Teknolojik Buluşlar ile Ücretler ve Işsizlik Arasındaki Ilişki

Bir kişinin ekonomiden anlayıp anlamadığını anlamanın en kestirme yolu onlara teknolojik buluşlar ile ücretler ve işsizlik oranı (veya istihdam) arasındaki ilişkiyi sormaktır. Işçilerin üretkenliğini arttıran, birim zamanda daha fazla üretim yapmalarını sağlayan teknolojik buluşlar işçilerin maaşlarını arttırır mı azaltır mı? Teknolojik icatlar şirketlerin daha az kişiyi çalıştırmasına mı neden olur, yoksa daha fazla kişiyi mi?

Ekonomiden anlamayan, ideolojinin içerisine batmış kişilere sorarsanız size verimliliğin artması sonucu şirketlerin daha az kişiyi çalıştıracağını, ücretlerin değişmeyeceğini hatta bazen azalacağını iddia ederler. Ekonomi teorisinin insanlığa en büyük katkılarından bir tanesi de yukarıda sorduğum sorunun cevabını vermesidir. Bu öyle kolay cevap verilen bir soru değildir, milyonlarca insan bu soruya yanlış cevap verdikleri için hayatlarından olmuşlar, yüzlerce yıl göreceli yoksulluk içerisinde yaşamaya ve zor tercihleri yapmaya kendilerini mahkum etmişlerdir. Kapitalizm ve liberalizm yukarıdaki soruya doğru cevap verdiği için başarılı olmuş, sosyalizm, komünizm, marksizm ve faşizm ise maalesef bu soruya doğru cevap verememişlerdir. O yüzden bu sorunun cevabının basit olduğu yanılgısına düşmeyin.

Bu soruya çok güzel bir örnekle cevap vereceğim. Dünyada özgürlüğün bayrağını taşıyan Amerika bu günlere büyük hatalar yaptıktan sonra ulaşmıştır. Bundan çok değil daha 150 yıl önce Amerika’da kölelik vardı, insanlar mal gibi alınıp satılıyordu. Hikayemiz 18. yüzyılın sonunda Amerika’da “cotton gin” adı verilen pamuğu çekirdeğinden ayırmaya yarayan aletin icat edilmesiyle başlıyor. O güne kadar bir işçi bir gün boyunca çalışarak yaklaşık yarım kilo pamuğu kökünden ve çekirdeğinden ayırabiliyor, oldukça zor bir iş bu (pamuk da cok hafif zaten). Pamuk makinası ise aynı işçinin üretkenliğini 50 kat arttırarak günde 25 kilo pamuk üretmesine olanak sağlıyor. Son derece radikal bir teknolojik buluş bu (bkz. teknoloji nedir). Dünyanın kaderini değiştiren cinsten. Şimdi burada bir dakika durun ve bu icadın Amerika’da pamuk üretiminde çalışan kölelerin sayısını nasıl etkileyeceğine cevap verin. Peki bir köleye bu iş için verilen ücretlere (bu durumda ücret köleyi kaçırıp Amerika’ya getiren köle tacirine veriliyor aslinda) ne olur?

Bu icattan önce Amerika’da köleliğin uygulamada olduğu 6 eyalette toplam 700 bin adet Afrika kökenli köle varmış. Icattan sonraki 50 senede köle sayısı hızla artmaya başlamış ve 1850 yılında 3,2 milyona yükselmiş, Amerikan iç savaşından önce bu rakamın 4 milyona yaklaştığı söyleniyor. Köleliğin uygulamada olduğu eyalet sayısı ise 15’e yükselmiş. 1860 yılında güneyde yaşayan her 3 kişiden bir tanesi köle imiş. Amerika yaptığı icat ile dünyanın geri kalanına kıyasla çok büyük bir rekabet gücü kazanmış ve pamuk üretimi Amerika’da o kadar yaygınlaşmış ki tüm dünya üretiminin %70’ine yakınını Amerika yapmaya başlamış. O zamanın endüstri devi olan Ingiltere’nin pamuk ithalatının %80’i Amerika tarafından karşılanıyormuş.

Göreceğiniz üzere işçi üretkenliğini arttıran bir icat maliyetlerinizi düşürdüğü için rekabet gücünüzü arttırıp çok daha fazla üretim yapmanızı sağlıyor. Yani teknolojik icattan sonra üretim miktarı sabit kalmıyor ki daha az işçi çalıştırasınız, aksine talep o kadar hızlı artıyor ki dünya üzerinde giyecek donları olmayan milyonlarca insan sizin ürettiğiniz pamuktan yapılan donları giymeye başlıyor. Ideolojik yorumcular teknolojik gelişmelerin bu boyutunu kavrayamayan, pastanın boyutu hep sabit kalıyor şeklinde ölümcül bir yanlış varsayım yapan insanlardır.

Peki teknolojik gelişmeler işçi ücretlerini nasıl etkiler. Cotton gin buluşundan önce bir erkek köle pazarda $100 civarında bir ücrete satın alınıyormuş. Köleliği savunduğumuz gibi bir yanlış düşünceye kapılmayın, bundan daha insanlık dışı başka bir uygulama olabilir mi bilemiyorum, bu uygulamanın da Amerika gibi ülkede 150 sene once yapılıyor olması ise ayrı bir utanç kaynağı, hala bunun yaralarını sarmaya çalışıyor ülke. Icattan sonra kölelerin ücretleri ne olmuş peki? Ilk etapta $100’dan $200’a çıkmış, o sırada ortaya elinde kalın bir klasörle eski DPT müsteşarı olan bir köşe yazarı peydahlanmış ve köle fiyatlarında balon oluştu, bu böyle gitmez diye bir yorum yumurtlamış. (Evet, taa o zamanlarda dahi DPT kökenli köşe yazarları varmış, ben de şaşırdım :)) Lafı fazla uzatmadan bir erkek kölenin fiyatının $1000’a yükseldiğini, kadın kölelerin $800’a, çocuk kölelerin ise $500’a yükseldiğini söyleyelim. Yapılan açık arttırmalarda köle ailelerinin rutin olarak parçalandığını babanın, annenin ve çocukların farklı farklı köle sahiplerine satıldığını belirtmeme gerek var mı bilemiyorum. Güneydeki en büyük köle sahiplerinden bir tanesi de George Mason isimli şahıstır, George Mason Üniversitesine gidenler akıllarının bir köşesine üniversitenin kökenin nereden geldiğini not etsinler.

Verimliliğin artması demek bir işçinin katma değerinin artması demektir. Bu da işçilere olan talebi arttırır, azaltmaz. O yüzden bir yandan üretim artarken bir yandan da piyasadaki işçileri istihdam etmek için şirketler daha yüksek ücretleri vermeye razı olurlar. Mikro ekonomide bu bahsettigimiz durumu aciklamak icin marjinal uretkenlik kavrami kullanılır. Şirketler işçilerin marjinal üretkenlikleri aldıkları ücrete düşene kadar işçi istihdam ederler, eğer marjinal üretkenlik bir inovasyon (bkz. inovasyon nedir) neticesinde yükselirse işçi ücretleri de yükselir, istihdam edilen işçi sayısı da. Mikro ekonomi dersinde hocalar teorik olarak bu konuyu anlattıkları vakit öğrenciler çok iyi anlamazlar. Eğer yukarıda verdiğim örnekle birlikte bu konu anlatılırsa öğrenciler hayatları boyunca unutamayacakları bir ders öğrenmiş olurlar (bu konuyla ilgili bir video hazırlayıp göstermek de lazım ama telif hakları vs. uzun iş).

Cotton gin makinesinin icadı Amerika’daki kölelik problemini azaltmamış aksine hem daha yaygınlaşmasına neden olmuş hem de ekonomik olarak çözülmesini imkansız hale getirmiştir. Bunun neticesinde de Amerika tarihinin en büyük savaşına sürüklenmiş ve insanlık dışı kölelik uygulamasına yüzbinlerce insan kanlarını dökerek son vermiştir. Amerika’da iç savaş neticesinde ölen insanların sayısı hem birinci hem de ikinci dünya savaşında ölen Amerikalilarin sayısından daha fazladır. Pamuk makinesinin icadından önce köle sahiplerine 70 milyon dolar ödeyerek ortadan kaldırılabilecek bir problem hem köle sayısının 5 kat, hem de köle fiyatlarının 10 kat artması neticesinde 50 kat daha büyük bir probleme dönüşmüş ve çözümü ancak kan dökerek gerçekleşmiştir.

Modern dünyada çalışma koşullarının ve ücretlerin iyileşmesinin en önemli nedeni işçi devrimi veya marksizm değildir. Işçilik ücretlerinin ve çalışma koşullarının iyileşmesinin nedeni işçilerin üretkenliğini arttıran teknolojik icatlardır. Kapitalizm bu yüzden mevcut sistemler arasında en insancıl ekonomik sistemdir. Sendikalar, işçi organizasyonları zorlayarak işçilerin ücretlerini ve çalışma koşullarını belki %20 iyileştirir, oysa teknolojik gelişmeler işçilerin ücretlerinin yuzlerce kat artmasını sağlar. Bu yazıda tartışılan kavramlarla alakalı olmayan başka bir sorum olacak, belki cevabını başka bir zaman başka bir yazıda veririm:

Neden Amerika’daki berberler saatte $20-30 dolara saç keserken, Hindistan’daki aynı yetenek ve kalitede saç kesen berberler saatte $1’ın altında bir ücrete saç keser? Peki Amerika ve Hindistan arasındaki ücret farkı bilgisayar mühendisleri için neden daha azdır?

19 Yorum Var.:

Emin Tolga Akgoz dedi ki...

Hindistan'lı berberin müşterileri sadece diğer hintliler. Halbuki mühendsiler ise endirek veya direk yollarla Amerikalı müşterileri de olabiliyor. O yüzden olsa gerek.

Yalnız, bu ABD'deki iç savaş ile anlamadığım şey, kuzey neden köleliğe karşı? İlkesel nedenlerle mi yoksa güneydeki gibi verimli tarım arazilerine sahip olmadıkları için mi? Yani güney tarım arazilerinde kölelik yoluyla ucuza üretim yapıp çok güçlenmesin diye mi?

Emin Tolga Akgoz dedi ki...

Çok faydalı ve güzel bir yazı olmuş bu arada. Elinize sağlık, kaliteli yazı isteyenler okusunlar.

Editor dedi ki...

Kuzey ilkesel nedenlerden dolayi kolelige karsi. Neticede guneyin pamuk uretmesi ve bunun neticesinde zenginlesmesi kuzeyi de zenginlestiriyor. Yani kolelikten kuzeydekiler de indirekt yollardan zenginlesmisler.

Hindistan'daki berberlerin ucretleri neden dusuk peki? Bilgisayar muhendislerinin aldiklari ucretlerin artmasi ile berberlerin aldiklari ucretler arasinda bir iliski var mi? Ayni isi yapan berberler neden Amerika'da cok daha yuksek ucretler kazanabiliyorlar, sendikalar sayesinde mi?

serhat dedi ki...

Amerikali berberin firsat maliyeti daha fazla, emegini berberlikte degil diger sektorlerde kullansa kazanabilecegi ucret daha fazla. bu yuzden belli bir ucretin altinda kimse berberlik yapmiyor?

Emin Tolga Akgoz dedi ki...

Bilgisayar mühendisleri ve Hindistan'da yeni zenginleşen sınıfın berberlerin ücretlerine ya da en azından istihdamına olumlu katkısı oluyor olması lazım.

Yeni zenginleşen insanlara yönelik kar marjı daha yüksek olan berberler ortaya çıkabilir. Bir taraftan da eğer insanların gelir düzeyi arttıkça daha çok bu tür hizmetlere ihtiyaç duyuyorsa berber istihdamı da artacaktır.

ABD'de ise insanlar ABD'li berberlere muhtaç gibi. Sadece aralarında rekabet ettikleri için Hintli meslektaşlarının 1 dolara çalışması onları direk etkilemiyor.

Ama ABD'den Hindstan'a iş gitmesinin sebebi Hindistan'da yaşamın ucuz olması olduğu için endirek yollarla etkiliyor.

Eğer ABD'nin Hindistan'a gönderdiği işlerle yaratılan verimlilik artışı ABD'de işssizliğe neden olmuyorsa, bu durumun ABD'deki berberlerin maaşlarını düşürmüyor olması lazım. Hintli berberlerin maaşları ise yavaşça ABD'li meslektaşların maaşlarına yaklaşıyor olmalı.

Yanlış mıyım?

Cevabı isterseniz başka bir yazıya saklayın, yazdığınız boşa gitmesin. Şimdilik bir ipucu verseniz de olur.

cucu dedi ki...

http://www.liberte.com.tr/incele.php?id=MjEy

böyle bir kitap var, bu yazıda anlatılanlar her kimin ilgisini çektiyse bunu bence okusun. çok faydalı olacağına eminim.

Editor dedi ki...

Amerika'daki berber ucretlerinin yuksek olmasinin sendikalarla bir baglantisi var mi?

Hindistan'daki berberler kendi aralarinda bir sendika kurup berberlik ucretlerini Amerika ile ayni seviyelere cekebilirler mi?

Bu sorularin cevabi direkt kapitalizm ve sosyalizm tartismalarinin kalbine gidiyor. Serhat'in dedigi gibi Amerika'da berber ucretlerinin fazla olmasini aciklayan ekonomik teori daha universiteye baslar baslamaz ilk hafta ogretilen firsat maliyeti (opprtunity cost) kavramidir. Bunlar belki sizlere basit gibi gelen kavramlar olmasina ragmen, cok derin kavramlardir.

Ulkelerin ve insanlarin zenginlesmesini teknolojik buluslar ve firsat maliyeti kavramlari aciklar. Teknolojik buluslar bir sektorde ucretlerin neden yukselecegini anlatir. Firsat maliyeti ise bir sektorde yukselen ucretlerin nasil ekonominin geneline yayildigini ve herkese fayda sagladigini anlatir.

Hindistan'daki berberler dahi serbest ticaretten dolayi indirekt olarak etkilenerek zenginlesmeye basliyorlar. Dunya ticaretine, kuresellesmeye karsi cikan, gariban edebiyati yapan sosyalistlerin ise ruhu duymuyor. Kapitalizm ise insanlari acliktan, sefaletten cikariyor, bunu da boyle bir niyeti oldugu icin degil, bencil cikarlarinin bir yan urunu olarak yapiyor.

Bununla da ilgili guzel bir yazi yazilirdi ama kac kisi okuyacak ki? Buradaki yorumlarla yetinin.

Serkan dedi ki...

Sn. Editor,

Gercekten cok guzel bi yazi olmus. Ellerinize saglik.

Emrah ER dedi ki...

"Dünyada özgürlüğün bayrağını taşıyan Amerika bu günlere büyük hatalar yaptıktan sonra ulaşmıştır" denmiş. Bu önermenin doğruluğunu ne kanıtlıyor ben anlayamadım. "Kalkınma Reçetelerinin Gerçek Yüzü" isimli kitabında (yanlış hatırlamıyorsam -5 yıl falan oluyor herhalde okuyalı-) Ha-Joon Chang gelişmiş Batılı ülkelerin gelişmiş oluşunun ardında yatan nedenlerin devletin ekonomiye müdahaleleri ve korumacı politikaları olduğunu öne sürüyordu. O halde yazıda belirtildiği gibi gelişmiş ülkeler tarafından "büyük hatalar" yapılmamış demektir. Eğer büyük hatalar yapılmışsa bu hataların ayrıntılı olarak açıklanması gerektiğini düşünüyorum.
Yazıda teknolojik gelişmelerin ne koşulda olursa olsun işsizliğe neden olmayacağı gibi bir sonuca varılmış sanki. "Ekonomiden anlamayan, ideolojinin içerisine batmış kişi" miyim bilmiyorum ama "verimliliğin artması sonucu şirketlerin daha az kişiyi çalıştıracağını, ücretlerin değişmeyeceğini hatta bazen azalacağını iddia" edebilirim.
Saçma bir örnek olabilir ama aklıma ilk bu geldi; Bir atölyemiz olsun burada 10 işçi çalıştırıyor olalım. Bu işçiler sadece çivi çakıyor olsunlar. Ama ellerinde çekiç değil de taş olduğunu varsayalım. Şimdi emeğin verimliliğini artıran -teknolojik gelişme- çekicin icat edildiğini varsayalım. İşveren olarak –ceteris paribus- on işçi çalıştırmaya devam mı edersiniz, yoksa fazladan çalışan 5 işçiyi işten mi çıkartırsınız? Ben eğer malıma olan talep sabit ise ve çekiç kullanan 5 işçi taş kullanan 10 işçinin yaptığı işi yapıyorsa 5 işçi işten çıkartırım. Benim örneğimde de teknolojik gelişme işsizliğe neden oldu. Bence “textbook” tarzı örnekler verirken hangi varsayımların yapıldığının belirtilmesinde fayda var. Yazıda talebin sürekli artacağı ve işverenin maliyetlerinin azalması sebebiyle daha çok işçi çalıştırmak isteyeceği varsayılmış. Ben de talebin sabit olduğunu varsaydım ve sonuç değişti.
Bazı teknolojik gelişmelerin benim saçma örneğimde olduğu gibi işsizliğe neden olduğu biliniyor. Hatta teknolojik gelişme nedeniyle işsiz kalanlar için özel bir isim bile var: “Teknolojik İşsizlik”.
Konuyla ilgili birkaç makale araştırdım. Sadece özetler bile fikir vermeye yeterli bence.
http://bit.ly/dphALX adresinde yer alan çalışmada açıkça dile getirildiği gibi ABD’de ücret adaletsizliğinin ve Avrupa’da işsizliğin temelinde yatan ana sebep teknolojidir.
http://bit.ly/b0PzI1 adresinde yer alan çalışmada teknolojik gelişmenin istihdam üzerindeki “yıkıcı” etkisi basit bir model vasıtasıyla anlatılıyormuş. Uzun dönemde hızlı teknolojik ilerlemenin işgücünü etkisiz kılarak istihdamın denge düzeyini düşüreceğinden bahsediliyormuş.
http://bit.ly/cYWNzr adresindeki kitapta ise konu ayrıntılı bir biçimde ele alınmış ve farklı görüşlere yer verilmiş gibi (tamamını okumadım). Konuyla ilgilenenler faydalı bulabilir belki.

“ Bu öyle kolay cevap verilen bir soru değildir, milyonlarca insan bu soruya yanlış cevap verdikleri için hayatlarından olmuşlar, yüzlerce yıl göreceli yoksulluk içerisinde yaşamaya ve zor tercihleri yapmaya kendilerini mahkum etmişlerdir” kısmına kesinlikle katılıyorum. Bu soru bence de zor bir soru ancak sorunun zor olması farklı görüşleri dile getirmeye engel değil kanımca. Kapitalizm ve liberalizmin soruya ne kadar doğru cevap verdiği ve başarısı, sosyalizm, komünizm, Marksizm ve faşizmin de ne kadar doğru cevap veremediği tartışılır.

Editor dedi ki...

Emrah,

Senin verdigin ornekte yaptigin yanlis teknolojik gelismeler neticesinde uretkenligin artmasi ve maliyetlerin dusmesi sonucunda "uretimin sabit kalacagini" varsayman. Yazida da belirtiyorum zaten, yanlis varsayimlar yaparak nasil milyolarca kisinin sosyalizm ve komunizmde onlarca yil kaybettigini.

Konuyu daha iyi anlatmak icin de Hindistan'daki ve Amerika'daki berber orneklerini verdim. Senin Hindistan'daki berber ucretlerinin neden Amerika'dan cok daha dusuk oldugunu aciklayan bir tezin var mi?

aik dedi ki...

"Kalkınma Reçetelerinin Gerçek Yüzü"nü ben de okumuştum, Chang kalkınmış ülkelerin kalkınma dönemlerinde korumacılıktan yararlandığını destekleyici pek çok argüman sunuyor ancak şu soruya cevap vermiyor: şimdinin kalkınmış ülkeleri zamanında o korumacı tedbirlere başvurmamış olsalardı daha hızlı bir kalkınma yaşamazlar mıydı? bence kesinlikle daha hızlı kalkınırlardı. bugünün kalkınmakta olan ülkesi türkiye'nin serbest ticarete kapılarını açmasıyla ihracatını, ticaret hacmini, büyümesini, refahını, vs. ne derece artırdığı ortada. türkiye gümrük birliğine girmeseydi, serbest ticarete sırtını dönüp "biz bize yeteriz" deseydi halimiz nice olurdu düşünsenize.. "amanın önce içeride güçlenelim, dışarıdaki rakiplerimize karşı rekabet gücü kazanalım ondan sonra açılırız" mantığının yurt içindeki vatandaşa -son et krizinde gördüğümüz gibi- yüksek fiyattan kalitesiz mal satmaktan başka ne faydası oldu şu ana dek?

yazı çok güzel olmuş bu arada, kitapta yer alsa çok daha güzel olurdu. ikinci kitaba nasipse:)

MCO dedi ki...

Hindistandaki adamla Amerikadaki adamın ücretlerini karşılaştırmak bazen oldukça tutarsız olabilir, hindistandaki 1 dolar ile amerikadaki 20 doların satın alma gücünü karşılaştırmak gerekir, iddianızın dayanağı açısından bu verinin de yazınız da olması gerekirdi.

Ayrıca teknolojik gelişmenin getirdiği "verimlilik" (az işçi çok ürün) ile kaliteli seri üretim sonucu “artan talep" oranı eşdeğer olmalı ki işçi çıkartılmasın. Böyle bir durum ne derece mümkün, her sektörde mümkün müdür ayrıca araştırılması gereken bir konu.

Bir diğer konu ise işçi ücretleri. Elbette teknolojik gelişmenin getirdiği kalifiye işçilik (işi bilen işçi) nedeniyle muhakkak ücretlerde artış olacaktır. Tabi bu her işçi için geçerli değil. Günümüzde nasıl işi bilen tecrübeli insanlar daha fazla ücret alıyorsa bu da o hesap.

Ayrıca İşçi ücretlerinin kapitalist sisteme göre en iyi şekilde kendiliğinden bir dengeye geleceğini birçok yazıda belirtiyorsunuz. İşçi ücretleri arz ve talebe göre kendiliğinden oluşamaz. Çünkü insan aç kalamaz. Amerikada ücretler nasıl belirleniyor bilmiyorum ama Türkiye'de işler hiç de bu kadar kolay değil. En sonunda insan aç kalacağına mecbur bir iş bulup günü kurtarmaya çalışıyor. Yani düşük ücrete razı oluyor. Hindistanda da muhtemelen aynı şeyler yaşanmaktadır.

Emrah ER dedi ki...

Ben örneğimi verirken herhalde anlatmak istediğimi tam olarak anlatamadım. Üretimin sabit kalmadığını varsaysak dahi istihdam da bir azalma meydana gelmeyeceğini iddia etmek mantıklı gelmiyor. Nitekim linklerini verdiğim makaleler de ABD ve Avrupa'da teknolojik ilerlemenin nasıl işsizliğe ve ücretlerde düşüşlere yol açtığından bahsediyor. Teknolojik gelişmenin tam olarak nasıl bir gelişme olduğunu tanımlamak gerekiyor bence. Eğer teknolojik gelişme işçi üretkenliğini arttıran bir teknolojik gelişme ise belirli varsayımlar altında söyledikleriniz gerçekleşebilir. Ancak teknolojik gelişme işgücünü ikame edecek bir gelişme ise işsizlik ortaya çıkabilir. Örneğin, otomotiv sektöründe birçok işlem artık robotlar tarafından yapılıyor. Eskiden bu işi yapan insanlar robotların sisteme dahil edilmesi sonucunda işsiz kaldılar. Yeterli donanımları olmadığından da yeni işler bulamadılar. Bu duruma bildiğim kadarıyla yapısal işsizlik deniyor. Zaten teknolojik işsizlik de yine bildiğim kadarıyla yapısal işsizlik başlığı altında ele alınıyor.
Wikipedia’da yer alan şu paragraf aslında anlatmak istediklerimi özetliyor gibi –atıfları eksik bir yazı ama bence okumakta fayda var-:
“Much technological unemployment (e.g. due to the replacement of workers by fewer workers who use machines) might be counted as structural unemployment. Alternatively, technological unemployment might refer to the way in which steady increases in labor productivity mean that fewer workers are needed to produce the same level of output every year. The fact that aggregate demand can be raised to deal with this problem suggests that this problem is instead one of cyclical unemployment. As indicated by Okun's Law, the demand side must grow sufficiently quickly to absorb not only the growing labor force but also the workers made redundant by increased labor productivity. Otherwise, we see a jobless recovery such as those seen in the United States in both the early 1990s and the early 2000s.”
Hindistan ve ABD'de berber ücretlerinin farklılığının ise benim bildiğim –ki bunlarda orthodox açıklamalar- iki açıklaması var. Bunları Krugman&Obsfeld’in “International Economics” kitabında okumuştum ve oradan çevirmeye çalıştım ne kadar doğru çevirdim bilemiyorum. Orijinaline bakmak isteyenler olursa sayfa 410-412 6th Edition.
1.Balassa-Samuelson teorisine göre ticareti yapılan mallarda fakir ülkelerdeki işgücünün üretkenliği zengin ülkelerdeki işçilere göre daha düşüktür. Ancak ticareti yapılmayan mallarda -saç tıraşı gibi- ülkeler arasındaki üretkenlik farklılıkları göz ardı edilebilir. Ticareti yapılan malların fiyatları tüm ülkelerde neredeyse eşittir fakat fakir ülkelerde ticareti yapılan malların üretiminde üretkenliğin düşük oluşu aynı zamanda ücretlerin de düşük olmasına dolayısıyla da ticareti yapılmayan mal üretiminde de ücret düşüklüğüne neden olur.
2.Bhagwati-Kravis-Lipsey teorisine göre zengin ülkelerdeki sermaye/emek oranı fakir ülkelere göre daha yüksektir. Bu ise zengin ülkelerde emek üretkenliğinin dolayısıyla ücretlerin yüksek olmasına yol açar. Ticareti yapılmayan mallar daha emek yoğun mallardır. Fakir ülkelerde emek ucuz olduğundan ve yoğun olarak emek yoğun sektörlerde kullanıldığından ticareti yapılmayan mallar zengin ülkelere göre daha ucuz olacaktır.
Bu konu hakkında fazla bilgi değilim ama yazınızın yaklaşımı biraz problemli göründüğü için birkaç fikir belirtmek istedim.

Editor dedi ki...

MCO, Emrah

Soylediklerinize indirekt olarak cevap vereyim. Kisi basina dusen gelirin reel olarak buyumesi normal midir, yoksa anormal mi?

Kapitalizm ve sanayi devrimi oncesi doneme bakarsaniz kisi basina gelir asagi yukari sabir kalir, tarimda ara ara gorulen kuraklik veya "bumper crop" neticeside artar veya azalir.

Kisi basina gelirin sanayi devriminin yayginlasmasiyla birlikte artmasi tesadufen degil. Teoriye fazla dalmadan, genel trende bakarak da uretkenlik artisi ile ucretler ve yasam kalitesi arasindaki iliski gozlemlenebilir.

Berber ucretlerine gelirsek, o konuda yapilabilecek fazla bir teknolojik bulus yok; Amerika'dakiler elektrikli makineler kullanarak uretkenligi biraz arttirmaya calisiyorlar ama soyle makasla adam gibi tras etmeye gelince Amerika'daki ve Hindistan'daki berberlerin cok bir farki yok. Aslina bakarsan Hindistan'daki berber bir de isin icerisine sac kesiminden sonra masaj olayini da katiyor ki musteri memnuniyeti daha da bir artiyor!!!

Neticede Amerika'daki berberlerin kazandiklari reel ucretlerin Hindistan'dakilerden daha yuksek olmasinin nedeni Amerika'daki berberlerin ucretleri daha yuksek islerde calisma opsiyonuna sahip olmalaridir. Diger isler neden daha yuksek ucretler veriyor peki? Teknolojik gelismeler neticesinde marjinal uretkenligin cok artmasindan dolayi tabii ki.

Emrah,

Krugman'in kitabindan aldigin Hindistan'da berber ucretleri neden dusuk sorusuna yapilan aciklamalar cok guduk kalmis, Krugman bu soruya niye tatminkar bir cevap verememis de sadece "uretkenlikleri az" ve "emek ucuz" cevaplarini vermis sasirdim dogrusu. Ozellikle emek ucuz cevabi "Turkiye neden yoksul" sorusuna "gelirimiz dusuk de ondan" seklinde bir cevap vermekle esdeger olmus.

Ote taraftan teknolojik gelisme illaki her alanda istihdami arttirir da demiyorum. Ornek icin cok aramaniza gerek yok. Bilgisayarlarin icadi daktilo uretiminde calisanlari mahfetmistir mesela. Ama bundan bilgisayarin icadi insanlik ve ucretler acisindan kotu olmustur sonucunu cikarmak yanlis olacaktir.

Dunyanin her tarafinda teknolojik gelisim ve otomasyona gidilmesine ragmen dunya ekonomik buyumesinin devam etmesi, aclik sinirinin altinda yasayan insanlarin yuzdesinin giderek azalmasi sizleri sasirtmiyor mu? Kapitalizm bir kapiyi kapatirsa daha buyuk bir kapiyi acmiyor mu?

Editor dedi ki...

Deniz Gokcenin bugunku yazisi da bu konuda, iyi tesaduf olmus, onu da okuyun...

Hüseyin MEÇO dedi ki...

dediğiniz gibi kapitalizm bir kapıyı kapatıyor başka bir kapı açıyor.küçük esnafın zihni hiç değişmiyor.girer bir yerde çalışırım para toplarım yeniden kendi dükkanımı açarım.teknoloji faktörünü kaçırdığının da farkında olmadan hayellere devam ediyor.

gelelim teknoloji ve işçi sayısına.

inşaat ve duvar çalışanları azaldı.
otomobil fabrikası çalışanları azaldı.
tarlalarda ve çiftliklerde çalışanlar azaldı.
pastanelerde çalışanlar azaldı.
tekstilde çalışanlar azaldı.
basında çalışanlar azaldı.
lunaparklar,yazlık sinemalar,tiyatrolar kapandı.

birtane gerçek vardır.teknolojik olarak üretilen emtia veya hizmetin talep i hiç düşmez ise çalışan sayısı ve ücretlerde hiç düşmez.işi daha iyi bilen veya çabuklaştıran da yüksek ücret almaya devam eder.
6 milyar insana hizmet edecek...güç.birde bunu az zamanda yapıyorsa rakipsiz olur ve süper paralar kazanır.

Yavuz KIR dedi ki...

Ulkelerin ve insanlarin zenginlesmesinde teknolojik buluslarin ve firsat maliyetinin onemi: Uluslari ve nihayetinde bireyleri kit kaynaklar arasinda secim yapmaya zorlamasidir.

Bir sektorde meydana gelen teknolojik yenilik, uzmanlasan bireylerin ucretini arttirir. I$$iz kalanlar olur mu? Evet olur. Ama genel makro anlamda ekonominin yeniliklerden kazanci , mikro anlamda bireylerin kaybindan fazla midir?

I$$iz kalanlar, belki de yeni acilacak bir endustri kolunda daha verimli olamazlar mi? Bireylerin bu yolculugu kariyerleri boyunca devam eder mi etmez mi?

Tipki uluslarin cesitli sanayi kollarina bir donem agirlik verip, sonra katma degeri yuksek alanlara yogunlasmalari gibi. Mesela bir firma dusunun, ilk kuruldugu yillarda uretime odakli, sonra ki yillarda perakendeye odakli, ve belki de en nihayetinde moda dizayn etmeye yada danismanlik hizmeti vermeye(odaklanmasi gibi). Bu ornek gercek hayattan alinma bir ornektir.

Acaba bu firma neden uretimden cekildi de , perakendeye odaklanmaya karar verdi. Acaba dunyanin baska koselerinde daha ucuza bu urunu uretenler mi cikti, yada teknoloji sayesinde urunun uretim maaliyetleri dustu mu? Ya da firma(ulusal kaynaklar) katma degeri yuksek bir alanda mi kaynaklarini degerlendirmeye karar verdi?

Unknown dedi ki...

Çünkü abd li işini hindistana gönderip programcıya yaptırabiliyor fakat saçını gönderip traş ettiremiyor.biz buna emeğin emekçinin ayağına gitmesi diyoruz.amma salladım ha:)

hostrans dedi ki...

Bu konuya daha önce de değinilmişti blogda biryerlerde.

Singularity teorisine göre önümüzdeki 50 yılda sadece manuel işler değil yaratıcılık isteyen işler de yapay zeka uygulamalarının konusu olacak.Sanayi devriminin işsizliğe etkisini biliyoruz.Ancak bu defa durum farklı.Her insanın içinde bulunan Einstein ve Picasso eğitim devrimi ile ortaya çıkartılmazsa eğitimsiz insanlar kölelik devirlerini mumla arayabilirler.

Ayrıca yeni teknolojilerin açığa çıkardığı işçilerin yeni alanlarda istihdamı zaman aldığı için bir çoğu da bu arada ölüp gitmek durumunda.Bu gerçeği çıkıp da halka anlatan vizyon sahibi politikacı ne doğuda ne de batıda görünüyor.

Kısaca "eğitim şart..."