Bütçe Giderleri: 2009 Ocak-Aralık Dönemi

Haydan gelen huya gidermiş diye bir laf var, bütçe giderleri veya harcamalarını bundan daha iyi ifade edebilen başka bir söz var mı bilemiyorum. Politikacılar genellikle ciddi bir eğitime sahip olmayan ama halkı nasıl yalanlar ve hurafelerle idare edebileceğini bilen kişilerdir. Bu kişiler uzun yıllar sebat etmelerinin neticesinde hiç bir özel şirket yöneticisinin hayalinde bile göremeyeceği bir güce ulaşırlar: kamu harcamaları. 2009 yılı Ocak-Aralik doneminde politikacılar 267 milyarlık harcamayı kontrol etmişler.Bunlar gelir vergisini efendi efendi veren vatandaş ile dolaylı vergilerden toplanan paralarla, gelecek nesillerin üzerine binecek borç yükünün neticesinde ortaya çıkan fonlardır. Aklınız alabiliyor mu bu paranın büyüklüğünü? 2010 yılında 300 milyarı geçerse şaşırmayın. 1 trilyon liralik ekonominin neredeyse %30'u kamu harcamalari imis.

Politikacılar bu paraları ellerinin kiriymiş gibi harcarken, çıkar grupları da devletin harcama yapmasına tribünlerden alkış tutuyor. Bakalım 267 milyar nerelere harcanmış, kimin cebine gitmiş: 56 milyar personel giderlerine gitmiş, 7,2 milyar ise devlet memurlarının Sosyal Güvenlik primleri için harcanmış. Yani bugünkü memurlar 63 milyar lira devletten para almışlar. En büyük harcama kalemi ise 92 milyar ile cari transferler olmuş. Bunların 52 milyar lirası iflas etmiş ama açıkları devlet tarafından kapatılan Sosyal Güvenlik Sistemine gidiyor, yani eski çalışanlara, diğer bir ifadeyle neredeyse çocuk yaşta emekli olmuş işçi ve memurlarımıza. 30 milyar lira mal ve hizmet harcamaları için harcanmış. 20 milyar lira sermaye giderlerine, 4 milyar sermaye transferlerine giderken 5 milyar da borç vermişiz. Son olarak geçmişte yediğimiz hurmaların bedeli olarak da 53 milyar lira faiz ödemişiz.

Bakın çoğu insan faiz giderlerini bir adaletsizlik olarak görür, oysa adaletsizlik bütçede olmayan paraların borçlanılarak harcanmasıdır. Gocunacaksanız yıllarca bütçe açığı verilmesinden, insanların erken emekli edilmesinden, paraların yüzbinlerce gereksiz memurların istihdamı için harcanmasına gocunun. Diyanet işleri başkanlığının bütçesi 2 milyar TL civarında. Nasıl, hangi mantıkla böyle bir harcamayı yaparsınız yahu, yazık değil mi bu 2 milyar lira her sene laik bir ülkede çoğu zaman boş oturan imamlara harcanıyor. Müslüman olan kendi cebinden çıkarsın parasını namazını kılsın, devlet niye bunun parasını versin ki?

Devletin kendi personelinin sağlık harcamaları için 3,3 milyar lira da sağlık harcaması yapmış, bu da memurlara harcanan toplam rakamı 67 milyara yükseltiyor neredeyse. Demek ki 267 milyarın 67’si bugün memurlara harcanıyormuş. Yeşil kartlıların tedavi ve ilaç giderleri için ise 5,5 milyar lira harcanmış. 2009 yılında vergi veren yaklaşık 10 milyon kişi adam başına 550 lira vererek yoksulları ve yoksulların arasına karışan zengin yeşil kartlıların tedavi masraflarını karşılamış. Kaç kişi yeşil kart uygulaması başlamadan önce yoksullar için cebinden senede 550 lira çıkarıp veriyordu?

Yazının devamını Ekonomi Turk 2 bloguna koyacaktım ama once gidip Basbakan’a “tüm yoksullara ve ekonomi cahillerine bedava Ekonomi Türk” uygulaması yapma gibi bir niyetleri var mı diye sormak istedim. Hükümet araya girerse yeni blogumuza üye olanların sayısı da az zamanda milyonları bulacaktır. Madem insanlar kendi başlarına üye olmuyorlar, ben de araya devleti sokup, herkese “bedava” zannettiği üyelik vereyim. Para cebimizden direkt çıkmadığı zaman her şey sanki bedavaymış gibi geliyor nasılsa.

Yazının devamı yarına...

1 Yorum Var.:

Uğur UYGUR dedi ki...

Tek kelimeyle Muhteşem bir yazı (3 kelime oldu.)(özellikle yeşil kart kısmı). Eğer hürriyet'in sitesinde haber olarak yayınlansaydı şunlar olurdu...

1. Diyanet işleri başkanlığı hakkındaki yoruma karşı 276 yorum yapılırdı.

2. Yeşil kart için hiç yorum yapılmazdı. (Onu savunanlar oraları okumaz.)

3. Devlet memurları yorum sayısını 388'e çıkarırdı.

4. "çıkar grupları da devletin harcama yapmasına tribünlerden alkış tutuyor" sözlerinin muhatabı olan şirketler gazeteyi reklam anlaşmalarını iptal etmekle tehdit edip editör'ümüzü işten attırırlardı.

5. Politikacılar hakkındaki yorum için editör'e dava açılır ve işinden olan editörümüz bir de tazminat ödemeye mahkum edilirdi...

Türkiyenin gerçekleri...