Bir garip adam şu taraf gazetesi yazarı Süleyman Yaşar. Ben artık iyice sapla samanı karıştırdığını, kafasında da adam gibi bir iktisat teorisine sahip olmadığına inanmaya başladım. sanırım bu iki durum, yazılarını bilimsel temelden çok ideolojik temele dayandırmayla birleşip, AKP'ye destek olacam diye herşeye yorum yapınca iyice sırıtıyor.
Yaşar, yazısında ABD'de FED'in bağımsızlığının sorgulanmaya başlandığını belirtiyor ve bunu güzelce özetliyor. bu kısım yazının gelişme kısmı ama yazının giriş ve sonuc bölümleri tam bir basitlik. Evet giriş paragrafı aynen şöyle:
"Gelişmekte olan ülkeler için bağımsız merkez bankası ve özelleştirme programı uygulamak kredibilite unsuru olarak kabul ediliyor. Eğer gelişmekte olan bir ülkenin merkez bankası politikacıların emirleriyle yönetiliyorsa, o ülkenin, kredi notu düşürülüyor. Özelleştirme uygulaması yapıp devletin ekonomideki rolü küçültülmüyorsa yine not düşürülüyor. Böylece, ülke, kredi bulmakta zorluk çekiyor. Ama son günlerde gelişmiş bir ülke olan ABD’de “bağımsız merkez bankasına” karşı bir hareket başladı."
Kapitalizm Kapitalist nedir Faşizm nedir? Fraktal Nedir Kırmızı Başlıklı Kızın Hikayesi Çernobil Faciası
Kapitalizm Kapitalist nedir Faşizm nedir? Fraktal Nedir Kırmızı Başlıklı Kızın Hikayesi Çernobil Faciası
Şimdi sayın Yaşar, hiçbir kurum bir ülkenin notunu özelleştirme yapmadı yada merkez bankası bağımsız değil diye düşürmez. kredi notu sizin ülkenizin merkez bankasının elindeki para yaratma gücünü nasıl kullandığı ile ilgili olarak gelişir. Bizde bir general demişti sanırım, basın parayı ödeyin borcumuzu kardeşim diye. eğer bu tarz mantıkta bir ülke varsa karşınızda; paranızın reel satın alma gücünü düşünür ve ona göre hareket edersiniz. Ayrıca ilginç olan zaten FED'in bağımsızlığının da tam bu noktada sorgulanması. yani kafasına göre para basmasının istenmemesi. Ha ayrıca FED'in sizin dediğinizi yaptığını da belirtmeliyim. Yani politikacıların emirleriyle yönetiliyor. Şu durumda FED bağımsız değil zaten. O halde sorun Merkez Bankasının Bağımsızlığı sorunu değil, "merkez bankasının elindeki para yaratma gücünü nasıl kullandığı" sorunudur. Asıl tartışılan, "bağımsız merkez bankacılığı" değil "sınırlandırılmış merkez bankacılığı"dır. Yani para yaratma gücünün bir takım kurallarla sınırlandırılmasının gerekli olup olmadığı. ha bir takım dusunce grupları (örneğin Avusturya okulu) tamami ile FED'in kaldırılıp, para basma kartelinden kurtulmayı öneriyorlar o başka.
Benzer bir değerlendirme özelleştirme için de geçerli. özelleştirme yapmadın diye değil, ekonomik yapınla verimsiz olduğun için özelleştirme anlamlı bir değişken. zaten verimli olsaydın neden benden borç isteyesin ki! Yani ülkenin kredi bulması/bulamaması kendi sorunu, yoksa bu iki değişkenin değil!
Şimdi gelelim yazının son kısmına bir de. "Türkiye’ye gelince... Geçen hafta sonunda Başbakan Tayyip Erdoğan, Merkez Bankası’nın bağımsızlığından yakındı. Erdoğan “Davul benim boynumda tokmak onların elinde. Enflasyon yükselince suçlu ben oluyorum, düşünce onlar başarılı oluyorlar” dedi. Başbakan bu konuda haklı. Merkez Bankası, enflasyon hedefini tutturamayınca hükümete bir mektup yazıp işin içinden çıkıyor. Tutturulamayan enflasyon hedefinin bir yaptırımı yok. Ayrıca Merkez Bankası, TBMM tarafından da denetlenemiyor. Herhalde bizde de ABD benzeri sivil hareketler gelişmeye başlayacak. Çünkü, cebimizdeki paranın değeri geleceğimizin güvencesi. Bu nedenle enflasyonun ve faizlerin sorgulanması hepimizin görevi olmalı."
neresinden başlıyım ki...Birincisi Erdoğan yanlış söylüyor, enflasyon yükselince suçlu o olmuyor suclu TCMB oluyor ve o yuzden mektup yazıyor. ayrıca hem sucun hem de başarının oy olarak AKP'ye bir yansıması var. bence burda asimetri söz konusu oldu bugune kadar AKP için. yani enflasyonun dusmesi AKPye ciddi oy olarak geldi, halbuki yukselen enflasyonda karşıt oy potansiyelininin bu derece yüksek olmadığını düşünüyorum. TR'nin ilk defa tek haneli enflasyona dusmesinin de bunda buyuk payı oldu. bundan sonra bu asimetri biraz daha simetrik bir hal alabilir. Merkez'in TBMM tarafından denetlendiğini de gördük. yani aslında iktidara karşı sorumluydu ama biz çıkarmadık mı Türk parasının kıymetini koruma kanununu, ayrıca muhalif partiler başa gelince aynını yapmadı mı! Ciğeri kediye emanet et diyorsun yani :) !
Evet haklısın "cebimizdeki paranın değeri geleceğimizin güvencesi" fakat enflasyonun ve faizlerin sorgulanması kesinlikle hepimizin görevi olmamalı!!! Bizim görevimiz oldu da ne oldu Allah aşkına...Bende enflasyon hatıraları hala tazeliğini koruyor. Bu nedenle Merkez Bankasının bağımsızlığını sonuna kadar savunuyorum. 70 küsür yaşındaki akılları siyasetten ve mahalle kavgasından başka birşey bilmeyen ve her daim geleceğimizi düşünen (!) aklı selimlere cebimdeki parayı emanet etmeye hiç niyetim yok!
0 Yorum Var.:
Yorum Gönder