Ifade ozgurlugu

Soru:Ifade ozgurlugu herkese caninin istedigini soyleme hakki verir mi?
Cevap: Evet. Nokta.

Reeskont Nedir  Bütçe Nedir  Aritmetik Ortalama Nedir   Hisse Senedi Nedir   Bilanço Nedir   Akreditif Nedir  Tahvil Nedir    Broker Nedir    Portföy Nedir  Tutumluluk Nedir  Varlık Barışı Nedir  Evrim Teorisi Nedir  Reyting Nedir

13 Yorum Var.:

Kadir dedi ki...

Peki yalan söyleyebilir mi ?

Barış yalancıdır desem ?

Ki bunu daha da götürebilirim.

Ki götürenler var.

laland dedi ki...

Yalan söylemek dahi ifade özgürlüğüne girer bence. Hangi sözün doğru, hangi sözün yalan olduğuna kim karar verecek?
Zaten yalan söylediği bilinen bir insanın pek bir inandırıcılığı olmaz.

rustukursad dedi ki...

peki bu yazıya yorum olarak "soylediklerinin sonuçlarına katlanma"yı da eklemek gerekmez mi?

Mister No dedi ki...

Söylediklerinizin sonuçlarına katlanmak derken işin içinde işkence,sürgün,öldürülme dahil durumlar da olabilir.Kontrol manyaklarının,ispiyoncuların,fişlemecilerin,sonuçlarına katlansıncıların şerrinden Manitu bizi korusun.İyi yerlere gelip,toplumu kontrol edemeyesiceler.İfade özgürlüğünü bir defa deneyelim yahu.Buna takoz olanlar sivil kanattan gelmesin en azından.Barış Bey'i tebrik ederim.

Unknown dedi ki...

Soru:Ifade ozgurlugu herkese caninin istedigini soyleme hakki verir mi?
Cevap: Evet. Nokta.

Cevaba cevap : Ha sittir...
Soruya soru : Bu da ifade özgürlüğüne girer mi?

Sınırsız ifade özgürlüğü, insanoğlunun "rasyonel" olduğu varsayımlarda geçerli olabilir... İçinde duygu taşıyan bir varlığın %100 rasyonel olması da beklenemez... Bu durumda sınırsız ifade özgürlüğünün, dünyayı daha yaşanabilir bir yer yapacağını ummak pek gerçekçi gelmiyor bana... Keşke olsa... Ama yasakların da nerde başlayıp nerde bitmesi gerektiği cevabı bilinemeyecek bir soru? Bence ölçü, mevcut durumdan, Barış'ın ifade ettiği duruma doğru, hep bir adım ilerisi olmalı...

Dane dedi ki...

Bence o kadar degil."Hate Speech" denen bir sey var,bir de Yahudi soykirimi meselesi var.Kisisel olarak hate speech in yasak olmasinin ifade ozgurlugu ile celismedigini dusunuyorum.Diger konu da ise fikir beyan etmeyecegim.
Ama hakaret bile bence ifade ozgurlugunun icine girebilir.Burada (Ingiltere'de) adam(Jeremy Clarkson) basbakana (Gordon Brown) "Tek gozlu salak Iskoc" dedigi icin sadece ozur diledi.Uc hakareti bir cumleye sigdirmak ancak Clarkson'a yakisirdi zaten.Hem fiziksel ozrune hem etnik kimligine gecirip adama bir de salak dedi ya helal olsun.
Avukat bir arkadas da israrla hakaretin suc olamayacagini cunku bir seyin suc olmasi icin zarara yolacmasi gerektigini ama hakaretin zarara yol acmayacagini soyluyor.Sana simdi ibne desem ne olacak sanki deyip geciriyor.
http://www.guardian.co.uk/media/2009/feb/06/jeremy-clarkson-gordon-brown-insult

Unknown dedi ki...

Benzer bir soru sormustum ben keynesian006nın yazısına yaptıgım yorumda ve özellikle Barıs'ın fikrini sormuştum. Cevap içic tesekkür ederim. Ancaaaak ben cevaptan tatmin olmadım.

Genc sivillerin açılamasını, Barış'ın gönderdiği postadan aşağıya alıyorum:

"...Çünkü bu çocukları öldürenleri, bu insanları öldürenleri kalkıp da alkışlamak öyle zannediyoruz ki, o da ayrı bir insanlık suçudur....Bir katili savunup, ona yardım ve yataklık etmek katliama ortak olmakla eşdeğerdir."

Şimdi burada bir paradoks yok mu?
Yanı suçu ve/veya suçluyu öven konuşma yapmak, yaptığı konuşma ile suça teşvik etmek, birilerine aşağılayan ifadelerle konuşmak... "suç" değil midir? Modern hukuk teorisi bunları tartışıyor mu bilmiyorum ama modern hukuk sistemlerinde bunların hepsinin belli sekillerde suç kapsamına girdiğini çok iyi biliyorum.

Daha önce yaptığım yorumda da buna işaret etmiştim. Mutlaka bir kırmızı çizgi olması gerekiyor. Ama bu kırmızı çizgi nereye çizilecek? Sınırsız özgürlüklerin, işin doğası gereği, başkasının özgürlüklerine tecavüz anlamına geldiği çok açık değil midir? Yani -başkasına zarar vermeden- diyerek kestirip atmak mümkün mü bu konuda?

Zaten halk ifadesiyle dananın kuyruğu da burada kopuyor. "Ben kimseyi rahatsız etmeden (bağırıp çağırmadan), toplum içinde sin kaflı konuşabilirim, özgürlüğümdür" "Türbanımla hatta çarşafımla çarşıya da giderim, okula da giderim, kışlaya da, özgürlüğümdür". "Süper mini eteğimle bara da girerim, otobüse de binerim, özel okula da, devlet okuluna da, özgür kizim" "Ermenilerin katledilmesi nedeniyle onların torunlarına ve yedi geçmişine (Türklere) istediğim lafı kemiksiz dilimle geçiririm, ifade özgürlüğü var"
"Ecdadima küfredene ben daha beter söverim, her türlü alayiş nümayiş (gösteri, eylem) yaparim, özgürlük var". bla bla bla....

O kadar çok arguman üretilebilir ki, o zaman özgürlükler birleştirici (birarada insan gibi yaşamayı sağlayabilme anlamında) olmaktan çıkıp parçalayıcı, bozucu, çatışma çıkarıcı hale gelmez mi? Bu bağlamda sınırsız özgürlükten bahsedebilir miyiz?
Yani kırmızı çizgilerin gerekliliğinde bahsediyorum.

Diğer taraftan da kişilerin hakları olan özgürlükleri kısıtlamadan bu kırmızı çizgileri nereye koyacağız? Tabiki bu çizgiler konsensusla konulacak, birileri bunu dayatmayacak. Açıkçası ben bunun kolay bir cevabı olduğunu sanmıyorum.
Yakın zaman sonra, seçim sonrası Anayasa tartışmaları başladığında bu tartışmaları sıkça duyacağız. Kıyamet de yine bu noktada kopacak gibi.

tersaci dedi ki...

sayin yok,
her iki yorumunuzu da gordum. biraz aceleye geldi ama sanirim cok kisa (!) olmus. tatmin olmamaniz surpriz olmadi. zamanim oldugunda bu konuda daha genis bir yazi yazacagim.

Hüseyin MEÇO dedi ki...

cevap evet ise,insanlık her anlamda bir yıkım yaşar.
insan toplumsal bir varlıksa,bulunduğu toplumun yapısına göre,oluşturulan düzeye göre,kişiye göre hayatı sınırsız sınırlıya doğru.yada sınırlıdan sınırsıza doğru şekillenir.
toplumsal baskı demiyorum ama.oluşturulan toplumlarda bir düzen vardır.veya her bireyin bir toplumu vardır.buda belki başka bir konu ama.birey toplumda hayat bulur.herkesin özgür olduğu yerde sadece laçkalık olur.
saygılarımla.

Kadir dedi ki...

Biz bunu 3hhareketi ile düzenli toplantılarımızda konuştuk.

Çok ağır örnekler verip olayı ilginçleştirmek yerine daha anlaşılabilir bir örnek verecegim.

birisi çıkıp Bülent Ersoy erkekti kadın oldu diyebilir bakın bunda bize gore ya da herhangi birisine göre hakaret olmamasına karşın belki bülent ersoy bundan haz duymuyor.Peki ne olacak o söz söylendi bir kere.İŞte burada o sözden etkilenen kişi devreye girip hayır ben bunu duymak istemiyorum bunu söyleyemessin dedigi an ifade özgürlüğü bitiyor.

İfade özgürlüğü karşındakinin sana dur demesiyle sona erer diye düşünüyorum.

laland dedi ki...

Ben ifade özgürlüğünü devlet-birey ilişkisi yönüyle ele alıyorum. Sosyal bir grup içinde bazı şeyleri söylemenin yasak olup olmamasıyla ilgilenmiyorum. Önemli olan devletin bu konuda bir yaptırım uygulamaması.
Sınırsız ifade özgürlüğünün olduğu bir ülkede insanlar her aklına gelen hakareti yapacak diye birşey yok, hala örf, adet ve toplumsal kurallar var. Bu kurallara uymam diyen insan muhtemelen dışlanır zaten.

Kadir beyin verdiği örneği de çok doğru bulmuyorum. Mesela hemen her haberden bazı insanlar rahatsız olabilir, haberin doğru veya yanlış olması önemli değil. Şimdi bu rahatsız olan insanlar, biz bu haberlerin yapılmasını istemiyoruz derse ne olacak? Haber doğrudan doğruya o kişiyle ilgili de olabilir, o kişinin kendisini içinde gördüğü grupla ilgili de olabilir.
Mesela şöyle örnekler verebiliriz:
a kazmadır, b aptaldır, c tembeldir, d oburdur, e cahildir vs. Bunlara benzer bütün sözcükleri sözlüklerden çıkarmamız gerekir.

Kadir dedi ki...

Tahsin Bey, burada söz konusu olan Bülent Ersoy, tutup ben bülent ersoy eskiden erkekti denilmesindne rahatsızlık duyuyorum dersem bu saçma olur, çünkü derlerki sanane kardeşim ? Bunu bülent ersoy'un demesi lazım.bir de bu açıdan düşünmenizi salık veririm.

laland dedi ki...

Ben zaten doğrudan birey veya grubun kendisiyle ilgili haberlerden rahatsız olmasını kastetmiştim.
Doğru ifade edemedim.