Gini Katsayisi Tarihsel

Gini Katsayisinin tarihsel gelisimi: Turkey's income equality measures have been improving since 1994, according to State Statistics Institute:

QuintilesTurkeyTurkey
1994200220032004
First %204.95.36.06.0
Second %208.69.810.310.7
Third %2012.61414.515.2
Fourth %201920.820.921.9
Fifth %2054.950.148.346.2
Gini Coefficient0.490.440.420.40

The gini coefficient is now below USA's 0.47 level, but above the western European counties (Germany:0.28, France:0.33). This is good news in terms of future growth prospects of the country. The low income groups tend to spend more of their disposable income, whereas high income groups save more. The countries with high consumption tend to grow faster as long as they can find foreign investors to invest in the country (i.e USA is in this situation).

This also tells us that more people will be able to afford big ticket consumption items, hence my bank and real estate stocks will keep benefiting from this trend. Read More!

Ortadirek'in Beli

Allah'in sopasi yok ki uckagitcilarin/yalancilarin kafasina "dan!!!" diye vursun. Bir onceki yazimizda politikacilarin nasil desteksiz attigindan bahsetmistik. Bu yalnizca politikacilar icin gecerli degil, gariban edebiyati yapan kose yazarlari, yorumcular icin de gecerli. Ayrica ekonomiden anlamayan ve sizlanmayi seven, "ekonomi buyuyor ama hep zenginlerin cebine gidiyor" diyen vatandasimiz icin de gecerli.

Devlet Istatistik Enstitusu 2004 yilina ait gelir dagilimi arastirmasinin sonuclarini yayinlamis. Gelir dagilimini ozetleyen tabloyu asagida veriyorum:

QuintilesTurkeyTurkey
1994200220032004
Ilk %204.95.36.06.0
Ikinci %208.69.810.310.7
Ucuncu %2012.61414.515.2
Dorduncu %201920.820.921.9
Besinci %2054.950.148.346.2
Gini Coefficient0.490.440.420.40

En yoksul %20'lik kesiminin gelirlerden aldigi pay 1994 yilindaki %4.9'dan 2004 yilinda %6'a yukselmis. Bu rakam AKP'nin iktidara geldigi 2002 yilindan itibaren de yukselmis. Yani en kesim AKP iktidari zamaninda aldigi payi %13.2 yukseltmis, ayrica bu surecte ekonomi de yaklasik %30 buyudugune gore, son 4 yillik surede en yoksul kesim toplamda %47 zenginlesmis.

Ortadirek olarak bahsedilen ikinci ve ucuncu %20'lik kesimler de hem 1994'den itibaren hem de AKP iktidari doneminde aldiklari paylari onemli olcude arttirmislardir. Ikinci kesim aldigi payi %9.8'den 10.7'e cikararak %9.2'lik bir artis gerceklestirmis. Bu demektir ki 2002'den itibaren bu kesimin aldigi gelirlerde %42 civarinda bir artis meydana gelmis. Ucuncu kesim aldigi payi 2002'deki %14 rakamindan 2004'de %15.2 rakamina cikartarak %8.7'lik bir artis gerceklestirmis. Buna gore 2002 yilina kiyasla bu kesimin gelirlerinde de %41'lik artis meydana gelmistir.

Bakiniz, %40'in uzerinde bahsettigimiz gelir artislari reeldir, yani enflayonun uzerindeki artislardir.

En zengin %20'lik kesim (arabalara binen, televizyonlara cikan, son model cep telefonlari olanlar bunlar) ise gelirlerden aldigi payda %50.1'den %46.2'ye bir dusus yasamistir. Bu dususu goz onune aldigimizda, bu en zengin kesimin gelirlerinde 2002 yilinda itibaren sadece %19.8'lik bir artis gerceklestigini goruyoruz.

Gorunen odur ki, herkesin gelirlerinde artis olmustur, bu artislar enflasyonun cok cok uzerindedir. Ama gelirlerinde en fazla artis olanlar en yoksul kesim ve ortadirekdir. Rakamlar ortada, bir tarafimizdan uydurmuyoruz, ajitasyon yapmiyoruz. Ulke yuksek hizda buyurken gelir dagilimi da duzelme yonunde hareket etmis. Bu kadar basit.

Gelir dagilimdaki esitligi (adaleti demiyorum dikkat edin) olcmek icin ekonomistlerin kullandigi bir numarali arac Gini katsayisidir, bu katsayi sifira ne kadar yakin olursa gelirler o kadar esit dagiliyordur. Bizim Gini katsayimiz da 1994 senesinde beri dusmektedir, 2002'den beri de dusmektedir.

Bana sorarsaniz gelir dagilimdaki esitlik bir ulkenin ne kadar iyi oldugunu gostermez, ne kadar sosyalist oldugunu gosterir. Amerika'nin Gini katsayisi 0.47 ile bizden daha esitliksizdir (adaletsiz demiyorum). Almanya 0.28'li Gini katsayisiyla, ve Fransa 0.33'luk katsayisiyla daha sosyalist ulkelerdir. (Kaynak: Forbes) Hindistan'in Gini katsayisi ise oldukca esit bir katsayi olan 0.30'dur. Yani esitlik zenginlik anlamina gelmiyor. Neyse bu konuya baska zaman gireriz, burada vurgulamak istedigimiz nokta su: Turkiye'nin gelir dagilimi duzeliyor, en yoksul kesim ve ortadirek gelirlerden aldiklari payi hem zenginlere kiyasla ve hem de nominal olarak arttiriyorlar.

Biliyorum, Turkiye'de hala yoksulluk var, gecekondular var, zenginler de gozumuze soka soka para harciyor ama duzelme yolunda emin adimlarla da ilerliyoruz. Read More!

Yatirimcilarin Tercihi

DSP lideri Sezer: Tarihimizin en büyük ve en arsızca yolsuzlukları bu dönemde yaşanıyor

Ağar: Biyodizelde ÖTV oranı makul seviyelere çekilmeli

AK Partili Turhan Çömez'den Maliye Bakanı Unakıtan'a istifa çağrısı
CHP'li Tanla: Orta direk hızla yok ediliyor. Türkiye Arjantin olma yolunda
Yukaridaki basliklar Dunya Gazetesinin politika bolumunden alinmistir. Politikacilarin en buyuk rakipleri olan AKP'ye karsi yaralayici (dogru olmasa bile) yorumlarda bulunmasi cok sasirtici olmamali. Yine de bu tur yorumlari okuyan vatandasimiz karamsarliga kapilmadan edemiyor. Ekonomideki duzelmenin kalici olduguna inanan insanlarla kriz bekleyen insanlarin sayisi kabaca ayni (tnn.net anketi sonuclarindan cikariyorum bunu). Yani borsaya yatirim yapabilecek insanlarin yarisi bence “yanlis” beklentilerden dolayi yatirim yapmiyor. Bu sebepten dolayi Istanbul Borsasinin halka acik olan kisminin %70’i yabanci yatirimcilar tarafindan satin alinmis durumda. CHP’li arkadas “ortadirek yok ediliyor” diye feryat ediliyor, elinde hicbir veri olmadan uyduruyor. Vatandas korkuyor, parayi vergiden sonra %12 getiren mevduata yatiriyor. Ben Turkiye’de yatirim yapmaya bundan 4.5 ay once basladim. O gunden bugune borsa %50 getiri sagladi. Hisse fiyatlari ucuzdu, simdi normale donmeye basladi. Yine de bu senenin sonuna kadar ben borsanin bir %20 daha cikmasini bekliyorum. O zamana kadar korkmadan kendinize IMKB-30 hisselerinden olusan bir portfoy olusturarak yatirim yapabilirsiniz. Ondan sonrasinda ise borsadan cikmaniza gerek yok ama hisse secimlerinde biraz daha dikkatli olursaniz uzun yillar mevduatin cok uzerinde getiri saglayabilirsiniz.

Tabii, bu benim nacizane dusuncem. Turkiye’de islerin kotuye gittigini dusunuyorsaniz, bir kriz bekliyorsaniz, o zaman paranizi euro veya dolara cevirip %3 civarinda doviz cinsinden getiri elde etmeniz de mumkun. Secim sizin. Read More!

Konsolide Butce

Maliye'nin performansini takip etmenin en kolay yolu konsolide (genel) butce acigi/fazlasi rakamlarina bakmaktir. Burada harcamalar ve gelirler kalemlerini ayri ayri incelediginiz zaman hukumetin ekonomik alanda yaptigi faaliyetlerin bir ozetini gorursunuz.

Dunya Gazetesi bir haberle butce durumunu ozetlemis:

"Maliye Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, ocak ayında merkezi yönetim bütçe giderleri 11 milyar 604 milyon, merkezi yönetim bütçe gelirleri 13 milyar 619 milyon ve bütçe fazlası 2 milyar 15 milyon YTL olarak gerçekleşti. ...Merkezi Yönetim Bütçe Gelirleri Ocak 2005 konsolide bütçe gelirlerine göre yüzde 33.7 oranında artış gösterdi. ...Ocak 2004 te 5 milyar 955 milyon YTL faiz ödemesi yapıolmış iken ocak 2005 ayında yüzde 12,5 düşüşle 5 milyar 209 milyon YTL'ye, bu yıl ocak ayında yüzde 56,5 oranında bir düşüşle 2 milyar 261 milyon YTL'lik faiz ödemesi gerçekleştirilmiştir."

Uc seye bakacagiz: Toplam gelirler, faiz disi harcama, ve faiz odemeleri.

Toplam Gelirler %33.4 oraninda artmis. Yani bir onceki seneye gore yaklasik 3.4 milyar YTL'lik artis soz konusu. Cok iyi haber, hem ekonominin buyumesinden kaynaklaniyor, hem de kayitdisinin kayiticine girmeye basladigini gosteriyor.

Faiz Disi Giderler: Bu sene Ocak ayi icin bu rakam 9.2 milyar YTL civarinda gerceklesmis. Bir onceki sene Ocak ayi giderleri sadece 6 milyar YTL idi. Demek ki hukumet faiz disi harcamalarini gelirlerindeki artis kadar arttirmis. Kotu haber. Kemerleri gevsetmeye basladigimizi gosteriyor bu rakam; belki de AKP'nin gelecek seneki secimler icin simdiden secim yatirimi yapmaya basladiginin isareti. Tek iyi tarafi gelirlerdeki artistan daha dusuk bir miktar olmasi.

Faiz Giderleri: Iste haberin en iyisi burada. Kemer sikma politikasinin meyvelerinin toplanacagi yer burasi. Faiz giderleri neredeyse 3 milyar YTL dusmus. Gecen seneki 1 milyar YTL'lik butce aciginin fazlaya donusmesinin sebebi faiz giderlerindeki dususler oldugu acikca goruluyor. Eger faiz disi harcamalarimizi bir onceki yila gore sadece %15 oraninda arttirmis olsaydik (enflasyon rakaminin ck uzerinde bir artis bu), bugun Ocak ayi butce fazlasi 4 milyar YTL olacakti. Yine de buna da sukur!!

Burada yapilmasi gereken butce fazlalarinin borclarin kapatilmasinda kullanilmasi ve faizlerin boylelikle daha da dusurulmesi saglanmalidir. Uzun vadede ise butce fazlalari vergilerin azaltilmasinda kullanilmalidir. Read More!

Alkislar Kartal'a

Hurriyet'te okudugum bir haber beni cok memnun etti. Belediyeler artik cok daha akilli kisiler tarafindan yonetiliyor imajini veriyor.

"İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi ve Kartal Belediyesi; ilçenin, yaklaşık 2.5 milyon nüfus için çekim merkezi olmasını amaçlayan stratejinin somut adımlarını atıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi nisan ayında D-100 karayolu ile Kartal sahili arasındaki 550 hektarlık alan için uluslararası proje fikirlerini açıklayacak. Kartal Belediyesi ise bu projeler kapsamında ilçenin dönüşümünü sağlıklı şekilde sonuçlandırmak için ’belediyeciliğin kitabını’ yeniden yazıyor. "

Bravo!!! Read More!

Sorumsuzlugun Odullendirilmesi

Ben ekonomik vicdani olan bir insan degilim. Insanlarin hakettiklerini almasindan yanayin sadece. Mesela iki futbol takimi (birisi cok guclu, digeri gucsuz) mac yapiyor olsun ve skor ilk yari sonunda 5-0 olsun. Ben guclu takimin mesela oyunu rolantiye almasina ve ikinci yari baskili oynamamasina karsiyimdir. Madem karsindaki takim maca iyi hazirlanmamis soyle 8, 10 tane gol atacaksin ki karsi takim kendine gelsin. Bundan birkac yil once Galatasaray'in Deli Dumrul gibi saldirdigi macta Fenerbahce'den 6 gol yemesi bence gayet iyi oldu. Belki bir dahaki maca daha iyi hazirlanir. Serbest rekabet kosullari altinda guclunun gucsuzu ezmesine karsi degilimdir. Ama takimlardan biri guclu olsun, bunun yaninda maci yoneten hakemler de bu takimi tutuyor olsun (Anelka'nin smacla attigi gol gibi), o zaman is degisir.

Meclis yeni bir yasa cikararak kredi kartlarini sorumsuzca kullanan vatandaslara bir "kolaylik" saglamistir. Parayi agactan topluyorlar ya!!! Bu Galatasaray'in 6-0'lik macta 3-0 gerideyken hakemin Galatasaray'in kalesini minyatur yapmasiyla ayni olay. Hukumetin mac esnasinda "Cok ezildiler yazik, zaten 3-0 gerideler fark daha da acilmasin" deyip mudahale ettigini dusunun. Ne de olsa Galatasaray taraftari "magdur" olmustur yenilen 3 golden sonra, onlari daha fazla magdur etmek yakisik almaz.

Almasaydi baba kredi kartini!! Paralari harcarken iyiydi.

Bankalarin bireysel kredi faizleri aylik %1.85, yillik bilesik faiz %24.6. Siz simdi cikip sorumsuz insanlara senelik %18 faizle borclarini odemelerine imkan taniyorsaniz sunu yapiyorsunuz. Birincisi, efendi efendi borcunu odeyip, gidip bankadan senelik %25'lik faizle kredi ceken vatandasi salak yerine koyuyorsunuz. Ikincisi, benim gibi calisip para biriktiren, biriktirdigi parasiyla banka hisseleri alan yatirimcilarin (banka sahibi oluyorum ben bu durumda) parasini alip yaptigi anlasmayi okumasini bilmeyen, gidip sorumsuzca para harcayan kisilere veriyorsunuz. Bravo yani!!

Daha bitmedi.

Bir de pasa pasa Bag-Kur veya SSK prim borcunu odeyen insanlara yapilan haksizlik var. Calisma ve Sosyal Guvenlik Bakani Dunya Gazetesinin haberine gore soyle demis:

"Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu, dün TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilen yasayla Bağ-Kur ve SSK'ya prim borcu olan vatandaşlara 60 ay taksit imkanı getirildiğini söyledi. Başesgioğlu, prim borcu olanlar için "son defa" getirilen bu kolaylıktan, vatandaşların yararlanmasını istedi."

Birakin affetmeyi, adamlara bir de aftan yararlanmalari icin neredeyse yalvariyoruz. Bu kacinci son defa? Read More!

Serbest Piyasa Ekonomisi Nedir

Serbest piyasa ekonomisi nedir tam anlamamis bir okuyucum su sekilde bir yorumda bulunmus:

"İşçi sınıfının ekonomi cahili olduğu doğrudur. Onun için ben Türkiye işçi sınıfını vesayetim altına almış bulunuyorum. Vasisi olduğum bu işçi sınıfı adına onun yasal temsilcilerinin akıl edemedikleri şu iddiayı ileri sürüyorum: "1989 yılında ABD'nin suratına kapatılmış (beyaz eşya) gümrük kapısı kapalı tutulduğu sürece hiç bir KİT özelleştirilemez!" Hor görmeyin garipleri, bunu diyecek akılları yok diye aç mı kalsınlar? Sermayedar sınıfının izin verdiği kadar liberalizme "faşizm" denir. Liberal düşüncenin işçi düşmanı olmadığını kanıtlamak gerekmiyor mu?"

Buna serbest piyasa ekonomisinin ne oldugunu anlatarak cevap vermek istedim.

Serbest Piyasa Ekonomisi yeri geldiginde isci, yeri geldiginde de isveren dusmanidir. O yuzden cok bir genelleme yapmak dogru degil. Ornegin serbest piyasa ekonomisi Cin'deki tekstil iscilerin dostuyken dunyanin diger taraflaindaki tekstil iscilerinin dusmani. Ayni seyi isverenler icin de soylemek durumundayiz. Tekstildeki bu rekabetten faydalanan tuketicilerdir, o zaman bu durum icin serbest piyasa ekonomisi tuketicinin yanindadir diyebiliriz.

Ote yandan petrol piyasalarina baktigimiz zaman, serbest piyasa olmadigi icin kotu duruma dusenlerin tuketiciler oldugunu, en fazla faydalananlarin isverenler (ureticiler) oldugunu goruyoruz. Bunun yaninda bu piyasada calisan isciler ise sendikalasmadan dolayi ellerine gecen gucten dolayi goreceli olarak iyi maaslar aliyorlar. Kaybeden tuketici. Demek ki genel olarak serbest piyasa ekonomisi tuketicinin yanindadir diyebiliriz. Tuketici kimdir? Hepimiz.

Ozellestimelerle ilgili olarak gorusumun "El elin esegini turku cagirarak ararmis" sozuyle daha once ozetlemistim. Kamu kuruluslari (yani hepimizin sahip oldugu kuruluslar) politik gucu olan (hukumetlerin veya sendikalarin) insanlarin suistimaline ugramaya cok acik. Serbest rekabetle karsilasmis Tekel Sigara Fabrikalarinin veya rekabete karsi korunun Seker Fabrikalarinin durumu ortada. Bugun kar rekoru kiran Ziraat Bankasinin ise daha 4 sene once hazinenin uzerine $20 milyarlik "gorev zararlarini" yiktigini ne cabuk unuttuk. Ulke ekonomisini disariya kapatmanin (kendi kendine yeten bir ulke olmak mesela) husranla conuclandigini yalniz Cin, Rusya gibi sosyalist ulkeler degil Hindistan gibi demokrat ulkelerde aci sekilde ogrendiler. Yine de secim secmenindir. Nasil bir yonetim istiyorsa basa oyle insanlari getirir.

Bu arada ekonomi cahili sadece isciler de degildir. Tekstilcilerden bu sutunlarda az mi bahsettik? Read More!

Cukobirlik'e Bravo

Tnn.net'in haberi (Ana Kaynak: AA):

Çukurova Pamuk Yerfıstığı ve Yağlı Tohumlar Tarım Satış Kooperatifleri Birliği'nin (ÇUKOBİRLİK), üreticilerin girdi maliyetlerini azaltmak amacıyla biyodizel üretimine başlayacağı, Haziran ayı sonunda çiftçilere ilk dağıtımı yapacağı bildirildi. Yüzde 100 yerli ürünlerin kullanımıyla elde edilecek biyodizel için Merkez Yağ Fabrikası'nın yanına yeni bir tesis kurulacağını ifade eden Kılıç, "Yıllık 40 bin ton kapasiteli tesisin inşaatına kısa sürede başlayacağız. Yağ fabrikasının tanklarından da yararlanılacak. Böylece maliyet aşağı çekilecek. Fabrikadaki biyodizel, çiftçiye Haziran ayı sonunda verilecek" dedi.
Alin size direkt devlet destegi olmadan cozum. Mevcut altyapilarinin bir kismini uretimde kullanarak dusuk maliyette uretim yapacaklari icin ve uretecekleri urunu piyasaya degil, direkt uyesi olan ciftcilere dagitacaklari icin (OTV vermeleri gerekiyor mu tam emin degilim) OTV verseler bile yine de kazancli cikabilirler.

Ayrica haberde biyodizelin kanola'dan uretilmesinin bugdaydan uretilmesine kiyasla daha ekonomik oldugu da belirtilmekte. Read More!

Mortgage Banks

This is straight from Raymond James Turkey Daily:

More mortgage banks... According to daily Aksam, 10 banks have applied to BRSA in order to get authorization for operating as a mortgage bank in Turkey. Following the approval of Eurohypo AG and Aareal Bank back in October 2005, General Electric Finance, BNP Paribas, Uni Credito, Banca Intesa, Dexia, DZ Bank and Bank of New York are applied to BRSA in order to get operating rights as a mortgage bank in Turkey. Increasing interest for mortgage financing by foreign financing corporations before the approval of the mortgage bill is confirming Turkey’s real estate sector growth dynamics, thus we perceive these developments positive.

The perfect way to exploit these developments is to acquire a residential real estate developer in Turkey. It is still not too late. Read More!

Ziraat Bankasi

Anadolu Ajansinin haberi:

"Ziraat Bankası Genel Müdürü Can Akın Çağlar, bankanın geçen yıl elde ettiği 2 milyar 640 milyon YTL'lik brüt kar ile 2004 yılında olduğu gibi 2005'te de Türkiye'nin en karlı bankası olduğunu bildirdi.
Çağlar, Kurumlar Vergisi karşılığı ayrıldıktan sonra bankanın 2005 yılı net karının, 1 milyar 802 milyon YTL'ye ulaştığını açıkladı. "


Ziraat Bankasi satisa cikmis olsa getirecegi minimum fiyat $20 milyardir (fiyat kazanc orani olarak 15'i kullandim). Bu senenin sonunda veya gelecek senenin ilk yarisinda satabilirsek hem ulkeye cok buyuk bir sermaye girisi olacak, hem cari acik finansmani daha kolay olacak, hem de butce fazla verecektir. Yani bir tasla uc kus birden vurabilecegiz. Ancak, bu seferde Banka-Is sendikasi (boyle bir sendika yoktur, ama birileri bunu kesin "gorev" edinir) ulkeyi satiyorlar, yagmaliyorlar diye yaygara koparmaya baslar. Bu yalniz Turkiye'de olan olaylar degil ama, Avrupa'da da ekonomi cahilleri var, Asya'da da. Ekonomi cahilleri her yerde var. Read More!

Real Estate Market

Turkey's Real Estate market experienced a revival in the past 2-3 years starting with the decline in interest rates. The government also changed the law to allow foreigners acquire real estate in Turkey. Later that law was overturned. However, government is working on a new law that would again allow foreigners to buy real estate.

The idea behind real estate investments is "convergence" of Turkish real estate prices and European real estate prices. Anectodal evidence suggests that real estate in Turkish Mediterranean is 50% cheaper than French, Spanish, and Greek real estate. The only problem with this idea is that rental yield is too low to justify current prices. However, if you want to move to Turkey or spend extended periods in Turkey then you should seriously consider real estate investments in Turkey. Eventually it will yield a big enough return and until then you can enjoy long Turkish summers and mild winters on the southern and western Turkish coasts.


I, myself, considered investing in Istanbul residential real estate. However, I don’t have any means or patience to rent my place out while the prices reach my target level. The rental yield was about 5% which is too low for my taste anyway. Another option is to buy a place in Antalya (or nearby towns). I will probably go with buying land in Antalya area but this depends on prices.

Currently, I have Is REIT (ISGYO) in my portfolio and I want to add some other REIT if there is an opportunity to buy.

Read More!

I bought TSKB

Today I added 175 shares of TSKB to my portfolio. Now, TSKB has the highest weight in my portfolio. It has a P/E ratio of 12 and a MV/BV (market-to-book) ratio of 2.4. These are very low ratios in Turkish Banking sector. You can find a presentation by TSKB at this address. Read More!

TSKB Aldim

Bugun portfoyume 175 tane daha TSKB hissesi ekledim. TSKB'nin 2005 kari yaklasik $75 milyon ve piyasa degeri defter degerine gore en dusuk banka. Analistler TSKB'nin gelecegini cok parlak gormuyor demek ki. Bakalim kim hakli cikacak. Read More!

Turkish Interest Rates

Turkey's shrinking budget deficit has been the main factor affecting interest rates. A couple of years ago sustainability of the debt was the problem. Today, we will see the budget deficit turn to a surplus and public debt stock start to decline. As a result of the tight fiscal policy real interest rates came down to 7-8% level from nearly 40% three years ago. These are local currency denominated interest rates. The interest rates for 30-year Eurobonds are at 7.1% which is only 2.5% above long-term US interest rates.

If you believe that Turkey's disinflation program will be successful, then local interest rates will go down further and keep fueling the consumption. I strongly believe that Turkish government is on the right track and in two years time we will see inflation below 5% and single digit interest rates. Turkish financial markets are not as efficient as the western markets and for this reason it has been quite easy to profit from the above analysis.

Declining interest rates will favor interest rate sensitive consumption and investments. The biggest winner will be the Turkish banking system, benefiting from both angles. The leader in this sector is Akbank (AKBNK). It is the most expensive stock in my portfolio, trading about 17 times 2005 earnings and 3.8 times the book value. My second choice is Yapi Kredi Bank (YKBNK). It used to be one of the premier banks of Turkey before the financial crises. Recently it was sold for 2.5 billion dollars to Koc Group. Current market value is 4.2 billion dollars. However, it trades around 2.6 times book value. People still have a lot of respect for Yapi Kredi name and I believe it will return to profitability under its new management. I expect it to fetch 3.5 times book value in two years. The other banks in my portfolio are Sekerbank (SKBNK), TSKB, and Fortis (FORTS). They all trade below 3 times the book value and SKBNK and TSKB has low P/E ratios. I believe they will fare better than other banks.

Real Estate market will be another winner in this environment. There are not any reliable sources tracking the real estate market. However, I heard that home values went up by 30% in 2005. Mortgage rates hoover around 12-13% annually. However, they came down from 25% a year ago. Soon, they will go below 10% and we will see another round of appreciation. Current real estate projects target the upper middle class and most of the public have not participated in this game yet. My favorite is construction companies but they are all private. There are a bunch of REITs trading at Istanbul Stock Exchange, most of them trading at a 50% premium over their NAV. I bought Is Gayrimenkul (ISGYO) 4 months ago and since then it appreciated by more than 40%. I still see it favorable but I don't think it will keep appreciating at the same rate. ISGYO trades at 1.6 times the book value.

An indirect beneficiary of real estate market is cement companies. I have Akcansa (AKCNS) in my portfolio, it is the biggest cement company in terms of market capitalization. I bought it four months ago and it appreciated by more than 70% since. This is what I am talking about. It was evident that interest rates were declining and cement prices were increasing four months ago. Yet, i was able to buy this company at such a cheap price.

I also have Marmaris Marti (MMART) in my portfolio. This is also a real estate play, this company is an unsuccessful hotel industry company in one of the nicest places in Turkey. If it goes out of business and sells its buildings it will probably fetch a price of 3 YTL per share. I bought it at 2.15 a month ago and now it trades around 2.40.

Another company is Dogus Oto (DOAS), currently it has a P/E ratio of just 10. They are the distributors of VW autos. I bought it 3 months ago and it went up by 50% since. "Analyst" think that declining interest rates will shrink the demand for cars, that's why this stock is trading at a discount. I just think the opposite, the size of this market in Turkey is still pretty small and there will be lots of people who can't afford to buy a house will instead buy a car. The declining interest rates will make car buying much more easier than buying houses.

The last company is riddled with problems. This is the first company I bought 4.5 months ago but it only appreciated by about 15%. Tupras (TUPRS) is an oil refinery company and recently sold for about 40 YTL per share. Current market price is only 25 YTL and I believe it has the potential to get to 40 in two years' time. However, there are some legal problems with the sale of the company but, I believe they will be resolved favorably.

Overall I am happy with my portfolio. I might add a couple of names soon if I see good opportunites. I will share them with you as soon as I make the transactions. Read More!

Investing in Turkey

Investing in emerging market economies always entails extraordinary risks. Policy makers are usually more populist than their western counterparts; you can find yourself having to deal with unexpected/irrational regulations or taxes. Markets are inefficient, excessively volatile and it may take a lot of time to correct mispricings. This is why emerging market economies provide investors with the biggest of payoffs.
Turkey has experienced several coalition governments and terrible governance in the nineties. The consequence of this was reflected on the country’s economic performance. We had 3 financial crises between 1994 and 2001. Since 2002, however, Turkish economy grew at a cumulative rate of more than 30%; Istanbul Stock Exchange more than quadrupled in value and inflation rate came down to below 8% from 70% in 2001. For a detailed discussion of the economic path of Turkey in the past three years I suggest you to read Serhan Cevik’s posts on Morgan Stanley website.
Until now, I have been commenting on investment opportunities in Turkey in Turkish. My portfolio is given on the right column and it shows the number of shares I have and the price I paid. I started trading (bkz. definition of insider trading) Turkish equities in October 2005, so it’s been about 4 months. Since then my initial investment went up by about 45% in value (in Turkish liras) and US dollar depreciated by about 2%. So, my overall return is about 47%. I am not really happy about this because I did not have enough time to shift my funds to Turkey before the jump in stock prices; recently I bought some stocks at the peak of the market and I still have some funds on the sideline (waiting for a good opportunity).
From now on, I will post my opinions in English as well. I have to remind you that you have to use them at your own risk and don’t forget to read the “Terms of Use” of this website.

What is Insider Trading Anomaly
Recent Academic Studies on Insider Trading
Insider Trading in Netherlands
Insider Trading Returns
Definition of Insider Trading
Is Insider Trading Legal?
How Insiders Use Private Information and Don’t Get Caught?
SEC Regulation on Insider Trading: Section 10b Read More!

DSP'nin Aciklamasi

DSP "reklamin kotusu olmaz" diyerekten bir aciklama yapmis. Hurriyet'ten aktariyorum:

"DSP tarafından hazırlanan Borç Raporu’nda Türkiye’nin "Devletiyle milletiyle, vatandaşıyla şirketiyle, borçla yaşayan bir ülke haline geldiği" ileri sürüldü. Raporda, devletin borcunun 250.4 milyar dolara, vatandaşın borçlarının da 50 milyar YTL’ye yaklaştığına dikkat çekildi. "

Bu aciklama ile AKP'ye zarardan cok kendilerine zarar veriyorlar. Turkiye'deki krizin sorumlusu olarak halk hala DSP'yi sorumlu goruyor, unutan bir kac kisi varsa da bu haber sayesinde onlar da tekrar hatirlamislardir bu durumu. Iki noktayi belirtecegim. Birincisi borc stogu 1 sene once 245 milyar dolardi. Yani bir senedeki artis sadece %2, kati maliye politikasi ve ozellestirmeler devam ederse yakin zamanda borc stokunda azalmalari da gorebilecegiz.

Ikinci nokta ise Turkiye'nin bu hale gelmesinde tek sorumlunun AKP olmadigidir. 1990'da Mesut Yilmaz ile baslayip, Suleyman Demirel (en buyuk darbe bu sahis vurmustur sosyal guvenlik sistemini cokerterek), Ciller, Erbakan, ve nihayetinde Ecevit ile sonlanan siyasetcilerin hepsinin sagolsunlar corbada tuzu var. Erdogan da cok iyi degil ama maalesef elimizde daha iyisi yok. O yuzden zaten AKP'yi destekliyorum. Read More!

Marketlere Sinirlama

Gune neseli baslamistim, websitesinde artik ingilizce de yorum yapacaktim. Taa ki, Hurriyet'te su haberi gorene kadar:

"AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Fatih Arıkan'ın, büyük mağazaları tanımlayan ve çalışma usullerini belirleyen kanun teklifi, TBMM Başkanlığı'na sunuldu. Teklif, büyük mağazaların, hafta içi 10.00-20.00 saatleri arasında çalışmasını öngörüyor. Bu mağazaların haftada 1 gün kapalı tutulmasına da odalar ve belediyeler karar verecek. Büyük mağazaların kurulmaları ve ticari faaliyette bulunmaları ile denetlenmelerine ilişkin usul ve esasları düzenleyen teklif, hangi ad altında olursa olsun, büyükşehir, il, ilçe ve belde belediyeleri sınırları içinde kalan, toplam alanı 400 metrekare üzerinde satış alanına sahip veya 3'ten fazla şubesi olan mağazaları kapsayacak. ...Büyük mağazalar, ürünlerin etiket fiyatını, tedarik fiyatının altında belirleyemeyecek. ... Bu mağazalar, zamanı ve süresi belirlenmemiş indirimli satış kampanyaları yapamayacaklar. İndirimli satış kampanyalarını, ancak bağlı bulundukları odadan izin almak kaydıyla, bayramlarda ve özel günlerde, ticari faaliyetlerinin tasfiyesi ve işyeri değişikliği halleri ile yaz ve kış sezonu bitiminde, mevsim sonu indirimi olarak yapabilecekler."

Oha falan oldum yani!!! Bu teklif once CHP'den geldi zannettim. Bu gereksiz, mudahaleci, ve korumaci Avrupa mentalitesinden baska birsey degildir. Kucuk, verimsiz calisan bakkallari korumak adina 70 milyon tuketiciyi magdur duruma dusurmektir. Size ne? Adamlar dukkanlarini kac saat acik tutmak istiyorlarsa tutsunlar, isteyen 3 saat calisir isteyen 24 saat. Adam malini bedava dagitmak istiyorsa birakin yapsinlar. Rekabet edemeyen is sahiplerinin halkin ensesine kene gibi yapisip kanini emmesine izin verilmemelidir (Cok duygusal mi oldu bu kisim? Bilimsel yaklasalim olaya o zaman).

Iktisadi buyumenin maksimize edilmesi icin temel sart piyasalarin serbestlestirilmesidir. Tuketici ve verimlilik her seyden once gelmelidir. Piyasa ekonomisinin islemedigi durumlarda (ornegin Karteller veya Tekellerin hakim oldugu piyasalar) ekonomiden anlayan uzmanlarin mudahalesi dusunulebilir. Bunun disindaki tum durumlar icin mudahaleler faydadan cok zarar getirir. Perakende magazacilik piyasasina baktigimiz zaman birbirinden bagimsiz binlerce satici ve milyonlarca alicinin oldugunu goruyoruz, yani teknik olarak rekabetci piyasaya cok yakin bir piyasa. Ayrica economies of scale dedigimiz buyuk saticilarin kucuklere karsi bir maliyet avantajinin oldugu bir piyasa (Buna baska bir ornek de tarim, buyuk ureticiler kucuk ciftcilere kiyasla maliyet avantajina sahip). Bu piyasalari kendi haline biraktigimiz zaman zamanla daha verimli ve rekabetci olan buyuk firmalarin sayisinda artis olacak, bu hem kaynaklarin daha verimli kullanilmasini saglayacak hem de tuketici urunleri daha ucuza tuketebilecektir.

Simdi siz kalkip buyuk firmalarin rekabet gucunu sinirlayacak duzenlemelerde bulunursaniz bu surec sekteye ugrayacak ve kucuk firmalar daha uzun bir sure piyasada kalacak ve tuketiciler de dusuk fiyatlar icin daha uzun sure beklemek durumunda olacaktir. Yani kucuk firmalari (bakkallar ve kucuk supermarketler bunlar) korumak adina tuketiciyi ve bu sektore yatirim yapan buyuk ureticileri magdur edecek bu duzenleme.

Fatih Arikan isimli milletvekili (bakkalvekili mi demeliydim yoksa?) vermis bu kanun onergesini. Bir koseye yaziyoruz. Read More!

Biyodizel II

Bu haberi daha yeni gordum. Biyodizel konusuna diger bir acidan bakiyor. Ozetle Turkiye'deki biyodizelin tonu 720 dolara ithal edilen bitkisel yaglardan imal edildigini, ote yandan motorinin ithal fiyatinin sadece $420 oldugu belirtiliyor.

Biyodizel'e tesvik verilmesi durumunda cari acik konusunda da demek ki bir iyilesme degil kotulesme gerceklesecegi gorulmekte. Enerji bagimliligi marjinal olarak azalacak, ote yandan bu bagimlilik bitkisel yaglara dogru kayacaktir.

Bu yazidan sonra biyodizel'e tesvik verilmesine daha da karsi oldugumu belirtmeliyim. Read More!

Biyodizel ve tesvikler

Hurriyet'in haberi:

"Enerji ve Biyodizel Üreticileri Birliği Başkanı Tamer Afacan, ülkemizde biyodizel üretiminin piyasada yerini alabilmesi için yerli ürünlerden elde edilen biyodizelin ÖTV’den muaf tutulması gerektiğini söyledi. Afacan, "Bugün itibariyle biyodizel maliyeti 1,25 YTL olup KDV ve kar ilavesiyle 1,50 YTL fiyatla satılmaktadır. Eğer bu fiyata birde 65 Ykr ÖTV ilave edilirse 2.04 YTL olan motorin fiyatının üzerine çıkacaktır. Bu durumda biyodizel avantajlı olmaktan çıkacak ve firmalar üretimden vazgeçecek" dedi."

Bir vergiden muaf tutulmak devletten tesvik istemekle es anlamlidir. Petrol urunleri OTV verirken biyodizel ureticilerinin vergi vermemesi yaklasik olarak biyodizel uretimi*0.65 YTL vergi kaybina yol acacaktir. Hukumet bu vergi kaybini baska yollardan finanse edilmek durumunda kalacaktir. Insnalarin anlamadigi paranin agacta yetismedigidir.

Goruldugu uzere biyodizel uretim maliyetleri motorin ithalat maliyetlerinin uzerindedir. Yani disaridan litresini 1.4 YTL'ye almak varken iceride 1.5 YTL'ye uretmelimiyiz. Hos ben biyodizel uretim maliyetinin bunun cok daha uzerinde oldugunu dusunuyorum. Turkiye'deki birlik baskanlarinin rakamlari kendi amaclarina gore kafadan uydurduklarini dunku "Yoksulluk Siniri" baslikli yazimda belirtmistim. Bence biyodizel motorinden 10 ila 65 kurus arasinda daha pahali bir alternatif. 65 kurus ust sinir cunku OTV olmadan biyodizel ureticileri kar yapabiliyorlar. Goruldugu uzere biyodizel uretimi hem ekonomik verimlilik olarak, hem de vergi kaybi olarak negatif etkileri olan bir faaliyet.

Biyodizel uretimini destekleyen tek pozitif nokta enerjide disa bagimliligi azaltacak olmasidir. Iceride ne kadar biyodizel uretirsek, disaridan o kadar az petrol ithal ederiz. Su an petrol ithalinde bir sorun yasamiyoruz, istedigimiz zaman istedigimiz kadar ithalat yapabiliyoruz. Ciddi bir problemle karsilastigimiz zaman zaten biyodizel uretimi bizi kurtarmaz. O yuzden biyodizel'e tesvik vermek bizim gibi "Zugurt Aga" pozisyonunda olan bir ulke icin uygun dusmez. Birakin Avrupalilar tesvik versinler, Amerikali ve Kanadalilar seluloz kullanarak (yani ot, saman, misir kocani) kullanarak biyodizel yapma teknolojisini gelistirsinler, maliyetler azalsin, biz ondan sonra girelim bu ise.

Herkes devletten birsey istiyor. Kimse acaba biz tesvik olmadan tarimdaki verimliligi arttirarak biyodizeli ekonomik olarak uretebilir miyiz diye sormuyor. Bence biyodizel'i tesvik yarardan cok zarar getirir. Simdiki ciftcilerimiz ekonomik olarak uretim yapamiyor ise bilimsel uretim yapan "Tarim Sirketleri" onlarin yerini zaman icerisinde alacaktir. Tarim Turkiye'nin potansiyel olarak rekabetci oldugu alanlardan birisidir ama verimliligimiz diger ulkelerin "simdilik" cok altindadir. Read More!

YOKSULLUK SINIRI

Turkiye'de herkes yoksulluk sinirini kafasina gore belirliyor. TNN.NET'te bir haber gordum bugun:

"Türkiye Kamu-Sen, 4 kişilik ailenin Ocak ayı yoksulluk sınırını bin 922 YTL 25 YKr olarak hesapladı. Türkiye Kamu-Sen'in hesaplamalarına göre, Aralık 2005'te bin 900 YTL 44 YKr olan 4 kişilik ailenin asgari geçim haddi (yoksulluk sınırı), geçen ay 21 YTL 81 YKr (yüzde 1.14) artarak bin 922 YTL 25 YKr'ye yükseldi." (bkz. yüzde hesaplama)

Kamu-Sen 1.33 YTL/$ doviz kuru kullanarak 4 kisilik bir ailenin yoksulluk sinirini aylik $1445.3 ve senelik olarak $17343.6 olarak belirlemis. Analiz edelim.

Birincisi baska baska kurumlar baska baska yoksulluk siniri belirliyorlar. Ornegin Harb-Is 1625.46 YTL olarak hesaplamis 4 kisilik bir ailenin yoksulluk sinirini. Turk-Is bir ay onceki yoksulluk sinirini 1650 YTL olarak aciklamis. Yani yoksulluk siniri sendikalarimiza gore senelik $14700 ile $17300 arasinda bir yerlerde.

Nasrettin Hoca'ya 1000 kirbac ceza vermisler. "Ulan, ya siz hayatinizda hic kirbac yemediniz, ya da sayi saymayi bilmiyorsunuz" demis. Ben de sendikalarin sayi saymayi bilmediklerini gosterecegim simdi.

Turkiye'de $1'a alinan ortalama bir mal dunyanin en zengin ulkesi olan Amerika'da ortalama $1.60'a alinabiliyor. Yani Amerika Turkiye'ye kiyasla %60 daha pahali, o yuzden de satin alma esitligi (purchasing power parity) olmasi bakimindan Turk rakamlarinda 1'e 1.60'lik bir ayarlama yapmamiz gerekli. Nasil yani? Kamu-Sen'in hesaplamis oldugu yoksulluk siniri mesela Amerika'da 1.6*$17343.6 =$27749.8 dolardir.

Yani Amerika'nin yoksulluk sinirini Kamu-Sen hesaplamis olsaydi $27750 gibi bir rakam aciklayacakti. Amerika'daki resmi yoksulluk siniri ise (detayli bilgi icin buraya bakiniz) 2005 yili icin $19350'dir. Amerika ve Turkiye'nin ayni yoksulluk sinirina sahip oldugunu varsayarsak (satin alma guvune gore ayarlamalari yaptiktan sonra tum ulkelerin ayni yoksulluk sinirina sahip olmasi da gerekir aslinda) 4 kisilik bir ailenin yoksulluk siniri aylik 1340.39 YTL olmalidir. Bu rakam dunyanin en zengin ulkesi olan Amerika'daki standardin Turkiye'ye uyarlanmis seklidir. Demek ki Kamu-Sen yoksulluk sinirini aciklarken %43.41 oraninda arttirarak abartili bir rakam sunuyor. Sebebi isverenle gorusmelerde bir avantaj saglamak.

Sunu da belirtmeliyim ki Amerika'nin acikladigi rakamlar bile bence cok abartili. Mesela Amerika'da yoksulluk sinirinin altinda 36 milyon kisi var, yani Turkiye'nin yarisi kadar bir topluluk Amerika'da yoksul. Bu nufusun %12'sine denk geliyor. Kamu-Sen'in standardini Amerika'ya uyarlasak nufusun %20'si "sozde yoksul" olacakti.

Turkiye'de boyle sarlatanlar oldugu surece ve "gariban edebiyatina" canak tutan basin oldugu surece adam olamayiz. Yanlis anlasilmasin, ne isci dusmaniyim, ne de isveren dusmani. Ama tesvik isteriz diyen isveren'e de, dolayli olarak 2 milyar maas isteriz diyen isciye de yeri geldiginde hak ettigi cevabi veririm. Read More!

Dolar faizleri ve Dolarizasyon

Finansbank'in 1 yillik mevduata uyguladigi faiz oranlari TL'de %14, Dolarda %3 ve Euro'da %2.5. Dolar %10'dan daha fazla nominal deger kazanmadigi surece TL'ye yatirim yapmak daha cazip.

Serhan Cevik bugunku yazisinda Turk ekonomisinin once dolarizasyondan simdi de de-dolarizasyondan gectigini belirtiyor. Bu su demek: enflasyonun yuksek oldugu zamanlarda insanlar ellerindeki Turk parasini Amerikan Dolarina (veya Euro'ya) cevirerek kendilerini bir bakima koruyorlardi. Ancak son 3 yildir Turk lirasi enflasyona ragmen acimasiz bir sekilde dolara ve euro'ya karsi deger kazanmaya basladi. Bu surec icerisinde Turk vatandaslari da yavas yavas ellerindeki yabanci para birimlerini Turk lirasina cevirerek degerlendirmeye basladilar. Bu ne kadar gerceklesmis bir ona bakalim. Serhan Cevik Merkez Bankasi verilerini kullanarak Turk yatirimcilarin portfoylerindeki dolar cinsi varliklarin orani 2001 yilindaki %43.8'den 2005 yilinda %26.1 degerine geriledigini belirtiyor. Toplam portfoy buyuklugu ne kadar bilemiyorum ama mevduat ve devlet borclanma senetlerinin tamamini icerdigini biliyorum. Mevduatin toplam buyuklugu 220 milyar YTL civarinda, Turkiye'nin de borcu yaklasik 250 milyar dolar civarinda olduguna gore, yabancilarin tuttuklari varliklari cikardiktan sonra toplam portfoy buyuklugunun 400 milyar YTL civarinda bir yerde oldugu gorulmektedir. Bu Turk yatirimcisinin elinde hala $70 milyar civarinda bir doviz oldugunu gostermektedir.

Isin komik tarafi yabancilar da disaridan para sokuyor, yerliler de ellerindeki paralari yavas yavas liraya ceviriyorlar. Bunun sonucunda da TL asiri talep nedeniyle surekli deger kazaniyor, hem de cari acik mari acik dinlemeden. Bu nereye kadar boyle gider bilinmez ama talep yonunun su aralar cok guclu oldugunu sagir sultan bile biliyor. Ben de daha gecen hafta taze $2500 dolar bozdurdum, simdilik kenarda bekliyorum.
Turkiye'deki %12'lik (vergi sonrasi) faiz kazanci Amerika'daki %4'luk kazanctan iyidir. Bu arada Turkiye'deki dolar cinsi faizler Amerika'daki dolar cinis faizlerden nedense daha dusuk. Nedenini bir bilen varsa yorumlara yazsin lutfen. Read More!

Trafik Kazalari istatistikleri

Kendimin de uzun suredir merak ettigi bir konu olan trafik kazaları istatistikleri hakkında arastirma yaptim. Arastirma dediysem Sinan Aygun'un yaptigi cinsten. Baskalarinin toplayip internet'e koydugu istatistiklere bakip bilimsel bir yaklasima sahip olmadan verileri yorumladim. Baska birisi benim yorumladigimdan farkli bir sekilde yourmlayabilir bu verileri anlayacaginiz.

Oncelikle Hurriyet'te Erdogan'in "Duble yollar sayesinde kazalar yüzde 65, ölüm oranları yüzde 94 azaldı" seklinde bir aciklamasini gordum (bkz. yüzde hesaplama). Hemen "Vay beeee!!!" dedim icimden. Sonra da bu aciklama ne kadar dogru bir arastirayim dedim. Emniyet Genel Mudurlugu periyodik olarak trafik kazalariyla ilgili istatistikleri yayinliyor. Benim ulasabildigim son rapor burada. Ben genel istatistikleri asagiya aktariyorum ve onlari yorumlayacagim. Sutunlar sirasiyla: YIL, KAZA ADEDI, OLU SAYISI, YARALI SAYISI, KAZA BASINA OLU ORANI, VE YARALI BASINA OLU ORANI

YilKazaOluYaraliOlu/KazaOlu/Yarali
198036,9144,19924,60811.4%17.1%
198140,9534,44129,74410.8%14.9%
198246,2494,88435,97610.6%13.6%
198355,2085,20144,7699.4%11.6%
198460,8405,73150,5219.4%11.3%
198565,8315,68051,5868.6%11.0%
198692,6257,31571,2647.9%10.3%
1987110,2077,53080,3216.8%9.4%
1988107,6516,84679,1746.4%8.6%
1989103,7586,33280,0136.1%7.9%
1990115,2956,28687,6935.5%7.2%
1991142,1456,23190,5204.4%6.9%
1992171,7416,21494,8243.6%6.6%
1993208,8236,457104,3303.1%6.2%
1994233,8035,942104,7172.5%5.7%
1995279,6636,004114,3192.1%5.3%
1996344,6415,428104,5991.6%5.2%
1997387,5335,181106,1461.3%4.9%
1998440,1494,935114,5521.1%4.3%
1999438,3384,596109,8991.0%4.2%
2000466,3853,941115,8770.8%3.4%
2001409,4072,95494,4970.7%3.1%
2002407,1032,90094,2250.7%3.1%
2003(*)422,3022,81895,3240.7%3.0%
2004(*)494,8513,082109,6810.6%2.8%
2005(**)570,4193,215123,9850.6%2.6%

Kaza sayisi her sene kabaca %12 civarinda artis gosteriyor. Bu bence trafikteki arac sayisindaki artistan kaynaklaniyor. Maalesef bu konuda veri elimde yok. Diger bir aciklamada ortalama soforun arac kullanma yeteneginde dusus olmasi (Nerde o eski soforler be!!) veya ortalama arac hizlarindaki artis (ortalama hiz ile kaza sayisi arasinda bir iliski oldugunu varsayiyorum).

Trafik kazalarinda olu sayisinda ise 1980'den 1987'ye kadar bir artis ve sonrasinda da 2003 yilina kadar bir azalma soz konusu. 2004 ve 2005 yillarinda ise %5 civarinda bir artis soz konusu. Demek ki Basbakan trafik kazalarinda %94 oraninda bir azalma var dedigi zaman bu rakami tabiri caizse uyduruyor. Yok boyle birsey. Nereden bulmus olabilir bu rakami? Atiyorum Adana ile Elbistan arasinda duble yol yapilmadan onceki yil 100 kisi olmus olsun (3 tane buyuk otobus kazasi ve bir duzine araba kazasinda); duble yol yapildiktan sonraki sene 3 tane araba kazasinda 6 kisi olmus olsun. "Istatistikler" neyi gosteriyor? Olum oranlarinda %94 azalma var!!!!!

Demek ki Erdogan'in rakamlari yanlis. Yine de 1987 yilindan itibaren olu sayisinda dusus olmasi gercekten cok iyi. Nasil acikliyoruz bunu? Trafik kazalarindaki yarali sayisi 1987 yilindan sonra da artmaya devam ediyor. Ancak trafik kazasi basina olu orani ve yarali basina olu orani tutarli bir sekilde her sene dusus gosteriyor. Bu ne demektir? Bence imal edilen araclar suruculeri olumcul kazalara karsi daha iyi korumaktadir. Artan arac kalitesinin yaninda, emniyet kemeri uygulamasi, ve daha guvenli yollar ikincil oneme sahip faktorlerdir. Bunu trafik kazalarindaki artisin gunumuze kadar devam etmesinde ve yarali sayisinin da 1995 yilina kadar artmasindan anliyoruz.

Istatistiklerdeki ilginc bir nokta ise ekonomik krizin oldugu 2001 ve 2002 senesinde trafik kazalarinda %12, yarali sayisinda ise %20'lik dususlerin gorulmus olmasidir. Buradan su sonucu cikariyoruz. Pahali petrol insanlarimizin hayatini kurtariyor. Simdiki dusuk doviz kuru insanlarin daha ucuza benzin almasina ve daha cok araba kullanmasina neden oluyor. Bunun neticesinde TL;nin degerlenmeye basladigi son 3 senede trafik kazalarinda %40, yarali sayisinda %30, ve olu sayisinda %11'lik artislar gorulmustur. Son 3 yilda Turk lirasi dolara karsi yaklasik %75 civarinda deger kazandi. Demek ki Turk lirasindaki her %1'lik deger artisi yaklasik 40 vatandasimizin olumu ve 4000 vatandasimizin da yaralanmasina neden oluyor. (Bu cok ama cok kaba bir hesaplama tabii ki. Doalr cinsinden petrol fiyatlarindaki son 3 senedeki artisi, trafikteki arac sayisindaki artisi, hasar oranlarindaki dogal azalisi hesaba katmadik. Yine de size kabaca bir fikir verir diye dusunuyorum)

Bence trafik kazaları istatistikleri hakkında cok guzel bir analiz oldu. Hemen Sinan Aygun gibi bir basin toplantisi yapayim ve sonuclari aciklayayim!!!

Fraktallar
Fraktal nedir?
Çernobil Faciası
Türev Konu Anlatımı: Türev Nedir
Nükleer Kirlilik
Nükleer Santraller
Nükleer Enerjinin Zararları
Gönüllü Çevreci Kuruluşlar Read More!

Sekerbank

Piyasa degeri defter degerine oranina gore Turkiye'dei en ucuz bankalardan bir tanesi Sekerbank. Rabobank su anki piyasa degerinin %30 altina bir fiyata Sekerbank'i satin alma opsiyonuna sahipti. Bu fiyat ilk anlastiklari fiyatin $100 milyon dolar uzerinde oldugu icin satin almaktan vazgectiler. Mahkemeye giderek ilk anlastiklari ucuz fiyattan satin almayi deneyecekler. Hurriyet'ten Erdal Saglam bu konudaki goruslerini bildirmis. Ozetle, Rabobank hata yapti, bu bankayi bir daha bu fiyata alamaz diyor. Detaylari buradan bulabilirsiniz. Read More!

Iscilik Maliyetleri ve Maaş bilgileri

Turkiye'deki yuksek maaşlar ve iscilik maliyetleri ureticileri zor durumda birakmaya basliyor. Hurriyet gazetesi haberi su sekilde vermis:

"Sabancı Holding Lastik, Takviye Malzemeleri ve Otomotiv Grup Başkanı Turgut Uzer, özellikle son üç yılda, lastik üretim merkezlerinin Uzakdoğu, Hindistan ve Orta Avrupa ülkelerine taşındığına dikkat çekerek, "Özellikle Türkiye’nin ana pazarı olan Avrupa’da karşı koyulması çok zor bir rekabet ortamı oluştu. Türk lastik sektörü yol ayrımında" dedi. Turgut Uzer, düşük işçilik maliyetleri ve uygun koşulları nedeniyle çokuluslu lastik şirketleri için çekici bir üretim üssü olan Türkiye’nin, artan işçilik maliyetleri nedeniyle bu çekiciliğini kaybettiğini söyledi. "

Isciler acisindan kotu bir durum, sermaye kazanacagini orada olmazsa burada kazaniyor, oysa isciler icin oyle bir hareket serbestisi soz konusu degil. Iscilerin durumunu asgari ucreti arttirarak duzeltmeye calisan hukumetin asil yapmasi gereken istihdam uzerindeki vergileri azaltmasidir. Yuksek vergiler hem kayitdisini cazip hale getiriyor, kayitdisina kaymak istemeyen ureticileri de baska ulkelere kacmaya tesvik ediyor.

Iscilik maliyetleri yalniz bizim problemimiz degil, Amerika'da bu konuda uzun suredir cok muzdarip. Dusuk seviyedeki islerin gocmenlere gitmesine aldirmayan Amerikalilar, yuksek maas veren islerin Hindistan, Irlanda, vs. gibi offshore mekanlara kaymasina tahammul edemiyor. Cozum olarak neyi oneriyorlar? Surekli egitim ve yeni is alanlari acacak icatlar. Turkiye bu konuda ne yapacak merakla bekliyorum.

Maaş bilgileri ve ucretler konusunda yazilmis en son yazimiza buradan ulasabilirsiniz. Read More!

Hindistan'da Yatirim

Bu konudaki arastirmalarim devam ediyor ancak kucuk bireysel yatirimci icin pek iyi haberlerim oldugu soylenemez. Oncelikle Hindistan henuz piyasalarini disaridaki bireysel yatirimcilara acmis degil. Gayrimenkul, bono, ve hisse senedi alabilmeniz icin Hint vatandasi veya Hint orijinli olmaniz gerekiyor. Ayrica ulkeye soktugunuz parayi istediginiz zaman disariya istediginiz gibi cikarma sansinizda olmuyor. yani hala sermaye hareketleri uzerinde buyuk kisitlamalari var. O sebepten dolayidir ki ulkeye Cin'e kiyasla (hatta Turkiye'ye kiyasla) cok kucuk miktarda sermaye geliyor.

Ancak kurumsal yatirimcilar icin kapilari daha fazla acmislar. Buyuk miktarda sermayeniz var ise ulkeye girmeniz ve yatirim yapmaniz cok daha kolay.

Amerika'daki yatirimcilarin onunde Hindistan'a yatirim yapmak icin iki tane yol var. Birincisi yatirim fonlari (mutual funds veya exchange traded funds). Bu opsiyon icerisinde benim en cok tuttugum borsada islem goren IIF sembolune sahip fon. Ikinci opsiyonunuz ise American Depository Receipts (ADRs) denilen Hint hisse senetlerinden bazilarinin Amerikan borsalarinda islem gorenleri. Bu sirketlerin listesine linklerim icerisinde yer alan "Indian Stock Market Blog"dan ulasabilirsiniz. Bu sirketler arasinda benim yakindan takip ettigim ICICI Bank var, ticker sembolu IBN.

Hint borsasi ve gayrimenkul sektoru uzun vadede cok buyuk potansiyele sahip. Yakin zamanda buyuk artislar olmus varlik fiyatlarinda. O yuzden bugun icin belki fiyatlar biraz pahali olabilir ama cok uzun vadeli yatirim yapmayi dusunuyorsaniz bence hic beklemeyin IBN'i alin derim.

Bence en yuksek getiriyi sadece Hindistan'a rupee cinsinden yatirim yapan gayrimenkul sirketleri getirecektir. Gayrimenkul'un yaninda buyuk potansiyele sahip daha bircok sektor var. Arastirmalarim devam ediyor, yer yer sizlerle paylasacagim. Read More!

Devaluasyon

Veysel Bey'in cari acikla ilgili yazdigi yoruma karsi verdigim cavabi asagiya aktariyorum.

Kisisel olarak dolar kurunun 1.5-1.6 seviyesine kendiliginden gelmesine bir itirazim yok, hatta boyle birseyi olumlu bile karsiliyorum. Ancak ekonomi yonetimi kaynakli bir devaluasyon hakkinda kafamda ciddi soru isaretleri var.

Devaluasyon yapmaktaki problem Merkez Bankasinin kredibilite problemidir. Bir kere yatirimcilara "serbest kur politikasi" izliyoruz dedikten sonra tutup devaluasyon yapmaniz adamlari uzun zure bizim piyasalardan kacirir. Iste o zaman bizim devaluasyon yapmamiza gerek kalmadan butun varlik fiyatlari (bono, hisse senedi, gayrimenkul) buyuk bir cokuntu yasar. Merkez Bankasi "caktirmadan" dovize mudahale etmeye calisiyor ama nafile. Bu ancak ulkeye girmek isteyen sicak paraya firsat vermekten baska bir ise yaramiyor. O yuzden yaptigimiz ustu kapali mudahaleler bir bakima "problemi" daha da kotu bir vaziyete sokuyor.

Bence bu konuda yapilmasi gereken hic bir sey yapmamak. Butce aciklarini kapattikca ve enflasyonu dusurdukce reel faizler de dusecektir. Ote yandan hisse senetlerinin fiyatlari normale yaklasmaya basladi ve cazibesini yavas yavas kaybetmeye basladi (bence normal fiyat seviyesi 55,000 civarinda). O yuzden sicak paranin ilgi duydugu enstrumanlar cazibesini kaybetmeye baslarsa sicak para da iceriye girmeyecek ve kurlardaki asagi yonlu baski ortadan kalkacaktir. Ote yandan gayrimenkul fiyatlarinda yukselme potansiyelinin daha fazla oldugunu dusunuyorum. Ancak buraya yapilan yatirimlar da uzun vadeli yatirimlardir ve istihdami arttirici niteliktedir. O yuzden bu alanda bir tehlike gormuyorum.

Neticede hukumet kati butce disiplinine devam ettigi surece hem bir kriz cikmasini beklemiyorum, hem de sicak para probleminin kendiliginden azalacagini bekliyorum. Ithalatcilarin iyice azalan kar marjlari da belki bu vesileyle onlar uzerinde "yeni careler" bulmalari bakimindan bir baski yaratir. Read More!

Cari Acik Finansmani

Bir onceki yazida cari acik probleminin yapisal sorunlardan kaynaklandigini ve doviz kurundaki yukselmenin bu problemi ancak gececi olarak hafifletecegini belirtmistir. Bu yazida ikinci bir nokta olan cari acigin finansmani kismina deginecegiz.

Cari acigin insanlari rahatsiz etmesinin ikinci bir nedeni insanlarin "Ya yabancilar paralarini alip kacmaya calisirlarsa ve bu da bir ekonomik krize daha neden olursa" korkusudur. Yerli midir yersiz midir bu korku ona bakalim.

2005 yilinda cari islemler dengesi $22.9 milyar acik vermis. Normalde bunu finance etmenin iki yolu var: birincisi ulkedeki doviz tasarruflarinizi kullanmak, ikincisi yabancilarin doviz kaynaklarini kullanmaktir. Eger birinci yol ile finansmani yapiyorsaniz ve cari acik da azalacak gibi degilse bir sure sonra ulke duvara toslayacaktir. Ote yandan ikinci yol ile finansmani gerceklestiriyorsaniz o zaman kisa vadede problem yok demektir. Ancak uzun vadede yapisal problemleri cozmeniz gereklidir.
Turkiye nasil saglamis finansmani ona bakalim. Oncelikle $2 milyarlik bir net hata ve noksan kalemi var, bu kayitdisi yollardan ulkeye doviz girdigi anlamina geliyor (kayitdisi ureticilerin yaptigi ithalat olarak dusunulebilir). Bunu dustukten sonra geriye $20.9 milyar kaliyor finance edilecek. 2005 yilinda yabancilar net $8.6 milyar dolarlik dogrudan yatirimlar gerceklestirmisler. Bunlar tum ulkelerin gormek istedigi cinsten, istihdami arttiran, teknoloji transferine on ayak olan yatirimlar. Bunlari da dusunce geriye $12.3 milyar dolarlik bir miktar kaliyor finance edilecek. Bankacilik sektoru disardan $9.1 milyar tutarinda (genelde 3,5,7 yil vadeli sendikasyon kredisi basligi altinda) kredi elde etmis. Bunlarin buyuk cogunlugu uzun vadeli oldugu icin bu bakimdan da bir problem yok. Bir de sirketlerin aldigi krediler var, bunlar da genelde uzun vadeli krediler. Bunlarin tutari ise $13.5 milyar dolar.
Gordugunuz uzere cari acigin finansmani uzun vadeli kredi ve yatirimlar ile 2005 senesinde cok kolay bir sekilde saglanmis. Bunun ustune bir de ulkeye sicak para girisi var. Ulkeye giren net sicak para miktari tam $15 milyar dolar. Kamu sektoru de 2005’de 7.5 milyar dolarlik borc odemesi yapmis disariya.
Rakamlari alt alta siraladigimiz zaman 2005 yilinda toplam finansmanimiz $38.7 milyar dolari buluyor. Yani ihtiyacimiz olanin neredeyse iki kati. Iste bu yuzden 2005 yilinda merkez bankasinin rezervleri $36 milyardan $50.5 milyara yukseldi. Neredeyse kulaklarimizda para fiskiriyor, yatirimcilarin cogu da ekonomiden (ekonomi nedir?) anlamayan kose yazarlarinin gazina kapilip piyasaya kriz cikacak korkusuyla girmiyorlar. Varsin girmesinler, biz de ucuz tarafindan hisseleri satin almaya devam edelim.
Read More!

Cari Acik Mari Acik!!

Cari acik konusunda ozellikle dun ve bugun medyada bir cok yazi cikti. Ekonomiden anlamayanlar "cari acik rekor kirdi, ulke batti batacak" tonunda yazilar yazarken, mesela Deniz Gokce benim goruslerim dogrultusunda (bu akilli, mantikli analiz demek oluyor :)) bir yazi yazmis.

Dogrudur, cari acik $22.9 milyar dolar ile rekor kirmistir. Ulke disariya sattigindan cok daha fazlasini disaridan aliyor. Ancak bu oyle doviz kurundaki yukselmeyle duzelecek bir problem degil. Bugunlerde agizlarda sakiz olan ifadeyle "Problem yapisal abi". Yapisal problem ne demektir?
Yapisal problem fiyatlardaki hafif oynamalarin ureticilerin/tuketicilerin davranisini dramatik bicimde degistirmeyecegi durumlara denir. Mesela 2005 yili icerisinde biz asagi yukari $19 milyar dolarlik petrol ve gaz ithalati yapmisiz. Niye yapmisiz? Cunku ulkemizde ciddi miktarda ne petrol var ne de dogal gaz. Simdi doviz kuru degisse ne yazar degismese ne yazar? Kendinizi sikarsiniz, biraz daha az benzin, biraz daha az gaz kullanirsiniz (belki komur sobasi falan kurarsiniz) ama nihayetinde yine ithalata devam edersiniz. Ulkenin altinda petrol damari yok ki ne yapacaksiniz? Zaten bu $19 milyar dolarlik kalemi duserseniz cari acik bir anda neredeyse sifirlaniyor.
Diger ithal ettigimiz kalemler ise makine ve techizat, bunun yekunu de $8-9 milyar dolar civarinda. Doviz kurunun artmasi bizim daha az makine almamiza ve daha fazla isci calistirmamiza yol acar. Yine de bir cok sektorde isciler makinelerin yerini tutmaz (3000 tonluk presin yaptigi isi kac isci yapabilir?) ve ureticiler bu makineleri yuksek kurdan almak zorunda kalirlar. Akliniza dogal olarak “peki bu makineler neden Turkiye’de yapilmiyor?” sorusu gelebilir. Onemli bir nokta. Kendi sirketlerimizde bu makineleri uretebilecek teknoloji maalesef yok. Yapisal diye nitelendirdigimiz problem bir ayagi da bu iste. Cozumu baska bir yaziya birakiyorum ancak cozumun doviz kurlarindaki yukari yonlu hareketi olmadigini kesinlikle soyleyebilirim.
Ucuncu olarak ithal ettigimiz gruba ulkede bulunmayan hammaddeler ve ulkede teknoloji veya maliyet dezavantajindan dolayi uretilmeyen yari mamuller giriyor. Doviz kurundaki bir hareket maliyet yonunden bir avantaj saglasa da, diger konularda problemi cozemiyor.
Doviz’deki ziplama hangi problemi cozer peki? Disaridan ithal edilen luks tuketim mallarinin (kozmetik, luks araba, vs.) tuketimini bir nebze azaltarak cari acigin azalmasina katkida bulunur. Onun otesinde problemlere kalici cozumler uretemez.
Read More!

Zengin Olmanin Sirri

Eylul sonunda Turkiye’ye tatile gittim. Babam borsaya cok meraklidir, butun gun televizyonun karsisinda bakar hangi kagit cikmis hangisi inmis. Emekli adam, kahvehaneye gidip sigara dumani icerisinde bogulmaktansa evde televizyon seyretmesi daha iyi. Arada da bana sorar, disaridan Turkiye’nin durumu nasil gorunuyor, tavsiyelerin var mi falan diye. Arada sirada tavsiye versem de daha Eylul ayina kadar tavsiyelerimi dinledigini pek soyleyemem. Aslinda bircok bakimdan (ozellikle hisse senedi secimleri yonunden) tavsiyelerimi dinlemesine gerek de yok.

New York’a donmeme yakin baktim bizim borsa inise gecmis, potansiyel de buyuk, HSBC hesabimdan para cekip ilk hisselerimi bundan yaklasik 4 ay once aldim. Daha sonra ufak ufak eklemeler yapmaya devam ettim. Zaten bu islemleri de burada sizlerle paylasiyorum. Bu yazida yaptigim secimlerin basarili olup olmadigin tartisacagim ve tasarruflarinizin degerini arttirmanin en kolay yolunu soyleyecegim.

Oncelikle hisse senedi secimlerinde cok kisitli kaynaklari kullandigimi belirtmeliyim. Ak Yatirimin ucretsiz olarak gonderdigi fiyat, defter degeri ve karlilik oranlarini iceren emailden sirketlerin temel rasyolarina bakiyorum. Ayrica Raymond James Turkiye’nin de gunluk bulteni takip ediyorum. Sectigim hisse senetlerinin goreceli olarak ucuz olmasina ve analistler tarafindan ‘AL’ olarak tavsiye edilmis olmasina bakiyorum. Ayrica gunluk islem hacminin de en az 1 milyon dolar olmasina bakiyorum ki alip satmasi kolay olsun. Makroekonomik analizime paralel olarak sectigim sektorlerde yukaridaki kriterleri saglayan sirketleri satin aliyorum. Basit bir yontem.

Simdi gelelim performansa. Yatirim yapmaya basladigim Ekim ayindan itibaren 4 aylik toplam getirim %43.4, buna karsilik ayni sure icerisinde IMKB endeksi %41.75’lik bir getiri saglamis. Ote yandan 30 yillik tahvilin fiyati ben Turkiye’deyken 143 seviyesinde idi, su an 156 civarinda yanilmiyorsam. Demek ki tahvillerin de yaklasik getirisi (kupon odemeleriyle birlikte) %12 civarinda. Ayni sure icerisinde parayi mevduat faizinde degerlendirmis olsaydim yaklasik %4’luk bir getiriye sahip olacaktim.

Goruldugu uzere hisse secimlerinde en azindan kisa vadede genel endekse kiyasla cok basarili degilim. Aramizda sadece %1.5’luk bir fark var. Ancak mevduat faizine ve tahvillere kiyasla getirim cok buyuk. Demek ki yatirim yaparken onemli olan sectiginiz hisse senetlerinden ziyade yatirim yapmaya karar verdiginiz alan (faiz veya hisse senedi). Basarili oldugum alan borsada beklentilerin bittigi, dususun basladigi Ekim ayinda benim ‘devam’ kararimdir.

Zengin olmanin bir kurali “nereye” yatirim yapacagini bilmektir. Ancak zengin olmanin en onemli kurali ozellikle genc yasta tasarruf edebilmektir. Bakin son 4 ay icerisinde borsada 2000 YTL’nin uzerinde para kazandim. Onemli bir kazanc, ancak her zaman isler yolunda gitmez. Ote yandan ayni zaman zarfinda 2000 YTL’nin cok uzerinde para biriktirdim, 4000 YTL ile basladigim yatirimlarim biriktirdigim para sayesinde simdi 13000 YTL seviyesine ulasti. 1,000,000 YTL paraniz oldugu zaman 2-3 bin liralik tasarruflarin cok bir onemi yok, dilediginiz gibi harcayin paranizi. Ama sadece 5000 YTL’niz oldugu zaman 2-3 bin liralik tasarrufunuz %50’lik bir getiriye karsilik gelir. O yuzden portfoyunuz kucukken onemli olan tasarruf yapabilmektir, portfoyunuz buyuyene kadar zaten ”nereye” yatirim yapacaginizi ogrenirsiniz.

Okuyucularim size soyluyorum, kiz kardesim sen anla!!! Read More!

Dusen Faizin Etkileri

Hukumetlerin IMF gudumunde krizden itibaren uyguladigi kati butce disiplininin aciklarin kapanmasina en buyuk katkiyi yaptigini daha once belirtmistik. Devletin onceliginin harcamalarin kisilarak butce aciklarinin kapatilmasi ve daha sonrasinda ise denk butce sinirlari icerisinde vergilerin dusurulmesi olmasi gerektigini de belirtmistik. En azinda ustu kapali olarak savundugum nokta buydu. Bunun disinda devletin acikca bir sektoru veya bir grubu desteklemesine karsi oldugumuzu da her firsatta dile getiriyoruz. Bunun nedeni ise cok basit.

Ekonominin en saglikli sekilde buyumesi icin ideal ortam dusuk faiz ve dusuk vergi ortamidir. Ozellikle dusuk faiz ekonominin kilitli kalmis potansiyelini ortaya cikarir. Uretim, tuketim ve varlik fiyatlari artar. Faizlerdeki dusus gayrimenkul piyasasini ayaga kaldirdi. Bunun bir sonucu ise bakin Vatan Gazetesinde verilen haberde nasil belirtilmis:

"Devlet Demiryolları 150 yıldır elinde tuttuğu gayrimenkulleri hızlı tren projesini finanse etmek için satışa çıkardı. 3 bin gayrimenkule Eskidji'nin düzenleyeceği müzayede ile müşteri aranacak."

Kohne TCDD bile kendi basina adam olacak anlayacaginiz.

Politikacilar Keynesian ekonomiden biraz anlarlar. Bildikleri sey "Devlet harcama yaparsa uretim artar, ekonomi buyur; devlet harcamalari kisarsa ekonomi kuculur" genellemesidir. Ancak Turkiye'nin son 4 yildir yasadigi tecrube bunun neredeyse tam tersini gosteriyor. Demek ki ekonomideki neden sonucsallik iliskileri sabit degil, insanlarin beklentilerine bagli olarak degisim gosterebiliyor. Yine de politikacilar hala "destekleme", "tesvik" gibi harcamalari arttiran maceralarin pesinden kosmaya devam ediyorlar. Read More!

Salih Neftci ve Merkez Bankasi Mudahalesi

Salih Neftci Merkez Bankasinin dovize yapmis oldugu mudahaleyi analiz eden bir yazi yazmis. Son zamanlarda yazdigi en iyi yazilardan. Kendisiyle yillar once New York'ta ogrencilik yillarimda tanismistik. O zamanlar nedense cok daha yerinde analizler yapardi. 2001 krizinden sonra analizlerinin kalitesinde ciddi bir dusus goruyorum. Yine de yazilarini takip etmeye calisiyorum.

Son zamanlarda ozellikle borsa ile tahminleri bazen birkac hafta ara ile bile degisebiliyor, bir bakmissiniz cok pozitif, iki gun sonra iyice negatife donmus. Ozellikle haziran ayi civarinda IMKB 25000 seviyelerinde iken yaptigi negatif cagriya anlam verememistim (AB'nin bizi reddedecegini ve bunun da bir krize yol acacagini dusunuyordu herhalde). Borsa konusunda yaptigi tahminleri kayda almamak kosuluyla yazilarini takip edebilirsiniz diye dusunuyorum. Sonucta kendisi akademik arenada saygin bir finans profesoru ve Turkiye'deki kaydadeger ekonomi egitimi almamis bircok kose yazarindan daha iyidir.

Vatan'daki bugunku yazisinda Merkez bankasinin ne yapmaya calistigini ve kurun 5 milyar dolarlik alima ragmen neden kipirdamadigini bence cok guzel anlatmis:

" Aslında bu müdahalelerle ne olup bittiğini hepimiz biliyoruz. MB, uzunca bir süredir volatiliteye değil, kur seviyesine müdahale ediyor. Bu nedenle medyada ve siyaset sahnesinde bazen tanık olduğumuz "Serbest kur sistemi uygulanıyor... Kur seviyesine müdahale edilmiyor" gibi tartışmalar aslında gereksiz.Çünkü MB aslında seviyeye müdahale ediyor. Ama bunu Asya merkez bankaları gibi değil gayet pasif ve biraz da tutuk bir şekilde yapıyor.

...Müdahaleden sonra Reuters piyasa profesyonelleri ile yapılan konuşmaları geçti. Yabancılara bakarsanız hepsi olan bitenden son derecede memnundu.Deutsche Bank'tan bir stratejist "Herkesin bonoya girmek için müdahaleyi beklediğini" belirtiyordu...Bir diğer stratejist, bunun "2011 vadeli YTL cinsi bonoyu almak için iyi bir fırsat oluşturduğunu" söylüyordu."

Yazinin devamini okuyun derim. Read More!

Ethanol

Petrol fiyatlari konusunda uzun vadeli beklentilerimin artis yonunde oldugunu daha once belirtmistim. Buradaki argumanim talepteki artisin petrol arzindaki artistan cok daha buyuk olacagi idi.

Bugun Fortune dergisinde petrole alternatif olarak Ethanol'u oneren ve bunun basarili olma olasiliginin cok yuksek oldugunu belirten bir yazi okudum. Ilginenler bu linkten yaziya ulasabilirler. Yazida Brezilyanin kullandigi yakitin %40'inin Ethanol'den geldigi ve Brezilya'nin enerji bagimliligina son verdigi belirtiliyor.

Brezilya ethanol'u seker kamisindan uretiyormus. Bunun dunyanin diger bolgelerinde ekonomik bir sekilde uretilebilinip bilinemeyecegini bilmiyorum. Maliyetler konusunda da bir fikrim yok. Bu konuda daha cok arastirma yapmam lazim. Read More!

Kimse ciftciyi ezdirdiniz diyemez

Milliyetin haberine gore Erdogan kimsenin 'işçiyi, memuru, köylüyü, faizlere ve enflasyona ezdirdiniz' diyemeyeceğini belirtmis, ve "Çiftçilerimize müjde vermek istiyorum. Prim desteklerini artırdık" demis.

Dogru demis. Kimse ciftciyi ezdirdiniz diyemez ama ben vergi veren vatandasi hem de tamamini ciftciye ezdirdiniz diyebilirim. Ekonomide bir grubu desteklemek demek diger tum gruplari ezmek demektir. Dusunun, futbol federasyonu diyelim ki Denizlispor'u destekleme karari aldi ve onlarin hanesine 5 puan yazdi. Bu Denizlispor haric diger tum kuluplerin hesabindan 5 puan silmekle esdeger bir uygulamadir. Kimse cikip da diger kuluplere haksizlik yapmadik diyemez bu durumda. Ciftcileri desteklemek icin bu sene verilecek 810 milyon YTL, vergisini veren vatandasin cebinden cikacaktir. Ciftcilere verilen para havadan gelmiyor, Turkiye’de insanlarin anlayamadigi sey bu. Herkes sanki devlet parayi agactan topluyormus gibi dusunuyor ve biz de isteruk biz de isteruk diye feryat ediyorlar.
Merkez bankasi para bastiginda bile o para havadan gelmis olmuyor. Nakit parasi olan herkes paralarinin miktariyla orantili olarak darphanenin bastigi parayi vermis oluyorlar. Hukumet gorevlileri sunu destekliyoruz, bunu destekliyoruz diye aciklama yaptiklari zaman resmen midem bulaniyor. Desteklemeleri azaltsalar vergiler azalacak, vergiler azalirsa zaten herkesi adil bir sekilde desteklemis olacaksiniz. Araya politikacilarin girmesi ve bunu bir rant kapisi olarak suistimal etmeleri hem genel olarak vatandasa ekonomik olarak zarar veriyor, hem de ekonomideki oyuncularin ahlakini bozuyor. Pamugun kilosuna 32 YTL prim vermek demek normalde olmasi gerekenden daha fazla pamuk uretilmesi demektir. Devlet destekledigi icin ciftci normalda maliyeti piyasa fiyatinin uzerinde olan pamugu uretecektir. Uretimden zarar etse bile, devletin verdigi prim bu zarari fazlasiyla karsilayacak ve ciftci kara gececektir. Sonuc vergi veren vatandasin parasinin sokaga atilmasi.


Bu konudaki analizi hocalik yaptigim donemlerde mikroekonomiye giris derslerinde cok anlattim. 18-19 yasindaki cocuklarin anladigi ”deadweight loss” kavramini ne yazik ki uygun egitimi almamis politikacilarimiz kavramaktan acizler.


Erdogan hukumetini genel olarak desteklememin sebebi ekonomi yonetimindeki goreceli basarilaridir. Mevcut siyasi partilerin hicbirisi bundan daha basarili olamazdi diye dusunuyorum. Yine de bu basarinin arkasinda IMF’nin buyuk rolu var, ve ulke borclarini cevirmede rahatliga ulastikca populist politikalari da daha fazla uygulamaya basladi. Onlari frenleyecek bir IMF de yakin bir sure sonra ortaliklarda olmayacak ve bu beni az da olsa tedirgin etmeye basladi.
Read More!

Doviz Kuru ve Tekstilcilerin Isyani

Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Jak Eskinazi, pamuk, tekstil, konfeksiyon ve deri sektörlerindeki ihracatçıların düşük kur, değerli YTL karşısında artık ayakta duracak güçleri kalmadığını söyledi. “Eylem meraklısı değiliz” diyen Eskinazi, son çare olarak miting yapmayı düşündüklerini belirterek, “Tutunacak dalımız kalmadı. Gemi karaya oturdu” dedi. Sektörün temsil eden 9 sivil toplum örgütü biraraya gelerek, eylem komitesi oluşturdu.

Tekstilciler bu kafayla giderse daha cok aglayacak gibime geliyor. Devletten istedikleri cozum onerisi su sekilde:
İzmir'de, Ege İhracatçı Birlikleri'nde dün bir araya gelen birlik başkanları, YTL'nin dolar ve euro karşısında aşırı değerlendiğini, bunun sektörü darboğaza sürüklediğini belirterek, hükümetten YTL'nin değerinin normale döndürülmesini istediler.”

Problemi hep disarida goren yaklasimin sonuclaridir bunlar. Calisin, arastirin, daha iyi urunler, markalar ortaya cikarin. Dogrudur, doviz kurundaki yukselme tekstilcilerin sorunlarini kisa vadede hafifletecektir. Ancak tekstilcileri oncelikle Cin sonra da Hindistan isimli iki adet uzun vadeli sorun beklemektedir. Bu sorunlar da oyle doviz kurundaki hafif oynamalarla cozulebilecek seyler degildir. Bunlar hep gunu kurtarma derdindeler, 10 sene oncede boyleydi, simdi de boyle.
Devletin yapmasi gereken uretimin, girisimciligin onundeki engelleri ortadan kaldirmasidir. Sonra da geriye cekilip seyretmesidir. Ulkenin ihtiyaci olan kurallar icerisinde rekabettir. Kurallarin uygulanmasini garanti edecek olan devlettir, bunun disinda birsey yapmasi ekonomik verimliligi azaltir.

Bazi ulkelerde ”Dutch disease” denilen ulkenin mahalli para biriminin tek bir kalemdeki ihracattan dolayi asiri degerlenmesi nedeniyle diger sektorlerin rekabet edemez duruma gelmesi olayi vardir. Mesela Rus parasi yuksek petrol ihracatindan dolayi deger kazanirken diger tum Rus endustrileri bundan zarar goruyor. Boyle bir durumda devletten yardim istenebilir. Ancak Turk lirasinin deger kazanmasinin ardinda ulkeye buyuk miktarda yabanci sermaye akisi yatiyor. Disaridan Turk finansal varliklarina gelen bu ekstra talep hem bir yandan faizleri dusurerek ekonominin genelinde bir canlanmaya sebep olurken hem de varlik fiyatlarinin yukselmesine yol acarak ulkenin zenginlesmesine katkida bulunmaktadir.
Yani ulkenin cogunlugu mevcut sistemden olumlu sekilde etkilenmektir. Bunun yaninda olumsuz sekilde etkilenen azinliklar da vardir. Tekstilciler de bunlardan bir tanesidir. Tekstilcilerin burada bastirmasi gereken cozum sirketlerin ve istihdamin uzerindeki asiri vergilerin azaltilmasi olmalidir. Bunu da devlet ancak kayitdisini azaltarak saglayabilir. Bu cozumun kurallara uyan Turk ureticilerine ve tuketicilerine de bir zarari yoktur.

Nedense Turkiye’de en cok ekonomiden anlamayan bos tenekelerin sesi duyuluyor.

Read More!