1. Gunluk 40 rekat namazin topluca kilinmasi yonunde Bakanlar Kurulu "kanun hukmunde kararname" cikararak imamlarin calisma suresini 18 saatten 1 saatin altina indirmek suretiyle maaslarindan onemli olcude tasarruf saglayabilir. Hatta, haftalik 280 rekat namazi topluca haftasonu bir gunde kildirarak bu kisilerin hafta ici baska islerde calismalarina da imkan saglayabiliriz. Boylece cift maas kazanabilecekler ve gelirlerini devlete yuk olmadan arttirabileceklerdir.
2. Birinci maddede ortaya atilan cozum cok da iyi bir cozum degil. Inananlar namazlarin topluca kildirilmasina hakli olarak karsi cikabilirler. Gercek inananlarin, inanmayanlardan bile para toplanarak cami/imam icin harcanmasina da karsi cikmasi gerekir diye dusunuyorum. Hazir AKP'de %47 oyla iktidara gelmisken Diyanet Isleri Bakanligini feshetmeyi dusunmelidir. Devletin sirtina binmis 88563 dini personelin maasindan tasarruf saglayabiliriz boylece. Aslina bakarsaniz toplam tasarruf Diyanet'in yillik butcesi olan 1.6 milyar YTL olacaktir.
Ote yandan devletin sahip oldugu 78608 adet de cami varmis. Bu camilerin bir kismi da ulkenin en degerli gayrimenkulleri arasinda yer aliyor. Tupras, TT, Petkim gibi ulkenin guzide varliklarini ozellestiren hukumetin camileri de ozellestirerek butce acigini onemli olcude azaltmasi simdiye kadarki ozellestirme siciliyle uyumlu bir hareket olacaktir. Yalniz daha once halk/vakiflar/dernekler tarafindan yaptirilan camiler bu derneklere (eger arsasi devlet tarafindan hibe edilmis ise) arsa bedeli karsiliginda devredilmelidir. Herkes kildigi namazin bedelini kendisi odemelidir. Oldu olacak devlet herkesi bedavaya hacca da gondersin!!!
Serbest piyasa kosullarinda gercekten de bu ulkede 80000 camiye ihtiyac olup olmadigi anlasilacaktir. Anlasilip anlasilmamasina bence gerek de yoktur, isteyen kendi parasiyla dinini baskalarina zarar vermeyecek sekilde icra etmelidir.
Haa, yeri gelmisken turban meselesine de deginelim. Yukaridaki kanunun icerisine "turban serbest birakilmistir" maddesi de eklenmelidir. Adamlar paralarini bastirip turbani aliyorlar, ister baslarina baglarlar, ister baska bi taraflarina bu kimseyi ilgilendirmez.
24 Yorum Var.:
Merhabalar;
Bir hocami vardi ve iki tip kapitalizm oldugunu soylerdi; Anglo Sakson kapitalizmi(Amerika, Ingiltere vs.) ve Ren Kapitalizmi(Fransa,Almanya vs.) Anglo sakson kapitalizminde kiliseye gitmek icin bile o kiliseye belirli miktarda para yatirarak uye olunmasi gerektigini soylerdi. Yani ne kadar para o kadar gunah cikartma ve ibadet serbestisi. Ren kapitalizminde ise ibadet bedavadir demisti. O gunlerde bende dusunmustum gercekten camilerimizde ozellestirilse ya. Isteyen istedigi camiye uye olsun aidat yatirsin namazini kilsin imamiyla konussun vs. Ekonomix Hocamin bu onerisinide destekliyorum elbette :)
ÇETİN ÜZÜM, SEMTİN HERKÖŞESİNE BİR CAMİ, HER SOKAKTA 2 CAMİ DİKEN ZİHNİYETİ AMACIDA İSLAMİ KADROLARI ZENGİN ETMEK DEĞİLMİYDİ, GÜMÜZDE OKUL BAHÇELERİ VE PARKLAR CAMİLERCE GASP EDİLMEDİMİ, CAMİ İNŞAATI SEKTÖRÜ İLE İŞLETİLMESİ SEKTÖRÜ, HÜKÜMETİNDE İÇİNDE BULUNDUĞU ÇEVRELERCE İYİ BİR RANT KAPISI VE BIRAKILAMAZ, ALLAH GÖSTERMESİN CAMİLERİ ÖZELLEŞTİRİR SEK CAMİNİN PATRONLARI HOCALARIMIZ ANASINI AĞLATIR, HER REKATTE 5 FAZLA SURE 8 AYET İSTERLER,
Bir "deli - tas - kuyu - 40 akilli" olgusu seziyorum ya neyse.
Camiler birer ticari isletme degiller, hayatta her sey de kâr-zarar ya da malî bilanco ile ölcülmüyor.
Gene de teorik olarak yaklasimda dogru payi yok degil. Bunun en güzel örnegini aslinda Osmanli’daki vakif/vakfiye yapisi gösteriyor. Her sehrin bir ana camii var, her caminin de bir bedestani. Bedestandaki dükkânlar veya vakfiye camii finanse ediyor. Örnegin Istanbul'da Kapali Carsi yanilmiyorsam Yeni Camii'nin vakfi zamaninda, yani cami o dönemde kendi kendini gecindirebilecek sekilde düzenlenmis bir isletme. Bu cami-vakif iliskisi Osmanli döneminde hakikaten incelemeye deger konulardan biri, her caminin bu sekilde bir vakfi var ve camiler kamu tarafindan desteklenmiyorlar. Vakiflar bagimsiz kuruluslar, devlet kadi ya da müfettis araciligi ile vakiflarin hesaplarini denetliyor sadece.
Haliyle mahalle icin neden böyle bir sistem kurulmasin sorusu geliyor insanin aklina. Misal Feneryolu’nda tren istasyonunun arkasinda Recai Yahya Camii var. Feneryolu’ndaki dükkânlar vergi verir gibi bu camiyi finanse edebilirler.
Tabii bunun arkasinda söyle bir sorun cikiyor: Vakif mentalitesi salt kâr amaci güden bir mentalite degil. Yani dükkân “mahallemde tarihî bir caminin korunmasinda, mahallemin güzellesmesinde benim de katkim olsun“ diyebilmeli. Yalniz bunu günümüzde Türkiye’de kac dükkân der, onu düsünmek bile istemiyorum. Cünkü camiye ayda atiyorum 10 lira verme karsiliginda elde edecegi maddî bir karsilik gelmiyor benim aklima. Imam Cuma vaazinda “ey cemaat-i müslimin, Gül Firini’nin sahâne pideleri var, bu Ramazan oradan alin, sevap yazilsin” demeyecekse.
Aslinda hakikâten üzerine tez yazilabilecek bir konu.
Laik devletin dini hizmet saglamasindaki temel mesele su: ya hic saglamayacak, ya da saglarsa butun din ve mezheplere (inanan sayisiyla orantili) esit hizmet goturecek.
Turkiye'de camilere ciddi kaynak aktariliyor. Buna karsin bu hizmetten sadece halkin bir bolumu yararlaniyor. Bu adaletsizlik beni rahatsiz ediyor.
Turkiye laik mi degil mi? Laik degilse, tamam o zaman, diyecek sozum yok. Ama hem laiklik var deyip hem de boyle bir cifte standart uygularsaniz, buna itiraz ederim.
yanlis hatirlamiyorsam, cuneyt bey'in sozunu ettigi vakiflarin osmanli'da yaygin olmasinin altinda, mulkiyet ve miras hukukuyla ilgili bazi sebepler de var. zengin aileler vakif kuruyor. boylece mal ve mulkler miras yoluyla bolunmuyor; ayrica mulkiyet guvence altina aliniyor. merkezi hukumet de yerel hizmetleri vakiflar yoluyla yurutuyor. herkes mutlu oluyor.
gunumuzde devlet yapisi da toplumsal yapi da farkli. ama bugun de camilerin yasatilmasi cemaatlerin sorumlulugunda olabilirdi pekala; tabii bu laiklik meselesi bu kadar buyuk bir sorun olmasaydi. bugunun turkiyesinde her sey ozellesir, cami ozellesmez.
herseyin arkasinda bizim devlet mekanizmasinin "control freak" olmasi yatiyor. paranoyak misiniz kardesim, birakin insanlar naparsa yapsin.
HaYır benim anlamadığım
bir İmam
sabah namazına 30 dakika
öğle namazına 1 saat
ikindi namazına 45 dakika
akşam '''' 30 dakika
yatsıya '''' 1 saat 25 dakika ayırdığını varsayalım.
Bugun kaç camide bu namaz vakitlerinin haricinde imam ı bulabilirsiniz.Görende 18 saat ciddi ciddi çalışıyorlar sanır.(Çalışanlara sözümüz yok)
İmam bunun haricinde ne iş yapar Ezan okur , sela verir, ölü yıkar,nikah kıyar.
çok yaptığı bir işte yok.İşin tek sorunlu tarafı mesainin biraz dağınık olması sanırım.
Anadolu da imam lar için
" Allah tan sağlık Devletten aylık " yaşayıp gidiyorlar denir.
İmam lar 300 ytl zam istiyorlar
Diğer meslekleri hiçe sayıyorlar
mesela Üniversitedeki araştırma görevlileri ne şartlarda bilimsel yayın çalışması yapıyor
veya
bir polis günlük ortalama 12 saat çalışır aynı haklar onlar dada yok
Bayram bilmezler resmi tatil bilmezler Cumartesi Anneleri yürür izinleri iptal olur
Arkadaşım Polis seçim günü 06:00 da göreve başladı gece 02:00 de evine gitmiş yarında 08:00 -- 20:00 çalışacağım diyordu.
sıkıntılı meslekleri çoğaltabiliriz.
Ama bu İmam larda çok şey istiyor.
Yine de yanlışlıkla bu blog a takılıp yorumu mu okuyan imamlar alınmasınlar.Biz Yinede dikkat edelim
sonuçta Ölünce son parmağı onlar atacak :))
Diyanetin varlığın esas amacı müslümanlara hizmetten ziyade, müslümanları kontrol etmek olsa gerek... Diyanetin sadece belli bir kesime hizmet vermesine olan itirazlar haklıdır...Ancak laik devletin din hizmeti vermesinin saçma olduğu iddiası da bana saçma gelmektedir... Din eğer insanlar için sağlık ve eğitim kadar önemli bir husus ise devletin görevi bunu sağlamaktır... Vergilerin nereye harcanacağına izin verilsin de vergiyi verenler karar versin... Kendileri için çok önemli olan bir konuda kendi vergilerinin kullanılmasından daha doğal ne olabilir ki... Sorun sünni/hanefi mezhebin dışındakilere ayrımcılık yapılmasıysa çözüm ayrımcılığı ortadan kaldırmakken neden var olan hizmeti de kaldırmak olsun ki... Devletin din hizmeti vermesinin laikliğe aykırı olduğunu düşünmüyorum, dinler arasında ayrımcılık yapmasının laikliğe aykırı olduğunu düşünüyorum.... hatta millet bunun kendisi için en temel ihtiyaçlarından birisi olduğunu düşünüyorsa devletin en öncelikli görevlerinden biri olması gerektiğini düşünüyorum...
camilere kimler gider; prime time daki namazlara memurların gidemeyeceğini düşünürsek,emekliler ve işsizler gider herhalde(e kadınlarda gidemiyor),kdv getiriside yok,dolayısıyla bu sektör gereğinden fazla destek alıyor zaten bir de zam?
Ayrıca eğitim seviyesi ile camiye gidenler arasında bi korelasyon varmı ki?neden?
Konuyla ilgili ben de birşeyler karalamıştım, duyurayım.
Yerine Getirilen Görev
FST, izlenimler
İmdiiii
Tekrar imdiiiii
Pazartesi sabahı henüz kendime kesinlikle gelebilmiş değilim. Bir yandna dişim ağrıyor, bir yandan bitkinim vs vs ama bu konuyu essss geçemicem...
İbadet etmek için illa camiye gerek yok, camilerin çoğu kapatılsın! Hatta Mimar Sinan'ın yaptığı camiler sadece kalsın, tek mimari eser onlardır çünkü! cami yaptırlmak isteniyorsa da bi zahmet aransın ve iyi mimarlar bulunsun!
Diyanet işlerindeki memur durumuna katılıyorum! kapatılsın ve o para eğitime özellikle de kız çocuklarının eğitimine harcansın!
Yalnız beni en rahatsız eden konu, Cuma günleri iş yerlerinde öğlen mamazı nedeniyle kimseye ulaşılamaz olması'! Bu nedenle cuma namazına gitmeyenlere de cuma namazı süresi boyunca izin verilmesini şiddetle talep ediyorum, yok o olmazsa bu cuma namazı muhabbetini iş yerlerinde yasaklasınlar, hiç adil olmamakta!
Bu kadar, ŞİMDİLİK!!!!
Özge
iyi de sevgili Özge Hanım camiler ibadet yerleridir, illa mimari eserler olması gerekmiyor, insanlar camide dış görünüş güzelliği değil maddi ve manevi temizlik ve huzur ortamı ararlar.. ayrıca Cuma namazları da genelde ögle tatillerine denk gelir, özellkle cuma namazı izni alınmaz (tabi siz bu konuda istisnalar görmüş de olabilirsiniz ) ögle tatillerinde de bırakın insanlar cami vs. herhangi bir yerde olsunlar canım, neden arıyorsunuz :)
**
zam konusunda da, zaten imamların çalışma saatleri ek bir iş yapmaya müsait, benim bildiğim sadece imamlık maaşı ile geçinen pek yok, genelde esnaflık da yapıyorlar..
Özkan Beyciğim,
maddi, manevi temizlik, huzur dediniz...evet doğrudur insanlar, en azındna çoğu insan diye ummak istiyorum, bunlar için camiye gidiyor olabilir..ama maddi temizlik?? orda dursak....kapıdaki ayakkabı kepazeliği ve pis ayakların çıkardığı bilumum koku ile nereye kadar temizlik, hah maddi temizlik sizin nezdinizde başka bi temizlik se bilemicem...manevi temizlik?? biz de günah çıkartma yok, bu durumda nası bi temizlik olacak??!! huzur derseniz bence camilerde huzur bulmak için cuma namazı haricinde mümkünse kuytuda bi camiye gitmek de faide var, yoksa o kalabalıkta ne huzuru!! neyse bulan vardır yine, istisnalar kaideyi bozmaz!
Elin kilisesine en basit kilisesine bile baksan eli yüzü düzgün, bizim camiler de gece kondu kıvamında benim itirazım bunadır! Bilmem anlatabildim mi!!! ayrıca bizde kulla allah arasında aracı yoktur bu nedenle her yer ibadet yeridir...illa 100metrede bir cami olması gerekmez...mantık dışı...
ama bütün bu saydıklarım gerçekleşmeyeceğinden sadece boşa havan dövmekteyim ( bizim orda öyle derler!!)
memeleketi bilerek cahil bırakanlardan hesap sorulması şart! din buna alet edilmekte, cahil bırakılan insan kitleleri din aracılığı ile sömürülmektedir! belli birikime sahip insan sorgulayıcı da olacağından bu iktidar sahipleirnin asla işine gelmemektedir.
O nedenle kız çocuklarımızı okutalım...paramızı car cur etmeyelim...bu beyinleri harcamayalım...kırsla bölgelerdeki kadınlar tavşan değiller, o kadar çocuğu doğurup, sonra allah verdi rızkını da verir zihniyetinden kurtarabilmek için geleceğin annelerini özellikle eğitimin ışığına kavuşturmamız şart! bu kısır döngü cami ile değil ancak bu şekilde aşılır...ama istenirse...
Özge
Ben düşüncelerininize katılıyorum tabiki özge hanım, ben camilerimiz ak pak tertemiz demedim. Sadece sizin şakayla karışık söylediğiniz, mimarisi güzel olanlar dursun gerisini kapatalım (camiyi kapatmak da ne oluyorsa ) sözünüze, "mimariden çok maddi manevi temizlik arıyor insanlar" dedim. manevi temizlikten kastımı anlamamanız beni şaşırttı, kilisede insanlar günah çıkarttırıyorlar, camiilerimizde ise insanlar günahlarının bağışlanması için dua ediyorlar, amaç aynı değil mi, ayrıca yine manevi temizlikten kasıt, camilerin içindeki günahın girmediği, lekenin bulaşmadığı, insani hırs ve fenalıkların dışarıda bırakıldığı tertemiz manevi bir ortamdır. Camiilerin evden farkı buradadır. Bu yüzdendir ki söylediğinizin aksine kalabalık olması insanı yaptığı ibadete daha bir motive eder.. ben sizi anladım, umarım siz de beni anladınız,zaten Bu yazıda tartışılan konudan saptık sapmamız da normal zaten ekonomix bey burada olması muhtemel bir konudan bahsetmemişti ( ki yazı kategorisine ironi de yazmalı bence:)
benim burada şaşırdığım, insanların, cami ibadet vs gibi çoğu kişinin hayatında derin ulvi anlamlar içeren konularda sadece kendi açılarından düşünmeleri ve dahi sesli düşünmeleri..
benim burada şaşırdığım, insanların, cami ibadet vs gibi çoğu kişinin hayatında derin ulvi anlamlar içeren konularda sadece kendi açılarından düşünmeleri ve dahi sesli düşünmeleri..
Ben sahsen buna sasirmiyorum.
Sasirmadigim baska bir sey de konu hakkinda en temel bilgileri bile bilmeden atip tutanlar.
Özge Hanim, kusuruma bakmayin, yalniz söylediklerinizde istikâmet kismen dogru da, muhteviyatta sacmaliyorsunuz.
Zaten yaptiginiz son derece sig kilise ile camii mukâyesesi din-iman ve bunlarin günlük hayattaki yeri konusunda pek de ciddiye alinacak biri olmadiginizi ortaya koyuyor.
Türkiye'de son 50 yildir yapilan 10 camiden 9'unun mimarî ucube oldugunu vurgulamak ayri. Ben o "el" memleketinde yasiyorum, en basit kilise bile düzgün degil burada. Apartman dairesi gibi ucube kiliseler de var.
Camilerde ayak kokusundan sikâyet de ayri, bunu da anlayabilirim.
Fakat en basidinden Islam dininde imamin kildirmasinin ve cemaatin farz oldugu bâzi namazlar oldugunu, bunun icin de bir camiye ihtiyac oldugunu akil edemeyecekseniz susun Allah askina.
Ha, lafin gelisi bile olsa "Mimar Sinan'inkiler harici camiler" tanimlamasi da böyle. Bir dahaki tatilinizde Sivas taraflarina gidip Divrigi Ulu Cami hakkinda bir gezi yazisi hazirlarsaniz sahsim adina cok sevinecegim.
Pazartesi günleri yazmayin isterseniz. Iyisi mi bu gece iyi bir dinlenip yarin tekrar yazin.
Zam konusunda da: Yukarida vakfiye lafini ortaya attim, bir bilen cikar da biraz acar diye, kimseden tik cikmadi. Imamlar zam mam alamazlar. Bu memlekette bir doktor ne kadar aliyor haberleri var mi?
En cok da haberdeki 08-23 arasi camiye bagimlilar lafina güldüm. Yahu sabah namazi 7'de biter, ondan sonra ögle namazi icin 12'ye kadar arada 5 saat var. Hangi iste ögleden önce bu derece bos?
Türkiye'de en konforlu iki is var, biri imamlik, digeri kapicilik.
Cüneyt
Cuneyt Bey sizi çok gergin gördüm bu sabah??!!
Önce Özkan Bey'e kısa bir cevap:
Özkan Bey manevi tatminden kastınızı anladım elbette! Bunu anlamadığımı varsaymak saçma ötesi olur! ama her zamanki gibi sadece yazılan kelimelerle insan aklının yargılandığı konusunu es geçtim. Sorun değil.
Cüney Bey,
Sığ düşüncelerim içinde boğulmayın da aman! Mimar Sinan sadece sembolik bir örnekti! Yani estetik ve dehanın ürünü her tür şeye evet derim, yoksa tek tek Türkiye'nin cami mimarisi kronolojisini çıkartmak değil amacım!
Cami de ibadetin ne demek olduğunu da gayet iyi biliyorum! Burda ironik bir yazı üzerinde ironik bir iki laf ettik derin sulara dalmadık!
Peki siz şunları biliyormuydunuz:
İsa'nın son yemeğini yediği mekanın kudüs şehrinde bir cami olduğunu, david in mezarının da aynı cami içinde olduğunu, mescid-i aksanın yerinde çook önceleri tanrının ruhunun olduğuna inandıkları bir tapınak olduğunu bu tapınağın yok olduğunu sonra müslümanların oraya muhammedin göğe yükseldiği yer olan mescidi aksayı yapturdıklarını hemen arkasındaki surda örülü bir kapının olduğunu ve bu kapıdan bir gün yahudilerin mesihlerinin geleceğine ( ilk defa) ve hıristiyanların mesihlerinin yeniden doğup tekrar geleceğine inandıklarını vs vs vs...
Neyse ben yoruldum...bilmediğim şeyler çoktur, bi zahmet öğrenmeye çalışıyorum...insanları (sığlıkla) yargılamadan önce bi kaç kez düşünün derim...
Özge
Özge Hanim,
Hakikaten konudan saptikca sapiyoruz, fazla uzatmaya, gerek yok cünkü komik bir tapinak sövalyeleri-büyük larousse karisimi metin olmanin ötesinde saydiklarinizin konuyla ilgisini anlayabilmis degilim.
Demem su: Eger namaz niyazla araniz yoksa tamam. Fakat teorik olarak Islam dini ve uygulamasi hakkindaki bilgileriniz de sinirliysa, akliniza ilk gelen cikarim "elin kilisesi ne kadar güzel, bizim camilerde ayak kokusundan gecilmiyor" ise, (Hazreti'yi biraktim) david yerine Davut yazacak birikiminiz yoksa bir sey yazmasaniz da olur.
Kusura bakmayin da tartismaya kattiginiz boyut "camilerin cogu kapatilsin, ibadet icin camiye gitmeye gerek yok, Cuma günleri millet namazda, telefon acinca bulamiyoruz, camileri kapatip imamlarin kicina tekmeyi basalim, o parayla kizlarimizi okutalim"...
Tekrar edeyim, bence siz bu gece iyi bir dinlenin, bakarsiniz Sali günü daha elle tutulur bir seyler yazarsiniz.
Arada ben de gerginligimi azaltmaya calisirim, söz.
Saygilar,
Cüneyt
Cüneyt Bey,
evet ben dindar değilim!!
Bu kesin!
Ve
Evet dinlenmeye ihtiyacım var
Bu da kesin!
Ve
Tapınak şovalyeleri nerden çıktı ( Kudüs dedim diye mi??) anyway...
Daldan dala atladık...
Umarım yarın harbiden gerginliğiniz azalır...
Özge
"david in mezarının"
İlahi Özge Hanım;beni güldürdünüz ya Allah da sizi güldürsün....
Esen kalın....
İmdiii Cuneyt Bey ( ilahi Özge Hanim diyen)
Kudusteydim ve rehber İngilizce anlatim yapti, bu nedenle spontan David, yoksa ne ne, ne ne değil bileyruk yane!!
Bu arada liseyi bitirene kadar hedefim ya da mesleki duruşum ( o ne demekse) beyin cerrahı olmaktı!! ola ola ekonomist olduk! ( neyse, yorum yok). Lise yıllığınd abir arkadaşım aynen şu şekil yazmıştı:
Özge beyin cerrahı olup, önce kendi beynini ameliyat edecek...
Yani, başka bişey söylemeye lüzum yoktur!!
Ben roman yazmaya daha doğrusu roman yazmayı denemeye devam etsem en iyisi, ne işim var bu meselelerle kardeşim ya...
Yarın daha iyi bi gün olacak, hayırlısıyla:))))
Özge
İslamda "ruhbanlık" yoksa , "mmeur imam" nedenoluyor, anlamak imkânsız.
Yıllar evvel yaşadığım mahallede cuma namazları için imam tutulurdu. Sebebini sorduğumda hutbe duasınkimsenin bilmediği söylenmişti.
Merak edip sormuştum: "Resmi imam olmasa herhangi bir müslümanın cenazesini yıkayacak, kaldıracak kadar adam bulunamayacak mı?" diye...
İmam olmak sadece iki müslümandan birinin namazda yol göstermesi anlamına gelir.. Bunun " dini önderlik" bağlamında derin ve tartışılmaz şekilde anlamlandırılması ancak otoriteseverlik olur.
Bir de ülkemizde camileri devlet mi yaptırıyorki, ibadetlerimize memurlar rehberlik ediyor, tuhaf?
Zaten her cami kendi derneğinin çabaalrıyla ayakta dururken devletten ne beklenebilir?
Yorum Gönder