Tekstilciler bu kafayla giderse daha cok aglayacak gibime geliyor. Devletten istedikleri cozum onerisi su sekilde:
“İzmir'de, Ege İhracatçı Birlikleri'nde dün bir araya gelen birlik başkanları, YTL'nin dolar ve euro karşısında aşırı değerlendiğini, bunun sektörü darboğaza sürüklediğini belirterek, hükümetten YTL'nin değerinin normale döndürülmesini istediler.”Problemi hep disarida goren yaklasimin sonuclaridir bunlar. Calisin, arastirin, daha iyi urunler, markalar ortaya cikarin. Dogrudur, doviz kurundaki yukselme tekstilcilerin sorunlarini kisa vadede hafifletecektir. Ancak tekstilcileri oncelikle Cin sonra da Hindistan isimli iki adet uzun vadeli sorun beklemektedir. Bu sorunlar da oyle doviz kurundaki hafif oynamalarla cozulebilecek seyler degildir. Bunlar hep gunu kurtarma derdindeler, 10 sene oncede boyleydi, simdi de boyle.
Devletin yapmasi gereken uretimin, girisimciligin onundeki engelleri ortadan kaldirmasidir. Sonra da geriye cekilip seyretmesidir. Ulkenin ihtiyaci olan kurallar icerisinde rekabettir. Kurallarin uygulanmasini garanti edecek olan devlettir, bunun disinda birsey yapmasi ekonomik verimliligi azaltir.
Bazi ulkelerde ”Dutch disease” denilen ulkenin mahalli para biriminin tek bir kalemdeki ihracattan dolayi asiri degerlenmesi nedeniyle diger sektorlerin rekabet edemez duruma gelmesi olayi vardir. Mesela Rus parasi yuksek petrol ihracatindan dolayi deger kazanirken diger tum Rus endustrileri bundan zarar goruyor. Boyle bir durumda devletten yardim istenebilir. Ancak Turk lirasinin deger kazanmasinin ardinda ulkeye buyuk miktarda yabanci sermaye akisi yatiyor. Disaridan Turk finansal varliklarina gelen bu ekstra talep hem bir yandan faizleri dusurerek ekonominin genelinde bir canlanmaya sebep olurken hem de varlik fiyatlarinin yukselmesine yol acarak ulkenin zenginlesmesine katkida bulunmaktadir.
Yani ulkenin cogunlugu mevcut sistemden olumlu sekilde etkilenmektir. Bunun yaninda olumsuz sekilde etkilenen azinliklar da vardir. Tekstilciler de bunlardan bir tanesidir. Tekstilcilerin burada bastirmasi gereken cozum sirketlerin ve istihdamin uzerindeki asiri vergilerin azaltilmasi olmalidir. Bunu da devlet ancak kayitdisini azaltarak saglayabilir. Bu cozumun kurallara uyan Turk ureticilerine ve tuketicilerine de bir zarari yoktur.
Nedense Turkiye’de en cok ekonomiden anlamayan bos tenekelerin sesi duyuluyor.
3 Yorum Var.:
Sayın EKONOMIX,
Eksik değerlendiremedikten sonra bir ulusal para birimine sahip olmanın faydası nedir? Ulusal paranın eksik değerlendirilmesi Türkiye'ye yabancı sermaye girişini de hızlandırır. Dövize en yüksek fiyatı ödemek gırtlağına kadar $-natık borca batmış TCMB'nın boynunun borcudur. Sizin bu dış borçları (taksit taksit değil de) hepten ödemeye hiç niyetiniz yok galiba. Yanlış anlamayın "dış borç almayalım" demiyorum. Dış borcu devlet değil fertler almalıdır. Tabii devleti kefil etmeden...
Saygılarımla,
Veysel Aratlıoğlu
Tekstilcilerin yakindigi sey dovizin cok pahali olmasi degil aksine cok ucuz olmasidir. Diyorlar ki dolar bizim paramiza gore cok degersiz, o yuzden bizim paramizin degerini dusurerek dolarin goreceli degerini arttiralim. Bu durumda da disaridan aldigimiz hammadde (petrol, gaz, vs.) ve yatirim mallarina (makina vs.) daha fazla para odemek durumunda kalacagimizi ve doviz cinsi borclarimizi oderken daha fazla YTL harcayacagimizi kimse soylemiyor.
Ulusal para birimini eksik değerlendirmekten kastım yabancı para birimlerinin denge fiyatlarının ÜSTÜNDE fiyatlardan alınıp-satılmasıdır. Tekstilcilerin de bunu talep ettiklerinin tam idraki içindeyim. Devalüasyon evet tüketiciyi olumsuz etkiler, ancak Türkiye hala ürettiğinden fazla tüketen bir ülke olup tüketici yanlısı politikalar izleme lüksüne sahip değildir. Ayrıca devalüasyon dış borcun reel yükünü (external terms of trade'i değiştirmediği sürece) arttırmaz.
Saygılarımla,
Veysel Aratlıoğlu
Yorum Gönder