Baba Beni Okula Gönder

Yetkililer istedikleri kadar ilk ve orta öğretim parasızdır diye demeçler vermeye devam etsinler, ülkenin eğitim sisteminin çarpıklığından başıboşluğundan kaynaklanan dramatik eğitim facialarını gazete sayfalarında okumaya devam ediyoruz. Taş kalpleri bile imana getirecek son dram Adana’dan geldi. Babası seyyar satıcılık yapan lise öğrencisi Bahar, maddi imkansızlıklar nedeni ile okuldan alınacağını öğrenince yaşamına son verdi. Sebep kardeşlerinin de ilköğretimde okumaya başlamaları nedeniyle babalarının bu maddi külfetin altından kalkamaması ve çare olarak Bahar’ın eğitimine son vermeyi düşünmesi. Oysa Anayasanın 42. maddeside eğitim hakkı şu şekilde tarif edilmiş. ‘‘İlköğretim, kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve Devlet okullarında parasızdır’’

Anayasada hükme bağlanmış Parasızdır kelimesi çok önemli. Çünkü Bahar’ın dramı da bu noktada başlıyor...

Zaten hepimiz biliyoruz ilköğretimin parasız olmadığını.Eğer parasız olsaydı, arkadaşları gençlik aşkı ile yanarken okuma aşkı ile tutuşan Bahar, kardeşleri parasız ilköğretimde okuyacak diye okuldan alınmazdı. Belli ki böylesine kutsal bir amaçtan mahrum bırakılmasını içine sindiremedi.

Devlet en temel görevlerinden birini yerine getirmekten sınıfta kaldı. Yıllardır uygulanan popülist politikaların sonuçlarını yeri geldi kaçak Kur’an kursu felaketleri, yeri geldi okullardaki dayak faciaları, bazen de zorunlu bağış utançları ile yaşadık. Bu sorunların hiçbirisi Milli Eğitim Bakanlığının birinci gündem maddesi olamadı. İktidarlar değişti ama birinci gündem maddesi hiç değişmedi. Bu önemli madde her daim, fethedilecek bakanlık koltukları idi. Diğer sorunlar nasıl olsa çözülürdü. Okullarda yakacak için, temizlik için, tadilat için bulunamayan ödenekleri, nasıl olsa veliden ikame edilir diye düşünen zihniyet, milli eğitim müdürlerinin saltanatı için lüks makam otolarına ödenek ayırmakta beis görmedi.

Sadece Devlet mi? Sorunların çözümünde sivil otoriteler de yetersiz kaldılar. Özellikle iş çevreleri sosyal sorumluluk projeleri adı altında şirketleri adına kurdukları vakıflar ile eğitim sektörünün pastasından pay kapma yarışına girdiler. Bir kısım ünlüler ise eğitime destek misyonunu reklam ve vergi avantajları olarak algıladıklarından çözüme yönelik katkıları olmadı. Sadece kurumsallaşmış tarihi geçmişi olan birkaç okul, yoksul ve başarılı öğrencilere destek olmayı başarabildi.

Ülkede Bahar’ın durumunda eğitimini sürdürmeye çalışan milyonlarca yoksul genç varken, milli eğitimin gerek maddi gerekse sistemden kaynaklanan sorunlarını halı altına süpürerek, ‘‘baba beni okula gönder’’ sloganları ile öğrenci toplamaya çalışmak tam bir tezat.

Bir yanda öğrenim görmek için yanıp tutuşan, eğitimi tek kurtuluş yolu olarak gören çaresizliğin olgunlaştırdığı minikler, diğer yanda ise Devletin kısıtlı imkanlarını ulufe dağıtır gibi umarsızca tüketen yetkililer. Bir yanda lüks otel formatında öğretmenevleri-yaz kampları, diğer yanda tuvaleti olmayan okullar. Hepsi aynı bütçeye mahkum.

Zıtlıkların çokluğu sorunun büyüklüğünü görmemiz için bize bir anahtar.

Anlayana.

Borsa nedir?
Borsa nasıl oynanır
Hisse Yorumları
Ekonomi nedir
GSYH, CPI ve GSYH Deflatoru
Fraktallar
Fraktal nedir?
Çernobil Faciası
Türev Konu Anlatımı: Türev Nedir
Iktisat nedir
Nükleer Kirlilik
Nükleer Santraller
Nükleer Enerjinin Zararları
Gönüllü Çevreci Kuruluşlar


1 Yorum Var.:

T'Pol dedi ki...

Üstelik de AKP bütçede "aslan payı"nı Milli Eğitime ayırmakla övünüp duruyor öyle değil mi?

Zaten 5 üzerinden 2 notunun geçer sayılması bile eğitimin ne halde olduğunu göstermeye yeter de artar bile.