ÖSS Kalkacak (Mı Acaba?..)

bu senenin populer secim vaatlerinden biri universiteye giriste OSS'nin kaldirilmasi. benim birader de bu sene sinava girdigi icin bu konularla yillar sonra yeniden ilgileniyorum. secim vaatlerini ve medyada yer alan yorumlari dikkate alarak, konuyu iktisatci (iktisat nedir?) gozuyle degerlendirelim.

bu secimde, once genc parti OSS'nin kalkacagini vaat etti. sonra da onu mhp ve chp izlediler. akp de bunlari izlerse yakin gelecekte bu sistemin degiseceginden emin olabiliriz. ancak insan huylaniyor. OSS kalkar ama acaba bu bir yaraya merhem olur mu? yoksa siyasi rant ugruna sistemin bir parcasini bozmak uzere miyiz?

Devlet Nedir    UNESCO Nedir    Bono Nedir?    Reeskont Nedir    Enflasyon Nedir  Aritmetik Ortalama Nedir  Forex Nedir

bugun asil problem su: universite kapisindaki insan sayisi 1.7 milyon (ve bu sayi seneden seneye artiyor) ama toplam kontenjan sadece 400 kusur bin. bir iktisada giris kitabina bakarsaniz, standart arz-talep iliskisinde boyle bir sonuc fiyatlarin serbest piyasa duzeyinin altinda olmasiyla aciklanir. yani devlet destegi sayesinde, ogrenciler yuksek ogretim servisini gercek bedelinin cok daha azini odeyerek almaktadirlar. bu yuzden talep, toplam kontenjanin cok uzerindedir. sorunun cozumu icin, sinava giren insan sayisinin azalip kontenjan sayisinin artmasi lazim. aradaki farki dogrudan hedef alip kapatacak bir cozum bulamadiktan sonra, gercekten cozum uretmis olmazsiniz. yani sadece sinavin kalkmasi yetmez. o zaman sormamiz gereken soru su: partilerin bu konuda cozum olacak, gercekci projeleri var mi?

cuma gunku aksam'da serdar turgut cem uzan'in projesinin kagit uzerinde uygulananilir oldugunu yazmis. bu yaziya gore cem uzan'in fikri su imis: OSS kalkacak, veliler dershanelere verecekleri paranin yarisini devlete verecekler ve cocuklarini devlet universitesinde okutacaklar. cem uzan bu yolla yilda 2.5 milyar dolar toplayacagini iddia ediyormus. bu para kimden toplanacak ve adam basi ne kadar olacak; yeni sinav ve yerlestirme sistemi nasil olacak gibi onemli ayrintilar yazida tartisilmamis. baska yerde de projenin detaylarina rastlamadim. bunlara ragmen, tamamen ulke kaynaklarinin israfindan baska bir sey olmayan dershanecilik ve ozel ders sisteminde donen paranin yuksek ogrenime kaynak olarak aktarilmasi, uzerinde calismaya deger bir proje gibi duruyor. eger gercekten boyle bir kaynak elde edilebilirse bu yolla kapasite arttirilabilir, ancak egitimin fiyati degismedigi muddetce bu artis taleple arz arasindaki 1 milyon 300 binlik farki kapatmaya yetmez. ama zaten uzan'in herkesi universiteli yapacagini vaat ettigini de hatirlamiyorum. o yuzden bana oyle geliyor ki, cem uzan'in oy isterken acikca soylemedigi ve velinin dershaneye verdigi parayi devlete vermesi seklinde ifade ettigi sey, egitimin fiyatini (ya da baska bir deyisle egitim masraflarindan ogrenciye dusen payi) arttirmak. boylece parasi olan ve kredi ya da burs bulabilecek kadar basarili ya da arkasi saglam olanlar universiteye girecek. digerleri ise universite kapisindan cekilecek. serdar turgut'un anlattigindan benim anladigim bu. (digerlerine ne olacak bilmiyorum. meslek lisesi falan diyorlar ama onlarin hali de malum.)

ayrintilara iliskin binlerce soru sorulabilir. ancak ortalikta tartisilmayan ayrintilar uzerine fazla spekulasyon yapmayi gereksiz buluyorum. ne diyeyim, biniyoruz bir alamete...

not: aslinda ulkede iyi isleyen bir burs sistemi ve isteyen ogrencilerin rahatlikla borclanabilmelerine olanak saglayacak gelismis bir egitim kredisi piyasasi olsa, surada rahatlikla daha piyasa temelli bir egitim sistemini savunabiliriz. bu sistem icerisinde, piyasa basarisizliklarinin onune gecmek, dissalliklarin ustesinden gelmek ve sosyal adaleti saglamak uzere duzenleyici bir devlet yapisinin var olmasini da tartisabiliriz. ama bunlar su an cok utopik seyler gibi duruyor, degil mi?

Borsa nedir?
GSYH, CPI ve GSYH Deflatoru
Fraktal nedir?
Ekonomi nedir

10 Yorum Var.:

ekodok dedi ki...

Arz ve talep arasında bu kadar fark varken hiçbir iktidar üniversiteye sınavla giriş sistemini kaldıramaz. Seçim vaatlerini tutmak için olsa olsa merkezi sınav sistemi ortadan kaldırılabilir. Benzer seçim vaatleri nedeniyle 1999'da iki aşamalı sınav sistemi tek aşamaya indirilmişti. Merkezi sınav sistemi ortadan kaldırılırsa, 1974 öncesinde olduğu gibi her üniversite ya da fakülte kendi sınavını kendisi yapar hale gelir. O zaman da işin içine ne kadar hatır şikesi ve ne kadar rüşvet girer orasını bilemem. Üniversiteye girişin lisedeki başarı derecelerine bağlanması da benzeri bir hatır şikesi ve rüşvet çarkını doğurur. Beğenelim ya da beğenmeyelim, mevcut arz-talep koşullarında ÖSS'den daha iyi bir sistem düşünemiyorum.

Kubilay dedi ki...

ekodok da, dr jeykıll da haklılar. Yüksek öğretim piyasasında aslen olmaması gereken bir şey olmuştur. devlet hizmet vericidir, denetleyicidir, kredi vericidir ve hatta burs vericidir. Yönetici atamalarının nasıl sorunlar yarattığı, özel üniversite rektörlerini bile devlet başkanının atadığını da hatırlatmak isterim. (başkan = rektör) ki bu da rektörleri gereksiz yere önemli konuma yerleştirmiş, dekanların önemi de azaltmıştır. o başka bir konu tabi ki. yapılması gereken şey yine basit ve yine radikal ve yine pratikte uygulanmayacak ama biz yine de söyleyelim de ileride "ben dediydim" diyebilelim. Devlet bu sistemdeki "denetleyici ve düzenleyici" konumu hariç hepsini terketmelidir. hizmet vermemelidir. üniversiteler özelleştirilebilir, derneklere devredilebilir vs. kredi ve burs vermeyi bırakmalıdır. piyasa şu haliyle bile gerekli kredi ve bursu sağlayabilecektir kanaatindeyim. piyasadan devlet çekilince de piyasa arzı ve talebini dengeleyecektir. hatta özel dershane ve derslere giden ve dr jeykill'in çok güzel ifade ettiği gibi tamamen israf olan kaynaklar da verimli kullanılacakları kanallara kayacaktır kanaatindeyim. üniversite rektörlerini ise, senatoda seçilen rektörlerin yök tarafından sırasının değiştirilip yine cumhurbaşkanı tarafından atanması ise külliyen yanlıştır. üniversite başkanını veya dekanları direkt ve başka müdahale olmaksızın üniversitenin sahip olduğu kişi ya da dernek atamalıdır. bu sayudıklarım gerçekleşmeden merkezi sınav sistemini kaldırmak, işi subjektif konuma indirgemek tamamen adam kayırma ve rüşvetin daniskasıyla sonuçlanacaktır. saygılarımla.

Cuneyt Kazokoglu dedi ki...

Valla samimî söyleyeyim, Türkiye'nin bu icine edilmis egitim sisteminin öyle ÖSS'nin falan kalkmasi ile cözülebilecegini düsünmüyorum.

Arz & talep muhabbetine girilmis, nacizâne fikrimi söyleyeyim: Arzin arttirilmasi belirli bir kalitenin tutturulmasi ile mümkün olmadigina göre talep kisilacak.

Talep nasil kisilacak? Üniversitenin genclerin hayatindaki tek alternatif olmamasiyla. Gelismis ülkelerde üniversiteye gitmeyen/tercih etmeyen 18 yasindaki gencin bir alternatifi vardir. Türkiye'de bu alternatif yok. Genel olarak devlet politikasi olarak üzerinde durulmasi gereken bence bu alternatifi yaratmak.

Lise sonrasinda üniversitenin elle tutulur, maddî acidan asgarî seviyede tatmin edici bir alternatifi olmadigi sürece Türkiye'de üniversiteye giris sistemi düzelmez. Ister ÖSS kalksin, ister BÖSS gelsin. Türkiye'de üniversiteye alternatif ne var?

T'Pol dedi ki...

Turk insani etiket sever, sinif ayrimi sever. Evet genelleme yapiyorum, ne olmus? Dolayisiyle, arzin dusme olasiligi bence yok. Hal boyleyken universite mezunu olmayanlarin da duzgun yasama haklari ve alternatifleri olmalidir demek iyimser bir istekten oteye gecmez. Yanlis anlamayin, buna karsi degilim. Yillar once, yurtdisina gitmis bir arkadas dondugunde: "biliyor musun orada benim pozisyonumda calisan, universite mezunu bir kiz vardi, kocasi itfaiyeciymis. Amerikalilar hep boyle midir? Bizde davul bile dengi dengine" demisti. Bir suru arkadasim cocuklarini ite kaka universiteye sokmaya cabaliyor. Ilkokuldan baslayip, lise sona kadar her aksam oturup cocuguyla ders calisan anneler var. Bilmem kac yil ozel okula avuc dolusu para dokuluyor, sonra en az iki ya da uc yil ozel hocalara veya dershanelere. Bunun ustune bircok cocuk gidip ancak yine parali ve pahali ozel universitelere giriyorlar. Is aradiklari zaman da ODTU, BU, ITU duvarina carpiyorlar. Hafta sonu bir haber vardi. Anne babasi ilkokul mezunu olan bir cocuk, MIT'den, digeri de Princeton'dan ciddi burslar kazanmislar. Kendi zekalari ve cabalariyla. Tabii bu iki basarili ogrenci cok uc ornekler olabilir ama ailelerin etiket meraki olmasa hem bu cocuklari yabancilara kaptirmayacak imkanlar saglayabiliriz, hem de okuldan ve okumaktan hoslanmayan cocuklar belki gurur duyabilecekleri ve universite mezunu olmayi gerektirmeyen meslekleri secebilirler.

ekşi iktisat dedi ki...

merkezi sinav ve yerlestirme sistemi, su an belki de tum egitim sisteminin en iyi isleyen parcasi. yapilabilecek en kotu sey, ekodok'un dedigi gibi koklu bir reforma girismeden gostermelik olarak sinavi kaldirmak olur.

yazida anlatilan tipte bir reform, eger iyi planlanir ve uygulanirsa daha fazla sayida insana universitede okuma imkani saglar. ama universiteye giremeyen insanlarin derdine deva olmaz.

cuneyt bey'in ve t'polun dedigi gibi universiteye gitmeyen insanlarin hayat standardini iyilestirmeye yonelik politikalar ise dogal olarak universiteye olan talebi azaltacaktir. ancak nedir bu politikalar, bunlari uyguyacak kaynak nerede ya da mekanizma ne belli degil. sanirim proje uretmeye yuksek ogretimden degil, daha asagilardan baslamak ve oralari islah etmeden yukaridaki isleyen mekanizmalari bozmamak en iyisi.

ortaogretimde benim aklima, "neden ozel meslek lisesi yok?", "daha kaliteli meslek liselerinde okumak icin insanlar para vermek istemezler mi?", "isverenler ihtiyaclari dogrultusunda egitim veren liseleri desteklemezler mi?" gibi sorular geliyor. daha da gelirdi ama lise yillarim cok gerilerde kaldi.

Serkan dedi ki...

Merkezi sinav sistemi Turkiye icin vazgecilmez bir sistem bence de. Ilk olarak Anadolu lisesi, ardindan Fen Lisesi, onun ardindan da ulkenin en yuksek puanla ogrenci alan universitelerinden birinden mezun olmus biri olarak soyluyorum ne ogrendigsem ortaokul lisede merkez sinavlara calisirken ogrendim.

Milli egitim sistemimizdeki hocalarin cok buyuk bir kismi yetersiz, herseyi bir anda degistiremeyecegimiz icin sinavlarida degistiremeyiz.

Ayrica eski sinav sisteminin yani OYS nin kalkmasi son yetisen nesillerin lisede Turev Integral ogrenmesini engellemistir bu da gulunc bir durumdur.

Soylenenin aksine Dersaneler egitimdeki kaliteyi artismis ozellikle kendi mufredatlarini dergilerini olusturmuslar ve egitimdeki verimlilige pozitif bir katkida bulunmuslardir.

Sinavlarin kalkmasi birakin yalnizca universite yerlestirme sirasinda kargasaya neden olmayi, okullarimizdan mezun olan ogrencilerinde daha bos mezun olmasina neden olacaktir.

Ben dersanelerin israf olduguna inanmiyorum bu nedenden dolayi ozellikle de OSS gibi kolay bir sinav sisteminde sinava girenlerin yarisinin 90 soru uzerinden 20 neti gecemedigini (yani orta son duzeyinde bile olmadigini) dusunursek.

ekşi iktisat dedi ki...

serkan bey,

dershanenin varlik amaci ogrenciyi egitmek ya da universiteye hazirlamak degil, sinavda olabildigince cok soru cevaplayip onun olabildigince cok adayin onune gecmesini saglamaktir. bu amaca yonelik ogretimde gercekten okullardan daha etkin ve verimlidirler. ama bizim egitim sisteminden beklentimiz ogrencileri birer test cozme makinasi haline getirmek degil.

okullarimizdaki egitimin cok eksikleri oldugu icin, dershanelerde okulda ogrendiklerinden fazlasini ogrenenler olabilir. ama kimse sinavda cikmayacak bir seyi dershanede ogrenemez, test disinda bir formatla dershanede karsilasmaz. oysa ki turkce ve edebiyat testlerinden tulum cikarmak, bir kitabi okuyup sinifta onu sunmanin ve tartismanin yerine gecmez. matematik testini tam yapmak, ispat yapmayi ogrenmenin yerini tutmaz. ben orta 3'teyken matematik dersinde ispat yapiyorduk; lise sonda birakin ispat yapmayi turevleme tekniklerini ogretmeye calisan hoca bile tepki goruyordu. ayni donemde lise son ogrencileri olarak dershanede lise 1 duzeyinde test sorulari cozuyorduk.

kisaca dershanelerin egitime kayda deger bir katkilarinin oldugunu dusunmuyorum. ancak ortada bariz bir israf var. niye? egitimi bir pasta, ogrencileri de pastadan pay kapmak isteyen insanlar gibi dusunelim. dershanenin yaptigi ogrencilere pastadan pay almayi ogretmektir. ama yukarida saydigim nedenlerden dershanecilik pastayi buyutmez. pastayi buyutmeyen her kurus harcama da israftir. zira o paranin bir firsat maliyeti, yani pastayi buyutebilecek bir kullanim alani vardir. uretmeden bolusmeye yonelik bu tip bir duzene biz iktisatcilar rant ekonomisi diyoruz.

Serkan dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Serkan dedi ki...

Basariyla uygulanan bir milli egitim sisteminin dersanelerden cok daha faydali olacagi konusundaki yorumunuza tamamen katiliyorum.

Bir sinavda cikacak test sorularindan en cogunu cozme uzerine odaklanmis bir egitim cesidi kesinlikle uygulanmasi gereken sistem olmamali.

Ben yalnizca kendimden yola cikarak bir ornek vermek istedim. Okullarimizin durumu o kadar icler acisi ki insanlar su anda test cozerken yahut test cozmeleri icin gerekecek teorik bilgi uzerine calisirken okulda ogrendiklerinden daha cok sey ogreniyorlar.

mert dedi ki...

OLURSA MÜKEMMEL OLUR YANİ