Devlet Destegi Neye Denir?

Devlet destegi dedigimiz hurmalar uzun yillar ardindan bilesik faizin de etkisiyle katlanarak karsimiza dag gibi borc canavari olarak ciktigi icin karsi oldugumuz konularin basinda gelir. Amac ulvi olsa da uygulama cogu zaman istenmeyen yan etkiler ortaya cikarir, suistimaller, yolsuzluklar, adam kayirmalar olur. Maalesef politikacilarin da politikaya adim atmalarinin basinda bu pastadan pay kapma sevdasi yatar. Adamlar yuzbinlerce lira harcayarak milletvekili olurlar, isin basina geldikleri zaman da yaptiklari "yatirimin" karsiligini almaya bakarlar.

EFT Nedir?  Faşizm nedir?  Özel Üniversiteler  Devlet Üniversiteleri  Türk Bilim Adamı

Hurriyet, Anadolu Ajansi kaynakli haberinde ureticiye yonelik yapilan devlet desteklerini ozetlemis. Ciftci basina 100 dolar devlet destegi yapiyormusuz mesela. Ulkenin neredeyse ucte biri ciftci olduguna gore, demek ki ciftci olmayan her iki kisiden $50 vergi toplayip bunu ciftci olan kisiye $100 destek olarak veriyormusuz. Siz razi misiniz bu uygulamaya bilemem ama ben tamamiyla karsiyim.

Butun bu olan biteni bilmemize ragmen kalkip da devlet destegini, tesvikleri, destekleme alimlarini destekleyen ekonomistleri anlamiyorum. Genellikle populizme karsi cikan Deniz Gokce bugunku yazisinda turizme diger sektorlerden daha az tesvik veriyoruz, 2007 yilinda tesvikleri arttirmamiz gerekirdi anafikirli bir yazi yazmis. Buna da katilmiyoruz. Turizme diger sektorlere nazaran daha az tesvik veriliyor olabilir. Bunu duzeltmenin yolu turizme de daha fazla tesvik vermek degil, diger sektorlere verilen tesvikleri azaltmaktir. Sonucta turizme tesvik verelim demek "Herkes cebinden cikarip biraz para ortaya koysun da turizmcilere dagitalim" demekle esdegerdir. Turizmde 2006 yilinda oldugu gibi teklemeler olacak ki turizmciler yaptiklari yanlislari farketsinler ve sunduklari hizmeti ve urunleri gelistirsinler. Kendi ayaklarimiz uzerinde durmayi ogrenmemiz gerekiyor artik. Uc kurusa her sey dahil tatil satmaya calisirlarsa olacagi budur.

Soylediklerimizden devletin hic bir seye karismamasi anlamini cikarmayin ama. Devletin yapmasi gerekenler altyapi yatirimlari (yol, kanalizasyon, su, vs.) , dogal guzelliklerin korunmasini saglayan yasalarin cignenmemesini saglamak, turistlerin mal ve can guvenliginin saglanmasi, ve yurtdisinda tanitim kampanyalari yapmaktir.

Olmayacak duaya amin denilmez. Tum dunya genelindeki trend devlet harcamalarinin artmasi yonundedir. Hemen hemen tum ulkelerde vergiler ve devletin ekonomideki payi artmaktadir. Avrupa emeklilerin yuku altinda ezilip iflas etmedigi surece, veya baska bir ulkenin cani yanmadigi surece bu surec devam edecektir diye dusunuyorum. Bunun da olmasi en azindan bir 20-25 yil surer.

6 Yorum Var.:

Mehmet Kale dedi ki...

Devlet destegini ben sartli olarak desteklerim. Ornegin Ford Otosan' a verilen hazine arazisinden ben kendi payima vatandas olarak dusen hakkimi helal ederim.

Ya da bir yuksek teknoloji sirketine verilecek kolayliklari ben desteklerim.

Bakin, sizin de benim de dunyada hakim oldugunu bildigimiz Kapitalist duzenin agababasi ABD' de demiryollari sirketleri tesvik alir, cunku demiryolu tasimaciliginin stratejik onemi vardir.

Bu yuzden devlet hicbirseye doknmasin diyemezsiniz. Benim bahsettigim alandaki tesvik konularinda sizin goruslerinizi cidden merak ediyorum.

Ancak ulkemizde yatirim yapilmasi icin yapilacak tesvik sadece devletin verecegi yardimlar degildir. Ornegin daha taze Iran dogalgaz vanasini kapatti. Yani Iran' in kafasina gore uretim yapilan bir ulkede (Zafer Caglayan' in sozudur) nasil sanayicilik yapilir? Daha ucuz enerji icin nukleer santraller, ucuz ulasim ve tasimacilik icin elektrifikasyonlu demiryolu hatlari asil devletin yapmasi gereken tesviklerdir.

Yani devlet (Ar Ge sektoru gibi stratejik sektorler haric) balik vermeyi birakip, en azindan balik tutmayi ogrenebilecek sektorlerine balik tutmayi ogretmelidir. En azindan tesvige dayali bir psikolojiden kurtulmak gerektigi konusunda size katiliyorum.

Blog Sahibi dedi ki...

Nukleer santral yaptiginiz zaman problemlerinizin bitecegini mi dusunuyorsunuz. Petrol ve dogalgaz fiyatlariyla birlikte uranyum fiyatlari da yukseliyor. Bugun Iran dogalgazi keser, yarin Kanada uranyum madenlerini su bastigi icin Uranyumu.

Devletin bu yatirimlari yapmasi meselesine gelince. Devletin yapmasi gereken ozel sirketlerin bu yatirimlari yapmasi icin onlerini acmaktir. Eger bu yatirimlarin (mesela hizli tren gibi) ekonomik yonden getirisi yeterli ise ozel sektor halleder zaten. Yeterli degilse yapilmamasi daha hayirlidir zaten.

Ben prensip olarak devletin uretim ve yatirim isine girmesine karsiyim. GAP projesi kac yilda bitti? Bolu Dagi tunelleri uzerinde kac yildir calisiyoruz hala bitiremedik.

Bu arada Amerikan devletinin yaptigi destekleri de, Irak'ta harcadigi paralari da desteklemiyorum. Hepsi nihayetinde benim cebimden cikiyor. Fiscal conservative'dir diye cumhuriyetcileri destekliyoruz, demokratlardan beter isler yaptilar. O yuzden Amerikalilar da daha bir 10 yil adam olmayacak gibi gorunuyor (2 yil Bush + 8 yil yeni secilecek Demokrat baskan).

Arge konusunda devletin sirketlerden ziyade universiteleri desteklemesinden yanayim. (Konularinda uzman kisilerin Turkiye'ye getirilerek arastirmalarini burada yapmalari ve Turk ogrencileri de egitmeleri kaydiyla). Ozellikle stem cell research gibi batili devletlerin ahlaki yonden sakincali bulduklari alanlarda one cikabiliriz diye dusunuyorum.

Blog Sahibi dedi ki...

Deniz Gokce yazimiz icin su cevabi vermis:

"Değerli Ekonomitürk blogcusu, bu sefer iyice uçmuşsun,hiç söylemediğim şeyleri ağzıma tıkmışsın. "Devlet desteğini, teşvikleri ve destekleme alımlarını destekleyen, bugünkü yazısında da turizme diğer sektörlere nazaran daha az teşvik veriyoruz, teşvikleri arttırmamız gerekli diyen Deniz Gökçe" diye topa girmişsin.

Bu söylediklerin ile benim yazdığımın alakası yok. Ben bu ülkede çılgın tarım desteklemesine, devletin teşvik harcamalarına yani popülizme 20 yıldır en fazla karşı çıkan iktisatçılardan biriyim. Belki de tek iktisatçıyım."

Hakikaten de dogru soyluyor, ben yaziyi yaz-sil yazarken bir yanlislik yapmisim ve Deniz Gokce'nin tarim tesviklerini destekledigini soyleyen ifadeler de bulunmusum. Gerekli duzeltmeleri yazi uzerinde yaptim.



Deniz Gokce turizm tesvikleri konusundaki goruslerine su ifadelerle aciklik getiriyor:

"Ben aynen "2006 yılında turizm geliri yüzde 10 ve turist sayısı da yüzde 20 civarında daraldı, galiba turizme biraz destek vermek gerekiyordu, bütçede bunu yapmadık"dedim. Bütün teşvik ile ilgili söylediğim iki sayfa yazıda, bir tek cümle . Yazı turizmin önemini anlatıyor. Teşvikin önemini değil.Peki nasıl bir teşvik istiyorum? Devlet yaptığı tanıtım harcamalarını önümüzdeki sezon için biraz daha turizm ağırlıklı yapsın derim. Sizce bunun mahzuru ne ?gereği yok mu ?

Kaldı ki "Turizme az teşvik verilmiş" demek, "genel destek verilsin demek veya diğer teşvik ve destekleme alımları desteklenmeli" demek anlamına nasıl gelir ki? Saçmalamışsın dostum !

Şimdi madem açtınız, konuyu biraz genişletelim. Tezim basit. Turizm bu ülkede tek net ve büyük döviz geliri yaratan sektördür. Otomotiv, tekstil gibilerinin tersine "tek net döviz geliri yaratan" sektör. Diğerleri istihdam yaratırlar, yatırım yapılır, teknolojik" externality" yaratırlar, öğrenme süreci yaratırlar, ama net döviz kazancı minimaldir hatta şu anda yoktur. Böyle bir durumda devlet altyapı yatırım yapar iken, karayolu, havalanı planlarken, Eximbank kredisi verir iken, döviz kazanan sektöre daha dikkatli ve şefkatli bakmalıdır, o sektörü teşvik etmelidir dedim. Bu sizce neden yanlış ?

Ben en çok bağırana değil, en çok genel fayda sağlayana bakın diyorum ! Siz ne diyorsunuz ?

Maderm kafanız mikro çalışıyor, makro bağlantıyı kurmakta zorlanıyorsunuz, şöyle anlatayım: Altyapıyı yapmak devletin görevi. Devlet yol yapacak sınırlı bir fona sahip. Bunu turizm bölgesine gidecek karayolu için mi kullansın, yoksa bir partinin veya Bakan'ın seçim bölgesine gidecek karayoluna mı? Bu konuda istersen İzmir-Çeşme arasındaki gereksiz ve plansız karayoluna dökülen milyarlarca doları hatırla. Turizm için çok önemli Kemer'e, turizm bölgesine giden yol yeni yeni yapılıyor, hava alanından Belek'e giden yol da yeni yapılıyor. Çeşme'de ise " bebeler" yıllardır araba ve motor yarıştırıyor, bomboş yolda !

Ben kamusal tercihi yaparken , sınırlı fonu dağıtırken, mesela turizm bölgesine gidecek karayoluna kullanın diyorum. Siz ne diyorsunuz ?

Belki daha iyi anlarsınız ümidi ile ikinci bir örnek vereyim. Devlet okul yapacak. Eğitim önemli değil mi ? Sınırlı fonu İmam Hatip Okulu için mi kullansın, yoksa Turizm Meslek Lisesi için mi ? Hangisinin shadow price'ı açısından tercih edilmeli ?

Sırf eleştiri yazmak için eleştiri yazarsanız, blogcularda ümit görenleri kaçırırsınız ! Yazılanları dikkatli okumak gibi bir de sorumluluğunuz olduğunu da hatırlatırım! "

Ben bu konudaki goruslerime aciklik getirmek icin yeni bir yazi yazdim. Anafikri "el elin esegini turku cigirarak ararmis" olan yazida devletin bircok alanda harcama yapmamasini ve cozumu serbest piyasaya birakmasini savunuyorum.

Ekonomix

ahmet dedi ki...

Objektif olamayacagim endisesiyle ARGE konusunda bugüne kadar yorum yapmaktan kaçindim (Çünkü benim kariyerim ARGE üzerine). Ama artik bu konuyu ele almaktan daha fazla kaçamayacagimi anliyorum. Gelecek aylarda deginecegim. Simdilik kisaca üzerinden geçmek istiyorum.

Benim temel yaklasimim Ekonomix (ve hatta muhtemelen Deniz Gökçe ile) ayni: Devletin öncelikli hedefi su veya bu sektöre kaynak ayirmak degil, vergi ve faiz oranlarini HERKES İÇİN en düsük seviyelere getirmektir. O zaman ülkenin kaynaklari en verimli sekilde kullanilabilir. Eger birilerine verdiginiz tesvik digerlerine vergi veya faiz olarak dönüyorsa burada ciddi bir sorun var demektir. Devletin tesvik sistemini kullanarak ekonomiyi planlamaya kalkmasi en az devletçilik kadar kötüdür. Çünkü hangi konularda uzmanlasmamiz gerektigine karar vermesi gereken devletin bürokratlari veya siyasetçileri degil piyasa ekonomisinin kendisidir.

Kapitalist ülkelerin neyin desteklenmesi gerektigi konusunda hem fikir olduklari yegane konunun ARGE oldugu anlasiliyor. Muhtemelen önümüzdeki 20 yil içinde diger alanlarda destekler azalirken bu konuya harcanan kamu kaynaklari artacaktir (oransal olarak). Örnegin tarim kendisi yerine daha çok oranlarda tarim teknolojilereine kaynaklar gidecektir. Niye böyle ? Çünkü insanligin yegane çikis yolunun bu yöntem oldugu varsayiliyor. Çevreyi daha fazla tahrip etmeden kisi basina düsen verimliligi artirmak. Dayanisma ve barisin hakim oldugu bir dünya ancak bu sekilde tesis edilebilir deniyor.

Ben de özel sektörün üniversitelerle daha çok isbirligi yapmasini savunuyorum. Hatta geçmiste bazi basarili örnekler de olmadi degil. Ancak ister devlette olsun, ister vakif üniversitesinde, akademisyenlerin tüketicinin taleplerine odaklanmakta zorlandigini gözlemekteyim. Dogal olarak onlarin konsantrasyonlari farkli noktalarda. Böyle olunca çok basarili sonuçlar elde etmek mümkün olmadi simdiye kadar. Yurtdisindaki arkadaslarin geri dönmesini arzu edenlerdenim. Ekonominin büyümesiyle bugünlerde böyle bir harekette basladi. Bunu hissediyor ve çok seviniyorum. Ancak keske gelenlerin daha büyük kismini özel sektörde istihdam edecek ortami yaratabilseydik. O zaman kaynaklarin geri dönmesi çok daha kolay olabilirdi. Üniversiteler bir çesit devlet kapisi olarak görmeye basladigimizda ihtiyaç duyulan sonuca ulasabilecegimize inanmak zor.

Kisa kesmek istedim ama bakin yine basarili olamadim. Kusura kalmayin.

adatopoulos dedi ki...

Ya çok güzel konuşuyorsunuz da... Herhalde tarih ve sosyolojiden haberiniz yok. Hepiniz mürekkep yalamış adamlarsınız, ekonomi bilgisi olarak beni yiyip bitirirsiniz muhtemelen de, bakın ben size iki kelam laf edeyim;

Bir kere, Osmanlı'da burjuvazi olarak tanımlayabileceğiniz kesin, gayrimüslimlerdi.

Biz gayrimüslimleri sistematik bir şekilde KOVDUK. ("sözde" ermeni soykırımı? 6-7 eylül? Dikkat edin, kestik demiyorum, asla böyle bir şey yapmadık, bunu diyen de nobel almak için demiştir, ama kovmadığımızı da kimse iddia edemez...)

Şimdi elimizde burjuvazisi olmayan bir toplum var. Buraya kapitalizm getirecez, bunun için milli burjuvazi yaratmak lazım (Atilla İlhan?). Ee o zaman, devlet kendi eliyle, adeta kuvözde (gümrük duvarları?) bir burjuvazi yetiştirecek. Nitekim, Türkiye'de zengin kimi tanıyorsanız, mutlaka ama mutlaka DEVLET eliyle zengin edilmiştir. İsterseniz tek tek tartışalım bugün büyük iş adamı olarak gördüklerinizin ağababalarının ne işlerle zengin olduklarını? Tofaş'ın tenekeleri kendi tabirleriyle "çaktığı" günleri... Bu adamlar muhakkak devletten muhakkak ihale almıştır.

Haa böyle el bebek gül bebek yetiştirilen burjuvazi sonunda ne oldu? En ufak krizde ağlayıp zırlayan, yatırım yapmak için kılını kıpırdatmayan, üç kuruş para kazandığında hemen isviçre bankalarına yatıran, ilk fırsatta bankalarını yabancılara okutan, hemen hepsi tekelci kafada, hala devletten beslenen, inovasyon nedir bilmeyen, "burjuvacık" oldular.

Bu adamların üst yapısı (para) tamam da, alt yapıları yok. Çünkü Türkiye'de bir burjuvazi kültürü yok. Türkiye'de neden opera izlenmiyor? Çünkü bunlar hanzo. Bunlar zengin, ama burjuva değil. Tabii rumların, ermenilerin mallarına konmak tatlıydı.

Liberalim diyorsanız, en azından bunları bilin, her şeye arz-talep eğrileriyle, phillips curve'lerle falan çözüm bulmaya çalışmayın.

adatopoulos dedi ki...

Ya doyamadım, daha uzun bir yazıyı kendi blog'umda yazdım.

wazowizo.blogspot.com

Lütfen çok ağır üslubuma takılmayınız, ben yazarken kendimi kaybediyorum, size olan saygım sonsuz, hatta bildiğiniz gibi yazılarınızın sıkı takipçisiyim, hatta görüşlerinizi büyük ölçüde paylaşırım ve yazılarınızın büyük kısmına ben de imzamı atarım. Ama bu ölçüsüz amerikan liberalizm'inize de bir yerde de isyan etmem lazımdı...

Saygılar