Ancak aci olan ulkemizde bircok kisinin gecekonduculari, hirsizlari, katilleri, sapiklari desteklemeleri. Af denen kavrami her one suren yukarida belirttigim gruptaki insanlari destekliyor demektir. Simdiye kadar bize 100 yil yetecek kadar af cikardik, kanuna uymayan varsa eski aflardan ornek verip bunlarin sadece "bir defaya mahsus" veya "son af" oldugunu o yuzden bu konuda yeni bir af getiremeyecegimizi belirtmeliyiz. Sonrada isledigi sucun cezasini vermeliyiz.
Ama burasi Turkiye. O yuzden size tavsiyem soyle denize karsi guzel bir mekanda kendinize bir gecekondu dikmeniz, evin etrafini genisce cevirip duvar ormeniz, evinize yakin bolgelerdeki arazileri de gazeteye ilan verip cok ucuz fiyata satmaniz. Niye? Ne kadar kalabalik olursaniz o kadar guclu olursunuz. Birincisi oy potansiyelinizden dolayi politikacilar bulasmayacaklardir. Ikincisi kalabalik oldugunuz icin polis bulasmayacaktir. Ucuncusu, kalabalik oldugunuz icin belediye yol, su, elektrik, kanalizasyon gibi hizmetleri er gec getirmek durumunda kalacaktir. Ciddiyim, saka yapmiyorum. Eger ben asgari ucretle gecinen koyden kente gocmus biri olsam direkt bu formulu uygulardim. Zaten kaybedecek birseyim yok, en azindan isin sonunda 20-30 sene sonra 5-6 tane daire (yillar sonra af cikip tapuyu aldiktan sonra muteahhite verip yaptirilacak) sahibi olma ihtimaliniz var. Alinteriyle calisip para biriktiren, kanunlara uyan vatandasin ruyasinda bile goremeyecegi guzellikte hem de.
Hatta bu konuda uygulanabilir diger bir strateji ise orgutlu davranip once 1000 kisiyi ayarlayip ondan sonra yer secimi yapip kollektif bir sekilde de kendi mahallenizi olusturabilirsiniz. Dusunsenize ordu gibi. Bu strateji asiretler icin daha uygun bir strateji.
Goruyor musunuz insan bir beyin firtinasi yapmaya baslayinca nasil ardi arkasi geliyor!!!
3 Yorum Var.:
Bu konuda Hernando De Soto'nun enteresan çalışmaları vardır.O, gecekonduları kazanılmış hak olarak görür.Ve fakir ülkelerle, zengin ülkeler arasındaki en büyük fark bu kazanılmış hakların 'tecil' edilmemesidir.
Amerika Birleşik Devletleri, Japonya ve gelişmiş nice AB ülkesinin 'mülkiyet tarihi', bu konuda De Soto'yu destekler.Ona göre, ülkenin toprak bütünlüğününde 'kamu' payının yüksekliği o ülkenin ekonomik zengiliğiyle ters orantılıdır.
Daha detaylı bilgi için Sermayenin Sırrı adlı kitabı tavsiye ederim.
Veysel Aratlıoğlu ise bize bu konuda oldukça bilgi verebilir.
De Soto'yu okudum ben. Aynen Ayvaz'ın dediği gibi ele almış. Neticede o insanlar onları yılların birikimiyle yapmış. Yalnız sayın ekonomix o insanların bunu mecburiyetten yaptıklarını idrak edememiş henüz. Tarımdan sanayiye kayıyoruz diye seviniyordunuz. Ne oldu şimdi? Göç diye birşey vardır. Nasıl olacaktı başka türlü. Kırdan kente göçü kompanse edemeyen bir ekonomide dokuyu bir anda bozmanın sonucudur bu. Tamamen kapitalizmin yarattığı kentler hiyerarşisinin sonucu. De soto'ya gelince. O da süreci eksik ele almış ama onun eleştirisini bir ara sayfaya yazarım.
Sayın ekonomix süreci değerlendirirken tek taraflı bakmaz bazı olguları da idrak edebilirse (ki iktisatçı olmanın bir gereğidir bu) olayı çözer diye düşünüyorum. Yoksa olaya sadece bugünden bakıp asarım keserimle olmaz bu işler...
Haklisiniz, bu gunun sorunlari hep dunun cozumlerinden kaynaklaniyor. Sorunun cozumu insanlarin illegal bir sekilde ele gecirdikleri kamu alanlarini af cikararak yasalastirmak degildir ama. Yasalara uyanlara haksizlik yaptiginiz surece yasadisi davranisi tesvik etmis oluyorsunuz.
Yorum Gönder