Gazi Ercel: Insider Trading

Biz kolay kolay adam olmayiz, niye? Insider trading, yetkili birinin kamunun sahip olmadigi bir bilgiyi kullanarak fayda elde etmesine verilen addir (bkz. definition of insider trading). Mesela A sirketinin genel muduru sirketin cok buyuk zarar ettigini biliyor ve bu bilgi yatirimcilara aciklanmadan gidip borsada hisseleri satip kar ediyorsa buna insider trading denir. Baska bir ornek vereyim, mesela Gazi Ercel adinda bir Merkez Bankasi baskanimiz olsun. Bu sahis cok buyuk bir devaluasyondan once TL cinsiden paralarini Amerikan dolarina cevirerek $35000 kar elde etmis olsun. Daha sonra bu isledigi halt ortaya cikmis olsun ve mahkemede de suclulugu kanitlanmis olsun. Dikkat edin, insider trading mahkemede kanitlanmasi o kadar kolay bir suc degil. Mesela Martha Stewart'in (Amerika'nin Ayse Ozgun'u) yaptigi insider trading'i kanitlayamadilar ama kadini yalan soyledigi icin 6 ay hapse koydular.

Neyse efendim, Gazi Ercel'in isledigi suc da mahkemede kanitlanmis olsun. Bu zat-i muhtereme ne tur bir ceza verirdiniz. Amerika'da mesela 5 milyon dolara kadar para cezasi ve 10 yila kadar hapis cezasi veriliyor. Niye boyle birsey yapiliyor. Piyasalarda guveni olusturmak icin.

Acikliyorum. Gazi Ercel'e tam tamina 1536 YTL para cezasi verilmis. Haberi Aksam'da. Bravo yani. Adam salak, niye soyle 300-500 milyon dolar cevirmedin ki, alacagin ceza topu topu $1000 dolar. Bir daha gazete (Vatan) koselerinde yazi yazip para kazanmak zorunda kalmazdin.

What is Insider Trading Anomaly
Recent Academic Studies on Insider Trading
Insider Trading in Netherlands
Insider Trading Returns
Definition of Insider Trading
Is Insider Trading Legal?
How Insiders Use Private Information and Don’t Get Caught?
SEC Regulation on Insider Trading: Section 10b

5 Yorum Var.:

Adsız dedi ki...

Maalesef bilgi eksikliğinden ya da dezenformasyondan kaynaklanan vahim bir hata yapmışsınız. Türkiye'den uzakta olmanız bir ölçüde mazeret olabilir belki. Ama görevi zaten döviz isteyenlere döviz satmak olan bir kamu çalışanının döviz sattığı için mahkum ediliyor olması sadece Türkiye'de görülebilir bir örnek sanırım. Örneğin, Türkiye'de olduğu gibi bir "currency attack" karşısında Greenspan saat gecenin 2.00'sinde Fed'in kapısını açabilir, istediği kadar döviz alıp satabilir kimse de bu durumdan vazife çıkarıp Greenspan'i mahkemeye vermeyi düşünmezdi. Türk toplumunda yerleşmiş olan "Benim dışımdaki herkes hırsızdır" düşüncesi bürokratların ne kadar bilgili, birikimli ve deneyimli olsalar da inisiyatif kullanmaktan çekinir olmasında etkilidir. Siz de biliyorsunuz ki Kasım 2000'de Demirbank pekala kurtarılabilir bu durumdan da Halit Cıngıllıoğlu değil Türkiye kazançlı çıkardı. Ancak ortalama vatandaşın kafasında "ben orada olsaydım ben çalardım" düşüncesi olduğu için herkesi hırsız zannetmesi normal. Geçen gün taksiye bindim, taksici bir yandan devleti soyanlara küfrediyordu, bir yandan da müdahele etmesem beni Beşiktaş'tan Taksim'e Mecidiyeköy üzerinden götürmeye kalkıyordu. (Tipik bir Türk yaklaşımıyla) kurların garanti edildiği bir döviz kuru sisteminde, TCMB'nin isteyene döviz isteyene TL vereceğini önceden taahhüt ettiği bir sistemde Gazi Erçel'in döviz satmasından mahkum edilmesi ekonomi mantığınızla ne kadar uyuşuyor merak ediyorum.
Gelelim kişisel portföy tercihine. İddia edilen miktar 30 bin dolar gibi bir governor için oldukça komik bir rakam. Tabi olayın aslı bilinmeyince hemen ahlaksızlığa çalışıyor bizim kafamız. Oysa o portföy değişiminin Gazi Erçel'den habersiz, eşi tarafından bir kaç gün sonra ABD'de ameliyat olacak olan kızının yanına gitmek üzere bir kamu bankasından alındığını bilseydiniz bu şekilde bir yorum yapar mıydınız bilmiyorum. Siz bir governor olsaydınız 30.000 USD gibi komik bir rakam için böyle bir operasyona kalkışır mıydınız?

Blog Sahibi dedi ki...

Ben hukum vermiyorum. Mahkeme vermis karari, suclu bulmus. Sizin dediginiz gibi kendi savunmasi da kizinin ameliyat masraflari icin parayi dolara cevirdigi yonundeydi ama dedigim gibi mahkeme suclu bulmus. Benim burada vurguladigim olayi tam anlamamissiniz (adamin suclu olup olmamasi vurucu nokta degil), vurucu nokta mahkemece suclu bulunan bir kisinin aldigi komik bir ceza. Amerika'da bu suca ne kadar ceza verildigini de yazdim, ikisini karsilastirin.

Adsız dedi ki...

Uzatmış olmak istemiyorum ama benim de vurgulamak istediğim nokta Erçel'i savunmak değil. "döviz satmak için yasayla görevlendirilmiş birisinin döviz sattığı için suçlu bulunması"nın saçmalığı. "Greenspan Demirbank'ı kurtarır mıydı? Erçel kurtarsaydı hali nice olurdu?" diye sorayım, size de yeni bir yazı konusu çıksın en iyisi.
Cezaların komikliği konusundaki fikirlerinize katılıyorum ama bu durum sadece bu suç için değil hemen hemen her suç için geçerli. Aflar da cabası.

Adsız dedi ki...

Son bir nokta: Erçel şahsi hesabını çevirmekten değil, mesai saatleri dışında bankalara döviz satmaktan suçlu bulundu.

Blog Sahibi dedi ki...

Mahkemenin gerekceli kararinin ikinci paragrafi Ercel'in acikca kendi parasini dovize cevirdigi icin suclu bulundugunu ifade ediyor:

"Sanığın Halk Bankası Posta Caddesi Şubesi’nde bulunan vadeli hesabındaki 53 milyar 323 milyon 570 bin 225 lira ile vadesi 19 Şubat 2001 tarihinde 9 gün sonra dolacak olan 2 milyar 175 milyon lira tutarındaki parasını vadesinden önce bozdurup dövize çevirmek suretiyle görevde yetkiyi kötüye kullandığı anlaşılmıştır. Sanık savunmasında, hesaptaki Türk Lirası’nı ABD’deki kızının tedavisini yaptırmak amacıyla dolara çevrildiğini savunmuşsa da suç tarihinde paranın değerini bildiği için dövize çevirdiği bu nedenle görevde yetkiyi kötüye kullandığı anlaşılmıştır.”

Bunun yaninda sizin belirttiginiz gibi mesai saatleri disinda islem yapmaktan da suclu bulundugu birinci paragrafta ifade ediliyor. Aldigi komik ceza isledigi bu iki sucun toplam cezasidir. Yorumumda verdigim baglantiyi takip ederseniz mahkemenin gerekceli kararinin tamamina ulasabilirsiniz.

Cezalarin hemen hemen her alanda hafif oldugu yonundeki tespitinize katiliyorum. Yorumlariniz icin tesekkur ederim.