Borsa, IMF ve Dokuz Kadin


Mart ayi sonundan bu yana tum dunya borsalarinda yukselis surerken, son donemde Turkiye piyasalari goreceli olarak guclu performansiyla dikkat cekiyor. Bircok ekonomiste gore Turkiye artan butce acigi, issizlik ve bir turlu imzalanmayan IMF anlasmasi nedeniyle fazlasiyla kirilgan bir yapida. Yine bu ekonomistlerin bircogu artik IMF anlasmasinin olmayacagini dusunuyor. Bu yuzden onlara gore IMF spekulasyonu ile borsanin yukselmesi tam bir sacmalik. Ekonomi konusunda hakli olup olmadiklarini zaman gosterecek, fakat ne yazik ki onlar ve onlara inanip pozisyon olan yatirimcilarin bugunku kaybi buyuk.

Komünizm nedir    iktisat Nedir  Devlet Üniversiteleri  Eğitim Nedir  Dejavu Nedir  Bilgi Nedir  Wifi Nedir    Teknoloji Nedir
IMF'i bir kenara koyalim. Oncelikle bankacilik sistemi krizden en az hasar goren ulkelerdeniz. Bu en buyuk artimiz. Bankalarimiz yurtdisinda batik varliklarda para kaybetmedigi gibi, bilancolarinin diger tarafinda ise yurtdisi kaynaklari ve kaldirac oranlari bircok ulkeden dusuk ve saglikli oldugu icin fazla sorun yasamadilar. Bu konuda bolgemizde ayni kategoride yer aldigimiz Dogu Avrupa ulkelerinden cok daha avantajliyiz. Kamu maliyesi tarafinda, aslinda krize kadar Ekonomix'in tabiriyle kenara yeterince para konuldu. Biz borcsuz ve zengin bir ulke olmadigimiz icin, kenara koydugumuz paralar ile (yaratilan yuksek duzeyde faiz-disi butce fazlalariyla) borc dondurme oranlari azaltilip, toplam borcun milli gelire orani dusuruldu. Boylece su an yapilan harcamalar icin bir miktar yer acildi. Ustelik bizde yapilan harcamalarin tamamina yakini tesvik kaynakli iken, birçok ülke ayrıca kurtarmak zorunda kaldığı şirketler yüzünden ekstra bütçe açıklarıyla karşı karşıya. Tüm bunların üstüne, Rusya gibi hammadde ihraç eden ülkelerin bütçeleri bir darbe de düşen emtia fiyatlarından alırken, biz ise tersine düşen fiyatlarla cari açığımızı küçülttük. Bu artılarımıza rağmen, sanayimizin ihracat ağırlıklı olması sonucu üretimde ve istihdamda ciddi kayiplar yaşadığımız da bir gerçek. Fakat ekonominin tumune bakacak olursak, ihracatimizin milli gelir icindeki agirligi bircok ulkeden dusuk. Bunun anlami, ic tuketimin canlanmasi halinde dis talep daha yavas toplarlansa da ekonomimiz bircok ulkeden daha hizli buyuyecek. Yine bir baska avantajimiz tuketici ya da hanehalki servetinde yurtdisinda oldugu gibi (hisse senedi yada konut fiyatlarinn dusmesi nedeniyle) onemli bir kayip olmamasi. Tersine, hanehalki elindeki dovizler deger kazandi. Güven bunalımının da yavaş yavaş aşılabileceğini düşünürsek, tüketim için önümüzdeki dönemde en önemli negatif kısa zamanda çözümü zor olan issizlik.

IMF'i resime burada dahil edebilriz. Tuketimin ve yatirimin canlanmasi icin guven olusumu saglanmali ve kredi buyumesi yeniden baslamali. IMF anlasmasi bankalarin kaynak bulma kaygilarini azaltarak yeniden kredi vermeye baslamalarini saglayabilir. Yatirimlar için de önemli bir güvence olacağı kesin. Diğer yandan hukumetin one surdugu "ben IMFsiz de yapabilirim" tezi de dogrudur. Elbet yapabilirler, dondurebililer. Zaten su an kimsenin para bulamayiz, bu borcu donduremeyiz vs. diyerek IMF'yi istediğini sanmiyorum. IMF'e muhtac hale geldikten sonra bir anlasma yapilmasinin etkisi buyuk olasilkla negatif olacaktir. Mesele su an muhtac olmaktan cok, bir cipa olusturmak. Yine hukumetin bu rolu ustlenmesi icin aciklamayi planladığı orta vadeli plan ancak reformlarla desteklenirse kredibilite kazanabilir. Ama bu da IMF anlasmasinin aksine zaman alacaktır. Buna rağmen, hükümet IMF'siz yolu tercih edecekmiş gibi gözüküyor; diğer yandan da IMF ile görüşmeler sürüyor mesajllarını göndermeye devam ediyor.

Türkiyenin durumu böyle. Simdi kendinizi tum dunyda gelismekte olan ulke borsalarinda yatirim yapan bir fonun "rasyonel" bir yoneticisinin yerine koyun. Varsayalim ki Turkiyedeki pozisyonunuzu ekonominin bugunku durumu ve IMF ile anlasma beklentinize gore gozden gecirmeniz ve bu beklentiye gore bir pozisyon almaniz gerekiyor; ya alim yapacaksiniz ya da satip cikacaksiniz. IMF konusunda surekli celiskili aciklamalar geliyor ve anlasmanin olma ihtmalini %50-50 olarak görüyorsunuz. "Insider" degilsiniz (bir bakana tel. acip IMF ile imzalayaca misiniz kardesim? diye soramiyorsunuz). Hangi pozisyonu alirsiniz?

Anlasma olmayacak, ben satarim diyorsaniz sunu kabul ediyorsunuz: Karar verdiginiz t anindan sonra hisse fiyatlari o kadar cok dusecek ki bir IMF anlasmasi oldugunda gerceklesebilecek sert yukseliste bile sattiginiz fiyatin altindan alim yapabileceksiniz. Pozisyondan kar edebilmeniz icin (I) yatirimcilarin cogunun anlasma olmayacagini dusunmesi (II) anlasma olmamasi durumunda ekonominin cok daha kotu olacagini dusunup satis yapmasi gerekiyor. Ilk sik konusunda anlasma olacagina inananlar ve inanmayanlarin sayiisi esit olsa da, bazi yatirmcilar anlasma olmasa da Turkiyeyi sağlıklı bulduğundan bugün için azınlıkta kalma ihtimaliniz yüksek olacaktır. Ayrica hukemetin piyasada IMF beklentisini canlı tutmanın meyvelerini bir kenara bırakıp, "IMF ile kesinlikle anlasma yapmiyoruz" demesini bekleyecek kadar saf olduğunuz da söylenebilir. Zira, böyle bir açıklama gelmediği sürece, t anından itbaren IMF anlaşması oyuncular tarafından sürekli speküle edilecek ve fiyatlar bu beklenti ile yukarı gidecektir.

ABD'de de, Buffet "9 kadini ayni anda hamile biraksaniz 1 ayda bebek üretemezsiniz" dese de, piyasalar 9 ay sonra doğacak çocukları şimdiden kutlamayi seviyor. Daha arabesk bir ifadeyle, 9 kadin birden hamile kalınca daha da yükselen, sağlıklı bir bebek doğma ihtimalini seviyor...

Bu konu ile diger alakali bir yazi ise Borsa Nasıl Oynanır? En Sağlam Tüyolar baslikli yazimizdir.

2 Yorum Var.:

vanmemet dedi ki...

Liberal ağızların bu krizden diğer ülkelerden bağımsız tek başımıza çıkabilecek gücümüz var gibi sözler söylemesi gerçekten kahve muhabbetinde ülke kurtarmak gibi.
HBR (Harward Business Review) un hazıran sayısının editör yazısını bir okuyun. Amerika gibi asla yıkılmaz çok güçlüdür denilen ülkede insanlar iş dünyasına güvensizliğin doruklara çıktığını düşünüyorlar. ve güvensizlik "ekonominin tanrısı" devlete birşey yapması gerektiğini söylüyor. o da liberal (!) bütün aktiviteleri sınırlandırıyor giderek. amerikada güven sorunu varsa bu ülkede ticaret yolları değişeliden beri (15-16 yy) zaten kimse kimseye güvenmiyor. bir anda nasıl güven sorunu hemen hallolacak? tekbir getirip insanları allahın düzenine mi davet edeceksin? ve hala güvenmeyenleri münafık olmakla mı suçlayacaksın? git ve rakamlara boğma kafaları. rakamların göreceli trendinden daha ciddi sorunları var liberal dediğin fakat asla liberal olamayan düzeninin.

syzer dedi ki...

orta vadede güven veren bir program olsa imf anlaşmasına gerek olmadığına inanıyorum ama hükümet böyle bir program yapacakmış gibi durmuyor.Mesela son teşvik paketi,maliyeti sorulduğunda düzgün bir cevap verilmemişti 2011 yıllında seçim olmasından dolayı bütçe hakkında olumsuz beklentiler var.Yatırımyaptaki haftalık raporda(22.06.2009) hükümet büyümeyi kendi başınabırakmak istemediğini ve bugünkü büyümeyi arttırmak için gelecekteki büyümeden çaldığını söylüyor.
Reel ücretlerde de düşüş yaşanıyor,acaba iç talepte toparlanma nasıl olacak?