Mahfi Eğilmez bugünkü köşe yazısında şimdiye kadar kimsenin aklına gelmeyen süper önerilerde bulunmuş. Bir saniye bekleyin.... ..... ..... ..... Kontrol ettim, maalesef bu öneriler yeni değilmiş, 80 senelik
sosyalist devletçi önerileri sanki bir haltmış gibi tekrardan önümüze getirmiş.
CHP’nin güneydoğu politikası ne olmalı sorusuna Mahfi Eğilmez
şu cevabı vermiş:
“Bunun çözüm yollarından birisi bölgeye KİT’ler kurarak zarar etmeyi göze alıp istihdam imkânları yaratmaktır. Türkiye artık bunları yapabilecek zenginliğe ulaştı. Bir yandan batıdaki KİT’leri özelleştirirken bir yandan doğuda yeni KİT’ler kurmak aslında Cumhuriyet’in kuruluş yıllarındaki hamleye de uygundur. O dönemde müteşebbis yoktu şimdi de doğuda fabrika kuracak müteşebbis yok. O halde devlet bu boşluğu doldurmalı. Bunun ne yararı olacak? Askerden dönüp ya da okulu bitirip işsiz kalan ve çaresizlikten teröre katılan genç insanlar bu KİT’lerde çalışacak ve sisteme entegre olacak. Bu yolla bir yandan üretim ve istihdam olanakları artırılırken bir yandan da bölgede hayvancılık geliştirilebilir ve bugün yaşadığımız ithal et sorununun çözümü için köklü adımlar atılmış olur. Şimdilerde yerin dibine batırılması moda olan Cumhuriyet, ilk yıllarında sorunu bir ölçüde böyle çözmeye çalışmış ve oldukça yol almıştı.”
Aman Tayyip Erdoğan
Mahfi Eğilmez’in bu yazısını görmesin. Ondan sonra gider
Rıfat Hisarcıklıoğlu’na “hepiniz bölgeye bir fabrika kursanız 1 milyon üç yüzbin fabrika eder” şeklinde cin fikirlerle
lobi yapmaya başlar. Devlet adam gibi çalışıp vergi veren vatandaştan topladığı vergilerle nasıl yatırım yapacağını kafası çalışan devletin verdiği onca rüşvete rağmen Güneydoğu’da fabrika açmayan işadamlarından daha iyi mi bilecek? O kadar
rüşvete rağmen kimse Güneydoğu’da fabrika kurmuyorsa, iş açmıyorsa vardır bir hikmeti değil mi?
Mahfi Eğilmez de sanki babasının parasını harcıyormuş gibi tavsiye veriyor,
devlet KIT açsınmış. Teh teh teh teh teh!
KIT açacaksın, milyarlarca lirayı beton binalara, bir halta yaramayan makinalara ve sonunda müşterilerin kullanmayacağı ürünlere yatıracaksın. Bir de
istihdam edeceğin memurların büro masraflarıydi, elektriğiydi,
bilgisayarıydı, çay masrafıydı derken harcamalar iyice ayyuka çıkacak. Amacın güneydoğuya para peşkeş çekmek ise bunun kolayı var, anlatayım:
Her haneden bir kişiye olmak üzere bir milyon tane yaşları 16-40 arasında genci sigortasız, servissiz, yemeksiz, yakacak yardımsız, kreşsiz işe alacaksın ve her birinin eline birer çay kaşığı vereceksin. Insanları ikili gruplar halinde çalıştırıp bir tanesine çay kaşığı ile çukur kazmasını, diğerine de çay kaşığı ile diğerinin kazdığı çukuru doldurmasını söyleyeceksiniz. Bu kişilere aylık 1000 TL düz
maaş vereceksiniz o kadar. Senede harcayacağınız rakam 12 milyar TL olur, Türkiye gibi bir ülke için çok değil. Bu paranın önemli bir kısmı da bu kişilerin parayı içki ve sigaraya yatırması yüzünden zaten yeniden devletin kasasına girecektir. En azından çay kaşığı ile çukur kazmaktan evde karılarını dövmeye fazla
vakit bulamayacaklardır; ayrıca hükümet de parayı gereken kişilere en direkt şekilde ulaştırarak arada gerçekleşecek “fabrika ihaleleri” vasıtasıyla yandaşlarını
zengin etme lüksünden mahrum kalacaktır. Senede 12 milyar lira ülkenin GSYH’nın %1’i gibi bir rakam eder. SGK’nın açıklarının dörtte birinden bile daha az bir rakam bu. Güneydoğu’daki milletin cebine giren bu parayı cebine indirmeye çalışacak müteşebbüs sanayicilerimiz de belki bundan sonra oraya gitmeye karar verir.
Şimdi bir de asıl süper fikrim var, bu fikri uygulamaya geçirenler
hem işsizliği sıfıra indirebilirler, hem de ülkenin GSYH’nı beş katına çıkarabilirler (hem TL hem de
dolar cinsinden). Recep Bey bu fikrime bayılacaktır, o sever böyle şeyleri.
Ülkemizdeki işsiz sayısı aşağı yukarı 3.5 milyon kişi. Biz bu işsiz kişileri aynen güneydoğu projesinde olduğu gibi işe alacağız ve her birine birer çay kaşığı vereceğiz (devlete masraf olmasın diye çay kaşıklarını evden getirmelerini isteyeceğiz daha doğrusu). Aynen güneydoğudakilere yaptığımız gibi bu kişileri de hiç bir hak vermeden sadece aylık maaş karşılığı istihdam edeceğiz. Ama bu sefer bu kişilere devlet aylık 100.000 TL maaş verecek. Meclisten geçirilecek özel yasa ile de bu kişilerden %99 oranında
gelir vergisi kesilecek. Böylece devlete bu kişilerin net masrafı aylık 1000 TL olacak ama
istatistiklerde bu kişilerin aylık kazancı 100.000 TL olarak görülecek. Üç buçuk milyon kişi senede 1,2 milyon lira kazanırsa bu ülkenin GSYH’nı 4 trilyon lira arttırır. Şimdi ülkemizin GSYH’sı 1 trilyon olduğuna göre bu uygulamadan sonra ülkemizin
GSYH değeri 5 katına çıkarak 5 trilyona yükselir. Bu kişilere ödenecek paralar da emeklilere ve devlet memurlarına ödenen maaşların kısılmasıyla sağlanabilir. Neticede devlet ekstradan para harcamayacağı ve
bütçe açığı yaratmayacağı için
Türk lirası değer kaybetmez. Milli gelirimiz kağıt üzerinde 5 katına çıkarak dünyada kişi başına düşen milli gelirde Amerika’yı falan yakalar, Avrupayı geçeriz, işsizlik de bitmiş olur.
Har vurup harman savurarak ya da işkembeden uydurduğumuz güneydoğuya KIT kurulması veya işsizlerin devlet tarafından istihdam edilmesi gibi projelerle istatistikleri düzeltmemiz mümkün. Işte size milli gelirimizi dolar cinsinden 5 katına çıkarmanın yolunu da söyledim, teknik olarak doğrudur bu söylediğim. Ancak bu tip projeler ülkemiz insanını daha
zengin yapmayacağı gibi ekonomik olarak da budala yaklaşımlardır. Ülkemizdeki köşe yazarlarının ve ülkeyi yöneten politikacıların ekonomi cahilliği göstererek bu projeleri gündeme getirmeleri gerçekten yazık. Bir tane de aklı başında adam çıkıp da bunlara laf söylemiyor. Biz söylüyoruz ama yazdığımız
kitabın satış rekorları kırmamasından vatandaşın
masal dinlemeye daha yatkın olduğu da anlaşılmıyor değil doğrusu...
Read More!