RTE'nin teğet senaryosunu beklentilerin bozulmasını engellemek için ortaya attığına inanmak için epeyce saf olmak lazım. Bu senaryo ortaya atılırken bir seçime doğru yol alıyorduk, bilmem biliyor musunuz? Kaldı ki burada RTE'nin samimiyetine inansak bile yaptığı yine de yanlış. Mahallede bir yangın çıktığını ve üstelik bu yangının sizin evinizin bir köşesine de sıçradığını gördüğünüzde ev halkına birşey yok siz tv izlemeye devam edin mi dersiniz yoksa hadi kalkın şu yangını hep beraber söndürelim mi dersiniz. Sizin dediğiniz gibi bir beklenti yönetimi ancak beklentilerde nedensiz yere bir bozulma olduğunda, ortada yangın yokken birileri yalan veya yanlış yere yangın var diye bağırdığında uygulanabilir. Ortada gerçekten bir yangın varsa beklentileri düzeltmenin yolu yangını görmezden gelmek değil tedbir almaktır.
Türkiye'nin krizden ne ölçüde etkilendiğine gelince. Burada da ölçümü sanayi üretimi verilerine dayandırarak yapmak yanlış. Günümüz ekonomilerinde (ekonomi nedir?) sanayinin payı genelde yüzde 20-30 arasındadır. Karşılaştırmayı gdp rakamlarını kullanarak yapmak gerekir. Sanayi üretiminden ancak daha geriden gelen gdp rakamlarını tahmin etmek için yararlanılabilir. Amerika'nın gdp'si 2008'in son çeyreğinde 2007'nin aynı çeyreğine göre yüzde 0.8 küçülmüş. Bizdeki küçülme ise yüzde 6.2. Şimdi kim daha fazla etkilenmiş oluyor? Tabii burada gelişmekte olan ülkelerde büyümenin de küçülmenin de gelişmiş ülkelere göre daha yüksek olduğunu dikkate almak gerekir ama sonuç yine de değişmez. AKP'nin seçime kadar IMF'yi işine karıştırmadan durumu idare etmeye çalışması nedeniyle Türkiye küresel krizden olması gerektiğinden daha fazla hasar almıştır, gerisi boş laftır.
Hatirlarsaniz AKP yonetiminin 2002-2006 arasinda basarili bir performans ortaya koydugunu burada cok defalar belirtmistik. Ocak ayinda yazdigimiz su yaziya koydugumuz grafik ve tablolara bakarsaniz bu donemde Turkiye'nin %7.2 gibi yakisikli bir hizla buyudugunu gorursunuz. Ayni sure zarfinda Hindistan ekonomisi de %7.6 gibi bir hizla buyurken, balon olusturup sahte canlanma yasayan Amerika ise %2.7 hizla buyuyormus. Bunlari neden soyluyorum? Simdi bu rakamlari baz alarak nereden nereye geldigimize bakacagiz da ondan.
Ekodok'un dedigi gibi bir ekonominin genel durumunu ogrenmek istiyorsaniz buyume rakamlarina bakmaniz gerekir. 2007'den bu yana bizim buyume rakamlarimizdaki bozulmanin nedenini ikiye ayiracagiz: herkesi etkileyen kuresel kriz ve sadece bizi etkileyen faktorler. Sadece bizi etkileyen faktorlerin sorumlulugunun Tayyip de oldugunu varsayacagim (corba da Baykal'in ve askerlerin de tuzu var ama nihai sorumluluk her zaman oldugu gibi ipleri elinde tutanindir).
Ken Fisher Joel Greenblatt Bill Ackman Eddie Lampert David Einhorn Dan Loeb Lee Ainslie John Paulson Stephen Mandel David Dreman
Kuresel kriz buyume uzerine ne kadar etki etmistir? Kuresel kriz herkesi ayni oranda etkilememeli, krizi baslatanlari daha fazla, cevre ulkelerini daha az etkilemeli. Amerika ve Avrupa'da %2'lerde gezen buyume orani krizde trilyonlarca dolar kaybettikleri icin %-6 civarina geriledi. Yani krizi baslatan ulkeleri 8-9 puan civarinda etkiledi. Ote taraftan krizden once %9.5 civarinda bir hizla buyuyen Hindistan 2008'in son ceyreginde %5.3 hizla buyudu; Cin ise %12 civarindan %6.8'e geriledi. Bu demektir ki kriz cevre ulkeleri 5 puan civarinda etkilemis.
2002-2006 arasinda %7 civarinda bir hizla buyuyen Turkiye daha kriz gelmeden 2007'de %4.7 buyume hizina geriledi. Bunun sorumlulugunun tamami Tayyip'indir. Bundan sonra %4.7'den %-6.2'e duserken kaybettigimiz 11 puanlik buyume hizinin ise yaklasik 5 puani kuresel kriz nedeniyledir. Diger 6 puani ise Tayyip'in beceriksizligidir. Yani kriz oncesine kiyasla sucun %55'i Tayyip'indir. 2006'daki guzel performansimiza kiyasla kaybettigimiz 13.5 puanlik buyumenin 8.5 puanlik kismi Tayyip'in sucudur. Yani Tayyip son iki yildir bu ulkeyi adam gibi 2002-2006'da yonettigi gibi yonetseydi simdiki buyume hizimiz %-6.2 yerine %2 olacakti. Arada daglar kadar fark var. Iste bu yuzden biz iki yildir Tayyip'i elestiriyoruz.
Peki krizden cikmak icin ne yapmamiz gerek? Bu sorunun kolay bir yaniti yok. Bedeli bugun odemek istemiyorsaniz ileriki bir tarihte odemeniz gerek. Amerika trilyonlarca dolari sokaga dokerken krizin "bedelini" ileriki yillarda odeme yolunu secmistir. Cin ise gecmiste biriktirdigi paralari kullanarak daha akilci hareket etmistir. Biz krizden once butce fazlasi verip kenara koseye "acil durum fonu" koymadik. Simdi Tayyip'in yaptigi gibi Keynesyen harcamalara girisirsek bunun bedelini daha sonra fazlasiyla odememiz gerekecek. Yani Keynesyen harcamalar bir cozum degil, sadece belli bir bedel karsiligi problemi zamana yayan bir arac.
Buyume hizimizi kalici sekilde arttirmak istiyorsak yapmamiz gereken yapisal degisiklikleri hayata gecirmektir. Bu isler motivasyonla, kurla-faizle bir iki puan oynamakla, uc bes kurus tesvik vermekle olacak isler degil. Simdi bunlarlBorsa Nasıl Oynanır inovasyon nedir Borsa Yorumları Petrol Fiyatları Bilgisayar Nedira ilgili bos yere cene yormak istemiyorum, bir kulaginizdan girecek obur kulaginizdan cikacak. Herkesin derdi "krizi" atlatmak, benim derdim surekli kalici yuksek buyumeyi yakalamak. Bu isler calismadan, uretmeden, icat yapmadan olmaz. Iste bu yuzden Tayyip'le dalga gecmek hem daha kolay hem daha eglenceli.
8 Yorum Var.:
Sayın Ekonomiturk;
2007 yılında üretimdeki düşüşü, AKP politikalarına bağlamışsınız. Şunu sormak istiyorum; AKP 2002-2007 arası ne yaptı da ülke çok büyüdü, ne yapmadı da AKPnin büyümesi yavaşladı?
Hükümet politikaları bir sihirli değnek özelliğine haiz midir? Yoksa gözümüzde çok mu büyütüyoruz?
Ben esas sorunun, sanayideki yapısal sorunlar oldugunu dusunuyorum.. Sen, bile bile katma değeri düşük imalatda inad eder de atıl yatırımlarını sürdürürsen, nasıl kar edebilirsin ki? Hükümet buna ne yapabilir?
Kriz ne kadar tayyip'in sucu bilinmez ama faturanın ona kesileceği kesin. http://www.patronturk.com/ab-ve-kriz-akpyi-silecek
http://kibritcioglu.com/iktisat/blog/?p=1666
yukarıdakii sitede bütün hükümetlerin perfomansını göteren çok güzel bir (MEP)grafik var.
" makroekonomik performansı Ekim 2005′ten başlayarak önce “vasat”a doğru geriledi, daha sonra ise Temmuz 2007 genel seçimlerinden sonra büyük bir hızla düşmeye başlayarak Ocak 2009 itibariyle Kasım 2002′dekinden bile daha düşük bir düzeye inmiş oldu. Bu gerilemenin veya makroekonomik kötüleşmenin, özellikle güz 2008′den bu yana ABD’den dünyanın geri kalan kısmına doğru yayılmakta olan ekonomik krizin de etkisiyle, en azından 2009 yılı ortalarına dek sürmesini bekleyebiliriz"
Sayin 3HH,
Hukumet elindeki mali politika gucunu kullanarak cok seyler yapiyor, yapabilir. Kaldi ki kayitdisi ile mucadele etmemek de hukumetin verdigi bir karar.
Turkiye'de tam anlamiyla isleyen bir hukuk sistemi veya serbest piyasa sistemi oldugunu soyleyemeyiz. Bu da hukumetin sucu. Ipler onlarin elinde, mecliste cogunluk sahibiler, cumhurbaskani da onlardan. Eee, daha ne duruyorlar? Helva yapsinlar.
ekonomix, siz türkiye'de yaşamıyorsunuz sanırım, ancak analiz yeteneğinize güveniyorum. Bütçeden 1) Transfer harcamaları
2) Personel giderleri
3) faiz giderleri gibi hükümetin hiçbir zaman elinde olmayan, geçmişten gelen ve geleceği de etkileyecek olan kalemlerin bütçenin yüzde kaçı olduğunu, herhangi bir hükümetin alabileceği bütün kararların bütçenin ancak yüzde onbeşi kadar bir oranı etkileyebileceğini biliyor olmanız lazım.
ikincisi kayıtdışı ekonominin üzerine gitmemek derken galiba Amerikada yaşamanızın gerçeklerden uzaklaşmanız üzerinde etkisi var. Çok yakın takip etmememe rağmen 1) akaryakıtta ulusal marker 2) akaryakıt istasyonlarına yazar kasa 3) 8000 tl ve üzeri ödemelerin tamamen resmi olması, piyasada hiç kimsenin artık hamiline çek kesememesi gibi konular hakkında fikir sahibi olmadığınızı düşünüyorum.
kayıt dışıyla mücadele bugünden yarına uygulanabilecek kolaycı bir şey olduğunu-olacağını düşünmek-düşündürmek hem sizin hem okuyucularınızın zekasını küçük görmektir.
Hasan Bey,
Bu hukumet iktidara dun gelmedi. Tam 6.5 senedir ulkenin basindalar. O yuzden butcede olan kalemlerin buyuk cogunlugu hukumetin kontrolu altindadir, kontrol edemiyorlarsa bu onlarin sucudur. Eski iktidarlar yeni geldik, koalisyon ortagiyiz, cogunlugumuz yok, cumhurbaskani bizden degil turunden bahanelere siginirlardi zor reformlari yapmamak icin. Bu iktidarin hic bir mazereti yok.
Kayitdisi meselesine gelince Sosyal Guvenlik basligi altinda yazdigimiz eski yazilarimizi okumanizi tavsiye ederim. Bu ulkede 1 emekliye sadece 1.6 calisan bakiyor. Bu rakamin ne anlama geldigini bilmiyorum biliyor musunuz. Bizim bahsettigimiz budur. Vaktim oldugunda bu konuya bir degineyim.
Evet haklısınız Ekonomix. Benim anlamadığım yada anlayamadığım konu. Bakan körlerin hala varoluşu. Herşeğe rağmen bir şartlanma altında herşeyin aslında onların anladıkları gibi kabul edebilmeleri.
Bana bir faydası olmadı Hükümetin yaptığı reformların. Demek ki size bir faydası olmuş. Sanırım faydası olanların sayısı diğerlerine göre daha az. Bu durumda oturup düşünmek gerekiyor..
Neden azınlık değiliz!
Yorum Gönder