1. ailenin calisan bireylerinden birisi isini kaybetmis olsun. bir sure sonra yeni bir is bulacagi biliniyor, ama o surede ailenin geliri dusecek. onlerinde iki secenek var. birinci secenek, harcamalari (sofra giderlerinin, cocugun harcliginin, okul masrafinin, saglik harcamalarinin, taksitlerin ve sairenin toplamini) gelire denk getirecek sekilde kismak. ikinci secenek, bu sure icerisinde borc bulmak ya da disaridaki tasarruflari kullanip (mesela bir bankadaki mevduat hesabindaki anaparanin bir kismini cekip) harcamalari kismadan bu durumu atlatmak. ikinci secenek, ulke ekonomisinin cari acik vermesine denk dusuyor. hangisi daha iyi?
Kapitalizm Kapitalist nedir Faşizm nedir? Fraktal Nedir Kırmızı Başlıklı Kızın Hikayesi Çernobil Faciası
2. ailenin oglu universiteyi kazandi. cocugun okul masrafi ailenin diger masraflarinin uzerine binince, aylik masraflar geliri asti. aile bireylerinin daha cok calisip gelirlerini arttirmalarina ya da harcamalarini yeterince kismalarina da imkan yok. bu durumda yine iki secenek var. birinci secenek, cocuk universite sevdasindan vazgecer. ikinci secenek, cocuk mezun olduktan sonra odemek uzere kredi alir ya da aile cocuklarinin egitimi icin yine bankadaki paralarinin bir kismini kullanir. ikinci secenek yine (ve bu sefer daha uzunca bir sure) cari acik vermeye denk dusuyor. hangisi daha iyi?
3. aile gelecek ay bir bilgisayar almayi planliyor. ama baba gazetesini okurken, bilgisayar fiyatlarinda ay sonuna kadar gecerli olacak ciddi bir indirim yapildigini duyuran bir ilan goruyor. indirime ragmen, bilgisayari bu ay almalari durumunda aile butcesi acik verecek. aile indirimden yararlanmak icin kredi kullanip bilgisayari simdi aliyor. kotu mu yapiyor?
bu ornekleri ekonomik durumlarla bagdastirirsak; birincisini, ekonomik daralma donemindeki bir ulkenin bunu harcamalari fazla kismadan atlatmasina; ikincisini, gelismekte olan bir ulkenin, uretken sermaye yatirimi yapmak uzere disardan borclanarak yatirim mali ithal etmesine; ucuncusunu de ulkedeki iktisadi aktorlerin tuketim kararlarinin zamanlamasini uluslararasi piyasalarda olusan firsatlara gore ayarlamasina benzetebiliriz.
simdi de cari acigin kotu oldugu durumlari ornekleyelim:
1. ayyas, kumarbaz bir baba var. ailenin ne tasarrufu varsa sonuna kadar harciyor; bittiginde borca girip harcamaya devam ediyor. boyle giderse, ailenin ihtiyac durumunda kullabilecegi tasarrufu kalmayacak; belki borclarin buyumesi yuzunden artik borc da kullanamaz hale gelecekler. bu durumu kamu kaynaklarinin iktidar tarafindan yagma edilmesine benzetebiliriz. (butce aciklarinin cari aciklara sebep olmasi, "ikiz aciklar" olarak biliniyor.)
2. anne ve baba sorumsuz. anne ustbas derdinde, baba yeni araba. bir de cocuklarin ihtiyaclari var ama onlar ebeveynlerin harcamalarina karisamiyorlar. aslinda ailenin geliri yer ay anne ya da babadan birinin istegini yerine getirecek duzeyde, ama ikisininki birden olunca gider geliri asiyor. ailenin tasarrufu azalip borcu arttikca cocuklarin gelecegi tehlikeye giriyor. burada sorun, anne ve babanin aralarinda kisisel harcamalari duzenleyecek iyi bir anlasmaya varamamasi durumunda ortaya cikar. burada anne ve babayi devlet politikalarini etkileyebilecek gucteki iki cikar grubu ya da koalisyon ortagi iki siyasi parti gibi dusunebiliriz.
ornekler cogaltilabilir. bunlardan cikartabilecegimiz sonuc su. odemeler dengesi hesaplarina bakarak, cari acik ya da fazla gorup ekonominin iyiye mi kotuye mi gittigine karar vermek mumkun degil. cari acigin neden verildigini iyi anlamak lazim. o yuzden, cari acik buyuyor diye hemen kaygilanmamali. etraftaki "ekonomi uzmanlari" arasindan acigin sebeplerinin analizini yapabilenlere itibar etmeli. ortada bir sorun varsa, bu muhakkak ya siyasi kurumsal yapinin zayifliklarindan ya da piyasa basarisizligi yaratan malum etmenlerden kaynaklanir. o zaman onu bulup tedavi etmek lazim. yoksa mesela yukaridaki kotu durumlarda, ihracat tesvigi gibi bir politika ne ise yarar ki?
5 Yorum Var.:
Sanırım türkiyenin durumu cari açığın kötü olduğunun örneklendiği 2. şıkta yer alan ailenin durumu ile örtüşüyor. Kamu kaynaklarının tüketilmesinde plansız programsız ve etik olmayan unsurların öne çıktığını hepimiz biliyoruz.Kaynak kullanımında reel ekonomiyi teşvik yerine sanal ekonominin figüranı olmanın tercih edildiği bir ortamda cari açığın tehlikesiz olduğununu iddia etmek tutarlı olmayabilir.
Cari açıkla ilgili İnan Doğanın yazısına yaptığım yorum açık iyidir veya kötüdür gibi kesin önermeler içermiyor olayın detaylarına göre değerlendirme yapılabileceğine atıfta bulunuyor. Bu tespiti de doktor yeni bir yazıyla çok güzel bir şekilde detaylandırmış.
Yorumda asıl işaret etmek istediğim nokta ise şartlara göre değişkenlik arzeden konularda kimilerinin kendi inandıkları felsefi doktrinler paralelinde ayrıntıları değerlendirmeden fotoğrafı siyah-beyaz olarak yansıtmaları ve diğerlerini de böyle düşünmeye yönlendirmeleriydi. Sitede sık sık referans alınan İnan Doğanın da böyle bir yönlendirmeden kısmen de olsa etkilenmesi ilgimi çekti.Her ne kadar son tahlilde belli şartlar oluştuğunda açığın faydalı olduğunu belirtse de ülkemiz için o şartların oluşmadığını kaynak kullanımının dağılımından anlıyoruz.
2004-2008 arasındaki dönemde sadece ülkemizde değil dünyada işler tıkırında gidiyordu haliyle ülkemizde de iyi işler yapıldı o dönem için açıktan şikayet tabi ki anlamsız ancak içinde bulunduğumuz periyottaki açığı da aynı iyimserlikle değerlendirmek ne kadar doğru sorusuna cevap aramamız doğruyu bulmamıza yardımcı olacaktır.
çünkü krizle alakalı hükümetin performansı ortada.
İnan doğan'ın yazısının sonunda ''ekonomiden anlayan köşe yazarlarının “Eyvah cari açık azaldı” başlıkları atması lazım'' yazıyor.Bu cümleden sanki Türkiye sonsuza dek cari açık verecek ülkeymiş gibi anlam çıkartılabilir.Benim sorum şu olacaktı,Türkiye ihraç ettiği malların katma değeri artığı için cari açık azalmaya başlarsa gene panik olmalımıyız?
Orhan Karaca'nın blog'unda bu konu hakkında güzel yazılar var. Güney Kore örneği inceleniyordu.Sanırım grafikte 1960-1975 yılları arasında cari açık artış hızı GSYİH'laya oranla daha hızlı artıyordu.Sonradan üretim geliştikçe,üretilen malların katma değeri artınca,cari açıkta azalmaya başlıyordu.Carı açık bir süreçtir ama sonsuza dek sürsede birşey olmaz demek yanlıştır.
Doktor güzel anlatmış, by-eleştirmenin yorumları da boş değil. Yalnız sorun şu ki ülkemizin cari açık vermesinde hem iyi örnekteki durumların hem de kötü örnekteki durumların etkisi var. Hangisi daha ağır basıyor bilmiyorum ama bu iyi bir araştırma konusu olurdu. Akademisyen arkadaşlarımıza duyurulur. Tasarrufları yetersiz gelişmekte olan bir ülke olan Türkiye'nin kalkınmasını tamamlayabilmesi için bir süre cari açık vermesi şart. Ancak bunun kötüye kullanıldığı durumlar olduğu da yadsınamaz.
Güzel bir yazı. Ancak ülkemizin farklı bir boyutta olduğunu düşünüyorum. Türkiye'nin sorunu cari açığın kronikleşmesi sorunu. Ben bildim bileli Türkiye kriz yılları hariç hep cari açık verir. Ancak artık krizler de cari fazla vermemize neden olamıyor. Durmadan cari açık veriyoruz. Herhalde biz de 2. örnekteki har vurup harman savuran bir aileyiz.
Yorum Gönder