Üretim Nedir ?

İnsanın, yaşamı için doğanın kendisine verdikleri ile yetinmesi halinde herhangi bir üretim faaliyetinden söz edilemeyeceği açıktır.

Üretim, insan gereksinmelerinin doğa tarafından tam olarak karşılanamaması sonucu ortaya çıkan bir faaliyettir. İnsanların varoluşuyla başlayan bu faaliyet süreci taş devrinden beri devam etmektedir. İnsanların taşları yontmaya başlaması, taşlardan savunma ve avlanma amacıyla basit aletlerin yapılması bu sürecin başlangıcını oluşturmaktadır. Savunma ve avlanma amacıyla ihtiyaç nedeniyle ortaya çıkan üretim süreci sürekli kendini geliştirmeye devam etmiş, taştan yapılan aletler yeterli olmamaya başlamış zaman geçtikçe üretimde bakır, tunç ve demir kullanılmaya başlanmıştır. Dağınık bir halde göçebe yaşayan insanlar nufüsun da artmasıyla beraber çeşitli topluluklar oluşturmaya başlamış, yavaş yavaş yerleşik düzene geçilmiştir. Yerleşik düzene geçilmesiyle toprağı ekmek suretiyle birtakım ürünler yetiştirilerek tarımsal üretime geçilmiştir. Tarımsal üretime geçen insanoğlu tarım arazilerinin kullanılmasında insan gücüne yardımcı olması nedeniyle hayvanlardan yararlanmaya başlamış, evcilleştirme süreci bu şekilde ortaya çıkmıştır.

Binlerce yıl öncesine dayanan üretim süreci insanlığın uygarlık yolunda ilk adımı atmasıyla başlamıştır. Ancak bugünkü anlamda üretimin doğuşu, insanlık tarihinde dün sayılabilecek bir geçmişe uzanır. Bunun nedeni teknolojik gelişmelerin izlediği çizgi ile açıklanabilir. Sanayi devrimiyle makinaların insangücünün yerini almaya başlaması en fazla 250 yıllık bir geçmişe sahiptir.

Bir ülke ekonomisi için üretim, canlılarda yaşamı sağlayan kan gibidir. İnsangücü ve diğer kaynakların yerinde kullanılması ile gerçekleştirilen yeterli düzeyde üretim, ekonominin sağlıklı bir şekilde yaşaması ve gelişmesi için ön şart olarak kabul edilir. Ekonomistler üretimi fayda yaratmak şeklinde tanımlarlar. Mühendisler ise, bir fiziksel varlık üzerinde, onun değerini artıracak bir değişiklik yapmayı veya hammadde veya yarı mamulleri kullanabilir bir mamule dönüştürmeyi üretim sayarlar.

Kaynaklar çok çeşitli ve ayrı yerlerde bulunduğundan, insanların ihtiyaçlarını karşılayabilmek için bu kaynakların toplanması ve bir değişim sürecine tabi tutulması gerekmektedir. Genel olarak üretimin temel amacı; bir mamul veya hizmet yaratmaktır. Bunun gerçekleşmesi için üretim faktörleri (emek, sermaye, doğan kaynaklar ve girişimci) adı verilen unsurların belirli şartlar ve yöntemlerle bir araya getirilmesi gerekir. Bu durumda üretim; çeşitli kaynakların bir düzen içinde, planlı ve belirli bir amaç doğrultusunda bir araya getirilmesi ile ortaya yeni bir mal/hizmetin çıkması olarak ifade edilir.

Bu yazıda sadece “Üretim Nedir” sorusuna cevap verilmeye çalışılmıştır. Üretimin ülke ekonomisindeki yeri oldukça önemlidir. Bu konuyu başka bir yazıya bırakmanın daha iyi olacağını düşünüyorum. Ancak üretim konusunu çok güzel anlattığına inandığım bir reklam filmini buradan izleyebilirsiniz.

2 Yorum Var.:

Hüseyin MEÇO dedi ki...

bir fıkra,

dünyanın en zengin insanı artık yaşlanmıştır.bundan sonraki yaşamında eşi ve çocuklarına zaman ayırıp onlara yeteri kadar balık yakalayıp akşamları balık ızgara hazırlamak içki içip onlara bir müzik aleti ile çalıp söylemek eğlenmekdirmek ister.bunun için sessiz bir deniz kenarı aranır.

dünyanın en zengi adamı koca gemisi ve adamları ile böyle bir yer bulurlar ve oraya yerleşirler.

dünyanın en zengin adamı bu kıyıda özlem duyduğu hayatı yaşar.

günler sonra kıyıda bir aile görürler adam yeteri kadar balık yakalar kadında aileye bakar akşamda kıyıda balık ızgara yenilirken tekila eşliğinde adam ailesine gitar çalarmış büyükçe yakılan ateşte eğlenirlermiş.

dünyanın en zengin adamı bu genç balıkçıyı pek beğenmiş,akıl vermek istemiş.

-sen çok çalışkan adamsın
-balıkçı sonra demiş
-çok fazla balık yakala onları sat daha sonra büyük ağlar yap daha balık yakala onlarıda sat.
-balıkçı sonra demiş.
-sonra tekne alırsın adam çalıştırıp daha çok balık yakalarsın zengin olursun.
-balıkçı sonra demiş.
-parayı bulduktan sonra daha büyük tekneler alırsın açık denizde daha çok balık yakalarsın.konserve fabrikaları kurarsın.ülkeler arası ticaret yaparsın.
-balıkçı sonra demiş.
-dünyanın en zengin adamı olduktan ve yaşlandıktan sonra buradaki gibi bir deniz kıyısına yerleşirsin zengin olurken yapamadıklarına,ailene ve çocuklarına zaman ayırırsın.ailene bakmak için yeteri kadar balık yakalarsın.özellikle akşamları büyükçe bir ateş yakarsın çocuklarına gitar çalıp,balık ızgara yiyerek tekila içerek eğlenirsiniz.
-genç balıkçıya anlatılanlar hayal gibi gelsede sadece gülümser.

Hüseyin MEÇO dedi ki...

bir fıkra daha,

bir gecekondu da yaşayan bir kadın her sabah leğenle sokağa su dökermiş.karşı apartmandaki zengin kadın bunu merak etmiş.
-komşu bu döktüğün nedir.hersabah her sabah.
-sorma demiş biliyorsun bizim adam amele adamın başka işi yok her akşam bana zaman ayırıyor.bu su o su.

zengin kadın kocasına bir amele kadar bile değilsin der.adam gerçek sebebi öğrenmek ister.ve öğrenir.

zengin adam gider ameleye sermaye verir.dükkan açar para kazanmasını sağlar.ameleyi takip eder.

zengin adam karısına sorar.
-sokağa dökülen su ne durumda diye.
-artık iki günde bir dökülüyor.
zengin adam ameleye daha çok para verir.daha çok çalışmasını sağlar.
zengin adam,karısına sokağa dökülen suyu sorduğunda dökülen suyun haftada bir olduğunu öğrenir.
karısına dökülen suyu takip etmesini ister.
zengin adam ameleye daha çok sermaye verir iyi bir işadamı olmasını sağlar.

amelede artık zengin bir adamdır.
sokağa dökülen sular iyice azalmıştır.

zengin adam karısına sorar su durumunu
-ameleninde senden farkı kalmadı.

zengin adam gider ameleden bütün sermayesini çeker alır.

artık herşey eskisi gibidir.

herşeyin bir bedeli var.