Milli Gelir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Milli Gelir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Mısır'da Kişi Başına Düşen Ortalama Günlük Gelir

Çetin Altan'ın 9 Şubat 2011 tarihli yazısından:

Jonathan Auerbach’s Hound Partners
Curtis Schenker’s Scoggin
Roberto Mignone’s Bridger Management
David Tepper’s Appaloosa
Lee Ainslie’s Maverick Capital

80 milyon nüfuslu Mısır’da, adam başına düşen günlük gelir 2 dolardı.

IMF'nin 2010 verilerine göre Mısır'da adam başına düşen günlük gelir sayın Altan'ın verdiği rakamın neredeyse 4 katı: 7,6 Dolar.


Doğru bilgi şu: Mısır nüfusunun %40'ının günde 2 Doların altında gelirle yaşıyor. Bkz. konuyla ilgili Financial Times raporu. Ancak %40'ın günde 2 Dolar gelirin altında yaşaması ve dolayısıyla %60'ının da 2 Doların üstünde gelirle yaşaması ülke ortalamasını 2 yapmaz. Gelir dağılımı adaletsizliği diye de bir unsur vardır. Duyurulur. Read More!

Amerika'da Yasam Standardi

Turkiye son 10 yilda cok zenginlesti. Ayni seyi Amerika'nin bir cok eyaleti icin soyleyemeyiz. Amerika son 10 yilda kisi basina sadece %16 buyudu. Bu demektir ki bir cok eyaletin buyume orani ortalama buyume oraninin da altinda kaldi. Bir eyalet ise son 10 yilda buyumeyi bir tarafa birakin, kisi basina gelirde geriye gitti. Amerika'da kisi basina dusen gelirin en az arttigi eyaletlerde cocuklarin yasam standardinin anne ve babalarininkinden cok farkli olmadigini soyleyebiliriz. Iste Amerika'nin yasam standardi bakimindan en az buyuyen 10 eyaleti:

Top 10 States with the Worst per Capita Income Growth Rates Read More!

Fakirlik için altın kurallar

Fakirlik icin altin kurallar:

1. Enflasyonu yükseltin. Her ortamda aslında enflasyonun kötü bir şey olmadığını, azıcık enflasyondan zarar gelmeyeceğini söyleyin. Diğer bir savunmanız da enflasyonu düşürmek için ödenmesi gereken bedelin ağır olduğu, topluma bu bedeli ödetmenin doğru olmadığını iddia etmek olmalıdır.

2. Döviz kurunu sabitleyin. Ama sabitlediğiniz değeri sık sık update ederek kendi paranızın değerlenmesine izin vermeyin. Mümkünse resmi döviz kuru için karaborsa oluşturun. Resmi döviz kuru ile karaborsa kur birbirinden ne kadar farklı olursa o kadar çabuk fakirleşirsiniz. Bu politikayı da ihracatı desteklemek adına yaptığınızı söyleyerek yutturabilirsiniz.

3. Faiz oranlarına (her türlüsüne) kısıtlama getirin. İlk iki maddeyi uyguladıktan sonra negatif faiz oranı fakirleşmek için çok işinize yarayacaktır.

4. Kamu harcamalarını arttırın. Harcamanın en iyi yolu devlet eli ile yapılandır. Devlet nereye ne kadar para harcanacağını hepinizden daha iyi bilir. Her kamu harcamasının içinde bir miktar komisyon ücreti de vardır, bu da işin en zevkli tarafıdır zaten.

5. Ota boka lisans verin. Mümkünse hiç bir iş, hiç bir meslek lisanssız yapılmasın. Çöpçülerin, berberlerin taksicilerin bile lisansı olsun. Boru değil, her işin ayrı bir ciddiyeti var. Bunu da kamu yararına yaptığınızı söyleyerek yutturabilirsiniz.

6. Ota boka vergi koyun. Vergi kurallarınız uzun, karmaşık, ayrıntılı ve anlaşılmaz olsun. Ota boka istisna kurallarınız olsun. Altın kuralı unutmayın: Kalıcı vergi koymanın yolu geçici vergi koymaktır. Vergi kanunlarınız ne kadar kalınsa fakirleşmeniz o kadar hızlı olacaktır.

7. Her alanda imtiyaz grupları oluşturun. Sonra her birinin ağzına birer parmak bal sürerek hepsini memnun edin. Eğer imtiyaz grupları oluşmuyorsa bunun en kolay yolu belirli bir malı ya da hizmeti üretenlere (ya da tüketenlere) vergi ya da negatif vergi (teşvik) koymaktır. Bu vergileri daha sonra dil, din, ırk, bölge bazında çeşitlendirebilirsiniz.

8. Zorunlu eğitim süresini arttırın. Verimlilik fakirliğe ulaşmanızın önünde en önemli engeldir. Bu da eğitimle oluşur. Çocuklarınızın düzgün eğitim almasının, birşeyler öğrenmelerinin denenmiş kanıtlanmış tek bir yolu vardır. Onları hapishane tarzı okullarda zorunlu eğitime mahkum edin. Kafalarına vura vura birşey öğrenmemelerini sağlayın. Zorunlu eğitimi ne kadar uzatır standardizasyonda ne kadar başarılı olursanız, çocuklarınız o kadar aptal üretiminiz de o kadar verimsiz olacaktır.

9. Zengini sürekli kötüleyin, fakirliğin bir erdem olduğunu söyleyin. Para kazanmanın, kar etmek için çalışmanın ne kadar kötü olduğunu, bu sistemin vahşi olduğunu her fırsatta tekrarlayın. Fakirlik ise sadece şanssızlık ya da zenginlerin vahşi kar güdüleri nedeni ile oluşmaktadır. Fakirleri destekleyin, övün, zenginleri hor görün, cezalandırın. Zenginden alıp fakire verin. Fakirliğin sürmesi ve derinleşmesi, ancak sürekli sistem desteği ile mümkündür.

10. Bütün bu kuralları uygularken altın rehberiniz “kamu yararı” olmalıdır. Unutmayın, kamu yararı denen şeyi kimse somut olarak tanımlayamayacağına göre (var olmayan şeyler tanımlanamaz) karşı çıkan herkesi kamunun iyiliğini istememekle suçlayabilir, her türlü politikanıza destek bulabilirsiniz. “Kamu yararı”na ek olarak “eşitlik”, “sosyal adalet”, “sosyal devlet”, “adil dağılım/bölüşüm”, gibi kavramlar da işinize yarayacaktır.
Read More!

Bir Gecede $2000 Zenginlestik!?

Dangalak Turk medyasindan da baska turlu bir baslik beklenmezdi. Yillik brut asgari ucretin $7000'in uzerinde olmasi ise kimseyi sasirtmiyor nedense. Hatta anketlerde asgari ucret net 1000 YTL'ye ciksin diyen bir suru cahil ortalikta dolasiyor.

2007 rakamlari henuz aciklanmadi ama buyume %5'e yakin bir rakam cikacak. 2007 sonunda GSYIH 850 milyar YTL'ye yaklasacak. Bu da Turkiye'nin milli gelirinin $650 milyar dolar civarinda gerceklesmesi anlamina geliyor. Bu da kisi basina milli gelirin $9000 civarinda olacagi anlamina geliyor. Kisi basina geliri $9000 olan bir ulke icin bence cok sikayet ediyoruz.

Ama asil onemli haber bu degil ama.

Asil onemli haber 1.5 yil vadeli faizlerin Cuma gunu %18 seviyesinin uzerine cikmasi idi. Demek ki Merkez bankasi gecelik faizleri indirirse orta vadeli faizler illa ki de asagi dusmuyormus. Hukumetin cahil uyelerine bu ders olsun. Merkez Bankasi faizleri 2.25 puan indirdi, orta vadeli faizler neredeyse 2.25 puan cikti.

Milli gelir hesabindaki revizyondan sonra pazartesi gunu borsalarin yukari sicramasini beklemeyin. Herkes milli gelirin %30 civarinda revize edilecegini bekliyordu zaten. Medya uyeleri haric anlasilan!
Read More!

Durun yahu, daha batmadık

TÜİK dün 2007'nin ikinci çeyrek dönemine ilişkin milli gelir verilerini açıkladı. İlk çeyrekte yüzde 6.9 olan büyüme oranı ikinci çeyrekte yüzde 3.9'a gerilemiş. Hakikaten ciddi bir yavaşlama ama bugünkü gazetelerde bu konuyla ilgili olarak yer alan haber ve yorumlar tam evlere şenlik.

Mesela ekonomi yavaşlarken cari açıktaki yükselişin sürdüğü iddia edilen şu haberi yazan arkadaş bize cari açığın son 6 aydaki seyri konusunda birşeyler söyleyebilir mi? Ben cari açığın (tabii ki ekonomideki yavaşlama nedeniyle) 6 aydır yerinde saydığını sanıyordum. Yoksa 6 aydır yanlışlıkla Türkiye yerine Patagonya'nın cari açık rakamlarına mı bakıyorum. Durun şunlara bir daha bakayım.

Ekonomide durgunluk riskinin arttığı iddia edilen şu haberi yazan arkadaşın da bize son aylara ilişkin bazı verilerden bahsetmesi gerekmez miydi? İkinci çeyreğin üzerinden neredeyse 2.5 ay geçti beyler. 2.5 ay öncesine ilişkin verilerle bugünkü duruma ilişkin yorumlar yapamazsınız. Gidin böyle bir yorum yapmak için hangi verilere bakmanız gerektiğini öğrenin de onlara bakarak konuşun.

Tevfik Güngör'ün ya da esas adıyla Güngör Uras'ın bugünkü yazısında da bir sürü yanlış var. Fakat artık kendisini ciddiye almadığım için bu yazı için birşey söylemeyeceğim.

Fakat ciddiye aldığımız yazarlardan biri olan Uğur Gürses'in bugünkü yazısı da tuhafıma gitti. Gürses, "2007'de yüzde 4'lük büyüme bile zor" demiş. Gelin biraz aritmetik yapalım. Büyüme ilk çeyrekte yüzde 6.9, ikinci çeyrekte yüzde 3.9 oldu. Yılın tamamında büyümenin yüzde 4'ün altında kalması için, üçüncü ve dördüncü çeyreklerde yüzde 3'ün altında büyüme oranları yaşanması gerekir. Hakikaten ekonomideki durumu o kadar kötü mü görüyorsunuz Uğur Bey? Benim gözlemlerim pek öyle değil de o yüzden soruyorum.

Neyse, lafı fazla uzatmadan kendi değerlendirmelerimi yazayım. Birincisi, ikinci çeyrekte ekonomide görülen yavaşlama sürpriz falan değil beklenen bir gelişmeydi (Orhan Karaca'nın şu yazısına bakın). İkincisi, ekonomide bu yavaşlama olurken cari açık artmaya devam etmemiş yerinde saymıştı. Üçüncüsü, yılın ikinci yarısında büyümenin bir miktar hızlanmasını bekliyorum. Temmuz ayında ithalatın yeniden hız kazanması, CNBC-e Tüketim Endeksi'ndeki gelişmeler (bu endekste yıllık değişime bakın) vb. bunun açık delilleridir. Dördüncüsü, ekonominin bu yılı da yüzde 5'in üzerinde bir büyüme ile kapatabileceğini düşünüyorum. Read More!

Asaf hoca noktayı koymuş!

Şu 2013'te kişi başına geliri 10 bin dolara çıkarma hedefi (hikayesi) konusunda Asaf hoca bugünkü yazısında noktayı koymuş. Her zaman eleştirecek değiliz ya... (Ama bu aşırma olayına fena alıştım ben, okuyucular kusura bakmasın)

Ölçme sorunları

Milli geliri daima cari TL fiyatları ile (nominal) hesaplıyoruz. Yıl ortası nüfusa bölünce kişi başına gelir bulunuyor. Uluslararası karşılaştırmalar için TL’yi dövize çevirmek gerekiyor. Ortalama piyasa dolar kuru ile bölersek cari kurdan gelir diyoruz. Doların zaten yerli para kadar yaygın kullanıldığı ortamlarda kamuoyu bu yöntemi seviyor.

Halbuki, hem ülkeler arasında hem de zaman içinde karşılaştırmalarda cari kurdan milli gelir hesapları çok ciddi ölçme sorunları içeriyor. Biri ABD’de düşük de olsa enflasyonun sürmesi. Yıllık yüzde 3 desek, beş yıl sonra doların ABD’deki satın alma gücü bugüne kıyasla yüzde 15 daha düşük olacak. Diğeri döviz kurlarında zaman içinde büyük dalgalanmaların olması. Bir yandan TL’nin döviz karşısında değeri dalgalanıyor. Öte yandan doların diğer paralar karşısında değeri değişiyor. Üçünü toplayınca ilginç bir durum çıkıyor. 2012 yılı fiyatları ile 10 bin doların bugünkü fiyatlarla kaç dolar ettiğini aslında bilemiyoruz. Dolayısıyla karşılaştırma biraz anlamsızlaşıyor.

Benim hesaplarım

2007 yılı için kişi başına geliri 6 bin 250 dolar tahmin ediyorum. 2012’de 10 bin dolara çıkması beş yılda toplam yüzde 60 artış anlamına geliyor. Bakalım hangi koşullarda mümkün olabilir?

ABD’de enflasyonu yıllık yüzde 3, Türkiye’de nüfus artış hızını yıllık yüzde 1.1, milli gelir artış hızını yüzde 6.3 aldım. Bence üçü de makuldür. TL’nin ve doların değerinde bir değişme olmadığı varsayımı ile 2012 için kişi başına geliri 9 bin 300 dolar buluyoruz. Kurlara gelelim. TL’nin değerini sabit tutalım. Ama son gelişmeleri de düşünerek doların diğer paralar karşısında yüzde 7 değer kaybettiğini varsayalım. 2012’de kişi başına gelir tam 10 bin dolara çıkıyor.

Türkiye’den kaynaklanan iki ek sorun var. 2008’de TÜİK milli gelir ve nüfus serilerinde revizyona gidiyor. Milli gelirin yüzde 10 artacağı, nüfusun yüzde 5 düşeceği rivayet ediliyor. 2012’de kişi başına milli gelir 11 bin 600 dolar çıkyor. Sonuç: 2012’de kişi başına gelirin fiilen 10 bin doların üstünde olma ihtimali bence çok yüksektir. Ama o 10 bin dolar sizin sandığınız 10 bin dolar değildir. Böyle işte... Read More!

Bana Biraz Borc Versene

Secime bir hafta kala ekonomi yazmanin sirasi mi diyeceksiniz. Dogru sirasi degil. Ama ne yapalim, seherde densizlik var.

AKP 4 senede, cumhuriyetin 80 senesi kadar borclandi deniyor. Ne kadar dogru diye merak ettim.

Asagida kamunun borclanmasi gosterilmis (tabii ki dolar cinsinden. Cunku biz kucuk Amerika'yiz).
  • 2002-2006 arasi kamunun dis borcu 85 milyar dolar ile sabit kalmis.
  • Ic borc 99 milyardan 175 milyara cikmis.
  • Toplam kamu borcu 76 milyar artmis. Artis orani %41.
  • Ayni donemde milli gelir 217 milyar dolar artmis. Artis orani %119.
Eger algebraya ilginiz varsa altta kamu borclarinin milli gelire orani var. 2002'de %101 iken, 2006'da %65'e dustugunu goreceksiniz.

Dolar Kuru 2002'den Bu Yana Sabit Olsaydi...


Ama diyeceksiniz ki buyume rakamlari hormonlu. Niye mi? Cunku dolar kuru olmasi gerekenden dusuk. Malum, yuksek faiz dusuk kur politikasinin sonucu. Dolar kuru "gercek" degerine kavussa, borcumuz artacak.

Acaba oyle mi? 2002'deki ortalama dolar kuru 1.52 idi. Amerika ve Turkiye arasindaki enflasyon farki gozonune alindiginda bugunku deger 2.08'e denk geliyor.

Bu durumda
  • Milli gelirimiz dolar cinsinden 400 degil 277 milyar olurmus.
  • 2002-2006 arasi artis ise 217 milyar degil 94 milyar.
  • Demek ki dolar yukselince, milli gelir (dolar cinsinden) dusermis.
Peki sirf dusen milli gelir mi? Degil. Dolar cinsinden hesapladigimiz ic borc miktari da duser. Ic borcun icindeki, dolar cinsiden veya dolara endeksli kismi cikartirsak (ki toplam ic borcun %12'si boyle), geriye kalan kismi dolar cinsiden hesaplayip dolar cinsi ic borca ekliyoruz.

Ne oldu?

Dolar Kuru 2002'den Bu Yana Sabit Olsaydi...



  • Ic borc 175 milyardan 128 milyara dustu. 2002-2006 arasi artis eskisi gibi 76 milyar degil, 29 milyar oldu.
  • Dis borc zaten dolar cinsinden oldugu icin hesapta bir degisiklik olmadi.
  • Sonucta toplam kamu borcu (dolar yukselince) 260 milyardan , 214 milyara dustu.
Ozet olarak dolar kuru reel olarak 2002 seviyesinde kalsaydi, milli gelir 94 milyar dolar, toplam kamu borcu ise 29 milyar dolar buyuyecekti. Milli gelirdeki artis (%52) kamu borcundaki artistan (%16) fazla olacakti.

Tabii bizim kose yazarlarimiz, dolar cinsinden milli geliri soylemekte israr eden iktidari elestirmesini biliyorlar, "dolar dusuk olmasaydi milli gelir daha az gozukecekti" diyorlar. Haklilar.

Ama kendileri lira cinsi borcu, dusuk kurdan dolara cevirip"4 senede, onceki 80 sene kadar borclandik" demekten cekinmiyor. Neden sira borc hesabina gelince dusuk kur kullaniliyor da, milli gelire gelince kur yukseltiliyor?

Dolar dusmeseydi bile kamu borcunun milli gelire orani dusecekti. Ama daha az dusecekti. %65 degil, %77 olacakti. Demek ki kamu borcundaki dususun 24 puani buyumeden (ve faiz disi fazladan), 12 puani ise kurdan dolayi. Read More!

"Gerçekçi"lik meselesi

Uğur Gürses TCMB kökenli, çoğunlukla aklı başında yazılar yazan, teknik yönü kuvvetli, sürekli takip ettiğimiz bir yazardır. Zaman zaman kendisinin yazdıklarına itiraz etsek de keşke Uğur Gürses gibi 3-4 yazarımız daha olsa.

Yağımızı çektikten sonra (!) sadede gelelim. Bugünkü Radikal gazetesinin manşeti “MHP, CHP, DP tutarsız AKP ise gerçekçi değil” şeklinde idi. Altında da “Muhalefetin ekonomik programlarındaki vaatler çelişkili. AKP'nin 2013'te 800 milyar dolarlık milli gelir hedefi için yıllık yüzde 9.5'lik büyüme gerekiyor.” (bkz. yüzde hesaplama)

Bu yazı ile ilgili Uğur Gürses’le aramızda aşağıdaki gibi bir diyalog geçti. Daha sonra tartışmaya blog yazarlarımızdan ekodok da katıldı. Maillerin hepsini aşağıya aktarıyorum. Bundan sonra, sayın Gürses’in ekleyeceği bir şeyler daha olursa bunları da yazıya hemen ekleyeceğim.


Sayın Uğur Gürses,
Ben Ekonomi Turk blogundan Barış. Bir sorum olacak, sizi rahatsız ediyorum.
Bugünkü (6 Temmuz 2007) Radikal Gazetesindeki yazınızda belirttiğiniz 800 milyar dolarlık milli gelir hedefi için “yüzde 9.5”lik büyüme rakamına nasıl ulaştığınızı öğrenebilir miyim mümkünse? Bu tür rakamlar ilgi alanımıza giriyor biliyorsunuz.

Not: Cevaben gönderdiğiniz mailin (şayet gönderirseniz) bloğumuzda yayınlanmasını istemiyorsanız lütfen belirtiniz.

Saygılar
Barış


From: Ugur Gurses [mailto:ugurses@yahoo.com]
Sent: 06 July 2007 13:03
To: Baris
Subject: Re: yuzde 9.5 meselesi

Barış Bey ve blog okurları,

Doğrusu, "yüzde 9.5'in üzerinde olması gerekiyor" idi. Malum yer kısıtı nedeniyle sayfaya girerken bazı cümleler kısaltılabiliyor. 2006'daki 400 milyar dolardan, 2013 yılındaki 800 milyar dolara ulaşmak için yıllık yüzde 10.5 gibi net bir büyümeye ihtiyaç var. Ancak biliyorsunuz, kur değerlenmesi ile dolar bazında hesaplanan GSMH yüksek çıkabilir. Bunun için "temkinli bir hesaplama ile" yüzde 9.5'in üzeri telaffuz edildi.

Durum budur.

İyi dileklerimle,
Uğur Gürses


Baris wrote:

Uğur Bey,

Cevabınız için teşekkür ederim. Ancak ben sorduğum sorunun cevabını alamadım. Kusura bakmayın ama yüzde 9.5 hatta üstü gerekir çünkü yüzde 9.5’tan düşük olmamalıdır şeklinde özetlenebilecek bir cevap vermişsiniz. Simdi benim kafamdaki soru çiftleşti. 9.5 ve 10.5 rakamlarına nasıl ulaştınız? Bu bir kural mıdır yoksa varsayımlarınız nelerdir? Daha acık sormam gerekirse, USD cinsi GSMH üzerinden yorum yapmak istiyorsanız ve Amerikan ekonomisinden bahsetmiyorsanız, reel büyüme oranı, GNP deflatorü ve kur değişmesi (hadi devalüasyon oranı diyelim) varsayımlarınızın olması gerekir. Öyle değil mi? İşte ben de bu varsayımlarınızı merak ettim. Çünkü bu üç değişken üzerinden yüzlerce senaryo yazmak mümkün, Excel bunu 10 dk’da yapıyor. Ancak siz de biliyorsunuz ki bu senaryoların çoğu sizin deyiminizle gerçekçi olmayacaktır. Ben sizin gerçekçi senaryonuzdaki temkinli rakamları öğrenmek istemiştim. Farkındasınızdır, sizin varsayımlarınızı bilmeden senaryonuzun gerçekçi olup olmadığını bilemeyiz.

Bir de net büyüme oranından bahsetmiştiniz. Kastettiğiniz reel büyüme oranı mıdır, yoksa dolar üzerinden büyüme oranı vs falan mı?

Saygılar,
Baris

From: eko dok mailto:ekodoktor@yahoo.com.tr]
Sent: 06 July 2007 14:01
Subject: Yanıt: RE: yuzde 9.5 meselesi

2006-2013 arası 7 yıllık bir donem. 2006'daki 400 milyar doların 2013'te 800 milyar dolara çıkması için yıllık ortalama büyüme yüzde 10.4 olmalı. Bunun gerçekleşip gerçekleşemeyeceği noktasında isin içine reel büyüme, enflasyon ve kur artışının üçü birden giriyor. Örneğin yıllık ortalama reel büyümeyi yüzde 7, enflasyonu ise yüzde 5 alırsak yıllık cari büyüme yüzde 12.3 olur. Bu durumda 2006'daki 576 milyar YTL'lik milli gelir 2013'te 1.300 milyar YTL'ye çıkar. 1.300'u 800'e bölersek ortalama kuru 1.63 YTL olarak buluruz. 2006 yılındaki ortalama kur 1.44 YTL idi. Demek ki kur gelişmelerinin son beş yıldaki gibi olması halinde 2013'te 800 milyar dolarlık milli gelir pekala mümkün. Bu da 800 milyar dolarlık hedef için hemen gerçekçi değildir yaftasının konulmasının doğru olmadığını gösteriyor.

From: eko dok [mailto:ekodoktor@yahoo.com.tr]
Sent: 06 July 2007 14:11
Subject: Yanıt: Yanıt: RE: yuzde 9.5 meselesi

Ek hesap: Ortalama enflasyon yüzde 7 olursa 2013'teki kur 1.86'da olsa durum kurtuluyor. Bence 800 milyar dolarlık hedefin gerçekleşmesi pekala mümkün.


Baris wrote:

Benim bilgilerim bana eğer yüzde 7 ortalama büyüme başarılabilirse bunun productivity artisi olmadan yapılamayacağını, eğer prdocutivity artışı söz konusu ise (üstelik ABD’deki productivity artışının üstünde ise), o ülkenin parasının değerleneceğini söylüyor. Yanlışsam düzeltin. Bu durumda $800bn gerçekçi değildir tezi bence hiç gerçekçi değildir. Ha ben önümüzdeki bir kaç sene siyasi kaos bekliyorum ortalama büyümenin yüzde 3-4’lere düşmesini bekliyorum o ayrı, ama burada siyasi kaos senaryosu gündemde değil sanırım. Yanlış mı düşünüyorum? Read More!