Bu arkadaşım bir devlet üniversitesinde lisans öğrenimi ve bir özel üniversitede yüksek lisans eğitimi almış. Yüksek lisansı bitirdikten sonra doktora için yurtdışındaki okullara başvurmaya karar vermiş. Toplam 12 okul seçmiş. Başvuru yapanlar bilirler, bu okulların hepsine ayrı ayrı başvuru formları, başvuru ücretleri, transkriptler, sınav sonuçları vs gönderiliyor.
Arkadaşım çalıştığı işyerinden önce devlet üniversitesinin telefon numarasını çeviriyor. Kayıt işlerine ulaşıp 12 adet transkript istediğini söylüyor. İlk telefonda karşısına çıkan kişi okula gelerek şahsen başvuru yapması gerektiğini söylüyor. Ayrıca transkript başına 6 YTL ücret yatırması gerekiyor. Arkadaşım telefonu kapatıp öğrencilik günlerinden tanıdığı ve arasının iyi olduğu kayıt işlerinde sekreterya işlerinde çalışan A hanımın direk numarasını buluyor ve onu arıyor. Derdini anlatıyor. İşyerinde çalışmakta olduğunu, acaba transkript başvurusunu telefonla yapıp ücretini transkriptleri alırken ödeyip ödeyemeyeceğinin mümkün olup olmadığını soruyor. A hanım arkadaşımın bu isteğine olumlu cevap veriyor. Arkadaşıma üç gün sonra transkriptleri alabileceğini söylüyor.
Arkadaşım daha sonra da yüksek lisans yaptığı özel üniversiteyi arıyor. Telefonda kayıt işlerinden ilk açan kişiye derdini anlatıyor. Telefonu açan kişi transkriptlerin iki saat içerisinde hazır olacağını söylüyor. Arkadaşım transkript ücretini okula gelince ödeyip ödeyemeyeceğini soruyor. Karşı taraf transkript için bir ücret ödemesi gerekmediğini söylüyor. Arkadaşım işten eve giderken kayıt işlerine uğruyor ve transkriptleri alıyor.
Ancak devlet üniversitesinden transkriptleri alabilmek için patronundan izin alması gerekiyor, çünkü devlet üniversitesinin kayıt işleri mesai saatleri dışında hizmet vermiyor. Yani patronunun insafına kalmış durumda. Neyse ki ülkemizde o kadar anlayışsız patronlar çoğunlukta değil. Arkadaşım ne olur ne olmaz diye bir hafta bekleyip işyerinden iki saatliğine izin alıyor. 72 YTL'yi bankaya yatırıyor, dekontu alıp kayıt işlerine gidiyor ve transkriptleri alıyor.
Bu iki durum aslında çok klasik bir örnek. İlki güya parasız eğitim veren devlet üniversitesi. İkincisi ise paralı eğitim veren özel üniversite. Tabi hangisinin paralı hangisinin parasız olduğuna siz karar verin artık!
Son bir not: Arkadaşım özel üniversitede burslu yüksek lisans yaptı. Ne harç ne de başka bir ücret ödemedi. Devlet üniversitesinde okurken ise her dönem başı har(a)ç ödedi.
Ilginc Yazilar:
Borsa nedir?
GSYH, CPI ve GSYH Deflatoru
Fraktal nedir?
Çernobil Faciası
Nükleer Kirlilik
Nükleer Santraller
Nükleer Enerjinin Zararları
Gönüllü Çevreci Kuruluşlar
3 Yorum Var.:
Devlet üniversiteleri de para alıyor ama kılıfına uyduruyor. Bir de devletten gelen para var tabiii. Birde hayırsevarlerin yaptığı yardımlar. Mesela kayseri erciyes universitesinin tıp fakültesi hariç diğer tüm binaları hayırseverler tarafından yaptırılmıştır. ona rağmen devlet yindede iki elile bir eğitim işini doğrultamıyor.
Burda bahsi gecen sorun burokrasidir. Devlet universitelerini parali da yapsaniz bu tur sorunlar olacaktir. Egitim acisindan onemli olan gonderdiginiz transkriptlerin karsi tarafta nasil bir etki biraktigidir. Alirken ne sikinti cektiginiz degil. Universiteleri parali yapmakla egitim kalitesi artacak midir, asil bu tartisilmalidir.
devlet üniversiteleri paralari bagis felan diye topluyor..en son hacettepe universitesinde dekanlıga gidilip bagis yapiliyordu derse kayit yaptirmak icin..on yere gidiliyor bir kayit icin..dikkatimi ceken fatura vermediler sadece bir kagit parcasi verdiler..yani olay sudur: resmen kayitsiz paralari birileri cebine indiriyor..o yuzden ben de parali egitim olsun diyorum..zeki ve basarili olan herkes bir sekilde burs buluyorve okuyor..oysa simdi hazirci sadece universiteyi kazansin da birsey yapmasin mantigi var..is bulma surecini bile kimse dusunmuyor onceden..bunlari dusundurten bir sistem gerekir..herkesin mezun olup yillarca bos gezdigi su halimizde verilen egitimin degeri de kalmiyor..
Yorum Gönder