Mikro reform dedikleri

"Cennet cennet dedikleri
Bir kaç köşkle bir kaç huri
İsteyene ver onları
Bana seni gerek seni''

Ekonomix'ten peş peşe yazıları görünce ben de coştum. Bayramlık ağzımı açıyorum.

Uzun süredir ortalıkta bir 'mikro reform' lafıdır dolanıp duruyor. Kavramların içini boşaltıp istediğimiz anlamlar yüklemekte üzerimize yok. Biri çıkıp mikro reform derken ne demek istediğini söylese de biz de anlasak neymiş reform.

Bu yazıyı yazarken aslında bir çok yerden alıntı yaparak çarpık mikro reform anlamlarını bir araya toplayacaktım. Ama baktım bu iş zaman alacak, kafama göre takılıp link mink vermeden yazıyı yazacağım.

Bir kısım aklı evvel (turizmciler, tekstilciler, sanayiciler, vs vs) 'mikro-reform'dan anladıkları devlet kasasından biraz daha teşvik, biraz daha rüşvet, biraz daha sübvansiyon.... Eğer yapılacak olan mikro reformlar bunlarsa baştan söyliyelim yandık demektir.

Diğer bazıları (Güngör Uras zavallısı dahil) mikro reform denince devlet eliyle sanayileşme, devlet eliyle değilse bile hiç olmazsa daha çok sanayileşme için vergi indirimi, teşvik, bok püsür bir sürü şey anlıyorlar. Bir de rekabetçi kur masalı var. Bu kesimin dilinde, mikro reform olsa olsa ancak ihracatçıya destek için kurlar rekabetçi bir düzeye çekilirse olur mantığı da var. Sanayileşmeyi putlaştıran, tüketimi tu kaka edip ihracatı kutsallaştıran göz bebeklerini $-$ bürümüş bu kesimin istediği şeyler yapılacaksa yandık kelimesi az gelir sıçtık demektir.

(Not: İttihat ve Terakki zihniyetinin 19 ve 20. yy'da sanayileşmeyi ıskalamasının kuyruk acısı nedeni ile hala hedefini sanayileşme diye koyması sizce de anlamlı değil mi?)

Kimi mikro reform manyağına göre de reform devlet eliyle istihdamın artırılması, kanunla kuralla düzenleme ile işsizliğin düşürülmeye çalışılması demektir. Zaten TOBB seçimlerden önce önce İşsizlik fonu'nda biriken rakama bakıp bu niyetini açık açık belli etmişti. Şimdi de yeni yeni vergi indirimi haberleri geliyor. Hükümetin reformdan kastı bu ise yine sıçtık demektir.

Beyler bayanlar, kendimize gelelim. Reform demek birilerinin canı yanacak demektir. Kendilerini zamanın şartlarına göre 'update' edemeyen nice vasıfsız işçi işsiz kalacak demektir. Modası geçmiş fikirlerin savunucuları kangren olacak demektir. Ekonomik açıdan batması gereken ama sübvansiyonla, destekle, köstekle yaşatılmaya çalışılan bir çok sektör kan ağlayacak demektir. Kayıt dışı ekonominin kaymağını yiyen ve verimlilik adına bir dirhem katkısı olmayan sektörlerin ve şirketlerin anası ağlayacak demektir. Reform olacaksa şu anda haksız yere tuttuğunuz köşelerden ve pazarlardan piyasanın sopasıyla kovulacaksınız demektir. ACISIZ REFORM OLMAZ! Buna hazır mısınız? Gerçekten reform istediğinize emin misiniz?

Şahsen ben mikro-reform konusunda çok fazla yol kat edilmesini beklemiyorum. Önümüzdeki beş senede hükümet vergi gelirlerini artırsın, bütçe açığını sıfırlasın, vergi vermeyene hapis cezası koysun, denetlemeyi adam gibi yapsın, kamu harcamalarını azaltsın, özelleştirmeye devam etsin (kamuya ait ne varsa parasını verene peşkeş çeksin) Merkez Bankası'na karışmasın, Merkez Bankası da enflasyonu yüzde 2 seviyesine çeksin başka reform meform istemiyorum. Bundan ala reform da olmaz. (Çok şey istedim sanırım.)

Ha bir de, asgari ücret kaldırılsın. Alın size mikro reform paketi.

Bu da Ekonomix'in bir önceki yazısına (alttaki) cevap olsun. Oldu mu Ekonomix?

7 Yorum Var.:

T'Pol dedi ki...

Onumuzdeki 20 yil on plana cikacak meslekler belirlensin, universitelerin bu insanlari yetistirecek bolumleri acmalari saglansin. Vasifsiz insanlarin ekonomiye katilmalarini ve kendilerini gelistirmelerini saglamak amaciyla ozel sektor ve devlet isbirligi yapip, calisma karsiligi burs versin. mesleki beceri kurslarina gidenler, bursu saglayan isverende bir sure calisarak, bursun karsiligini odesin. Bu da cok zor birsey degil sanirim.

tersaci dedi ki...

ben devlet her yerden elini ayagini ceksin diyorum, siz devlet yeni islere kalkissin diyorsunuz. olacak sey mi? devlet universitelerden de ozel sektorun alanindan da elini ayagini ceksin kimsenin onumuzdeki yirmi yil icin bir sey belirlemesine gerek kalmaz. serbest piyasadan neden bu kadar korkuyoruz illa her seyi devlet yapsin mantigi var anlamiyorum.

can dedi ki...

kaleminize sağlık, çok güzel ifade etmişsiniz.

bana göre önemli bir ekleme yapmak isterim.

şöyle ki;

özellikle 1980 yılından sonra yapılan yolsuzlukların faillerinin, İtalya daki 'Temiz eller operasyonu' düstür alınarak en ağır biçimde cezalandırılması gerekir diye düşünüyorum.

Yani devlet heryerden elini ayağını çekecekse, yolsuzluklardan da çeksin diyorum.

Saygılar

T'Pol dedi ki...

Allah Allah Sn. Baris ne diye azarlar bir tonlamaniz var ki? Daha medeni bir sekilde de gorusume katilmadiginizi soyleyebilirsiniz.
Acik yazmamisim ama, benim isbirliginden kasdim, bu isi devletin yapmasi degil, bu tur islere egilen ozel sektor kuruluslarina bazi avantajlarin saglanmasi seklinde. Devletin kuculmesi elbette gerekli birsey ama sizce bugunden yarina olmasi mumkun mu?

En iyisi ben artik yazilari okumakla yetineyim, yorum falan yazmayayim, bosuna asabimi bozmama gerek yok. Tartismayi bilmeyen bir millet oldugumuzu unutuyorum, bu da bana ders olsun.

neqx dedi ki...

mikro reformdan ne anliyorum:
ozel sektor icin:
1- Isi baslatmak icin icin (c-corp, s-corp, LLC, sole-owner...) tek bir kurulusa gidip en kotu ihtimalle yarim gun icinde "assumed name"i alabilmis ve is yapmaya baslayabilecek duruma gelmek.
2- Isi kapatmanin maliyetinin, acmaktan daha masrafsiz ve daha kisa surede yapilaabilecek hale getirilmesi.
3- Mutesebbisleri, angel investor'lari, Ventuce Capitalist'lerin yatirim yapmalarini tesvik etmek icin sirket sahiplerinin (yoneticileri, yonetim kurulu uyeleri degil) sorumluluklarinin ABD'deki gibi sadece sirkete koyduklari para kadar sorumlu olmalarini, sirketin yoneticilerinin yaptiklarindan sorumlu tutulmamalarinin saglanmasi. Hali hazirda TR'deki mevzuat devlete sirketin borcu varsa devletin hissedarlardan da gelip parayi tahsil etme hakki var. Hirsizligin onune geceyim derken mutesebbislerin onune gectiklerinin farkinda degiller. Zaten minareyi calan kilifinida hazirladigi icin havanda su dovmekten baska bir ise yaramiyor, sermaye kacirmaktan baska...
4- fatura ile fis arasindaki ayrimi sifirlamak, is sahibi bos bir kagida istedigi faturayi basip musterisine versin.
5- kurulan is yerlerinin sanayi odasi, ticaret odasi vesaire gibi yerlere mecburi uyeligi istege bagli olarak degistirilsin.

tersaci dedi ki...

Sayın t'pol, yazımın neresinden nem kaptınız anlamadım ama kompleksiniz mi var nedir yani? ben kişisel sayılabilecek hiç bir şey yazmadım. Bu kadar alıngan olmaya ne gerek var? Ayrıca burası tartışma platformu ya da bir forum değil, bir blog. Tamamen bizim görüşlerimizi yansıtıyor. Devlet müdahelesine karşı çıkarken 'devlete yeni yeni göreveler verme' fikrini amansızca eleştirmemden daha normal ne olabilir ki?

Tekrar söylüyorum şahsınıza yönelik hiç bir şey yok orada, bu kadar alıngan olmayın lütfen.

haluk dedi ki...

Destekle , Sübvansiyon
'la büyüyen sektörler gelecekte bize hiç bir şey kazandırmayacak sektörlerdir diye düşünüyorum. Beş lira kazanmak için 4 lira teşvik veriryorsanız ve bunu da adaletsiz bir şekilde yapaıyorsanız boş verin gitsin. Her ülkenin coğrafi yapısına, geçmişine göre başarılı olduğu stratejik sektörleri vardır. Hukuku ve adaleti sağlamaktan başka siz hiç bir şeye karışmayın su akar yatağını bulur. Bu arada asgari ücreti kaldıralım öneriside harika bir öneri!!!