Greenpeace’in websitesinde birazcık beyni olan insanların 3 nanosaniyede ne kadar mesnetsiz olduğunu görebileceği argümanlar yer alıyor. Bunlara argüman demek aslında argüman kelimesine hakaret etmektir. Daha önce Nükleer Enerjinin Zararları: Çevrecilerin Termik Santral Desteği başlıklı yazıda Greenpeace’in şu sözlerini gündeme getirmiştik:
Tek işlevi elektrik üretmek olan nükleer santrallerin, doğalgaz kesintisi durumunda ısınma ve endüstriyel ihtiyaçlara karşılık verebilmesi imkansız.Bu sözlerin savunulacak bir tarafı yok, Greenpeace’in ne kadar art niyetli olduğunu oldukça açık bir biçimde gösteriyor. Daha önce nükleer enerjiyi desteklediğimi ve Türkiye’nin bir çok verimsizlik ve israfı da beraberinde getirmesine rağmen nükleer enerji teknolojisini elde etmesinin vaktinin çoktandır geldiğini belirttim. Türkiye 2008 senesinde dünyanın cari açığını veriyordu. Cari açığı azaltmanın en doğru yollarından bir tanesi de nükleer enerjiye geçerek dışarıdan ithal ettiğimiz karbon bazlı enerji miktarını azaltmaktır. Stratejik olarak bu yeteneğimizin olması lazım.
Öte taraftan yenilenebilir enerji konusunda da büyük sübvansiyonlar vermeden beceri kazanmanın yollarını aramalıyız. Bu konuda Hintli Suzlon oldukça başarılı bulduğum bir strateji izliyor. Hindistan Türkiye’den daha yoksul, az gelişmiş ve daha fazla üç kağıtçılığın ve adam kayırmanın gözlendiği bir ülke olmasına rağmen teknolojik olarak Türkiye’nin ilerisindedir. Geçen sene biz %5’den fazla küçülürken, Hindistan %9 hızıyla büyüyordu. Nükleer teknolojiye sahip Hindistan aynı zamanda dünyanın en büyük rüzgar enerji türbin üreticilerinden bir tanesine sahip. Bunu da batıdaki şirketleri ve beraberinde teknolojilerini satın alarak ve bunları Hindistan’ın düşük işçilik ücretleriyle birleştirerek başardı. Türkiye’deki vizyonerler de gidip aynı fiyata çikolata üreticisi Godiva şirketini alma “vizyonunu” gösterdi. Petrol fiyatları arttıkça muhtemelen insanların çikolataya olan talebi de artacaktır!!!
Greenpeace gibi gönüllü çevreci kuruluşlar “nükleer enerjiyi nasıl engelleriz” diye düşüneceklerine “nasıl daha güvenli ve ülke menfaatlerine daha uygun bir nükleer enerji yapılanması yaratırız” diye düşünmedikleri sürece 70 milyonluk ülkede ancak 70 bin kişinin desteğini kazanabilirler. Etrafımızda bir sürü ülke nükleer santral işletirken bizim nükleer enerjiye “ya bir kaza olursa” şeklinde bir korkuyla karşı çıkmamız rasyonel değildir. Burnumuzun dibindeki ülkelerdeki antika nükleer santrallerde bir kaza olmuyorsa bizde olma olasılığı da çok düşüktür. Kaza olursa da komşularımızda olur. O durumda da çeyreye yayılan radyasyon “ya Türkiye nükleer santral inşaa etmemiş, biz oraya yayılmayalım” demeyecektir.
Çernobil Faciası
Nükleer Kirlilik
3 Yorum Var.:
çok güzel bir değerlendirme, elinize sağlık.
Gecen gün Kıbrıs Şehitlerinde yakaladılar başladılar anlatmaya..
Gerçi tek başıma olsaydım dinlemezdim de arkadaşım konusunca elimden birşey gelmedi..
Dediğiniz gibi dedikleri neresinden bakarsanız bakın mesnetsiz oyle şeyler soylediler ki ancak salak olmak inanmak için..
Mesela dediklerinden biri 14 yılda kurulabildigi (olabilir baya buyuk yapı ve teknoloji olunca dogru olabilir) ama bu 14 yıl sonra onu sadece 35 yıl kullanabilecegimiz ondan sonra asla kullanamayacagımız (Allah Allah dedim içimden eh birazda olsa yatırım nedir geri donusu nasıl olmalıdır anlarızda kim 100milyonlarca doları sadece 35yıl için heba eder..Avrupalı her 35yılda bir santral kurup duruyo demekki) ve bunun sonunda enerji ihtiyacımızın sadece %1 ini evet %1 ini karşılayabilecekmişiz(ne salak insanlar su batılılar zamanında nukleer yuzunden ne kazıklar yemişler nasıl zengin oldu bunlar:)
Arkadasım biraz zorlayıp bunun turkiyede yapılmasını istemeynlerin Rus Mafyası oldugunu cunku bize dogalgaz sattıklarını ve buyuzden onlara baglı kılmak istediklerini anlattı..Kızcagızın verdigi cevap samimiydi belki kendisi gibi iyi zannediyordu kimbilir aynen sunu soyledi "Onlar Çerbonili çok iyi biliyorlar Nukleer enerjinin ne kotu oldugunu bildiklerinden istemiyorlardır" :D:D:D:D:D
Ne humanist insanlarmış şu Rus Mafyası :D:D:D:D:D:D:D:D
greenpeace'in yapısı gereği ciddi anlamda politik bir yapıya sahip olduğu inkar edilemez. ama onlarda kendi taraflarından bakmaktalar, bi ülkenin kalkınması çokta umurlarında değil (çalışanları çoğunluğu sürdürülebilir kalkınma konusunda hem fikir-benim görüşüm), sadece tehlike ihtimalini sıfırlamak amaçları ki bu tehlike her zaman vardır ve başka ülkelerdekilerde oralarda uğraşmaktalar.
bu hareketi tamamen boş bir tavırdan ibaret saymadan önce türkiyenin politik ve kurumsal yapısını, egemen yapının nasıl taraflı davrandığını, ekonomik aktivitelerinin işleyişini göz önünde bulundurmak gerek. onlarla birlikte bence bu itiraz anlam kazanıyor. haklılığını ispat etmek için araya kirli çamaşır sıkıştırmaları politik bir yapı olmalarından kaynaklanmaktadır.
enerji konusunda greenpeace'e laf atarken, greenpeace gibi politik olmamak için daha spesifik kurumsal mevzulara laf atmak gerekir. örn: epdk'nın bireysel biodizel üretimlerini engellemesi, neden iktidarın nükleer yerine yenilenebilir enerji kaynakları için yatırım yapmadığı (ki hem daha fazla iş gücü, hem teknolojik kalkınma hem de uzun vadede bağımsız ve ücretsiz enerji demek bu) gibi meselelere laf atmak gerekir.
bir de nükleer enerji demek enerjinin tekelleşmesi demek ve devlet elinde. nasıl bir liberal bu konuda ilkelerden farklı düşünebilir?
Yorum Gönder