Bizde AKP iktidarı ile başlayan ve TOKİ ile desteklenen konut hamlesinde şu ana kadar başarılı sonuçlar alındığı tartışılmaz. Ayrıca planlama olarak da bu proje başarılı idi. Çünkü sadece dar gelirliye yönelik konut üretilmedi.Kar sağlayacak lüks konut ve iş yeri üretimi de sağlanarak buradan elde edilen gelir ile TOKİ’nin finansal yapısı da güçlendirildi. Bu arada kullanılıp dönmeyen konut kredilerinin oranı artış gösterse de, şimdilik tehlikeli boyuta ulaşmadı ki bankalar hala kredi verme telaşındalar.
Bizde uygulanan finansal sistem de oldukça basit olduğundan sabit gelirlilerin fazla kafasını karıştırmadan aile bütçesinden ayırabildikleri tasarruflar ile ev sahibi olmalarının önü açıldı. Konut hamlesinin çıkış noktası, dar gelirli halkı kiradan kurtarmaya yönelik sosyal bir politika olarak düşünüldüğünden bu projede belediye imkanları ve hazine arazileri de kullanılarak maliyetler düşürüldü. Bunun yanında birçok pratik uygulama hayata geçirilerek dinamiklik sağlandı. Örneğin yoksul kesime yönelik bazı projelerde ilk 12 ya da 18 ay ödemesiz alternatifler sunuldu. Bu sayede konutlar bitene kadar vatandaşın hem taksit hem de kira ödeme sıkıntısı ortadan kaldırıldı. Konutlar da planlanan sürelerde teslim edilerek kira öder gibi ev sahibi olmaları desteklendi. Tüm bunlara ek olarak bazı kentlerde belediyelerin bünyesinde inşaat şirketleri kurularak belediye imkanlarının kullanılmasının hukuki zemini hazırlandı ve bu şekilde maliyetler düşürülerek lüks konut formatına uygun alt yapı-çevre düzenlemeleri olan uydu kentler yaratıldı. Bunların dışında anadoluda bazı projelerin kalite açısından standartları tutturamaması tek eleştirilecek nokta oldu. Ancak genel fotoğrafa bakacak olursak şimdilik amaca ulaşılmış gözüküyor.
Abd’de konut sektöründen kaynaklanan kriz ise bizdeki konut hamlesinden farklı apayrı bir olay. Oradaki konut üretiminin büyük bir finansal krize dönüşmesinin temeli çok basit bir sebebe dayanıyor. O da Niyet.
Niyet, halkın ucuz konut sahibi olması şeklinde tecelli etmeyince böyle finansal istismarlara da müdahale edilmiyor. Amerikanın hukuk sistemi para cambazlarının şişirdiği bu finans balonunu devletin ne dereceye kadar seyretmesine cevaz verir bilemiyorum ama liberal kayıtsızlıktan doğan bu krizin, sanal para trafiği devrini sona erdireceği kesin.
Abd’deki konut arzında bitmiş ve satılmamış evlerin pazarlanması asıl amaç iken, bizde sıfırdan konut üretimi inşaat ve bağlı yan sektörlerin de ekonomiye pozitif katkı yapmalarını sağladı.
Neticede bizde nokta atışlar ile hedefler vurulmaya çalışılırken, okyanusun ötesinde aynı sektörde amaç-araç ve niyet farklı olunca geçmiş zamanda bizdeki banker faciasına benzer uzun yıllar unutulmayacak, literatüre girecek bir çuvallama olayı mevzubahis oldu.
Bizde uygulanan finansal sistem de oldukça basit olduğundan sabit gelirlilerin fazla kafasını karıştırmadan aile bütçesinden ayırabildikleri tasarruflar ile ev sahibi olmalarının önü açıldı. Konut hamlesinin çıkış noktası, dar gelirli halkı kiradan kurtarmaya yönelik sosyal bir politika olarak düşünüldüğünden bu projede belediye imkanları ve hazine arazileri de kullanılarak maliyetler düşürüldü. Bunun yanında birçok pratik uygulama hayata geçirilerek dinamiklik sağlandı. Örneğin yoksul kesime yönelik bazı projelerde ilk 12 ya da 18 ay ödemesiz alternatifler sunuldu. Bu sayede konutlar bitene kadar vatandaşın hem taksit hem de kira ödeme sıkıntısı ortadan kaldırıldı. Konutlar da planlanan sürelerde teslim edilerek kira öder gibi ev sahibi olmaları desteklendi. Tüm bunlara ek olarak bazı kentlerde belediyelerin bünyesinde inşaat şirketleri kurularak belediye imkanlarının kullanılmasının hukuki zemini hazırlandı ve bu şekilde maliyetler düşürülerek lüks konut formatına uygun alt yapı-çevre düzenlemeleri olan uydu kentler yaratıldı. Bunların dışında anadoluda bazı projelerin kalite açısından standartları tutturamaması tek eleştirilecek nokta oldu. Ancak genel fotoğrafa bakacak olursak şimdilik amaca ulaşılmış gözüküyor.
Abd’de konut sektöründen kaynaklanan kriz ise bizdeki konut hamlesinden farklı apayrı bir olay. Oradaki konut üretiminin büyük bir finansal krize dönüşmesinin temeli çok basit bir sebebe dayanıyor. O da Niyet.
Niyet, halkın ucuz konut sahibi olması şeklinde tecelli etmeyince böyle finansal istismarlara da müdahale edilmiyor. Amerikanın hukuk sistemi para cambazlarının şişirdiği bu finans balonunu devletin ne dereceye kadar seyretmesine cevaz verir bilemiyorum ama liberal kayıtsızlıktan doğan bu krizin, sanal para trafiği devrini sona erdireceği kesin.
Abd’deki konut arzında bitmiş ve satılmamış evlerin pazarlanması asıl amaç iken, bizde sıfırdan konut üretimi inşaat ve bağlı yan sektörlerin de ekonomiye pozitif katkı yapmalarını sağladı.
Neticede bizde nokta atışlar ile hedefler vurulmaya çalışılırken, okyanusun ötesinde aynı sektörde amaç-araç ve niyet farklı olunca geçmiş zamanda bizdeki banker faciasına benzer uzun yıllar unutulmayacak, literatüre girecek bir çuvallama olayı mevzubahis oldu.
3 Yorum Var.:
vay! ekonomiturk'te bir devletciyle karsi karsiya miyiz neyiz? :)
TOKİ ile Amerika'daki kredi kuruluşları arasında benzerlik olmadığına ben de katılıyorum.
Orada gücü olmayan insanlara geriye dönüşü son derece şüpheli ve değişken faizli kredilerin verilmesi ana sorun. Kolay kredi imkanı ev fiyatlarını patlattı, sonra da borcunu ödeyemeyen evini götürüp bankalara verdikçe, bu sefer evlerin fiyatları düştü. (Tabii lokasyonlar arası çok büyük farklar var. NYC etrafindaki suburb lokasyonlarda tik yok gibi).
kardeşim bir bankada çalışıyor ve kredi vermekten sorumlu. Kredi isteyenleri nasıl değerlendirdiklerini biliyorum. Bizim bankalar bu konuda bence çok daha dikkatli ve başarılı. Olmayacak insanlara yüksek faizli dahi olsa kredi vermiyorlar.
Yapılan işlerle ilgili şeffaf bilgilendirme sağlanmadıkça kamunun bu tür işlerde topluma maksimum faydayı sağlayabileceği düşüncesi uzak görümüyor.
Yorum Gönder