Brezilya ile ilgili grafikler

Bastan savma yazinca boyle oluyor. Daha once post ettigim grafikler cikmadigi icin asagida tekrar Brezilya ile ilgili grafikleri koydum. Karsilastirma yapilabilmesi icin bu sefer Turkiye rakamlari da var.

Faizdisi fazla:

Net Kamu Borcu
Turkiye'nin net kamu borcu:
2000____%58
2001____%89
2002____%78
2003____%70
2004____%64
2005____%55
2006____%45
2007(T)__%38

Net Kamu Borcu

Reel Faiz
Turkiye'de reel faiz (3 aylik hazine bonosu):
1995___%27
1996___%28
1997___%3
1998___%26
1999___%20
2000___%-1
2001___%12
2002___%23
2003___%17
2004___%13
2005___%7
2006___%8

Bütçe Nedir    iktisat Nedir    Borsa Yorumları    Kredi Faiz Oranları    Türkiyede Ödenen Vergiler, Vergi Türleri

Reel Faiz


Enflasyon Hedefi ve Gerceklesen Enflasyon
Read More!

Vaooov... İşte işsizliğe kesin çözüm

Vatan Gazetesi yazarı Mustafa Mutlu, seçime hazırlanan partilerin işsizlikle mücadelede nasıl bir politika izleyeceklerini açıklamamalarına kızmış ve çözüm için kendisi somut bir öneri getirmiş. Aha bakınız burada. Sunduğu çözüm önerisi de devletin yeniden kamu işletmeciliğine soyunması. Mutlu, "Bizim gibi az gelişmiş ülkelerde devlet fabrika da kurar; çorap da, don da, fanila da, basma da üretir! Eğer bunu özel sektör yapmıyorsa, birileri yapmak zorundadır çünkü..." diyor.

Manipülasyon Nedir  Borsa Nedir  Hisse Senedi Nedir  Kırmızı Başlıklı Kızın Hikayesi  IMF Nedir    Ekonomi Nedir    Kalite Nedir

Vay be!... Bu neden bizim aklımıza gelmemişti. Evet, evet işsizliğin kesin çözümü bu! Devlet yeniden çorap, don, fanila ve basma fabrikaları kursun. İşsiz vatandaşlarımızı bu fabrikalara doldursun.

Yalnız bu noktada insanın aklına bazı münafıkça sorular da gelmiyor değil. O fabrikalarda üretilen çorap, don, fanila ve basmaları kim alacak? Ülkede çorap, don, fanila ve basma talebinde bir artış olsa zaten özel sektör bu fabrikaları kurmaz mıydı? Özel sektör bu tür fabrikaları kuracak sermaye birikimine ve teknolojiye sahip değil mi?

Aman canım, karıştırmayın şimdi işin orasını... Yoksa siz üretim ekonomisine inanmıyor musunuz? Üretimden önce tüketimin yani üretilecek ürünlere olan talebin gelmesi gerektiğini düşünen münafıklardan mısınız yoksa? Biz hele bir fabrikaları kurup üretime geçelim de daha sonra halkın çorap, don, fanila ve basma kullanımını iki katına çıkarmasını mecbur tutacak bir yasa da çıkarırız. Daha olmadı üretim fazlası çorap, don, fanila ve basmaları devlet alır olur biter. Devlet bu parayı nereden mi bulacak? O zaman bütçe açığı ne mi olacak? Siz de amma soru sordunuz ha... Bu sıcakta hiç uğraşamam bunlarla... Herşeyi bu kadar kurcalamayınız. Azıcık da tecrübemize güveniniz. Read More!

Mesut Yılmaz Sanik

Politika yazılarına devam ediyoruz. Eski başbakanlardan, ya da daha doğru ifade ile başbakan eskilerinden Mesut Yılmaz yeniden gazete sayfalarını süslemeye başladı. Radikal gazetesinden Muhammet Kaçar Mesut Yılmaz'ı tutabilene aşkolsun! demiş. Haberin giriş cümlesi de şöyle:
"Eski başbakanlardan Mesut Yılmaz, Meclis'e girdiği takdirde DP ile Anavatan Partisi'ni bir araya getireceğini, bu olmadığı takdirde yeni parti kuracağını söyledi."

Bütçe Nedir    iktisat Nedir    Borsa Yorumları    Kredi Faiz Oranları    Türkiyede Ödenen Vergiler, Vergi Türleri

Bence sadece yeni parti kurmak yetmez, memleketin iyiliği ve hayrı için Mesut Yılmaz bir süreliğine başbakan yapılmalıdır. Neden mi?

Hatırlarsanız Mesut Yılmaz Yüce Divan'da yargılanmış "görevi kötüye kullanma" suçunu işlediği mahkeme tarafından tespit edilmişti. Kendisi her ne kadar aklandım, beraat ettim havalarında olsa da, mahkeme davayı ertelemişti. Ortada bir aklanma değil af söz konusu idi. (Bilin bakalım bu affı kim çıkarmıştı?) Yüce Divan'ın kararı özet olarak 5 yıl içerisinde aynı suçu tekrar işlememe şartı ile davanın ertelenmesi şeklinde idi.
Bence Mesut Yılmaz bir süreliğine başbakan yapılarak kendisine bu fırsat, yani aynı suçu tekrar işleme fırsatı, tanınmalıdır. Yoksa dava zaman aşımından düşecek.

Haksız mıyım?
Read More!

2≠2 ?

Y=C+I+G+NX

Y-C-G=I+NX

Y-C-G=Toplam tasarruf (S)

Toplam tasarruf=Kamu tasarrufu+ Özel tasarruf

Kamu tasarrufu= T-G = Bütçe fazlası (- ise açığı)
Özel tasarruf=Y-C-T

Toparlayalım:

Devlet Nedir    UNESCO Nedir    Bono Nedir?    Reeskont Nedir    Enflasyon Nedir  Aritmetik Ortalama Nedir  Forex Nedir

(Y-C-T)+ (T-G) = I+NX

Özel tasarruf + Kamu tasarrufu = I+NX

S=I+NX

S-I=NX

Y=100, C=70, I=17, G=18, T=15, NX=-5

(100-70-15) + (15-18) = 17-5

15 - 3 =17-5

12=17-5

Ama Hz. Ege Cansen'e göre:

12 ≠17 -5

Çünkü: 5≠5

Şuraya da bakın Read More!

Hukukçular Ne Is Yapar? Hukukculuk zor iş midir?

Anayasa Mankemesi, 1 Mayıs'ta aldığı Cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci ve ikinci turunda toplantı yeter sayısının 367 olduğu yönündeki kararının gerekçesini bugün açıklamış. Konuyla ilgili olarak Milliyet'te son dakika haberi olarak yayınlanan yazıyı takip etmekte doğrusu epey zorlandım. Yalnız anladığım kadarıyla Anayasa Mahkemesi de işi kitabına uydurmak için epey zorlanmış. Üniversite sınavına girdiğimde tercih listemde hukuk bölümlerine iktisat (Iktisat nedir) bölümlerinin önünde yer vermiştim. Allah korumuş da iyiki hukukçu olmamışım. Hukukçuluk gerçekten de zor bir iş. Kararlarınızı gerçekten hukuka dayanarak alsanız belki o kadar zor olmayacak da başka gerekçelerle karar aldıktan sonra arkasına hukuki bir dayanak bulmak zor oluyor anlaşılan.

Devlet Nedir    UNESCO Nedir    Bono Nedir?    Reeskont Nedir    Enflasyon Nedir  Aritmetik Ortalama Nedir  Forex Nedir Read More!

Şükrü Kızılot Vergi Kacirma Uzmani midir?

Hürriyet'te Şükrü Kızılot iki gündür akaryakıttan alınan vergilere takmış durumda (bir, iki). Bu yazılarda Şükrü Hoca Türkiye'de doğrudan vergi tahsilatının düşük olduğunu ve bu yüzden başta akaryakıt olmak üzere dolaylı vergilere yüklenildiğini vurguluyor. Ve de Türkiye'deki tablonun örneği dünyada yok diyor.

Devlet Nedir    UNESCO Nedir    Bono Nedir?    Reeskont Nedir    Enflasyon Nedir  Aritmetik Ortalama Nedir  Forex Nedir

Konu hakkında öyle çok derin bilgiye sahip değilim ama söylediklerinin aşağı yukarı doğru olduğunu düşünüyorum. Yalnız bu yazıları okurken nedense aklıma Şükrü Hoca'nın ününü nasıl yaptığı geldi. Şükrü Hoca 1990'lı yıllarda gazete ve dergi köşelerinde millete nasıl vergi kaçırabileceklerini anlatarak meşhur olmuştu. Şimdi de kalkmış mevcut tablodan şikayet ediyor. Şükrü Hocam, o tablonun oluşmasında sizin de bir miktar katkınız yok mu acaba? Merak ettim de bir sorayım dedim. Read More!

Istanbul Restoran Rehberi

Kedi olali bir fare tuttuk. Istanbul Restoran Rehberi blogumuzda ilk reklam veren sirket oldu. Simdiye kadar zorla bagis yaptirmaya calistigimiz okurlarimizdan "kolay bisey olsa yapardim da, simdi kim bankaya gidecek, siraya girecek" seklinde bahane uretenlerin bir mouse darbesiyle bu siteyi ziyaret etmelerini istiyorum. Hem belki isinize yarar biseylerde bulabilirsiniz. Isinize yarar birsey bulmasaniz da linke tiklayin (tiklamadan nasil bilecekseniz bunu!?), adamlar reklamin kendi paylarina dusen kismini da TEGV'e bagis yaptilar zaten.

Hisse Yorumları   Küresel ısınma Karikatürleri  Pesimist Nedir?  Fraktal Nedir  Borsa Nasıl Oynanır  inovasyon nedir Read More!

Baskin Oran Kimdir

Bağımsız aday Baskın Oran (kimdir ki gercekten) Vatan gazetesine konuşmuş:

"‘Sezer, roket gibi yükselen milliyetçiliğe teslim oldu’

Sezer’e saygım devam ediyor ama takdirim bir noktadan sonra havaya uçtu. Sezer, bu roket gibi yükselen milliyetçiliğe maalesef teslim oldu. Hele hele Vakıflar Yasası’nı veto etmesi ve şu gerekçeyle veto etmesi beni derin üzüntüye sevk etti. “Gayrimüslüm vakıfları Lozan’da kendilerine verilmeyen ekonomik ve siyasal üstünlüğe kavuşacaktı” dedi. Bir hukukçu bari bunu söylemeseydi. Çünkü Lozan Antlaşması’nın 40, 42 ve 43’üncü maddeleri diyor ki, “Gayrimüslümler her türlü hayır müessesesini kurarlar, yönetirler, denetlerler.” Ayrıca diyor ki, “Gayrimüslümlerin mevcut vakıfları muhafaza edilecek ve her türlü kolaylık gösterilecektir.” Biz bu adamların 1936’dan sonra satın aldıkları veya şu ya da bu biçimde vasiyetnameyle edindikleri bütün malları gasp ettik devlet olarak. Ve üçüncü kişilere sattık. Sayın Cumhurbaşkanı nasıl söyler bunu? “Lozan’da verilenden fazla siyasi ve ekonomik güç elde ettiler!” Bir kere bu hangi güçmüş? Çünkü Türkiye’nin 700’de biri gayrimüslüm. Bir zamanlar üçte biriydi..."

Hisse Yorumları   Küresel ısınma Karikatürleri  Pesimist Nedir?  Fraktal Nedir  Borsa Nasıl Oynanır  inovasyon nedir

"Ben bölücülerin oylarını böleceğim. Mesela Türkiyeli tabirini kullanmayıp da ’Herkes Türktür’ dediğin anda sen bölücülük yapıyorsundur. Çünkü herkes Türk değil. 15 milyon Kürt var; ’Ben Kürdüm’ diyen... 100 bin gayrimüslüm var; ’Ben Türk değilim’ diyor. Şöyle anlatmaya çalışayım. Batı Trakya’da 120 bin Müslüman Türk var. Yunan devleti bunlara ’Yunan’ dese, nasıl karşılarız? Onlar ’Ben Yunanistanlı Türküm’ diyorlar. Bizimkilerin de ’Türkiyeli Kürdüm’, ’Türkiyeli Ermeniyim’ deme hakkının olması gerekir. Onun için Türk kelimesi bölücüdür, Türkiyeli kelimesinin kullanılması gerekir. “Türk milleti vardır, bunun dışında birşey yoktur” diyenlerin oylarını böleceğim ben. Çünkü onlar bölücüdür. "

"Ermeni Konferansı’nı toplatmadılar. Bu konuda bize en az kötü davranan parti AKP’ydi. Dolayısıyla ben konferanstan sonra o psikolojiyle dedim ki, ”Eğer şu anda seçim olsa AKP’ye vermeyi düşünebilirim oyumu.“ İsteyen baskinoran.com sitesine girer yazıyı bulur. Fakat AKP sonradan bir yandan Türk milliyetçiliğine teslim oldu, bir yandan da yaklaşan seçimin havasına girerek seçim siyaseti izlemeye başladı. "

Röportajın tamamını okuduktan sonra "Keşke İstanbul 2. Bölge'de oy kullanıyor olsaydım!" dedim. Read More!

Abdurrahman Yildirim: Eyvah bankacılık yabancılaşıyor

Abdurrahman Yıldırım üç gündür konuya el atmış durumda. Bu yazıda biraz alıntı yapıp biraz gıcıklık yapacağım. Baştan söyliyeyim darılmaca olmasın. Okumadıysanız, yazılara şu linklerden ulaşabilirsiniz: bir, iki, üç Bizimki biraz serbest okuma olacak, rasgele okuma yapacağız, işimize gelen yerleri alıntılayacağız. Baştan da söylemiş olayım.

"...bir bankanın daha yabancılar tarafından satın alındığı ve bankacılık sektöründe yabancı payı nın halka açık kısım ile birlikte yüzde 42'ye yükseldiği gerçeği var." demiş Yildirim. Bu halka açık kısmı neden dahil edilir bilmem. O hisselerin finansal getiri dışında ne fonksiyonu var? Ben bilmiyorum bilen varsa söylesin. Hani bende de bir miktar Garanti hissesi vardı kaç yıldır ama adamlar hiç genel kurula falan çağırmıyorlar beni. Dava edebilir miyim acaba?

"Bir kere mevduat toplamaya yetkili 33 bankadan üç kamu bankasını hariç tutarsak 19'u yabancı sermayeli, 11'i yerli sermayeli. 10 büyük banka arasında kamu bankalarını hariç tuttuğumuzda yabancı sermayenin bulaşmadığı bir banka kaldı ." Son milli maçta da yediğimiz golleri saymazsak Bosna Hersek'i 2-0 yendik.

"Yerli bankalar yabancı banka alamayıp neden küresel oyuncu olamadılar, sorusuna çeşitli yanıtlar bulunabilir. 1990'larda yapılan hatalar gelip 2001 krizinde patladı. Ekonomik kriz, zayıf bankacılık yapısı, yerlilerin teşvik edilmeyişi, aracılık maliyetlerinin yüksek oluşu, yeterince kaynak yaratamamaları bu nedenler arasında sayılabilir." Abdurrahman Bey, çok önemli bir nedeni atlamadınız mı? Hani, şu anda neden TMSF çalışanı durumunda olduğunuzu hatırlatarak size bir ipucu vereyim. Hadi bir ipucu daha vereyim, Demirel'in yeğeni olmak global dünyada banka sahibi olmaya yetmiyor çünkü.

Liderlik Nedir?   Küresel ısınma Nedir  Komünist Nedir  Komünizm nedir?  Kapitalizm Kapitalist nedir

Aaa yok yanılmışım, bakınız neler olmuş:
"Geçmişte olan1990'ların başında, seçim öncesinde Hazine aracılığıyla gelene banka kurma izni ve halktan para toplama lisansı verdik. 1994 krizi patladığında bu bankalardan dökülen oldu, ama kamu borçlanmasına olanca hızıyla devam etmek için mevduata yüzde 100 devlet güvencesi verdik. Bu güvence ortamını yanlış kullananlar oldu. Hazine bu sektörü gerektiği gibi denetlemedi. Denetlediyse bile gereğini yerine getirmedi. 1999'da bankalara "siz Hazine kağıtlarından çok kazandınız" diyerek geçmişe yönelik vergi koyduk. Yetmedi devlete dört büyük özel bankadan 250'şer milyon dolar özel bir borç ta alındı. Bu aşamadan sonra BDDK kuruldu. Ama bu arada olan da olmuştu. 22 banka arasında kapatılanlardan biri de kamu bankasıydı. İki kamu bankasına da devlet görev zararlarından dolayı 25 milyar dolarlık sermaye desteği koymak durumunda kaldı."

"Bir kere bankaların yanına, aracı kurumları, sigorta ve leasing sektörünü de koyduğumuzda finansal sektörün ağırlıklı biçimde yabancı veya küresel sermayeli hale gelmesi, ekonominin diğer sektörlerine de bulaşır. Hatta finansal sektörle ilişkisi olan her alanı ve herkesi etkiler. Finansal sektörden başlayan yabancılaşma diğer sektörlerde hızlandırıcı etki yapar." İnşalllah!

"Bankalarda reel sektör, şirketler, hane halkı ve kişiler hakkında tam bir bilgi hazinesi var. Bu kuruluşlar kimin ne kadar geliri ve kazancı var, gideri ne kadar, serveti ne kadar, harcama eğilimi nasıl, tam olarak kişilerin ve kurumların finansal varlık rontgenine sahip. Bu bankaları alan küresel sermayeli bankalarda aynı bilgilere sahip olacaklar." Şimdiye kadarki banka sahipleri aynı bilgilere sahip değil miydi?

"Bu bilgiler şirket satın almalarda, Türkiye'ye ilişkin strateji belirlemede ve iş yapmada pekala kullanılacak." Şimdiye kadar kullanılmadı mı?

"Yabancı veya küresel sermayeli hale gelmesi bankaların davranışlarını da değiştirebilir. Verdiği hizmetler ve bunun karşılığında aldığı komisyonlar farklı olabilir. Yabancılar bedeva hizmet vermez . " Türk bankalarda herşey beleşti di mi?

"Maliyetlerini hizmetlerine yansıtırlar." Türk bankalar yansıtmıyordu di mi? Hep cebinden (ya da devletten söğüşleyerek) finanse ederlerdi, di mi?

"Hazine kağıtlarına yatırım yerine kredi vermeyi ön plana çıkartabilirler." Aman aman, çok kötü!

"Burada da eş, dost, akraba ilişkisi olmaz." Eyvah, yandık desene!

"Daha risk bazlı bir tavır ortaya koyarlar." Doğru olan, amca-dayı bazlı bir tavırdır.

"Bütün bunları yaparken bankaların müşterilerine yansıyan davranışları da kısmen yabancılaşabilir. " Çok uğraştım bu cümleyi anlayamadım. Keşke yazısının sonundaki özdeyiş bölümüne koysaydı.

"Ana sermayedar yabancı olduğu için bankaların yurtdışı borçlanmaları bundan olumlu etkilenir." Durum gittikçe kötüleşiyor.

"Banka riski veya ratingi yurtdışındaki ana banka ile eşitlenir. Daha ekonomik koşullarda ve büyük ölçekli kaynak bulabilirler. Bunu da yurt içinde kredi olarak kullandırabilirler. " Eyvah Eyvah!

"Sonuçta bireyler ve hane halkının daha fazla borçlanması gündeme gelecek."
En korkutucu yanı da bu. Zorla borçlanacağız! Borçlanmak kanunla falan da mecbur yapılacak mı Abdurrahman Bey!

"Ancak sermaye küresel sermaye olduğu için, Türkiye'den topladıkları fonları yurtdışında da değerlendirme yoluna gidebilirler. Fırsat neredeyse fonları oraya yöneltebilirler." Doğru olan çiftçilere ve tekstilcilere sıfır faizle kredi riski yuksek olmasina ragmen kredi verilmesi sonra geri alınmamasıdır.

"Bunun yerli tasarruf sahibini ilgilendiren yönü ise Türkiye'ye özgü yüksek reel faizin budanması olabilir. Artık mevduat faiz yarışlarını daha az görürüz." Nasi yani, şimdiye kadar yüksek reel faizin nedeni yerli bankalar mıydı?

"Yabancılaşma aynı zamanda ekonomi yönetiminin bankalar üzerindeki etkisini azaltır. Geriye yönelik vergi koyma, 'ihtiyaç var atın 250'şer milyon dolar' ya da "Hazine ihalesinden bono alın" türü yaklaşımlar artık söz konusu olamaz." Geçmişte neler oluyormuş, öğrendiniz.

"Devlet iç borçlanma senetlerinin en büyük müşterisi olan bankalar bu konumdan muhtemelen çıkar. Yerini yabancı yatırımcılar veya banka dışı yerli kesim alır. Yani devlet iç borçlanma senetlerinin alıcı tabanı da değişir." Bu biraz da Hazine'nin borçlanma politikası ile ilgili. Kimse sıfır riskli hazine bonoları varken kredi vereceğim diye uğraşmaz.

"Bankacılıkta ve finansta sermayenin küresel olması, sadece bu sektörde değil genelde ekonomide iş yapma biçimlerini ve kuralları da küresel yapar. " Halbuki bizim geleneksel metodlarımız, kurallarımız, kayırmalarımız daha güzeldi.

"Sermayedeki bu değişim finansal sektörle ilişkisi olan her alana ve herkese bulaşır." Evet, evet, hastalık gibi.

Umarım neler kaybedeceğimizin farkındasınızdır. Herkesi bu farkındalığın farkında olmaya çağırıyorum. Var mısınız hep beraber kredi kartlarımızı çöpe atalım, bir daha kullanmayalım, yabancı bankalardan paralarımızı çekelim? Read More!

Paris turu tüketiciye patladı

Referans Gazetesi, 22.06.2007

Dünya GSM Birliği 1998'de GSM alfabesi oluştururken Türk heyetinin toplantılara katılmak yerine Paris'te gezmeyi tercih etmesinin faturasını cep telefonu kullanıcıları ödüyor.

Cep telefonlarının kullanımına dair standartların yeni yeni şekilenmeye başladığı 1998'de Avrupa Telekomünikasyon Standartlar Komitesi (ETSI), cep telefonunda kullanılacak ortak yazılımı belirlemek için Paris'te toplandı. Ortak alfabeye her ülke kendi alfabesinde yer alan karakterlerini koymak için kıran kırana pazarlık yaparken, Türk heyeti toplantıya katılmayıp şehir turuna çıktı. Bu nedenle Çince, Japonca, Arapça, İbranice ile Avrupa ülkelerinde kullanılan farklı karakterler GSM alfabesini oluştururken Türkçeye özgü 5 (ç, ğ, İ, ı, ş) harf alfabede yer alamadı.


Ücret neden iki kat pahalı

VOB nedir?     Taksi Şöförü   Borsa Tüyoları?   Olasılık nedir?   Enformasyon Nedir


ETSI standartlarının belirlediği Standart GSM Alfabesi'nin (GSA) kullanıldığı mesajlarda 160 karakter bir kısa mesaj olarak tanımlandı. Bu alfabedeki karakterlerden her birinin büyüklüğü ise 7 bit. ETSI standartlarına göre bir SMS, 140 byte ve bunun karşılığı da 160 GSA harf. GSA dışında olan harfler de cep telefonu mesajında kullanılabiliyor. Ancak GSA dışındaki harflerden her birinin büyüklüğü 16 bit. Bu durumda 140 byte olarak tanımlanan SMS alanına GSA harfleriyle 160 karakter yazılabilirken unicode harfleriyle ancak 70 karakter yazılabiliyor. Örnekse SMS Türkçe karakterlerden oluşan "çığlık" olarak yazıldığında 78 bit yer kaplarken "ciglik" olarak yazıldığında 42 bit yer kaplıyor. Bu nedenle Türkiye yıllarca Avrupa'nın 2 katı ücretle mesajlaştı.

Read More!

En zor ÖSS sorusu

"Politik ortamı yoğun bir sisin kapladığı bugünlerde;

-Açıkça bildiğimiz ve zaten malum olan şeyler vardır.
-Açıkça bilmediğimiz ama malum olan şeyler vardır.
-Meçhul olduğunu açıkça bildiğimiz şeyler vardır.
-Meçhul olduğunun dahi farkında olmadığımız bazı bilinmeyenler vardır."


VOB nedir?     Taksi Şöförü   Borsa Tüyoları?   Olasılık nedir?   Enformasyon Nedir

Yukarıdaki önermeleri göz önünde bulundurursak, 22 Temmuz'da yapılacak olan seçimlerde en rasyonel seçmen davranışı aşağıdakilerin hangisidir?

a) Ben demokrasiden yanayım, hiç bir parti benim isteklerime cevap vermiyor, böyle bir parti ortaya çıkana kadar oy kullanmayacağım.

c) Demokrasi umurumda değil, X partisine oy vereceğim.

b) Demokratım, sadece bu yüzden sırtını orduya yaslamış ve/veya açıkça ırkçılık yapan faşist partilere tepki olarak oy kullanacağım.

d) Aslında demokrasiden yana gibi olmak istiyorum, ama X partisine de gıcığım. X partisine karşı en iyi çözüm faşizmdir.

e) Demokrasi de neymiş. Tek yol faşizm! Read More!

CHP'nin Vaatleri

Radikal "CHP bir tek cenneti vaadetmiyor" demis. Ben ilginc vaatler uzerinde durayim:

1.Güçlü ve ileri teknolojiye dayalı dışa açık bir sanayileşme projesiyle işsizlik azaltılacak.
Nasil yani? Ileri teknolojiye sahip makineleri disaridan satin alip basina 10 tane isci mi koyacagiz?

2. Ziraat Bankası özelleştirilmeyecek.
Niye? Ziraat Bankasi satilinca ciftcilere harac dagitirken bankalara komisyon ucreti vermekten mi korkuyoruz?

3. Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınacak.
Niye? Simdi az kazanandan cok, cok kazanandan az mi vergi aliniyor?

4. 1 milyon aç yatağa tok girecek.
Demek ki az kazanandan az, cok kazanandan cok vergi alip, hic kazanmayana verecegiz. Laf aramizda ben de hic para kazanmiyorum.

VOB nedir?     Taksi Şöförü   Borsa Tüyoları?   Olasılık nedir?   Enformasyon Nedir

5.Güneydoğu Anadolu'da özel endüstri bölgeleri kurulacak.
Hay Allah, nedense Guneydogu'yu devlet eliyle kalkindirmak simdiye kadar kimsenin aklina gelmemisti.

6. Çaya hak ettiği fiyat ve prim verilecek.
Peki ya maydanoza? "Hak ettigi fiyat" da ne demekse? Sen daha iyilerine layiksin gibi bir sey mi? Dusunsenize "Cayin hakkettigi fiyat" baslikli bir makale yazip American Economic Review'a gonderdigimi, beni gezegenden kovarlar yahu!

7. Hayvancılık canlandırılacak.
Bu hayvanlar daha cok oldurulecek anlamina mi geliyor? Canlandirmak kelimesinin oldurmek anlaminda kullanildigina burada sahit oluyorum.

8. Köye dönüş projesine hız verilecek.
Otobus mu kaldirilacak? Tandogan'dan mi?

9. Amatör spor kulüpleri desteklenecek.
Ortalikta cirit atan mesnetsiz politikacilar da "amator sporcu" kapsamina dahil olacak mi?

Deniz Baykal da "haftada bir milyar dolar faiz odeyen bunlari yapar" demis. Biz lafin dogrusunu soyleyelim efendim, "Gecmiste bunlari yaptigimiz icin simdi haftada bir milyar dolar faiz oduyoruz". Read More!

Oyakbank Vatandir!

Oyakbank’in bir Hollanda bankasina satilmasi ile bankacilik sistemindeki yabanci payi konusu yine kizisti. Mesela, Hurriyet gazetesinden Yalcin Dogan diyor ki:

1- Bu satışla birlikte, Türk Bankacılık sisteminin yüzde 42’si yabancıların eline geçmiş oluyor. Böyle bir oran hiç bir Batı ülkesinde yok.

2- Türk Silahlı Kuvvetlerinin silah ve teçhizat ödemesi, ithalatı Oyakbank üzerinde yapılıyor.
Oncelikle yabanci payi diger ulkelerde nasil ona bakalim: Kaynak: Merkez Bankasi, Finansal Istikrar Raporu:



Bir ucta Italya, Almanya, Fransa gibi yabanci payi az olan Bati ulkeleri bulunurken, diger ucta Ingiltere, Finlandiya, Polanya, Cek Cumhuriyeti gibi yabanci payi yaridan fazla olan Asya ulkeleri goze carpiyor. Turkiye ise, Oyakbank'in satisi ile ortalarda bir yerlerde olacak.

Tutumluluk Nedir    Nükleer Enerjinin Zararları    Nükleer Kirlilik    Nükleer Nedir    Fraktallar    Sosyalizm Nedir

Askeri techizat alimina gelince...

OYAK, Oyakbank'a 1994 yilinda sahip oldu. Bildiginiz gibi o tarihe kadar askerin bankasi yoktu. O yuzden askerimiz disaridan silah alimi yapamaz, kendi ucagimizi tankimizi kendimiz uretirdik. 1994'de asker banka sahibi olunca, disaridan silah alimina basladi. Ulke ithal silah cennetine dondu, bir cok yerli top tufek ureticisi isi birakti. Ithalata dayali bir silahlanma politikasi izlenmeye baslandi. Oyakbank'in satilmasi ile asker bankasiz kalacagindan, bir daha silah milah ithali yapilamayacak. Hepsini yerli uretici uretecek. Kotuluk bunun neresinde? Read More!

Adnan Buyukdeniz ve AKP Populizmi

Ugur Gurses bizim bos durdugumuzu gorup piyasamiza el atmis. Gecen sene AKP'nin Merkez Bankasi baskan adayi olan Adnan Buyukdeniz'e giydirmis bugun. Ellerine saglik diyelim.

Ote yandan AKP secim oncesi populist politikalarina devam ediyor. Bu sefer de kuresel isinmanin getirdigi kurakligi bahane ederek ciftciye 1 milyar YTL'lik yardim yapilacagi sozunu vermis. Hayirli olsun, populizm sozlugune "kuresel isinmazedeler" terimini de boylece kazandirmis oldular. Bu kuresel isinma meselesi gitgide kotulesecegine gore bu yardimlarin onumuzdeki asirda da devam etmesini beklememiz yanlis olmaz herhalde. Girisimci arkadaslara bir kac tavsiye vereyim bu durumda. Collesmeye yuz tutmus genis arazileri yok pahasina alin, daha sonra Ziraat bankasina basvurarak kredi alin ve devletten de bedava tohum isteyin. Daha sonra bu tohumlari karaborsada satin, aldiginiz krediyi de hazine bonosuna yatirin. Sonrada kurakliktan etkilendim, tarlama bir gram su dusmedi diyip, kredinizin bir sene "sifir" faizle ertelenmesini taleb edin. Havadan %20 getiriyi saglarsiniz, carry trade'den bile daha iyi bir yatirim olur.

Tutumluluk Nedir    Nükleer Enerjinin Zararları    Nükleer Kirlilik    Nükleer Nedir    Fraktallar    Sosyalizm Nedir

Yine bu secimlerde oyumu hakedecek bir parti cikmadi meydana. AKP beter, digerleri bundan beter. Read More!

OSS Sinav Sorulari Burada

Genc Siviller isminde bir sitede OSS sinav sorulari yayinlanmis. Ancak cevaplari soylememisler. Zaten isimleri bile meymenetsiz bunlarin. Asagida benim sectiklerim var. Listenin tamami icin http://www.gencsiviller.net/
SORU 8. Aşağıdakilerden hangisi, bizi muasır medeniyet seviyesine çıkarır?

a) Klasik müzik dinlemek
b) Cumhuriyet mitinglerinde bayrak sallamak
c) Bale yapmak
d) Darbe ve muhtıralara karşı çıkmak
e) Türkiye laiktir laik kalacak sloganı

SORU 30. “Ne şeriat ne darbe” veya “ne muhtıra ne AKP” diyenler, aslında aşağıdakilerden hangisini söylemiş oluyorlar?

a) Ne kurttan yanayız, ne de kuzudan.
b) Aslında darbeden şikayetçi değilim, ama bi kere “demokratız” da demişiz. N’apıcaz bilmem.
c) Bizim taban biraz militarist de, idare ediverin.
d) Haydi, ben bakmıyorum. Sen rahat rahat işini bitir. Sırtına da vur.
e) Yukarıdakilerin hepsi.

Bütçe Nedir    iktisat Nedir    Borsa Yorumları    Kredi Faiz Oranları    Türkiyede Ödenen Vergiler, Vergi Türleri

SORU 31. Darbe ve muhtıraları nasıl engelleyebiliriz?

a) Eğitimle. Halkı eğiterek, aslında ara rejimlerin pek de fena bir şey olmadığına onları ikna ederiz, engellemeye gerek kalmaz.
b) Özürlü demokrasimizi hepten tatil eder kurtuluruz. Demokrasi olmazsa darbe ve muhtıra da olmaz; olsa da o kadar acıtmaz.
c) Bütün vatandaşları askere alarak. Böylece ortada, kendilerine karşı darbe yapılacak sivil kalmaz.
d) Tek Partili altın çağa geri dönüp, devletin işletme ve kullanım hakkını 150 yıllığına CHP’ye vererek.
e) Hiçbiri. Bu şıkların hepsi birbirinden beter!

SORU 34. Deniz’in altı oku var. Bunlardan üçünün ucunu kırıp, öteki üçünün ucuna takarsa ne olur?

A) Üç tane iki ucu oklu değneği olur
B) Elinde oku gitmiş üç tane sap kalır
C) İyi olur
D) Darbe olur
E) Hiçbiri

SORU 37. x ve y kesinlikle pozitif tamsayı değillerdir.
x=354 milletvekili olduğu düşünülürse, demokratik bir hukuk devletinde x < y koşulunun sağlanabilmesi için y aşağıdaki değerlerden hangisini almalıdır?
A) 184 milletvekili
B) 1 e-muhtıra
C) 3 adet "şeriat ha geldi, geliyor." manşeti
D) 9 anayasa mahkemesi üyesi
E) Hepsi

SORU 38. Cumhurbaşkanı 126 gr. ağırlığındaki anayasa kitabını 135 cm uzaklıktan Başbakan’ın kafasına fırlatmış, dolar 4 kat yükselmiş enflasyon %98 olmuştur.
Buna karşılık olarak; Başbakan, 220 gr ağırlığındaki Yeni Başlayanlar İçin Demokrasi kitabını Cumhurbaşkanı’na fırlatsaydı durum ne olurdu?

a) Dolar 1/3 düşer, enflasyon %14 olur
b) Dolar değişmez, enflasyon %17,5 olur
c) Dolar ilk haline döner, enflasyon %9 olur.
d) Dolar ilk halinin de altına düşer, enflasyon %4 olur.
e) Dolar ½ düşer, enflasyon %20 olur
Read More!

Top MBA Okullar

Subat ayinin sonunda bir okuyucumuzun finans doktorasi hakkindaki sorularini cevaplamistik. Ayni okuyucumuz yine farkli sorularla karsimiza gelmis. Bu konuyla ilgilenen diger arkadaslara da yardimci olacagini dusundugum icin once bize yazdigi mektubun bir kismini sizlerle paylasacagim, daha sonra da sorularini cevaplamaya calisacagim.

Bütçe Nedir    iktisat Nedir    Borsa Yorumları    Kredi Faiz Oranları    Türkiyede Ödenen Vergiler, Vergi Türleri
Merhaba ekonomix bey!

Burak ben, Size bundan birkac ay once doktora vs MBA sorunuyla ilgili bir mail atmistim. Blogdaki son postunuzu gorunce “haberdar et beni ne yapiyorsun, kontakta kalalim” demis oldugunuzu hatirladim, bunun uzerine sizi gelismelerden haberdar etmek istedim, bir de birkac konuda daha akil fikir alacagim sizden.

Gecen sure icerisinde ben konu ile ilgili oldukca yogun arastirmalarimi surdurdum, hemen hemen stratejimi olusturmus durumdayim onumuzdeki 4-5 yillik sure icin.

Top School lardan alinan MBA in beni gitmek istedigim yere goturecegine ikna oldum, stratejimin buyuk kismi bu nedenle kendimi onumde varolan zamanda top MBA lerin aradigi adam olarak konumlandirmak uzere olacak. Burada not ort. ve gmat skoru gibi seylerde problem yasamayacagim gibi gorunuyor, soft skill lerime de guveniyorum. Su an fikrimce ulasilmasi gereken hedef mezun olunca ‘top MBA lere adam gonderebilecek isim sahibi multinational larda’ calismaya baslamak. (Ilk sorumu burada sorayim izninizle: bu sirketlere ait bir liste olusturmaya cabaliyorum su an, ama gorebildigim kadariyla global olarak top MBA lerin cok adam aldigi bulge bracket investment bank ler in turkiye de yok. Turkiyede finans sektorundeki investment banking/wealth management aktiviteleri local/bolgesel sirketler tarafindan domine edildiginden; cok istedigim finans sektorunde bu local sirketlerden birinde calismaya baslarsam bu benim top MBA lerden birine kabul alma ihtimalimi dusurecek bir adim olmus olacak. Bunun yerine aklimdaki bir cozum turkiye den top MBA lere duzenli olarak adam sokabilen, diger sektorlerde faaliyet gosteren multinational larda calismaya baslamak, finans hayallerimi MBA sonrasina ertelemek. Zira P&G, unilever, Pfizer vb gibi core function i marketing olan birtakim sirketler –bizim okulun mezunlari oralarda bolca bulunduklarindan biliyorum- top mba lere giden calisan sayilarina bakildiginda cok iyi bir track record a sahipler. Soru 1: finans sektorunde kariyer yapacak bir insan calisma hayatina local finans sirketlerinde mi baslamali, yoksa iyi bir mba alabilmek icin multinational larda marketing yaparak mi?)

MBA islerinin finansman kismiyla ilgili de arastirma yaptim, zira top school lara kabul alindiginda kredi ile finanse etmek mumkunmus gercekten, sadece Michigan gibi Public okullarda degil private okullarda da var bu. Zira bu iyi okullar egitim ucretinin karsilanmasi konusunda ogrenciye ciddi asistanlik hizmeti veriyorlar okudugum kadariyla, finansmani borclanarak cozecegim ben de.

PhD isinden tamamen vaz mi gectim? PhD degree sini almaktan vazgectim evet, ama isler kotu giderse beni yurtdisina cikarabilecek bir acil durum cikis kapisi olarak goruyorum PhD yi. ...Sizin de onceki mailde soylediginiz gibi zormus burada disaridan gelip is bulabilmek. Ancak ben okuldaki hocamin referansi sayesinde gayet iyi bir staja kabul alabildim, su an Amerikali bir sirketin yatirim grubunda Asset management tarafindaki Equities Research bolumunde Summer Analyst olarak calisiyorum. Sorum 2: Eger iyi bir is bulamayip sonrasinda mezuniyetten 1 yil sonra doktora ya basvurursam bu benim iyi okullara kabul sansimi ne kadar dusurur? Hocalar bir sene sonra bana hala kaliteli referans mektubu yazar mi? Yada daha onemlisi admission committee ‘bu cocuk gercekte doktora yapmak istemiyor, istese 4. sinifta basvururdu. Bu is dunyasinda istedigini bulamadigindan buraya gelmeye calisiyor’ gibi dusunur mu? Ne dersiniz mezuniyet sonrasi basvurmak benim kabul ihtimalimi ne kadar dusurur?


Birincisi yaz stajini cok iyi degerlendirmen gerektigini belirteyim. Adamlarin gozune girmen icin gunde 16 saat calisman gerekiyorsa calis, haftasonlari ise gelmen gerekiyorsa git, gerekmiyorsa da git. Neticede cok iyi bir performans goster. Bu sirketler icin yaz stajinin is gorusmesinden farki yoktur. O yuzden seni de gelecekte sirkette calisacak biri olarak goruyor ve o sekilde degerlendiriyorlardir. Bu firsati iyi degerlendirirsen Turkiye'deki dandik multinational sirketlerle (ben de bunlardan birinde bir muddet calistigim icin "dandik" ifadesini kullanabildigimi belirtmeliyim) ugrasmak zorunda kalmazsin. Bence dogru secim deterjan satan bir mutinational sirkette excele data girmektense kendi istedigin alanda calismandir. Ayrica basarinin tek yolu da MBA yapmak degildir. Isi isbasinda ogrenerek de cok hizli yukselebilirsin.

Ote yandan doktoraya 1-2 sene gec basvurmanin sonuca bir etkisi olacagini dusunmuyorum. Burada 50 yasinda doktora yapan insanlara bile rastlamak mumkun. Hocalarindan doktora icin referans mektuplarini bu sene istersin, gelecekte ihtiyacin oldugu zaman arsivlerinden cikarip sana verirler.

Keep us posted. Read More!

ÖSS Kalkacak (Mı Acaba?..)

bu senenin populer secim vaatlerinden biri universiteye giriste OSS'nin kaldirilmasi. benim birader de bu sene sinava girdigi icin bu konularla yillar sonra yeniden ilgileniyorum. secim vaatlerini ve medyada yer alan yorumlari dikkate alarak, konuyu iktisatci (iktisat nedir?) gozuyle degerlendirelim.

bu secimde, once genc parti OSS'nin kalkacagini vaat etti. sonra da onu mhp ve chp izlediler. akp de bunlari izlerse yakin gelecekte bu sistemin degiseceginden emin olabiliriz. ancak insan huylaniyor. OSS kalkar ama acaba bu bir yaraya merhem olur mu? yoksa siyasi rant ugruna sistemin bir parcasini bozmak uzere miyiz?

Devlet Nedir    UNESCO Nedir    Bono Nedir?    Reeskont Nedir    Enflasyon Nedir  Aritmetik Ortalama Nedir  Forex Nedir

bugun asil problem su: universite kapisindaki insan sayisi 1.7 milyon (ve bu sayi seneden seneye artiyor) ama toplam kontenjan sadece 400 kusur bin. bir iktisada giris kitabina bakarsaniz, standart arz-talep iliskisinde boyle bir sonuc fiyatlarin serbest piyasa duzeyinin altinda olmasiyla aciklanir. yani devlet destegi sayesinde, ogrenciler yuksek ogretim servisini gercek bedelinin cok daha azini odeyerek almaktadirlar. bu yuzden talep, toplam kontenjanin cok uzerindedir. sorunun cozumu icin, sinava giren insan sayisinin azalip kontenjan sayisinin artmasi lazim. aradaki farki dogrudan hedef alip kapatacak bir cozum bulamadiktan sonra, gercekten cozum uretmis olmazsiniz. yani sadece sinavin kalkmasi yetmez. o zaman sormamiz gereken soru su: partilerin bu konuda cozum olacak, gercekci projeleri var mi?

cuma gunku aksam'da serdar turgut cem uzan'in projesinin kagit uzerinde uygulananilir oldugunu yazmis. bu yaziya gore cem uzan'in fikri su imis: OSS kalkacak, veliler dershanelere verecekleri paranin yarisini devlete verecekler ve cocuklarini devlet universitesinde okutacaklar. cem uzan bu yolla yilda 2.5 milyar dolar toplayacagini iddia ediyormus. bu para kimden toplanacak ve adam basi ne kadar olacak; yeni sinav ve yerlestirme sistemi nasil olacak gibi onemli ayrintilar yazida tartisilmamis. baska yerde de projenin detaylarina rastlamadim. bunlara ragmen, tamamen ulke kaynaklarinin israfindan baska bir sey olmayan dershanecilik ve ozel ders sisteminde donen paranin yuksek ogrenime kaynak olarak aktarilmasi, uzerinde calismaya deger bir proje gibi duruyor. eger gercekten boyle bir kaynak elde edilebilirse bu yolla kapasite arttirilabilir, ancak egitimin fiyati degismedigi muddetce bu artis taleple arz arasindaki 1 milyon 300 binlik farki kapatmaya yetmez. ama zaten uzan'in herkesi universiteli yapacagini vaat ettigini de hatirlamiyorum. o yuzden bana oyle geliyor ki, cem uzan'in oy isterken acikca soylemedigi ve velinin dershaneye verdigi parayi devlete vermesi seklinde ifade ettigi sey, egitimin fiyatini (ya da baska bir deyisle egitim masraflarindan ogrenciye dusen payi) arttirmak. boylece parasi olan ve kredi ya da burs bulabilecek kadar basarili ya da arkasi saglam olanlar universiteye girecek. digerleri ise universite kapisindan cekilecek. serdar turgut'un anlattigindan benim anladigim bu. (digerlerine ne olacak bilmiyorum. meslek lisesi falan diyorlar ama onlarin hali de malum.)

ayrintilara iliskin binlerce soru sorulabilir. ancak ortalikta tartisilmayan ayrintilar uzerine fazla spekulasyon yapmayi gereksiz buluyorum. ne diyeyim, biniyoruz bir alamete...

not: aslinda ulkede iyi isleyen bir burs sistemi ve isteyen ogrencilerin rahatlikla borclanabilmelerine olanak saglayacak gelismis bir egitim kredisi piyasasi olsa, surada rahatlikla daha piyasa temelli bir egitim sistemini savunabiliriz. bu sistem icerisinde, piyasa basarisizliklarinin onune gecmek, dissalliklarin ustesinden gelmek ve sosyal adaleti saglamak uzere duzenleyici bir devlet yapisinin var olmasini da tartisabiliriz. ama bunlar su an cok utopik seyler gibi duruyor, degil mi?

Borsa nedir?
GSYH, CPI ve GSYH Deflatoru
Fraktal nedir?
Ekonomi nedir Read More!

Endustriyel Olcekte Domates Uretimi

Son zamanlarda okudugum en onemli ekonomi haberlerinden bir tanesi Hurriyet'ten:

"KOÇ Topluluğu kuruluşlarından Tat, GAP Bölgesi’nde sanayi tipi ziraat yapmaya elverişli alanlarda dünya pazarlarında rekabet edebilecek ’domates’ üretimine başladı. Tat Genel Müdürü Güçlü Toker, ilk denemelerini bölgede bulunan Harranova Tesisleri’nde 50 dekar alan üzerinde yaptıklarını belirterek, "Bu yıl 4 bin dekarda 6 bin ton domates üretmeyi planlıyoruz. 2008’de 20 bin dekar, iki yıl içinde de 40 bin dekarlık alanda üretim yaparak bölgede ilave 400 bin ton domates üretmeyi hedefliyoruz" dedi. Toker, Harranova’da 20 çeşit domates üretimi üzerinde çalıştıklarını, üretimin en başarılı olan çeşitler üzerinde yoğunlaşacaklarını belirtti."

Nihayet kafaniz calismaya basladi!!!

Hisse Yorumları   Küresel ısınma Karikatürleri  Pesimist Nedir?  Fraktal Nedir  Borsa Nasıl Oynanır  inovasyon nedir

Tarim sektoru Turkiye'de "kafasi calisan" kisilerin el attiklari sektorlerden biri degildir. Kafasi calisan, iyi egitim almis cocuklar gidip muhendislik veya ne yaptigi belli olmayan isletme gibi konular uzerinde caba sarfediyorlar, ondan sonra da ya sanayi imalati veya pazarlama konulari uzerine calismaya basliyorlar. Universite sinavinda en yuksek puani alan kisilerden kac tanesi ziraat fakultelerine giriyor, veya mezun olduktan sonra tarim sektorunde calisiyor? Imaji bozuk bir sektor demek ki. Bu alanda yapilacak cok sey var, potansiyel de cok buyuk. Devletin ve politikacilarin elini etegini cekmesi, girisimcilerin ise bu sektore el atmasi Turkiye'de buyuk kapilari acacaktir. Mikroekonomik reform dedigimiz zaman kastettigimiz seylerden bir tanesi de budur. Kafamizi calistirmaya baslayalim. Read More!

Incentives matter ne demektir?

Hani "tas attik da kolumuz mu yoruldu?" diye bir laf vardir ya, ne zahmeti canim ne onemi var anlaminda kullanilir. Maalesef ben bu blogda cok tas attim, bazen yanlislikla kafa goz yardim, bazen tasi tam gedigine koydum ama cogu zaman attigim tas urkuttugum kurbagaya degmedi.

Sindirella Hikayesi  Tahvil Nedir  Gönüllü Çevreci Kuruluşlar  Çernobil Faciası  Türev Konu Anlatımı  Demokrasi Nedir    Yatırım Fonları


Incentives matter. Madem blogun bu kadar okuru var, bir sekilde bunu urettigimiz bagislara yansitmamiz lazim diye dusunuyorum. Bu yuzden su oneriyi getirecegim. Blogumuza reklam verecek sirketleri bulan arkadaslara reklam ucretlerinin %50'sini prim olarak vermeyi taahhut ediyorum. Reklamin ucreti, icerigi, yeri, ve suresi hakkinda bir sinirlama getirmiyorum; pazarliga acigiz. Reklamin bizim payimiza dusen kismini her zamanki gibi TEGV'e bagislayacagiz. Zaten kimligimizi gizli tuttugumuz icin ve vergi vs. gibi yasal duzenlemelerle ugrasmamak icin para kabul etmeme gibi bir prensibimiz var. O yuzden reklam veren firmadan bize odeyecegi ucreti TEGV'e bizim adimiza bagis yapmasini istiyoruz. Reklamci sirketi bulan arkadas ise ucretin diger yarisini sirketten kendisi tahsil edecektir. Ekonomi Turk olarak biz de boylece Turkiye'deki issizlik problemine kucuk de olsa bir cozum bulmus oluyoruz. (Bizi tesvik etmesi icin Issizlik Sigorta Fonundan yardim bekledigimizi de belirteyim, alacagimiz tesvik alti basamaktan asagi olmasin lutfen)

Sizce yukarida tasarladigim mekanizma calisacak ve bagislarda artis olacak mi? Read More!

Ekonomi Doktorası Neden Yapilir?

dun ekonomix mankiw'in bir iktisat lisans ogrencisine verdigi yaniti ekonomi turk'e tasimis. kendisinin bu sitede finans doktorasiyla ilgili guzel tavsiyeleri var. bense konuyu mankiw gibi ekonomi doktorasi acisindan ele alacagim.

genel kural sudur: ozel sektorde calismak ve cok para kazanmak amaciyla ekonomi (ekonomi nedir?) doktorasi yapilmaz.

mankiw de bunu soyluyor; ve derdi para kazanmak olan ogrencisine MBA'yi tavsiye ediyor. zira, bir defa, MBA kisa surer ve kolaydir; bitirince alacagin para da doktorayi aldiginda alacagin paradan az olmayacaktir. yani sonunda akademisyen olmayacaksan zorlanmanin alemi yok. ikincisi, bir iste basarili olacak insanin secimini kendi kisisel ozelliklerini de dikkate alarak yapmasi gerekir. ekonomix'in dedigi gibi giriskenligi ya da liderlik vasiflari zayif olan biri icin akademisyenlik daha uygun gorulebilir. ama yeterli akademik motivasyonu olmayan biri icin de ekonomi doktorasi uygun degildir. onceligi cok para kazanmak isteyen birinde de bu motivasyonun oldugunu sanmiyorum. mankiw de boyle dusunuyor olmali ki akademik bir is istemiyorsan, sen en iyisi MBA yap diyor.

EFT Nedir?  Faşizm nedir?  Özel Üniversiteler  Devlet Üniversiteleri  Türk Bilim Adamı

lucas, zamaninda buyume ve kalkinma uzerine bir yazida soyle demis: "insan bir defa bu konulari dusunmeye basladi mi, baska bir sey dusunmesi zordur." ilgi alanina giren bir konuda benzer sekilde dusunmeyen insan iyi bir akademik iktisatci olamaz. kimi insanlarin zamanla oncelikleri degisir, akademik motivasyonalari kaybolur. onlar mankiw'in dedigi gibi daha sonra baska islere donerler. ama bu motivasyona en bastan sahip olmayan bir insanin birakin iyi bir iktisatci (Iktisat nedir) olmayi, ciddi bir doktora programini bitirebilmesi bile zordur. (su da bir gercek ki ekonomi doktorasini su ya da bu sebeple birakanlar degil bitirenler azinliktadir.)

bunlar mankiw'in de degindigi genel bazi gercekler. ama bir de ozel durumlar var. mesela doktoraya farkli amaclarla basvurulabilir. 2001 krizinden sonra turkiye'den yurt disindaki doktora programlarina basvurularda patlama yasanmisti. turkiye'deki is olanaklarinin ciddi oranda daraldigini goren insanlar, farkli alternatifler aradilar. MBA ve benzeri alternatiflerin aksine, doktora programlarinin basvuru ucretleri disinda bir maliyeti olmadigi icin bunlar o donemde caziptiler. cogu insan iki sene yurt disinda kalip bir master derecesi almayi, sonra da doktora programini birakip disarda ya da turkiye'de bir is aramayi dusundu. bugun de turkiye disinda calismak ve yasamak isteyenler icin doktora basvurusu yapmak bir alternatiftir.

yakin gecmise kadar, turkler icin turkiye disindaki siradan bir programdan fazla zorlanmadan doktora alip sonra turkiye'de bir yere kapagi atmak da fena bir alternatif degildi. ama bugun kaliteli doktora programlarinda cok sayida turk ogrenci oldugu ve bunlarin bir kismi turkiye'ye donecegi icin, turkiye'deki doktorali isgucu piyasasinda (en azindan iktisat alaninda) rekabet epey artti. gelecekte daha da artacak. bu yuzden bugun ozellikle ekonomi doktorasina gideceklerin gelecekte turkiye'de ya da disarda iyi bir is bulabilmeleri icin, gozlerini mumkun oldugunca yukarilara dikmelerinde fayda var. onun da nasil olacagini yine mankiw uzun uzun anlatmis zaten.

ek: bir de ekonomi doktorasi turkiye'de mi, yurt disinda mi yapilmali meselesi var tabii. bu herkesin pek cok kisisel ve cevresel faktoru dikkate alarak kendisinin cevaplamasi gereken bir soru. mesleki acidan kisinin ilgi alaninda isim yapmis bir okula gitmesinin daha iyi oldugu dusunuyorum. ama herkesin ozel bir takim oncelikleri olabilir. doktorasini turkiye'de tamamlamis kendi alaninda iktisat dunyasinda soz sahibi iktisatcilar da vardir. (ornek:semih koray, remzi sanver...) iktisat doktorasi yapmaya karar verdikten sonraki asamada verlecek kararlar ve yapilacak isler konusunda baska zaman yazarim. genel olarak amerika'da doktora yapmak uzerine daha once yazdigim bir yaziya ise suradan ulasabilirsiniz: tiklayin
Read More!

MBA mi yoksa Doktora mi Yapalim?

Blog kac zamandir bos kaldi, biz de sagdan soldan asirarak yazi yaziyormus havasi verelim istedik. Ogrencinin bir tanesi Mankiw'e ekonomi doktorasi mi yapayim yoksa MBA mi diye sormus. Bu soru bize de daha once sorulmustu. Mankiw de bizim verdigimiz cevabin aynisini vermis. Eger akademisyen olmak gibi bir niyetiniz yok ise MBA yapmak finansal olarak daha dogru bir karardir demis. Muhtemelen Mankiw okuyucusunun girisimci ve liderlik ozelliklerine de sahip birisi oldugunu varsayarak bu cevabi vermis. Ama zaten bu tur ozellikleri olmayanlarin akademik hayati da daha cok tercih ettigini biliyoruz (biz buna ekonomi de ne diyoruz bilen var mi?).

Liderlik Nedir?   Küresel ısınma Nedir  Komünist Nedir  Komünizm nedir?  Kapitalizm Kapitalist nedir Read More!

Ben koalisyondan öcü gibi korkarım

Son zamanlarda yaptığı analizler ile "en komik iktisatçı" (Iktisat nedir) dalında Yiğit Bulut ve Uğur Civelek'in önüne geçmeyi başaran Yaman Törüner bugünkü yazısında yine zırvalamış. Bizim Densiz de kendisine gereken cevabı vermiş. Bu askeri yönetim dönemlerindeki büyüme oranlarından ben daha önce bir yazımda bahsetmiştim. O yüzden tekrar bu konudan bahsedecek değilim. Koalisyon dönemlerindeki büyüme oranları konusunda ise bir yazı yazmaya niyetlendim ama Orhan Karaca'nın benden önce davrandığını gördüm. Orhan Karaca, blogundaki son yazısında, daha önce yayınlanan bir makalesinin sonuçlarını da aktararak, tek parti ve koalisyon hükümetlerinin ekonomik performanslarından bahsediyor. O yazıdaki tabloda verilen rakamlar aşağı yukarı bendekilerle aynı olduğundan konuyu tekrar ele almaya gerek duymuyor ve söz konusu yazıyı okumanızı tavsiye etmekle yetiniyorum.

Arbitraj Nedir    Broker Nedir    Altın Yorumları    Portföy Nedir    Petrol Fiyatları    Nükleer Santraller    Sosyalist Nedir

Yalnız Orhan Bey başlıkta "Koalisyondan korkmalı mıyız" diye sorduktan sonra lafı biraz fazla eveleyip gevelemiş. Ben direkt olarak söyleyeyim. Evet, koalisyondan korkmalıyız. Eğer 22 Temmuz seçimlerinden sonra iktidara bir koalisyon hükümeti gelirse hapı yuttuğumuzun resmidir. Neden derseniz, rakamlar ortada, koalisyon hükümetlerinin ekonomideki performansı çok kötü. Bizde uzlaşma kültürü olmadığı için koalisyon hükümetlerinde hiçbir iş yürümüyor. Koalisyonlarda bütün politikalar günü kurtarmaya odaklandığı için sorunlar hep geleceğe aktarılıyor. Bunun sonu da hep kriz oluyor. 1979-80 ve 2001 krizleri, son iki koalisyonlar döneminde biriken sorunların kucağımıza bıraktığı krizlerdi. Read More!

Yaman Törüner'e Elestiri

"Zannedildiğinin aksine, askeri hükümetler ve koalisyon hükümetleri döneminde düşük büyüme hızlarıyla karşılaşmıyoruz. Örneğin, son yıllardaki en yüksek büyüme hızımız yüzde 7.7 ile 1971-1973 arasındaki askeri hükümet zamanındaydı. Bu büyüme hızı, AKP döneminin üzerinde. 1974-1977 koalisyon hükümeti yüzde 5.6; 1992-1995 koalisyon hükümeti yüzde 3.9 ve 1996-1999 koalisyon hükümeti yüzde 5.4 büyüme oranı sağladı. " Yaman Törüner, Milliyet Gazetesi, 0.9.06.2007
Zannedildiginin aksine 4 islem yapmak gorundugu kadar zor degildir. Dogru rakamlar soyle olacakti:

1971-1973 ..... %5.4
1974-1977 ..... % 6.7 *
1992-1995 ..... %3.9
1996-1999 ..... %3.1
2003-2006 ..... %7.1
Bu arada 1974-77 arasi tek bir koalisyon hukumeti yoktu, toplam 5 hukumet gorev yapti. Eger bu donemin geri kalanini, yani 1978-80 arasini cinlik yapip bir kenara atmaksak goruruz ki 1974-80 arasinda toplam 7 hukumetimiz olmus ve ortalama buyume hizi %3.6.

  1. CHP-MSP koalisyonu: Ocak 74 - Kasim 74
  2. Azinlik Hukumeti: Kasim 74 - Mart 75
  3. AP-MSP-MHP koalisyonu: Mart 75 - Haziran 77
  4. CHP azinlik hukumeti: Haziran 77 - Temmuz 77
  5. AP-MSP-MHP koalisyonu: Temmuz 77 - Ocak 78
  6. CHP-Bagimsizlar koalisyonu: Ocak 78 - Kasim 79
  7. AP azinlik hukumeti: Kasim 79 - Eylul 80




Yurtdisindaki vatandaslarimizin MB'da actigi doviz hesaplarinin miktari 16 milyar$ civarindadir. Bunlara odenen dolar faizi %2.75'dir.
14 milyar dolar bankalarin doviz hesaplari karsiliginda MB'na yatirmak zorunda olduklari zorunlu karsiliklardir. Bunlara odenen faiz %2.53'dur.
12 milyar dolar Hazine tarafindan tutulmaktadir. Bunlara faiz odeniyor mu bilmiyorum.
Kalan 24 milyar dolar MB'nin net doviz posizyonudur. Turk lirasi vererek piyasadan cektigi dovizin miktaridir. Maliyeti sifirdir. Daha sonra API operasyonlari 7 milyar lirayi geri cekince yillik 1.4 milyar faiz oduyor ya, bu demektir ki dolar cinsi olarak 24 milyar $ icin aslinda %4 faiz odenmis demektir (1.4/1.35 /24 = 0.04).
Yani neymis? MB'nin rezervlerinin MB'na maliyeti agirlikli ortalama olarak aslinda %2.7 imis. Bu parayi %4.5 ile Amerika'ya verince aslinda kar edermis.
Peki o zaman diyeceksiniz ki Turkiye'de 100 milyar dolardan fazla para yok mu? Bu para aslinda Amerika'ya verilmis dusuk faizli borc olmuyor mu?
Evet oluyor. Ama bunu yapan bankalarimiz veya MB degil. Bunu yapan parasini dolarda tutan Turk halki. Kizacaksaniz gidin ona kizin.


Arbitraj Nedir    Broker Nedir    Altın Yorumları    Portföy Nedir    Petrol Fiyatları    Nükleer Santraller    Sosyalist Nedir

"Yunanistan'dan gelen bir emeklilik fonu 2003 Mart ayında Türkiye'de 1 milyon dolar satmış ve karşılığında hazine bonosu almış. Kur 1.30'lara gelince pozisyonunu kapatmış veya hâlâ pozisyonunu koruyor. Kur farkı ile dolar bazında getirisi o günden bugüne yüzde 100 seviyesinde... Bu kazancı ile de kendi katılımcısı olan Yorgo'nun maaşını ödemiş. Bu paranın dolar bazında elde ettiği yüzde 100'e yakın getiri nereden geliyor?" Yigit Bulut, Referans Gazetesi, 09.06.2007
Alcak Yorgo! Hadi parayi kazanan Azerbeycanli Rustem olsaydi neyse, ama isin icine Yorgo, Hans, hatta hatta Agop olursa hir cikar.
Bu %100 getiri kimin cebinden cikmis anlatayim.
Bir kere gercek rakam %100 degil, % 181. Yigit Bulut, muhtemelen hesabini (tabii eger yapmissa) 2004'de yapmis. Ondan sonra hep ayni yazilari yazdigi icin (hala 2004 butce rakamlarini kullanmasi gibi) %100 rakami o gun bugun ayni kalmis.
%181 getirinin 19 puani liranin deger kazanmasindan, 135 puani ise faizden geliyor (ikisinin toplami 181 etmiyor, cunku burada bilesik faiz hesabi yapiyoruz: (1+1.81)/(1+0.19)-1=1.35)
Hazine'nin, yani vergi veren vatandasin cebinden cikan faiz orani 4 senede %135. Bu zaman zarfinda enflasyon % 47 olduguna gore, gercekte odedigimiz faiz %60 ( = (1+1.35)/(1+0.47)-1=0.6).
Demek ki Yorgi'nin kazandigi %181 getirinin 60 puani benim cebimden cikmis. Bu da yillik %12;ye denk geliyor.
Peki geri kalan 121 puan kimin cebinden cikti?
Yorgi'den Mart 2003'de kim dolar alip Mayis 2007'de tekrar dolar satmissa onun cebinden cikti. O "yatirimci" siz misiniz? 2003 'de dolar alip, 2007'de dolar sattiniz mi? Almadiniz mi? O zaman sizin cebinizden cikan 60 puandir.
Dolar bazinda maliyet hesabi olmaz. Neden? Cunku devlet vergiyi dolar cinsinden degil yerli para cinsinden toplar. Eger yarin dolar 1 liraya dusse, Yorgi'nin kazanci yuzde onyuzbine ciksa bile bu degismez.

"Türk bankalarının ortalama fon maliyetleri yaklaşık yüzde 12 olup ABD bankalarından yaklaşık yüzde 8.5 fazladır. Buna rağmen, Türk bankaları dövizlerini yaklaşık yüzde 4 ve Merkez Bankamız da yaklaşık yüzde 3 zararla yabancı bankalara yatırırlar. Yabancı bankalar, kendi ülkelerindeki fonlar aracılığı ile gelip, bizim paramızın bir bölümünü bizim borsamıza, bir bölümünü de bizim Hazine bonolarımıza veya tahvillerimize yatırırlar. IMF sayesinde, kur riskini garanti ettiklerinden yüzde 22 civarında faiz alırlar. " Yaman Toruner, Milliyet Gazetesi, 02.06.2007
Birincisi, madem IMF'nin kur garantisi var, neden mali mulku satip, dolar borclanip, lira faizine parayi yatirmiyorsunuz Yaman Bey? Elinizden tutan mi var? Buyrun.
Asil konu ise soyle. Bankalar yurtdisindan faizi LIBOR uzerinden alirlar. LIBOR, London Interbank Offered Rate anlamina gelir. Londra'daki itibarli bankalarin kendi aralarinda borc vermede kullandiklari faiz oranidir. Turk bankalarinin riski, Londra bankalarindan fazla oldugu icin LIBOR uzerine faiz primi konur. Su anda 1 senelik LIBOR %5.8 civarinda olduguna gore (grafik) ve Turk bankalari genellikle LIBOR + 0.6 ile borclandiklarina gore (bakiniz 1, 2) dogru hesap neymis? 5.8+0.6=6.4.
Esas konuya donersek, bankalar %4 veren Amerikan tahvillerine yatirim yapmak icin %6.5 ile disaridan borclanmazlar. %18 ile Turk lirasi mevduat hic toplamazlar.
Disaridan kaynak saglamanin amaci, bu parayi kredi olarak iceride kullanmaktir. Lira uzerinde verilen krediler %20'nin uzerinde, dolar uzerinden %8'in uzerinde faiz birakir. Boylece bankalar kar ederler. Nitekim, yurt icinde kredi talebi kesilince, disaridan borclanma da kesiliverdi (Ocak-Nisan arasi 2006'da bankalar 3.5 milyar dolar kredi almislardi. 2007'de 1.2 milyar dolar aldilar). Tesaduf mu? Degil. Eger iceride bu faizi veren yoksa, bankalar da disaridan faizle borclanmazlar. Ayni sekilde, iceride toplanan mevduat kredi olarak plase edilemiyorsa, Hazine kagitlari alirlar. Bakarsaniz hazine faizi, gecelik faizin altina inivermis.
Peki ya Merkez Bankasi? Merkez Bankasi, rezerv biriktirmek icin borc almaz. Olsa olsa IMF'den yardim alir. O da en son Aralik 2001'de olmus. Merkez Bankalari dogrudan piyasa mudahelesi ile doviz toplarlar. Karsiliginda piyasaya banknot surerler. Bu isin MB'na maliyeti, banknot matbasini calistiran iscilere odenen maasi ve kagit masrafini bir kenara koyarsak, sifirdir. Ancak eger piyasaya cok miktarda para surerlerse, enflasyona sebep olacagindan bu paranin bir kismini borclanarak piyasadan cekerler. Buna Acik Piyasa Islemler denir. Borclanma sonunda tabii bir faiz oderler.
Mayis 2007 itibari ile MB'nin piyasadan topladigi para 7 milyardir. Buna %19 faiz verse, yillik faiz masrafi 1.4 milyar lira olur.
MB'nin brut rezervi 66 milyar dolardir. Bu para 4 kaynaktan gelir:

  1. Yurtdisinda yasayan vatandaslarimizin MB hesabinda actiklari doviz hesaplari.
  2. Bankalarin doviz cinsi zorunlu karsiliklari
  3. Hazine'nin dolar olarak MB hesabinda tuttugu mevduat
  4. Diger
Read More!

Ya sayı saymasını bilmiyorsun ya da...

Ortaya absürd rakamlar koyanlara halk arasında "Ya sayı saymasını bilmiyorsun ya da hiç dayak yememişsin" derler. Nereden çıktığını bilmediğim bu laf bugünkü Sabah Gazetesi'nde yer alan şu haberi okuyunca aklıma geldi. Maliye, 2006'da ihracattaki vergi iadesi başvurularının yüzde 55'ini usulsüzlük nedeniyle reddetmiş. Sabah da hemen, üstelik bir de uyanıklık yapıp Maliye'nin ağzından, başlığı yapıştırmış: 2006'daki rekor ihracatın yüzde 55'i hayali.

Hisse Yorumları   Küresel ısınma Karikatürleri  Pesimist Nedir?  Fraktal Nedir  Borsa Nasıl Oynanır  inovasyon nedir

Sabah'ın ekonomi servisinin elemanları hakikaten ya sayı saymasını bilmiyor ya da hiç dayak yememiş olmalı. Yahu bir insan, hele de azbuçuk ekonomiye bulaştı ise, nasıl 85 milyar dolarlık ihracatın yarısının hayali olabileceğine inanacak kadar salak olabilir? İhracatın yarısı hayali ise o ihracatı gerçekleştirmek için yapılan ithalatın da en azından yarısının hayali olması gerektiğini hiç düşünmez mi? İthalatta KDV iadesi falan olmadığına göre bu kadar hayali ithalat neden yapılsın diye kendi kendine sormaz mı? Gazeteci olunca sormuyor anlaşılan. Aklına, başlığı patlatıp o günkü sayfayı kurtarmaktan başka bir şey gelmiyor.

Bu işte bir iş olduğu daha ilk bakışta anlaşılıyordu ama gidip işin doğrusunu arayıp bulmaya üşendiğim için boşver deyip geçtim. Fakat bir süre sonra Vatan Gazetesi'ne sıra geldiğinde, işini daha ciddiye alan -ya da belki de sadece iyi gününde olan- bir muhabirin yazdığı aynı konulu haberde yer alan şu cümleler dikkatimi çekti.

Dış satımın desteklenmesi amacıyla ihracatçıya yurt dışına gönderdiği her 100 YTL’lik ürün için 18 YTL vergi iadesi ödeniyor. Buna göre geçen yıl tespit edilen 975 milyon YTL’lik vergi iadesi için gösterilen ihracat rakamı, 5.4 milyar YTL yani 4 milyar doları buluyor. 2006’da Türkiye’nin toplam ihracatının 85.5 milyar dolar olduğu göz önünde bulundurulduğunda bu rakam sadece yüzde 4.7 gibi bir oranı ifade ediyor. İhracatın motoru olan dev şirketler ise KDV iadelerini doğrudan talep etmek yerine mahsuplaşma yoluyla alıyor.

Yaa, meğerse işin aslı buymuş. Buradan bu önemli ayrıntıyı haberine ekleyen Vatan Gazetesi'ndeki muhabir arkadaşa teşekkür ediyor, Sabah Gazetesi'ndekine ise bir an önce sayı saymasını öğrenmesini tavsiye ediyoruz. Sabah Gazetesi'ndeki habere inanıp da altına yorum yazan arkadaşlara da "Allah akıl fikir versin" diyoruz. Read More!

Ertuğ Yaşar: Bir carry trade masalı

Vakti zamanında uzak ülkelerden birinde Yaşarbank adında bir banka varmış. Yıllık yüzde 20 faizle mevduat toplarmış. Birgün bu bankanın sahibi olan Ertuğ Yaşar'a arkadaşlarından biri carry trade diye birşeyden bahsetmiş. "Dikkat et, bu carry trade'ciler sizin bankayı da soyuyor" demiş. Ertuğ Yaşar da merak edip "O da ne ola ki?" diye sormuş. "Ayrıca bizim bankayı nasıl soyuyor bunlar, anlat bakalım" diye de üstelemiş. Arkadaşı başlamış anlatmaya:

Sindirella Hikayesi  Tahvil Nedir  Gönüllü Çevreci Kuruluşlar  Çernobil Faciası  Türev Konu Anlatımı  Demokrasi Nedir    Yatırım Fonları

"Şu sıralarda Japonya'da faizler yüzde 1'in altında. Hadi yüzde 1 diyelim. Alçak ve namussuz Japon'un biri geçen yıl 1 Haziran'da yüzde 1 faizle bir Japon bankasından 1.000.000.000 Yen borç almıştı. Onu Türkiye'ye getirip o günkü 100 Japon Yeni=1.3788 YTL kurundan bizim paramıza çevirdi. Böylece eline 13.788.000 YTL geçti. O parayı da aynı gün senin bankana yüzde 20 faizle yatırdı. Aradan bir yıl geçti. Geçen 1 Haziran'da bu namussuz bu parayı anapara+faiz olmak üzere 16.545.600 YTL olarak bankadan çekti. Aynı günkü 100 Japon Yeni=1.0697 YTL kurundan kendi ülkesinin parasına çevirdi. Böylece eline 1.546.751.426 Yen geçti. Gitti bu paranın 1.000.000.000 Yen'ini ana para, 10.000.000 Yen'ini ise faiz olarak kredi aldığı Japon bankasına geri ödedi. Elinde geriye 536.751.426 Yen kaldı. Yani bir yılda hiç taş atıp kolu yorulmadan senin sırtından konteynır yükü ile para kazandı."

Ertuğ Yaşar bunları duyunca küplere binmiş. Hemen soluğu bankasında alıp yönetim kurulunu toplamış. Arkadaşından duyduklarını bir bir anlatıp, bu soygunu durdurmak için derhal mevduat faizlerinin Japonya'daki faizlerle uygun bir seviye olan yüzde 2'ye çekilmesini emretmiş. Aradan birkaç densiz çıkıp da "Efendim bunu yapanlar 3-5 kişi. Bu pireye kızıp yorgan yakmak olur. Mevduat faizlerini böyle düşürürsek kimse bankamıza para yatırmaz. Hatta mevduat sahipleri de paralarını çekmek için şubelere saldırır. Sonra kapıya kilit vurmak zorunda kalırız" dediyse de dinleyen olmamış. "Emredersiniz efendim"cilerin alkışları arasında, patronun dediği yapılmış. Fakat bu karar açıklanır açıklanmaz gerçekten de mevduat sahipleri Yaşarbank'ın kapısına dayanmış. Paralarını çekmek için birbirlerini çiğnemeye başlamışlar. O sırada Ertuğ Yaşar'ın aklı başına gelir gibi olmuş. "Yahu biz faizleri yüzde 2'ye indirdik mi demiştik? Kusura bakmayın bir yanlışlık olmuş. Aslında faizleri yüzde 42'ye çıkardığımızı söyleyecektik" diye bir manevra çekmeye çalışmış. Ama nafile. Mevduat sahiplerinin birkaçı bu numarayı yese de içine bir kurt düşen çoğunluk parasını çekmekte direnmiş. Tabii hiçbir bankada hiçbir zaman mevduat sahiplerinin tümüne ödeme yapacak kadar para bulunmadığı için bu istekleri gerçekleşmemiş. Akşama doğru da TMSF'nin memurları gelip bankaya el koymuş. Ertuğ Yaşar da pılısını pırtısını toplayıp bankayı terk etmiş ve kendisine bu akılları veren arkadaşını aramaya başlamış.

Bu masalı anlatmak nerden mi aklıma geldi? Hiiiç. Bugün Referans Gazetesi yazarı Ertuğ Yaşar'ın şu yazısını okuyunca nedense aklıma böyle bir senaryo yazmak düştü. Yalnız buradaki Yaşarbank'ın TMSF'nin 1999 yılında el koyduğu Yaşarbank ile bir alakası yoktur ve tamamen hayal mahsulüdür onu hemen belirteyim. Bildiğim kadarıyla Ertuğ Yaşar'ın da gerçek hayattaki Yaşarbank'ın sahibi olan Yaşar ailesi ile bir ilişkisi yok. Tabii yanılıyor da olabilirim. Read More!

Kendini Yaman Sanan Toruner

Yaman Toruner Turkiye'nin en degerli bankasi olan ve gectigimiz gunlerde 3 milyar dolara %20'si Bir Amerikan sirketi olan Citigroup'a satilan Akbank'in Yonetim Kurulu Uyelerinden bir tanesi imis. Akbank'in websitesinde Yaman Toruner su sekilde tanimlaniyor:

"Yaman Törüner became a member of the Board of Directors in March 1998. Having served as a Member of Parliament between 1995 and 1999, Mr. Törüner also served as a Minister of State in 1996. He was the President of the ISE between 1990 and 1994 and worked at various administrative positions within the Central Bank of Turkey from 1972 to 1990. Mr. Törüner has also served as the Governor of the Central Bank of Turkey."

Sindirella Hikayesi  Tahvil Nedir  Gönüllü Çevreci Kuruluşlar  Çernobil Faciası  Türev Konu Anlatımı  Demokrasi Nedir    Yatırım Fonları

Yani adam 9 yildir Akbank'ta sirketin rotasini cizecek kararlara imza atiyor. Meclis'te vatana hizmet ederken ozel bir bankada calismayi secerek "conflict of interest" meselesini es gececek kadar etik degerlerden uzak bir insan, devlet bakanligi yapmis, borsa baskanligi yapmis 4 sene, Merkez Bankasinda 18 yil calismis ve ayrica baskanlik yapmis. Ozgecmisine baktiginiz zaman Turkiye'de bunun kadar ekonomiden ve finansal piyasalardan "anlayan" baska bir kisi olmadigini dusunursunuz. Ben dusunurdum yani. Son yillarda acaba kafasina agir bir cisim falan mi dustu diye bir soru geliyor aklima ama hala Akbank'in Yonetim Kurulunda gorev yaptigina gore bu da mumkun degil. Niye soyluyorum bunlari?

Yaman Toruner bugunku yazisinda soyle diyor:



  • Bankalar ve Merkez Bankası dahil döviz rezervimiz, 11 Mayıs itibariyle 112 milyar 798 milyon dolardır. Bu paranın içinden efektif olarak tuttuğumuz bölüm hariç, yaklaşık 112 milyar dolarlık bölümünü yabancı bankalara yüzde 4 faizle yatırırız. Bu işten zararımızı, yukarıdaki rakamlardan siz hesaplayın.




  • Yabancılar bizden aldıkları 112 milyar doların, 80 milyar dolarını Hazinemize ve borsamıza sıcak para olarak yatırır; bizim paramızla havadan yüzde 22 faiz alırlar. 112 milyar doların ne kadarının mevduat alınan ülkeye yatırılacağına ise, rating (değerleme) şirketleri karar verirler. Buna, "ülke riski" denilir.




  • Bu hükümet geldikten beri bu yolla, sıcak paraya yaklaşık 90 milyar dolar faiz ödedik. İşte bu faizlerle, yani hiç para koymadan yabancılar bankalarımızı ve diğer önemli kuruluşlarımızı satın aldılar. Almaya da devam edecekler. Bu nedenle, ülkemize rekor derecede yabancı yatırımcı geldi.




  • Küresel sermaye, bu yolla hiç sermaye koymadan, Türkiye'de ve gelişmekte olan diğer ülkelerde iyi para kazanıyor. Bu yüzden, bizim gibi ülkeler hep "gelişmekte" ama "gelişmiş" değil."

    Ben sade bir vatandas olsam Yaman Toruner boyle diyorsa dogrudur derdim. Maalesef cok sekerli bir vatandasim ve Yaman Toruner'in dogrulari soylemediginin farkindayim. Madem rakamlar vermis rakamlar uzerinden konusalim.

    1. Birincisi Akbank 100000 USD uzeri ve 28 gunden fazla vadeye sahip doviz mevduatina %4.5 faiz oduyor. Gerizekali Akbank %4.5 odedigi bu doviz mevduatini alip Yaman Toruner'in ifadesiyle yabanci bankalara %4 faizle yatiriyor. Akbank'in 9 yillik Yonetim Kurulu uyesi olarak ilkokul cocuklarinin bile yapmayacagi bir gerizekalilik ornegi gosteren Akbank'in boyle bir oyunun icinde yer almasinda Yaman Toruner'in payi ne kadardir? Bu kadar tecrubeye sahip bir insan Akbank'ta boyle bir olaya nasil izin verebilir. %4.5 faiz ode sonra git %4 faizle yabanci bankalara borc ver, ustune ustluk bu doviz mevduat hesaplarini tutmak icin milyonlarca dolar harca, binlerce kisiyi calistir. Olacak is degil. Yaman Bey Akbank'taki isinden istifa etmeli ve yerine Gungor Uras getirilmelidir.

    2. Yabancilar niye bu kadar salak onu da anlamis degilim. Bizden aldiklari 112 milyar dolarin neden sadece 80 milyar dolarini bize geri getiriyorlar ki? Buna finans piyasasinda "leaving money on the table" denir, yani ortada kazanacak cok para varken siz parayi masada birakir gidersiniz. Yabanci bankalar ulkemize 112 milyar dolarin tamamini getirerek cok daha fazla para kazanma olanagina sahiptirler. Birakin 112 milyar dolari 300 milyar dolar bile getirebilirler. Neden sadece bizden aldiklari parayi getirsinler ki, kendi ulkelerinde %2'den topladiklari mevduatlari da bizim ulkemize getirerek %20'lik kazanctan faydalansinlar. Demek ki yabanci bankalarda calisanlarin buyuk cogunlugu da gerizekali. 300 milyar dolar getirip her sene 60 milyar dolar kazanmak varken bunlar sadece 80 milyar dolar getirip 16 milyar dolar kazaniyorlar. Bence her sene yabanci bankalar bir gerizekalilik ornegi gostererek 44 milyar dolar kaybediyorlar. Bence yabanci bankalarda calisanlar istifa etmeli ve yerlerine YAMAN TORUNER ise alinmalidir. Boylece Akbank'tan kovdurdugumuz Yaman Bey'e "yeteneklerini" daha etkin kullanabilecegi baska bir is de bulmus olduk.

    Demek ki cumle alem gerizekali, bir tek Yaman Toruner akilli. Nedense bu aklini calistigi Akbank'ta kullanmiyor. Citigroup'un gelip 3 milyar dolara bankanin %20'sini almasina karsi cikmayi birakin, altina imza atiyor ve alkis tutuyor. Yaman Toruner ya sigara icip de hastalarina sigara icmeyin sagliga cok zararli diyen doktorlar gibi davraniyor, ya da cikarlari bunu gerektirdigi icin vatandasa yalan soyluyor. Isin dogrusunu kendisi de biliyor, biz de biliyoruz, ama vatandas bilmiyor. Etik degerlerden uzak bir insan olan Yaman Toruner ise dogruyu anlatmak yerine yanlisi anlatiyor, halkimizi yaniltmaya calisiyor. Bence basarili da oluyor. Read More!

    Neden Turk Sirketler Daha Iyidir? (2)

    "Neden Turk Sirketler Daha Iyidir?"yazisina ilginc yorumlar geldi. Turk sirketleri savunan okuyucularimizin degindigi iki nokta oldu:

    1. Stratejik oneme sahip sektorler ozellestirilmemeli:
    "Kıbrıs Barış Harekatı sırasında uçaklarımıza benzini Libya’dan alabilmiştik. Ambargonun etkisi yoğundu. Tanklarımız için MOGAZ’a gerek vardı. Ataş Rafinerisi’nin ABD’li genel müdürü, zamanından erken fabrikayı bakıma soktu. Tanklara akaryakıt verilmesini önlemek istedi. Zor durumdaydık."

    Bu endiseyi anliyorum. Bazi sektorler sahip olduklari "externality" (dissallik) yuzunden daha dikkatli bir sekilde degerlerdirmeye tabii tutulmali. Milli guvenlik gibi sebepler veya rekabet sartlari gozonune alinarak yapilmali ozellestirmeler. Kabul.

    Sindirella Hikayesi  Tahvil Nedir  Gönüllü Çevreci Kuruluşlar  Çernobil Faciası  Türev Konu Anlatımı  Demokrasi Nedir    Yatırım Fonları

    Ote yandan, cumhuriyeti korumak icin siyasi iktidara karsi darbe, post-modern darbe, muhtira, e-muhtira vermekten cekinmeyen "devlet iktidari", boylesine kritik bir durumda fabrikaya kamu cikari adina mudahele edemez mi? Bir gun savasta ihtiyacimiz olur diye benzinden tutun, dis macununa herseyi devlet mi uretmeli?

    Zaten hikayenin devami da soyle:
    "ABD’li genel müdür Mogaz imal etmemekte ısrarlıydı. Abdullah KÜTKÜT; “Türkiye savaş halindedir. Rafineriye el koyduk. Bu imalatı yapacağız.” Dediğinde ABD’li genel müdür konuyu uluslar arası örgütlere taşıyacağı tehdidinde bulundu.Dinlemedik o gece gaz üretildi. Ekibimiz, rafinerideki Türk mühendislerin desteğinde 24 saatte Mogaz imal etti ve ordumuza verildi. "

    Hikayenin ne kadar dogru, ne kadar yanlis oldugunu bilmiyorum. Anlatan Selahattin BABÜROĞLU isimli bir zat. Benim bildigim ambargo, Kibris Harekati sirasinda degil, bir sene sonra 1975'de kondu. 1974'de Turkiye Amerika'dan askeri yardim almaya devam etti.

    2. Diger bir okuyucumuzun yorumu ise soyle:
    "Yabancı bir firma Türkiyede kazandığı parayı ne yapar, dışarıya transfer eder. Çünkü para kazanıp onu götürmek için buradadır. Yani kaynakların dışarıya aktarılması vardır.Yerli sanayicinin en azından kazandığı parayı yine yurt içinde yatırıma yönlendirmesi gibi durum vardır."

    Burada iki husus var. Birincisi, yerli bir firmanin, kazandigi parayi ulkede tutma gibi bir zorunlulugu yoktur. Nitekim, yurt disinda onemli miktarda yerli sermaye tutuldugu ve bunun bir kisminin dis kredi seklinde tekrar yurticinde kullanildigi bilinmektedir.

    Ikincisi, yabanci firmanin kazandigi para, ulkeye ait bir kaynak degildir. Turkiye'de aldigi sirket karsiliginda ulkeye getirdigi para ile sirketin ileride yapacagi kazanci satin almistir.

    Soyle bir ornek vereyim. 10,000 liraniz var. Gittiginiz bankaya yatirdiniz. Banka size her sene %20 faiz veriyor. O zaman banka "disariya" 2000 lira kaynak transferi mi yapmis oluyor? Banka zararda mi? Zarar etmemek icin sadece banka calisanlarina mi hesap actirmali? Hayir. Sizin yatirdiginiz 10 bin liralik "kaynagi" kredi olarak kullandiriyor, kar ediyor.

    Ozellestirme orneginde, disaridan getirilen ve satis sirasinda odenen 10 bin lira ile sattiginiz sirketin ileride yapacagi karlari simdiki fiyati ile pesin olarak aliyorsunuz. Eger bu parayi akilli bir sekilde kullanirsaniz kazancinizi arttirirsiniz.
    "Alan memnun, satan memnun" diyeceksiniz... Türkiye'de Türk insanının imkânlarıyla kurulmuş, büyümüş, köklü üretim tesislerinin yabancılara satılması insanı üzüyor. Konunun yabancı sermaye düşmanlığıyla ilgisi yok. Yabancı sermaye buyursun gelsin. Bizim yapamadıklarımızı yapsın. Pahalı faturalarla ortaya çıkarabildiğimiz fabrikalar yabancıya gitmesin. Tartışılan budur. Gungur Uras
    Gungor Bey kusura bakmasin ama, ben hala tartisilan seyi anlamadim. Diyor ki yabancilar, Turkiye'de fabrika kurabilirler; ama fabrika satin almasinlar. Demek ki yurticinde fabrikasi olan bir Turk sirket, ya ilelebet o fabrikayi isletsin, isletemiyorsa baska Turk'e satsin, satamiyorsa fabrikayi kapatsin.

    Neden?

    Tamam, yabancilar dogrudan yatirimi direk fabrika yapsalar cok guzel olacak. Demek ki adamlar cekiniyorlar veya zahmetli goruyorlar (bu konuyu baska bir yaziya saklayalim). Onun yerine Koc'tan hazir fabrikayi aliyorlar. Koc, aldigi para ile baska bir sektorde (diyelim ki beyaz esya) yatirim yapiyor. O zaman ne oluyor? Iki fabrika birden kazanmis olmuyor muyuz? Yok, Koc mirasyedinin tekidir, parayi har vurup harman savurur diyorsaniz, o zaman ayni misriflik bir sure sonra Demirdokum'un de basina gelmeyecek midir zaten?

    Bu arada babama sordum. Ne kendisinin ne onun babasinin Demirdokum'un kurulmasi ve isletilmesi esnasinda bir katkilari olmadigini soylediler. Biz hakkimizi (varsa) helal ediyoruz.

    "Demirdöküm, Türkiye’nin Türk milletinin değeridir. Sahibinin önemi yoktur... Akbank, Garanti Bankası, Türk Telekom, Migros, Kent Gıda, ... satılabilir mi? Eğer bunlar kıymetse, bir değerse Türk milleti sayesinde bir kıymet ve bir değerdirler. Sahipleri Türk milletidir. Eğer biz satarız diyorlarsa, Türk milleti yarın bu bankalardaki hesaplarını kapatsın ya da bu şirketlerden mal almasın, bak bakalım bu şirketlerin değeri kalır mı? Demirdöküm'ün satılması vatana ihanetle eş değerdedir. Koç Grubu'nun 300 milyon dolara gereksinimi mi var? Yazıklar olsun...Yazıklar olsun Demirdöküm'ü satanlara ve Demirdöküm'ü almayan Türkiye’nin zenginlerine. Kampanya başlatın ve her Türk 4 dolar versin; Demirdöküm Türk kalsın." (Bir Okuyucu Mektubu) Ertug Yasar

    Madem Akbank'in, Garanti Bankasi'nin vs sahibi Turk milleti, o zaman neden kimse yillik kardan bana temettu vermiyor? Neden sirket yonetiminde ben soz sahibi olamiyorum? Halkin para toplayip Koc'a 300 milyon dolar vermesi ile halk bu isten ne kazanacak? Cebine para giren kisinin Hans degil de Koc olmasi neden benim cikarima?

    Bu arada yahu ne kadar hevesliyiz Turk milleti adina konusmaya. Ne zaman sectim ben sizi benim adima konusmaniz icin? Siz benim vekilim misiniz? Kac oy aldiniz? Madem bu kadar heveslisiniz Turk sanayini korumaya, her alisverisinizde bes lira uzerine para verin, sevindirin sirket sahiplerini. Baska zaman heriflere bin bir kufur okuruz. Ama is yabancilarla karsilastirmaya geldi mi bir degerlenirler ki sormayin. Bir yerde okumustum, Amerikalilarla Ruslari karsilastiran bir hikaye:
    Amerikalilar ulkelerini cok severler; kendileri gibi dusunmeyen insanlardan nefret ederler.
    Ruslar ulkelerini hic sevmezler; kendileri gibi dusunenlerden ise nefret ederler.
    Biz kime daha cok benziyoruz sizce?
    "Bence yabancı ağırlığı sadece çimentoda değil birçok sektörde sorun yaratmaz. Ben hiçbir sektörü stratejik bulmuyorum. Stratejik olan bizim ekonomimizin gücüdür. Yasalar, kurallardır. Çimento da bir zamanlar stratejik sektörler arasındaydı. Çünkü savaş döneminde çimentoya her zaman ihtiyaç duyulur. Onarmak, alt yapıyı hazırlamak için. Ama o fabrikalar yabancıya geçse de yine kendi ülkenizde. El koyarsınız olur biter. Hangi tesisi yabancı buradan götürebilir? Hangi oteli, hangi toprağı, hangi tesisi. Bana göre Türkiye'nin stratejik sektörü yok. Tek stratejik kurumu var o da Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK.) Onun dışında ne bir know how'ımız var, ne buluşumuz. Hani silikon vadisi gibi bir yeriniz olur, bu kaygıyı anlarım." Erhan Kamisli
    Bu soz aslinda en ustteki yorumu yazan okuyucuya cevap niteligi tasiyor.

    Forumumuz acik. Soru ayni soru. Neden Turk sirketler, yabanci sirketlere tercih edilmeli? Read More!