Ekonomiden iyi haberler

Türbandı, Ergenekondu, Doğan medya grubu derken ekonomiyi unuttuk. Bari kısa bir özet yapalım. Son günlerde ekonomiden olumlu haberler gelmeye başladı.

1. Bu hükümerin açık ara en başarılı bakanı Kemal Unakıtan. Şaka değil GSYH'nın yüzde 15'i civarında teslim aldığı bütçe açığını yüzde 1'li seviyelere kadar indirdi. 2007'de bütçe disiplini biraz seçim sosuna batırıldı ama Ocak ayı rakamları gayet iyi gözüküyor. Geçen yıl Ocak ayında bütçe açığı 6.1 milyar YTL iken bu sene 0.5 milyar YTL'ye inmiş. Ben kötüye gidişin ilk işaretini geçen yıl bu zamanlar bütçe rakamlarından almıştım. Dileyelim bütçe performansı önümüzdeki aylarda da Ocak ayındaki gibi devam etsin ama benim kriz beklentim suya düşsün.


Bu arada eski günlerden alışkanlıkla herkes faiz dışı fazla rakamı üzerine odaklanıyor. Bütçe açığının yüzde 10-15 olduğu dönemde faiz dışı fazla rakamı bence anlamlıydı ama bence artık faiz dışı fazla rakamının bir esprisi kalmadı. Bence önemli olan bütçe açığının ne olduğu ve harcamalarda artış olup olmadığı. Şahsen harcamaların ciddi bir şekilde azaltıldığı bütçeyi denk bütçeye tercih ederim.

Son olarak Bütçe konusunda gazete haberleri ve köşe kadılarının yorumları saçma sapan ayrıntılarla dolu ama önemli olan ayrıntılar es geçiliyor. Size tavsiyem bütçe rakamlarını yerinde incelemeniz. Muhasebat genel müdürlüğü verileri geçen yıllarla kıyaslama da yapabileceğiniz şekilde yayınlıyor.

Ha bir de, seçim döneminde ayın 25'i gelmişken hala açıklanmayan bütçe rakamları bu kez ayın 11'inde açıklandı. Bu da Unakıtan kurnazlığı olsa gerek...

2. Cari açık rakamı rekor kırarak 38 milyar dolara ulaştı. Bunun neresi iyi haber demeyin. Adında "açık" geçer ama cari açık rakamı yabancıların Türkiye'de ne kadar yatırım yaptığını gösterir. Yani sınırları kapatıp dışarıdan para gelmesini yasaklasak 2007'de bu ülkede 38 milyar dolar daha az yatırım yapılacaktı. Türkiye'nin yatırıma bu kadar ihtiyacı varken cari fazla vermemiz kadar saçma bir durum olamazdı. Zaten içeride yatırım ihtiyacı devasa boyutlarda olan bir ülkenin cari fazla vermesi salaklıktır.

Bu arada "Profösör Doktor" Güngör Uras'ı da anmadan geçmeyelim. İkide bir tekerleme gibi tekrar ettiği "cari açık=döviz açığı" saçmalığı var ya... 2007'de cari açık 38 milyar dolar olurken Merkez Bankası'nın döviz rezervleri 8 milyar dolar artmış. Bir de anlasam döviz açığı varsa bu 8 milyar dolar nasıl artmış....

Verileri yerinde incelemek isteyenler için bu veri Merkez Bankası'nın sitesinde Süreli Yayınlar bölümünde aylık olarak açıklanıyor.

3. Migros İngilizlere satıldı. Küreselleşme harika bir şey. 50 sene önce "İngilizler gelip sana hizmet edecek" deseler kimse inanmazdı. Ama oluyor işte, şaşırmak değil sevinmek lazım. Elin oğlu tasarruf yapıyor, sonra geliyor tasarruflarını bizim emrimize veriyor. Tabi hasbiden milliyetçi iseniz "ülkenin zenginlikleri zındıklara peşkeş çekiliyor" nutukları da atabilirsiniz. Harbiden milliyetçi iseniz sizi oyun sahasında görmek isteriz. Bir de hep kafamı kurcalar, bu nutuk atan köşe kadıları nedense yabancı marka lüks otoları tercih ediyor. Özelleştirme ve özel sektör karşıtı komünist hocalarımızın (örn:Erinç Yeldan) özel üniversitede, yabancı banka düşmanı ulusalcılarımızın (örn: Yiğit Bulut) yabancı bankada çalışması da benzer bir zıtlık ama vardır bir sebebi.

Migros'u da İngilizler aldığına göre, Demek ki artık paralarımızı Yunan Yorgo'ya değil, İngiliz Tony'ye göndereceğiz. Benim payım helal ü hoş olsun. Haberlere göre satış fiyatı piyasa değerinin yüzde 10 fazla fiyata satılmış. Doğan medyasından "nassı kazıkladık ama!" şeklinde bir manşet beklerdik.

4. Ocak ayı enflasyon rakamları beklenenin altında geldi. Bu çok müthiş bir haber değil ama yine de idare eder. Ama hükümet bütçe musluğunu kapatırken Merkez Bankası da para musluğunu kapasa fena olmaz. Ben yüzde 4 hedefinin tutmasını beklemiyorum. Zaten Durmuş Yılmaz ve ekibinin icat ettiği "para basarak enflasyonla mücadele yöntemi"nden de hedefi tutturmasını beklemek büyük eşeklik olur. Yüzde 6'ya çekseler başarılı sayacağım.

5. Yiğit Bulut "Tehlike çok büyük!" diyerek çok kötü şeyler olacağını müjdelemiş. Bundan güzel haber mi olur?

6. Mahfi Eğilmez de "YTL değer kaybeder" başlıklı yazısında "Bunun sonucunda benim tahminim YTL'deki değer kaybının ciddi bir aşamaya ulaşması noktasına bahar aylarında gelineceği yolundadır" diyerek bir ekonomistin asla almayacağı bir risk almış (Tarih vererek kur seviyesi tahmini). Hoş, seviye belirtmemiş ama YTL'de ciddi değer kaybı demiş. Bu ifadeden şu ana kadar yaşanan dalgalanmalardan daha farklı bir kayıp beklediği yorumunu yapıyoruz. Bahara şunun şurasında iki ay kaldı. Tabi 2008 baharı da dememiş ordan da kaçış yolu var ama bahar aylarında kendisini tekrar ziyaret ederiz.

Yani, iyi şeyler de oluyor memlekette. Enseyi karartmamak lazım.

6 Yorum Var.:

ulas dedi ki...

Enseyi traş edip daha iyi açmak lazım, gelen yabancı daha iyi şaplak sesi alsın diye....

1- Tuzla tersanede taşeron firma yüzünden 15. işçi öldü, sosyal güvenlik yasası geçmeli ölene niye öldün denmeli...

2- Haydi Türkiyem sana yine askerliğin yolu gözüktü, Kosova, Lübnan, Irak'ın, Kabil'in yolları dar, açmak sana düştü. Ha bir de Türkiye'nin ismi açık açık telaffuz edildi, hareketli füze kontrol sistemi geliyor, müjdeler olsun...

3- 9,5 milyar YTL tutarındaki ertelenmiş kamu harcamaları yoluyla bütçeyi denklemek Unakıtan zekasıdır.

4- Şimdi bir de milyarlarca YTL kadar tutar bütçe dışına çıkıyor, beyler fonlar geri geliyor hahahahah, hem de öyle Sayıştay denetimine tabi değil...

5- 50 sene önce Türkler bakkallık yapamayacak, bunu da yabancılar yapacak deseler kimse inanmazdı.

İngilizler hizmetimize giriyormuş peh, çalıştıracaklar ucuza, bol fazla mesai yaptırıp ücretini ödemeden... Siz hiç Carrefour cehenneminde çalıştınız mı? Fazla mesailerimi alana kadar sinirlerim nasıl laçkalaştı biliyor musunuz?
Sosyal bilimci olarak biraz sosyalleşin ama Nişantaşı City's ve ya Cevahir'de değil (hiç gitmeyin demiyorum), girin bir Carrefour mağazasına bir kasiyer ve ya eleman ile konuşun, konuşun da herkesin nasıl anti depresan manyağı olduğunu görün.

6- Hem milleti yabancıların kucağına atın, muhtaç edin, ondan sonra niye yabancı şirkette çalıştın deyin. İşte bir çarpıtma daha; biz ulusalcılar yabancı sermayeye karşı değiliz, getirsin yeni teknolojiyi, benim yapamadığım sahaya girsin bana da öğretsin. Ama yok bakkallık yapar, çakallık da yapar yeni teknolojiyi getirmez.

7- 10 sene sonra bir ulusalcı çıkıp yerli malı kullanacağım dese çıplak ve ya aç kalır, işte gerçek budur.

8- Sizin Amerikancı zihniyetiniz bu ülkede uçak fabrikası kapattırdı be Danimarka'ya, Kanada'ya uçak ihraç eden fabrikayı, bir de bizi mi suçluyorsunuz...

Dane dedi ki...

"Haydi Türkiyem sana yine askerliğin yolu gözüktü, Kosova, Lübnan, Irak'ın, Kabil'in yolları dar, açmak sana düştü."Demissiniz.
Bilmem farkinda misiniz Kabil haricinde ki butun bu yerler bizim topraklarimizdan tas atimi mesafede.Kabil gorece uzak ama Afganistan ardinda Pakistan zincirleme hepsi bize sirayet edecek potansiyelde tehditler.Buralarda olusacak her turlu istikrarsizligin bizi nasil etkileyecegini hic dusundunuz mu?
O cograylari yuzyillarca yonetmis oldugumuzu hatirlatsam size bir anlam ifade eder mi bilmiyorum.
"9,5 milyar YTL tutarındaki ertelenmiş kamu harcamaları"
demissiniz.Merak ettim 8 milyar USD nereye harcanacak da ertelenmis.Egitime,sagliga,yatirima mi?Bence devlet harcamalarini ertelemesin,yapmasin.
Carrefour madem cehennem neden calisiyorlar?Hem mesailerini bile alamiyorlarmis?Birakin ya bu ayaklari.Hic bir vasfi olmayan adam is bulmus ona sukretmeyecek bir de ardidna kufur edecek ha.Benim gunde 12 saat imanim gevriyor calismaktan ;begenmiyoram daha iyisini bulursam basar giderim daha iyisi varsa orada calsirim.Hem ulkemizdeki isci haklari hicde kotu degil hakkini arayan catir catir aliyor.Bizim guvenlikleri haksizca yolladilar,adamlar Milli piayangodan ikramiye ciksa ancak bu kadar mutlu olurlardi.Dava ettiler aldilar haklarini .O kadar basit.Carrefour da isinden memnun olmayan calismasin.Ha birde calisanlari bilmiyorum ama musteriler acayip mutsuz,agzina kadar dolu arabalarla neredeyse yarim saat kuyrukta bekliyorlar.Canlari buna acayip sikiliyor...Ha bundan daha ucuza alacakalri yeri bilseler oraya gidecekler ama...:)Yandi mi bir kac ampul kafanizda.
Neyse aksam aksam benden bu kadar

tersaci dedi ki...

Sagolasin cuneyt. Agzina saglik. Bazen buradakilerin (ve diger yerlerdeki) itirazlari okudukca berberim aklima geliyor. O da ayni argumanlarla bildik tezleri savunuyor, ben de kafa sallayip geciyorum. Ama burada da berberimin argumanlarinin tipatip aynisi ile karsilasinca bosuna mi cene yoruyorum diye dusunmeden edemiyor insan.

ulas dedi ki...

Barış Bey yine klasik, konuyla alakası olmayan yok berberimde böyle düşünüyor cinsinden cevaplar yazmış, bravo berberinize, sizin gibi komprador entellektüeller Osmanlı'yı peşkeş çekerken o berber dediğinin ceddi Mustafa Kemal'in arkasından giderek en doğru kararı vermiştir. Yine inancım şudur ki, o doğru kararı şimdiki nesilde gün gelecek verebilecektir.

Cüneyt Bey mealen diyor ki saydığım bölgeler istikrarsızlık bölgeleri Türkiye istikrarsızlığı önlemek için bu bölgelerde askeri olarak yer almalı. Beyefendi o bölgeleri yıllardır istikrarsızlaştıran emperyalistlerin ayak oyunlarıdır. Nedendir acaba Büyük Ortadoğu Projesi ile bu bölgeler iyice çalkalanmaya başlamıştır. Bugün sıcak bir örnek Kosova'dır. ABD'nin çıkarlarına uyduğu için Kosova'nın bağımsızlığına izin verilmiştir. Yoksa mesele bir hak meselesi değildir onlara göre... Amaç Balkanlar'da Rus etkinliğini kıracak bir üs hatta füze kontrol sistemi yerleştireceği her dediğine evet diyecek bir ülkeye sahip olmaktır. Yani herşey Büyük Oyun'un bir parçasıdır. Türkiye tabi ki olduğu coğrafyada kalamaz ama adama sorarlar birileri pisletiyor sen niye temizliyorsun kardeşim...Sorun Türkiye'nin fiiliyatta jeostratejik ve jeopolitik bağlamda herhangi bir vizyona sahip olmamasıdır.

Kamu harcamaları ile ilgili yazdığım Tepav'ın araştırması ile alakalı,veriye uyarınız üzerine bir daha bakacağım.

Carrefour'daki işçilerin durumu hakkında yazdıklarınızı hayretle okudum. Sizler ileride iyi birer sosyal bilimci olabilirsiniz, ama hiçbir zaman vicdan sahibi olamayacağınız için halkın yararına olacak gerçekçi hiç bir çözüm bulamazsınız. Ne demek Carrefour'u beğenmiyorlarsa o zaman başka yerde çalışsınlar...Hangi sosyal bilimci yabancıya sevgili milletine düşman olur da hayatta başarılı olabilir. Sizin işsizlik oranından haberiniz var mı? O insanlar vasıfsız diye onları köle gibi çalıştırmak hangi vicdana sığar. Sizin kapitalizminizin yedek işsiz ordusu anlayışı varken bu insanların nasıl bir gücü olabilir? Ey insan hakları savunucuları sizler, ne kadar samimi olduğunuz ortaya çıktı? Bu ülkede çalışma hürriyeti yasal olarak vardır ama fiiliyattaysa sadece köle olma hürriyeti vardır ve onu aklayan her çağın adamı sizler...

Peki bir de tahsilli yöneticiler var, size onları anlatayım. CRF mağazalarında alışveriş yaptığınıza göre (şikayet sebebinizden bunu anladım, haklı bir sebeptir.) tadilatlardan haberiniz vardır. Tadilat dönemi 72saat evine gidemeyen yöneticiler vardı. Burnundan kan gelen, belinden sakatlanan ve kapının önüne koyulanlar...Bunlar tabi sizin umrunuzda değildir, çünkü siz bencil ( bireyci) liberallere göre sizin dışınızdakiler insan değildir.

Sizin o çok sıra beklemeniz ise CRF üst yönetiminin personel sayısını insani olmayan seviyelere çekmesindendir. Ayrıca CRF'nin ucuz olduğuna inanmıyorum, ne yazık ki CRF'nin iki konuda şansı var biri sahipsiz kalan işçileri diğeri inanılmaz derecede sadakati yüksek müşterisi...

Ülkemizde işçi hakları kötü değil demişsiniz, işçinin sendikasının başkanının kardeşi CRF'ye temizlik hizmeti veriyorsa (Öztem temizlik) ve bu durum karşısında o başkan (Gürsel Doğru) gidip şirketle toplu sözleşme yapıyorsa bu hangi ahlaka sığar? ( Tez-Koop İstanbul Birinci Şube Başkanı Rahim Sarıpolat onlarca işçinin önünde bu durumu itiraf etmiştir)Bir de toplu sözleşmenin işçiden kaçırılır gibi imzalanması ve işçinin kazanılmış haklarının kaybettirilmesi ise ayrı bir rezilliktir. Tüm bu rezilliklerin Türkiye'de yaşanmasının temeli 12 Eylül 1980'de ve onun öncesindeki 24 Ocak kararları ile başlatılmıştır. Allah tüm işçilerin hesabını bir gün o Kenan Evren'den ve Turgut Özal'dan sorsun.

Dava açın demişsiniz bir de,sizin o davalar dediğiniz şey en az 4-5 sene sürmektedir. Bir yöneticim belinden rahatsızlandı, adamı kapı dışarı ettiler, 3 senedir hala parasını alamadı.

Bu işler sizin fildişi kulelerinizdeki gibi değil, biraz başınızı kumdan çıkarın...

Dane dedi ki...

Bir
Sosyal bilimci degilim.
Iki
Her tartismaya M.Kemal'i katmasaniz olmaz degil mi?
Uc
O bolgelerin istikrarsizlasmasi adaletten yoksun yonetilmesindedir.Olayin ozeti budur bence.Yoksa ne tek kutup ne baska sey (Bakiniz bi-polar dunyada Rus tanklari altinda Macaristan vsvsvs)
Ne emperyalizmdir -sanirim sizinde kabul edeceginiz uzere insanoglunun hirsi bitmez.Adalet olmazsa insan kardesini bile insan yerine koymaz- ne de komprador entellektuellerin destekledigi yabancilar.
Dort
"yabancıya sevgili milletine düşman" benim icin yabanci yok milletimden de ; insan var !
Bes
Kole gibi calismamak icin sendikalasma var.
Alti
Sendikaniza katolik nikahi ile mi bagli olmak zorundasiniz?
Yedi
Davalarin cogu o kadar uzun surmuyor,sonunda kazaninca haklarinizi yasal faiz vs ile geri aliyorsunuz.
Ozet
Bence sorun surada.Siz insanin ozelliklerini unutuyorsunuz.Insan her seyi ister,her zaman ister ve hemen ister.Organize olur devlet olur gene aynisini yapar.Gider vatanini satar,kanindan degil diye baskasinin bebelerini kitir kitir keser,sigortasiz adam calsitirir vsvsvs.
Cozum rekabetin korundugu bir piyasa;adaleti mumkun oldugunca cabuk dagitan bir adliye;acize ihtiyac sahibine onuruyla yasayacak sekilde destek veren sosyal guvenlik sistemi;bagirta bagirta vergi toplayan bir maliyedir.Belki baska seyler de lazim ama bunlar olmazsa hic bir sey olmaz.Yoksa isciyiz hakliyiz kazanacagizla bir halt kazanilmaz; ne ABD ne AB tam bagimsiz Turkiye diyerek BAAS ozentisi diktatorluk pesinde kosan pashalarin kuyruguna takilmakla bir yere varilmaz;cici demokrasi diyerek hic varilmaz.
Demokrasi,sosyal devlet( Ingiliz usulu degil yoksa 12 cocuk yapar devletten gecinirler!) seffalik,hesap sorabilirlikle olur.Bunlar da secim sandik demokrasi meclis kavramlarina saygi ile olur.
Meydanlari otobus kalirarak doldurmakla olmaz.Kurun ULUSAL partinizi cikin adam gibi siyaset yapin.Yikmak icin binbesyuz projeniz var bir tanede yapmak icin cikarin.

ulas dedi ki...

Cüneyt Bey;

Bir, Mustafa Kemal örneğini duygularla oynayıp yazımın anafikrini kuvvetlendirmek amacıyla koymadım. Asıl söylemek istediğim bu millet tarihi yol ayrımına geldiğinde doğru kişi ve ya kişilerin arkasından gitmesini bilir şeklindeydi. Buna sanıyorum itirazınız yoktur. Din tüccarlığı kadar Atatürk tüccarlığının yapılmasından dolayı bu hassasiyetinizi anlıyorum. Hatırlarsanız Selim Parsadan bu yolu deneyerek bir paşayı tokatlamıştı, yani bunun ciddi bir konu olduğu aşikar.

İki, dünyadaki istikrarsız bölgelerin adaletten yoksun olduğu doğrudur. Ama bu adaletsizliği körükleyenin emperyalist mücadele içinde olan ülkeler olduğunu unutmayınız. Kuveyt'teki El-Sabah ailesinin arkasında Abd ve İngiltere vardır. Irak Savaşı'nın ortaya çıkmasına sebep olan şey, ABD'nin kışkırtmasıyla Kuveyt'in Irak ile sınırındaki Sumaila bölgesi petrollerini uluslararası hukuka aykırı olarak çekmesidir. Kuveyt, Irak'ın petrollerini çalmıştır, ABD adaletten yana olmamış zaten kışkırtmıştır. Sonuç, Irak'daki bugünkü istikrarsızlık...ABD'nin yalanlar ve sahte belgelerle açtığı savaşta mı bölgenin adaletsiz yönetilmesidnen kaynaklanıyor. Kaldı ki bölge bizzat müdahele etmek için istikrarsızlıkların yaratılması amacıyla elle çizilen haritalarla bölünmemiş midir?

Üç, yabancıya sevgili milletine düşman" benim icin yabanci yok milletimden de ; insan var ! demişsiniz.

Ben yine demogoji yapıyorsun dememeniz için bu ülkenin kuruluş felsefesinin özetlendiği 6 ilkenin milliyetçilik anlayışı içerisinde olduğumu; soy sopçuluk, ırkçılık karşıtı olduğumu söylemek isterim. Siz kendinizi mazlum millet olarak görüyorsanız, başka mazlum milletlerin aleyhine bir durum olduğunda karşı çıkabiliyorsanız, zaten insana değer veriyorsunuz demektir. Ben fikren emperyalist devletlerin siyasetlerine karşıyım, ama bu durum onların halklarına düşman olduğum anlamında da değildir. Brzezinski, Huntington adeta çıldırmaktadır. Neye biliyor musunuz? Soğuk savaş süreci sonrası yapılan anketlerde Amerikan halkının dünya hakimiyetinin tek başına ABD'nin olması gerektiğine değil, paylaşılması gerektiği yönünde fikir beyan ettikleri için çıldırmaktadırlar. Size bu konuda son söz olarak şunu söyleyebilirim ki milletini sevmeyen biri yurtsever olmayan biri diğer insanları da sevemez.

Beş, köle gibi çalışmamak için sendika var demişsiniz. Piyasaya kafa yormaktan sendikaların durumuna kafa yormamakta olduğunuzu görüyorum. Bu ülkede hangi kurum doğru düzgün işliyor ki sendikaların var olması düzgün işlemesine yeterli oluyor. Liberaller sendikaların 1980 ihtilali ile yozlaştırılmasına niye bir çift söz söylemiyorlar. Azınlık haklarını, Türklüğe sövenleri savundukları kadar neden sendikaların durumlarına, işçilerin durumlarına eğilmiyorlar. İşte ben size orada acı bir örnek yazdım, isimleriyle, hani insan sevdalısıydınız neden sendika-sermaye elele verip işçiyi tokatlıyor demiyorsunuz. Bunun neden üstüne gitmiyorsunuz. Yoksa işçiyi insandan kabul etmiyor musunuz? Neden Avrupa'da olduğu gibi sendika ile sol partinin organik bağı olmasının anayasa güvencesi altına alınmasına destek vermiyorsunuz? İşte o zaman sendika işçinin sendikası olacak, parti işçinin partisi olacaktır.(Avrupa'daki sendikaların AGÜ ve gelişmekte olan ülkelerle olan enternasyonel bağları önemli derecede kopmuştur)

Altı, sendikaya katolik nikahı ile mi bağlısınız demişsiniz? Sendikasız kalmak daha kötü hiç bir dayanağınız kalmıyor o zaman, bunu detayıyla anlatmama gerek var mı, sendikal hakların öncesindeki devirlere bakınız, yetmedi, Tuzla tersanesindeki sendikasız işçilere bakınız. Başka sendika kursan bu iş ağalığa döndüğünden adamı çizerler. Hiç sendika olmayan yerde kursan bir bahane bulup işten atarlar. Sendika en azından sermayeden daha fazla menfaatini koparmak için pazarlık gücü olsun diye az buçuk işçi haklarına sahip olmaktadır. Taşeronluk sayesinde bu da gitgide gerilemektedir.

- Dediklerinize katılıyorum ki; adalet olacak, bayındırlık gelişecek, devlet vergisini toplayacak, o vergiyle ülkesini savunacak.

- İşçi parasını mahkemede yıllar sonra da alıyor demişsiniz. Pes yahu size konu işçi olunca olaya hep yüzeysel bakıp geçiyorsunuz. Siz hiç mahkeme kapılarında süründünüz mü? Adalet adalet diyorsunuz bir ülkede adalet öyle olacak ki kanunlar öyle uygulanacak ki ve insanlar buna öyle riayet edecek ki adam hakkını vaktinde alacak, vaktinde... Öyle yıllar sonra değil...Adam iş sağlığını tehdit eden durumlarda fiilen etkiler bariz görüldüğünde parasını hemen alacak ki sağlığını tekrardan kazanana kadar elind egeliri olsun. Yıllar sonra alınan paranın faydası ile burada beklenen fayda bir midir? Vicdanınız yoksa birdir.

- Meydanları doldurmak da gösteri yapmak da tabi kanunlara uygun yapıldığı sürece bir haktır. Bunu küçümsemeniz yanlıştır. İnsanların demokratik refleks göstermesi sizi mutlu etmelidir. Söyleyin meydanları sivillerin mi yoksa askerin mi doldurmasını istersiniz? Ne ABD ne AB tam bağımsız Türkiye sloganı o meydanalarda çoşkuyla söylenmiştir. Şimdi siz onu götürüp Ergenekon'a bağladınız. Bir de bu milyonları Baascı ettiniz, dikta rejim yanlısı ettiniz. Bu insanların Avrasya seçeneği vardır, Türk Dünyası seçeneği vardır, EKİT seçeneği vardır demesi sizce faşistçe bir yaklaşım mıdır?

Ulusalcı bir partiye gelince; o yığınların bu isteği şimdilik kursaklarında kaldı ama Fettullah'ın dediği üzere kemiksiz değil bu hareket elbette siyasi oluşum ilerleyen yıllarda ortaya çıkacaktır. Attila İlhan'ın hep dediği ulusal dip dalgası gelmektedir. Sesini duyuyor musunuz?