Kapitalizm mi Teknolojik Gelisimden Cikar yoksa Teknolojik Gelisim mi Kapitalizmden?

Ahmet'in attigi paragrag uzunlugundaki basliklardan bir tanesini de ben atmis bulundum. Zamanimin cogunlugu basligi atmaya harcandigi icin yazinin geri kalanini calip cirparak hazirlayacagim.

Murat Cokgezen Viagra benzeri bir ilacin %30 ucuza satilacagi haberini duyurduktan sonra su yorumu yapiyor:

"Her ne kadar birçok kişi kapitalizm ve piyasa ekonomisinin sadece zenginlerin yararına olduğunu iddia etse de olgular bunun tam tersini işaret ediyor. Başlangıçta sadece zenginlerin ulaşabileceği mallar çok kısa bir süre içinde sıradan insanların hayatının vazgeçilmez bir parçası oluveriyor.Daha önce radyo, televizyon, bilgisayar, cep telefonu gibi önce sadece zenginlerin tüketebildiği, zamanla çok geniş kitlelerin ulaşabildiği mallara bir yenisi eklenmiş. Artık cinsel mutluluk da zenginlerin tekelinde değil."

Bunun uzerine bir yorumcu (orpen) yumurta tavuk sorusununn benzerini soyle soruyor:
başlangıçta sadece zenginlerin ulaştığı mallara bir süre sonra daha alt gelir gruplarının da ulaşabilmesini, piyasa ekonomisi ile mi yoksa teknolojinin gelişmesi ile mi izah etmek daha mantıklı.kuşkusuz her ikisinin de pozitif etkisi var ancak daha belirleyici olan hangisi.Hocam teknoloji iktisadı uzmanı olduğunuzdan vereceğiniz cevap önemli.

Reeskont Nedir  Bütçe Nedir  Aritmetik Ortalama Nedir   Hisse Senedi Nedir   Bilanço Nedir   Akreditif Nedir  Tahvil Nedir    Broker Nedir    Portföy Nedir  Tutumluluk Nedir  Varlık Barışı Nedir  Evrim Teorisi Nedir  Reyting Nedir

Cevap cok guzel ve ogretici:
Bence itici güç kapitalizm. Kar elde etme gudusu yeni teknolojilerin ortaya cıkmasına neden oluyor. Yeni urunler yuksek fiyattan satıldığı için bulusu yapanlar buyuk karlar elde ediyorlar. Bu da digerleinin iştahını kabartıyor. Yeni firmalar zamanla piyasaya giriyorlar. Yeni firmaların piyasaya girisi rekabetin artması ve fiyatların dususu sonucunu doguruyor. Boylece baslangıcta zenginlerin ayrıcalıgı olan malları daha gusuk gelirli insanlar da tuketmeye baslıyor.

5 Yorum Var.:

ahmet dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Hüseyin MEÇO dedi ki...

kapitalizm kuvvetli kuramları olan ekonomik sistemdir.bazıları...

mülkiyet hakkı,üretim araçları sahipliliği,artı değer,seri imalat,borsa,banka,fonlar,sigortacılık,şimdi türev piyasaları v.s v.s

zaman içersinde her türlü bilgi ve teknolojik imkanlar gecikmelide olsa en alt tabakadaki insana ulaşıyor.rekabet ve para kazanma hırsı var.

kapitalizm ve teknoloji.
bana göre tavuk yumurta ilişkisinden ziyade kapitalizm burada horozluğunu yapıyor.bakıyor geçiyor.
bende şöyle sormak isterim.teknoloji mi yaşantımızı değiştiriyor.yaşantımız mı teknolojiyi.

saygılarımla.

Unknown dedi ki...

Bence Ekonomix'in açıklaması hayli sorunlu. Çünkü tüccar ilk uygarlıklardan beri yeryüzünde varolan bir insan tipi. Kar dürtüsüyle sürekli mal alıp satıyorlar. Ama o devirlerde modern kapitalizmin sağladığı şekilde, lüks tüketim mallarının birkaç yıl içinde avama kadar yayıldığı bir görülmüş şey değil.

Bence kapitalizmin bunu başarabilmesinin kökeninde, tüccar değil, üretkenlik artışının yükselmiş olması yatıyor.

Unknown dedi ki...

İlaç endüstrisi burada iyi bir örnektir.

İlaç geliştirme ve diğer tıbbi yatırımlar için dünya çapında her yıl 100 milyar dolara yakın harcama yapılıyor.

Özellikle de Biyoteknolojik ilaçların geliştirilmesine yönelme var. (Biyoteknoloji; yaşayan hücreleri kullanarak, DNA teknolojisiyle, ihtiyacımız kadar üretilemeyen yeni veya az bulunan maddeleri elde etmek için kullanılan teknolojiler)

Böylece Biyoteknoloji'nin tedavideki oransal yeri, 2000 yılında dünya ilaç üretiminin yüzde 5’i iken, 2005 yılında yüzde 15’e çıktı. 2010 yılı öngörüsü ise, yüzde 40.

Halen, biyoteknolojik ilaçların 70 milyar dolar olan dünya pazarının 2010 yılında 160 milyar dolara yükseleceği tahmin ediliyor.

Bu durumda, hem konvansiyonel ilaçlara talep/kullanım ve kâr oranı da gittikçe düşecek. Zira daha az ama daha etkin ilaç kullanımı mümkün olacak.

İlaç fiyatlarının azalması özellikle bizdeki kamu maliyesi için haber.

Zira ülkemizde ilaç fiyatlarının yaklaşık yüzde 80’ini devlet ödüyor. (yaşasın sosyal devlet yapımız...)

Aslında bizde kişi başına harcanan ilaç parası düşük sayılır. Sorun, bu paranın yüzde 80’inin devlet tarafından karşılanıyor olması. (ve bununla birlikte gelen verimsizlik, israf ve yolsuzluklar)

Sağlık Bakanlığı "domuz gribi"
gibi medyatik olaylarla uğraşmak ve parasını savurmak yerine, bu önemli konuya eğilse keşke...

Minozzi dedi ki...

(peşin belirteyim; ekonomiden anlıyor değilim ama bu bloga merak sardım birkaç gündür)

Tıpkı yumurta-tavuk ikileminde olduğu gibi kapitalizm/teknolojik gelişim için de birbirini doğuran ve besleyen ikili olduğunu söyleyebiliriz.

Ancak, unutmayalım ki teknoloji insanın beyin gelişiminden beri var iken kapitalizm insanlık tarihiyle kıyaslandığında bebek yaştadır. Kapitalizmin varolması için bir servet(kapital) birikimi gerekir, ve aynı zamanda geniş pazarlar. Bunlar da ancak sanayi devrimiyle mümkün olabilmiştir.

Günümüze dönersek; kapitalizmin neden 'vahşi' olarak anıldığını hatırlamakta fayda var. O meşhur fıkradaki pazarlamacı gibi "şapka takmayan insanlara şapka satma" sanatıdır diyebiliriz kapitalizm için. Bir yandan fiyatı gittikçe düşen(ürünün seri üretimi ve geniş kitlelerce benimsenmesi) bir ürünü habire satarken bir yandan da belirli periyotlarla 'yeni trendler'(yeni ürün, haliyle pahalı) oluşturarak ayakta kalır kapitalizm. Bu yüzden teknolojik gelişime muhtaçtır. Ha, iş pazarlamaya geldiğinde şapkayı ters takıp yeni şapka gibi satmasını da becerebilir kapitalizmin orduları :p

Teknolojik gelişim ise -fikir bazında- bir sermaye birikimi gerektirmez bence. Ancak iş pratiğe dökmeye geldiğinde elbette yatırımcılara veya özsermayeye ihtiyaç olacaktır.