Bilmemek Degil, Inat Etmek Ayip

Faik Oztrak, Milliyet'de yayinlanan "İmalat sanayiinde sürdürülebilirlik sorunları artıyor" baslikli yazisinda diyor ki:

"Tabloda imalat sanayiinde üretimin son dört yılda yüzde 33 gibi oldukça yüksek bir artış kaydettiğini görüyoruz. Buna karşılık, üretimde çalışan sayısındaki artış yüzde 2.5'te kalmış. Yani üretim artışı istihdam yaratamamış. İşgücü yerine makine kullanılarak gerçekleşen üretim artışı sonucunda işgücünün verimi hızla artmış. Sektörde çalışanların [reel] kazançları ise yüzde 2.4 oranında düşmüş (bkz. yüzde hesaplama).
Bu durumda sektörde kârların önemli ölçüde artması beklenir. Ancak bu dönemde reel sektörde kârların da hızla düştüğünü biliyoruz.

Kazanç düşüyor. Buna uyum sağlamak için önce kayıtdışı çalıştırma ve işten çıkarma artıyor. Yine de imalat sanayii kazandırmıyor. İşletmeler tasfiye oluyor. Bizim gibi ekonomiler için sürdürülebilir büyümenin kaynağı olan sanayi büyümesi yavaşlıyor. İstihdam yeterince artmıyor. "

Faik Bey, imalat sektorunde istihdami yanlis bilgilere dayandirmakta israr ediyor, biz de kendisini ikaz etmekte devam edecegiz.

Tutumluluk Nedir    Nükleer Enerjinin Zararları    Nükleer Kirlilik    Nükleer Nedir    Fraktallar    Sosyalizm Nedir

Imalat sanayinde kac kisinin calistigini olcmek icin Hane Halki Isgucu Anketi kullanilir. Bu anket butun ulke capinda, kisilerle yuzyuze anket yoluyla yapilir. Anket sonuclarina gore 2002-2006 doneminde imalat sanayinde calisanlarin sayisi kumulatif olarak %12, yillik ortalama olarak %2.9, seviye olarak da 455 bin kisi artmistir. Ayni donemde calisabilir nufus ise yillik ortalama %1.8 artmis. Yani uretim artisi istihdam yaratmistir.

Faik Bey'in kullandigi Imalat Sanayi anketi ise imalat sanayinde faaliyet gosteren buyuk isletmeleri kapsar. Bu isletmeler, uretilen katma degerin %89'unu, toplam istihdamin ise sadece %24'ine sahiptirler. Bu ne demektir? Anket sonuclarini uretim veya verimlilik konularinda kullanabilirsiniz, cunku toplam uretimin buyuk kismini bu firmalar yapar. Istihdam konusunda ise kullanamazsiniz, cunku istihdamin sadece dortte birini kapsarlar.

Daha fazla bilgi icin bakiniz Enflasyon Raporu 2006-I, sayfa 34. Bu konudaki eski bir yazimiz icin "Siz de mi Faik Bey?"

Firmalarin kar etmedigi konusuna gelince. Asagidaki rakamlar Istanbul Sanayi Odasi'nn yayinladigi 500 Buyuk Sanayi Kurulusu raporundan alinmistir:

Satis basina kar
1994-2001:_______ % 6.0
1995-1998:_______ % 8.9
2002-2005:_______ % 7.2
2005:___________ % 6.4

Su rakamlar ise (3000 binden fazla firmayi kapsayan) TCMB veri bankasindan:

Satis basina kar
1994-2001:_______ % 2.8
1995-1998:_______ % 4.9
2002-2005:_______ % 3.7
2005:___________ % 3.3

Son olarak Faik Bey'in "Bizim gibi ekonomiler için sürdürülebilir büyümenin kaynağı olan sanayi büyümesi yavaşlıyor. İstihdam yeterince artmıyor" sozlerine gelince...

Milli gelir rakamlarina gore sanayi sektoru 2002-2006 arasinda, yani BES yil icinde kumulatif olarak %48 buyudu. Kiyaslama yapmak gerekirse bu rakam 1990-2001 arasindaki ONBIR senenin buyumesine esittir.

Imalat sanayinde istihdam 2002-2006 arasi ortalama yilda %2.9 artti. 1980-2001 arasi artis ortalama %2.2'dir.

Konu dagildi. Aslinda asil amacim Merkez Bankasi tarafindan yayinlanan "Turkiye'de Imalat Sektorunun Karliliginin Gelisimi ve Karliligi Etkileyen Faktorlerin Belirlenmesi" isimli calismanin reklamini yapmakti. OECD'de calisan Rauf Gonenc ile MB Arastirma Bolumunden Gokhan Yilmaz'in ortak bir calismasi.

Bu calismada arastirmacilar, ihracat edilen mallarda ve ic piyasaya satilan mallarda karlilik marji son 10 senede nasil degismistir diye bakmislar. Bu endeksler doviz kuru, fiyat seviyesi, isgucu maliyetleri ve verimlilik rakamlari kullanilarak hesaplanmis. Bir de imalat sektorunde genel kar marjini hesaplamislar. Bu hesaplamada ihracat ve ic piyasa kar marjlarinin agirlikli ortalamasi ile borclanma maliyeti (reel faizler) ve enerji maliyetleri gozonune alinmis.

Ilginc bir calisma. Vaktiniz varsa gidin okuyun. Asagida bu calismada verilen ve kar marjlarinin degisimini gosteren bir grafik bulacaksiniz.



Ince cizgi: Doviz cinsinden isgucu maliyetleri
Kalin cizgi (EPMI): Index of Export Profit Margins (ihrac urunlerindeki kar marji)
Kesik cizgi (DPMI): Index of Profit Margins on Domestic Sales (ic piyasaya satilan mallardaki kar marji)
Kesik-Duz cizgi (GPMI): General Profit Margin Index (ortalama kar marji)

Grafik neyi gosteriyor?

1997-2000 arasinda hem ihracat hem ic piyasa kar marjlari dusmus. 2001 devaluasyonu ile ihracat marji tavan yapmis, sonra goreceli olarak azalmis (demek ki degerlenen Turk lirasi ile verimlilik artisi birbirini goturmus). Su anki seviyesi 1997 ile ayni. Ic piyasa marjlari ise 2001'den sonra, ithal ara mallarin ucuzlamasi, dusuk ucretler ve verimliligin etkisi ile artmaya devam etmis. Son olarak genel kar marjina bakin. Hem ihracat hem ic pazar marjlarinin uzerinde. Neden? Cunku onun hesaplamasinda dusen {reel) faizlerin etkisi de giriyor.

Calismada sektorel bazda da cesitli analizler bulacaksiniz.

4 Yorum Var.:

Adsız dedi ki...

Çok fazla yüzde ve "rakam" kullanmissiniz... Daha da kotusu grafik bile koymussunuz. Bunlar bizim kose yazarlarinin kafasini karistirir. Lutfen domates ve patates kelimelerini kullanarak ornekler turetmeye ugrasin ve kurdugunuz en zor korelasyon "x inerse y hep cikar" seklinde olsun..

Adsız dedi ki...

Tuğrul Bey,

İyi güzel de bu imalat sanayi üretimde çalışanlar endeksinin verileriyle hanehalkı işgücü anketinin verilerinin bu kadar çelişmesini verdiğiniz rakamlar gerçekten açıklayabiliyor mu? İstihdamdaki payları yüzde 24 olsa da imalat sanayiinde istihdam artarken büyük işletmelerdeki istihdamın da artması daha mantıklı olmaz mıydı? Ne yani imalat sanayi istihdamında yaşanan artış sadece küçük işletmelerden mi kaynaklanıyor? Sizce burada imalat sanayi üretimde çalışanlar endeksinin artık eskimiş olması (baz yılı 1997 idi galiba) ve temsil yeteneğini kaybetmesi gibi bir durum da olamaz mı?

Tolga

ahmet dedi ki...

Tuğrul Bey,

Önerdiğiniz çalışmanın anlayabildiğim kısımlarını okudum. Çok titiz bir çalışmanın ürünü olduğu anlaşılıyor. Izniniz olursa iki ufak not düşmek isterim.

Karlilik denince kapasite kullanım oranlarını da dikkate almak gerekir. Firmaların pek çoğu hem içeriye hem de dışarıya çalışmaktadırlar. 2001'deki iç talepdeki ani çöküş kapasite kullanımı dramatik şekilde düşürdü. Aynı yıl ihracat artışındaki zayıflık firmaların iç piyasanın yarattığı boşluğunu dış piyasayla hızlı bir şekilde dolduramadığını göstermiştir.
Emeğin döviz cinsinden maliyetleri düşmüş olsa bile sabit giderlerin aniden zıplaması, firmaları işçi çıkarmaya mecbur bıraktı.

Sonuçta, belki tümüyle ihracata çalışanları hariç tutabiliriz ama genel olarak baktığımızda ihracatın karlılığın artması (sabit giderler bindiği için) söz konusu olamaz.

Ikinci önemli konu, finansal maliyetlerin artışı karlılığı önemli ölçüde etkiler. Bu konu araştırmada göz ardı edilmemiş. Ancak bir noktayı unutmamak gerekir: 2001 yılında firmaların finansmanı önemli ölçüde döviz cinsiden yapılıyordu. Dövizle birlikte faizlerin aniden sıçraması, borsanın finansman aracı olmaktan çıkması, yalnızca iç piyasaya çalışanlar için değil dışarıya da çalışanların karlılığını grafikte görülenden çok daha dramatik ölçüde düşürmüş olabileceğini sanıyorum. 2001 yılında en çok şikayetçi olanların başında ihracatçı firmaların gelmesi ANLAYABILMELIYIZ. Bakın o zamanki ekonomiden sorumlu bakanımız konuyu pek kavrayamamıştı ve bu durum pek çok sorunu da beraberinde getirmişti.

Bu çalışmadaki grafikler durumu tam olarak yansıtıyor mu, pek emin değilim. Bir noktayı da atlamayalım. 2001 yılındaki enflasyon maliyet unsurluydu. Gelirler enflasyon oranında artmadı. Böyle baktığınız 'gerçek' yani firmaları etkileyen reel faizlerin 2001 yılında zirve yaptığını söylemek aşırıya kaçmak olmaz. TL kredileriyle yaşayan küçük firmaların önüne 'katlanan' faizlerin gelmesinin ne demek olduğunu ancak o günleri yaşayanlar bilirler.

Kapasite kullanım oranları ve finansman maliyetleri o kadar önemliki, ihracatımızın TL'nin toplanmasının ardından günümüze kadar çok iyi performans gösterebilmesini bu faktörlere bağlamakta sakınca görmüyorum.

ahmet çavuşoğlu

tugrul dedi ki...

Ahmet Bey,

Haklisiniz. Calismada sadece isci giderleri gibi uretim miktari ile yakin iliskide olan degisken maliyetler gozonune alinmis. Zaten calismanin amaci da karlilik seviyesinden ziyade kar marjlarina bakmak. Sabit giderler de isin icine girdiginde daha dogru bir resim ortaya cikacaktir. Keza doviz cinsi faizler ve kur seviyesi de (borclarin bir kisminin doviz oldugunu dusunursek) ayni sekilde onemli.

Tolga Bey,

Cok guzel bir soru sormussunuz. Bununla ilgili bir grafik post ettim.