Tutumluluk

Bugünkü Hürriyet'in Ekonomi Bölümü'nde şu habere rastladım: Gençler Birikim Yapmıyor

Doğrusu şaşırdığımı söyleyemeyeceğim. Tüketim çılgınlığı memleketi sarmış vaziyette. Gençler herşeye bugün ve hemen sahip olmak istiyorlar, tutumluluk nedir bihaberler. Üniversite biter bitmez iyi para kazanılan bir işte çalışmak, "süratle ve bir an evvel Genel Müdür olmak", her türlü teknolojik ıvır zıvıra sahip olmak, bunları sıkça değiştirmek, havalı bir otomobile sahip olmak ve mümkünse müstakil evde yaşamak, sık sık seyahat etmek...

Bunları arzu etmenin bir sakıncası elbette yok ama bu "şeylere" ulaşmanın zaman alabileceği, herkesin doğru zamanda doğru yerde bulunamayabileceği, herkesin şansının ya da yeteneklerinin bunların tümünü elde etmeye yetemeyebileceği gibi unsurlar bazen unutuluveriyor. İnsanlar kendilerini geliştirmek, daha iyi olmaya çaba harcamak gibi konulara eğilmekten kaçınabiliyorlar. Özgüvenin, şişmiş ego ile karıştırıldığı durumlara sıklıkla rastlayabiliyoruz.

Nükleer Kirlilik  Gönüllü Çevreci Kuruluşlar  Olasılık Soruları ve Çözümleri  Marksizm Nedir  Spam Nedir    Nükleer Enerjinin Zararları  Bono Nedir?  Fareli Köyün Kavalcısı  Arge Nedir?  Kalite Nedir  Açık Arttırma Nedir  Pesimist Nedir?

Öte yandan herkes banka kredilerinin dayanılmaz bir cazibesi varmışcasına sahip olmak istedikleri için ağır kredi yüklerinin altına girebiliyor. Borçla yaşam neredeyse norm haline geldi. Oysa bu, insanın aile ve arkadaş ilişkilerini, hatta sağlığını olumsuz etkileyebilecek boyutta bir stres kaynağı olabilir.

Yapılan araştırmanın orijinalini görmedim ama gazete 15-30 yaş aralığını belirtmiş. Bu biraz tuhaf geldi. Elbette 15 yaşında çalışma hayatına atılan kişiler var ama bilemedim yine de... Uzman olmadığım için fazla bir şey söyleyemeyeceğim.

Bu yazı T'Pol tarafından Beğenmezsen Okuma ve Ekonomi Türk Blogları için Tutumluluk ve Tasarruf konularinda yazılmış olup, kaynak gösterilmeden ve linki verilmeden paylaşılamaz.

3 Yorum Var.:

Gokay dedi ki...

Turkiye'deki kredi karti kullanim istatistiklerine bakmak hos olurdu aslinda. Bireysel duzeyde degilde, makro olcekte tarihsel degisime bakmak. Kisi basi borclanma ne kadar gibi.

Hüseyin MEÇO dedi ki...

geçenlerde bir köşe yazısı okudum.inanın aklımda olsa yazarın ismini yazardım.şöyle diyor.topraksız afrika ve japonya.ikiside topraktan yoksunmuş.afrika borçlu alabildiğine fakir.japonya da bildiğimiz japonya.elektronik le buluşmasalardı afrikadan farkı kalmayacaktı.deniliyordu.japonlar hem çalışkan insanlar ayağına gelen şansı iyi kullanıyorlarmış.

şimdi bize gelelim.para parayı herzaman çekiyor.para kazanan çok zenginleşiyor.para kazanamayan çok fakirleşiyor.

ikinci iş şart.hatta üç.japonlar çalışmak yüzünden ailelerin boşanma oranları öyle artmış ki.o kadar çalışmada lazım değil hani.

tv lerde dizilere öyle bir oyuncu ihtiyaç var ki.evlerde komşu olmayı.balkondan bakmaya.taksiye müşteri.mahkemede şahit.v.s.
dizi başı 300 500 tl veriyorlar.tabi düşen role göre.
kadın proğramlarından hiç bahsetmiyorum.

şimdi bir arkadaşımla görüşüyordum.işsiz kaldığından bahsetti.inanamadım.arkadaşım işsiz kaldı hele o firmada eyvah eyvah.hem o firmaya hem ülkeye.büyük planlar vardır demektir.bir hafta da peyder pey iş yerine giremeden ve tazminatsız işten atılmak ne demek.beyaz yakalı ki iki beyaz yakalı.

işsiz kalmaz da hazır iş nerede.

kaliteli elamanları işten çıkarmak neyi doğurur.

sağlam taşeron firmayı.

ocak 2010 dan sonra taşeron firma sayısı hızla artacaktır.

Özkan D. dedi ki...

etrafınızda farketmişsinizdir T'Pol, evliliğe karar verenlerin ilk yaptığı şey kredi çekmek, maalesef insanlar krediye mahkum, bankalar da bundan en güzel şekilde faydalanıyor, talep var arz var..