Et Fiyatları Neden Yüksek

Et fiyatları neden yüksek sorusuna daha önce damping nedir başlıklı yazımızda kısaca değinmiştik. Hükümet piyasaların sağlıklı işlememesi için önce elinden geleni ardına koymayan, daha sonra seçimler yaklaşırken seçmenin gazabından kurtulmak için ise sanki problemi yaratan kendileri değilmiş de bir avuç gözünü para bürümüş piyasa kurduymuş ayağına yatarak vatandaştan oy kapmaya çalışan asalak yapıya verilen isimdir. Pahalı et fiyatları münferit bir problem de değildir, ara ara cep telefonu, internet hizmeti, taksi ücretleri, hekim maaşları gibi bir çok sektörde pahalı fiyatlar karşımıza çıkar. Fiyatların olması gerekenden daha yüksek olmasının temel sebebi ise ya piyasaya girişin devlet tarafından sınırlandırılması neticesinde serbest rekabet olmaması ya da devlet tarafından alınan vergilerin çok yüksek tutulmasıdır.

Yapıları gereği şirketler ve çalışanlar hakettiklerinden çok daha fazla para kazanabilmek için kendi sektörlerinde bir çeşit yerel monopol yaratmaya çalışırlar, diğer türlü rekabet fiyatların yükselmesini önleyecektir. Gelişmiş ekonomilerde şirketler inovasyon yaparak veya teknoloji üreterek bu amaca ulaşmaya çalışırlar. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde ise şirketler ya “lisans” adı verilen engeller ortaya atarak mantıklı görünen bir istekte bulunurlar ya da direkt hükümete lobi yaparak giriş veya çıkış için engel konulmasına gayret eder. Bir kaç örnekle açıklayalım. Berber olabilmek için berberler odasından bir sertifika vs. almak gerekir. Gerçekte böyle bir uygulamaya gerek var mıdır? Doktor olarak ülkemizde çalışabilmek için yine doktorluk belgesine ihtiyacınız vardır. Doktorluk mesleğini icra etmek isteyenlerden bu konuda eğitim almaları şartını koşmak yanlış değildir, ama mesela Rusya’da veya Hindistan’da doktorluk eğitimi almış, bu ülkede yetişen doktorlardan geri kalan yanı olmayan doktorların bu ülkede çalışmasına izin verilmez. Tabipler odası kendi arpalıklarını korumak için yapılabilecek ne tür eylem ve şantaj varsa yabancı doktorları uzak tutmak için yapacaktır. Benzer bir şekilde Istanbul’da taksi hizmeti verebilmek için değeri milyon liraya yaklaşan taksi plakasına ihtiyacınız var. Bir arabaya taksi plakası taksan araba yine arabadır, o arabayı süren taksi şoförü de aynı şofördür. Tüketici hangi mantıkla taksi plakası sahiplerine bir haraç vermek zorunda bırakılıyor ki? Başbakan Erdoğan tanıdıklarını Ankara ve Istanbul’un çeşitli semtlerinde taksiye bindirerek ve fiyat karşılaştırması yaparak bu konuya da el atarsa vatandaş minnettar olacaktır.

Telekom sektöründe ise değeri milyarlarca doları bulan “lisans” alan şirketler faaliyet gösterebiliyor, verdikleri haracın bedelini ise misliyle tüketiciden çıkarıyorlar. Örnekleri çoğaltmak hiç zor değil. Türkiye ekonomisinin çoğunluğu bu şekilde işliyor zaten. O yüzden fiyatlar hep yüksek seyrediyor, insanlar daha az tüketip daha az üretiyor, ve şirketler de daha az kişiyi istihdam ediyor. Rıfat Hisarcıklıoğlu’ndan her bir üyelerinin bir kişiyi işe almaları için dileneceğine (Ben de Rıfat’tan her bir üyelerinin Ekonomi Türk kitabından bir nüsha alması talebinde bulundum, böylece kitabın satışı 1,3 milyona yükselerek ülkeyi ekonomi cehaletinden kurtarabilmemiz yönünde büyük bir adım atmış olacağız :)) piyasaları serbestleştirse ülkede hem genel olarak fiyatlar düşer, hem de istihdam artar, işsizlik ve enflasyon canavarı tarih olur.

Et sektörüne dönecek olursak şimdiye kadar anladığım kadarıyla yerli üreticiyi kollamak yani 70 milyon tüketiciye bir kütük de bu sektörde atmak için et ithalatına izin verilmiyormuş. Bahane olarak da “yabancılar iyi eti kendileri yer, kötüsünü bize ihraç eder” gibi hurafeden ibaret olan iddialarda bulunuyorlarmış. Yahu biz dışarıya bir mal sattığımızda müşteriler tekrar bize gelsinler diye elimizdeki malın en iyisini mi gönderiyoruz, yoksa en kötüsünü mü bir kendinize sorun. Elmanın, armutun, kayısının en büyüğü, en sağlamı, en lezzetlisi ihraç edilir bre lobici yalancılar. Türkiye’de tüketicinin uyanıp kendi politik hareketlerini kurup, kendi haklarını binlerce oda kurarak örgütlenmiş şirketlere ve esnafa karşı korumalarının zamanı çoktandır geldi. Kazan yapan üç beş tenekeci dahi bir oda kurup başbakanla muhatap olurken 70 milyon tüketicinin şapşal gibi olan bitene seyirci kalması anlaşılır değil. (Aslında anlaşılır bir durum ve ekonomide bu durumu açıklayan teoriler var ama ben gaza gelmiş politik nutuk atarken böyle ifade etmek daha heyecanlı oluyor.)

Politikacılar vatandaşa karşı tiyatro oynamayı bırakıp mikro reformları yapmaya başlasa hem işsizlik kalmaz, hem fiyatlar düşer ve fiyat düşüşleri de vatandaşa da yansırdı. Toplum olarak da kebap yapar bir güzel yerdik.

Guncelleme: Lobicilerin vatandasi pahali et tukettirmek icin lobi yaparken kullandiklari argumanlardan bir tanesi de "ithalata izin verilirse yerli uretici coker" iddiasidir. Dogrudur, rekabet edemeyen coker. Tuketicinin rekabet edemeyen beceriksizleri desteklemek gibi bir zorunlulugu oldugu anayasanin neresinde yaziyor ki? Tabii onlar lobi yaparken gidip devlete lobi yapiyorlar, direkt tuketiciye lobi yapmiyorlar. Lobiciler gecenin bir vakti sizin kapinizi calip "Muharrem Bey, yurtdisindan kilosu 15 TL'ye et ithal ediliyor ama siz bizimkisiyle ayni kalitede olan o eti yemeyin bizim 25 TL'ye sattigimiz eti yiyin. Bunun icin de 25 TL'lik ucreti simdi talep ediyoruz" derse siz iceri gidip en kalinindan mese odununu mu alirsiniz, yoksa bir gerizekali gibi cuzdaninizi alip 25 TL mi verirsiniz? (Bu paragrafta kullanilan ifadenin benzeri Ekonomi Turk kitabinda kullanilmistir)

28 Yorum Var.:

MMM dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
MMM dedi ki...

Et fiyatlarındaki yükseliş her şeyi serbest bırakmakla açıklanamaz bence. Linkdeki uzman görüşlerinden faydalanabilirsiniz.
Slm
MehtapM

http://www.tarimdunyasi.net/?p=1205

Editor dedi ki...

Mehtap,

Turkiye'deki ureticiler verimsizliklerinden ve teknolojik olarak geri kalmalarindan dolayi rekabet edemiyorlar. Bunun bedelini de tuketiciye pahali et fiyatlari olarak odetmeye calisiyorlar. Rekabet edemiyorsan rekabet edebilecegin bir isi yaparsin, lobi yapip millete kendi beceriksizliginin bedelini odetmezsin.

Devletin (tuketicinin) her beceriksiz ureticiyi desteklemek gibi bir gorevi yok. Kendi isinizi yaptirirken veya elma armut alirken gidip ayni mali en pahaliya satan yerden mi aliyorsunuz yoksa en ucuz yerden mi?

aik dedi ki...

aynı çarpık mantıkla süleyman yaşar da gevelemiş:

"Peki, et ithalatı sorunları çözer mi? Dün Et ve Balık Kurumu’na et ve canlı hayvan ithal yetkisi verildi. Et ithalatı, sorunları çözeceğine arttırabilir. Çünkü, üretici, ithal etin yarattığı fiyat gerilemesi nedeniyle hemen hayvanlarını kesime göndereceğinden et fiyatları hızla düşebilir. Ama besi hayvan sayısı yeterli olmadığından, et fiyatları, bir müddet sonra hızla yükselerek şimdiki fiyatların iki katına çıkabilir. O halde ne yapılmalı? Eğer et ithal edilecekse, ithal et ve ithal canlı hayvandan kilogram başına belli bir para alınmalı. Bir fonda toplanan bu paralar yerli hayvan üreticisine verilmeli. Böylece ucuz et ithalatı nedeniyle oluşacak yerli üretici zararı karşılanmalı."

ithal ete yahut ithal canlı hayvana tarife koyarsan zaten et fiyatları düşmez ki:) neye yarar o zaman et ithalatı...

cucu dedi ki...

kayıtdışı et üretimi bu sebeplerin bence en önemlisi, yazılarınızda sürekli verimsizlikten bahsetmişsiniz ama türkiyede modern et üretim tesisleri hiç mi yok? kayıtdışı olarak et üreten insanlar piyasayı bozuyor olmasınlar? kaliteli et üretimi kayıtdışı nedeniyle baltalanıyor, ithal et herşeyi bu bakımdan çözemez, kayıtdışı iş yapan eti yine üretir ve satar ama olan yine vergisini veren sağlıklı et üreten yerli üreticiye olur. yetkililer önce etteki kaçak olayını engellesinler.

Editor dedi ki...

Cucu,

Problem fiyatlarin dusuk olmasi degil, yuksek olmasi. Kayitdisi calisanlar fiyati dusurur, yukseltmez. O yuzden yorumun cok mantikli degil.

Eger, Turkiye'deki vergiler cok yuksek ve et uretiminde girdi maliyetlerini yukseltiyor bu, o yuzden de Turkiye'de uretilen et daha pahali oluyor diyorsan o ayri. Bu durumda dahi iceride uretimi birakip disaridan et ithalati yapmak tuketiciler acisindan yine daha avantajli. Yerli ureticilerde sermayeyi verimsiz alanlarda degerlendirmek yerine girdi maliyetlerinin dusuk oldugu ulkelere gidip, oralarda et uretip Turkiye'ye ihrac ederek yine para kazanabilirler.

Problem bu degil ama. Problem Turkiye'de verimsizliklerden ve teknolojik gerilikten dolayi uretim maliyetlerinin yuksek olmasi. Iscilik ucretlerimiz o kadar ucuz olmasina ragmen Amerika ve Avrupa ile rekabet edemiyoruz...

ahmet_diril_ dedi ki...

Kontrolsüz bir şekilde dışarıdan onun ithalatı, bunun ithalatı da komple bütün piyasaya yabancı menşeli malların hakim olmasına neden olur. Bunun da uzun vadede etkisi, yabancıların emrinde ücretli köleliğe gider.

Hükümet neden dışarıyla aynı maliyete et üretemediğimizi tespit etmeli. Sorun üretim konusunda bilgi, teknoloji eksikliğiyse bunun üzerine gitmeli. Yerli üreticinin bu bilgiyi/teknolojiyi kazanmasını desteklemeli. Ama destek olsun diye adamın cebine haybeden para koymamalı.

Bizim boşa sıkılacak kurşunumuz yok. Attığımız kurşun hedefi tutmak zorunda.

milleplateaux dedi ki...

ahmetd,

O nasil nişan almaktir ki "yabancilarin emrinde ucretli kole olacagiz", "yerli uretim coker" paranoyalari ile kursunu bosa sikmayalim derken surekli kendi ayagimiza sikiyoruz!

milleplateaux dedi ki...

-- alinti --
"küçük üreticiyi öldürecek" diyenler var. hayirdir insallah, niye ölüyor yahu kucuk uretici, usutup verem mi oldu?

imdi, et, emtia mallari arasinda ticarete en az yatkin urunler arasindadir - yukte agir, pahada hafif bir urundur. elektronik esyalara, eglence urunlere, ilaclara, tibbi malzemelere, kiymetli metallere vb. gore tasima ucreti (bkz: navlun) toplam degerinin onemli bir kismini olusturur. (100 kilo etin toptan degerini 100 kilo cep telefonu 100 kilo gitar 100 kilo antibiyotikle 100 kilo gumusle kiyaslayin isterseniz?)
peki turkiye gibi dargelirli bir ulkenin genelinde ithal etin, yerli etten daha cok talep gormesi icin ne lazim? en basta ucuz olmasi lazim - et gibi vasifsiz bir emtia urununden bahsediyoruz burada.

simdi arjantinli rodrigo patagonya'daki pampalarda bin kilo et uretecek. bunu donduracak, paketleyecek, konteynirlara yukleyecek, ozel olarak sogutulmus gemilerle 10bin kilometre otede istanbul limanina gonderecek. hayvan gibi tasima bedelinin uzerine bir de sigorta odeyecek, yetmedi bir de gumruk vergisi odeyecek. sonra o eti ankara'ya kamyonla dagitacak.
erzurumlu huseyin ise urettigi eti 400 kilometre otedeki ankara'ya kamyonla gonderecek.

peki nasil oluyor da, onca tasima ucretine, onca gumruk vergisine ragmen dunyanin obur ucundan gelen rodrigo'nun eti huseyin'in etinden daha ucuz oluyor ulan? biriniz sordunuz mu ulan bunu huseyin'e? "yahu huseyin sen bes liralik eti bize otuz bes liradan mi satiyosun lan?" dediniz mi?
-- alinti --
leave, Eksi Sozluk yazari

milleplateaux dedi ki...

Ugur Gurses konu ile ilgili guzel bir yazi yazmis bugun:
Sorunları ötelemenin bedeli sofrada ödeniyor

Ahmedigo dedi ki...

et fiyatları ile ilgili olarak, doğu ve güneydoğuda 90lardan bu yana sürdürülen köy yakma ve zorunlu göç politikaları bu bölgede hayvancılığı geriletmiştir. sağa sola mayın döşenmesi sebebiyle hayvan otlatmak riskli bir hale gelmiştir.

piyasa ekonomisine devletin taş koyması muhakkak ki et fiyatlarını yükseltiyor ama doğu meselesinin bu sorundaki rolünü hesaba katmazsak aşırı indirgemeciliğe düşmüş oluruz.

Editor dedi ki...

Amerika'da Turkiye'dekinin 5 kati maasa calisan adamlarla Turkiye'dekinden daha ucuza eti nasil uretiyorlar hic arastirdiniz mi?

MMM dedi ki...

Evet, tamamıyla mısır ve soya ile beslenen insanlar ve hayvanlar, yok edilen tarım alanları, yurumeyi bile beceremeyen zavallı hayvanlar... ABD de et diye yediğiniz şeyler bu ciftliklerden geliyor... Dogru olan onların yaptıgı mı sizce. Endüstriyel tarım, endüstriyel hayvancılık, endustriyel besinler... Bu mu verimlilik dediğiniz? Neden, "dünya aç kalmasın" diye! Dünya hala aç ama Amerika'lılar da obezitenin bir üstünde.. Tabi zenginlerinden bahsetmiyorum.. Sonuçta ucuz üretimin bir bedeli var o da insan sağlığı. Daha nitelikli tuketmek için once daha az tuketmeye razı olmalıyız.
Bu süreç tersine donmek zorunda. Sutunün litresini 40 kuruşa satmak zorunda kalan köylü kesime verince ineğini ne olabilir ki. Suyu bile daha pahalıya alıyorsunuz. Litresi 40 kurusa dusunce sutun sizin marketten aldığınız, işlenmiş, içerisinde en ufak bir besin değeri kalmamış süt ve yoğurdun fiyatı düştü mü sizce? Tabi ki hayır, tamamen süt fabrikasının cebine gitti. Bu mu serbest piyasa ve verimlilik... Bir şeyler terse dönmek zorunda. Hem sağlığımız hem de dünyamız için..

Editor dedi ki...

MMM,

Siz istiyorsaniz pahali et tuketin, kim ne karisir. Baskalari da isterse Amerika'dan veya Avrupa'dan gelen ucuz eti tuketir. Ona da karismamak lazim.

Amerikalilarda obezitenin yaygin olmasinin sebebi "ucuz et" degil; ucuz yag, ucuz seker, spor yapmama, hazir gida tuketimi, vs. Insanlar sisman olmak istiyorlarsa bu da onlarin bilecegi bir is, kim ne karisir.

Sut meselesini biraz daha acabilirseniz sevinirim. Markette satilan sutlerin ve yogurdun besin degeri yoksa ve koylu elindeki sutu 40 kurusa satmak zorunda kaliyorsa bence bir kaci biraraya gelip "icinde besin degeri olan sut ve yogurt" uretimine el atip iyi para kazanabilirler. Amerika'da o tur mallar digerlerinin iki kati fiyatina satiliyor neredeyse; eminim Turkiye'de de sizin gibi dusunen bir cok kisi bu urunleri tuketmek icin ekstradan odeme yapmaya razi olacaktir.

Neticede serbest piyasa icerisinde herkes ne istiyorsa tuketebilir, bir mala talep varsa birileri uretir. Biz insanlarin zorla bazi urunleri tuketmesinin saglanmasina ve bazi kisilerin boylelikle ceplerinin doldurulmasina karsiyiz.

Hüseyin MEÇO dedi ki...

ab türkiye konu başlıklarından biri de şudur.

11.tarım ve kırsal kalkınma.konu başlığı.

geçmişte bu konu hakkında okuduğum makalede ab den her yıl zorunlu canlı hayvan yada et alma zorunluluğumuz vardır diye söze başlamıştı.

diğer konu başlıkları bizi ne kadar zorlarsa zorlasın.uyumlu davranmak zorunluluğu zamanla karşımıza çıkacak.bunlardan birtanesi de canlı hayvan ve et ithal etmemiz lazım olduğudur.

et ve canlı hayvan ithalatı gerekli ve ihtiyaç olmalıdır.halkımızca istenme durumu yaratılmalıdır.aykırı çıkacak seslere de makul cevaplar verilebilmesi de lazım.

yine bir şekilde et fiyatları yükseldi.kılıf hazırlandı.

11.tarım ve kırsal kalkınma müzakare konu başlığı açılabilecek duruma gelinmiştir.çünkü canlı hayvan ve et ithalatı başlamıştır.

herşeyin ithalatı olduğu gibi herşeyi ihrac etme kabiliyeti taşımalıyız.zor olan burası.ithal için döviz şart.döviz ise ihrac ve turizm den geliyor...

bol dövizli kazançlar dilerim.

MMM dedi ki...

Sevgili Editör

Burada işlenmiş sütün besin değeri vs ye grip konuyu başka taraflara çekmeyeyim. Bu konuda söyleyeceğim bitmez çünkü. Başka platformlarda yeterince tartışlan, muhalefeti ve desteği olan bir konu.
Diğer tarafdan küçük üreticilerin bir araya gelip kendi ürünlerini piyasaya sunması vs konusuna kesinlikle katılıyorum. Bu bizim toplumsal sorunumuz ne yazı ki. Tire deki süt üretcileri bunu yapmaya başladılar, kendi marakalarında üretim yapıp, İzmir bölgesinde satacaklar mesela. Darısı diğer üreticilere.
Diğer tarafdan ben tüketirim istediğim kadar et ya da tüketmem. Ya da istediğim fiyatı öderim ya da ödemem. Ama sorun ben değil. Toplum sağlığı. Evet Amerika'lıların sorunu şeker, hareketsizlik vs. Ama ucuz etlerin sorunu da bu aslında biliyor musunuz? Daha doğrusu gıda bu kadar ucuz olmayı haketmiyor. Gerek tarımda gerek hayvancılıkda emek o kadar yoğun ki... Burada kısır bir döngü var. Bir tarafdan işçiye, köylüye çok az ücret, sonra da insanlar aç mı kalacak gıda fiyatları yükselirse korkusu. Gelir seviyeleri arasındaki korkunç uçurum kapanırsa hakeden hakettiği ücreti alırsa ne kimse aç kalır ne de obez olur.
Hüseyin Bey'in yazdıklarına katılıyorum. Bu ithalatı başımıza açan AB konu başlığı aslında.

aysun the sütçü dedi ki...

"Problem Turkiye'de verimsizliklerden ve teknolojik gerilikten dolayi uretim maliyetlerinin yuksek olmasi. Iscilik ucretlerimiz o kadar ucuz olmasina ragmen Amerika ve Avrupa ile rekabet edemiyoruz..."

demişsiniz;
ben büyükbaş hayvancılık yapıyorum.
inanın problem verimsizlik de değil - teknolojik gerilik de.Çok çalışkanız ve herkesin bir traktörü var çok şükür.
Eğer son 5 sene içerisinde ülkemiz çiftçisinin kullanmakta olduğu mazot,gübre ve buna bağlı olan tahıl fiyatları ile örneğini verdiğiniz ülkelerdeki fayatları karşılaştırabilirseniz ülkemizde 3 misli girdi maliyetlerinde sorun olduğunu görürsünüz.
Global bir ekonomimiz olduğu için yapılacak ithalata boyun eğmek zorunda hissediyorum kendimi.
Çünkü doğru ;ucuzu varken neden daha çok ödeyesiniz.
Ama vizyonunuzu biraz daha geniş tutup; bir üreticiye kulak verin.
Biz verimsiz ya da teknolojiye uzak yaşamıyoruz.
Tarım,Et ve süt stratejik ürünlerdir bir ülke için.Zaman zaman kuraklığa bağlı zaman zaman da enerji maliyetlerine bağlı olarak hedefe uygun destek görmez ve iyi planlanamaz ise global dünyada yenik düşer.
Aynen bizim şu anda düştüğümüz gibi.

Food,inc. adlı belgeseli izlemenizi şiddetle öneririm.
Ucuzsa nedeni var,açıklaması var.

Türk hayvancısının eti pahalı mal etmesinin sebebi tembelliği ya da verimsizliği değildir.

Unknown dedi ki...

olcek ekonomisi diye bir sey.tek tek koylunun yetersiz olanaklarla hayvancilik yapmasiyla olcek ekonomisi olmaz.birde niye guney amerikada et ucuz?turkiyeden cokmu ileri?
amerikada ki hayvanlar sagliksiz deniliyor,turkiyede hayvanlarin hasta olma oranini biliyormusunuz?hastaliklar sebeb oldugu kayip sut ve et uretiminin %25 ine denk geliyor(www.kafkas.edu.tr/.../web.../hayvancilik.../hayvanrapor.pdf).foot and moth denilen turkcesi sap hastaligi denilen hastalik almis basina gidiyor.
turkiyede hayvan ureticiligi icin en uygun yer dogu anadolu.teror yuzunden nedakar etkileniyor ,etkilenmiyor ayri bir mesele ama dogu anadolunu cayir ve meralarinin hayvancilik icin verimli kullanilmadigini herkes biliyor.okuma yazma bilmeyen adamdanda daha iyisi beklenmez.

Editor dedi ki...

MMM,

Tarim ve hayvanciligin emek yogun oldugunu belirtmissiniz. Oyle olsaydi Turkiye'nin bu konularda rekabet gucu daha fazla olurdu. Iki tane aciklama var. Birincisi benim yazida da belirttigim gibi Turkiye'de isletmelerin (tarim ve hayvancilik) birim maliyeti minimuma indirecek olcekte uretim isine girismiyor olmalaridir. BU cok onemli bir konu.

Ikinci konu ise Turkiye'deki girdi maliyetlerinin yuksek olmasidir. Hayvancilik yapanlar atiyorum arpa fiyatlarinin yuksekliginden sikayet ediyorlar. Neden? Cunku olcek problemi tarimda da var, devlet ithalata izin vermedigi veya pahali uretim yapan ciftcileri destekledigi icin de tarimdaki problemler su yuzune cikmiyor ve cozumlenmiyor.

Diger bir problem ise tarim ve hayvancilikta teknolojinin yaygin olarak kullanilmamasi. Amerika'da adamlar her bir inegi genetik olark tek tek takip ediyorlar, genlerini biliyorlar ve bu inekler icerisinde en hizli hangisi buyuyorsa ve et veriyorsa, en fazla hangisi sut veriyorsa onlarin sperm ve yumurtalarini kullanarak yeni nesilleri yetistiriyorlar. Hatta adamlar sperm satisindan et satisindan kazandiklari kadar para kazaniyorlar. Turkiye'deki hayvancilarin cogu birak ineklerin 10 jenerasyon gecmisini bilsin, adamlar kendi akrabalarinin cogunu tanimiyorlar :)

Turkiye'nin problemleri yapisal. Herkes herkese bir noktada kazik atmaya calistigi icin bu gunlere geldik. Hukumetin mikro reform yapmasi lazim ama insanlar hukumeti reform yapmaya zorlayacagina kendi fahis fiyatlarini korumak icin lobi yapiyorlar. Neticede fatura ya tuketiciye ya da baska birine cikiyor...

MMM dedi ki...

Eksik olanın ileriye dönük tarım va hayvancılık politikalarının olmaması desek?
Çinlilerin hükümet politikası olarak 21. yy başında Afrika'yı hedefleyip şu anda nerdeyse 1 milyon şirketin bu bölge kurulu olduğunu biliyor muydunuz? Biz ise ABD ve AB politikalarına her şeyimizi teslim ettik. Yeni değil tabi bu, ama iş gıdaya kadar gelince bunun geri dönüşü yok artık.

Editor dedi ki...

MMM,

Problem devletin tarim politikasi olmamasi degil, devletin tarim politikasina sahip olmasiydi. Verimsiz dusuk olcekte calisan ciftcileri destekleyerek (her sene milyarlarca liralik devletten ciftcilere verilen destekleme alimlari maliyetlerine bir bakin) sektorun kendi basina konsolidasyona gitmesinin onunu kapatmistir. Bu is ancak egitimli kisileri calistiran sirketlerin buyuk olcekler ve bilimsel yontemler kullanarak tarima gecmesiyle gelisecektir.

Devlet cozum degildir, devlet problemi yaratandir...

MMM dedi ki...

Tevfik Güngör'ün özellikle ilk linkdeki yazısını okumanızı öneririm.
Büyük ölçek ve bilimsel yöntem deyince şu an olduğu gibi 3-5 şirketin tüm dünyayı parmağında döndürmesi, tüm fiyatları belirlemesinden bahsetmediğini umuyorum.

http://www.dunyagazetesi.com.tr/et-ithalati-sut-ve-besi-hayvanciligini-cokertecek-tevfik-gungor_18_85701_yazar.html?

http://www.dunyagazetesi.com.tr/et-ithalati-sigir-yetistiriciligini-olumsuz-etkiler-tevfik-gungor_18_85449_yazar.html?

http://www.dunyagazetesi.com.tr/et-ve-balik-kurumu-mudahale-kurumu-olsun_85899_haber.html?

http://www.dunyagazetesi.com.tr/et-fiyatini-yukselten-uc-neden_85834_haber.html?

Editor dedi ki...

MMM,

Lutfen bana Gungor Uras'in yazilarini ornek gostermeyin. Rica ediyorum. Ekonomi Turk kitabini okumadiysaniz, blogumuzdaki Gungor Uras yazilarini da mi hic okumadiniz?

MMM dedi ki...

Evet okudum blogda çıkanları:)) İlla size katılmam gerekmiyor değil mi sizin de benimle aynı görüşte olamanız gerekmediği gibi.
Nasıl sizin yazdıklarınız bir kısmına katılıyorsam sizin de yeri geldiğinde hakkını vermeniz lazım hakedenlerin. Sanmıyorum Cargill ya da Monsanto ya da benzerlerini savunmak isteyeceğinizi. Ama eminim Hindistan'ın halini, her 6 saatde 1 çiftçinin intihar ettiğini duymadanız. Sadece ve sadece basiretsiz yoneticilerin sermayeye teslim ettiği politikalar yuzunden dunyanın hali budur. Malesef ekonomistler hala verimlilik ile bakmaya devam ediyorlar dünyamıza. Küresel sermayenin tükettiği bir dunyada yasıyoruz hepimiz.
Neyse konu o değildi, dağıttım kusura bakmayın. Blog sizin, istediğinizi yazarsınız tabi. Ben artık bu konuda cevap vermeyeceğim, uzatmanın anlamı yok. Olaya bir de insan ve doğa adına bakmanızı sağlamayı ummuştum sadece.
Selamlar
Mehtap

Unknown dedi ki...

Mesela en çok ve ucuz pamuk Afrika da üretilirken ABD pamuğunun daha ucuz olmasının sebebi ABD hükümetinin her pamuk çiftçisine yılda 150.000 dolar nakit para vermesidir. böylece üretici ne kadar ucuza satarsa satsın kar etmektedir. Bunu serbest piyasa ile açıklamak çok mantıklı olmaz kanaatindeyim. Çünkü en serbest piyasaya sahip ABD bile yerli üreticisini korumak için sübvansiyonlar uygularken, Avrupa Birliği çiftçisine yıllık 50 milyar Avro nakit destek verirken bizim "yok arpa ekersen şu kadar destek veririm, buğday ekersen bu kadar teşvik veririm" gibi sadakalarla çiftçilik yapmamızdan kaynaklanıyor bu sorun. tabi bunlar yapılırken denetim mekanizması çok önemli. ABD nakit destek verirken verdiği paranın hesabını da soruyor çiftçisini kontrol de ediyor. bizde ise arazi parası diye alınan paraları kimlerin alıp nerelere harcadığı, kimin gerçekten arazisinin olup olmadığı bile bilinmiyor.
Saygılarımla

Unknown dedi ki...

Buyuk bir heyecanla ve gaza gelmis bir sekilde, 200 milyon dolarlik portfoy yonetmis, ekonomi doktorali birinin kurmus oldugu blogda "mucize ilac burada~!!!" bannerlarinin arasinda dolasirken bir tanima rasgeliyorum.. "Hukumet........vatandaştan oy kapmaya çalışan asalak yapıya verilen isimdir...."
Bu tanimi okuyunca koskoca blog sitesi bulundugu yere yikiliyor b'r 11 Eylul klasigi gibi. Ekonomide doktora yapmissin ama halen olayi kapamamissin... Sebebini merak edersen, 30 TL TEMA VAKFI'na bagislayip, makbuzunu taradiktan sonra gonder asagidaki maile, anlatayimm.

Ahmetoglu Ahmet dedi ki...

ABD de yasayan ve TR deki et fiyati neden pahalidir diye baya kafa yoran arastirma yapan biriyim. Kisaca bulgularim

1) TR de et fiyatlari yuksek degil ABD de asiri ucuz
2) ABD de satima sunulan etlerin hemen hemen hicbirisi helal degil. Yani etin icindeki kan orani cok yuksek. Bunu ABD de yasayan herhangi bir Turk's sorsaniz bilir ve hemen sikayete baslar. Cunku lezzetide asla TR deki gibi degil. Sonuc olarak icinde kan ihtiva eden etin daha agir cektigini soylemeye gerek yok sanirim
3) ABD maalesef hormon ve genetik degistirme teknolojisinde cok ileri gitmis ve bu konuda sirketlerin menfaatlerinin toplum menfaatlerinin onune gecmis bir ulkedir. Sonucta asiri hormon kullanimini anlamak icin google da images bolumunde ABD deki sigir dana gibi hayvanlarin resimlerine bakarak TR dekilerden ne kadar farkli oldugunu anlamak mumkun. Saglik konusuna hic girmiyorum orasi malum zaten.
4) Tahil bildigimiz gibi hayvanciligin en onemli girdilerinden. ABD dunyada misira en cok cok subvansiyon uygulayan ulke ayni DOLAYLI subvansiyon enerji mazot ve benzinde de mevcut. Sonucta ABD de et fiyatlari bir ok yerde ekmek yada sebzeden daha ucuz.
Butun yukaridaki verileri ustuste eklerseniz Amerikalilarin et degil baska bir madde yedigini ve bu maddenin isim olarak TR deki ile ayni ama muhteviyat olarak farkli oldugunu fiyatinin cok ucuz ama bunun sonuc olarak anlamsiz oldugunu anlarsiniz. Ne zaman TR deki tatilinden geri gelen bir Amerikali ile konussam tanissam olay hep et yada et urunlerindeki lezzet farkina geliyor. Bu bile size TR deki hayvanciligin esasinda ABD den daha ileride oldugunu kanitlar. Ama ben bunu TR deki hicbir arkadasima kanitlayamadim anlatamadim oda baska bir mesele tabi. :)

Unknown dedi ki...

hiç mera alnlarının azaldıgından daha doğrusu devletin kiralamak için korumaya aldığından haberi olan olmadı yavv devlet buraları da özelleştirmeye hazırlanıyor bilmiyorum ama ileriki yıllarda faydasını görürüz bunların