Ozetle, Karakas, "AKP, uzlasmak gibi bir yontemi secmemeli. Bu onun sonu olur, aksine radikallesmelidir" diyor. Bu tespite katiliyoruz.
AYM'nin kararinin aslinda ne anlama geldigini, bundan sonra olusacak siyasi ortami ve AKP'nin onundeki secenekleri analiz eden bir yazi, son bir kac gunde zihnimde olusmustu. Tum yazi kafamda hazir olmasina ragmen, su sira bu konuya, ozellikle de gundelik siyasete girme arzusunda degilim.
Her ne kadar, bu davanin sonuclarindan sonra olusan siyasi ortam, gundelik siyaset kavraminin kapsayiciligindan fazlasini ifade ediyor olsa da, karardan sonra piyasalar bir "oh!" demisken, bir de Meclis ve Yargi tatile girmisken, ben de sadece iki satir yazip, konuyu ilerleyen gunlere birakmak istiyorum.
Netekim AYM'nin formule edilmis kararinin anlami cok acik: 6-5. Ama asil konu su ki; AYM'nin Anayasa degisikligi davasindaki onceki karariyle, bizzat Anayasa'yi hice sayarak, yasal yetkisini asmak suretiyle, yasama organinin calismalarini yalnizca usul yonunden degil, esasa iliskin olarak da degerlendirmesi, hukuk tarihimizin en mustesna kosesinde dururken kapatma davasindan cikan sonucun, hukuki anlamda cok da bir anlam ifade etmesi zaten beklenmiyordu.
Su yoruma bir bakin; 'AKP'yi Ecevit doneminde parti kapatma konusunda getirilen yasa degisikligi kurtarmis'. Ne yani, bir uyenin daha "kapatilsin, anasini satiyim" dememesinin, sonucta etkili olduguna inanmamizi mi bekliyorsunuz! O zaman ben de derim ki; "partiyi Ozal kurtardi". Netekim bugun Baskan olan Hasim Kilic'i AYM'ye atayan odur. Diger yandan, daha bir kac ay once, davanin Yuksek Mahkeme'de gorusulmesine bile gerek olmadigi yonunde oy kullanan Sacit Adali, bu karara gore, bugun AKP'nin 'laiklik karsiti tehditlerin odagi' olduguna inaniyor(mus). Ne guzel formul bulmuslar: 6-5. Ellerine saglik... Lise yillarindaki dort bucuktan bes alip da dersi kurtardigimiz gunleri hatirlatti bana.
Her neyse... Ozetle; ya AKP, 90'larin siradan merkez sag partisi gorunumune gelecek (uzlasacak/ehlilesecek) ya da "daha fazla demokrasi, daha fazla ozgurluk" ilkesine daha fazla sarilip, bu yolda duse kalka ama daha hizli adimlarla yurumeye devam edecek.
3 Yorum Var.:
Genelde politika konusunda yorum yapmiyorum ama sahsim adina zaten RTE'nin uzlasmaci bir kimlik benimseyecegini dusunmuyorum, genlerinde yok diyeyim.
Uzlaşma dedikleri şey, 2001'de Kemal Derviş, 2002'de AKP ile değişmeye başlayan, 4-5 yılda bir ekonomik kriz, 10 yılda bir askeri darbe sarmalında dönüp duran, popülizm ve hamaset üzerine kurulu,aklın "a" sının, hukukun "h"sinin olmadığı en hafif tabirle "kof" bir sistem... İç ve dış dinamiklerin böylesine değişime destek verdiği bir süreçte, böyle bir sistemde uzlaşmak, bir siyasi iktidarın bu ülkeye yapabileceği en büyük ihanet olur bence... Bedeli de çok ağır olur...
AYM kapatma davasındaki kararıyla gösterdi ki, mahkeme vasfını kaybetmiş adeta bir, "ihtiyar heyeti" ne dönüşmüş vaziyettedir... Sonuçlarından korktukları için AKP'yi kapatamamışlardır... Akılları sıra kulağını çekerek "ağır abi" pozisyonlarını sürdürmeye çalışıyorlar...Askerin tavrı değişiyor, en derin çeteler mahkeme önüne çıkıyor... Bugün rektörlerin bir kısmı gitti... Yarın bunlarda gidecek... Bunun ardındaki sebepte AKP değil, toplumun değişim isteği, bugünkü konjektürde bunun sözcülüğünü yapmak AKP'ye kısmet oldu... Bizim standartlarımıza bakarsanız da bugüne kadar, bu işi fena götürmedi, ta ki "sivil anayasa projesini" rafa kaldırana kadar...
AKP'nin zaman zaman "kendine müslüman" tavrına, "ideal"e giden en ideal yolu tutturamamasına rağmen, mevcutlar içinde ülkeyi bugünden yarına daha pozetif noktalara götürebilecek tek "sistem dışı" siyaset hareket olmasının ve öyle kalmasının en önemli faydası: Onlarla yarışmak isteyen siyasi oluşumların da eninde sonunda mecburen sistem dışına çıkmak zorunda kalacağı ve böylece bu "kof" sistemi geri dönemeyecek şekilde tarihin karanlıklara gömecek olmamızdır...
Bundan sonra "Kaybolan Yıllar" dendiğinde aklıma sadece "Sezen Aksu'nun şarkısı gelsin istiyorum... onun içindir ki, bencede "no uzlaşma" "more radikalleşme"...
Vay be demokrasiyi uzlaşma ile ilişkili bir kavram olarak bilirdim. Sayenizde yanlış olduğunu öğrendik, meğer radikalleşme ile ilintiliymiş. Hadi bakalım bu gidişle Türkiye'de faşizme erken doğum yaptıracaksınız. İşçiye karşı radikalleşme, çiftçiye karşı radikalleşme, emekliye karşı radikalleşme...
Piyasa ile, ABD ile, AB ile uzlaşıver aman onlara karşı radikalleşme...
Fikri babalarınızdan Hayek'de Allande devrildiğinde Şili'de ve faşizm geldiğinde zil takıp oynamıştı.
Yorum Gönder