Damping Nedir?

Özellikle devletçi ekonomi politikasına sahip ülkelerin rekabetin fazla olduğu ürünlerde diğer ülkeleri safdışı bırakmak için kullandığı, politikacılar tarafından bel altı vurmakla eşdeğer tutulan maliyetin altına ürün satılması stratejisine damping denir. Damping nedir sorusuna cevap verdiğimize göre asıl önemli soru olan damping gerçekten kötü müdür sorusuna cevap verelim. Diyelim ki Türkiye’de et fiyatları şimdiki gibi maliyetlerin yüksekliğinden dolayı pahalı olmasın da dünyanın geri kalanı ile eşdeğer seviyede olsun. Amerika’da etin ineğin neresinden geldiğine göre fiyatı değişir ama ortalama olarak etin kilosunun 15-20 TL olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye’de de fiyatlar böyle olsun.

Şimdi diyelim ki Amerikalı et üreticileri Türk et üreticilerini piyasadan silmek için Amerikan devletinden kilo başına 10 TL sübvansiyon alsın (bunu sağlamanın bir çok yolu var, detaylara girmeyelim) ve bunu da direkt fiyatlarına yansıtıp Türkiye’ye kilosu 5 TL’ye et satmaya başlasın. Bu durumda ne olacaktır? Türkiye’deki fakir fukaranın midesi bayram edecek, habire kebap yapacaklardır. Türkiye’deki üreticiler de önce hükümete gidip bir çare dileneceklerdir, çare bulunmadığını varsayarsak daha sonra kepenk kapatacaklardır. Amerikalılar damping yaptıkları belli olmasın diye bir iki yıl daha düşük fiyattan Türkiye’ye et satmaya devam edecektir. Daha sonra Türk üreticilerin piyasada olmamasından fırsat bularak fiyatları normal seviyesi olan 15 TL’nin de üzerine çekerek aşırı bir kar elde etmeye çalışacaklardır. Ama durun bakalım, diğer ülkelerdeki üreticiler Türkiye’ye fiyatı 15 TL’den et satmaya eskiden olduğu gibi şimdi de razı olacaklardır. O yüzden Amerikalı üreticilerin 15 TL’nin üzerine et satmaları çok mümkün görünmüyor. Eğer dünyadaki tek et üreten ülke Amerika olsa idi belki o zaman fiyatları 15 TL’nin üzerine çıkararak ekstradan kar elde etmeye teşebbüs edeceklerdir. Fiyatlar 15 TL yerine 25 TL gibi aşırı bir seviyede olursa ama bu sefer de dünyada inek yetiştirmek için bir engel olmadığı için yeni bir çok üretici piyasaya girerek arzı arttıracak ve fiyatların tekrardan 15 TL’ye düşmesini sağlayacaktır.

Bu örnekten göreceğiniz üzere dampingin tüketiciye bir zararı yok, aksine damping yapıldığı zamanlarda faydası vardır. Doğrudur, üreticiler zarar görür ama onlar da sermayelerini ve emeklerini başka bir alanda değerlendirebilirler.

Şimdi bir de bu konuyla ilgili başka bir örnek verelim. Diyelim ki Amerikalı üreticiler gerçekten maliyetlerini çok düşürdüler ve damping olmadan eti 5 TL’ye kar ederek satıyor olsunlar. Bu durumda bizim ülkemizdeki üreticilerin de “damping var yandım anam, iş yerim kapanacak bir çok kişi işini kaybedecek” diyerek hükümete lobi yapması ve bunun neticesinde ithalat yasağı getirilerek ucuz ve kaliteli etin ülkeye girmesi engellenirse ne olur? Ne olacak tüketici zarar görür, ellerindeki sermayeyi ve emeği ülkeye faydası daha fazla olan bir alanda değerlendirmek yerine et üreticileri pahalı pahalı verimsiz bir biçimde et üretmeye ve milleti kazıklamaya devam ederler. Genellikle gerçek hayatta karşılaştığımız damping tartışmaları bu duruma örnektir. Normal şartlar altında rekabet edemeyen ve kendilerini geliştirip maliyetleri düşürecek kapasiteye sahip olmayan, bu kapasiteye sahip kişileri de istihdam etmeyen sermayedarlar araya devleti sokarak kendilerine ufak bir tekel yaratırlar. Fatura tüketiciye çıkar, 15 TL yerine 25 TL’ye bazen dana eti bazen de kaçak kesilmiş eşek eti yerler.

Bir gün birisi size damping nedir diye soracak olursa onlara “eşek etinden yapılmış kebaba damping denir” diye cevap verin, anlamasa da Google’da aratıp bu yazıya ulaşabilir.

0 Yorum Var.: