Satılık Böbrek ilani

Geçen gün Böbrek Satmak veya Satın Almak Isteyenler Okusun başlıklı bir yazı yazıp böbrek satmanın (satılık böbrek ilani vermenin), almanın ve bu işe aracılık etmenin suç olduğunu belirtmiştik. Okuyucunun bir tanesi de bu yazının altına şu yorumu bırakmış:

“BEN DAHACA 25 YASINDAYIM,VE HAYATTAKI HEREYIMI KAYBETTIM,IFLAS ETTIM,DUNYA KADARDA BORCUN ALTINA GIRDIM,SIMDI YAPABILECEGIM IKI SEY VAR,YA INTAHAR EDIP HERSEYE SON VERECEGIM,YADA BOBREGIMI BANA BU KONUDA YARDIM EDEBILECEK BIRINE VERIP HAYATA SIFIRDAN BASLAYACAGIM,GENEL VERICIYIM (0 RH +) HER KIM OLURSA OLSUN BU KONUDA BANA YARDIM EDEBILECEK KISILERDEN TLFN BEKLIYORUM NO: XXX XXX XXXX”

Türkiye’deki bireysel iflas kanunları nasıl işliyor bilen varsa kısa bir yazı yazsın veya yorum bıraksın. Amerika’da her şey kredi skoru üzerinden döner. Araba aldığınız zaman insanlar kredi skorunuza bakarlar, ev kiraladığınız zaman, ev aldığınız zaman, kredi aldığınız zaman her şey kredi skoruna bakar. Iflas ettiğiniz zaman kredi skorunuz 7 sene bu durumu gösterir ancak hayata sıfırdan başlamanıza engel değildir bu. Tabii nafaka veya öğrenci kredi borcu gibi borçlarınız varsa kişisel iflas mahkemesinde bunlardan kurtulmanız mümkün değildir ama bankalara veya diğer kredi veren şirketlere olan borçlarınızdan kurtulursunuz.

Şimdi yukarıdaki arkadaşa gelelim. 25 yaşında ne yaptın da bu kadar borca battın, iflas ettin? Daha 25 yaşındasın, git inşaatlarda taş taşı, çalış, Türkiye’de iş kıtlığı mı var? Eğer gerçekten çalışmaya niyetin varsa Türkiye’de iş bulamamak diye bir problem olmaz. Bakmayın siz işsizlik oranı %14, 3,5 milyon işsiz var safsatalarına. Onların hepsi yağlı kaymaklı iş arayan, sabah gideyim akşam geleyim, keyfimi keyf edeyim türünden iş arayan rahat insanlar. Herkesin gözü yükseklerde, herkes general olmak peşinde, asker aradığınız zaman bir Allah’ın kulunu bulamıyorsunuz.

Ben sana bir abi tavsiyesinde bulunayım. Sen bugün böbreğini satsan, iki üç sene sonra eline geçecek parayı bitirirsin, bu sefer ciğerini satmaya çalışırsın. Mentalite meselesi bu. Önce elindekiyle yetinmesini öğrenmen, tutumluluk felsefesini kazanman gerekiyor. Tasarruf eden adam da senin düştüğün duruma düşmez. Hayatta çok çalışarak ve tasarruf ederek bir çok problemin üstesinden gelirsin, üstesinden gelemeyeceğin sağlık, sakatlık, ölüm gibi problemler için de sigorta yaptırırsın. Tavsiyem sana değil, senin bu düştüğün duruma düşme potansiyeli olan diğer arkadaşlaradır.

Böbrek konusunda yazdığımız diğer yazılar:
Böbrek Nakli ve Organ Satışı
Bobrek Hastaliklari ve Nakli
Organ Bagisi
Bobrek Piyasasi

4 Yorum Var.:

Özkan D. dedi ki...

ben o arkadasa o yazıda da benzer şeyi söyledim, 25 yaşında ne yaptın da iflas ettin, herşeyin bitti. sen bu kafayla bugün böbreğini satarsın, o para bitince neyini satacaksın?

ben 26 yaşındayım, mali müşavirim ve istediğim hayat şartlarını henüz sağlayamadığımdan iki üç ek iş yapıyorum, eğitmenlik vs gibi inanılmaz yorucu işler yapıyorum, her gün sadece 8 saat evimde durabilyorum, 6 saati uyku olmak üzre. peki biri mi beni zorluyor, hayır, bugün herşeyimi kaybetsem de yarın sıfırdan başlayabilirim, çünkü istemek ile inanmak aynı şey değil. önce inanmak gerekiyor yapabileceklerine.

_

@editor,

Türkiyede etkin bir rating sistemi yok, şirketler içn bile yok, basel II nin devreye girmesi ile şirketler için skor konusu gündeme gelecek, BDDK her sene bir gazla başlıyor, sonra piyasa hazır değil diye devreye sokamıyor.
yani şirketlerin bile puanlanmadığı bir ülkede kaldı ki insanlar puanlansın.

bu Basel II'ye aşama aşama geçiş yapılamaz mı, madem hazır değiliz,
Amerikada rating konusu, rating şirketleri vs. hakkında bir yazı yazsanız keyifle okuruz.
türkiyede spk'nın verdiği kredi derecelendirme uzmanlığı lisansını alıp bu sektörün derinleşmesini bekleyen çok kişi var.
bunla ilgili detaylı olmasa da bir yazımız var

Kubilay dedi ki...

Türkiye'de bireysel iflas ayrı ele alınmamış. şahıs şirketlerinin iflası için icra iflas kanunu hükümleri uygulanıyor ama şirket olmayan şahıslar için (memur, çalışan, işsiz vb) iflas nasıl işliyor, bilmiyorum.

Uğur UYGUR dedi ki...

Ben de 29 yaşındayım. Şansım sayesinde güzel bir işe girdim, (Lise sonda müdür yardımcısının odasında diploma kaşeliyordum, telefon geldi, yandaki kızlara takılmak için fabrikada staj yapmak istermisiniz diye sordu, ben de evet diyince gittik.) uzun yıllar çalıştım. Çok iyi para biriktirdim, çünkü tutumlu olmak benim için yaşam tarzı oldu. (Ailem orta direkti. Onlardan örnek aldım, kirada oturmayacağım dedim.) Askerliği üniversite ile geciktirdim, 25'te yedek subay gittim, yine para biriktirdim. Askere giderken 1,5 tane eski ev aldım. (Hurdalık, satsan 0,5 daire yapmaz.) Dönüşte denk getirip birikenlerle ufak bir daire aldım ve kiradan kurtulmuş oldum. Ama eski işime giremedim, işsiz kaldım, kalan paralarımı yedim. (İşsiz kaldım dediğim, iyi iş bulamadım, para yemek kolay geldi.) Biriken suyunu çekince ufak bir yere girdim. Yine biriktirdim, sonra krizde orası battı, yine 6 ay işsiz kaldım. Ama bu sefer hırslandım, boş kalmamak için internet satışından neredeyse yarım asgari ücret kazanıyordum. Sonra ekonomi biraz düzelince yine güzel bir iş buldum. Şu an buradayım, yine biriktiriyorum. 2008 başı sıfırlanan para yine yine birikti. (Ama halâ bekarız, evlenince kalırmı bilmiyorum. :)

Kısaca parasızlıktan bittim diye birşey yok. Her zaman yeniden başlarsınız. Borç yüzünden tırnağımı bile satmam, değil böbrek...

Kubilay dedi ki...

Aferin uygur. takdir ettim seni.