Radyoaktif Maddeler ve Elementler

Nükleer santraller ve beraberinde getirdikleri tehlikeler konusunu irdelemeden önce işin çekirdeğine inip neler oluyor anlamaya çalışalım. Çekirdeklerinde çok sayıda proton ve nötron bulunduran atomlarda proton nötron dengesizliği nedeniyle radyoaktivite oluşuyormuş. Periyodik tabloda atom numaraları 89 ile 103 olan elementlere radyoaktif elementler deniyormuş. Bunlar sırasıyla aktinyum, toryum, protaktinyum, uranyum, neptünyum, plutonyum, amerikyum, küriyum, berkelyum, kaliforniyum, aynştaynyum, fermiyum, mendelevyum, nobelyum, lavrensiyum imiş. Radyoaktif maddeler üç çeşit ışın yayarak radyasyon denilen hadiseyi gerçekleştirirler. Bunlar alfa, beta ve gama ışınlarıdır. (Kaynak)

Alfa parçacıkları yayan radyoaktif maddeler çok kısa mesafeleri katedebiliyorlarmış ve bir kağıt sayfası veya cildimiz bunlardan korunmamız için yeterli oluyormuş. Bunlar ancak yutulduğu zaman insan sağlığına zarar verebiliyormuş. Beta parçacıkları yayan radyoaktif madde veya maddeler ise biraz daha uzağa kadar gidebiliyormuş ve aliminyum folyö gibi bir engel bunları durdurmak için yetiyormuş. Radyoaktif elementlerin yaydığı en tehlikeli ışın gama ışınlarıymış ve bunları durdurmak için kurşun, beton, çelik veya su gibi engeller kullanmamız gerekiyormuş. Bu yüzden nükleer santraller su kenarlarına yapılıyor ve büyük beton bloklar kullanılıyormuş. Nükleer santrallerde, nükleer reaktörlerin dibinde çalışan işçiler bahsettiğimiz koruma önlemleri sayesinde her sene sadece 300 milirem radyasyona maruz kalıyorlarmış. Bu miktar 5000 miliremin üzerinde olmadığı müddetçe sorun olmuyormuş.

Komünizm nedir    iktisat Nedir  Devlet Üniversiteleri  Eğitim Nedir  Dejavu Nedir  Bilgi Nedir  Wifi Nedir    Teknoloji Nedir

Nükleer santrallerin dibinde oturanlar ise her sene sadece 1 milirem ekstra radyasyona maruz kalıyorlarmış. Nükleer santrallerin içi ve dışı güvenli olabilir ama peki radyoaktif atıkların taşınması esnasında toplum sağlığı tehlikeye atılmıyor mu diye sorabilirsiniz. Radyoaktif madde taşıyan variller bir çok değişik katmanlı özel metallerden yapılıyormuş ve halkı radyasyona karşı koruyormuş. Eğer radyoaktif madde taşıyan kamyonlardan bir tanesi sizin 30 metre yanınızdan 25 km hızla geçerse ve bu işlemi 2500 defa yaparsak maruz kalacağınız radyasyon miktarı 1 miliremin altında imiş. Doğal kaynaklardan biz bu kadar radyasyonu bir günde alıyoruz, 2500 kamyonun sizin yanınızdan geçmesi ise bir yıldan fazla bir süre alıyor. (Kaynak: DOE)

5 Yorum Var.:

Hüseyin MEÇO dedi ki...

ucuz ve sağlıklı enerjiye ihtiyacımız var.1987 lerde bilindiği üzere çernobil olayı yaşandı.yağmurlardan doğu karadeniz fazla trakya az etkilendi.bu bölge ürünleri zararsız dendi.kimileride 20 yada 25 yıl sonra kanser vakaları artacak dedi.tam yıllarındayız.kanser vakaları domuz gribinden kat kat fazla.karadenizli arkadaşlarım şimdi kanser yada kanserden öldüler.hala katiyetle bilgilendirilmiyoruz.ölümler sürüyor.buna ne diyorsunuz.
lütfen cevap istiyorum.

laland dedi ki...

Çernobil, modern santrallerdeki güvenlik sistemlerine sahip değildi, zaten sahip olduğu sistemler bile kaza gününde devre dışı bırakılmıştı.
Bu bir yana Çernobil'in en büyük zararı belki de insanların ruh sağlığına oldu. Yeni yapılan araştırmalar, korkulanın başa gelmediğini gösteriyor. Karadeniz bu durumdaysa, faciadan çok daha fazla etkilenen Doğru Avrupa'nın kırılması gerekiyor.
Benim kanaatim, nükleer enerjideki tehlikeyi kabul etmekle birlikte fakirliğin çok daha fazla ölüme neden olduğu.

Hüseyin MEÇO dedi ki...

tahsin bey,
çernobil sonrasında yaşadıklarımızı fakirlikliğe bağladığınız için teşekkür ederim.

o dönemlerde iskandinav ülkeleri 2 yada 3 sene gıda ve içeceğini tamamen tehlikesiz yerden karşılamıştı.
doğu avrupa ülkeleri hk. bilgim yok.

cahitoz dedi ki...

Nükleer Santraller'in su kenarında kurulmasının ana sebebi, çok buyuk miktarda suya ihtiyaç duymalarından...

Nukleer santraller çok büyük miktarda ısı enerjisi üretir. Bu ısı suya aktarılıp Buhar oluşturulur ve buhar türbinlerinin dödürülmesinde kullanılır.

Kalan buhar atmosfere salınır ve buda reaktörlerdeki bacalardan çıkan gazdır....

laland dedi ki...

Ekonomik büyüme için enerji gekerekiyor. Şu andaki en ucuz enerji kaynakları da fosil yakıtlar ve nükleer.
Bu yüzden hem fosile hem de nükleere karşı çıkmak ekonomik büyümeyi istememekle aynı. Fakirlikle kastettiğim buydu.