AKP 4 senede, cumhuriyetin 80 senesi kadar borclandi deniyor. Ne kadar dogru diye merak ettim.
Asagida kamunun borclanmasi gosterilmis (tabii ki dolar cinsinden. Cunku biz kucuk Amerika'yiz).
- 2002-2006 arasi kamunun dis borcu 85 milyar dolar ile sabit kalmis.
- Ic borc 99 milyardan 175 milyara cikmis.
- Toplam kamu borcu 76 milyar artmis. Artis orani %41.
- Ayni donemde milli gelir 217 milyar dolar artmis. Artis orani %119.
Dolar Kuru 2002'den Bu Yana Sabit Olsaydi...
Ama diyeceksiniz ki buyume rakamlari hormonlu. Niye mi? Cunku dolar kuru olmasi gerekenden dusuk. Malum, yuksek faiz dusuk kur politikasinin sonucu. Dolar kuru "gercek" degerine kavussa, borcumuz artacak.
Acaba oyle mi? 2002'deki ortalama dolar kuru 1.52 idi. Amerika ve Turkiye arasindaki enflasyon farki gozonune alindiginda bugunku deger 2.08'e denk geliyor.
Bu durumda
- Milli gelirimiz dolar cinsinden 400 degil 277 milyar olurmus.
- 2002-2006 arasi artis ise 217 milyar degil 94 milyar.
- Demek ki dolar yukselince, milli gelir (dolar cinsinden) dusermis.
Ne oldu?
Dolar Kuru 2002'den Bu Yana Sabit Olsaydi...
- Ic borc 175 milyardan 128 milyara dustu. 2002-2006 arasi artis eskisi gibi 76 milyar degil, 29 milyar oldu.
- Dis borc zaten dolar cinsinden oldugu icin hesapta bir degisiklik olmadi.
- Sonucta toplam kamu borcu (dolar yukselince) 260 milyardan , 214 milyara dustu.
Tabii bizim kose yazarlarimiz, dolar cinsinden milli geliri soylemekte israr eden iktidari elestirmesini biliyorlar, "dolar dusuk olmasaydi milli gelir daha az gozukecekti" diyorlar. Haklilar.
Ama kendileri lira cinsi borcu, dusuk kurdan dolara cevirip"4 senede, onceki 80 sene kadar borclandik" demekten cekinmiyor. Neden sira borc hesabina gelince dusuk kur kullaniliyor da, milli gelire gelince kur yukseltiliyor?
Dolar dusmeseydi bile kamu borcunun milli gelire orani dusecekti. Ama daha az dusecekti. %65 degil, %77 olacakti. Demek ki kamu borcundaki dususun 24 puani buyumeden (ve faiz disi fazladan), 12 puani ise kurdan dolayi.
3 Yorum Var.:
güzel analiz.
fakat bu analizi geçen gün ben de yapmıştım, çok orjinal gelmedi yani :)
ekonomitürk okuya okuya kendimi geliştirmişim demekki, bu vesileyle teşekkür edeyim.
Şimdi bazı yazılar var bu sitede, böyle birsürü grafik, teknik terim formül filan, onları anlamıyorum.
Yazıları sınıflandırsanız şöyle A-B-C diye. Ben A kurunu bitirdim hamdolsun. B-C kurlarında da kullandığınız kavramları sembolleri filan tanımlarsanız benim gibi cahiller için minnettar olurum.
iyi çalışmalar...
"Olmaz Maykıl Ben de Borç Aldım!"
3 yaşındaki çocuğunuz küçücük parmağını güneşe doğru uzatıp gözlerini kırpıştırarak "Aaa, benim parmağım güneşten daha büyüüük!" derse gülümsersiniz. Şimdi bazı köşe yazarları (ekonomist olmadıkları halde) Türkiye'nin 400 milyar $'ı aşan borcu olduğunu ve son 4,5 yılda cumhuriyetin ilk 80 yılındaki kadar borç yapıldığını yazıyorlar. Gülemiyoruz, ağlamaklı oluyoruz.
Borçlarla ilgili çok sayıda analiz yapabilir, çok değişik açılardan inceleme ve tespitlerde bulunulabilirsiniz. Ancak, şu ikisi ekonomi, finans ve makuliyet çerçevesine sığmaz:
1. İç borçlarla dış borçları toplayıp Türkiye'nin 400 küsür milyar $ borcu var diyemezsiniz.
2. Farklı tarihlerdeki borç stoku rakamlarını nominal olarak karşılaştırarak o tarihten bu yana şu kadar borç yapılmış diyemezsiniz.
Bunları açıklamama gerek yok. Yazarken bile utandım; birileri eski zamanların meşhur deyimlerinden alaycı bir "herıld yani!" çekecek diye çekindim doğrusu. Az çok bu işleri bilen, ekodiyalogculardan ekonomici eski müsteşarlara kadar pek çok kıyı-köşe yazarlarından ses gelmediğini görünce yazmaya tevessül ettim. Yoksa hepimiz biliriz çocuğumuzun ışığa doğru uzattığı o küçücük şeyin güneşten büyük olmadığını.
Not: Borç analizlerine yeni bir bakış(!) getiren ekibin içinde benim gözüme çarpanlar son bir hafta içindeki yazı ve konuşmalarıyla; Şükrü Kızılot, Tufan Türenç, Emin Çölaşan, İlhan Kesici.
Merhaba Densiz bey,
Sizin yazınız benim blogda da tartışma konusu ediliyor ve şöyle bir soru gelmiş, Bülent bey aslında buraya yollasa daha iyi olurmuş ama ben onun adına aktarmış olayım.
Selamlar.
FST, İzlenimler
------------------
Ekonomist bey, ben ekonomist degilim ama verdiginiz linkteki ‘gelin simdi kurla oynayalim’ isinin yapilma sekli pek olacak gibi birsey gelmedi bana. GSYIH’in icinde yabanci para cinsiden olan hareketlerin yerli paraya cevrilmesi ile bulunan terimler de yok mu dis ticaret rakamlari filan gibi? Oyleyse, degisik kur fazedildiginde o rakamlar oyle hesap edilmez herhalde? Yani GSYIH’in tamamen yerli para cinsiden hesap edilen kismina, yabanci parayla olan hareketlerin bir kurdan yerliye cevrilmis hali eklenip son GSYIH rakami bulunuyor ama ondan sonra ‘kur soyle olsaydi’ denip butun toplam baska bir kurdan cevrilmis. Soyle basitce:
G = GSYIH (YTL ile)
Y = YTL ile yapilan ve olculen hareketler
D = doviz ile yapilan ve olculen hareketler toplami
K1= yayinlanan rakamlarda kullanilan kur
K2= yeni hesap yapilirken kullanilan kur
Tek doviz cinsi ve kuru oldugunu farzdelim (ki o da dogru degil)
G1 = Y + D*K1 (bu ilan edilen)
G2 = Y + D*K2 (bu ‘olsaydi’ kurundan rakam)
G1′i alip orada yapildigi gibi K2′den dolara cevirdiginiz zaman ne oluyor? Su:
G1/K2 = Y/K2 + D*K1/K2
Halbuki G2′yi K2′den hesaplayarak dovize cevirsek olacak olan su:
G2/K2 = Y/K2 * D
Bu K1 K2′den ve D sifirdan farkli olduguna gore bunlar birlerine esit degil ki? ‘D’ ile gosterilen miktar sifir degil, pozitif veya negatif olmasina bagli olarak o hesapta sapma yonu degisir. Yani ben anlamadim o hesabin oyle yapilmasinin niye makul oldugunu. Kur degisik olsa zaten o rakamlarin oyle olacagina da inanmiyorum o ayri.
Hatam varsa duzeltin lutfen. Neyi yanlis anladim?
Bülent Murtezaoğlu
Yorumun linki
Yorum Gönder