemiştir."

Nasil yani, mortgage yok diye elestirecek miyiz? Erdogan'dan once Turkiye'de sanki faizler %5'ti herkes ekmek su gibi mortgage mi aliyordu?

Toki niye bu isi ustlendi diye mi elestirecegiz? Niye kurtardi insanlari serefsiz mutahhitlerden diye? Yoksa yurtdisindan toplu kaynak bularak sadece enflasyon oraninda artan taksitlerle insanlara ev sattigi icin mi?

Ha bunlarin bizim krizden etkilenmemiz ile ilgisi yoktur. Ok. Ama bu isleri yapmanin kazandirdigi artilar bu laf cambazligini yaptiriyor adama.

Ayrica dun basbakan ekonomi bilgisini baya bir gelistirdigini gosterdi. "bir mb faizi vardir bir bizim odedigimiz faiz vardir, bunlar farklidir, gonul ister ki ben daha ucuza para satin alayim ama bu gonlumun istemesiyle olacak birsey degil" mealinde cumleler kurdu. Baya sasirdim.

Bunlari yeni ogrenen bir adamdan tutup da mortgage krizinden etkilenen ulkelerin buyuk fonlarinin ve bankalarinin ABD mortgage varliklarina yatirim yaptigi icin etkilendigini, bu durumun o ulkelerde Toplu Konut Idaresi benzeri "Administration for Housing with Ball" tarzi kuruluslar olmamasiyla bir alakasi olmadigini anlamasini da hemen bekleyemezsiniz. Zamanla olacaktir o da. Izin verilirse...

Read More!

Yeni yazarlarimiza gol pozisyonu

Ekonomix'in verdigi linkten:

Erdoğan, şöyle konuştu: "Türk ekonomisi bugün devasa küresel krizlerle baş edecek bir yapıya kavuşmuştur. İşte Amerika’da bir mortgage olayı ama biz de bir TOKİ bizim burada adeta sigortamız olmuş ve olumsuz bir etkilenme Türkiye’de görülmemiştir."

Yeni yazarlarimizdan Junior henuz daha oy kullanmadigima dikkat cekip duruyor. Halep oradaysa arsin burada. Meydan sizin. Basbakanin ortasina voleyi kim cakacak?

Read More!

Tayip Erbogan'in Gunlugu

Ekonomi Turk bir ilke daha imza atarak Tayip Erbogan'in gunlugunu ele gecirdi. Iste o gunluge bugun yazilan yazi:

Sevgili Gunluk,

Bugun yine cok stresli gecti. O Aydin duzenbazinin carkina tukurecegim, herifle bu global kriz ortaminda it dalasina girdik, girmez olaydik. Amerikan ekonomisi batiyor, bizim ugrastigimiz seylere bak. Ramazan ramazan kufur ettirecekler adama. Neyse ki bugun vatandasin kaygilarini yatistirmak icin "
krizi en az etkiyle atlatiriz, firsata bile donusturebiliriz" seklinde bir aciklama yaptim da piyasalar biraz yatisti (ya da bana oyle geliyor). Bu kriz Turkiye'ye de sicrarsa boku yedik, ne yapacagimi bilemiyorum. Mehmet veletini de bir halt biliyor diye isin basina getirdik, herif laf yapmaktan baska bir ise yaramiyor. Keske Fatih Tersim'i goreve getirseydim, hem daha az para verirdik herife, hem de herifin balindan son dakikada Avrupa Birligine bile girerdik.


Borsa Nasıl Oynanır  inovasyon nedir    Borsa Yorumları    Petrol Fiyatları    Standart Sapma

Kriz gercekten urkutuyor beni ama belli etmemeye calisiyorum. Paralari dolara cevirsem diyorum ama o da saglam ayakkabi degil, avro desen Avrupa bizden beter durumda. Ben en iyisi altin alayim.

Su Deniz Feneri meselesini de birinin ustune yikamadik gitti, bizim gerizekalilar da sosyal demoktratlar gibi, yakalanmadan yolsuzluk yapmasini beceremiyorlar. Neyse, bunlar tecrube olur, bundan sonra yakalanmadan mali gotururuz.

Su kuresel krizden tirsmasam DYHOL hisselerinden alacagim, niyeyse cok ucuzladilar. Pozisyonu yaptiktan sonra da Aydin'la baris yapiyormus ayaklarina yatip, yuksekten satacagim. Ne demistim, krizi firsata cevirebiliriz. Bundan iyi firsat mi olur?

Uyari: Bu yazida kullanilan isimler sahtedir, gercek hayattaki isimlerle olan benzerlikler tesaduften ibarettir.
Read More!

Ekonomi Yönetimi - Takım Oyunu

Abd ekonomisinde tsunami yaşanırken bizim ekonomi ile alakalı bakanlarımızın birbiri ardına yaptıkları, güven tazeleyici pembe tablolar çizen açıklamalar bana hiç de inandırıcı gelmiyor. Sebebi ise ilgili bakanlarımızın aralarındaki senkron eksikliği. Teknik direktörü olmayan bir takımda nasıl herkes gol atmaya çalışıyorsa, bizim bakanlar da tek başlarına yaptıkları icraatlarla hatta birbirlerinin görev alanlarına müdahalelerle kahraman olmaya çalışıyorlar. Bunun en son örneğini Rusya ile yaşanan gümrük krizinde gördük.

Borsa Nasıl Oynanır  inovasyon nedir    Borsa Yorumları    Petrol Fiyatları    Standart Sapma

Dış Ticaret Müsteşarlığı ve Türkiye İhracat Kredi Bankası A.Ş.’den (Eximbank) sorumlu bakan Kürşat TÜZMEN çoooook uzaklardan taa Çin’den gol atmaya çalıştı.

Rusya’nın Türk ihraç mallarına getirdiği yaptırımlara karşılık sayın bakan bizim de Rusya’dan ithal ettiğimiz mallarda kırmızı hat uygulamasına geçmemiz gerektiğini beyan etti. Bilmeyenler için hatırlatalım kırmızı-sarı-mavi ve yeşil hatlar eşyaların gümrükte belli kriterlere göre muayenesini belirleyen uygulamalar ve bunlardan en ağırı da en nadir olarak uygulanan kırmızı hat. Tüzmen’in bu teklifi makul gibi görünse de kendi görev alanı ile uzaktan yakından alakası olmayan bir gümrük uygulaması ve ayrıca gümrüklerden sorumlu bakan da Başbakan Yardımcısı Sn. Hayati YAZICI. Teklifin uygulanabilirliği de ayrı bir tartışma konusu olmakla birlikte Tüzmen gümrüklerden sorumlu bakanlık görevinin bir önceki kabinede kaldığını unutmuş olacak ki, eski alışkanlıklarla kendi görev alanı dışındaki bir konuya müdahil olarak büyük bir gafa ve hükümet içinde mini bir krize imza attı.

Neticede gereken tepki Bakanlar Kurulundan geldi ve yanlıştan dönülerek böyle bir yaptırımın uygulanamayacağı açıklandı. Geçtiğimiz günlerde de iki ülkenin gümrük bakanları orta yolu bularak, iki kesimin de sıkıntılarını giderecek anlaşmayı imzaladılar.

Ülke ekonomisinin yönetiminde başarılı olabilmek için, birbirini tamamlayan birçok kuruluşun dolayısı ile birçok yöneticinin birbiri ile uyumlu tam bir takım oyunu sergilemesi ön koşul teşkil ederken bu küçük örnek bile, bize ekonomi yönetimindeki plansızlığın-uyumsuzluğun hangi boyutta olduğunu göstermeye kafi.

Abd ekonomisinde yaşananların bize etkileri için alınacak önlemlerin acil gündeme gelmesi gerekirken, ekonomi kurmayları arasındaki bu iletişimsizlik, bizi küme düşmeye aday göstermeye yeter de artar bile.


Read More!

Sosyal Güvenlik II - olması gerekenler

Sayın Tpol'ün pasını göğsümde yumuşatayım ve blog yarışmasını kaybedersem (hala mı umudum var, evet. umut fakirin ekmeği) yayınlayamayacağım o "Sosyal Güvenlik, Olması Gerekenler" yazımı yazayım.

Olması gerekenleri, hayalim ve gerçekleşme ihtimali olan daha iyi bir yol şeklinde ikiye ayıracağım.

1- Hayalim: Bugüne kadar yapılanlar yapılıp bitmiştir, geleceğe bakmak lazım. Devletin gelecekte vatandaşına yaşlılık aylığı olarak ödemesi gereken miktar nedir, her kişi için teker teker hesaplansın. Bu kişilere bu paralar nakden ödensin. Devlet, bundan sonra hiç kimseye hiç bir şartla asla ve kat'a Sosyal Güvenlik ödemesi yapmayacağının taahhüdünü versin. İsteyen gitsin sigorta şirketlerinden birine para ödesin, isteyen ev alsın, isteyen de yesin bütün kazandığını keyfine baksın
yaşlanınca zor duruma düşerse de kendisi düşünsün.

Ne yazık ki bu hayalimin gerçekleşme ihtimalini sıfıra yakın görüyorum. O yüzden gerçekleşmesi ihtimali az da olsa olan ikinci önerimi açıklıyorum:

Borsa Nasıl Oynanır  inovasyon nedir    Borsa Yorumları    Petrol Fiyatları    Standart Sapma

2 - Bir ihtimal daha var. O da, içimiz kanayarak da olsa devletin sosyal güvenlik hizmeti vermesini kabul etmek, lakin şimdiki gibi enflasyonu, büyümeyi vs. hiç hesaba katmadan aylıkları "prime esas brüt ücretin çalışılan ilk 20 yıl için yüzde 2'si, sonraki yıllar için 1'i toplanıp ödenir, bu rakam yılda 2 kere enflasyon oranında artırılır" şeklinde abidik gubidik bir sistemle hesaplayarak olmaz. Bireylerin ödedikleri primlerin oranı bireylere bırakılır. İsteyen maaşının yüzde onunu, isteyen yüzde yirmisini devlete öder. Bu ödemeler de yine kişinin risk istemine göre değişik şekillerde fonlarda biriktirilir. Kişi, emekli olacağı yaşı da kendisi seçer. Seçtiği yaşta alacağı aylık, o günkü koşullarda perpetuity ile hesaplanır. Her ay cari ve beklenen faiz oranına, kalan parasına göre bu hesap tekrar yapılır ve kişiye verilir. Kişi, istediği anda tüm alacağını alıp sistemden çıkmayı, aylığını yükseltip alçaltmayı tercih edebilir. İçeride parası varken ölenlerin de fondaki parası mirasçılarına verilir.

Bu, önerdiğim sistem, övünmek gibi olmasın ama dünya üzerinde mümkün olan en adil yaşlılık aylığı sistemidir.

Sağlık, erken yaşta ölüm, mesleki hastalık ve kazalar, farklı sigorta dallarının; fakirlere, dul ve yetimlere, özürlülere ödenecek aylıklar ise sosyal politikaların konusudur. Bu farklı konuları da bu hesaba katan ülkelerin yıllık sosyal güvenlik açıklarının 30 milyar dolar olduğu, Türk siyasetçilerince ispatlanmıştır.

Read More!

Emeklilik ya da 21. Yüzyılın Havuz Problemi

Bu emeklilik konusunda ne kadar takıntılı olduğumu bilen bilir. Bugün Yılmaz Özdil tarzı bir yazı hazırlayayım bu konuda dedim ama onunki gibi kısa ve öz (tesadüfe bak adamın soyadı Özdil ya!)olmadı:



1949: Büyükbabam devlete 15 yıl hizmet sonrası vefat eder, Babaannem 2003 yılında vefat edene kadar devletten dul maaşı alır.

1972: Dedem (annemin babası) emekli olur, aldığı emekli ikramiyesiyle sahip olduğu bir arsanın üzerine müstakil ev yaptırır.

1993: Babam emekli olur, 30 yıllık hizmet sonrası eline geçen ikramiye ile 50 metrekarelik bir yazlık satın alır.

1997: Annem emekli olur, aldığı emekli ikramiyesi gayrimenkul sahibi olacak miktarda değildir. Parayı bankaya koyar.

Borsa Nasıl Oynanır  inovasyon nedir    Borsa Yorumları    Petrol Fiyatları    Standart Sapma

2012: T’Pol 24 yılda emekliliğe hak kazanacak ama emekli olamayacaktır. Zira kendisine bağlanacak 1276,43 YTL’nin her yıl sadece enflasyon oranında zamlanacağının ve ülkenin büyümesinden pay alamayağı için emekli maaşının kuşa döneceğinin bilincindedir. Ayrıca zırt pırt iş değiştirdiği için emekli ikramiyesi de sözkonusu değildir.

Bilmem anlatabildim mi? SGK konusunda deniz bitmiş, sistem batmıştır. 2010’lu yıllardan sonra devletin o zamanki emeklilerine maaş ödeyip, ödeyemeyeceği bile meçhuldür. Buna mukabil tıp ilerlemekte ve yaşam beklentimiz artmaktadır.

Okullarda bir musluktan dolup öbüründen boşalan havuz gibi farazi bir konuda problem sormaktansa, havuz problemlerini, emeklilik problemine çevirip sorsalar, hiç olmazsa 3-5 çocuk konuya uyanır da belki hayatlarını kurtarırlar.

Yeni havuz problemi şöyle birşey olmalı bence:

Babanız 60 yaşında yani 2020 yılında emekli olduğunda SGK’nın bağlayacağı maaş 1200 YTL’dir. babanız rahat yaşamak için ayda 2500 YTL’ye ihtiyacı olacağını düşünmektedir ve yaşam beklentisi 90’dır. Ailenizin şu an mevcut tasarrufu 25,000 YTL, mevcut geliri ise ayda (haydi kolaylık olsun) 4000 YTL net sabit ücrettir. Babanızın 60 yaşında emekli olabilmesi için ne kadar birikime ihtiyacı vardır? (Enflasyon sabit %10, banka faiz getirisi sabit %14 (net) olarak alınabilir).

Read More!

Kapitalizm, LIberalizm ve Sosyalizm Karikaturu




Demokrasi Nedir   Küresel ısınma Nedir  Özel Üniversiteler    Bilgisayar Nedir    Teknoloji Nedir

"I know why you are conservatives -- you favor private enterprise for the poor and socialism for the rich." Gary Hart

Read More!

Bilkent Endustri Dunya Altincisi

Bilkent Endustri Muhendisligi Bolumu akreditasyon kurumu ABET tarafindan dunya altincisi secilmis. Turkiye'de mezun olan Endustri muhendisleri genelde "yumusak" muhendis tabir ettigim "muhendis ama tam da degil" kategorisinde idi. Burada Kanada'ya gocen bir kac arkadas is ararken "profesyonel muhendis" sertifikalari olmadigindan is bulamiyorlardi. Yeni Bilkent mezunlari buraya gelip is ararlarsa artik problem cekmeyecekler demektir. Tek problem artik Amerika'da dogru durust muhendislik isinin kalmamis olmasi. Olanlar da Turkiye'den daha az para veriyor zaten.

Bilkent Rektoru Ali Dogramaci ile bundan yaklasik 4-5 yil once Amerika'da karsilasmistim, cok asil adam. Sigara icmekten olsa gerek girtlak kanseri olmus, ameliyat etmisler, elinde surekli bir sise su ile dolasiyordu. Eskiden Bilkent Turkiye'nin en iyi 2-3 universitesinden bir tanesiydi, simdilerde nasildir bilemem. Sabanci ile Koc da universite acmis, siralamalar nasil oldu haberim yok. Bir de Okan universitesi var, onun yeri bambaska.

Demokrasi Nedir   Küresel ısınma Nedir  Özel Üniversiteler    Bilgisayar Nedir    Teknoloji Nedir

Hurriyet haberinde Bilkent Endustri muhendisligi bolumu hakkinda sunlari soyluyor:

Bilkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Doğramacı, Endüstri Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. İhsan Sabuncuoğlu ve ekibinin uzun süren çalışmaları sonrasında böyle büyük bir başarıya imza attıklarını belirterek, Hürriyet’e "Dünyada, ABD dışında ilk akredite olan Endüstri Mühendisliği biz olduk. Dünyada ilk altıdayız. Avrupa’da hiç bir örneği yok. Türkiye’de ilk ve tekiz. Bu gurur tarif edilemez" dedi. Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sabuncuoğlu da, şunları söyledi:

Örnek bir model olacak

"Mezun, öğrenci, işveren ve öğretim üyelerinin paydaşlığında alınan bu belge 22 öğretim üyesi, 50 asistanı ve 750 öğrencisiyle Türkiye’nin en büyük bölümlerinden biri olan bölümümüzün eğitime verdiği önemi ve sürekli gelişim hedeflerini yansıtan önemli bir kanıt oldu. 1994 yılında bağımsız kurumlarca eğitim kalitesinin değerlendirilmesi sürecine başlayan Türkiye’deki ilk Endüstri Mühendisliği bölümü olarak ulaşılan bu son aşamada, alınan bu akreditasyon ile Türkiye’deki tüm mühendislik bölümleri için örnek bir model oluşturacaktır."
Read More!

Finansal Kriz Analiz

Piyasalarin son iki gunde cosmasina neden olan ABD hukumetinin bankalari kurtarma plani hakkinda detaylar ortaya cikiyor. Bush'un baskanliktan ayrilmadan once Iran'a saldirmasini bekleyenler yanildi. Bush son kursununu ekonomik krize karsi kullanacak gibi. Biz de ona buna laf atacagimiza olanlar konusunda ne dusunuyoruz burada belirtelim. Ekonomiks gibi adamlar bile Turkiye'ye gelmek isterken iceride rekabet artacaktir. Isimizi iyi yapalim.

Bilindigi uzere krizin arkasinda ABD'de ev fiyatlarinda olusan balonun patlamasi ve sadece bu evleri "dayanak varlik" alarak cikarilmis menkul kiymetlerin banka bilancolarinda milyarlarca dolar zarara yol acmasi yatiyor. Gectigimiz donemde krizi ve belirsizligi derinlestiren bir faktor ise, "gercek degerleri hesaplanamayan" bu varliklarin cogunun bilanco disinda muhasebelestirilmesinden oturu hangi bankanin tam olarak ne kadar zarar ettiginin bilinememesi oldu. Bir de sirketlerin bu zararlari gizlemek icin muhasebe hilelerine yonelmesi tum bunlarin uzerine tuz-biber ekerek piyasada guven duygusunu iyice zayiflatirken, spekulasyonlara ise hergun yenileri eklendi. Ornegin bu hafta iflasini aciklayan Lehman'in ne kadar kotu durumda oldugunu anlayabilmek icin ancak Ekonomiks'in bahsettigi David Einhorn kadar iyi bir analist olmaniz gerekiyordu. Piyasanin geri kalan kisminda cogunluk Lehman'in bu kadar zor durumda oldugunun farkinda degildi.

Ayni durum su anda diger bankalar icinde gecerli ve gercekleri tam olarak sadece banka yoneticileri ve regulatorler biliyor. Bizim yapabilecegimiz ise mumkun oldugu kadar iyi analiz etmek olanlari. Bakin piyasanin olumlu algiladigi kurtarma planinda neler var.

Bloomberg'den:
"The Bush administration asked Congress for unchecked power to buy $700 billion in bad mortgage investments from U.S. financial companies...
...The plan necessitates raising the ceiling for the national debt and spends as much money as the combined annual budgets of the Departments of Defense, Education and Health and Human Services....
It sounds like Paulson is asking to be a financial dictator..."

ABD Hazinesi kimseye hesap vermeden toplam 700 milyar dolar'a kadar bankalarin elindeki mortgage varliklarindan satin almak istiyor. Bu islemin neden -unchecked- yapilmasi isteniyor? Benim tahminim, rakamlari salliyorum, ornegin Citi'nin 100 milyar dolarlik varliginin degeri 5 milyar dolara dusmus durumda ama bu bilgi public degil yani aciklanmamis. Hazine bakani simdi gidecek ve gercek degeri 5 milyar dolar olan bir varlik icin Citi'ye buyuk ihtimalle en son bilancosunda acikladigi rakama yakin ve 5 milyardan kat ve kat fazla para odeyecek. Cunku yapilan adi ustunde: "kurtarma".

Deniz Baykal-Aydin Dogan ikilisi Amerika'da olsaydi bu plana karsi neler derlerdi bilemiyorum ama ben planin olasi ekonomik sonuclari uzerine yorum yapayim.

En basta ABD'nin meshur national debt rakami onemli miktarda artacak. Fannie ve Freddie'ye el koymadan once 9.7 trilyon dolar seviyesinde olan ABD hukumetinin borcu 11 trilyona dogru yukselecek. El konulan finansal kurumlarin bilancolarindaki trilyonlarca dolarlık yukumlulukler bu hesaba dahil degil. Tum bunlari yapan ABD disinda bir ulke olsa yasananlar "risk faktorunu artiran" gelismeler olarak degerlendirilirdi. Amma velakin, en temel finans dersinde gosterildigi gibi ABD hukumetinin borclanma kagitlari risksiz yatirim araclaridir. Peki papaz her zaman pilav yemeye devam edecek midir? Bu soruya cevap verebilmeniz icin ekonomist, analist veya tarihci olmaniz degil, psikoloji bilimi hakkinda bilgi sahibi olmaniz gerekmektedir. Eger yalniz gezen, cirkin ve kizlarin ilgisiz oldugu bir erkegin okulun en guzel kiziyla cikmaya basladiktan sonra diger kizlar tarafindan begenilmesini aciklayabiliyorsaniz, eger hic giymedigi renkte ve modelde bir t-shirt'u uzerinde en sevdigi marka yazili oldugu icin satin alan gencin dusunce yapisini cozebiliyorsaniz, iste o zaman su an degersiz durumdaki mortgage varliklarinin ABD hazinesi tarafindan satin alinmasinin piyasayi nasil kurtaracagi konusunda tahmin yapabilirsiniz. Piyasa risk-free niteligini ABD'den geri alana kadar bu gucun keyfini surecektir her iki taraf. Buyuk buhran'dan savunma harcamalarinin destegiyle cikan ABD, bu sefer yazinin basinda dedigim gibi paralari savas yerine Wall Street calisanlarinin bonuslarina harcamaya karar verdi (Paulson is asking for the power to hire asset managers). Ne diyelim. Mutlu son.

Aslinda ben Enron krizi sonrasi cikarilan Sarbanes-Oxley Act tarzi cok guclu bir regulasyonla yeniden yapilandirma aciklamasi bekliyordum ama o da daha sonra gelecek sanirim. Durum acil oldugundan can simidine sarildilar, tamirat daha sonra...

Artan ABD borclanmasinin bir sonucu elbet artan uzun vadeli faizler, bunun sonucu daha az yatirim daha az buyume. Bir miktar da gelir dagilimi bozulmasi. Kurtarma planinin ekonomik birimlerde yarattigi algi bozulmasi da cabasi. Ama bosverelim bunlari. Enjoy the Rally...

Iyi pazarlar herkese...

Read More!

Cemaat Memnuniyeti

Diyanet reformlarına yenilerini ekliyormuş, artık bu kadar refromdan herhalde siz de benim kadar sıkılmış olacaksınız ama bazı yerlere değinmek gerekiyor. Gazete habere cemaat memnuniyeti diye başlık atmış, detaylarda şunlar var:

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 2009-2013 Stratejik Plan Taslağı ile camiler sosyal kültürel mekanlar haline getiriliyor. Plana göre camilere internet bağlanacak kütüphane ve çay ocağı açılacak. Cemaatin memnuniyeti anketle ölçülecek

[…] DİN hizmetlerinin toplumun her kesimine ulaştırılması amacıyla camiler sosyal ve kültürel mekanlar haline getirilecek. Pilot uygulamayla 200 camide kütüphane, çay ocağı, derslik ve çok amaçlı salon açılacak. Her ilde 10, nüfusu 20 binden fazla ilçelerde 5, diğer ilçelerde ise 2’şer camide kütüphane veya kitaplık yapılacak. Yeni uygulama kapsamında, camilerin yapımı için de proje yarışmaları düzenlenenecek. Kadın din görevlileri için yurt dışı görevi cazip hale getirilecek.

Haberin devamında gurbetçi çocukları için kültür turizmi gibi gülünçlükler de var.Yalnız memnuniyeti aranan bir cuma cemaati mensubu olarak 200 cami atılımına itiraz ediyorum. Bizim mahallede küçük bir cami var, bir iki sefer teravihe gittim, bir saf adam anca vardı, üstelik secdeye gittiğimde halıdaki kokuyu almamak için nefesimi tutuyordum, işte bu cami de atılım kapsamına alınmalıdır. Zaten teravihte bile 8-10 müşterisi var, en iyisi bu camiyi komple çay ocağına çevirin, hem müşteri artar hem de imam asıl işi olan ticareti daha iyi yerine getirir. İnternete de hayır demiyorum, bilgi çağı sonuçta, imam cuma hutbesi okurken uyuklayacağımıza camiye kablosuz alıcılı telefon, bilgisayarla gider hutbeye nazaran daha iyi vakit geçiririz. Yalnız çocuklarımızın sevindirilmesi unutulmuş, camilere birer playstation, Wii bölümü de açılırsa süper olur. Müezzin jeton satar, o da bir parça yolunu bulur.

Kadın din görevlileri yurtdışına giderken yanlarında kocalarının da gönderilmesini bekleyebiliriz, zaten öğretmenler nasıl birbiriyle evli çift maaşlı memurlarsa, imamların hanımları da kadın kuran kursu öğretmenleridir. Herhalde diyanet eğitime yalnız başına bir kadın gönderecek değil, imam-ı feşmekanın bu konuda fetvası var, gidemez. Para bol nasıl olsa, ikisini birden göndersin. Evdeki çocuklar yalnız kalamayacağına göre onları da götüreceklerinden çocukların yurtdışındaki okul parası filan da dikkate alınmalıdır. Reform yapıldı mı tam olacak, strateji uzmanı konuşuyor burada.

Son olarak bir de itirazım var. Cemaat memnuniyeti lafı bana ‘camilerdeki cemaate müşteri muamelesi yapılacak’ intibaı edindirdi. Malum bizim memlekette okullarla, hastanelerle ilgili bir düzenleme yapılacak olsa ne kadar devletçi kafa varsa ‘öğrenci müşteri değildir’, ‘hastalara müşteri muamelesi yapılamaz’ türü sloganlarla yola çıkarlar. Aslında söylemek istedikleri ‘bu reform yapılırsa öğretmenler, doktorlar devletin ballı imkanından bir parça da olsa taviz verecek’gibi birşeydir ama halka böyle bir mesajın verilmesi uygun olmayacağından müşteri sözü kullanılır. İşte cemaat için de bu gündeme gelmiş, şimdi beklentim imamlara ek işler yükleyip onların kurulu düzenini bozacak çayocağı işletmeciliği, internet jetonculuğu gibi reformlara karşı imam sendikalarının ayaklanıp ‘cemaat müşteri değildir’ şeklinde sokaklarda yatıp yuvarlanmalarıdır.

Öyle ya, devlet okullarında ve devlet hastanelerinde olduğu gibi müşteri değil eşşek muamelesi görmek cami cemaatinin de hakkıdır, bu hakka uzanan neoliberal saldırıya göz yumulamaz. Hem zaten bakın ABD’de iki banka devletleştirildi, komünizm yakındır.

Read More!

Istanbul'un En Iyi Restoranlari

Iki gunlugune Istanbul'a gidecek bir tanidigim bana Istanbul'un en iyi kahvalti, ogle yemegi, aksam yemegi yenilen restaurantlarini ve cafelerini sordu. Ben Turkiye'ye en son 3 sene once gitmistim, pek anlamam dedim. Arkadaslara bir sorayim dedim.

Baktigimiz restaurantlar nezih, temiz, ve lezzetli restaurantlar. Kisi basi (alkol haric) $50'i gecmesin ama "cok super yer verdiginiz her kurusa deger" dediginiz bir yer varsa limiti $75'a da cikarabiliriz. Sigara icilmeyen veya cok az icilen restaurantlar tercih edilmektedir (restaurantlar Turkiye'nin bacali sanayisidir. Turkiye'de millet restaurantlarda fabrika bacasi gibi sigara tutturmektedir, bunun bilincindeyiz). Bir de bu restaurantlarin birbirine yakin olmasi ve Avrupa yakasinda olmasi gerekmektedir. Bogaz manzarali restaurant ve kafeler de tercih edilmektedir. Yemek yelpazesi icerisinde ise hem etli hem de etsiz yemekler olmalidir. Iki gun kalinacagi icin her tur restauranttan iki adet soyleyebilirseniz tam super olacak.

Ben Istanbul'u iyi bilirim, restoranlardan da anlarim diyenler cabuk davransinlar. Turk turizmine destek olsunlar.

Not: Adres veya yol tarifi de verebilirseniz iyi olur, cunku gidecek kisiler yabanci, bulunmasi kolay olsun. Read More!

Amerikan Balonuna Yama

Yeni dünyanın hırsını kontrol edemeyen açgözlü ceo’larının neden olduğu felaketin faturasını sadece Amerikan halkı değil tüm dünya halkları ödeyecek. ABD’nin finans sektöründe yaşadığı bu krizin mali boyutunun öncekilerden daha büyük olması, zararı üstlenecek oluşumun finansmanını da zorlaştırıyor. Zarar için ABD bütçesinden kaynak aktarılması zaten açık veren ABD ekonomisini iyice uçurumun kenarına yaklaştırıyor. Şimdilik desteğin haberi bile ateşi düşürmeye yetti ancak kanmamak lazım. Piyasalar şimdiki zamanı satın aldılar.

Gidişatı görmek için çok da uzman olmaya gerek yok. Finansal krizin yaratacağı ekonomik daralma bir müddet sonra reel sektörü de vuracak ve resesyon tescillenecek. Bizim açımızdan geçmişteki ihracat rakamlarını tutturmak hayal olacak. Fazla da üzülmemek lazım. Bizden kötüleri de olacak. Amerikanın öksürüğünden yayılan hastalık AB’de, Rusya’da ve bizde grip yapacaksa, uzakdoğuda özellikle de Çin’de ağır zatürre şeklinde hissedilecek.

Bizi bekleyen bu karamsar tabloda yurdum insanına nacizane tavsiyemiz, işlerine sahip çıkmaları ve sevgili T’Pol’ün tutumluluk üzerine tavsiyelerine kulak vermeleri..
Read More!

Yazar Yarismasi Son Cagri

Yazar yarismamizi bu hafta sonu sonlandiracagiz. O yuzden cok gec kalmadan notlarinizi veriniz. Detaylar ve oylar icin buraya tiklayiniz. Read More!

Siradan Bir Gun

Bugun IMKB siradan gunlerinden birini yasarken, endeks %13'luk artisla 36 bin seviyelerini asti. Bugun oyle siradan ki seanstan sonra Milliyet, Hurriyet, Vatan gazetelerinin sitelerine girdigimde bu gelismeyle ilgili bir baslik goremedim. Sadece Hurriyet'te ufak bir haber gordum. Baris Bey'in yegeni bagimsiz medyanin bu durusu konusunda ne yorum yapardi acaba? Read More!

Finansal Kriz

Sevgili Ekonomix beni Ekonomi Turk'e davet ederken ciddiymiş. Çok onore oldum, teşekkür ederim.

Bugün önce çeşitli basın kuruluşlarında bazı Merkez Bankalarının likiditeyi artırmaya karar verdiğini sonra da bu yazıyı yazmadan hemen önce de NY Times'da Merkez Bankaları müdahalesinin piyasanın ateşini düşürmeye yetmediğini okudum.

Amerika'da son dönemde yaşanan durum bana geçtiğimiz yıllarda yaşadığımız banka konsolidasyonunu hatırlatıyor. Gerçi Amerika'da iflas eden, satın alınan ya da devletin el koyduğu kuruluşlar bizim anladığımız bankalar gibi değiller. Bunlar temelde yatırım kuruluşları. O nedenle bizdeki gibi bankazedeler yok. Türk bankalarında tasarruf mevduatı hesaplarının 50,000 YTL'ye kadar kısmı güvence altında. Amerika'da ise bu rakam 100,000 USD ama hesapların FDIC sigortalı olması gerekiyor, sanırım orada tüm bankalar FDIC sigortalı olmayabiliyor. Görünen o ki, Amerikan piyasasında yaşanmakta ve yaşanacak olan konsolidasyonlar sonrası, Amerikalılar bu olaydan bazı dersler çıkartıp, yeni düzenlemeler yapacaklar ve zaman içinde yine piyasa dengeye oturacak. Daha önceki krizlerde de böyle olmuş.

En önemlisi de Amerikalıların artık biraz ayaklarının suya ermesi olacak. Güçlerinin ötesinde harcama yapmaktan ve savurganlıktan vazgeçip, borçlarını azaltmaya ve tasarrufa yönelecekler. O zaman tüketim üstüne kurulu ekonomi nasıl düzelecek? Buna verecek yanıtım yok doğrusu.

Mortgage balonunun patlamasının iki önemli sonucu var: 1. Bazıları evlerini kaybetti ve kaybetmeye devam edecek. 2. Düşen ev fiyatları sayesinde başkaları ev sahibi olma şansı yakalayacak.

Yine de düşünüyorum da şu anda ne Obama'nın ne de McCain'in yerinde olmazdım. İkisi de geceleri kabus görüyor olmalılar. Read More!

Ekonomist'in Eski ve Yeni Tahminleri

Son 2.5 ay icerisinde yaptigim tahminlere bakma zamani geldi. Oncelikle sunu belirtmeliyim ki bunlar oyle her adamin yapabilecegi tahminler degil. Hatta en kral portfoy yoneticisini getirin bu kadar isabetli tahmin yapamaz.

1. Petrol Fiyatlari: Biz petrol fiyatlari $140 seviyelerinde iken "short" yani aciga satmayi dusundugumuzu belirtecek kadar petrol fiyatlari konusunda karamsardik. Aradan gecen zamanda petrol fiyatlari %30 gerileyerek bizi hakli cikardi. Bu arada bizim dusundugumuzun tersi yonde yatirim yapan Ospaire isimli Hedge Fonu iflas etti. Petrol ile ilgili yaptigimiz tahminlere ve sonrasini anlatan yaziya buradan ulasabilirsiniz.

2. IMKB Endeksi ve Akbank: IMKB endeksinin yuksek oldugunu once 39000 seviyesinde iken soyledik. Ardindan endeks 43000'e cikti ve biz o noktada endeksin abarttigini, bu yuzden de elimizde uzun zamandir tasidigimiz AKBNK hisselerini sattigimizi sizlerle paylastik. Aradan 1.5 ay gecti. IMKB endeksi 32000'e dustu, AKBNK ise bugun 4.84 YTL'den kapandi.

3. Dow Jones ve S&P 500 Endeksi: En son bundan 1 ay once su tahmini yapmisiz: "Yani rakam ve tarih olarak su tahmini yapiyorum. 2009'un ortasina kadar Dow Jones 10500'u (bugun 11500 seviyesinde) ve S&P 500 de 1150 (bugun 1285 seviyesinde) seviyesini gorecektir." Iki hafta once de ayni tahmini yinelemisiz. 2009'un ortasina kadar beklemenize gerek kalmadi, bugun her iki endeks de bahsettigimiz seviyelerin altini gordu.

Bir okuyucumuzun "nasil bu kadar isabetli tahmin yapabiliyorsunuz" sorusuna karsilik yazdigimiz yazida Turkiye'de finans isinde olanlarin dikkatini cekmek ve yagli kaymakli bir danismanlik isi almak icin iyi tahminler yapmak zorunda oldugumuzu belirtmistim. O zamandan beri kapimi calan cikmadi. Simdi herkesin kafasi koparilmis tavuk gibi ortalikta kosustugu bu gunlerde yeni tahminlerimi yayinlayacagim. Ama bir sartla.

Bu adamlar niye bana gelip danismanlik yapmami istemiyorlar diye merak ediyorum. Aklima gelen bir cevap "why buy the cow when you get the milk for free" yani bu adamlar sutu bedava icerken inege niye para versinler ki? O yuzden de bu seferki tahminlerimi yayinlamak icin TEGV'e toplam 100 YTL bagis yapilmasini talep ediyorum. Email adresim turkekonomi gmail com, makbuzu almadan tahminlerimi aciklamayacagim.
Read More!

Dokuz gün tatil

Bundan beş yıl kadar önceydi. Sadece tatillerde görebildiğim küçük yeğenim ilkokulu ya bitirdi ya bitirmedi, o yaşlardaydı. Ancak AKP hükümetine kızgındı. Çocuk beyni ile yeni hükümeti neden beğenmediğini öğrenmek istedim. Tabi o hükümeti değil başbakanı beğenmiyordu. Sorduğumda küçük yaşına rağmen kendi dünyasında analiz yapabildiğini bana ispatlamıştı.

Hükümet Salı-Cuma'ya gelen dini bayrama rağmen Pazartesi'yi tatil etmemişti. Bu ise küçük yeğenimi sinir etmeye yetmişti. Bana "eski başbakan olsaydı kesin tatildi" yeni başbakan "zaten çok tatil var diye Pazartesi'yi tatil etmedi" dedi. Ben de eski başbakanın tatil yapacağından nasıl emin olduğunu sordum. Cevabı aynen şöyleydi: "Eski başbakan zamanında sürekli kriz vardı. Borsa ve dolar kapalı olunca başbakanın işine geliyordu. O da her fırsatta tatil yapıyordu. O olsaydı kesin tatil yapardı." Onun dünyasında kriz tatil için başka bir fırsattı.

Hükümet 26 Eylül - 5 Ekim arasında kesintisiz 9 (yazıyla dokuz) gün tatil ilan edince yeğenim aklıma geldi. Şimdi büyüdü artık liseye gidiyor. Read More!

Baba Beni Okula Gönder

Yetkililer istedikleri kadar ilk ve orta öğretim parasızdır diye demeçler vermeye devam etsinler, ülkenin eğitim sisteminin çarpıklığından başıboşluğundan kaynaklanan dramatik eğitim facialarını gazete sayfalarında okumaya devam ediyoruz. Taş kalpleri bile imana getirecek son dram Adana’dan geldi. Babası seyyar satıcılık yapan lise öğrencisi Bahar, maddi imkansızlıklar nedeni ile okuldan alınacağını öğrenince yaşamına son verdi. Sebep kardeşlerinin de ilköğretimde okumaya başlamaları nedeniyle babalarının bu maddi külfetin altından kalkamaması ve çare olarak Bahar’ın eğitimine son vermeyi düşünmesi. Oysa Anayasanın 42. maddeside eğitim hakkı şu şekilde tarif edilmiş. ‘‘İlköğretim, kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve Devlet okullarında parasızdır’’

Anayasada hükme bağlanmış Parasızdır kelimesi çok önemli. Çünkü Bahar’ın dramı da bu noktada başlıyor...

Zaten hepimiz biliyoruz ilköğretimin parasız olmadığını.Eğer parasız olsaydı, arkadaşları gençlik aşkı ile yanarken okuma aşkı ile tutuşan Bahar, kardeşleri parasız ilköğretimde okuyacak diye okuldan alınmazdı. Belli ki böylesine kutsal bir amaçtan mahrum bırakılmasını içine sindiremedi.

Devlet en temel görevlerinden birini yerine getirmekten sınıfta kaldı. Yıllardır uygulanan popülist politikaların sonuçlarını yeri geldi kaçak Kur’an kursu felaketleri, yeri geldi okullardaki dayak faciaları, bazen de zorunlu bağış utançları ile yaşadık. Bu sorunların hiçbirisi Milli Eğitim Bakanlığının birinci gündem maddesi olamadı. İktidarlar değişti ama birinci gündem maddesi hiç değişmedi. Bu önemli madde her daim, fethedilecek bakanlık koltukları idi. Diğer sorunlar nasıl olsa çözülürdü. Okullarda yakacak için, temizlik için, tadilat için bulunamayan ödenekleri, nasıl olsa veliden ikame edilir diye düşünen zihniyet, milli eğitim müdürlerinin saltanatı için lüks makam otolarına ödenek ayırmakta beis görmedi.

Sadece Devlet mi? Sorunların çözümünde sivil otoriteler de yetersiz kaldılar. Özellikle iş çevreleri sosyal sorumluluk projeleri adı altında şirketleri adına kurdukları vakıflar ile eğitim sektörünün pastasından pay kapma yarışına girdiler. Bir kısım ünlüler ise eğitime destek misyonunu reklam ve vergi avantajları olarak algıladıklarından çözüme yönelik katkıları olmadı. Sadece kurumsallaşmış tarihi geçmişi olan birkaç okul, yoksul ve başarılı öğrencilere destek olmayı başarabildi.

Ülkede Bahar’ın durumunda eğitimini sürdürmeye çalışan milyonlarca yoksul genç varken, milli eğitimin gerek maddi gerekse sistemden kaynaklanan sorunlarını halı altına süpürerek, ‘‘baba beni okula gönder’’ sloganları ile öğrenci toplamaya çalışmak tam bir tezat.

Bir yanda öğrenim görmek için yanıp tutuşan, eğitimi tek kurtuluş yolu olarak gören çaresizliğin olgunlaştırdığı minikler, diğer yanda ise Devletin kısıtlı imkanlarını ulufe dağıtır gibi umarsızca tüketen yetkililer. Bir yanda lüks otel formatında öğretmenevleri-yaz kampları, diğer yanda tuvaleti olmayan okullar. Hepsi aynı bütçeye mahkum.

Zıtlıkların çokluğu sorunun büyüklüğünü görmemiz için bize bir anahtar.

Anlayana.

Borsa nedir?
Borsa nasıl oynanır
Hisse Yorumları
Ekonomi nedir
GSYH, CPI ve GSYH Deflatoru
Fraktallar
Fraktal nedir?
Çernobil Faciası
Türev Konu Anlatımı: Türev Nedir
Iktisat nedir
Nükleer Kirlilik
Nükleer Santraller
Nükleer Enerjinin Zararları
Gönüllü Çevreci Kuruluşlar


Read More!

Hedge Fonlar ve Lehman Brothers'in Cokus Hikayesi

Analist olmak isteyenlere bir sir verecegim, hayatiniz boyunca cok isinize yarayacak. Iyi bir analist olmanin sirlarindan bir tanesi kimlerin iyi bir analist oldugunu bilmenizdir. Daha sonra bu kisilerin goruslerini okuyup harmanlayarak siz de iyi tahminlerde bulunabilirsiniz. Ben Lehman Brothers'in cokmesini bekliyordum cunku David Einhorn Lehman Brothers'in cokmesini bekliyordu. Ben gidip ekstradan Lehman'da calisan tanidiklarima sordugumda Lehman'in cokmesini beklemediklerini, bunlarin soylentiden ibaret oldugunu, vs. bir suru safsata soylediler. Kime inandim dersiniz?

Neticede Einhorn bir kere daha hakli cikti. Ben de kendisine bes kurus para odemeden para kazanmis oldum. Biz buna ekonomide pozitif externality (dissallik) diyoruz.

Einhorn'un yazdigi bir kitap da varmis, bari bunun reklamini sizlere yapayim da adama da benim bir faydam dokunsun. Verdigim linkte Einhorn'un detayli ve ilginc hikayesini okuyabilirsiniz.

Bu arada insanlar Hedge Fon dedigi zaman akliniza taklitleri degil Einhorn gibi yoneticiler gelsin.

Not: Einhorn'un bir de ilginc hobisi var. Read More!

Denememeler - Yazılar

Selamlar. Yazılarımın linkleri aşağıda:

1 - http://ekonomiturk.blogspot.com/2008/07/1-sosyal-gvenlik-reformu-i-olanlar-ve.html
2 - http://ekonomiturk.blogspot.com/2008/07/vekillerin-illere-gre-dalmndaki-arpklk.html
3 - http://ekonomiturk.blogspot.com/2008/09/liberalizm-nedir-ne-deildir.html
4 - http://ekonomiturk.blogspot.com/2008/09/4-organ-borsas-fikri.html

Gerçi sadece 4 yazı yazdığım için diskalifiye olmuş da olabilirdim, yarışmak güzeldi. Ekonomiturk'e bana fırsat tanıdığı için teşekkür ederim.
Saygılar

Borsa nedir? Read More!

Yazar Yarismasi Oylamalari

Blog yazari yarismamizin sonuna geliyoruz. Yarismacilarimiz degerlendirilmelerini istekleri yazilarin listesini siteye koydular. Sirasiyla yarismacilarimiz sunlar:

1. Junior

2. Keynesian006

3. Rdynk

4. Denememeler

Sizlerden yarismacilarimizi birden dorde dogru siralamaniz. En iyi oldugunu dusundugunuz yazari birinci siraya en kotu oldugunu dusundugunuz yazari ise dorduncu siraya yerlestirmenizi bekliyorum. Eger iki yazarin esit oldugunu dusunuyorsaniz o zaman siralamayi (1-2-2-4, veya 1-1-3-4, vs.) seklinde yapin.

Lutfen yazarlarimiza vereceginiz siralamayi yorumlar kismina birakiniz. Hafta sonuna kadar yarismayi neticelendirecegiz. Read More!

Kim Bilebilirdi ki?

Piyasalar karismis. Amerikali yatirim bankasi Lehman iflas etmis, Devlet Bakani Mehmet Simsek'in eski sirketi iflas etmemek icin kendisini satmis, ve en buyuk sigorta sirketlerinden bir tanesi olan AIG iflasa dogru kayiyor ve devletin kendisini kurtarmasini istiyor.

Bizim borsa da 35000'e geriledi. Petrol fiyatlari $100'in da altina indi. Hay Allah kim bunlari bilebilirdi ki? Keske birileri bize bunlari onceden soyleseydi de kendimizi ona gore ayarlayabilseydik.

Isin gercegi su ki bunlarin hepsini size Temmuz basinda beri soyluyorum. Tek soylemedigim iki ay icinde mi alti ay icinde mi yoksa bir yil icinde mi gerceklesecegi idi. Ben de kendimi saglama almak icin bu tahminleri verirken hep bir yil icinde diyerek genis bir zaman araligi tuttum.

Yok arkadas Turkiye'de benim gibi analist. Cazip bir teklif gelirse Turkiye'ye gelmeye hazirim (wink wink!, anladiniz siz onu) Read More!

Junior

Varan Bir: Ekonomix'i Hurriyet'e transfer ettik
Ideal borsa/ekonomi yazari nasil olur, birkac oneri siraladik...

- Great hook from a young blogger shakes Turkey's Bab-i Ali (The New York Times)
- Bir an icin bizim Ertugrul'un ilk kez iyi birsey becerdigini dusundum ( Aydin Dogan)
- Bu listeyi yazicidan cikartin ve calisma masanizin en gozle gorulur noktasina yapistirin (Gungor Uras)

Junior'dan "iki"
Global krizin M&A, halka arz ve girişim sermayesi üzerine etkileri: 2008'in ilk yarısı nasil gecti?

- A must read executive summary, showing how things got really worse this year (Financial Times)
- Yabanci ortak arayisimiz hiz kesmeden suruyor (Nedim Saban, CEO-Tatlici Tombak)

Kapak olacak yazi
Temmuz-Agustos itfalari uzerine yapilan spekulasyonlara yanit verdik...

- Why not believe this guy and put some money on Turkey? (Bloomberg)
- Ilker Basbug'a selam, spekulasyona devam (Yigit Bulut)

Kazandirmaya devam
Anayasa Mahkemesi karari sonrasi borsada kazandiran bir tavsiye... (ayrica bkz: sonuc )

- Ama bu haksizlik ( Ali Kucuk- Kucuk Yatirimci)
- Go on Junior ( WSJ )

Sezon baslarken 3 Buyuklerin kadro analizi
Ilk 3 hafta sonuclari bizi hakli cikartiyor...

- Bu takimi ben kurdum ( Yildirim Demiroren- BJK Baskani )
- Ben nerde yanlis yaptim ( Aziz Yildirim- FB Baskani )
- Bir sonraki teknik direktor en azindan Hasan Sas'i sag bek oynatmamam gerektigini soyleyebilse bari ( Adnan Polat- GS Baskani )

Yilmaz Ozdil Taklidi
Gerceginden farksiz bir Yilmaz Oz-Ozdil yazisi...

- Itiraf edeyim, google'da bu yaziyi arattim. Ben ne zaman yazdim bunu diye (Yilmaz Ozdil )
- Sanirim Yilmaz'a biraz fazla para veriyoruz ( Ertugrul Ozkok )

Findik 101
Findik fiyatlarina farkli bir bakis ortaya koyduk...

- Sattim gittu ( Riza Gokebakar- Giresun'lu uretici )

Iste bu bizim hikayemiz
Ekonomix'in Turkiye hayallerine golge dusuren Ali Riza Bey'i sizlerle tanistirdik...

- Ne yaptiysam ulkem icin yaptim ( Ali Riza Bey )
- Vatan sagolsun.... (Ekonomix )

Kursat Tuzmen Bizi Rusya'ya Gotursun istedik
Bakan'in cari acik ve kur icin yaptigi onerilere yanit verdik...

- Turkey faces impossible trinity dilemma ( The Economist )
- Turk milleti 3-5 dinlemez ( Kursat Tuzmen )

Son olarak, iki adet gondermede bulunduk...
Genc Mucit
Iftara Kara Lahana

Kazanan Ekonomiturk olsun =) Read More!

10 Yazı - rdynk

Evet sayılı gun cabuk gecermis. 15 temmuzda başlamışız serüvene, 2 ay içerisinde 14 yazı yazmışız. Aradaki iş gezileri ve tatille birlikte düşünüldüğünde fena bir sayı değil, tabi önemli olan sayı değil içerik ve buna da siz karar vereceksiniz. Zaten aslında mesele yazmak yada yazmamak da değil yeni bir şeyler öğrenmek, tartışmak, düşünmek...Bu vesileyle tüm Ekonomiturk camiasına tesekkur ederim.

Aşağıda 10 yazıyı listeledim. (Not: Bütün yazılarıma anahtar kelimedeki rdynk'yı tıklayarak ulaşabilirsiniz.)

1. İstatistik, Uras ve Sanayisiz Büyüme: Güngör Uras'ın Sanayisiz Büyüme yazısına cevaptı. Bana da geometrik ortalama yoluyla buyumeye bakmayı öğretti.

2. Gelecek Olan (Kriz)le İlgili Düşüncelerim: Beklenen "Kriz"in bir kriz değil %1-2'lik büyümeye sahip bir resesyon dönemi olacagını savundugum yazının ilkiydi. 2001 sonrası Türk ekonomi tarihinde yeni bir dönemi simgeliyordu. Ve iki temel neden negatif büyümenin önüne geçebilirdi. Bu yazıda 1.ci nedeni:Kamu Maliyesini inceledik.

3. Gelecek Olan (Kriz)le İlgili Düşüncelerim (II): Üstteki yazının devamı. İkinci neden olan "Enflasyon Hedeflemesi, Dalgalı Kur ve Bağımsız TCMB" faktörlerini inceledik.

4. Mezara girsen askerden kaçamazsın! : Askerliğin meslek olması gerektiğini savunduğum yazıydı.

5. Para Arzı&Enflasyon: temel ve basit bir gerçek :“Şu gürültüyü işitiyor musunuz? Onu kesin!”

6. Petrol&Eşek: temel ve basit gerçekler : Hoş bir yazı oldu bence :) ne diyim.

7. The Real Face of Ergenekon !!! : Görmeye hazır mısınız?

8. Ekonomi Yavaşlıyor mu?: İşgünü etkisi ile ekonomik büyüme arasındaki literatüre bir katkı da bizden. Sonuc: Ekonomi yavaşlıyor!

9. The New Concept Car from J : Böyle bir habere sahip olmak icin ne yapmamız gerekiyorsa onu yapmalıyız :) Hepsi Bu.

10. Bakış Açısı Farkı (Cari Açık): Ege Cansen&Mehmet Altan : Cari açık sistemiktir, yüksek faiz, düşük kur! Read More!

Ilk 10 Yazilarim - Keynesian006

10. Hic Bitmeyen Gundem

9. Abdi Ibrahim

8. Sifir'la Bir Arasinda Bir Yerlerde

7. Ortaya Karisik

6. Ayidan Post, 'Devsirme'den Sporcu Olmaz

5. Savas

4. Kos, Yoksa Dusersin!

3. Bu Vatan Kimin?

2. “Ergenekon Hep Vardi, Bundan Sonra da Olacak”

1. Yeni Baslayanlar Icin Turkiye Hukuk Rehberi Read More!

Deniz Gokce ve Resesyon Tahminleri

Ekonomiden karamsar haberler gelmeye devam ederken AKP hukumeti ise her ay baska birileriyle kavgalarina devam ediyor. Ulkenin sorunlarina son iki senedir dogru durust el atmadilar. Yaptiklari en akillica hareket son 6 ayda butce harcamalarini kismalari oldu ki firlayan faiz ve belirsizlik ortaminda bunu yapmaya elleri neredeyse mecburdu. Tam belirsizlikler azaldi derken bu sefer de secimlere yonelik tribunlere hareketler basladi. Simdiye kadarki kavgalardan hep AKP onde cikti, bu sefer hedef olarak kimsenin sevmedigi Aydin Dogan'i aldilar. Simdiye kadar neredeydiniz? Maksat prim yapmak, hatta gecen sene Aydin'i Petrol Ofisi ile koseye sikistirmislardi.

Olan biten Deniz Gokce'yi de karamsarlar kampina yaklastirmis. Bugunku yazisinda su ifadeleri kullaniyor:

"ABD batacak, denirken AB batıyor. Zaten cari dengede yapısal sorunlarımız mevcut, tekstilin yeni kurallar yani serbest ticaret ortamında rekabet edememe sorunu var. Bir de dünya krize girince cari denge açığı büyüyor. Artan enerji ve gıda fiyatları ülkemizde enflasyonu da yukarıya itiyor.Ama biz dünyada gerçekleşen ekonomik kaosu hiç göze almıyoruz. İçeride ise sürekli kavga üretmeye devam ediyoruz. Sonuç: Geçtiğimiz günlerde ilan edilen verilerde 2002 yılından bu yana ilk defa, parti kapatma, Ergenekon gibi olaylar ortasında, büyüme yarıya iniyor. Tüketim ve yatırım duruyor, ortalık karışmasın diye bütçe iyice sıkılıyor ama doğrudan yabancı sermaye girişi duruyor, enflasyon ve faiz yukarı zıplıyor. Peki biz ne yapıyoruz?Medya hükümet ile kavga ediyor! Önümüzde de yerel seçimler var. Kaşınıyoruz. Ve aradığımız belamızı buluyoruz. Bu arada vatandaş da büyük risk algılaması ve kriz beklentisi içinde. Enerji ve gıda ve emtia fiyatları biraz düşse de ülkede beklentiler sadece hafifçe düzeliyor.Avucumuzda duran sarsıntı, durgunluk ve ekonomik zafiyet ,dış alemden ithal mı, yoksa içeriden mi? Yoksa her ikisinden mi?Ben siyasetten nefret ederim, çünkü zaman zaman siyasetteki yaklaşım ekonomiyi düzeltse de, genelde bizim ülkemizdeki, ilkesiz ve bölücü siyaset sadece tahribat yapar. Bir kere daha bıçağı kendi kendimize saplamış bulunuyoruz. İntihar ediyor gibiyiz. Acıdır, medya-hükümet kavgası biraz daha devam ederse ortada Türkiye kalmayacak! Kaldı ki daha Avrupa tam çökmedi, henüz etkisi bize pek gelmedi.Bu kavganın galibi olmayacak, her taraf kaybedecek. Başta vatandaş!"

Benim dikkatimi en cok "ABD batacak denirken AB batti" sozleri cekti. Ben sene basinda ABD ekonomisinin resesyona girme olasiliginin %70 oldugunu soyluyordum, kendileri ise karsi cikiyorlardi. Hatta son 2-3 ay yazdigi yazilara bakarsaniz, bir suru "ben dememis miydim" yazisiyla karsilasirsiniz. ABD resesyona girmedi cunku Bush hukumeti ve Bernanke allem etti kallem etti, gelecek nesillerin sirtina en azindan $500 milyarlik yuk yukledi de teknik olarak henuz resesyona girmedik. Teknik olarak girmedik diyorum cunku aslinda pratik olarak resesyona girdik. ABD'nin resesyona girmesi ya da girmemesi neden onemlidir? Cunku ABD resesyona girerse AB'de resesyona girecek, sonrasinda bu da Turkiye'yi etkileyecek ve biz de yavaslayacagiz. Eee Avrupa'nin bir suru ulkesi resesyona girdi bile. Bunlar durduk yere, kendi kendilerine mi resesyona girdiler? Degil tabii, ABD yuzunden resesyona girdiler. Ama Deniz Gokce hala su laflari etmekten geri kalmiyor:

"Birçok kötümser ABD işsizlik oranının son ayda yüzde 6.1 düzeyine çıkmasını doğru değerlendirmiyorlar. İşsizlik oranı “lagging indicator”, yani durgunluktan sonra artan bir sinyal veren bir endikatördür, bu nedenle resesyon geliyor mesajı vermiyor gibi duruyor, tersine, dediğimiz gibi mevduat ve kredi bankaları soruna dahil olmazsa, işsizlik artışı durgunluğun dibine varmaktayız anlamına bile gelebilir."
Ati alan Uskudar'i gecti. Amerika'da issizligin %6.1'e yukselmesi Avrupa'yi durdurmaya yetti de artti bile. Esek olmus, hala pazarligini yapmaya devam ediyor. Entellektuel boyutta ABD'nin resesyona girip girmeyecegini merak ediyorsa ben kendisiyle bahse girmeye hazirim. Bir sene icerisinde ABD ekonomisi resesyona girecektir (bence bunun olasiligi %70). Kaybeden TEGV'e 500 YTL bagis yapsin.

Turkiye ve AKP'nin dangalakligi konusundaki goruslerine katiliyorum diyecegim ama zaten bu fikirleri ben sene basinda ileri surup bu sene "kriz" cikacagi tahmininde bulunmustum. Hatta krize girdigimizde de bana yurtdisini bahane olarak getirmeyin demistim. Nasil ekonomi %7 buyurken basari AKP'nin dediysek simdi de ekonomi %3-4 buyurken basarisizlik AKP'nindir diyoruz.
Read More!

Para basarak sorun çözmek

Ercan Kumcu'nun yazısını kaçırmayın!
"Bir ülkenin parasının itibarını belirleyen en büyük unsur devletin parasına yaptığı muameledir. Kendi parasını kullanmayan hiçbir devlet vatandaşlarının o ülkenin parasını kullanmalarını sağlayamaz. Parayı para yapan unsurlardan biri devletin kendi işlemlerinde yerli parayı kullanmasıdır. Bizde bu ilke çok sık ayaklar altına alınır.

Devlet yaptığı ihalelerde ve projelerde kendi parasını değil, başka ülkelerin paraları cinsinden fiyat tespit ediyor, ödeme yapıyor ya da ödeme kabul ediyor. O nedenle, bu çeşit öneriler bizim ülkemizde yadırganmıyor. Devletin kendi parasına güvenmediği ya da kendi parasına saygı duymadığı bir ülkede bütün bunlar elbette normal karşılanıyor.

Sıkışınca para basmak çözüm oluyor."

Tamamını okuyun

Yazinin linke tiklanarak gorulecek kalan kismi buraya yazilacak.
Read More!

Faydali Bilgiler: Fransa'ya At Eti Ithali

Universite bitirmis ama bilgisayari ve interneti sadece chat yapmak ve oyun oynamak icin kullanan issizlerimize tavsiyelerimize devam ediyoruz. Internet'te dolasirken Fransizlarin at eti yedigini ogrendim. Cok gezen mi bilir yoksa cok sorf yapan mi?

Fransizlar yilda 28,500,000 kilo at eti tuketiyormus. Benim gencligimde Ugur Dundar diye bir televizyoncu vardi, halk sagligiyla ilgili konulari ekranlara tasirdi. Bir keresinde de at etinden sucuk yapildigini haber yapmisti da sucuk ureticileri ayaga kalkmisti. Megerse adam at etinin reklamini yapmaya, bu yagsiz, proteini bol eti Turk halkina tanitmaya calisiyormus. O zamanlar onun sozunu dinleyip at ciftlikleri kurmus olsaydik bugun at eti ihrac ediyor olurdur. Fransizlar tukettikleri at etinin %80'ini ithal ediyorlarmis.

Issizler, "cari acik, cari acik" diye dert yananlar, alin size bir cozum yolu daha. Dunyada toplam 720 milyon kilo at eti uretiliyormus. Iste en buyuk ureticilerin listesi:

Italya 48,000 ton
Mexico 78,876 ton
Kazakistan 55,100
Kirgizstan 25,000
Cin 204,000
Brazilya 21,200
Arjantin 55,600
Mogolistan 38,000

Cinliler bunun da uretim liderligini kapmis ya, pes vallahi. At eti tuketen Avrupa ulkeleri arasinda Avusturya, Fransa, Italya, Almanya, Belcika, Izlanda, Hollanda, Norvec, Polonya, Isvec ve Isvicre var. Bu ulkelerde at eti bazen direkt biftek olarak tuketilirken cogu zaman da salam sosis gibi urunlerin icerisine karistirilarak tuketiliyormus. O yuzden salam ve sucuklarin at etinden yapilmasi olayina Turkiye kadar Avrupa'nin gelismis ulkelerinde de rastlaniyor.

Yurtdisinda salam yerken dikkatli olun!!! Ya da olmayin, at ciftligi kurun ve at etin ihrac edin.
Read More!

Cevreci Teroristler: Nükleer Kirlilik ve Anti Nükleer Cephe

Turkiye'de nükleer santraller karsiti kisiler oldugunu, bunlarin ara ara nükleer santral yapilmasi planlanan yerlerde eylem yaptiklarini vs. duyarim ama cok da takmam. Turkiye'de herseye karsi birilerini bulmak mumkun, eylem yapiliyor olmasi ise maalesef kimsenin hakli ya da haksiz oldugu anlamina gelmiyor, o yuzden de nukleer eylemcilere simdiye kadar pek yakindan bakmadim.

Ama adamlar son gunlerde mesaj kutumu bana sormadan izin almadan gonderdikleri emailler ile bir internet teroristi gibi bombardiman edince gidip baktim. Soylemleri su:

" Nükleer teröristler, yakında öyle bir terör saldırısı düzenlemeyi planlıyorlar ki, yüz binlerce insan ölecek, hayatta kalanlar hastalıklarla boğuşacak, hastalıkları nesilden nesile aktarılacak, doğa ve hayat büyük bir yıkımla karşı karşıya kalacak. Bu saldırının yerini çoktan kararlaştırdılar, zamanı da belli. Küresel bağlantıları olan ve devletten de destek alarak hazırlanan nükleer teröristler, şu sıralar saldırılarının ayrıntılarını planlıyor, finans kaynaklarını gözden geçiriyorlar. Kapalı kapılar ardında hayatlarımıza yapacakları nükleer saldırıları planlayan bu nükleer teröristleri ve nükleer terör şebekelerini yakında açıklayacağız."
Birincisi, hangi grup olursa olsun kendini "Cephe" olarak adlandiriyorsa bu ulkede terorist olarak yaftalanmasinin onune gecemez. Insanlar bunlarin devrimci halk kurtulus bilmemne cephesinin bir parcasi oldugunu dusunur. O yuzden bu teroristler bastan kaybetmislerdir.

Ikincisi, milleti boyle "nükleer saldiri planliyorlar, yerleri simdiden belirli" diyerek tamamen uydurma bir ifade ile korkutmayi planliyorlar. Bir suru inanan cikacaktir bunlara, zaten Turkiye'de komplo teorilerinden ve teorisyenlerinden gecilmiyor. Arada basarisiz komplolarin yapilmasi da bu insanlarin hastalikli goruslerinin besini oluyor. Ancak komplocular (sirket kurup milyarder olmaya calisan bir suru kisi gibi) hemen hemen her zaman basarisiz olurlar.

Isin dogrusu sudur:insanlar beceriksizdir. Ortada bir nukleer saldiri plani yoktur. Dogalgazda Rusya ve Iran'a, petrolde ortadoguya gobeginden bagli, senede 50 milyar dolar parayi bu ulkelere yollamak zorunda olan Turkiye bu bagimliligini kiracak bir yol olan nukleer enerjiye yonelmeye calisiyor. Muhtemelen Ruslar ve Araplar tarafindan finanse edilen Anti Nukleer Cephe gibi asil komplocular da baskalari nukleer saldiri komplosu yapiyor diyerek halki galeyana getirmeye calisiyor. Ne demistik? Komplocular (anti nukleer cephe bu ornekte) cogu zaman basarisiz olur cunku beceriksizdirler.

Nükleer santraller Turkiye icin cok onemli bir alternatif. Tek alternatif de degil. Turkiye'nin ruzgar enerjisi ve gunes enerjisi teknolojisine sahip sirketleri de satin alip bu alanlara da yatirim yapmasi lazim. Temiz komurle calisan teknolojilere de sahip sirketleri satin almamiz ve Turkiye'ye cekebilmeliyiz. Hatta nukleer santral yapacak sirketlerden Turkiye'ye teknoloji transferi yapma sartini da getirmemiz lazim (ayni Cin'in yaptigi gibi). Uranyum fiyatlari bu aralar cok dustu, Turkiye'nin uranyum madenleri satin almasi da uzun vadeli fiyat stabilizasyonu acisindan onemli. Yoksa bu sefer de ortaya "uranyum bagimliligi" cikar. Cari aciktan sikayet eden dangalaklarin da bunun farkina varmalari lazim, cari acigin bundan daha direkt bir cozumu yoktur.

Terorist olmayan gercek cevrecilerin de nükleer enerji konusundaki hakli kaygilari da goz onune alinmalidir. Ne demistik, insanlar beceriksizdir. Olsa olsa bizim beceriksizligimizden bir kaza cikar, ya da tutarlar nükleer atiklari insanlarin yasadiklari yerlere, ya da su havzalarina vs. atip milleti zehirlerler. Turkiye'de olur boyle seyler. O yuzden tum prosesin uzmanlar tarafindan baslangicindan itibaren iyice planlanmasi lazim. Hatta nukleer atiklarin depolanmasi konusunda basarili bir projeye imza atabilirsek, diger ulkelerin nukleer atiklarini da depolama isine girebiliriz. Ruslar senelik 2-3 milyar dolarlik bu isin ihalesini almisti yanlis hatirlamiyorsam ama gecenlerde Gurcistan'in isgalinden sonra Kondaliza Rays bu Rus-Amerikan ortak girisimini iptal etti.

Turkiye'nin beklemeye daha fazla vakti kalmamistir. Ortada hakli kaygilar vardir. Yapilmasi gereken bu isin dogru yapilmasi icin hukumet ve sirketler uzerinde baskilarin surekli olarak tutulmasi ve atilan her adimin sorgulanmasidir. Nükleer kirlilik ve saldiri olacak diyen sarlatanlarina ise kulak asmayin. Read More!

Salak degiliz

Radikal okur yorumlarindan:boldlar bana ait

Endişeye mahal yok.
İnternetin en güzel yanı, sınır tanımaması. YouTube konusunda yasaklar koyduklarını zannedenler havanda su dövüyor. Google arama motorunda -toutube giriş- diye arandığında bir sürü çözüm beliriyor ve YouTubea da giriliyor. Sol kulak sağ elle gösteriliyor, hergün bu aramanın yeniden yapılması ve yeni bir site üzerinden gidilmesi gerekiyor ama olsun… Gerisi laf-ı-güzaf. Bu devletin yapı taşlarında olan bir salaklığı halka mal etmeyin lütfen. Hakimiyet kayırsız şartsız milletin midir ki onu sorumlu tutuyorsunuz? İnsanına, hele de gençlerine güvenmeyen, zaten yarım akıllarının hemen başka yanlara gideceğinden korkan bir sürü adam partilere doluşmuş. Kasaba pazar yerlerini andırıyor partiler. Salaklık siyasetin musluğu olan partilerde. Onların dışındaki herkes YouTubea giriyor, endişeye mahal yoktur. Bu çağda böyle uygulanamaz, irrasyonel ve sürdürülemez yasaklar koyanlar, ilk öğretim çağı beden eğitimi derslerinde –rahat! hazrol!- komutlarıyla hayata başlayıp, bunun yegane gerçek olduğunu sanarak yaşamaya devam eden, -aklı o kadar alıyor, naapsın? durumundakilerdir. Bu ülkenin yasa koyucuları, yaptıklarını deldirmeyi bir haz haline getirmişlerdir. Süzgeç gibidir bizim yasalarımız. Sonunda suçluyla suçsuz da birbirinden ayrılamaz olursunuz. Evet, suçluyuz, çünkü YouTube’a girmeye devam ediyoruz. Oradaki tek konu salaklar değil çünkü, Allahtan..!
haluk topel Read More!

Bir kez daha Erdal Eren

Alinti suradan
Son isteğini sordular. Sigara, dedi. Ailesine yazmış olduğu mektupları iç çamaşırının içinden çıkardı: “Cezaevinde yapılan (neler olduğunu ayrıntılı bir biçimde öğrenirsiniz sanırım) insanlık dışı, zulüm altında inletildik. O kadar aşağılık, o kadar canice şeyler gördüm ki, bugünlerde yaşamak bir işkence haline geldi. İşte bu durumda ölüm korkulacak bir şey değil, şiddetle arzulanan bir olay, bir kurtuluş haline geldi. Böyle bir durumda insanın intihar ederek yaşamına son vermesi işten bile değildir. Ancak ben bu durumda irademi kullanarak ne pahasına olursa olsun yaşamımı sürdürdüm. Hem de ileride bir gün öldürüleceğimi bile bile” diyordu. Kız kardeşine, “Seni biraz kızdırdığımı yazıyorsun. Fena mı? Havalar iyice soğudu ama kızarsan üşümezsin. Ben burada üşüyünce (kızamadığım için) ‘Koşar adım’, ‘marş marş’ eğitim yapıyorum” yazıyordu. Babasına, “Mektubunda bu acıya dayanamayacağını söylüyorsun. Ben nice dayanılmayacak acılara dayanıldığına tanık oldum. Kaldı ki sen güçlü bir insansın. Kendini kapıp koyvermediğin sürece ve biraz da benim bakış açımla bakmaya çalışırsan böyle bir şey olmaz inancındayım” yazmıştı son mektubunda. Babası, dayanamadı. Oğlunun ince narin boynuna ilmeğin geçirilişinden sonra bir yıl içinde öldü. Anası Erdal’ı hâlâ rüyalarında 17 yaşındaki haliyle görüyor.
Erdal Eren. Kurtaramadığımız kardeşimiz. İdam sehpasının gölgesinde bir çırpıda büyüyüvermiş çocuk. Yakın tarihimizin bir dönemecinde bıraktık onu. Bütün sarılmamış yaralar gibi hâlâ kanıyor.
Erdal, bize bakıyor hâlâ.
YILDIRIM TÜRKER Read More!

Dayakci Ogretmenler: Genclere Is Onerisi

Devlet universiteleri bitirdim ama is bulamiyorum diyen genclere yonelik yazilarimiza devam ediyoruz. Is bulabilmenin birinci kurali insanlarin ihtiyaclarini tespit edip bunlara cevap veren urunleri sunabilmektir.

Bugun Izlenimler'i okurken Fethi Bey'in yine dayakci ogretmenlerden bahseden bir yazisina rastladim ve ampul yandi. Fethi Bey soyle diyor:

" Dayakçı öğretmenlere en ağır cazaların verilmesi şarttır. Beceremeyeceksen öğretmen olmayacaksın, bu işin mazereti yok. Pedagojiden, insanlıktan bihaber tiplerin sırf eğitim fakültesi bitirdi diye kolay para kazanmak için atandıkları okullarda bir iki gün geçirip öğretmenevinde okeye dönmesi sürecinde zevk için çocuklarımıza eziyet etmelerine göz yummayalım. Bunları Milli Eğitime filan değil doğrudan emniyete, savcılığa bildirelim. Baktık memurlar işin üstünü örtmeye kalkıyor, yerel ve ulusal medyayı ayaklandıralım. Olmadı Ziya Paşa kavlince oluşturacağımız timlerle okullarda pusuya yatalım, Fatih Terim yöntemiyle kendi işimizi kendimiz görelim. Artık yargıtay da yanımızda, memur dayanışmasını kırmak için şartlar olgunlaşıyor."

Turkiye'de tonla dayakci ogretmen var, ve bunlar ogrenciler ve veliler icin buyuk bir problem olusturuyor. Bunun onune nasil gecebiliriz?

Borsa Nasıl Oynanır  inovasyon nedir    Borsa Yorumları    Petrol Fiyatları    Standart Sapma

Cevap icin yazinin devamini okuyun.

Bir web sitesi acacaksiniz ve dayakci ogretmenleri afise edeceksiniz. Magdurlar websitesine koyacaginiz bir form ile dayak olayini ve detaylarini aktaracak, ogretmenin adini tipini, varsa fotografini yollayacak. Siz de bunlari websitenize "soyle bir dayak iddiasi varmis" diye koyacaksiniz. Okuyucu yorumlari kismi olacak, boylece dayakci ogretmen de yorumlar kisminda kendisini savunabilecek.

Bu websitesi bu problemi cozmese bile ogrencilerin gicik oldugu ogretmenleri dunya aleme duyurduklari bir platform haline de gelebilir.

Detaylarini siz dusunun.

Ekonomi nedir
Fraktallar
Fraktal nedir?
Çernobil Faciası
Türev Konu Anlatımı: Türev Nedir
Iktisat nedir
Nükleer Kirlilik
Nükleer Santraller
Read More!

İnsanlık suçu Nedir Ne Demektir

"ve o gün
on iki kurşun sıkıldı
en körpe beyinlerin eylülüne
pençelerinden insan kanı damlıyor evrenin
haki bulutların resmi geçidinde
insanlığın ar damarı çatlarken
bir soysuzluk abidesi gibi duruyor
yerinde ve dimdik
geçici on beşinci madde

...Borsa Nasıl Oynanır  inovasyon nedir    Borsa Yorumları    Petrol Fiyatları    Standart Sapma

Bugün on iki eylül
on iki dakika,
ama hiç olmazsa on iki saniye susun
ve düşünün
rakamla
1 ve 2
...
sizin hiç doğmamış çocuğunuza tecavüz edildi mi?"

(Belki bir gün tamamını yayınlarım bu şiirin. Ama şimdilik bu kadarı yeterli)
Şunu da okumadan geçmeyin:
Alıntı: Ece Temelkuran

‘Erdal Eren’i, heyetin önünde ağzından burnundan kan gelesiye dövdüler’ diyor avukat, ‘Yargıçların yüzünde bir tebessüm bile vardı’. Kenan Paşa’nın yaşını büyütüp astırdığı çocuktur Erdal Eren. İdamına dört celsede karar verilmiştir. Sakın unutmayın!

Kenan Paşaaa!
Onun sesi titrerken başka bir avukat başlıyor, başka bir idam sahnesine:
“Cellat boynuna ipi geçirmek için uğraşıyordu. ‘Bırak’ dedi, ‘Ben yaparım. Bir yerimi sakatlayacaksın yoksa’. Aldı yağlı urganı, kendi boynuna geçirdi. Sonra... 21 dakika sallandı ipin ucunda. Yanına gittim... Birkaç dakika önce saçını okşadığım çocuğun... Saçlarını okşadım.”
18 yıl önce ölmüş bir çocuk için, bütün çocuklar için, 18 yıl önce teker teker ellerinden alınmış arkadaşları için, kum gibi akıp giden insanlar için, anlatanların sesi titriyor. 15 dakikalık film bitiyor ve ta içimden şunları demek geliyor:
Kenan Paşaaa! Kenan Paşaaa!
Bugün 21 dakikalığına öl. Öl. 21 dakika öl ve geri gel, yeniden ve yeniden öl sonra, yeniden ölmek için yeniden diril. Kaç çocuğu katlettiysen o kadar kere, hepsi için öl sen bugün. Kenan efendiiii! Bugün 12 Eylül; bu memleket seni en derin ve en taze intikam hisleriyle selamlar! Bir gün çıkacağın sanık kürsüsünde salya sümük ağlarken korkudan yerlerde süründüğünü görmek dileğiyle...
Ve bunu ne kadar kalpten söylediğimi anlatamam Kenan Paşa! Read More!

Vergi Memuru Ne Is Yapar?

Vergi memuru ne is yapar diye merak eden bir okuyucumuz su satirlari yollamis:

"Cocuklarimi daha iyi egitim alsinlar diye ozel okula yolluyorum.Bana maliyetleri yillik yaklasik 24.000 YTL.Bu sayede cocuklarim daha iyi egitim aliyor hem de mahalledeki devlet okulunda siniflarda birer kisi daha eksik oluyor.Devlet ne bu harcamalar icin bana bir vergi indirimi yapiyor ne de baska bir katkida bulunuyor.Bu kadarini zaten sineye cekmis durumdaydim.Ama gecen gun devletin MEB okullarinda ucretsiz dagittigi okullari ozel okulda okuyan ogrencilere- daha dogrusu velilerine- ucret mukabili -iki cocugun kitaplari icin 57 YTL odedim- verdigini ogrenince sigortalarim atti.Resmen devletimiz "Sen zaten kerizsin maasinin yarisini vergi sigorta diye aliyoruz,kalan paranda sana fazlasiyla yetiyor ki cocuklarini ozel okula yollayabiliyorsun.Eee o zaman semerine bir cuvalcik daha koysam ne olacak" diyor."

Demokrasi Nedir   Küresel ısınma Nedir  Özel Üniversiteler    Bilgisayar Nedir    Teknoloji Nedir

Vergi sisteminin carpikligi genellikle okumus, bir yerlere gelmis, iyi kazanan vatandasimizla, dar gelirli vatandasimizin sirtina biniyor. Iyi kazanan vatandas haliyle yuksek oranlarda vergi veriyor. Dar gelirli vatandasi ise kelle basina alinan petrol, KDV gibi vergiler yakiyor. Serbest meslek sahibi, veya daha zenginler ise vergiden yirtmanin yollarini rahatlikla bulabiliyorlar. Mehmet Ali Erbil'in ulkenin en fazla vergi verenlerinin basinda gelmesi bu soylediklerimizi dogruluyor. Adam neredeyse Aydin Dogan'dan daha fazla vergi veriyor!!

Sizce yukarida vergilerin yuksekliginden sikayet eden okuyucumuz hakli mi degil mi? Adam calisip kazanmis, o yuzden harcamak da hakli mi, yoksa ortalikta bir suru talihsiz insan varken devlet bu vatandasimizdan topladigi vergileri findikcilara veya emeklilere veya devlet memurlarina dagitmakla dogru mu yapiyor?

Meydan sizin.
Read More!

Kavgada Kursun Sayilmaz Ne Demektir?

Su siralar medyada, ozellikle de gazetelerde cikan haber ve iddialarin gercekligi konusunda kafa yoruyor musunuz?

Demokrasi Nedir   Küresel ısınma Nedir  Özel Üniversiteler    Bilgisayar Nedir    Teknoloji Nedir

Bence daha onceden bildikleriniz disindakileri fazla ciddiye almayin.
Neden mi?
Kavgada kursun sayilmaz” da ondan. Read More!

Gundemdeki Son Gelismeler

Su siralar iceride ve disarida gundem ne kadar yogun, oyle degil mi?

ABD’deki secimler ve Gurcistan’daki son gelismelerle birlikte, Kafkaslarin (ve Karadeniz’in) iki karsit gucun(iki super guc diyemeyiz hala) manevra alani hale gelmesi... ABD ekonomisindeki durgunluk beklentisi ortaminda zuhur eden ‘subprime mortgage crisis’ ve iki finans kurulusunun aldiklari finansal risklerden dolayi batmalarina goz yumulmayarak, kamu otoritesi tarafindan yonetimlerine el konulmasi… (Vay be sonunda bir konuda ABD'ye ornek olduk galiba.)

Demokrasi Nedir   Küresel ısınma Nedir  Özel Üniversiteler    Bilgisayar Nedir    Teknoloji Nedir

Iceride ise Dogan Medya organlarinda yer bulan hakkindaki olumsuz iddialara, Basbakan’in gerekce olarak ‘Hilton’u gostermesiyle baslayan Dogan Medya – Hukumet carpismalari… Ve hemen ardindan bu merkezde baslayan tartismalara, Dogan disi medya gruplarinin da katilmasiyla ortaya cikan cok boyutlu ve cok tarafli usulsuzluk iddialari…

Bir ay kadar once de Dogan – Karamehmet savasina taniklik etmistik medyada. Son on yila baktigimizda ise bu catismalarin sikca tekerrur etmesinden, artik bu isin siradanlastigini anliyoruz. Medya – Hukumet savasinin ise ilk kez zuhur ettigini dusunuyorsaniz, yaniliyorsunuz. Bunun tarihi, demokrasi tarihimizden bile daha eski. Sadece bir basbakan, ilk kez elini gostererek (ya da gosterdigini veya gosterecegini dusunmemizi isteyerek) bu oyunu oynuyor. Basbakan elini gosterecek mi bunu yakinda gorecegiz. Ama bana sorarsaniz elinde yeni bir sey yok. Dogan, bildigimiz dogan. Basbakan da bildigimiz basbakan. Yine de bu isin sonunun tatliya baglanmayacagini biliyoruz.

Cogu kesimde Dogan’in sonunun da Cem Uzan gibi olacagi benzetmesi, sadece benzetme olmaktan daha fazlasini ifade ediyor aslinda. Toplumda gercekten de boyle bir temenni olustugunu gozlemlemek hic de zor degil. Hem de bunun kapsayiciligi % 47’den de daha buyuk. Ancak Dogan’in, en guclu hukumet icin bile kolay lokma olmadigini teslim etmek gerek. Dogan’in Koc’un gayri mesru cocugu oldugu, Hurriyet gazetesinin aslinda Koc ailesine ait oldugu gibi sacmaliklarin, sacmaliktan ote hic bir anlam ifade etmemeleri, Dogan’in ve Dogan Medya Grubunun Tusiad’in sozcusu veya tetikcisi oldugu gercegini degistirmiyor. Bu nedenle bu savasin kisa vadede bir galibi olacagini hic zannetmiyorum ben. Keza gecenlerde bir yerde okudugum “carpismada biri kirilirsa, digeri catlar” iddiasina da katilmiyorum ben. Ikisi de catlar, ama ikisine de bir sey olmaz. Uzun vadede ne olur? Yazimiza devam edelim biz.

Ekonomi Turk’un son postalarindaki gundem konulari genel itibariyla sunlar: Liberalizm – Kapitalizm- sosyalizm tartismalari, kamu memuru nitelikleri ve ucretleri, sendikalar, meslek orgutleri, kahraman bakkal vs. hipermarket, (kamu tarafindan belirlenen) findik fiyatlari, petrol fiyatlarindaki dalgalanmalar, v.s. Bir de buna ozellikle de benim degindigim; hukumet, muhalefet, asker ve (simdilerde bir de) yargi arasindaki cekismeleri eklemek lazim.

Butun bu konularda ortak bir yan goruyor musunuz siz? Tek kelime ile cevabini istesem. Ideoloji mi? Sinif kavgalari mi? Hayir… Bence daha kapsamli bir kelime var: ‘Menfaat’. Evet, tek kelime ile ‘menfaat’. Iceride ve disarida olup biten menfaat kavgasindan baska bir sey degil, ozunde.

Hangi kultur ya da toplumdan olursa olsun, ortalama insan akli, dunyayi genellemelerle kavrayabildigi icin, kafasi digerlerine gore biraz daha fazla calisan birileri bir takim genellemeler yapmislar. Toplumdaki ortak menfaat gruplari ‘siniflar’ olarak adlandirilmis, sonrasinda da ideolojiler olusturulmus.

Muhakeme kabiliyetine hayranlik duydugum dusunur Cemil Meric bu durumu soyle ozetliyor: “Ideolojiler idrakimize giydirilmis deli gomlekleri…” Sozun devamini merak ediyor musunuz? Devami ise ideolojik tartismalardan haz duyanlari epey tahrik edecek cinsten: “Itibarlari mense’lerinden geliyor. Hepsi de Avrupali.” Evet, bunu Bati Irfani’ni adeta yutmus C. Meric soyluyor. Tipki su yargiya vardigi gibi: “Kapitalizmle komunizm, Bati’nin iki cehresi… Biri kumarhane, oteki mahpes

Bu ‘mense, Avrupali’ meselesine girmisken, yuz – yuz elli yildir baticilik – ulusalcilik sarmalindan cikamayan Turk aydinina ithafen ustadin sarfettigi sozu, guncelligini hala korudugu icin burada yer vermeden gecmeyecegim:

Nezleye yakalanir gibi ideolijilere yakalaniyoruz, ideolojilere ve kelimelere. Tanzimat nesli, hic olmazsa bu bahiste, iffet ve haysiyetini korumus. Kalktigini iddia ettiğimiz Kapitulasyonlar, ruh dunyamizda yasiyor, hem de butun habasetiyle. Alafrangalık, zevki ve tefekkuru dumura ugratan bir kabuk.

Son olarak soyle diyecegim. Ister boyle dusunursunuz:

If each person pursues his own interest, the general welfare of all will be promoted.

Isterseniz boyle:
Dunyayi guzellik kurtaracak... Ve bu kurtulus insani sevmekle baslayacak.

Peki bunlar birbirinin karsiti mi? Ben hic oyle dusunmuyorum.
Bence insanligin iki dusmani vardir: Cehalet ve zorbalik… ( kimden gelirse gelsin)
Ben de yazilarimda bunlari mevzubahis ediyorum. Hepsi bu iste!
Read More!