Neden Turk Sirketler Daha Iyidir? (2)

"Neden Turk Sirketler Daha Iyidir?"yazisina ilginc yorumlar geldi. Turk sirketleri savunan okuyucularimizin degindigi iki nokta oldu:

1. Stratejik oneme sahip sektorler ozellestirilmemeli:
"Kıbrıs Barış Harekatı sırasında uçaklarımıza benzini Libya’dan alabilmiştik. Ambargonun etkisi yoğundu. Tanklarımız için MOGAZ’a gerek vardı. Ataş Rafinerisi’nin ABD’li genel müdürü, zamanından erken fabrikayı bakıma soktu. Tanklara akaryakıt verilmesini önlemek istedi. Zor durumdaydık."

Bu endiseyi anliyorum. Bazi sektorler sahip olduklari "externality" (dissallik) yuzunden daha dikkatli bir sekilde degerlerdirmeye tabii tutulmali. Milli guvenlik gibi sebepler veya rekabet sartlari gozonune alinarak yapilmali ozellestirmeler. Kabul.

Sindirella Hikayesi  Tahvil Nedir  Gönüllü Çevreci Kuruluşlar  Çernobil Faciası  Türev Konu Anlatımı  Demokrasi Nedir    Yatırım Fonları

Ote yandan, cumhuriyeti korumak icin siyasi iktidara karsi darbe, post-modern darbe, muhtira, e-muhtira vermekten cekinmeyen "devlet iktidari", boylesine kritik bir durumda fabrikaya kamu cikari adina mudahele edemez mi? Bir gun savasta ihtiyacimiz olur diye benzinden tutun, dis macununa herseyi devlet mi uretmeli?

Zaten hikayenin devami da soyle:
"ABD’li genel müdür Mogaz imal etmemekte ısrarlıydı. Abdullah KÜTKÜT; “Türkiye savaş halindedir. Rafineriye el koyduk. Bu imalatı yapacağız.” Dediğinde ABD’li genel müdür konuyu uluslar arası örgütlere taşıyacağı tehdidinde bulundu.Dinlemedik o gece gaz üretildi. Ekibimiz, rafinerideki Türk mühendislerin desteğinde 24 saatte Mogaz imal etti ve ordumuza verildi. "

Hikayenin ne kadar dogru, ne kadar yanlis oldugunu bilmiyorum. Anlatan Selahattin BABÜROĞLU isimli bir zat. Benim bildigim ambargo, Kibris Harekati sirasinda degil, bir sene sonra 1975'de kondu. 1974'de Turkiye Amerika'dan askeri yardim almaya devam etti.

2. Diger bir okuyucumuzun yorumu ise soyle:
"Yabancı bir firma Türkiyede kazandığı parayı ne yapar, dışarıya transfer eder. Çünkü para kazanıp onu götürmek için buradadır. Yani kaynakların dışarıya aktarılması vardır.Yerli sanayicinin en azından kazandığı parayı yine yurt içinde yatırıma yönlendirmesi gibi durum vardır."

Burada iki husus var. Birincisi, yerli bir firmanin, kazandigi parayi ulkede tutma gibi bir zorunlulugu yoktur. Nitekim, yurt disinda onemli miktarda yerli sermaye tutuldugu ve bunun bir kisminin dis kredi seklinde tekrar yurticinde kullanildigi bilinmektedir.

Ikincisi, yabanci firmanin kazandigi para, ulkeye ait bir kaynak degildir. Turkiye'de aldigi sirket karsiliginda ulkeye getirdigi para ile sirketin ileride yapacagi kazanci satin almistir.

Soyle bir ornek vereyim. 10,000 liraniz var. Gittiginiz bankaya yatirdiniz. Banka size her sene %20 faiz veriyor. O zaman banka "disariya" 2000 lira kaynak transferi mi yapmis oluyor? Banka zararda mi? Zarar etmemek icin sadece banka calisanlarina mi hesap actirmali? Hayir. Sizin yatirdiginiz 10 bin liralik "kaynagi" kredi olarak kullandiriyor, kar ediyor.

Ozellestirme orneginde, disaridan getirilen ve satis sirasinda odenen 10 bin lira ile sattiginiz sirketin ileride yapacagi karlari simdiki fiyati ile pesin olarak aliyorsunuz. Eger bu parayi akilli bir sekilde kullanirsaniz kazancinizi arttirirsiniz.
"Alan memnun, satan memnun" diyeceksiniz... Türkiye'de Türk insanının imkânlarıyla kurulmuş, büyümüş, köklü üretim tesislerinin yabancılara satılması insanı üzüyor. Konunun yabancı sermaye düşmanlığıyla ilgisi yok. Yabancı sermaye buyursun gelsin. Bizim yapamadıklarımızı yapsın. Pahalı faturalarla ortaya çıkarabildiğimiz fabrikalar yabancıya gitmesin. Tartışılan budur. Gungur Uras
Gungor Bey kusura bakmasin ama, ben hala tartisilan seyi anlamadim. Diyor ki yabancilar, Turkiye'de fabrika kurabilirler; ama fabrika satin almasinlar. Demek ki yurticinde fabrikasi olan bir Turk sirket, ya ilelebet o fabrikayi isletsin, isletemiyorsa baska Turk'e satsin, satamiyorsa fabrikayi kapatsin.

Neden?

Tamam, yabancilar dogrudan yatirimi direk fabrika yapsalar cok guzel olacak. Demek ki adamlar cekiniyorlar veya zahmetli goruyorlar (bu konuyu baska bir yaziya saklayalim). Onun yerine Koc'tan hazir fabrikayi aliyorlar. Koc, aldigi para ile baska bir sektorde (diyelim ki beyaz esya) yatirim yapiyor. O zaman ne oluyor? Iki fabrika birden kazanmis olmuyor muyuz? Yok, Koc mirasyedinin tekidir, parayi har vurup harman savurur diyorsaniz, o zaman ayni misriflik bir sure sonra Demirdokum'un de basina gelmeyecek midir zaten?

Bu arada babama sordum. Ne kendisinin ne onun babasinin Demirdokum'un kurulmasi ve isletilmesi esnasinda bir katkilari olmadigini soylediler. Biz hakkimizi (varsa) helal ediyoruz.

"Demirdöküm, Türkiye’nin Türk milletinin değeridir. Sahibinin önemi yoktur... Akbank, Garanti Bankası, Türk Telekom, Migros, Kent Gıda, ... satılabilir mi? Eğer bunlar kıymetse, bir değerse Türk milleti sayesinde bir kıymet ve bir değerdirler. Sahipleri Türk milletidir. Eğer biz satarız diyorlarsa, Türk milleti yarın bu bankalardaki hesaplarını kapatsın ya da bu şirketlerden mal almasın, bak bakalım bu şirketlerin değeri kalır mı? Demirdöküm'ün satılması vatana ihanetle eş değerdedir. Koç Grubu'nun 300 milyon dolara gereksinimi mi var? Yazıklar olsun...Yazıklar olsun Demirdöküm'ü satanlara ve Demirdöküm'ü almayan Türkiye’nin zenginlerine. Kampanya başlatın ve her Türk 4 dolar versin; Demirdöküm Türk kalsın." (Bir Okuyucu Mektubu) Ertug Yasar

Madem Akbank'in, Garanti Bankasi'nin vs sahibi Turk milleti, o zaman neden kimse yillik kardan bana temettu vermiyor? Neden sirket yonetiminde ben soz sahibi olamiyorum? Halkin para toplayip Koc'a 300 milyon dolar vermesi ile halk bu isten ne kazanacak? Cebine para giren kisinin Hans degil de Koc olmasi neden benim cikarima?

Bu arada yahu ne kadar hevesliyiz Turk milleti adina konusmaya. Ne zaman sectim ben sizi benim adima konusmaniz icin? Siz benim vekilim misiniz? Kac oy aldiniz? Madem bu kadar heveslisiniz Turk sanayini korumaya, her alisverisinizde bes lira uzerine para verin, sevindirin sirket sahiplerini. Baska zaman heriflere bin bir kufur okuruz. Ama is yabancilarla karsilastirmaya geldi mi bir degerlenirler ki sormayin. Bir yerde okumustum, Amerikalilarla Ruslari karsilastiran bir hikaye:
Amerikalilar ulkelerini cok severler; kendileri gibi dusunmeyen insanlardan nefret ederler.
Ruslar ulkelerini hic sevmezler; kendileri gibi dusunenlerden ise nefret ederler.
Biz kime daha cok benziyoruz sizce?
"Bence yabancı ağırlığı sadece çimentoda değil birçok sektörde sorun yaratmaz. Ben hiçbir sektörü stratejik bulmuyorum. Stratejik olan bizim ekonomimizin gücüdür. Yasalar, kurallardır. Çimento da bir zamanlar stratejik sektörler arasındaydı. Çünkü savaş döneminde çimentoya her zaman ihtiyaç duyulur. Onarmak, alt yapıyı hazırlamak için. Ama o fabrikalar yabancıya geçse de yine kendi ülkenizde. El koyarsınız olur biter. Hangi tesisi yabancı buradan götürebilir? Hangi oteli, hangi toprağı, hangi tesisi. Bana göre Türkiye'nin stratejik sektörü yok. Tek stratejik kurumu var o da Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK.) Onun dışında ne bir know how'ımız var, ne buluşumuz. Hani silikon vadisi gibi bir yeriniz olur, bu kaygıyı anlarım." Erhan Kamisli
Bu soz aslinda en ustteki yorumu yazan okuyucuya cevap niteligi tasiyor.

Forumumuz acik. Soru ayni soru. Neden Turk sirketler, yabanci sirketlere tercih edilmeli?

5 Yorum Var.:

T'Pol dedi ki...

Yaziniza katiliyorum. Maalesef bazi dostlarimiz koru korune "yerli mali yurdun mali, her Turk onu kullanmali" sozuyle buyutuldugu icin hala milliyetcilikle, baska seyleri karistiriyorlar.

Bence bir ulkenin gucu, cekebildigi yabanci sermaye ve kuresel rekabet icerisinde yer alan uretimidir. Uretim burada sanayi ile kisitli degil, hizmet uretimi de bunun icinde. O zaman icerideki yabanci yatirimci da kendi yatirimini korumak icin sozkonusu ulke lehinde lobi faaliyeti yapabiliyor. Bircok kisinin menfaati sizin ulkenizde kesisiyorsa gucunuz artiyor. Bazen kendi yaginizla kavrulma imkaniniz olmuyor. Kuresel rekabete ayak uydurmak icin buyuk sermaye sahiplerini ozendirmek gerekiyor. Kaldi ki bugun Turkiye 1974'teki Turkiye degil artik. Herkes ucagimizi, silahimizi kendimiz uretelim diyor. Nasil? Sonucta bunlari tasarlayacak muhendisler yetistirmek mumkun ama dunyada artik kimse bir baska ulkeden mal almadan bu uretimleri yapamiyor. Amerika ucaklarinin tamamini kendi urettigi komponentlerle ve sistemlerle mi yapiyor zannediyorlar? Cin'de uretilen komponentler, cesitli ulkelerde uretilen kablolar, dosemelikler aldiklari gibi bazi seylerin testlerini bile ulke disinda bu iste daha kompetitif fiyat verebilen ulkelerde yaptiriyor. Cin ve Rusya kendi ucaklarini uretiyorlar da ne kadar satabiliyorlar sanki? Ya da bunlar kuresel rekabetin neresinde? Neyse ben cok guzel anlatamiyorum zaten fikirlerimi. Bu konuya bambaska bir acidan, calisanlar tarafindan bakmak gerek diye dusunerek, kendi blog sitemde bir yazi yazdim. Ilgisini ceken, gidip okuyabilir. Simdiden uyarayim, kendi yasadigim orneklere dayanarak yazdim yaziyi, daha farkli deneyimler yasamis olanlar da olabilir.
T'Pol

Adsız dedi ki...

Dünyada gelişmiş gelişmemiş her ülke yabancı sermayeyi çekmek ister bu normal ,
Diğer taraftan ise biz gerçekleri değil görmek istediğimizi görüyoruz.Konusunda lider bir şirket neden başka ülkelerde yatırım yapar ?Kar etmek için
Nasıl kar eder ? Bilgi ve teknolojiye dayalı rekabet avantajlarıyla .Ülke olarak biz neden hep satan konumundayız ? Genelde Sermaye ,bilgi birikimi ,teknolojiye sahip olmadığımızdan sonuçta Rekabet gücü yetersizliğinden .
Gelişmiş bir ülkeyi firmalar topluluğu varsaysak ve siz bizim tüm firmalarımızı alın bizde sizinkileri ,kimsede herhangi bir bedel ödemesin diye bir anlaşma teklif etsek kabul edilirmi ?
Dünyada yerel firmaları global olarak ön plana çıkmadan büyük bir ekonomik güç olan devlet varmı ?
Stratejik olarak da biraz kısa vadeli bakıyoruz belkide ,uzun vadeyi kimse öngöremez

iyifirma.blogspot.com

Yabancı sermaye gelebildiği kadar gelsin yalnız bizde kendimizi geliştirelim.

Adsız dedi ki...

Adana / Ergun

Bırakın martavalı, para için neler yapılmıyor günümüzde, para önemlidir. Cevap ortada ; ekonomik gücü yetenler bakın ne marka arabalar alıp biniyorlar, Bazı salaklar Vatan Millet Sakarya diyip acaba hangi marka arabalara biniyorlar(yine ithal alıyorlar). Etrafınıza bakın İthal Arabalar cirit atıyor(bende biniyorum)niye; kaliteli, sağlam, gösterişli, daha iyi diye.....Bu kadar insan vatan hainimi? Sende yap seninkinede binelim(ki binmeye başlıyoruz artık).
Milliyetçilik ise benden Milliyetçi(Türk Milliyetçisi burda sanırım yok, Türk'lükse benden çok savunanıda yoktur...
Ama palavra ile "Yerli malı yerli malı herkes onu kullanmalı" martavalı geçmişte kaldı.....
Türk olarak Bize düşen;
-Vatanımızı sonuna kadar seveceğiz, bölünmezliğimizi koruyacağız...
-Türk Milleti ve kendimiz için en iyisini yapıp çok çalışacağız.
-Değerlerimize sahip çıkıp, ona buna muhtaç olmayacağız
-Türk Firmalarını elbette öncelikli tercih edeceğiz(ama onlarda bize en az yabancı kadar hizmet verecek), aksi halde Koç, Sabancı benim babamın oğlu değil ve bana 5 kuruş faydası yok(Tamam Allah razı olsun millete iş verip yatırım yapıyor, bu konu ayrı)

Yani işin özü: Herkes işine geldiği gibi, çıkarlarına göre davranır, buda normaildir....

Adsız dedi ki...

Ikincisi, yabanci firmanin kazandigi para, ulkeye ait bir kaynak degildir

Haklisiniz. Yanliz tartismaya daha iyi katki etmesi acisindan sunu da belirtmek gerekir: Yabanci sirket Turkiye'ye gelip "deger uretmistir", kazandigi para urettigi degere karsilik gelen bir paradir, ekonomiyi zenginlestirmistir. Bu paranin da bir kismi iceride kalacak bir kismi disari gidecektir, onemli degil. Fakat bunun zarari yoktur cunku bu sirket sayesinde ekonomi artik daha hareketlidir.

Starbucks zincirleri guzel bir ornek. Evet yabanci bir sirket. Fakat, benden, baska bir cafe'nin alamayacagi parayi aliyor, karsiliginda "productivity" seviyemde artis oluyordur belki, ya da baska ekonomik yan etkiler, .. ve SB'da calisan Turk'ler ayrica para kazanmis olup kendileri de ekonomiye daha etkin katilmis oluyorlar.

Ayrica SB sayesinde rekabet kizisiyor, ve Turk (ve diger) temelli cafe'ler kendilerine ceki duzen verip kalite arttiriyorlar. Nitekim Istanbul'da bir semt sadece ve sadece SB'nin oraya gelmesinin sayesinde mantar gibi cafe acilmasina sahit olmustur. O cadde, SB olmadan once kirtasiye, donerci, ve firin iceren dandik bir mekandi. Simdi mazallah oturulacak bir suru yer var.

Unknown dedi ki...

Dort noktayi atladiginizi dusunuyorum.

1. Yonetim kurulu yerli olan bir sirket bir cok nedenden dolayi Turkiye hakkinda yabancilara gore daha bilgilidir. Dolayisiyla, Turkiye'deki yatirim firsatlarini daha iyi gorme yetenegine sahip olacak ve Turkiye'ye yatirim yapma olasiligi artacaktir. Buna bagislarida eklemekte fayda var. Mesela Sabanci Holdig'in Adanali oldugu yillarda Adana'ya yaptigi yatirimlar ve bagis ile Istanbul'a tasindiktan sonra Adana'ya yaptigi yatirim ve bagis karsilastirilamaz. Bagislari kesinlikle kucumsemeyin, Adana'nin yillarca tek kultur merkezi ve onlarca yurt Sabancilar'in bagilariyla yapilmistir. FedEx'in tek basina Memphis'i ihya ettigi bir gercektir. Baska bir ornek de Fleet Bankasi'nin Bank of America'yla birlesmesidir. Fleet bagislari azaltacak diye cok tantana cikmisti Boston'da ve sonunda tum "hasa, Boston canimiz cigerimiz"lere ragmen bagislari kesmislerdi. Yatirimda ayni seyleri gormek mumkun. Board'unda tek Turk olmayan bir sirketin Board'unun %90'i Turk olan bir sirkete gore Turkiye'ye yatirim yapma olasiligi ne kadar dusuktur. Diyeceksiniz ki, adam geliyor zaten Turkiye'ye girme karari almis, ileride de parasini buraya yatirir. Bu tam olarak dogru degil. Benim dayim 2001'in kara gununde Adana'ya yatirim yapmisti. Tek nedeni de Adana'da oturuyor olmasiydi. Gidip Kentucy'e yatirim yapmak gibi bir dusuncesi yoktu normal olarak. Peki is yerini yabanci bir sirkete satmis olsaydi acaba hangi uluslararasi sirket o devirde Turkiye'ye yatirim yapardi? Yada o sirketin sahibi gelip Adana'da yaslilara yardim eder miydi? Hic sanmiyorum. Buyuk ihtimal kari diger ulkelere gonderip bekle gor politikasi uygulardi ve Amerika'daki "fakir"lere yardim ederdi (yilda $20,000 kazanan "fakir"lerden bahsediyorum).


2. Turkiye'nin gelisememesinin nedeni yeteri kadar egitimli/egitimsiz isgucu olmamasi degil,esas neden bu grubu mobilize edecek kabiliyette girisimci olmamasi. Turkiye'nin %43'u calisiyor (koyde bos oturan milyonlar dahil). Ben eminim ki simdi is olsa bu rakam hic %63'e bir gunde cikar. Peki bu nasil olacak? Bunun iki yolu var, ya biri gelip Turkiye'ye yatirim yapacak yada Turkiye kendi girisimcisini yaratacak. Cok banal bir ornek verirsek, Turkiye'den 5-10 tane Microsoft/Skype'i kuran girimciler gibi insan ciksa, Turkiye'nin cehresi degisir. Peki bu insanlar nasil yetisiyor? Yani Bill Gates neden Amerika'da ciktida Cinden yada Almanya'dan cikmadi mesela? Bill Gates'in Amerika'dan cikmasi tamamen bir proximity (yakinlik) olayi. Bill Gates'in annesi IBM'in yoneticileriyle ayni charity organizasyonuda calisiyor. IBM bi gun isletim sistemi yazilim ihtiyaci olunca "Bizim oglan bu islerden anlar, onunla bir konusun" diyor Bill Gates'in annesi. The rest is history. Burda 3 nokta cok onemli. I. IBM dunya capinda bir firma. Japonya'da Almanya'da vs. nerdeyse her ulkede uretim yerleri vs. var. Ama yonetim merkezi ve yoneticileri ABD'de oldugundan adamlarin aklina bile gelmiyor "acaba Japonya'da bu isi daha iyi yapabilecek bir var mi?" diye. Yani sirkette yoneticilerin nereli oldugu ve nerede yasadigi cok hem de cok onemli. II. Bill Gates'in annesinin kisisel yakinligi olabilmesi, IBM'in ABDli olmasina dayaniyor. III. Bill Gates peki nereye yatirim yapiyor? Headquarter'i nereye kuruyor? Dogdugu buyudugu sehir olan Seattle'a. Hadi Turkiye filan bir yana, acaba Bill Gates Seattle'i secerken oturup market analizi yapip mesela Seattle'in biraz kuzeyindeki Kanada'da ya ait Vancouver sehrinden veya New Jersey Eyaletinden daha iyi yatirim ortami var diye dusunuyor mu? Nerde ... Anca ekonomi kitaplarinda olur o tarz "rasyonel secim"ler. Adam memleketinde ufaktan baslayip isi yavas yavas buyutuyor. Yani oyle secim filan yok.

3. Giriscilik, bilgi ve gorgu gerektirir. Daha acik soylemek gerekirse ilk once su andaki sirketlerin sorunlari neler bunu bileceksin. Atiyorum, "Walmart'in dagitim sebekesindeki aksakliklar ne?", "Senede ne kadar para kaybediyor bu aksakliklardan?" gibi sorular aklina gelmeli girisimcinin. Walmart bir subesinde 40 yil yerleri temizlesen, TIR sofurlugu yapsan yada muhasebeci olsan aklina gelmez bu sorular. Ama bir sene merkez yonetimde asistanlik yapsan yuzlerce problemle karsilasir. "Acaba bunlari simdiki yonetimden daha iyi yapabilir miyim?" diye dusunursun. Mesela simdi satilan Demirdokum'un bir makinasi agrizalansa orada calisanlar bu makina'nin yenilenmesi icin bir cok ureticiyle iletisime gecmek zorunda. Muhtemelen bir kac calisan uluslararasi fuarlara katilip degisik degisik makinalari ogrenecekler. Satin almadan birileri gidip begenilen markayi ureten firmayla pazarlik edecek. Yani onemsiz gibi gorunen bir is icin ne kadar bilgi ve gorgusu artiyor calisanlarin. Ayni sorun, yabanciya satilmis olan Demirdokum'de nasil cozumlenecek peki? Muhtemelen merkez yonetime ne tarz makinin bozuldugu iletilecek ve bir sekilde onlar bu makinayi getirtecek ama Turkiye'deki calisanlarin bilgisi hic artmayacak bu alim surecinde. Walmart'ta calisan TIR soforu misali uretime devam edilecek. Bir cok azimli caliskan Adanali gibi aklina yatirim icin sadece bin birinci kebab restoranti acmak gelecek ancak. Bilgiye erisimi olmadigindan gunde 14 saat calisma, tum kazandigini yemeyip icmeyip biriktirip isyerini iyilestirmeye harcamak bir sonuc vermeyecek tabii (bir cok ornek tanimaktayim).

4. Ister begenin, ister begenmeyin insanlarin ve ozellikle ulke yonetiminde yer alanlarin buyuk bir kismini ekonomik secim yaparken irka, dine, imaja vs. onem veren yani ”rasyonel” olmayan insanlardan olusuyor. Bu Turkiye gibi imaji zenginlerin gozunde kotu (hem muslumaniz hem de Turk. daha ne olsun.) olan bir ulke icin inanilmaz bir dez avantaj. Mesela yonetiminde diaspora-Ermeni agirligi olan bir sirketin Turkiye’ye bes kurusluk yatirim yapacagini dusunuyorsaniz cok yaniliyorsunuz. Aynisi dindar Hristiyanlar icinde gecerli. Herhangi bir ekonomik olarak guclu ulke stratejik ortaklik, dindaslik veya ayni dili konusma gibi nedenlerle firmalarinin Turkiye’ye yatirim yapmasini tesvik etmez. Mesela stratejik nedenlerden ABD kendi sirketlerinin Guney Kore’ye, Meksika’ye, Israil’e yatirim yapmasini destekler, Almanya da (ve genel olarak EU) ayni sekilde Dogu Avrupa ulkelerini destekler. Hindistan ve Irlanda da Ingilizce konustuklarindan sirket tarafindan tercih edilir. Ama Turkiye’nin boyle bir avantaji yoktur. Yani tum yatirimlarin guclu ulkelere ait uluslararasi sirketler tarafindan yapildigi bir ortamda, ayni kari elde edecekleri ulkeler arasinda secim yapilirken Turkiye’nin secilme olasiligi dusuktur. Ne yazik ki gercek bu. Ayni durum Turkiye icinde gecerlidir. MHP’li yoneticilerden olusan bir sirketin, kisisel goruslerinden ve cevre baskisindan dolayi Turkiye’ye veya Turki ulkelere yatirim yapma olasiliginin daha yuksek olmasi beklenilmez mi?

5. Yabanci sirketler bazen yatirim yapmis olmak icin degil rekabeti onlemek icin sirket satin alir. Bir uluslararasi sirket (Ismi onemli degil) dunya’da monopol olabilmek icin Turkiye’de bir sirket satin almis, dunya uretimi icindeki payini %80’in ustune cekip daha sonra Turkiye’ye 5 kurus yarim yapmadan bu sirketin olmesine yol acmistir. Uluslararasi sirketin daha fazla kar edebilmesi icin uretimi azaltip fiyati arttirma stratejisi boylelikle Turkiye’yi vurmustur. Bazen amac uretim degil, fiyat rekabetini bitirmek olabiliyor. Bu durumda da hemen her zaman kapatilmasi veya kapasite dusurulmesi en kolay olan ulke Turkiye oluyor. Ayni sirketin uretimi ABD’den degil Turkiye’den kesmesi dogaldir. ABD devletiyle basa cikmak, Turk devletiyle basa cikmaktan cok daha zordur. Bu tarz satin almalara ozellikle mature teknolojileye sahip firmalarin aliminda cok dikkat etmek lazim. Cunku bu teknolojilerde artik kari arttirmanin tek yolu bu tarz girisimlerle mumkun.


Yani hep de toz pembe degil disariya sirket satislari. Bu ozellikle bizim gibi gucsuz ulkeler icin gecerli. En onemli soru esas bu tesisleri satan Turk sirketleri aldiklari parayi bu tesislerden daha karli yatirimlara yonlendirebilecekler mi? Eger Koc Demirdokum’un satisiyla elde ettigi parayi cok daha karli bir sekilde harciyabilirse Turkiye bu satistan karli cikar. Yok eger Koc’un yeni yatirimi eskisine gore kotu olursa o zaman durum farkli. Ama sanki bana bu satislar daha fazla kar edecekleri bir sektor sectiklerinden degil de uretimin getirdigi bir cok dertten biktiklari (3 krizde isci cikarma, vergi kaciranlarla ugrasma, her gun kur oynamalarini gozleme vs.), o yuzden sektor degistirdikleri izlenimi veriyor.