Turkishtime'dan Inan Dogan da kitabimizin taslagini gorenlerden ve bizim de kitapda degindigimiz cari acik konusuna deginmis, bizim tanitimimizi yapmis, kendisine Ekonomi Turk kitabinda yazilari olan tum yazarlar adina buradan tesekkur ediyorum. Ama nedense daha once Deniz Gokce ve Ugur Gurses'in yaptigi gibi o da baris'in bir yazisini almis ve kosesine koymus :( Yazilarin cogunu ben yaziyorum ama demek ki en vurucu yazilar baris'tan geliyormus. Kitabimiz hakkinda simdilik sunlar soylenmis:
Borsa Nasıl Oynanır inovasyon nedir Borsa Yorumları Petrol Fiyatları Bilgisayar Nedir
Ekonomi Türk blogu bir kitap yayınlamayı planlıyormuş, bana da taslağını verdiler. Kitabın ekonomiye ilgi duyanlar ve gelişmeleri medyadan takip edenler için vazgeçilmez bir kaynak olacağını şimdiden söyleyebilirim, ama detaylı bir değerlendirmeyi kitabın yayınlanacağı zamana saklıyorum.
Cari acik konusunda da bizim yazdiklarimizdan esinlenerek su satirlar karalanmis:
Ben de yazacak konu bulamıyordum ve cari açık rakamlarına bakmaya karar verdim. Ama önce bir hatırlatma yapalım. 2004 yılından 2008’in sonuna kadar geçen 5 yıllık sürede ülkedeki ekonomist ve köşe yazarlarının neredeyse tamamı cari açığın patlamaya hazır parça tesirli bombadan daha tehlikeli bir problem olduğu konusunda bizleri binlerce defa uyardılar ve ülkenin büyük bir krize doğru sürüklendiğini söylediler. Çoğu zaman yazılan yazıları korkudan olsa gerek yorganımı başıma geçirerek okuyordum. Birikimlerimin yarısını euro’ya diğer yarısını da dolara çevirip krizin geleceği ve benim voliyi vuracağım günleri bekliyordum. Tabii ben derken kastettiğim bu köşe yazarlarının yazılarını okuyan talihsiz kişiler.
Gerçekten de bir dönem ülkemiz yüzde 7 hızıyla büyürken, işsizlik azalırken, bütçe açıkları ve devletin borçluluk oranı gerilerken, borsanın 9 binlerden 59 binlere çıktığı zamanlarda bir çok yatırımcımız eski alışkanlıklardan elde kalan dolarlarını satıp borsaya gireceklerine yabancıların getirdiği dolarları satın alarak bankalardaki döviz mevduatlarını 100 milyar dolara kadar taşıdılar. Krizlerde dolar kuru yüzde 20-30 civarında sıçrasa da krizlerden hemen sonra tekrar düşüp eski seviyelerinin de altına gerileyerek bu kişileri büyük zararlara uğrattı. Enflasyonu da göz önüne aldığınızda bu kişilerin reel getirilerinin Türk varlıkların değerinin beşe katlandığı sürede ekside olduğunu görürsünüz.
Cari açık konusundaki kocakarı hikayelerine dönersek dünyanın son 70 yılda yaşadığı en derin finansal krizde dahi dolar kuru ancak 1,8 seviyesine yükselebildi. Bunun sebebi de doların sadece Türkiye’de değil yurtdışında da yüzde 20’e yakın değer kazanması idi. Yoksa kriz süresince euro kuru çok daha düşük oranlarda arttı. 2008 yılında 50 milyar dolara dayanan cari açığa ne oldu peki? 2009’un ilk sekiz ayında 6,6 milyar dolara düştü.
Gerçekten de bir dönem ülkemiz yüzde 7 hızıyla büyürken, işsizlik azalırken, bütçe açıkları ve devletin borçluluk oranı gerilerken, borsanın 9 binlerden 59 binlere çıktığı zamanlarda bir çok yatırımcımız eski alışkanlıklardan elde kalan dolarlarını satıp borsaya gireceklerine yabancıların getirdiği dolarları satın alarak bankalardaki döviz mevduatlarını 100 milyar dolara kadar taşıdılar. Krizlerde dolar kuru yüzde 20-30 civarında sıçrasa da krizlerden hemen sonra tekrar düşüp eski seviyelerinin de altına gerileyerek bu kişileri büyük zararlara uğrattı. Enflasyonu da göz önüne aldığınızda bu kişilerin reel getirilerinin Türk varlıkların değerinin beşe katlandığı sürede ekside olduğunu görürsünüz.
Cari açık konusundaki kocakarı hikayelerine dönersek dünyanın son 70 yılda yaşadığı en derin finansal krizde dahi dolar kuru ancak 1,8 seviyesine yükselebildi. Bunun sebebi de doların sadece Türkiye’de değil yurtdışında da yüzde 20’e yakın değer kazanması idi. Yoksa kriz süresince euro kuru çok daha düşük oranlarda arttı. 2008 yılında 50 milyar dolara dayanan cari açığa ne oldu peki? 2009’un ilk sekiz ayında 6,6 milyar dolara düştü.
Neyse ben yazinin geri kalanini da asirmayayim, siz Turkishtime dergisinin sitesinde bir zahmet okuyuverin.
1 Yorum Var.:
cari açık o kadar da hafife alınacak bir olay değil.ülke ekonomisi için bu yorumu yapanlar kendi aile bütçelerini yönetirken de aynı mantığı mı kullanıyorlar. yani sattığından daha çok tüketim yaparak akabinde sağdan soldan borç alarak mı günü kurtarıyorlar.
Neticede aynı eylem.
Biri makro boyutta biri mikro.
Eminim ki kendi bütçelerini ülke ekonomisine yaptıkları tavsiyeler paralelinde yönetmiyorlardır.
Bu tespit bana, devletin tüm varlıkları satılsın meali lobi yapan liberal ekonomistlerin ilk fırsatta TMSF medya organlarında astronomik ücretlerle görev alıp nemalanmalarını hatırlattı.
Arpalıktan başkası faydalanırsa kötü kendi faydalanırsa iyi.
Cari açık olayına bir de bu boyuttan bakmak lazım.
Aynı prensipleri ülke ekonomisi için başka kendi ekonomisi için başka değerlendirmek ne kadar dürüst ve mantıklı.
Cari açık konusunun detayından birçok analiz çıkarılabilir ancak körü körüne açığı savunmak torunların geleceğini ipotek altına almak değil mi?
Zaten İnan Doğan da cari açıkta enerjideki dışa bağımlılıktan bahsediyor. Hal böyle iken yeni enerji kaynaklarının bulunması- mevcutların potansiyellerinin arttırılması-yeni ihracat kalemleri bulunması-ihracat teşviklerinin kontrolü-lüks tüketim maddelerinin ithalatına yönelik tedbirlerin alınması-gümrük birliğinden kaynaklanan ülkemiz aleyhine çifte standart içeren uygulamaların AB ülkeleri ile müzakere edilmesi-Çin menşeli eşyaların bizzat AB ülkelerince dolaylı yoldan gümrük birliğinin açıklarından yararlanarak ülkemize pompalanması ve kotaların delinmesi ile ilgili tedbirlerin alınması dururken cari açıkta tehlike yoktur türünden basma kalıp fikirler telaffuz etmek yaratıcılık gerektirir mi tartışılr.
Yorum Gönder