Reeskont Nedir Bütçe Nedir Aritmetik Ortalama Nedir Hisse Senedi Nedir Bilanço Nedir Akreditif Nedir Tahvil Nedir Broker Nedir Portföy Nedir Tutumluluk Nedir Varlık Barışı Nedir Evrim Teorisi Nedir Reyting Nedir Read More!
Emrah Bir Liranin Hesabini Yapardi
Yazan:
Blog Sahibi
Çarşamba, Eylül 30, 2009
Konular:
Ekonomix,
Kucuk Emrah,
Tutumluluk ve Tasarruf
5
Yorum Var.
Reeskont Nedir Bütçe Nedir Aritmetik Ortalama Nedir Hisse Senedi Nedir Bilanço Nedir Akreditif Nedir Tahvil Nedir Broker Nedir Portföy Nedir Tutumluluk Nedir Varlık Barışı Nedir Evrim Teorisi Nedir Reyting Nedir Read More!
Serefsizler Ne Demektir, Kimdir?
Sigaranin sagliga zararli oldugu haberi Kanada'ya yeni gitmis galiba, dunya alem biliyor sigaranin zararlarini Kanadalilarin haberi yok. Olacak is mi yani. Degil tabii ki. Serefsizler paraya sikistilar, vergi gelirleri dustu, ne yapalim, sigara sirketlerini dava acalim. Kardesim siz bundan 30 sene kadar once sigara paketlerinin uzerine "sagliga zararlidir" ibaresini koymaya baslamadiniz mi? Eee, o zaman bu yaptiginiza serefsizlik denmez de ne denir?
Reeskont Nedir Bütçe Nedir Aritmetik Ortalama Nedir Hisse Senedi Nedir Bilanço Nedir Akreditif Nedir Tahvil Nedir Broker Nedir Portföy Nedir Tutumluluk Nedir Varlık Barışı Nedir Evrim Teorisi Nedir Reyting Nedir
Ontario sigaranin neden oldugu hastaliklarin tedavisine senede 1.6 mlyar dolar harciyormus. Oysa sigaradan her sene 7 milyar dolar vergi aliyormus. Yani topladigi para harcadiginin neredeyse 5 kati, hala cocuk kandirir gibi soylemlerle karsimiza cikiyor.
Ben sigaraya karsiyim ama boyle serefsizliklere daha da karsiyim. Madem sigara bu kadar zararli, siz de sosyal bir devletsiniz o zaman toptan yasaklayin sigarayi.
Read More!
Kişiye Özgü (Idiosyncratic) Risk ve Girişimcilik
Yazan:
ekşi iktisat
Konular:
dr jekyll,
Innovasyon,
Makroekonomi,
mikro iktisat,
Politik Risk
5
Yorum Var.
basit bir soyut ornek uzerinden gidelim. cok sayida uretken insandan olusan bir ekonomide meslekler iki gruba ayrilsin: memurluk ve girisimcilik. her insan bu iki gruptan birini secsin. memuriyeti secenler, risksiz bir uretim teknolojisi kullasinlar, ve 3 birim urun uretsinler. girisimciligi secenler ise, basari oraninin %50 oldugu riskli bir uretim teknolojisi kullasinlar. uretim basarili olursa 10 birim, basarisiz olursa 0 (sifir) birim uretsinler. bir insanin sectigi meslek sadece kendi uretimini etkilesin; bunun baskasi uzerinde olumlu ya da olumsuz bir etkisi (dissalligi) olmasin. en sonunda, herkes urettigini yesin. (ekonomimizde risksiz uretim yapan herkese memur diyoruz. yani, mesela yenilik uretmekten kacan, atadan dededen gordugu sekilde calisan bir isadami da burada memur sinifinda temsil ediliyor.)
Reeskont Nedir Bütçe Nedir Aritmetik Ortalama Nedir Hisse Senedi Nedir Bilanço Nedir Akreditif Nedir Tahvil Nedir Broker Nedir Portföy Nedir Tutumluluk Nedir Varlık Barışı Nedir Evrim Teorisi Nedir Reyting Nedir
goruldugu gibi bu ekonomide girisimciligi secenlerin ortalama kazanci 5 ve bu memuriyetten kazanilacak garanti paradan buyuk. ama girisimcilerin hicbiri aslinda 5 kazanmiyor. yarisi 10 alip zengin olurken, digerleri ac kaliyor. boyle bir durumda, akilci davranan bir insanin hangi meslegi sececegi, kisisel tercihlerine, yani, riske ne kadar toleransi olduguna bagli. sonucta, riskten daha cok hazzetmeyen insanlar memuriyeti, digerleri ise girisimciligi secer. boylece, bu ekonomideki ortalama gelir de 3 ile 5 arasinda olur.
peki daha iyi bir sonuc nasil elde edilebilir? nasil elde edilemez? ikincisinden baslayalim. diyelim ki, risksiz uretim teknolojisini tumden yasaklamak ve insanlari zorla girisimci yapmak mumkun. herkes mecburen girisimci olursa, insanlarin ortalama geliri de 5'e yukselir. gordugumuz gibi bu durumda ortalama gelir artiyor. lakin onceki durumda memuriyet sececek insanlarin uzerine, fazladan istemedikleri bir risk bindirmis oluruz. bu da yangin sigortasi yaptirmak isteyen insani, paran cebinde kalsin deyip geri gondermek gibi bir sey. bu zoraki risk yuzundendir ki, ortalama gelir artsa bile, toplumsal refahin azaldigini soyleyebiliriz.
ote yandan, insanlarin riskleri paylasmalarinin bir yolu varsa, hem uzerlerindeki riskleri alip hem de ortalama geliri 5 seviyesine cikarmak mumkun. ornekle gosterelim. diyelim ki, ornek ekonomimizde insanlar once mesleklerini secsinler. sonra girisimciligi secmis olanlar, uretim yapilmadan, yani kimin basarili, kimin basarisiz oldugu ortaya cikmadan, bir araya gelsinler. bir havuz kurup herkesin kazancini havuza koymasini ve havuzdaki kazancin daha sonra tum girisimciler arasinda esit olarak bolunmesini kararlastirsinlar; ve bunu kontrata baglasinlar. (pratikte, sozunu ettigimiz havuz, yatirimcilardan hisse satin alan bir banka, risk sermayesi fonu ya da benzeri bir finans kurumu olabilir.) sonucta, girisimci sayisi yeterince buyukse, girisimcilerin yarisi basarili ve yarisi basarisiz olacagindan, girisimci olan herkes sonuclar belli olup kontratin sartlari yerine getirildikten sonra garanti 5 alacaktir. eger girisimciligin getirisi garanti 5 olacaksa, kimsenin getirisi garanti 3 olan memuriyeti secmesi icin bir sebep kalmaz. boylece herkesin girisimciligi sectigi bir dengeye ulasiriz. (iktisat teorisine vakif okuyucalarimiz, burada baska dengeler de olacabilecegini ve bir koordinasyon sorunu olusabilecegini gormuslerdir. lakin bir blog yazisinda detaya girmeyi gereksiz buluyorum. ayrica, ornegi acik ve basit tutmak icin, kontratin baglayici oldugunu, insanlarin hareketlerinin kontratin denetiminde oldugunu, dolayisiyla aylaklik etme, havuzdan mal kacirma gibi sorunlarin olmadigini varsaydim. istenirse problem elbette daha da dallandirilabilir.)
ornek ekonomimizde ele aldigimiz riskler, sistematik olmayan, ekonominin geneline gore kucuk boyuttaki aktorler uzerindeki kisiye ozgu (idiosyncratic) riskler. yani, bir girisimci, yapacagi yatirimin sonucunda basarisiz olabilir; ama bu ekonominin baska yerlerinde, bagimsiz olarak riskli kararlar alan cok sayida yatirimciyi etkilemez. toplamda bu girisimcilerin belli bir orani basarili, belli bir orani basarisiz olacaklardir. aktorlerden kimin basarili ya da basarisiz olacagini bilemesek de, genel basari oranini bilebiliriz. o yuzden, boyle kisiye ozgu riskler, ekonominin geneli icin bir belirsizlik yaratmaz. dolayisiyla, mesela eger ekonomide yeterince zengin finansal araclarin bulundugu gelismis finans piyasalari varsa, bu riskler tamamen ortadan kaldirilabilir. boylelikle, insanlarin ortalama getirisi yuksek, ama sonucu belirsiz yatirimlardan kacmalari icin bir sebep kalmaz. (elbette, ekonominin geneline gore buyuk olcekteki iktisadi aktorlerin aldiklari kararlar, sistemik risk yaratabilir. o baska bir mevzu.)
ozetle, diyorum ki, mesele insanlari gonul rizasiyla girisimcilige yoneltmekse, onlara sadece nasihat etmenin, gaz vermenin ise yaramadigi ortada. ekonomik sistemin kurumlarinin ve kurallarinin da, riskleri uygun bicimde dagitilacak, girisimci guduleri harekete gecirecek sekilde duzenlenmesi gerek. somut bir ornek vermek gerekirse, aklima ilk olarak, arge faaliyetleri (inovasyon nedir) ve teknoloji yatirimlarinin finansmanini saglayacak bir risk sermayesi piyasasi kurulmasi geliyor. seneleeer once, bir vesileyle, israil'de uygulanan yozma adli devlet destekli bir programdan haberdar olmustum. bildigime gore, bu programla devletin ortakligiyla bir risk sermayesi fonu kuruluyor, birkac sene sonra da devletin elindeki fonlar ozellestirilince bir piyasa ortaya cikiyordu. (google'da aratinca businessweek turkiye'de gecen sene cikmis, israil orneginden dersler cikaran su yaziyla karsilastim: tiklayin.) muhataplari bizi okumazlar ama, sizin de akliniza bununla ilgili bir politika onerisi geliyorsa, yorum bolumunde paylasabilirsiniz.
Borsa Yorumları
Altın Yorumları
Borsa nedir?
Borsa nasıl oynanır
Hisse Yorumları
Ekonomi nedir Read More!
Makat
Nükleer Kirlilik Gönüllü Çevreci Kuruluşlar Olasılık Soruları ve Çözümleri Marksizm Nedir Spam Nedir Nükleer Enerjinin Zararları Bono Nedir? Fareli Köyün Kavalcısı Arge Nedir? Kalite Nedir Açık Arttırma Nedir Pesimist Nedir? Read More!
Keynes: The Return of the Master
Deniz Gökçe, TCMB ve Kayıkçı Kavgası başlıklı yazımda, Deniz Gökçe'nin "İktisatçıların Kayıkçı Kavgası" yazısının okunmasını tavsiye etmiştim. o yazıda geçen, "Arayolcuların bir tanesi .... Bir başkası da hem ülkemizde hem de yurtdışında en popüler makroekeonomi ders kitaplarından birini üretmiş olan Harvard Üniversitesi Profesörü Gregory Mankiw!Mankiw sonunda patladı ve Skidelsky'nin 'Keynes: The Return of the Master' kitabının değerlendirmesini 24 Eylül tarihinde Wall Street gazetesinde yaparken, Skidelsky'nin ekonomist değil, tarihçi olduğunu, tartışmaları yeterince anlayacak kadar matematik bilmediğini, Keynes'in ise verdiği cevaplardan çok daha fazla sorular miras bıraktığını vurguladı.Tabii bu tartışma henüz bitmeyecek ve daha uzun zaman devam edecek." ben de merak bu ya Mankiw ne demiş diye gittim baktım. Mankiw'in yazısı nın bir kısmı aşağıda, koyular bana ait, önemli noktaları belirtmek ve okuma kolaylığı sağlamak için belirttim.
John Maynard Keynes. The name, by itself, is something of a Rorschach test (test to examine a person's personality characteristics and emotional functioning benim notum.) for economists. More than half a century after the death of this famed Cambridge University professor, he remains among the most controversial figures in the field. The recent economic crisis has raised Keynes's profile yet again and further stoked the debate over his contributions.
Nükleer Kirlilik Gönüllü Çevreci Kuruluşlar Olasılık Soruları ve Çözümleri Marksizm Nedir Spam Nedir Nükleer Enerjinin Zararları Bono Nedir? Fareli Köyün Kavalcısı Arge Nedir? Kalite Nedir Açık Arttırma Nedir Pesimist Nedir?
Most macroeconomists—that is, those who study the ups and downs of the overall economy—fall into one of two broad camps: Keynes admirers or Keynes detractors.
There is no doubt where Robert Skidelsky stands. A professor at the University of Warwick, he is the author of a magisterial three-volume biography of Keynes. After his years of research, he is a true believer. To understand the global economic crisis of the past year, he says, we need more unadulterated Keynes.
His preface, Mr. Skidelsky says that he is a historian, not an economist. The book bears out the claim, in both its strengths and weaknesses. ... Mr. Skidelsky would like to think that his math-aversion allows him to focus on the big ideas rather than being distracted by mere analytic details. But mathematics is, fundamentally, the language of logic. Modern research into Keynes's theories—I have conducted such research myself—tries to put his ideas into mathematical form precisely to figure out whether they logically cohere. It turns out that the task is not easy.
Keynesian theory is based in part on the premise that wages and prices do not adjust to levels that ensure full employment. But if recessions and depressions are as costly as they seem to be, why don't firms have sufficient incentive to adjust wages and prices quickly, to restore equilibrium? This is a classic question of macroeconomics that, despite much hard work, is yet to be fully resolved.
Which brings us to a third group of macroeconomists: those who fall into neither the pro- nor the anti-Keynes camp. I count myself among the ambivalent. ... Keynes was a creative thinker and keen observer of economic events, but he left us with more hard questions than compelling answers.
Read More!
Deniz Gökçe, TCMB ve Kayıkçı Kavgası
Yazan:
rdynk
Pazartesi, Eylül 28, 2009
Konular:
(rdynk),
Deniz Gokce,
TCMB Bağımsızlığı
0
Yorum Var.
Deniz Gökçe, basında takip ettiğim nadir yazarlardan; bazı yazarlara ise sırf buraya malzeme olsun diye bakıyorum. Neyse konumuza dönelim. Daha önce "Merkez Bankalarının Bağımsızlığı" diye bir yazı yazmış ve hem taraf gazetesi yazarı süleyman yaşarı hem de Merkezin bağımsızlığını tartışmaya açan Erdoğan'ı eleştirmiştim. Deniz Gökçe'de "Merkez Bankası'nı Hırpalamayalım Lütfen" başlıklı yazısında bu konuya değinmiş ve benim kurukafama benzer biçimde "'cehenneme giden yol iyi niyet taşları ile döşenmiştir' demiş....Gökçe iyi bir değerlendirmeden sonra yazısını şöyle bitirmiş:
"Şahsen Merkez Bankası'nın çok iyi yönetildiğini düşünmekteyim!Bu ülkede iki Başbakan 1976-1978 arasında Avrupa'ya girmeleri teklif edilirken girmemeyi seçtiler, ülke 50 yıl kaybetti. Bu ülkede bir Başbakan 1991 yılında erken emeklilik adımı ile sosyal güvenlik sistemini 50 yıllık deliverdi. Fatura yılda 30 milyar dolar. Bir başka Başbakan 1994 krizini göre göre çıkarttı. Bir diğer Başbakan ile Cumhurbaşkanı ise 2001 yılında Anayasa'yı birbirlerine atıp, 'zirvede kavga var' beyanatını da merdiven altında verip Cumhuriyet'in en büyük krizini tetiklediler. Lütfen duralım, 2002 yılından bu yana özelleştirmeleri yapan, doğrudan yatırımın kapılarını açan, bankaları stabilize eden, ülkeye rezerv biriktiren ve borç stokunu azaltan, bütçeyi toparlayan, güven getiren yaklaşımlardan vazgeçmeyelim!"... Finish.
Manipülasyon Nedir Küresel ısınma Karikatürleri Türk Bilim Adamı Liderlik Nedir? Türkiyede Ödenen Vergiler, Vergi Türleri Enformasyon Nedir Slogan Nedir Enflasyon Nedir Nükleer Santraller Devlet Nedir
Gökçe'nin bugünki yazısının başlığı "İktisatçıların Kayıkçı Kavgası". Krizde iktisatçıların tarafları ile ilgili ilgilenenler için iyi bir yazı olmuş. okumanızı tavsiye ederim.
Talihsiz bir reklam sloganı
Niyet belli ki iyi. Cep telefonu faturalarının hafifleyeceğine vurgu yapılmak istenmiş ama esnek dilimiz sayesinde tam tersi bir anlam da içeriyor. Komik olmuş velhasıl.
Manipülasyon Nedir Küresel ısınma Karikatürleri Türk Bilim Adamı Liderlik Nedir? Türkiyede Ödenen Vergiler, Vergi Türleri Enformasyon Nedir Slogan Nedir Enflasyon Nedir Nükleer Santraller Devlet Nedir
Ürünü denemedim, deneyen varsa ve görüşünü paylaşırsa sevinirim.
Bu arada bir de Hakkı Devrim'in Vodafone 3G reklamındaki yapmacık repliklerine takılmış durumdayım. Belki de tuhaflık bendedir. Read More!
Uçan Dizüstü Bilgisayarım!
Sorunumun sadece 256 MB Ram'e sahip olmaktan kaynaklandığını biliyordum ama aklım da doğrusu şu yeni netbooklardaydı. Sonuçta Japon yapımı kaliteli bir model de olsa 2003 yılından kalma bir dizüstü eski sayılır değil mi? Hiç de öyle değilmiş!
Bu arada belirtmem gerekir ki, makinemi sadece temel Windows Office uygulamaları ve Net'te sörf için kullanıyorum. Oyun oynamak ya da bilgisayarda birşeyler izlemek adetim yoktur. Bilgisayar işleriyle uğraşan bir arkadaşımla konuştum. Ne kadar RAM upgrade yapılabileceğine baktı. 2 slottan birinin boş, diğerinde ise 256 MB RAM olduğunu görünce, elinde bulunan 1 GB RAM'i boş olan slota taktı ve bilgisayarıma biraz bakım yaptı. Makinem adeta yeniden doğmuş gibi oldu. Bırakın yavaşlığı şimdi adeta uçuyor!
Nükleer Nedir Yatırım Fonları Taksi Şöförü VOB nedir? IMF Nedir Borsa Tüyoları Borsa Nedir Zaman Nedir Pi Sayısı Nedir
Tabii söylememe gerek bile yok ama ben de bu tutumlu çözümden dolayı mest oldum. Bilgisayarınıza sinirlenmeden evvel, kapasite artırıp artıramayacağınıza bakın, bakımdan geçirin ve gereksiz programlar varsa kaldırmayı deneyin. İşinize yarayacağı süreyi uzatmanın sadece bütçenize değil çevremize de yararı olduğunu unutmayın.
Bu yazi Tasarruf Yöntemleri konusunda yazilmistir, izinsiz alinamaz. Read More!
En iyi saklanmakta olan ülke sırları
Bildiğim kadariyla "emekli olduğumda elime kaç para geçer" diye hesaplama yapmak isteseniz bunu sadece Mali Müşavirlerin erişebildiği bir sitede ve Ali Tezel'in sitesinde (artık ücretli) olarak yapmak mümkün.
Komünizm nedir iktisat Nedir Devlet Üniversiteleri Eğitim Nedir Dejavu Nedir Bilgi Nedir Wifi Nedir Teknoloji Nedir
Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşım Ali Tezel'den danışmanlık almaya gitmiş. Kendisi yaklaşık 5 yıldır kurduğu şahıs şirketi üstünden danışmanlık yapıyor ancak SSK'lı statüsünü kaybetmemek için bir yakınının şirketinden asgari ücretten primlerini ödemeyi sürdürmüş. Emekliliğine 2 yıl kalan bu arkadaşım, bu seçimi nedeniyle emekli oldugunda yıllarca en üstten yatırdığı primler hiç dikkate alınmaksızın alabileceği maksimum ücretin yaklaşık yarısını almak durumunda kalacağını öğrenip fena üzülmüş. Üstelik de şu aşamada bu durumu önemli ölçüde iyileştirmesine olanak yokmuş. Kendi şahıs şirketini kurarken anlaştığı Mali Müşavir'in kendisini bu konularda hiç uyarmadığını söyledi. Asgari ücretten sigortalanmak yerine kendini part-time çalışıyor gösterse ve primleri maksimumdan ödese bu duruma düşmeyecekmiş.
Nükleer Enerjinin Zararları
Gönüllü Çevreci Kuruluşlar
GSYH, CPI ve GSYH Deflatoru
Şu sıra ben de kendi işimi yapma planları yaptığımdan, bu bilgilerin bana da fevkalade faydası dokundu.
Ali Tezel çok iyi bir uzman ve bu becerisini işe dönüştürmekle çok da iyi yaptı. Onun gibi daha yüzlerce uzmana ihtiyaç var. Zira, bu konularda deneyim sahibi olmayan insanların mevzuatı takip etmesi ve gereken tedbirleri alması pek de olası değil. Read More!
Bu Kampanya Niye Saçma
Ok, iktisat teorisini tartışmayacağım. yani ekonomilerin bu derece gelir daralması yaşadığı dönemlerde kişilerin harcamalarını kısmaları ekonomiye ikinci bir darbe niteliği taşıyabilir.
Komünizm nedir iktisat Nedir Devlet Üniversiteleri Eğitim Nedir Dejavu Nedir Bilgi Nedir Wifi Nedir Teknoloji Nedir
Benim eleştirdiğim nokta kampanyanın pazarlama mantığının yanlış olması. Satmak istediğin ürün ne: alış-veriş. sorun ne: kriz. çözümü nasıl buldun reklamda: meşhur kişilerin tavsiyeleri ile. şimdi bakalım bunlar kim: Akın Öngör: Bankacı, WWF Türkiye Başkanı, Deniz Gökçe: ekonomist,Meliha Okur: Ekonomi Yazarı, Yaman Törüner: Eski TCMB Başkanı. şimdi can alıcı soru. kampanyanın hedef kitlesi kim. anlaşılan oki bu kişileri normal halk giysileri içine sokup, manavcı, bakkal yapmak hedef kitlenin düşük ve orta gelir düzeyi olduğunu gösteriyor. Peki bu işe yarar mı? Sizce? Hangi düşük-orta gelir düzeyindeki insan bankacı, ekonomist, köşe yazarı kişinin kendine benzer haline (dikkat edin daha burda aldatma doğuyor bilinçaltında) kanıp harcamasını artırır. Bir ikincisi, insanlar zaten krizde simit, gıda gibi zorunlu harcamalarından pek bir kısıntıya gitmiyorlar ki. hatta krizde simit tüketimi arttı bile. sen gidip bankacıyı simitçi yapıyorsun, sonrada harca diyorsun. mazallah adam ekmek, peynir yerine simit almaya başlar da reklamın ters teper!
Read More!
Küresel Mali Kriz
Yazan:
Blog Sahibi
Konular:
Ali Babacan,
Basbakan Erdogan,
Ekonomix,
küresel mali kriz,
Merkez Bankasi
9
Yorum Var.
Oysa bu krizde benim de beklentilerimin cok otesinde en cesur adimlari atan ve neticede hakli cikan Merkez Bankasi oldu. Bakiniz bugun gosterge faizler %9 sinirinin altinda. Bunun boyle olmasinin tek nedeni Merkez Bankasidir. Basbakan Merkez Bankasina tesekkur edecegine, yapmadigini birakmadi. Var mi bundan daha buyuk nankorluk.
Komünizm nedir iktisat Nedir Devlet Üniversiteleri Eğitim Nedir Dejavu Nedir Bilgi Nedir Wifi Nedir Teknoloji Nedir
Adamin derdi Turkiye'deki butun gucleri kendinde toplamak: askeriyeyi hizaya getirdi, medyayi hizaya getirdi, bir Merkez Bankasi kalmisti.
Bu arada normalde cok takdir ettigimiz Babacan da Basbakan'a yalakalik yapmis ve "...Onun ötesinde vereceği kararlar, hükümetin kararlarıdır. Nihai sorumluluk, bu işin siyasi sorumluluğu hükümettedir. Başbakanımızın çok haklı olarak (onun hesabını biz veriyoruz) cümlesi vardır. O çok doğrudur. Yarın Türkiye'de bir şeyler ters gittiğinde, kimse dönmez ki Merkez Bankasına (bu senin yüzünden böyle oldu). Kimse Merkez Bankasına sormaz. Bunun siyasi sorumluluğu, yüzde 100 hükümetin üzerindedir. Merkez Bankamızın da diğer birimlerle ve genel politikayla uyumlu bir çizgi çizmesi önemlidir.'' demis.
Birincisi Merkez Bankasi hata yaptiginda hic kimse Merkez Bankasina bir sey soylemezse ben soylerim, gecmiste de cok soyledim zaten. Yani sapla samani ayirabilecek bir suru insan var, sen merak etme. Ikincisi, adamlar 2007'de faizleri indirmedikleri zaman yapmadiginizi birakmadiniz, dolayli yollardan gazetelere carsaf carsaf ilanlar verdirip adamlari madara etmediniz mi? Ucuncusu, maden nihai sorumluluk hukumette, neden 1 yildir krizin sucunu ustlenmediniz? Habire palavra salliyorsunuz. Adam gibi mikro reform yapacagimiza, kendi sorunlarimizi kendimiz cozecegimize, disaridan yardim etmeye calisan IMF'ye de hayir diyorsunuz. 2007 yilindan beri de bir numaranizi gormedim. 2003-2006 doneminde de siz vardiniz. Ne oldu da bu kadar degistiniz, uyusturucuya mi basladiniz, kotu arkadas mi edindiniz, ne oldu anlamadim gitti. Read More!
MSGH: Milliyetçi Sosyalist Gençlik Hareketi
Zamaninda cografyanin bile "milli"si okutulurdu okullarda (belki hala oyledir) sasirmamak lazim. Milli Matematik yoktu, universite sinavinda ortalama dort net cikartamayan gencligin matematigi mi olurmus.
Neymis adi? Tekrar yazalim: Milliyetçi Sosyalist Gençlik Hareketi. Bunun ingilizcesi: National-Socialist Youth Movement. Bu biraz tanidik geldi. Almancaya cevirelim bir de: Nationalsozialistische Jugendbewegung. Evet, biz bunlara asinayiz.
Altın Yorumları UNESCO Nedir Sosyalizm Nedir Forex Nedir Fraktallar Altın Oran Nedir
Grubun description kisminda su not var: "her türlü ırkçılık, dincilik, kapitalist politikaları mazur gören her türlü ideoloji; bu ideolojinin tam karşıtlarıdır..." Wikipedia'da Nazi'lerin programinda da "strictly folkic party fighting against all reactionary efforts, clerical, feudal and capitalistic privileges" diyor. Rastlanti mi? Hayir, degil kesinlikle.
Iliklere isleyen millyetci cendereden bu tarz urunler cikmasi surpriz degil. Swastika'lari yok henuz. Muhtemelen Ataturk portrelerini kullanacaklar sembol olarak. Daha henuz 25 maddeli program hazirlamamislar sanirim. Bir tercuman bulup onu da kopyalasinlar surdan.
Ekonomi alaninda zaten bu maddelerden cogu bilfiil isler durumdadir. Cogunun da sempatizani coktur. Mesela karlarin esit sekilde bolusulmesi, sirketlerin devletlestirilmesi, borc-faiz koleligine son verilmesi, butun yaslilara refah devleti, saglikli bir orta sinif yaratilmasi, toprak reformu, her Alman evladina devlet eliyle yuksek ogrenim, ulusal saglik plani, cocuk isciliginin yasaklanmasi. Neden yaziyorum bunlari? Bunlari harfiyyen savunanlar var da, once dusunsunler kimlerle ayni safta yer adiklarini.
Ha unutmadan, 9. maddede her yurttasin esit haklara sahip oldugu 24. maddede de din ozgurlugu yazar. Bunlar da secimle iktidara gelmislerdir, demokrasi anlayisi secimlerden ibaret olanlar bunu da dusunsun. Read More!
Deve kaç para?
Altın Yorumları UNESCO Nedir Sosyalizm Nedir Forex Nedir Fraktallar Altın Oran Nedir
Son günlerde çeşitli yayın organlarında düşmeye başlayan mortgage faizleri nedeniyle emlak fiyatlarının yükseleceği ve emlak almak için doğru zamanın şu içinde bulunduğumuz günler olduğunu anlatan haberlere rastladıkça aklıma hep yukarıdaki hikaye geliyor. Haberler ya büyük inşaat projeleri yapan şirketlerin yöneticilerine ya da banka yöneticilerine dayandırılıyor. Pekiyi ya talep? Faizlerin düşmesi talebi hemen şimdi canlandıracak bir unsur mu acaba? Krizden çıkışın kısa sürede olmayacağını tahmin eden, sütten ağzı yanıp da yoğurdu üfleyerek yiyen, iş güvencesi olup olmadığı konusunda kaygılar taşıyan insanlar hemen koşup emlak almaya kalkışacaklar mı?
Krizden çıkmaya başladığımızı düşünmek için bence biraz erken. İşsizliğin bu kadar yükseldiği, önümüzdeki yılın neler getireceğinin hala çok belirgin olmadığı, insanlarımızın tasarruf alışkanlıklarının bulunmadığı memleketimizde kanımca maksatlı bu haberlere kapılmamak lazım.
Kimin ne söylediğine değil kendi içinde bulunduğumuz finansal duruma bakmamız gerekir. Özellikle iş kaybetme riski olan insanların şu dönemde en az bir yıllık geçim paralarını kenara ayırmadan herhangi bir yatırıma girişmesi anlamlı olmaz. Read More!
Suudi Arabistan'da 3 Milyar Dolarlik Universite
Kapitalizm Kapitalist nedir Faşizm nedir? Fraktal Nedir Kırmızı Başlıklı Kızın Hikayesi Çernobil Faciası
Bu üniversite sınırları içinde kadınlar araba kullanabileceklermiş!!! Olay budur işte... Read More!
Merkez Bankalarının Bağımsızlığı
Bir garip adam şu taraf gazetesi yazarı Süleyman Yaşar. Ben artık iyice sapla samanı karıştırdığını, kafasında da adam gibi bir iktisat teorisine sahip olmadığına inanmaya başladım. sanırım bu iki durum, yazılarını bilimsel temelden çok ideolojik temele dayandırmayla birleşip, AKP'ye destek olacam diye herşeye yorum yapınca iyice sırıtıyor.
Yaşar, yazısında ABD'de FED'in bağımsızlığının sorgulanmaya başlandığını belirtiyor ve bunu güzelce özetliyor. bu kısım yazının gelişme kısmı ama yazının giriş ve sonuc bölümleri tam bir basitlik. Evet giriş paragrafı aynen şöyle:
"Gelişmekte olan ülkeler için bağımsız merkez bankası ve özelleştirme programı uygulamak kredibilite unsuru olarak kabul ediliyor. Eğer gelişmekte olan bir ülkenin merkez bankası politikacıların emirleriyle yönetiliyorsa, o ülkenin, kredi notu düşürülüyor. Özelleştirme uygulaması yapıp devletin ekonomideki rolü küçültülmüyorsa yine not düşürülüyor. Böylece, ülke, kredi bulmakta zorluk çekiyor. Ama son günlerde gelişmiş bir ülke olan ABD’de “bağımsız merkez bankasına” karşı bir hareket başladı."
Kapitalizm Kapitalist nedir Faşizm nedir? Fraktal Nedir Kırmızı Başlıklı Kızın Hikayesi Çernobil Faciası
Kapitalizm Kapitalist nedir Faşizm nedir? Fraktal Nedir Kırmızı Başlıklı Kızın Hikayesi Çernobil Faciası
Şimdi sayın Yaşar, hiçbir kurum bir ülkenin notunu özelleştirme yapmadı yada merkez bankası bağımsız değil diye düşürmez. kredi notu sizin ülkenizin merkez bankasının elindeki para yaratma gücünü nasıl kullandığı ile ilgili olarak gelişir. Bizde bir general demişti sanırım, basın parayı ödeyin borcumuzu kardeşim diye. eğer bu tarz mantıkta bir ülke varsa karşınızda; paranızın reel satın alma gücünü düşünür ve ona göre hareket edersiniz. Ayrıca ilginç olan zaten FED'in bağımsızlığının da tam bu noktada sorgulanması. yani kafasına göre para basmasının istenmemesi. Ha ayrıca FED'in sizin dediğinizi yaptığını da belirtmeliyim. Yani politikacıların emirleriyle yönetiliyor. Şu durumda FED bağımsız değil zaten. O halde sorun Merkez Bankasının Bağımsızlığı sorunu değil, "merkez bankasının elindeki para yaratma gücünü nasıl kullandığı" sorunudur. Asıl tartışılan, "bağımsız merkez bankacılığı" değil "sınırlandırılmış merkez bankacılığı"dır. Yani para yaratma gücünün bir takım kurallarla sınırlandırılmasının gerekli olup olmadığı. ha bir takım dusunce grupları (örneğin Avusturya okulu) tamami ile FED'in kaldırılıp, para basma kartelinden kurtulmayı öneriyorlar o başka.
Benzer bir değerlendirme özelleştirme için de geçerli. özelleştirme yapmadın diye değil, ekonomik yapınla verimsiz olduğun için özelleştirme anlamlı bir değişken. zaten verimli olsaydın neden benden borç isteyesin ki! Yani ülkenin kredi bulması/bulamaması kendi sorunu, yoksa bu iki değişkenin değil!
Şimdi gelelim yazının son kısmına bir de. "Türkiye’ye gelince... Geçen hafta sonunda Başbakan Tayyip Erdoğan, Merkez Bankası’nın bağımsızlığından yakındı. Erdoğan “Davul benim boynumda tokmak onların elinde. Enflasyon yükselince suçlu ben oluyorum, düşünce onlar başarılı oluyorlar” dedi. Başbakan bu konuda haklı. Merkez Bankası, enflasyon hedefini tutturamayınca hükümete bir mektup yazıp işin içinden çıkıyor. Tutturulamayan enflasyon hedefinin bir yaptırımı yok. Ayrıca Merkez Bankası, TBMM tarafından da denetlenemiyor. Herhalde bizde de ABD benzeri sivil hareketler gelişmeye başlayacak. Çünkü, cebimizdeki paranın değeri geleceğimizin güvencesi. Bu nedenle enflasyonun ve faizlerin sorgulanması hepimizin görevi olmalı."
neresinden başlıyım ki...Birincisi Erdoğan yanlış söylüyor, enflasyon yükselince suçlu o olmuyor suclu TCMB oluyor ve o yuzden mektup yazıyor. ayrıca hem sucun hem de başarının oy olarak AKP'ye bir yansıması var. bence burda asimetri söz konusu oldu bugune kadar AKP için. yani enflasyonun dusmesi AKPye ciddi oy olarak geldi, halbuki yukselen enflasyonda karşıt oy potansiyelininin bu derece yüksek olmadığını düşünüyorum. TR'nin ilk defa tek haneli enflasyona dusmesinin de bunda buyuk payı oldu. bundan sonra bu asimetri biraz daha simetrik bir hal alabilir. Merkez'in TBMM tarafından denetlendiğini de gördük. yani aslında iktidara karşı sorumluydu ama biz çıkarmadık mı Türk parasının kıymetini koruma kanununu, ayrıca muhalif partiler başa gelince aynını yapmadı mı! Ciğeri kediye emanet et diyorsun yani :) !
Evet haklısın "cebimizdeki paranın değeri geleceğimizin güvencesi" fakat enflasyonun ve faizlerin sorgulanması kesinlikle hepimizin görevi olmamalı!!! Bizim görevimiz oldu da ne oldu Allah aşkına...Bende enflasyon hatıraları hala tazeliğini koruyor. Bu nedenle Merkez Bankasının bağımsızlığını sonuna kadar savunuyorum. 70 küsür yaşındaki akılları siyasetten ve mahalle kavgasından başka birşey bilmeyen ve her daim geleceğimizi düşünen (!) aklı selimlere cebimdeki parayı emanet etmeye hiç niyetim yok!
Read More!
Birkaç soru
Kavga etmeden de tartışmak mümkün değil mi?
Benim yapmak istediğim yorum mesela şuydu: "Dağda adam öldürmek" diye bir şeyden bahsederek askerler eleştiriliyor. "O adamlar dağda ne arıyor pekiyi? Terörist değil mi onlar? Sonuçta Kürtler parlamentoda temsil ediliyor ve seslerini demokratik olarak duyurabiliyorlar öyle değil mi?" diyebilmek istiyorum. Bu "sakıncalı" bir yorum mu?
Borsa Nasıl Oynanır inovasyon nedir Borsa Yorumları Petrol Fiyatları Bilgisayar Nedir
Bir de bu yazıyı yazan adam karısının başından aşağı dışkı dökmüş birisi. Sözlerini ne kadar ciddiye almak gerek bilmem? Read More!
Yedek Kulübesindeki Futbolcu
Başlığı atmaktaki amacım, son zamanlarda dönen Vodafone reklamındaki bir cümleye takılmam. Reklamda oynayan futbolcu yedek kulübesinde bile 3G ile internete bağlananları gördüğünü söylüyor. Eğer o yedek oyuncular internet üstünden oynanmakta olan maçı farklı bir açıdan seyretmek dışında birşeylerle ilgileniyorlarsa yazıklar olsun. Yedek kulübesinde bile oturmayı hak etmedikleri çok açık.
Internet benim hayatımı inanılmaz ölçüde zenginleştirdi ama bir o kadar da beni kendisine bağımlı kıldı. Birçok insan için de durumun bu olduğunu düşünüyorum.
Borsa Nasıl Oynanır inovasyon nedir Borsa Yorumları Petrol Fiyatları Bilgisayar Nedir
İşyerlerinde bütün gün internette gezinen, iş yapmayan insanlar var. Bu da muazzam bir zaman ve iş kaybına yol açıyor. "E, kardeşim interneti kısıtlasınlar!" demek de çözüm değil zira aslında gün içinde iş yaparken de işimiz internete düşüyor. Bir telefon numarası bulmak, bir firma ile ilgili bilgilere ulaşmak ya da işimizle ilgili herhangi bir konuda araştırma yapmak için internet inanılmaz bir kaynak.
İnsanların kaytarmalarını engellemenin, verimlerini artırmanın yolu bence Performans Yönetimi'nden geçiyor. Uzun saatler şirkette kalarak çalışır gibi yapmakta olan insanları gerçekten çalışanlardan ayırabilmenin tek yolu ölçülebilir, mantıklı hedefler koymak ve ücretin bir bölümünü performansa bağlamak. Tabii seçilen yöntem, uygulamanın sağlıklı ve objektif yapılabilmesi çok önemli hale geliyor. Uluslararası firmalarda Performans Yönetimi uzun yıllardır uygulanıyor. Bu yöntemler genellikle bir şirkette 3 yılda gerçek anlamda oturuyor ve kabul görüyor. Yani sabırsızlık başarısızlık demek. Performans Yönetimi konusunun başarılı olması için benim kendi gözlemlerime göre birkaç koşulu var:
1. Üst Yönetimin sisteme inanması ve %100 desteklemesinin yanısıra aktif olarak sistemin geliştirilmesine katkıda bulunması,
2. Orta Seviye yöneticilern sisteme sahip çıkması, geliştirilmesinde işin içinde bulunması,
3. İK Bölümü'nün hedeflerin tamamını incelemesi ve objektif kriterlere göre değerlendirmesi, bölümler arası haksızlıkları engellemesi.
Temelde bu sistemlerin getirilmesi ve hayata geçirilmesi İnsan Kaynakları Bölümlerine bırakılıyor ve bence bu yapılabilecek en büyük hata. Son yıllarda yeteri kadar kurumsal bir dayanağı olmayan İK Bölümleri kendi önemlerini hissettirmek (ve bazen patronun suyuna gitmek) uğruna yaptıklarıyla çalışanların kendilerine olan güvenini kaybettiler. Birçok çalışan artık işin başını İK çekiyorsa mutlaka çalışanlar açısından bunun bir maliyeti olacağına inanıyor. Örneğin bir şirkette İK yöneticisinin hedef koyma döneminde tüm yöneticilere bir toplantıda çalışanlarına ulaşılamayacak hedefler koymalarını önerdiğini, zira aslında çalışanlara performans primi olarak verilecek bir meblağın olmadığını söylediğini biliyorum. Böyle bir şirkette bu yöntem elbette işlemez. Bir mükafatının veya bir getirisinin olmadığını bilerek, kim niye kendini zorlasın ki?
Tabii bu arada İK ile ilgili olarak söylediğim şeyden ötürü lütfen tüm İK'cılar alınmasın. Yarası olan gocunur diyelim, keselim. Çok geleneksel, kurumsallaşmaktan nasibini almamış patron şirketleri için zaten fazla söze gerek yok. O tür şirketlerde genellikle İK değil İKK (İnsan Kaynakları Kurutma) Bölümleri çalıştırılıyor. Read More!
Türkiye aldı başını gidiyor
Yanlış Cumhuriyet çatırdıyor mu? Tabii çatırdıyor.
23 Ocak 2007’de Hrant Dink’in cenazesi Cumhuriyet tarihinin manipüle edilmemiş en büyük kitle gösterisine dönüştüğünde kirişler çatlamaya başlamıştı.
Milletin yeni halaskârlığına soyunmuş Büyükanıt Paşa 27 Nisan 2007’de muhtırasını verip “ne diyor bu adamlar yahu?” tepkisiyle karşılaştığında sistemin iç organlarının iflas ettiği anlaşıldı.
15 Ekim 2008’de Başbuğ Paşa 90 seneden beri kanıksadığımız malûm tehdit-hakaret nutuklarından birini atıp ertesi gün Taraf gazetesinde “Önce İndir o Elini” cevabını aldığında çatırtı kulakları sağır eden bir hal aldı.
Ümit Kıvanç, zelzele aslında 17 Ağustos 1999 depreminde başladı diyor; o da mümkün. Belki ben geç farkettim.
Reeskont Nedir Bütçe Nedir Aritmetik Ortalama Nedir Hisse Senedi Nedir Bilanço Nedir Akreditif Nedir Tahvil Nedir Broker Nedir Portföy Nedir Tutumluluk Nedir Varlık Barışı Nedir Evrim Teorisi Nedir Reyting Nedir
Ahali sağlam devlet köhne
Sonuçta bu binanın bu sıkleti çekemeyeceğini görmemek için ya kör olmak lazım, ya da belediye imar memuru.
Türkiye aldı başını gitti. Kör taşranın ücra köyüne yol gitti, televizyon gitti, internet gitti. “Hıh, bunlar da üniversite mi?” diye burun kıvırdığımız yüz tane taşra üniversitesinden dünyaya aç milyonlarca genç mezun oldu. İnsanlar Yozgat’ın köyünden çıkıp - bazan İstanbul’a bile pek uğramadan - gidip Sudan’da okul, Bulgaristan’da düdüklütencere fabrikası, Filipinlerde kerhane açıyorlar, Alman üniversitelerinde Zazaca filoloji okuyorlar, Adisababa Hilton’a müdür oluyorlar.
1920’lerde kalmış vatan millet, atam yatam edebiyatıyla daha nereye kadar gidebilirsin?
devami Read More!
Tutumlu Hayat
Reeskont Nedir Bütçe Nedir Aritmetik Ortalama Nedir Hisse Senedi Nedir Bilanço Nedir Akreditif Nedir Tahvil Nedir Broker Nedir Portföy Nedir Tutumluluk Nedir Varlık Barışı Nedir Evrim Teorisi Nedir Reyting Nedir Read More!
Matematiksel Finans
Ben blogunuzu uzun süredir takip eden ve blogunuzdaki tüm eğitim konulu postları okumuş olan, endüstri müh ve matematik okuyan bir 3. sınıf öğrencisiyim. Finans konusunda akademik kariyer yapmak istiyorum ve bu konuda size birkaç sorum olacak.
Aklımı kurcalayan ilk soru, hangi konuda doktora yapacağım, finansal matematik, uygulamalı matematik, finans mühendisliği konuları arasında gidip geliyorum. Uygulamalı matematik entelektüel açıdan beni en fazla tatmin edecek bölüm gibi gözüküyor, fakat bu bölümden mezun olduktan sonra iyi bir finansçı olabilir miyim bunu bilemiyorum. Aklımın bir köşesinde hep doktora yaptıktan sonra 5-6 sene çalışıp sonra okula dönüp hoca olma fikri var, ne kadar gerçekçidir bilemem tabi. Benim merak ettiğim ve size sormak istediğim uygulamalı matematik okuduktan sonra piyasada iyi bir iş bulabilir miyim, piyasada yeterince çalıştıktan sonra okula dönüp hoca olabilir miyim?
Ben sana hangi okullara gitmen gerektigini soyleyeyim, sen karar ver. Bu konuda iki tane okul var Columbia Universitesi ile NYU. Finans muhendisligine girmek daha zor tahmin edebilecegin gibi. O konuda Columbia biraz daha ileride sanki. Bu okullardan mezun olduktan sonra niye sadece 5-6 sene calisacaksin ki? 15-20 sene calis, ondan sonra emekli olursun zaten. Emekli olmak istemiyorsan Turkiye'de ufak bir okulda hoca da olabilirsin.
Reeskont Nedir Bütçe Nedir Aritmetik Ortalama Nedir Hisse Senedi Nedir Bilanço Nedir Akreditif Nedir Tahvil Nedir Broker Nedir Portföy Nedir Tutumluluk Nedir Varlık Barışı Nedir Evrim Teorisi Nedir Reyting Nedir
Ayrıca, finans sektörünün geleceği konusunda da kafamda sorular var. Etrafımdakilere bu planı anlattığımda genellikle aldığım tepki şu oluyor: Finans sektöründe bu süper karmaşık matematiksel kavramlar içeren modeller şu anki kriz yüzünden güvenilirliğini kaybettiler, böyle karmaşık modeller kurabilen analistlere ilerde zaten ihtiyaç olmayacak, bu fizik ve matematik phd li adamlar da yakında wall street ten silinecekler, ortam mba yapmış insanlara kalacak. Sizce bu öngörü ne kadar gerçekçidir, böyle bir olayın gerçekleşme ihtimali yüksek midir?
Challenger faciasi oldu diye Amerikalilar uzaya gitmeyi birakmadi. MBA yapmis adamlar bir halttan anlamiyor, adamlarin isi network yapmak, musteri ve politikaci kafalamak. O yuzden daha fazla para kazaniyorlar zaten. Senin rakiplerin degiller.
Son olarak, finans mühendisliği doktorası yerine uygulamalı matematik doktorası yaparsam bu benim finans alanında ilerleyeceğim yerleri kısıtlar mı, çok ileri gitmeme engel olur mu, bunu merak ediyorum.
Ikisi arasinda cok fazla fark oldugunu dusunmuyorum, finans muhendisligi biraz daha az teknik. Burada amac tecrube kazanmak, cevre edinmek ve neticede kendi dukkanini acmaktir.
Ekonomi PhD
Bu sene içinde yurt dışına phd başvuruları yapmayı planlamaktayım. Size birkaç sorum var. Üniversitedeki hocalarımdan cevaplarını alamadım.
- Öncelikle eğer Ekonomi PHD'si yaparsam, özel sektörde çalışma imkanım olabilir mi? Bir sitede "MBA sahipleri özel sektörde Ekonomi PDH'lerinden daha iyi kazanır" gibi bir yazı okudum. Kısacası, PHD'de kazandığım yetenekleri kullanabileceğim bir iş bulabilme şansım nedir?
- Business School'larda yapılan Ekonomi phd'sinin ne farkı var?
- İkinci olarak Ekonomi yerine Finans veya Finansal Ekonomi gibi bir phd tavsiye eder misiniz? Eğer ederseniz hangi okulları tavsiye edersiniz? Bu soruyu sorduğum hocalardan pek bir cevap alamadım. Dönemimde sıralamam iyi, ancak Finans phd'lerinin öğrenci kabul etmede daha seçici olduklarını duydum.
Yukarıda da belirttiğim gibi, bu soruları hocalarım dahil pek çok kişiye sordum ancak tatmin edici bir cevap alamadım. Beni aydınlatırsanız sevinirim...
Reeskont Nedir Bütçe Nedir Aritmetik Ortalama Nedir Hisse Senedi Nedir Bilanço Nedir Akreditif Nedir Tahvil Nedir Broker Nedir Portföy Nedir Tutumluluk Nedir Varlık Barışı Nedir Evrim Teorisi Nedir Reyting Nedir
Ekonomi doktorasindan sonra is bulma olasiligin nerede doktora yaptigina gore degisir, ilk 10'daki bir okulda yapmayacaksan ve Turkiye'ye donmeyi dusunmuyorsan ekonomi doktorasi yapma. Ozel sektorde is bulabilirsin eger iyi bir okulda doktora yaparsan.
Iyi okullardan mezun olan MBA mezunlari kotu okullardan mezun olmus ekonomi doktoralilarindan daha fazla kazanir. Iyi okullardan mezun olmus ekonomi doktoralilari MBA mezunlari kadar kazanir. Isletme fakultelerinde ekonomi doktorasi verilmez, verilmesine de gerek yok zaten.
Ekonomi yerine finansal ekonomi tavsiye ederim (eger amaciniz para kazanmak ise), yoksa karakteriniz uyuyorsa iyi bir okulda MBA yapin. Amerika'da okuyacaksaniz ve kalacaksaniz ve tonla para kazanmak istiyorsaniz ilk 10'daki okullara gidin derim. Turkiye'de Bogazicinde mezun olmus adamla Pamukkale Universitesinden mezun olmus adam nasil farkli muamele goruyorsa burada da boyle. Finans bolumlerine girmenin ekonomi bolumlerine girmekten daha zor olmasi sana ne soyluyor?
Amerika'da iyi bir okula gidemeyeceksen, Turkiye'de bir kariyer yapmani tavsiye ederim. Neticede Turkiye daha hizli buyuyecek ve sana Amerika'da sunulandan daha fazla firsatlar sunacaktir.
Kariyer konularinda verilmesi gereken tavsiyeler maalesef kisiden kisiye gore degisiyor. Ben senin yeteneklerin, kisiligin, Turkiye'deki cevren hakkinda bilgi sahibi olmadigimdan kesin tavsiyelerde bulunamayacagim.
Amigo Yazar Suleyman Yasar
Yazan:
Blog Sahibi
Cumartesi, Eylül 19, 2009
Konular:
Ekonomix,
Gayri Safi Milli Hasıla,
Inci,
Suleyman Yasar,
süleyman yaşar
0
Yorum Var.
Yukaridaki sozler basbakan'a ait degil, Taraf Gazetesinde kose yazarligi yapan Suleyman Yasar'a ait. Bilirsiniz ben ne karamsar ne de iyimser ekonomistleri severim, ekonomist dedigin realist olacak. Dun Ege Cansen'i elestiren bir yazi yazmistik, bugun de onunla karsi tarafta bulunan Suleyman Yasar'i elestirecegiz.
Mevsimsellikten arindirilmis ceyrekler itibariyle yayinlanan buyume rakamlari kavrami ile ulkemiz daha yeni tanisiyor. Bundan 6-7 ay once ilk Inan Dogan Turkishtime'da bahsetmisti. Dorduncu ceyrek verilerine bakip ulkemizin o donemde senelik %15 civarinda bir hizla kuculdugunu belirtmisti. Gecenlerde ise once Orhan Karaca, sonra Seyfettin Gursel ikinci ceyrek buyume rakamlarina bakip ekonomimizin ikinci ceyrekte senelik %20'nin uzerinde buyudugune isaret etmislerdi. Ben iyi ekonomist diye bunlara derim. Iskembeden sallayip yazi yazan, krizin gobeginde "kriz Turkiye'yi galiba teget gececek" diye milleti yaniltmaya calisanlara ekonomist degil, amigo denir.
Sayin Yasar yazisinda Turkiye'nin borc odemelerinden dolayi sorun yasamayacagini, Aralik ayinda dolar kurunun 1,7'den 1,5'e dusmesinin de bunu gosterdigini belirtmis. Anlamadigi nokta krizin cok boyutlu oldugudur. Imalat sanayi kapasite kullanim oranlari dibe vurmus, ihracat rakamlari %20'lik gerilemeye isaret ediyor Suleyman Yasar dolar kuruna bakarak kendini avutuyor. Kaldi ki onun yazisinda 2 ay sonra dolar kuru 1,8'e kadar da yukseldi.
Bahsettigimiz yazidan bir kac hafta sonra yazdigi baska bir yazida ise hala aciklanan verileri objektif bir sekilde degerlendiremedigini bizlere ispatlarcasina su sozleri sarfediyor:
"Türkiye İhracatçılar Birliği’nin verilerine göre 2009’un ilk 17 gününde toplam ihracat 2 milyar 570 milyon dolara ulaştı. Geçen yılın aynı dönemine göre ihracat yüzde 33 oranında geriledi. Bu da, diğer sektörlerdeki ihracatın otomotivdeki gibi düşmediğini ve böylece toplam ihracatın hızla aşağı yönlü hareket etmediğini bize gösteriyor. "
Nükleer Kirlilik Gönüllü Çevreci Kuruluşlar Olasılık Soruları ve Çözümleri Marksizm Nedir Spam Nedir Nükleer Enerjinin Zararları Bono Nedir? Fareli Köyün Kavalcısı Arge Nedir? Kalite Nedir Açık Arttırma Nedir Pesimist Nedir?
Ihracatin %33 geriliyor ve sen ihracat hizla asagi yonlu hareket etmiyor diyorsan sana benim baska bir sey soylememe gerek yok.
Subat ayinin ortasinda ise "Krize Baska bir Teget Gecis Daha" baslikli bir yazida hala akillanmadigini gosteriyor bizlere. Yazida "Türkiye, şans oyunları ihalesinden 4 milyar dolar gelir bekliyor. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın 2009 yılı bütçesini sunarken verdiği bilgilere göre, hükümet bu yıl özelleştirmeden 15,5 milyar liralık gelir bekliyor. " diyerek hukumetin amigolugunu yapiyor. Ekonominin %14,3 hizla kuculdugu ceyregin ortasinda birincisi ihaleye cikmak salaklik, borsa 25,000'e dusmus, sen piyasaya cikip ozellestirme yapma kerizliginde bulunuyorsun. Bir ekonomi yazari olarak senin yapman gereken bu davranisi elestirmek, ihaleden cikacak fiyatin bir halta yaramayacagini, kriz olan bir yilda 15,5 milyarlik ozellistirme gelirinin hayal oldugunu soyleyip insanlari aydinlatman lazim. Sen tam tersini yapiyorsun.
Sonra 9 Mart 2009 tarihinde dolar kuru 1,79 iken bize "Dolarin neden yukselecegini ve 2,25'e cikacagini" anlatiyor. Yahu Amerika bu yazinin yazilmasindan 9 gun sonra piyasaya 1,3 trilyon dolar para surecegini ilan etmedi mi? Hadi 9 Mart'ta yanildin, 18 Mart'ta artik efendi efendi cikip "ben gecen hafta bir eseklik ettim, milleti dolara tesvik ettim, oysa simdi yanilacagim kabak gibi ortaya cikti, tahminlerimi tam tersine ceviriyorum" diye milleti uyarabilirdi. Ben mesela 2008'in sonunda krizin vehametini gorup 1$=2 TL seklinde yaptigim tahminimin yanlis cikacagini ve dolarin uzun vadede deger kaybedecegini 24 Mart'ta belirtmistim.
En son 1 Temmuz tarihinde ilk ceyrege ait buyume (pardon kuculme) rakamlari aciklandiginda ise yuzde 13,8 olan kuculme rakamini "Dolar Hesabiyla yuzde 29 kuculduk" basligini kullanarak duyurmus. Hani kriz teget gececekti? Hani "krize baska bir teget gecis daha"? Hani dolar yukselecekti? Boyle bir baslik atmasinin sebebi butun sucu "kriz lobisi" olarak adlandirdigi, krizin gelisini ve siddetini dogru tahmin eden ve bu konuda onlem alinmasini talep eden kesime atmak. Dolar hesabiyla ne kadar kuculduysek kuculduk, bize ne? Dis borc odeme problemimiz yok ki dolar cinsinden milli gelirimize bakalim. Kuculduysek %14 kuculduk. Turk lirasi kazaniyoruz Turk lirasi harciyoruz, hangi tarihte dolar cinsinden buyume ya da kuculme oranlarimiz aciklanmis. Ekonominin bu kadar hizli kuculmesinin sorumlusu da yonetimdir. Fenerbahce kendi sahasinda ikinci sinif bir takima maci kaybediyorsa suclu olan spor yorumculari degil, ya teknik direktordur, ya da yonetim. Isler iyiye giderken "biz yaptik, biz becerdik" diye ortada kasilip kasilip duruyorlardi, simdi de erkek gibi sorumlulugu ustlerine almalidirlar.
Haaa, bu arada gozumden kacti sanmayin. Ayni yazida "ekonomik durgunluğa rağmen 2009 yılının ilk üç ayında Çin yüzde 6,1, Hindistan yüzde 5,8, Güney Kore yüzde 0,01 oranında büyüdü. " ifadesini kullanmis. Guney Kore'nin ilk ceyrekteki kuculme orani bir sene onceki ceyrege gore %4,2 idi. Turkiye'yle karsilastiriyorsan dogru rakamlari kullan. Read More!
Ege Cansen'den Cari Acik Nedir Komedisi
Ege Bey Turkiye ekonomisi gelecek yildan itibaren buyumeye baslayinca cari acik yeniden ve hizla artacaktir diyor. Cari acik yuznden hasta oldugunu belirten Cansen surekli "yuksek faiz-dusuk kur" cari acik yaratir seklinde tekerlemeler soyledigini de belirtiyor. Cari aciga cozum olarak da ihracatimizi 2009'daki 110 milyar dolar seviyesinden 120 veya 130 milyar dolara cikarmamizi oneriyor.
Liderlik Nedir? Küresel ısınma Nedir Komünist Nedir Komünizm nedir? Kapitalizm Kapitalist nedir
Vaaaaaay be, ne super oneri. Biz neden daha once bunu dusunemedik yahu. Sagolsun Ege Bey benimde ufkumu bir anda acti. Bana kalirsa 130 milyarlik ihracatta yetmez, yaptik mi soyle 600-700 milyar dolarlik ihracat yapalim ki Cin gibi senede 400-500 milyar dolar cari fazla verelim. (Iceriye dogru yuksek sesle bagirarak) Hasan oglum, su ihracati arttirma dugmesini sonuna kadar ac da cari acik problemini bir an once cozelim.
Var mi boyle bir sey ya? Bir de bu adamlar ulkenin "en meshur" ekonomistleri olarak ekranlarda cirit atiyorlar. Amerikali moloz beyinli ekonomi ogrencileri bile bunlarin yazilarina guler. Ihracatci salak mi da ihracati arttirmak aklina gelmiyor? Adam ya malina alici bulamiyor, ya rekabet cok guclu iyice fiyat kirmak zorunda kaliyor. Keyfimizden daha az ihracat yapmiyor degiliz.
Bir de dolamis su "yuksek faiz- dusuk kur" tekerlemesini diline 10 senedir kafamizi sisirdi. Nominal faizler yuzde 9'a reel faizler yuzde 5'e inmis hala yuksek faiz demekten vazgecmiyor. Elin adami tasarruf yapiyor, 40 yasinda calisanlarini emekli etmiyor, teknoloji uretiyor, tuketiciye hitap ediyor da oyle ihracat yapiyor. Ege Bey hala iki dugmeye basarak tum problemlerimizi cozecegimizi zannediyor. Gecen seneden beri faizler 10 puan dustu, TL yuzde 20 deger kaybetti. N'oldu ihracat artti mi?
Manipülasyon Nedir Küresel ısınma Karikatürleri Türk Bilim Adamı Liderlik Nedir? Türkiyede Ödenen Vergiler, Vergi Türleri Enformasyon Nedir Slogan Nedir Enflasyon Nedir Nükleer Santraller Devlet Nedir
Bir de utanmadan Ekonomi buyumeye baslayinca cari acik da artacaktir diyor. Gunaydin da o iliski oyle degil. Kaldi ki Turkiye'nin cari aciginin cogunlugu enerji ithalatindan ve enerji fiyatlarinin yuksekliginden kaynaklaniyor. Enerji fiyatlari arttikca cari acik da artacaktir. Bu sorunun kisa vadeli cozumu Konya ovasinda petrol bulmaktir uzun vadeli cozumu ise alternatif enerji turlerine yatirim yapmaktir.
Yatirim yapacak parayi biz tasarruf etmedigimize gore ya disaridan borc alip cari acik yaratacagiz ya da Ege Bey bir dugmeye basarak bize Amerikan dolarini nasil havadan yaratacagimizi ogretecek. Ege Bey yazisini yapan nasil yapiyorsa sen de oyle yap sozleriyle bitirmis.
Harbiden Ege Bey bu ekonomi bilgisiyle bu konuma nasil geldi? Bir deneyeyim. Cari acigi cozmek cok kolay ithalati sifirlariz olur biter.
Son soz: Kalpazanlik makinen yoksa yatirim ve buyumek icin ya tasarruf yapacaksin, ya da cari acik yaratacaksin.
Cari açık konusunda kaynak yazilar:
Greg Makiw ve Cari Acik
Cari Acik Problem mi?
Cari Acik Finansmani
Cari Açık Kimin Suçu
Cari Acik Nedir?
Cari Acik Iyi midir Kotu mudur?
Cari Acik Uzerine Bir Antitez
Cari Açık ve Ithalata Dayalı Büyüme Read More!
Uluslararasında 'barış içinde rekabetçi' model
Akşam gazetesi yazarı Deniz Ülke Arıboğan'ın bugünki yazısından: "ABD açısından ise sorun iki yönlü. 2011 kapıda ve Amerikan ordusu 2 yıl içerisinde kendi ülkesine dönme hazırlığında. Oysa Kuzey Irak'ın, özellikle de Kürtlerin durumunun ne olacağı hala belirsizliğini koruyor. Arapların Kürtlere yönelik husumeti arttıkça ve petrol bölgelerinin akıbetinin ne olacağı belirlenmedikçe sorunu kaynağında kurutmak giderek imkansız hale geliyor. İran, Irak merkez yönetimi, Suriye, Türkiye ve bölge Arapları tarafından dışlanan bir Kürt varlığının ciddi bir tehdit altında olacağı da açıkça görülüyor. Oysa ABD Kürtleri peşine takarken, onların sorumluluğunu da üstlenmiş sayılmakta. Onları kaderlerine terk ederek, her zamanki tavırlarıyla kendi kale duvarlarının ardına çekilmeleri acımasız ve adaletsiz bir tavır. Bu nedenle Obama yönetiminin, Kürtleri koruyucu bir ağabeye bırakmak konusunda çaba göstereceğini söylemek yanlış olmaz.
ABD için ikinci önemli madde ise Türkiye ile ilişkilerin nasıl şekilleneceği ve İran'ın bölgedeki etkinliğine nasıl bir denge mekanizması oluşturulacağı. Bu her şeyden önce İsrail'in güvenliği ile de alakalı bir durum. Bölgede çatışmacı değil, 'barış içinde rekabetçi' modellere ihtiyaç artmış durumda. Türkiye ise bölgede bu modeli sergileyebilme ve yayabilme kapasitesine sahip tek güç."
Manipülasyon Nedir Küresel ısınma Karikatürleri Türk Bilim Adamı Liderlik Nedir? Türkiyede Ödenen Vergiler, Vergi Türleri Enformasyon Nedir Slogan Nedir Enflasyon Nedir Nükleer Santraller Devlet Nedir
Manipülasyon Nedir Küresel ısınma Karikatürleri Türk Bilim Adamı Liderlik Nedir? Türkiyede Ödenen Vergiler, Vergi Türleri Enformasyon Nedir Slogan Nedir Enflasyon Nedir Nükleer Santraller Devlet Nedir
Bu kavram hoşuma gitti, yani bizim iktisat için önerdiğimiz ekonomik işleyiş modeli bu aslında ve ülke siyaseti için dahi geçerli. Birey, toplum ve ülke olarak sorun yaratan, sürtünmeleri artıran, negatif düşünen, çatışmacı yapıdan çıkıp; çözüm yaratan, esnek hareket edebilen, pozitif düşünen barış içinde rekabetçi bir yapıya geçmeliyiz...ve sanki gittikçe de geçiyoruz gibi.
Read More!
Kapitalistin Aklı Cem Yılmaz'ı Yendi
Haber Star gazetesinden: "'Yahşi Batı' filmine resmi web sitesi kurmak isteyen Cem Yılmaz, tüm adresleri korsanların parsellediğini görünce büyük şok yaşadı.
Nükleer Nedir Yatırım Fonları Taksi Şöförü VOB nedir? IMF Nedir Borsa Tüyoları Borsa Nedir Zaman Nedir Pi Sayısı Nedir
Nükleer Nedir Yatırım Fonları Taksi Şöförü VOB nedir? IMF Nedir Borsa Tüyoları Borsa Nedir Zaman Nedir Pi Sayısı Nedir
'Yahşi Batı'da korsanlar, kovboylardan hızlı çıktı! Cem Yılmaz, 8 Ocak'ta vizyona girecek son filminin hazırlıklarını sürdürüyor. Sıra, internet sitesi kurmaya gelince ünlü komedyen büyük bir sürprizle karşılaştı: Web sitesi için düşündüğü bütün alternatif adreslerin internet korsanları tarafından alındığını, üstelik medyada yer alan fotoğrafları kullanarak yayına bile başladıklarını gördü.
Cem Yılmaz, şu sıralar her biri en az beş bin kişi tarafından tık'lanan www.yahsibati.com, www.yahsibati. com.tr, www.yahsibatifilm.com, www.yahsibatimovie.com, www.yahsibati.info, www.yahsibatifragman. com adlı adresler yerine alternatif isim arıyor."
Eee demekki kapitalizm iyi işliyor. Beyinler boş durmuyor :) Cem Yılmaz cephesinde ise organizasyon eksikliği görülüyor. İktisattaki yaparak öğrenmek (learning by doing) den kasıt tam olarak bu değil ama ona benzemiş. Bir iş yapıyorsunuz (film çekmek), piyasa size öğretiyor (daha filmin adını koydugun an kamuoyuna acıklamadan web sitesini kur ve hatta kamuoyuna da site üzerinden açıkla diye). Bizde de buna uygun bir soz vardı, "bir musibet, bin nasihatten iyidir" diye işte o!
Read More!
Bir ihalenin Teknik Analizi Ne Konuşuyor
Enerji Bakanı Taner Yıldız'ın açıklamaları ihalenin Eylül ayında karara baglanacağı ve Ruslardan revize teklif bekledikleri yönünde hükümetin istediği revize teklif verilirse kabul verilmediği takdirde iptal edileceğini belirtiyor.
Teknik Analist Halil Rencber'de dolaylı yoldan etki altında bulunan Park Elektrik hakkında Eylül ve Agustos ayında farklı 2 analizini yayınlıyor
Nükleer Nedir Yatırım Fonları Taksi Şöförü VOB nedir? IMF Nedir Borsa Tüyoları Borsa Nedir Zaman Nedir Pi Sayısı Nedir
1)Anadolu Yatırım (http://www.anadoluyatirim.com.tr/) Tarafından Hazırlanan Teknik Analiz Raporu:"TEKRAR BİR ZİRVE DENEMESİ GÖREBİLİR.ÇİFT DİP ÇALIŞMASI BAŞLIYOR3.52 Zirve sonrası yuzde -17 lik düzeltmeden sonra hissede 2.92-3.18 bölgesınde guclu duran hısse, yenıden tepkı verme süreci görebilir.Dar aralıklar hareketin tepkinin başlayabileceğini gösterirken hissenin 2.92 bölgesinde çift dip çalışması yapması tepkının yakın olduğunu göstermekte.Hissede 5 gunluk bugun 3.02 önemli bir destek konumunda üzerinde ilerleyen saatlerde kalması ile 1-2 seans içinde bir yukseliş hareketi ve tekrar zirve denemesi getirebilir.İlk adımda 3.18 Geçilmesi ile beraber 3.44 ve 3.52 zırve denemesi görebilir. Zirvenin geçilmesi halinde yeni yüksekler bu noktada netleşebilir. Ancak endeksi dikkate aldığımızda şimdilik o noktayı görmektey fayda var. Zarar kes 2.88Zaman stop aralığı 1-3 seans
2-Anadolu Yatirim (http://www.anadoluyatirim.com.tr/) TarafindanHazirlanan Teknik Analiz Raporu:"3.52 Zirve sonrasi yuzde -13 luk düzeltmeden sonra hissede3.26-3.04 bölgesinde guclu duran hisse, yeniden tepki verme sürecigörebilir.Dar araliklar hareketin tepkinin baslayabilecegini gösterirken ilkadimdaHissede 5 gunluk hareketli ortalama bugun 3.06 önemli bir destekkonumunda üzerinde ilerleyen saatlerde kalmasi ile 1-2 seans içindebir yukselis hareketi ve tekrar zirve denemesi getirebilir.Ilk adimda 3.12 Geçilmesi ile beraber 3.26 ve tekrar 3.52 zirvedenemesi görebilir. Zirvenin geçilmesi halinde yeni yüksekler bunoktada netlesebilir. Ancak endeksi dikkate aldigimizda simdilik onoktayi görmektey fayda var.Zarar kes 2.92Zaman stop araligi 1-3 seans."
Agustos ayında biri Eylül ayında Hisse için yapılan teknik analiz beklentisi fakat hisse tüm teknik sıkışmalara ragmen teknik analistcilerin dogrultusunda beklenen hareketi yapamıyor .
Bu hisseyi özelikle takip ediyorum. Hissenin karakteristik özelikleri ve davranışları Nükleer Enerjinin Rus ve Türk ortaklı komisyona verildiğini haykırıyor.
a-1,5 aydır takip ettiğim Prkte hiçbir seansın Alım ortalaması Satım ortalamasının altında kalmıyor. Alım ortalaması her zaman yüksek bu kagıdın olumlu ve toplandığının bir tespiti
b)Tahta piyasaların iyi olduğu zamanlarda 1 aylık ortalaması en yüksek seviyesi 3,14 seviyesini bir türlü aşmıyor .
c)Tahta 1,5 aylık dönemde ortalama hacmi en yogun günlerde 4 milyon lotu aşmıyor. Bu tahtada lotların dagıtılamayacak kadar sıg görüntü veriyor.
d)1,5 aydır tahta'da oynayan aracılar değişmiyor. Hiçbir alıcı tahtada ne net alıcı ne net satıcı olarak gözüküyor. Bugün tahtada mal alan 2 gün sonra tahtada hissenin fiyatına bakmazsızın tahtada malı verebiliyor. Tahta 1,5 aydır müsrif tüccar zihniyetiyle oynuyor.
e)Tahta net alımın veya net satımı yapan kurumların takası pozsiyon gereği düşmesi ve artması beklenirken Değişmemesi ve virmanlama yapılması ve bu 1,5 aylık süre zarfında bunun tekrarlanması tahtanın takipliliğini birileri tarafından zorlaştırılması
d)Bugün için 2 seans hacime baktığımızda 72000 lot bir işlem hacmi ve agırlık ortalamaya baktığımızda 3,10 agırlık ortalamada alınıp satılması ve tahtanın 3,08-3,10 işlem görmesi hergün yaşanılan bir süreç fakat bu sürecte dikkat çeken nokta mesela bu kadar düşük bir hacimde işlem görürken nomalde diger kademelerdeki pasif satım lotlarınında düşük olması beklenir. Bir kurum çıkıyor 100-150-200 hatta 400 bin gibi bu tahta için büyük lotları aktif alım yaparken 1 kademe zoraki kaldırması tahtanın bu alımlar gelmeden önce baskı altına alınıp lotları kademelere satım pasifleri olarak gerçekleştirmeleri danışık döğüşün işareti cünkü o alımlar geldiği anda tahta 1-2 kademe kalktığında sonrası kademelere aktif satımlar hız kazanmakta EFG-İşyatırım -Mira-Yapı Kredi gibi aracı kurumları sayabiliriz
e) Turgay Ciner bugün sahibi olduğu Habertürk tv hiçbirşekilde ihale süreciyle ilgili ne ilgili haberi ne yorumları veriyor. Bu aynı şekilde Halka açık şirketinin borsadaki hareketleri gibi yerinde sayıyor.
f)Orta vadeli Programda hükümetin Nükleer Santral konum olarak ele alması fakat bu Orta Vadeli programın nükleer santral ihalesi gibi 18-20 milyar dolar gibi bir kaynak gereksinimi olması ve bu programla o kaynağı nasıl yartılacağı aşikar iken
Bugün 2 analizindeki tespitleri dogru olmasına ragmen Teknik Analist Halil Rencber'in tahta sıkışmasına rağmen yukarıya tepki yükselişi yapması gerekirken bir türlü bu tepkiyi göstermemesinin haklı payı olacak fakat teknik analist yatırımcının ruhunu ve hissettiklerini yansıtır. Bugün siyaset ayağına bakın Nükleer ihale santralinin verilip verilmeyeceğinin % 100 kimse söyleyemez. Siyasetin kanadındaki belirsizliğin yaratmış olduğu görüntüyü Prkte hissesinde yaşanması ve sıkışmasının tek nedeni belirsizlik
Nükleer Santral ihalesi Rus ve Türk ortaklığına verildi. Bugün tahtada yaşanan tüm hareketler ihalenin verildiğini bizlere anlatıyor.
Karşı sorular gelebilir. Nükleer Santral ihalesinin verilip verilmeyeceğini bugün hükümete yakın spekülatörler bilebilir. Neden o zaman verildiyse olumluysa herşey tahtayı götürmüyorlar sorusuna verilecek cevap O siyasetciler zaten nükleer santralle ilgili belirsizlik istemeselerdi. Bugün ona göre açıklamalar yaparlar ve ona görede spekülatörler bu açıklamların etkisiyle tahtayı yukarı taşıyabilirlerdi. Bugün habertürk'ün neden yayın politikasında nükleer santral konusu uzak bu kadar ilgili olmaları gerekirken bugün istenilen görüntü belirsizlik yaratılması o yüzden spekülatörler tahtada belirsizlik gölgesi içinde davranıyor.
Prkte tekniğine ve yansımasına güvenelim. Bu güvenle ihalenin verildiğini açıklayalım . Hükümetin yetkili agızlarından önce Read More!
2010 Gayri Safi Milli Hasıla Buyume Beklentileri
Growth: The Government now foresees that GDP growth in 2009 will be -6.0% (from the previous forecast of -3.6%), whereas it expects GDP growth to be 3.5%, 4.0%, and 5.0% in 2010, 2011, and 2012, respectively. Our GDP forecasts for 2009 and 2010 stand at -6.6% and 4.1% against the market consensus of -4.4% and 2.5%, respectively.
Nükleer Nedir Yatırım Fonları Taksi Şöförü VOB nedir? IMF Nedir Borsa Tüyoları Borsa Nedir Zaman Nedir Pi Sayısı Nedir
Yani diyor ki hukumet bu sene %6 kuculme bekliyormus. Muzip gazetecilerden bir tanesi sormamis mi acaba "bunun neresi teget gecti" diye Babacan'a? Neyse onu bir tarafa birakalim da gelecek seneye bakalim. 2010 senesi icin piyasadaki buyume beklentisi sadece %2,5 imis hukumet ise %3,5 bekliyormus. Sizce benim bekledigim buyume orani nedir? Read More!