2001 krizi cari aciktan degil IMF'in isi ucuza getirmek istemesi yuzunden oldu.

2001 krizinin cari islemler açigiyla uzaktan yakindan bir iliskinin olmadigini bugün geriye baktigimizda çok net olarak görebiliyoruz. Ben kendi adima 2000 yilinda açigin basimiza bela olacagini düsünmüs, kriz gerçeklesince de 'tahminim' tuttu sanmistim. Alti yil sonra, bütün ögrendigimiz yeni seylerle birlikte, artik çok farkli düsünüyorum. 2001'i dogru anlamamiz gerekiyor. Aksi takdirde birtakim fobilere takilip kalacagiz. Önce sunu görmeliyiz: Biz o dönemde akintiya kürek çekiyorduk. 2000'e gelindiginde kur çipasinin dünyada popüleritesini ve güvenirliligini tamamen yitirdigini göremiyorduk. IMF'in merkez bankalarini doldur bosalt politikasindan geri dönülmez bir sekilde vazgeçtigini kavrayamamistik. Ama disardakiler biliyorlardi. Bugünden farkli olarak, en basindan beri yabancilarin TL'ye 'dogrudan' hiç yatirim yapmadiklarini hatirlayiniz.

Ayrica çok büyük bir yanilgimiz daha vardi. Eger disariya bir kaçis olursa yüksek faizle buna engel olabilecegimize inaniyorduk. Simdi biliyoruz ki yükselen faiz 'sicak parayi' geri döndürmek bir yana tamamen kurutur.

Niye IMF bizi göz göre göre bu yola soktu ? Eger isteselerdi bizim ne dedigimize bakmayip zorla serbest kura geçirtebilirlerdi pekala. Bugün için bir tahminde bulunmak çok zor degil: Serbest kura geçisi UCUZA getirmeye çalistilar. Serbest kura geçis, geçici bir dönem de olsa faizleri daha da çilgin seviyelere yükselterek finansman ihtiyacini misli misli artiracakti. Halbuki diger taraftan yalnizca 3-5 milyar dolarlik kredi açarak isin içinden pekala siyrilabilirlerdi.

Kirilsak kirilsak nereden kirilabiliriz sorusunun yalniza tek bir cevap var: Devletin borçlarini yüksek faizle ve kisa vadelerle çevirmek zorunda kaldigimizda. Vadelerin kisaligi, en ufak olumsuzlugun bile faizlere hizla sirayet etmesine yol açarak bizi borçlar ödenecek mi ödenmeyecek mi noktasina getirecek. Portföy yatirimlari, faizleri indirip vadeleri uzatarak hazinenin karsi karsi kaldigimiz riskleri artirmiyor tersine AZALTIYOR. Söyle düsünün: Portföy yatirimlari hiç olmasaydi faiz harcamalarinin bütçe içindeki yekünü çok daha fazla olurdu. Ekonomi (ekonomi nedir?) daha zayif seyreder, vergi gelirleri bugünlerle karsilastirilmayacak oranlarda düsük çikardi. Yapacagimiz tasarruflar ne boyutta olursa olsun borç stogunun GSMH'ya oraninin artisina engel olamazdik. Bu pozisyondayken en ufak bir sallantida halimiz ne olurdu dersiniz ? Söyle bir geçmisi tarayin: Seçimler, Irak savasi, Kibris pazarliklari, 8.5'un gelip gelmemesi, FED'in faiz artirimi hikayesi, AB ile olan dalgali seyir vs.. Bunlarin tek bir tanesinin etkisi bile Türkiye ekonomisini yerle bir etmeye yeterdi artardi bile. Bugün hükümet çok sinirlida olsa AB'ye kafa tutabiliyor, Kibris'ta hala pazarlik yapabilecek pozisyonu koruyor, popülizme kaynak ayirabiliyorsa bunu yalnizca 'SICAK PARA'nin ülkeye olan güvenine borçlu, baskasina degil.

Devalüasyon Nedir    Verimlilik Nedir    Altın Yorumları    Hedge Fon Nedir    Resesyon Nedir    Nükleer Santraller

Kisaca 'sicak para'yla daha çok ama çok uzun seneler birlikte yasayacagiz. Birbirimizi anlamayi ögrenmeliyiz.

ahmet çavusoglu

8 Yorum Var.:

Adsız dedi ki...

"Niye IMF bizi göz göre göre bu yola soktu ? Eger isteselerdi bizim ne dedigimize bakmayip zorla serbest kura geçirtebilirlerdi pekala."

cok hosuma gitti bu cumle. meali su mu oluyor:

biz yanlis yaptik ama imf bizim yanlisimizi kafamiza vurarak duzeltmedigi icin asil hatayi imf yapti sayilir.

bizim aklimiz yok da hukuken tam ehliyetsiz kategorisine mi giriyoruz?
(bugun tcmb mufettislik sinavinda tam ehliyetsizleri anlatin gibi bir soru vardi hukuk bolumunde, keske bu ornegi verseydim)

ahmet dedi ki...

Evet tamamen haklisiz. Problemlerimizi IMF'e havale edip kendi sorumlulugumuzu görmezden gelemeyiz.

Eger yaziyi okuma firsatiniz olduysa IMF'i elestiri yazisi olmadigini da anlamissinizdir. Üstelik malumunuz üzerine ben hiçbir zaman IMF'in icra komitesinde yer almadim. Stanley Fischer daha bastan itiraz edenler oldugunu söylemisti. Gerçekten ne olup bittigini ancak uzun seneler sonra bilebilecegiz. Su anda benim yaptigim tahminden öteye gitmez.

Bugün durumumuzu dogru degerlendirebilmemiz için geçmisi tekrar tekrar irdelememiz gerekirdi. Eksik gördügüm ve yazilarimda yapmaya çalistigim budur.

saygilar

ahmet dedi ki...

Dikkatle kaleme alinmis yazinizi okudum. Çok tesekkür ederim.

Pek çok degiskeni barindiran oldukça girift denklemler grubu var karsimizda. Olanca gücümüzle beyin firtinasina devam etmemiz gerekiyor. Gerçege yaklasmak için siradisi görüsleri savunmaktan korkmamamiz gerekiyor.

saygilarimla,

Adsız dedi ki...

benim bir itirazim olacak. 99 IMF programindaki ilk 18 aylik periyod sabit kur olarak tasarlandi. bunu secerken kafadaki hedef de enflasyonu dusurmekti. ayrica bizim programda IMF arjantin orneginde yaptigi hatalari anlayip ne zaman kuru gevsetip serbest kura gececegni beyan ediyordu. bu bakimdan IMF dalgali kurun maliyetinden korkup onu tercih etmedi demek biraz zor. cunku zaten fixed ex'in bu programin sadece ilk asamasi oldugu, ve ne zaman float'a donulecegi acikca belirtildi raporlarda.

bir de yukselen faizlerin cikan parayi neden geri getirmedigi konusunda sanirim baska bisey de belirtmek gerek. burada faizin sanirim hangi duzeyde arttigi onemli. bana gore piyasa faiz belirli bir esik duzeyin ustune ciktiginda yani borcun artik cevrilemeyecegine inandiginda geri dondurmuyo parasini. ama mayis orneginde oldugu gibi artan faiz butce dengelerini olaganustu sekilde etkilemedigi surece o para tekrar geri donuyor, donmuyor demek dogru degil.

ahmet dedi ki...

IMF'in temel amacinin bizi serbest kur rejimine geçirmek oldugu açik. Bu konuda hemfikiriz, degil mi ? Herhalde (benim yaptigim tahminden ibaret) o zamanlar tartisilan bunun hangi yöntemle yapilacagiydi. Dogrudan veya yavas bir geçis. Dogrudan geçirmeye kalksaniz, faizler firlayacak.

Bilmem hatirlarmisiniz ? O dönem faizler zaten çok yüksekti. Ülkemize sicak paranin ugramamasinin bir sebebi de buydu (veya ülkemize sicak para ugramadigi için faizler yüksekti). Hazine borçlarinin çevrilebilmesi için çok daha yüksek miktarlarda parayi Türkiye'ye aktarmalari gerekiyordu. Gerçektende, 21 şubattan sonra bize açilan kredinin yüksek ölçekli olmasinin sebebi buydu, yoksa Kemal Dervis'in güzel hatri degil.

Baslangiçta Merkez Bankasi'na verecekleri 3 Milyar dolarla bu isi kotarabileceklerini düsünmüs olmalilar. Sonuç fiyasko oldu. Stanley Fischer'in o zaman söylediklerinin satir aralarini okuyun. 2001 krizinin teknik bir hatadan kaynaklandiginin dolayli yollardan itirafini bulursunuz. Ama IMF'in baslangiçtaki niyeti iyi bile olsa, 2001 krizi teknik hatanin sonucudur, CARI ISLEMLER AÇIGININ degil. Bugüne yönelik olarak degerlendirilmesini istedigim sey budur.

Yüksek faizin sicak parayi kaçirdigi görüsüm sizin için pek ikna edici olmamis gibi gözüküyor. Cümleyi tersinden de (ayna simetrigi) okuyabilirsiniz. Yüksek faiz sicak paranin kaçmasinin bir sonucudur. Simetrinin doga kanunlarinin temel unsuru oldugu Fizikçiler söyleyip durur. Aslinda simetri kurali pek çok bilim dalina uyarlanabilir. Simdi suna bir bakin: 'Eger faizi kontrol ediyorsak, yükselterek dövizi düsürürüz'. Kuralimiz bu diyelim. Simdi bunun birde ayna simetrigini inceleyelim. Dövizi kontrol ediyorsak, düsürerek faizi yükseltiriz. Mantiksiz degil mi ? Rakip teori en basit simetri kuralina bile uyamiyor. Kimsenin daha önce kesfedemedigi basit bir formül buldugumu söylersem kendimle çelismis olurum. Çünkü piyasalarin istikrarli çalisabilmesi için kendini tekrarlayan (öngörülebilir) döngüler olmamalidir. Baska bir ifadeyle; eger bir formül kesfetmissek, bu formül genis çevrelerce bilinir hale geldigi andan itibaren formül kendi kendini imha etmek zorundadir ! Kaos teorisiyle çelismemem gerekiyor.

Bir kere olsun MB'nin günlük faizinin, sicak parayi çekme/itme araci degilde son asamada kredileri belirleyen bir enstrüman oldugunu düsünün. O zaman Merkez Bankasinin kredi faizlerini düsürebilmesi için sermayenin içerde olmasi gerekir, disarda degil. Aksi takdirde bu kredilerin ekonomiye kaynak olusturmasi imkansiz. Benim söyledigim neredeyse totolojik bir önerme. Kredilere kaynak olusturan faizlerin düsebilmesi için fon arzinin (ortalamada) içeriye dogru olmasi gerekir diyorum.

ahmet çavusoglu

ahmet dedi ki...

ğüşıöç

Unknown dedi ki...

4evet bugün tarih 14 nisan 2010 biraz biraz da olsa türkiye piyasalrında kıriz etkilerinin kalkmaya basladıgını hissediyorum.. bu biraz mevsimsellikliktende kaynaklanıyor...kırizin ana sebeblerinden birinin zengin kesimin para harcama isteginin olmamasına beglıyorum....kesinlikle para harcamam istemiyorlar.. okadar zengin insan tanıyorum... çeşitli alanlarda iş kurmaları için tavsiyelerde bulunmadım.. adeta yalvardım... fakat malesef nuh deyip peygamber demediler......kırizi aşmak için mecburen çok çok ucuza calışmak zorunda kaldım adate karın tokluguna çalıştım..... evet amerikan ekonomisi bile çökerken... ekonomis diplomam olmama ragmen... ve 2001 krizini birebir yasayan biri olarak....kendi çapımda dogru çözümü bulduguma inanıyorum.....eger iş ve para begenmeyim bildigim ve inandıgım yolda gitmeseydim.... bu gün borç batagı içinde olcaktım evet amerika krizde batarker kendi geliştirdigim çalışma metodum ile... asla ödenmez dedigim 15 bin dollar kıredi kartı borcumu ödedim ve gecimimi saglaya bildim....vede bircok kişiye örnek oldum...bu gün cebimde sadece artı 50 tl param var fakat kimseye bir kuruş borcum yok ....sanırım türkiye merkez bankasından ve amerikan merkez bankasından zengin oldugumu düşünüyorum piyasada zenginim diye ahkam kesen insanların evlerine işyerlerine icra yagmuru yagarken....ekonomistlerden bin kat daha fazla ekonomis diplomasını hak ettimi düşünüyorum.... başarı diplomada degil bütçe kontrolündedir.... herzaman çok tasarruf yaptım... yapa bildigim her alandan hak ederek gelir saglamaya çalıştım...inanmasınız ama 20 liraya bir araba taş bile kırdım.....şimdi kimseye bir kuruş borcum yok yeniden dogmuş gibiyim.....

Unknown dedi ki...

benden tavisye türkiye ekonomik kirizden çok daha hızlı çıkması için üretmek ve hiç yoksa kendi mallarını tüketmekten ürkmemmeli kaçmamalıdır............

her zaman markete pazara alış verişe çıktıgımız zaman yüzde yüz türk mallarını tüketmeye almaya çalışşalım fakat... türk markası olupta yüzlerce yabancı ortagı olan firmaları nasıl ayıramayacagımı ben nerden bileyim... çünkü ben paramın ve elde edilen karların türkiyede kalmasını....türk şirketlerinin güçlenmesi ve türkiyemizin yabancı ve yabancı ortaklı şirketler tarafından asla ve asla sömürürilmesini istemiyorum....her alanda dünyada söz sahibi dev türk şirketleri ve kobileri görmek isteyorum ama malesef tekeli bile kendi ellierimizle yabancılara adeta hediye ettik. diye düşünüyorum.......yıllarca ürkiyeyi ayakta tutan ve yılllarca milyonlarca insana hayat veren tütün ve tütün şirketimiz malesef bu gün yabancıların elinde...... tütünde akılalmaz derece karlar var neden bu karları biz elimizle yabancılara verdik sayın millet vekillerimiz......akhisar sigara fabrikası insatına 100 milyon dolar harcadınız..... ve 300 bin metre kare alan malesef kuşlar ucmuyor sizler böylemi bu milleti kurtaracaksınız çok iyi düşünün... böyle alan ve insatı bitmiş yerlerimizi derhal ekonomizi kazandıralım.....şu olmayan bütcemle.... ne gerkiyorsa yapmaya hazırım.. her alanda türkiyeyi dünya platformlarında hak ettigi yere kavuşturalım..... bu gün türkiyede 12 adet sigara sirketi malesef ingiliz sermayesi ile kurulmuştur bunun aksini idda eden varsa herkesle tartışmaya acıkım....ve ayrıca ekonomik kırize acil care için... biraz masa başında ve diger lanlarda avanta para kazanlar aramızda biraz lütfen kendi menfATLERİNİZDEN VAZ GECERSİNİZ.... BU MİLLETİN AYAKTA KALMASINI SAGLAYAN GERCEK HAK SAHİPLERİMİZ BİRAZ DAHA İYİ NEFES ALACAKLARDIR VE HEPİMİZİN DAHA MUTLU OLACAGINA İNANIYORUM BU SAYAEDE....