Temelinde konfederasyonların birbirlerinden üye kapma mücadelesinin yattığı rekabet, toplu görüşmelerde iyice su yüzüne çıkıyor. Sendikaların ortak isteklerle hükümetin karşısına çıkamaması ise en çok çalışanı mağdur ediyor. Bölünmüş yapısıyla pazarlık gücünü kaybeden sendikalar, verilene razı olmaktan öteye gidemiyor.
[...] Bu yıl kavganın fitilini ateşleyen ise KESK Başkanı Sami Evren oldu. Sokak eylemleriyle gündeme gelen konfederasyon, toplu görüşmelerin ilk turunda masayı terk etti. Sami Evren, Kamu-Sen'in sendikalı memurlara 50 YTL zam yapılması önerisini de "Kasalarını şişirme pazarlığı yapıyorlar." sözleriyle eleştirdi. Evren, "Dünyanın hiçbir yerinde sendikalar, işverenlerinden aidat talep etmez. Böyle olursa hükümet iradenize ipotek koyar." dedi. KESK Başkanı, Kamu-Sen ile Memur-Sen'in uluslararası sendikal örgütlere üyelik başvurularının, aidatlar konusundaki tavırları nedeniyle kabul edilmediğini iddia etti. Devlet halen sendikalı memura 5 YTL fazla maaş ödüyor. Bu 5 yeni lira sendika aidatı olarak kesiliyor.
Kamu-Sen Başkanı Bircan Akyıldız ise Sami Evren'in suçlamalarına, "Sendikaların kasasını doldurduğunu iddia edenler yalan söylemektedir, iftira atmaktadır." cevabını verdi. Akyıldız, aidatın doğrudan sendika üyelerinin cebine gittiğini, bu sebeple de miktarın bu yıl 50 YTL olmasını talep ettiklerini kaydetti.
İnanılır gibi değil. Yahu öbür dünyadaki cennette bile böyle birşey yoktur. Adam ne niteliği olduğuna bakılmadan memur olmuş, ömür boyu istihdam, sağlık, emeklilik garantisi almış, enflasyon oranında minimum maaş artışı da garantilenmiş, ilaveten Osmanlıdan kalma yasalarla bir sürü memur imtiyazına sahip, yerine göre lojmanı, yolluğu, yevmiyesi, gayet rahat mesaisi ver, sen tutup buna sendika hakkı tanıyorsun ve üstelik aidatını da devlet, yani işveren olarak bizzat ödüyorsun.
Sendikaların yaptığı da güzel, geliri milletin vergisi ve gelecek nesillere yüklenmiş borçlardan işbaret olan işverenleri hükümeti tehdit ederek "şu kadar zam isteriz, aidatımızı da arttırın ve devlet olarak ödemeye devam edin" şeklinde terbiyesizce uluorta vatandaşın önünde kerameti kendinden menkul haklar için kavga ediyorlar. Sonra şu lafa ne demeli: "Hükümet iradenize ipotek koyar"mış. Yahu sen devlet memurusun, doğal olarak iradene ipotek koyulmuş, duyan da önemli bir yeteneği olan adamın sözleşme gereği elde ettiği haklardan söz ediliyor zannedecek. Memurluğun kanunu bellidir, mümkün olan tüm enerji, imkanlar harcanarak ömür boyu istihdam garantili herhangi bir yere 'kapak atılacak' ardından da daha avantajlı konumlara ulaşabilmek için sadakat, yağcılık, particilik, sendikacılık yoluyla türlü hünerler sergilenecek. Aksini iddia eden ya Türkiye'de yaşamıyor ya da dünyadan habersiz bir avanaktır.
Sendikalar birer çirkef yuvasıdır, bakın bakalım bu trilyoner ağaların özel sektördeki fukara işçiye dönük bir çalışması var mı? Büyük bölümü kamu işçisi ve memurunun hazır primiyle sahil boylarında beş yıldızlı eğitimlerin keyfini sürerler. Aldıkları paralara yaşasa Karun imrenirdi. Bakanın önünde birbirleriyle tulumbacı atışması yapan sendika temsilcileri sıkıyorsa gidip özel sektörde iş hukukundan bihaber merhamet yoksunu devlet beslemesi, teşvik avcısı sözde işadamlarının, Anadolu Aslanları, TÜSİAD kaplanlarının yanında tersanelerde, atölyelerde günde 10-12 saat asgari ücrete çalışan işçinin hakkını arasınlar. Devlet memuruna bir de grev hakkı istenmez mi, çıldırmamak elde değil.
Allahtan burada asli yazar değilim, yoksa ağzımı fena bozardım, patronun başını belaya sokmayayım.
(Her lafı yanlış anlamaya meyilli olanlara da hatırlatayım, memur adamın edeplisi, işini hakkıyla yapmaya çalışanı bu laflardan gocunmasın. Ama yarası olan varsa istediği kadar alınabilir. Özellikle öğretmenlerin, doktorların, akademisyenlerin çoğu alınsa daha iyi ederler. Konuyla ilgili 3 sene evvel de birşeyler yazmışım.)
Ünlü bir şiirle bitireyim:
SALLA BAŞINI AL MAAŞINI
Ey inleyen zavallı; bulmuşsun kırk yaşını,
Kazanmak istiyorsan bu hayat savaşını,
Yemelisin hakikat denen zehir taşını!Ne derlerse hıı deyip hemen salla başını,
Gerdan kır belini bük, her ay al maaşını.Tatar ağası gibi öyle dolaşma yaya
El oğluna baksana, ne ar kalmış ne haya!
Sen de bulup bir dayı hemen arkanı daya!O ne derse hıı deyip hemen salla başını
Gerdan kır belini bük, her ay al maaşınıKör kadıya şehla de, incitme düztabanı
Düşküne ver nasihat, kodamana arkanı!
Zengin ol sen de aşır her dağdan arabanı,Tekerine taş korlar sallamazsan başını,
Dilini tut uslu dur, her ay al maaşınıBir kalantor görünce yerlere kadar eğil
El pençe ol, divan dur, bu şerefsizlik değil!
Uşaklığı meziyet, riyayı fazilet bilKim ne derse hıı deyip hemen salla başını,
Gerdan kır belini bük, her ay al maaşınıŞeflerle iyi geçin, amirle bul arayı
Azıcık sen de öğren dalgayı dubarayı
Bırakıver kanasın vicdan denen yarayı!Ne derlerse hıı deyip hemen salla başını,
Gerdan kır belini bük, her ay al maaşını!Köpeklerle boğuşma, tepişme hiç katırla
Hamamda kavga olmaz sütü bozuk natırla
Kulağına küpe yap, bu sözümü hatırla:Kim ne derse hıı deyip hemen salla başını
Gerdan kır belini bük, her ay al maaşını.Diyorlar ki taç bile baş eğilmezse konmaz,
Önünde eğilirsen kılıç bile dokunmaz.
Dik durdukça bir başa devlet kuşu da konmaz,Bu dünyada kaide sallamaktır başını
Eğil bükül gerdan kır, her ay al maaşını.Bir güvercin eder mi atmacalarla yarış?
Öğrenmedin dünyayı gezdin de karış karış
Gel vazgeç bu sevdadan, haydi kervana karışNe derlerse hıı deyip hemen salla başını
Sürüden ayrılma ki versinler maaşını.Artırmaya konmuştur terfiler maliyede,
Bu usulle yapılır nakiller saniyede
Söylesen de faydasız Vali-yi Aliye deEn iyisi hıı deyip hemen salla başını
Uslu dur dilini tut, her ay al maaşınıİrtikapla irtişa sanma ki güç bir iştir,
İlmini bilen için ismi alış veriştir
Usulünü öğren de bu nimetten veriştir!Her lokmada hıı deyip hemen salla başını
Uslu dur dilini tut, her ay al maaşınıBir soğan soyulurken yaşarıyor da gözler,
Vatandaş soyulurken aldırmıyor öküzler!
Hayadan eser yoktur nafile bütün sözler,Beyhude inat etme hemen salla başını,
Dilini tut, uslu dur, zıkkımlan maaşını.
3 Yorum Var.:
Yazıdaki tüm tespitlere katılmakla birlikte ekonomi konusunda ahkam kesen entellektüel kesimin böyle önemli bir konuda nasıl kayıtsız kaldığı beni şaşırtıyor.
Dipnot: Aynı konuda değişik bir perspektif e-konomist.net'te de mevcut. İlgilenenlere.
Öncelikle sizi tebrik etmek istiyorum. Gerçekten önemli bir konuya değinmişsiniz. Ama kısayolunu verdiğiniz 3 yıl önceki yazınız ise mükemmel. Bir yazı bu kadar mı güzel yazılır. Ne zamandır düşündüğüm konulara tam anlamıyla tercüman olmuşsunuz. Ne iş yapıyorlar ki ne istiyorlar. Sabah 08:15 civarı iş başı, 16:45 iş bırakma, toparlanma, 16:59'da binanın kapısından çıkış. Bunları yaparak yarı parasına çalışmaya ben razıyım ama işte arkası yazılı kartvizitimiz yok. :) Memur şiiriniz de Türkiye'nin bir gerçeği olarak karşımıza çıkıyor. Tekrar tebrik ediyorum.
ileride bugünlerin tarihini yazacaklar için not düşüyorum: yanlış hatırlamıyorsam geçen Cuma Ankara Büyük Şehir Belediye Başkanlığı binası önünde bir memur sendikası meeting yapıyordu; yanlarına yanaşıp efendiden birine "gümrük muhafaza memuru nasıl grev yapmalıdır? 'no passaran' diyerek mi, yoksa 'laissez passe' diyerek mi?" diye sordum, memur vatandaşın gözlerinin içi güldü! Bu sorunun doğru yanıtının bulunmasına vesile olacaksa, grevle kaybedilecek onbinlerce adam-saat memur mesaisinin lafı mı olur? EĞİTİM EVEEET, ÖNCE EĞİTİM!
Yorum Gönder