İktisadi Dinamikler Derneği 1 Temmuz’da İstanbul’da Küresel Krizi konu alan “Kriz Sonrası Küresel Ekonomik Düzen ve Türkiye Ekonomisi” başlıklı bir toplantı düzenledi. Uzun süredir bu toplantı hakkında biseyler yazmak istiyordum, ama zaman darlığından fırsat bulamıyordum. Şimdi birşeyler yazmaya çalışıyım. Öncelikle toplantıdan Emrah Aydınonat’ın blogu sayesinde haberim oldu. İki Nobel ödüllü iktisatçıyı dinleme fırsatını bu şekilde elde ettim, kendisine teşekkür ediyorum.
Toplantıdaki tüm sunumlara buradan ulaşabilirsiniz, fakat ben Lucas ve Prescott'ın sunumlarına odaklanmak istiyorum izninizle. Yeni klasik iktisatın öncülerinden 1995 nobel ödülü sahibi Robert Lucas’ın ilk olarak bu krizin 1929 Büyük Buhranına benzemediğini ve ona göre oldukça zayıf, normal bir 2.dünya savaşı sonrası daralma dönemlerinden biri (fakat etkili biri) olduğunu vurguladığını belirtelim. Zaten hem lucas, hem de prescott aşağıdaki grafiği kullandılar. Aşağıdaki grafik bize neyi gösteriyor, 1870–2008 ABD reel üretiminin logaritmik halini gösteriyor. 1929 Krizi açıkça görülüyor. Neyse biz devam edelim.
Reeskont Nedir Bütçe Nedir Aritmetik Ortalama Nedir Hisse Senedi Nedir Bilanço Nedir Akreditif Nedir Tahvil Nedir Broker Nedir Portföy Nedir Tutumluluk Nedir Varlık Barışı Nedir Evrim Teorisi Nedir Reyting Nedir
Lucas diyorki, Friedman’ın da belirttiği gibi 1929 krizinde FED para arzını kısarak krizin süre ve şiddetini artırmıştır. Bununla birlikte FED genişleyici para politikası izlemiştir. Örneğin, 2008’in 8. ayından 2009’un Şubat ayına kadar M1 % 24, M2 % 15 artmıştır. Bu nedenle ABD ne 1930’lu yılları nede Japonyanın kaybettiği 1990’ları yaşıyacaktır. Diğer bir deyişle, Büyük Bunalımdan öğrenilmesi gereken 1. ders öğrenilmiştir. Ha peki ne yapılmıştır (ki bu bizim 2.dersimiz) uzun dönemli büyümeye zarar veren maliye politikası kullanılmıştır. Nitekim ABDde de bir iyileşme henüz söz konusu değildir. Bu müdahaleler ekonominin trend büyümesine (grafikteki kırmızı çizgi) dönmesini de geciktirmektedir .
Peki Turkiye icin ne dedi Lucas amcamız. ABD’de başlayan kriz tüm dünyayı etkilemektedir, Gelişmekte olan ülkeler güçlü büyüme oranlarına sahip olsalar bile, gelişmiş ülkelere göre daha değişken (volatilitesi yüksek) büyüme oranlarına sahiptirler ve Türkiye’de bu gruptadır. Önemli olan temel noktalara odaklanmaktır. Bu kriz geçici bir geri gidiştir, fakat bu durum gececektir. Önemli olan uzun dönemli büyümeyi tehdit eden politikalardan kacınmaktır.
Kısaca şöyle, Lucas TR icin özelde pek birsey söylemedi ama acıkcası ben de bunu beklemiyordum. Adam koskoca bir iktisat teorisi oluşturmuş, genel doğrular oturtmuş özellikle büyüme ile ilgili. Ve bize de diyorki ABD para politikası açısından doğru bir adım attı ama maliye politikası gelecekteki büyümesine zarar verecek nitelikte. Siz yüksek büyüme potansiyeline sahipsiniz bu nedenle ABDden bile daha dikkatli olmalısınız maliye politikası konusunda.
Peki reel konjonktür okulunun önderlerinden 2004 nobel ödülü sahibi Prescott ne dedi. Öncelikle aynı şeyi dedi, hadi ordan bu kriz 1929 krizinin yanından bile gecmez. İkinci olarak, teorinin para politikasının ve maliye politikasının reel etkilerinin abartılmaması gerektiği yönünde olduğunu belirtti. Başka ne dedi. ABD’nin 1960 ve 1995-2000 büyümesinin teknology-driven olduğunu ve 1980’lerdeki genişlemenin ise vergi kesintilerine dayandığını söyledi.
Şimdiki krizin faturası, kurtarma operasyonları nedeniyle ABD vergi ödeyicisi tarafından yüklenmekte. Bunun anlamı gelecekteki yüksek vergi oranları ve bugünkü üretimin zarar görmesi. Bu nedenle prescott ABD’nin stimulus planını “depressant plan” olarak isimlendiriyor. Bu noktadan sonra benim de önem verdiğim bir noktaya geliyor. Avrupa’da 1970’lerde marjinal efektif vergi oranının % 40 olduğunu, bugun ise bu oranın % 60’lara cıktıgını belirtiyor. Avrupalılar 1970’e göre bugun aynı miktarda calısmalarına ragmen daha yuksek oranda vergi ödemekteler. Prescott bunu desteklemek icin aşağıdaki grafiği kullandı. Yani ABD vergilerini % 40’dan % 60’a çıkarsa da vergi gelirlerinde kayda değer bir artış olmazken, kişi başı gelirde azalma söz konusu.
Peki sonucta Turkiye ne yapmalı:
* Verimliliğini artırmalı.
* daha açık, rekabetçi olmalı
* daha düşük marjinal vergi oranlarına sahip olmalı, çünkü bu durum kayıtdışı ekonomiyi küçültürken, daha verimli olan kayıtlı sektörü büyütüyor. Ve İstihdamı artırıyor.
peki ben ne diyordum. TR de genişleyici para politikasını Merkez iyi yonetiyor, faiz indirimlerinin zamanlaması ve ölçüsü yerindeydi. maliye poltiikası ise, kötü yönetiliyor. ucu acık, belirsiz ve herhangi bir orta vadeli cerceveye sahip değil. bilen biliyor ben devletin harcama artırıcı onlemler yerine, maliye politikasında vergi indirimlerine gitmesini daha uygun buluyorum.
ha birde sunu eklemem lazım. salonda cok sey bildigini sanan marx kalıntıları bircok fosil vardı. kimi akademisyen, kimi aydın(!), kimi bilmem ne bela. hepsinin bakısları ustten ve aman siz mi nobel aldınız ne varki bunda diyen turdendi. onlara gore devlet(fakir halk) onları sırca kosklerinde yedirip icirmeye devam etse, işciler haklarımız diye bağırsa, sendika patronları son model arabalarına binse cok daha iyi olacak hersey. Buna karsın, toplantıdaki Turkiyeli iktisatçılarımızın (Ayşe-Selahattin İmrohoroğlu, Kamil Yılmaz gibi) ve ayrıca diğer yetişen genç kaliteli iktisatçılarımızın dünya iktisat (bkz. iktisat nedir?) literatüründe gittikçe daha fazla yer aldıklarını görmekte insanın icini bir nebze olsun rahatlatıyor :)
Peki Turkiye icin ne dedi Lucas amcamız. ABD’de başlayan kriz tüm dünyayı etkilemektedir, Gelişmekte olan ülkeler güçlü büyüme oranlarına sahip olsalar bile, gelişmiş ülkelere göre daha değişken (volatilitesi yüksek) büyüme oranlarına sahiptirler ve Türkiye’de bu gruptadır. Önemli olan temel noktalara odaklanmaktır. Bu kriz geçici bir geri gidiştir, fakat bu durum gececektir. Önemli olan uzun dönemli büyümeyi tehdit eden politikalardan kacınmaktır.
Kısaca şöyle, Lucas TR icin özelde pek birsey söylemedi ama acıkcası ben de bunu beklemiyordum. Adam koskoca bir iktisat teorisi oluşturmuş, genel doğrular oturtmuş özellikle büyüme ile ilgili. Ve bize de diyorki ABD para politikası açısından doğru bir adım attı ama maliye politikası gelecekteki büyümesine zarar verecek nitelikte. Siz yüksek büyüme potansiyeline sahipsiniz bu nedenle ABDden bile daha dikkatli olmalısınız maliye politikası konusunda.
Peki reel konjonktür okulunun önderlerinden 2004 nobel ödülü sahibi Prescott ne dedi. Öncelikle aynı şeyi dedi, hadi ordan bu kriz 1929 krizinin yanından bile gecmez. İkinci olarak, teorinin para politikasının ve maliye politikasının reel etkilerinin abartılmaması gerektiği yönünde olduğunu belirtti. Başka ne dedi. ABD’nin 1960 ve 1995-2000 büyümesinin teknology-driven olduğunu ve 1980’lerdeki genişlemenin ise vergi kesintilerine dayandığını söyledi.
Şimdiki krizin faturası, kurtarma operasyonları nedeniyle ABD vergi ödeyicisi tarafından yüklenmekte. Bunun anlamı gelecekteki yüksek vergi oranları ve bugünkü üretimin zarar görmesi. Bu nedenle prescott ABD’nin stimulus planını “depressant plan” olarak isimlendiriyor. Bu noktadan sonra benim de önem verdiğim bir noktaya geliyor. Avrupa’da 1970’lerde marjinal efektif vergi oranının % 40 olduğunu, bugun ise bu oranın % 60’lara cıktıgını belirtiyor. Avrupalılar 1970’e göre bugun aynı miktarda calısmalarına ragmen daha yuksek oranda vergi ödemekteler. Prescott bunu desteklemek icin aşağıdaki grafiği kullandı. Yani ABD vergilerini % 40’dan % 60’a çıkarsa da vergi gelirlerinde kayda değer bir artış olmazken, kişi başı gelirde azalma söz konusu.
Peki sonucta Turkiye ne yapmalı:
* Verimliliğini artırmalı.
* daha açık, rekabetçi olmalı
* daha düşük marjinal vergi oranlarına sahip olmalı, çünkü bu durum kayıtdışı ekonomiyi küçültürken, daha verimli olan kayıtlı sektörü büyütüyor. Ve İstihdamı artırıyor.
peki ben ne diyordum. TR de genişleyici para politikasını Merkez iyi yonetiyor, faiz indirimlerinin zamanlaması ve ölçüsü yerindeydi. maliye poltiikası ise, kötü yönetiliyor. ucu acık, belirsiz ve herhangi bir orta vadeli cerceveye sahip değil. bilen biliyor ben devletin harcama artırıcı onlemler yerine, maliye politikasında vergi indirimlerine gitmesini daha uygun buluyorum.
ha birde sunu eklemem lazım. salonda cok sey bildigini sanan marx kalıntıları bircok fosil vardı. kimi akademisyen, kimi aydın(!), kimi bilmem ne bela. hepsinin bakısları ustten ve aman siz mi nobel aldınız ne varki bunda diyen turdendi. onlara gore devlet(fakir halk) onları sırca kosklerinde yedirip icirmeye devam etse, işciler haklarımız diye bağırsa, sendika patronları son model arabalarına binse cok daha iyi olacak hersey. Buna karsın, toplantıdaki Turkiyeli iktisatçılarımızın (Ayşe-Selahattin İmrohoroğlu, Kamil Yılmaz gibi) ve ayrıca diğer yetişen genç kaliteli iktisatçılarımızın dünya iktisat (bkz. iktisat nedir?) literatüründe gittikçe daha fazla yer aldıklarını görmekte insanın icini bir nebze olsun rahatlatıyor :)
3 Yorum Var.:
TÜYOYU KAPTIM
G8 zirvesininin sonuç bildirgesinden türkiye gibi ülkelerin krizden çıkmak için ne yapması gerektiğini anladım sanıyorum.
1- Bende şaşırdım ama kesinlikle DEVELÜASYON yapılmalı
2- Tarım politikalarını geliştirmeli (galibe zengin ülkelerde tarım ürünlerinin maliyeti fazla ve alan dar. Şimdilik verimlilikle bu açığı kapatıyorlar ama bizde verimliliği artırabilirsek zorunlu ihtiyaç olan tarımda gelir kazanan ülke durumuna gelebiliriz.
3- Bu güne kadar karşı çıktığım bir görüşü değiştiriyorum. Büyük ölçekte tarım arazilerinin satışı sınırlandırılmalı. Özendirici yönü olan ve yenilik getirecek işletmelere izin verilebilir.
4-İç pazar için korumacı tedbirler alınmalı.
Cevdet Hoca’yi unutmayalim. Hem akademi, hep piyasa bilgisi mukemmel olan ender insanlarda Tr’de. Siteye koyduklari sunumda super grafikler var, her birini izin alip kopyalamak lazim blog’a :) Adam Lucas fanatigiydi zaten, seminere de kesin o cagirmistir.
Çok kaliteli bir yazı.
Yorum Gönder