Otobus Sirketi Hurmasi

Mikroekonomi makro'dan cok daha eglenceli bir alan. Komedi filmlerinde goremeyecegimiz durumlar karsimiza haber olarak cikiyor. Bunlardan bir tanesi de Hurriyet'in haberi:

"Van'dan diğer kentlere otobüsle yolcu taşımacılığı yapan Van Gölü, Best Van, Van Seyahat, Özvan Yolu, Van Yolu ve Erciş İtimat isimli 6 turizm ve seyahat acentesinin yetkilileri, havayolu taşımacılığının ucuz olmasından dolayı yolcu taşımacılığında büyük sıkıntı yaşadıkları için acenteleri bünyesindeki yaklaşık 300 otobüsü satışa çıkarma kararı aldı.

2 gündür yolcu taşımacılığının yapılmadığı Van'da, Otogar Müdürlüğü önüne park edilen araçlara “Satılıktır” yazısı yapıştıran araç sahipleri, sorunlarına çözüm bulunmaması durumunda yüzlerce insanın işsiz kalacağını belirttiler. Araç sahipleri, hava yolu şirketleriyle seyahatin ucuz olmasından dolayı yolcuların otobüs yerine uçağı tercih ettiğini, bu nedenle de otobüslere rağbetin azaldığını kaydettiler.

Kazandıkları paranın yakıt ücretini dahi karşılamadığını vurgulayan araç sahipleri, protestolarının, devlet yetkililerinin sorunlarına çözüm bulmadığı sürece devam edeceğini ve bu süre içinde kontak kapatacaklarını dile getirdiler."

Guleriz aglanacak halimize. Otobus sirketi sahipleri (basinimiz bunlara yakinda UCAKZEDE derse sasirmayin) piyasadan anlayan adamlar, rekabet edememeleri yuzunden yeterince yolcu tasiyamadiklarini anlamislar. Burada problem yok, problem havayolu rekabetinin gelisini yillar oncesinden gorememeleridir. Bu ucaklar havadan inmedi yaa! (hehehehe) Ben bundan 5 sene once mikroekonomi dersleri verirken kucuk havayolu sirketlerinin buyuk havayolu sirketlerine getirdigi rekabeti tartisan bir case study yaptigimi hatirliyorum. Bu rekabetin Turkiye'ye gelmeyecegini dusunmek safliktan baska birsey degildir. Ayni tekstilcilerimiz gibi otobusculerimiz de ortada kalmistir. Kisa mesafe (500 km'den az) otobus tasimaciligi yapan sirketlerimiz hizmetlerini cesitlendirerek hava tasimaciligi ile rekabet edebilirler belki ama, Van'dan Istanbul'a veya Ankara'ya otobus tasimaciligi yapan sirketlerin cok fazla sansi yok.

Tutumluluk Nedir    Nükleer Enerjinin Zararları    Nükleer Kirlilik    Nükleer Nedir    Fraktallar

Pegasus havayollari Istanbul-Erzurum ve Ankara-Erzurum arasinda 35 YTL'den bilet satmaya baslayacaklarini aciklamis. Van'daki otobus isletmecilerinin yasadigi rekabetin aynisi Erzurum'da da diger illerimizde de yasanacaktir. Bunu bilmek icin ekonomi profesoru veya kahin olmaya da gerek yok.

Isin aglanacak yani Van'li otobusculerin DEVLET YETKILILERININ SORUNA COZUM BULMASINI beklemeleri. Devletten cozum beklemesinler, ben onlara cozumu soyleyeyim. Bir an once otobus piyasasi kullanilmis otobuslerle dolmadan ve fiyatlar dusmeden once ellerinizdeki otobuslerini satisa cikarin, ama bu sefer gercekten satisa cikarin, protesto amacli degil. (Ya da dogu turizmine odaklanan tur sirketi kursunlar ve otobusleri burada kullansinlar ama bu cok karmasik bir cozum, en iyisi DEVLETTEN OTOBUSLERINE KANAT TAKMASINI istesinler, boylece problem kokunden cozulur!!)

Devlet bunlara da yardim yaparsa ben de bir daktilo fabrikasi acacagim ve devlet destegi isteyecegim. Gerizekaliyim, kafam teknolojik yeniliklere basmiyor, rekabet edemiyorum, devlet bana da yardim etsin.

12 Yorum Var.:

Deniz dedi ki...

Bu memlekette Kuran yazicilari matbaa ya karşı çıktığı için matbaa tekniği 200 yıl geç geldi.Matbaa gavur icadi ve günah olarak nitelendirildi.Allah'tan uçaga binmek günah bir iddia ortaya atilamadi henuz.

Blog Sahibi dedi ki...

Ulan Deniz, simdi essegin aklina karpuz kabugu dusureceksin. Bizim daktilo da gavur icadi zaten, ulkede bir tane hattat birakmadik!!

Deniz dedi ki...

Ecevit'in Erica adli bir daktilosu vardi. Yillarca onu kullandi.Siz daktilo deyince aklima geldi.
Siz daktiloyu alin adliye onunde arzuhalci olun. Nasil olsa dilekce yazmasini bilen cok az insan var.
Olmazsa devlet'e yaslanacaksiniz :)

Murat Ozdemir dedi ki...

eskiden bir kilo toz bir otoboz derlerdi, acaba kac kilo toz bir airboz?

ekoturka dedi ki...

Cobweb teoremini anımsatırım. Otobüsleri satsınlar, talep dengelenince takrar geri alırlar merak etmesinler.

Adsız dedi ki...

otobüs firmaları teknolojiyi nasıl takip etmeliydiler? mesela 2000 model mercedes 0403 lerini satıp b737 mi alsalardı? birde köde traktör şehirde otobüs şöförlüğü yapan insanlarımızın teknolojiyi takibi bence sadece cep telefonu alımında oluyor. dolayısı ile biraz sert bir eleştri olmus on paragraf itibari ile. sahsen babam şehirler arası otobüs işletmeni olsa çok sinirlenir iktisat okur size iktisadi bir cevap verirdim... sahi herkes öyle yapsa ne güzel olur..

Adsız dedi ki...

Selamlar,

Iki noktada elestirim var:

Ekonomix'in genel olarak yazdigi yazilarda Türkiye gerceklerinden kopus izlenimi ediniyorum. Van'daki otobüscülerin rekabet konusundaki bildikleri, piyasadan ne anladiklari tartisilir.

Marka konusundaki makâlede de ayni durum söz konusu: Yazilanlari kendi bulundugum Avrupa ülkesine de neredeyse birebir uyarlayabilirim. Türkiye'ye özgü bir durum degil "statü gösterimi icin marka talebi"

Genel olarak nedense bu Türkiye'den gidenlerde -kendim icin de ayni seyleri söyleyebilirim- Türkiye'yi fazla sert elestirme egilimi yasaniyor. Bunda yurtdisindan Türkiye'ye bakinca "Allah'im, ne kadar geri kalmis bir ülke, ne gerizekali insanlar" tespiti etkili oluyor, cünkü disaridan bakinca Türkiye öyle gözüküyor cidden, fakat elestirilerde kantarin topuzunu kaciriyoruz gibime geliyor.

Deniz rumuzlu arkadasa da: Matbaa Türkiye'ye Kuran yazicilari karsi ciktigi ya da gâvur icadi oldugu icin gec gelmedi. Lisede okutulan tarih kitaplarindaki en büyük yalanlardan biridir.

Cüneyt

Adsız dedi ki...

deniz, matbaa icin bende bir katkı yapayım. İLber Ortaylı'ya göre matbaanın gec gelmesindeki sebep: bu milletin okumayı çok sevmemesinden ileri geliyor. yani çok taelp olsaydı onu hızlı karşılayacak bir arz mutlaka olacaktı.
bu konuda bir örnek vermek gerekirse Tren, dünyada ilk kez 1800'lü yılların başında, İngiltere'de kullanılmaya başlanmıştır.http://tr.wikipedia.org/wiki/Tren
Türkiye'de ise Türkiye’de ilk demiryolu Osmanlı Devleti zamanında 1856 yılında bir İngiliz şirketine verilen imtiyazla İzmir – Aydın arasına yapılmıştır.http://209.85.135.104/search?q=cache:onSutmVPPcEJ:www.trafik.gov.tr/icerik/bildiriler/A1-43.doc+t%C3%BCrkiye+de+ilk+tren+yolu&hl=tr&gl=tr&ct=clnk&cd=8
selamlar....
birol

Adsız dedi ki...

Merhaba,

Ekonomi blogu oldugu icin konuyu fazla desmemeyi düsündüm ama su kadarini söyleyeyim: Genel olarak Birol Bey’in söyledigi dogru. Son yillarda bu konuda en medyatik tarihcimiz oldugu icin Ilber Ortayli’nin adi cok gecer, yalniz ayni bilgiler, biraz daha kapsamli bir sekilde Türkiye’nin yetistirdigi en büyük kafalardan biri olan Niyazi Berkes’in „Türkiye’de Cagdaslasma“ eserinde de mevcuttur. Olay gercekten de bir talep olmamasindan kaynaklaniyor. Yani

1) Hattatlarin bu konuda isimiz elden gidiyor türü bir muhalefeti yok. Bu cok büyük bir yalan: Deniz’in „Kur’an yazicilari“ dedigi hattatlar, Berkes’in kitabinda bu konu cok güzel anlatilir. Matbaa geldigi zaman 3. Ahmed fermanla izin veriyor. Fermanda matbaada basilmasina izin verilen kitaplar dinî ve kur’an harici kitaplardir, cünkü bu kitaplar hattatlarin gecim kaynagidirlar, dolayisiyla matbaada her türlü edebi ya da bilimsel eser basilabilir, bunlar zâten hattatlar tarafindan yazilmazlar.
2) Ibrahim Müteferrika ve babasi Paris sefiri 28 Mehmed Celebi’nin yaninda Paris’te matbaayi taniyip gören Mehmed Said Efendi 1727’de ilk matbaayi kurduklarinda bu ise tesebbüs eden ilk kisilerdi. Yani onlardan önce matbaa kurulmaya calisilmis ama dinî ya da devletsel baskilar nedeniyle olmamis gibi bir durum da söz konusu degil. Kaldi ki Osmanli’da sirasiyla Yahudi, Ermeni ve Rum matbaalari kurulmustur cok daha önce. Berkes’in bu konuda „arastirilmasi gerek“ dedigi noktalardan biri de iste bu gayrimüslimler matbaa kurarken müslümanlarin neden kurmadigidir.

Talep konusu gercekten dogru, cünkü 1727’de matbaa kuruluyor, 1750’de yanlis hatirlamiyorsam Müteferrika ölüyor, o zamana kadar 20 kitap ya basiyorlar ya basmiyorlar. Müteferrika’nin ölümünden sonra da matbaa gene tavana kaldiriliyor. Yani nedir sonuc: Okuyan yok! Kitap alan yok!

Matbaanin gâvur icâdi oldugu icin gelmedigi, ya da hattatlarin muhalefeti tarafindan engellendigi yalani „ancien regime”i kötü göstermeye calisan, Cumhuriyet’in ilk yillarinda anlasilabilir, fakat sonrasinda giderek yersizlesen, günümüzde de örneklerini gördügümüz keriz bir ideolojinin ve kemalizmin fanatikce saptirilarak bir maraz haline gelmesinin sonucudur ve tarih kitaplarinda ne yazik ki hâlâ bu sekilde okutulmaktadir.

Cüneyt

Adsız dedi ki...

Burjuvanın lokması, cana azıktır beyler
Kimse bana söylemesin, halka yazıktır beyler
Sermayesi küçük olanın, sütü bozuktur beyler
Bunların soyu bozulmuş, paraya düşman göbekten
Bu hesap sorulacak sosyalist denen köpekten!

Sübvansiyon istediniz devletten, bitmedi inadınız
Şehir size yar olmadı, köylü idi adınız
Senelerdir sanayicinin vergisini yediniz
Payınızı keseceğiz, bütçedeki kalemden
Bu hesap sorulacak çiftçi denen köpekten

Bakkala yar mı olur süpermarketin karı
Üstünüze zalım geldi bu kriz baharı
Deli poyraz gibi vurdu dövizin dalgaları
Eleneceksiniz beyler ince ince elekten
Bu hesap sorulacak esnaf denen köpekten

Bankalar, fabrikalar’ın sahibi bilin ki hedge fund’u
Aslımız laissez faire neslidir, liberale semboldür Ford’u
Soyu ithal ikamecilik olan, nerden bilecek inovasyon’u
Ticaret hacmini seyreyleyin, OECD verilerinden
Bu hesap sorulacak gümrük denen köpekten

Feryat eylemez mi sandın yavrusuna bir ana
Sizler doymak bilmediniz akıttığınız kana
Devlet olan cana kıymaz, nasıl kıydınız cana?
Deng Xiaoping söylev verirken, kan damlıyor paletten
Bu hesap sorulacak Mao denen köpekten

Ham maddeler gönderilirken üretim bandına
Makinanın işleyişi gurur oldu patrona
Ustabaşı yorgun düştü vardiyanın uğruna
Maaş mı istediniz lan, şirketteki müdürden?
Bu hesap sorulacak işçi denen köpekten

Sovyetlerin yaptıkları yanlarına kalır mı?
Komunizmin affı olmaz, piyasa sizi tanır mı?
Moratoryum ilan edenin bonosu alınır mı?
Boynuna urgan dolayın, sağlam olsun ipekten
Bu hesap sorulacak Komunist denen köpekten

Makamında örtülü ödenekten bol keseden savurdun
Ne sermayen var ne know-how’un sen ne biçim gavurdun
Hem korkaksın hem zavallı, krizi gördün kıvırdın
Paran bile dava eder, senyorajla finanse etmekten
Bu hesap sorulacak, bürokrat denen köpekten

Petrol şirketlerinin gözündeki yaş bitsin
Venezüella’mın üstünden kızıl bulutlar gitsin
Asın gardaş bu iti, sermaye rahat etsin
Bu G8, deli oldu senelerdir demekten
Bu hesap sorulacak Chavez denen köpekten

Adsız dedi ki...

Ben tarih tahsili yapmadım ancak şunu rahatça gözlemleyebilirim; biz tarihte gerçeği değil de duymak istediğimizi ararız. Muhafazakar tarihçiler de duymak istediğimiz şeyleri söyler.
Ekonomik mantık açısından hattatların matbaa'ya karşı çıkması doğal bir davranış.Ben Kemalist ya da ulusalci değilim, liberalim.Dolayısıyla tarihe bakarken de Kemalistlerden ve Muhafazakarlardan daha objektif bakarım.

Adsız dedi ki...

Bir de şunu ekleyeyim hattatlar sanatçıdır aynı zamanda.
" cünkü bu kitaplar hattatlarin gecim kaynagidirlar" sizin de bu şekilde belirttiğiniz gibi.Din adamları da buna "geçim kaynağımız elden gidiyor diye karşı çıkmadılar heralde? :)